BiRİNCİ oturum açılma Saati: 10. 48 Başkan : Sait AÇBA BaşkanvekiLİ : Mehmet Atlan karapaşAOĞlu (Bursa)



Yüklə 2,83 Mb.
səhifə33/38
tarix30.12.2018
ölçüsü2,83 Mb.
#87960
1   ...   30   31   32   33   34   35   36   37   38

BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) – Anlamadan niye reddettiniz?

ENİS TÜTÜNCÜ (Tekirdağ) – O zaman niye reddettiniz?

HASAN FEHMİ KİNAY (Devamla) - Bakın, şu anda, dünden itibaren İhlas Finansla ilgili bir başlık açıldı, sizin bu noktada; yani, o sizin tercihinizdir; netice itibariyle sizin sahip olduğunuz bir düşünce var, diyorsunuz ki, TMSF bunun üzerine yürüsün. Nasıl yürüyeceğini bilmiyorum; ben, açıkçası ilk etapta bunu anlamak isterim. Fona devredilmediği halde TMSF nasıl yürüyecek onu anlamakta güçlük çekiyorum. Biraz evvel aynı ön yargıyla bir değerlendirme yaptı Sayın Seyfi, siz de dediniz ki, hayır, öyle düşünmeyin, biz farklı bir önerge verdik. Biz, henüz daha önergenin fotokopisini alıp inceleme imkânı bulacağız.

BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) – Niye reddettiniz?

BAŞKAN – Sayın Kinay, tamamlayalım lütfen.

HASAN FEHMİ KİNAY (Devamla) – Yani, buna imkân bulamadık, henüz daha bunu değerlendirme fırsatı bulamadık; ama, yargıladınız ve infaz ettiniz ve bence hiç de, bu saatte, sabaha karşı hiç de hoş olmadı. Ben, bu doğrultuda, tabiî ki, neticede bu tür hadiselere öncelikle hükümetimizin bir tavır koyması lazım. Nedir o; bununla ilgili yasal düzenleme ne yapılacaksa, bununla ilgili yasal düzenlemeyle ilgili bir süreç başlatmıştır. Biz, zaten, bununla ilgili araştırma komisyonlarında da bir taraftan çalışma yapıyoruz.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Nerede başlatmış Sayın Kinay?

HASAN FEHMİ KİNAY (Devamla) - Onu birinci ağızdan, Abdüllatif Beye atıfta bulundunuz, onun değerlendirmelerine atıfta bulundunuz, Başbakan Yardımcısı kendisi, biz de milletvekilleriyiz, bir yere gitmiyoruz, buradayız, çalışacağız, yapılması gereken bir şey varsa, alınması gereken bir tedbir varsa…

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) – Başlayan bir süreç yok da, netiniz var; öyle mi?

HASAN FEHMİ KİNAY (Devamla) - Zaten, bakınız, ben, baştan bir şey söyledim, İhlas Finansla ilgili süreç 2001 yılında Zekeriya Temizel’in kapılarına dayandıklarında da yapılacak bir şey diye geri çevrildi bu yüzbinler. Şimdi, bir tek burada bizim iktidarda olduğumuz bir dönemde alınması gereken tedbirlerden bahsediliyor, bugüne kadar yolsuzluklarla ilgili araştırma komisyonları, soruşturma komisyonları da dahil olmak üzere, acaba AK Parti hangi noktada kaçındı ki, tereddüt yaşadı ki, bundan dolayı biz itham ediliyoruz.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) – Mavi Akım!.. Bugünkü Vatan Gazetesine bir bakın!..

HASAN FEHMİ KİNAY (Devamla) - En basitinden, işte, Sayın Tamaylıgil’in de şahit olduğu, kendisinde de vardı belki böyle bir tereddüt; ama, her iki parti, izinsiz halka arz yoluyla, özellikle yurtdışındaki vatandaşları istismar eden holdinglere ilişkin araştırma önergesinde şu anda çalışma yapıyoruz.

BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) – İkibuçuk yıl niye beklediniz araştırma önergesi için?

BAŞKAN – Sayın Kinay, tamamlar mısınız.

HASAN FEHMİ KİNAY (Devamla) - Sayın Tamaylıgil, belki de şu anda komisyon odası yok şu anda Mecliste, her yerde şu anda Mecliste araştırma komisyonları çalışıyor; yapmayın, biraz insaf edin.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Hamzaçebi.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Şimdi, önce şunu ifade edeyim; Sayın Abdüllatif Şener’i burada dün dinledik, bir önerge olursa değerlendiririz dedi. Sayın Bakanın yaklaşımını gayet iyi hatırlıyorsunuz, öneriye açık bir yaklaşımdı, hava öyleydi. Basın da burayı gayet iyi izliyor, izlenimlerini aktarıyor, basın da o izlenimlerini gayet doğru bir şekilde aktarmış durumda.

İki: Sayın Seyfi yorgunluktan olacak herhalde, önergeye yeteri kadar konsantre olamadı.

OSMAN SEYFİ (Nevşehir) – Siz anlatamamışsınız.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Siz, ben dinledim diyorsunuz, demek ki, yani, dinleyemediniz herhalde sabahın bu saatinde.

HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Bir sonra gelecek önergeden bahsettiniz.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Önerge bu fona devirden bahsetmiyor, böyle bir şey yok.

HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Siz dediniz ki, bundan sonra bir önerge…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Sayın Kinay, müsaade ederseniz bitireyim, onu da söyleyeceğim.

BAŞKAN – Lütfen, müdahale etmeyin.

HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Önyargılısınız siz…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Sayın Kinay, size yakışan bu önergeyle ilgili biraz daha bilgi istemektir, öyle değil mi; neden “hayır” diye kaldırdınız, önemli bir konuyu, ben, önemli olduğunu düşündüğüm bir konuyu açıkladım. Bu Meclis 5020 sayılı Yasayı kabul ederken, onun bazı hükümleriyle Anayasaya aykırı düzenlemeleri yapmadı mı; yaptı. Neden yaptı; hortumcuların üzerine gideceğim dedi. Bu yasa buradan çıktı, makable şamil yasalar çıktı, geriye dönük yurtdışı yasakları koydunuz, koydu, yani ilgili idare yasayı uyguladı. Yani, bazı kişilere gelince Anayasaya aykırı yasa çıkabilir; ama, bazı kişilere gelince, efendim hukukî bir süreç var, hukukî sürece müdahale edemeyiz. Buna söyleyeceğim hiçbir şey yok.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Buyurun Sayın Tamaylıgil.

BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) – Sayın Başkan, teşekkür ederim.

Sayın Kinay, biraz önce, biz, iki parti olarak olaylara çok yapıcı yaklaştık, işte bir komisyon kurduk diye bir söylemde bulundu…

HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Yanlış mı?

BİHLUN TAMAYLIGİL (Devamla) – Bir dakika Sayın Kinay.

Ben şunun altını çizmek isterim; biz, 7 Ocak 2003’tür o ilgili araştırma komisyonunun kuruluş tarihiyle veya teklifiyle ilgili olan süreç; ikibuçuk yıl geçmiştir, rakam bugün telaffuz ediliyor, o süreç içinde de Sermaye Piyasası Kurulunun bu konuyla ilgili vermiş olduğu yasa teklifi vardır. Bunların hiçbiri dikkate alınmadı, ta ki, ilgili bir holding başlığı altındaki, ismini şurada tekrarlamaya gerek yok, bir hukukî süreç işlemeye başladı, olay büyüdü, o zaman bir araştırma komisyonu teklifi geldi ve nasıl olduysa araştırma komisyonu kuruldu.

Bakınız, orada beraberce verildi, biz buna beraberce aynı yönde baktık şeklinde lütfen söylemeyiniz. İkibuçuk yıl önce niye aynı yönde bakmadınız? Onun altını çizelim.

İkincisi; biz, madem, biraz önce, artık, bunu 5020’de tekrarlamıştık, yenilemeyelim dediğimiz zaman, işte hortumcudan hesap soracağız, işte mağdurların yanında olacağız, halka bu hortumcuların hesabını biz alıp vereceğiz dendiği zaman o zaman ben Sayın Ertürk’e sormak istiyorum. Bu ilgili kuruluşun şu anda maliyeti nedir; yani, topladığı para ne kadardır? Ne kadar ödeme yapmıştır? Bu ödemeyi hangi kaynaklardan yapmıştır? Şahsınıza, TMSF’ye anlaşma dahilinde ne kadar para ödemiştir? Bu konudaki bilgileri, lütfen tekrar teyit etmek üzere bilgi vermenizi rica ediyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Tütüncü.

ENİS TÜTÜNCÜ (Tekirdağ) – Ben, Sayın Kinay’ın son derece nazik olmaya çalışarak yapmış olduğu bu konuşmada…

OSMAN SEYFİ (Nevşehir) – Çalışarak değil, naziktir zaten.

ENİS TÜTÜNCÜ (Tekirdağ) – Zaten, kendisi çok nazik bir arkadaşımızdır, onu takdir ediyorum.

…söylediği bir konuda bir düşüncemi ifade etmek istiyorum. Sayın Başkan, teşekkür ederim. Sayın Kinay, Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna dönerek, hoş görülmüyorsunuz burada, hoş bir şey vermiyorsunuz dedi. Tabiî, bunu ben anlayışla karşılarım; ama, önemli olan bizim, Parlamentoda grubu olan iki partiyiz, birbirimize karşı nasıl hoş görünüp görünmediğimiz değil, halka nasıl göründüğümüzdür. Bu çerçevede bakarsak, sadece bu konu için söylüyorum AKP Grubu halka karşı hoş görülmedi. Görünmüyor, yarın göreceğiz, öbür gün göreceğiz bunun yansımalarını.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Evet, maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Geçici madde 1’i okutuyorum:

(Geçici madde 1 okundu)

BAŞKAN – Geçici madde 1 üzerinde Sayın Kılıçdaroğlu, buyurun.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Kinay’ın üslubu, zaten, öteden beri, son derece de, komisyon açısından da oldukça, en azından, benim gözümde son derece saygın bir kişiliğiniz var. Şimdi, şöyle bir ifade kullandınız; yolsuzluk komisyonu kuruldu vesaire; yani, biz her şeyin üzerine yürüdük gibi bir ifade kullandınız. Size sadece yolsuzluk komisyonundan bir örnek vereceğim. Yolsuzluk komisyonunda yerel yönetimlerle ilgili olarak bir tek olay yoktur, rapora yansımamıştır; çünkü, biz bunu geçiremedik rapora; bizim muhalefet şerhimiz daha rapora konmadı, bakın, dikkatinizi çekiyorum, bizim muhalefet şerhimiz, dört kişinin yazıp rapora eklemek istediğimiz, kabul edilmeyen, Türkiye Büyük Millet Meclisi Kanun ve Kararlar Müdürlüğüne teslim ettiğimiz metin rapora yansımadı ve size dağıtılan yolsuzluk komisyonu raporunda maalesef bizim muhalefet şerhimiz yok. Bunu sadece sizin takdirinize sunuyorum.

İkinci bir konu: Bugünkü Vatan Gazetesinin sür manşetini lütfen bir okuyun; yani, bizim dile getirdiğimiz, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığıyla ilgili dile getirdiğimiz, ısrarla söylediğimiz ve hâlâ da sürdürdüğümüz bir olay, Parlamentoda yine sizlerin oylarıyla bitti. Biz şunu istiyoruz ve bunda gerçekten samimiyiz; hortumcunun üstüne gidelim, kim olursa olsun; yani, bu benim yakınım olabilir, sizin yakınınız olabilir; bizim görevimiz yurttaştan haksız yere ve bazen yasaları zorlayarak para toplayıp, onu bir şekliyle kendi özel çıkarı için kullananların üzerine gitmektir. Biz, şimdi, buna benzer bir olayın üzerine gitmek istedik ve buna ilişkin bir önerge verdik. Dünkü görüşmelerde ben yoktum; ama, konuştuğum bazı arkadaşlar, evet, burada bir hortum olayının olduğunu ifade ettiler. Sayın Bakan da söylüyor zaten bunu. Zaten bunun aksini söyleyen kimse de yok; ama, biz diyoruz ki, madem böyle bir şey var, siz, 5020 sayılı Yasayı çıkardık, bütün o olayların üzerine gittik, bunun da üzerine gidelim, niçin buna bir ayrıcalık tanımış olalım. Şimdi, bizim ağırımıza giden, her şeyin üzerine gidiyoruz deyip, bu olayın üzerine gidilmemesi çifte standart yaratıyor, bizi rahatsız eden de bu çiftçe standart; yoksa, biz Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunu yolsuzlukların üzerine hiç gitmiyor diye bir suçlama yapmadık; ama, gidiyor, giderken çifte standart uyguluyor. Bizi rahatsız eden bu.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz.

Geçici madde 1’i oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Yeni bir geçici maddesiyle ilgili önerge var; önergeyi okutuyorum:

Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanlığına

Görüşülmekte olan tasarıya aşağıdaki maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.



M. Akif Hamzaçebi

Trabzon


Mustafa Özyürek

Mersin


Ali Kemal Kumkumoğlu

İstanbul


Enis Tütüncü

Tekirdağ


Geçici madde 2.- 12.5.2001 tarihli ve 5672 sayılı Kanunun geçici 2 nci maddesinin (a) fıkrası hükmü uyarınca genel hükümlere göre tasfiye edilmekte olan özel finans kurumlarının tasfiyesi fon tarafından yürütülür. Genel hükümlere göre atanmış olan tasfiye memurlarını görevi bu Kanununu yürürlüğe girdiği tarih itibariyle sona erer. Özel finans kurumlarının iradî tasfiyesine kaldığı yerden fon tarafından devam edilir. Fon, söz konusu özel finans kurumlarının tasfiyesine ilişkin olarak bu Kanun ve diğer kanunların kendisine vermiş olduğu görev ve yetkilere sahiptir.

BAŞKAN – Maddeyle ilgili olarak Sayın Hamzaçebi, buyurun.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Teşekkür ederim.

Şimdi, biraz önce kabul edilmeyen önergenin tamamlayıcısı olan önerge bu; esas itibariyle asıl düzenleme burada yapılıyor. Reddedilen önerge 4672 sayılı Kanunun 2 nci maddesinin (a) fıkrasının yürürlükten kaldırılmasını öngörüyordu. (A) fıkrası da 4672 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce faaliyetine son verilmiş olan finans kurumlarını tasfiyesi hakkında 4672 sayılı Kanunun uygulanmayacağını, tasfiyenin genel hükümlere göre, yani İcra ve İflas Kanunu hükümlerine göre yapılacağını düzenliyordu. Önerge o hükmü kaldırarak böyle bir ayrıcalığı sona erdiriyordu bir tartışmaya meydan vermemek açısından şu önerge nedeniyle; ancak, o önergenin reddedilmiş olması sonuç açısından önemli değil şu önergede sayılanlar karşısında.

Bu önerge şunu öneriyor: O yasaya göre, genel hükümlere göre tasfiye edilmekte olan özel finans kurumlarının tasfiyesi bu kanunun, yani görüşmekte olduğumuz bu tasarının yürürlüğe girdiği tarih itibariyle orada durur, tasfiye kurulunun görevi de orada sona erer, bu tarihten itibaren söz konusu özel finans kurumunun tasfiyesini fon yürütür. O tasfiye iradî tasfiyeydi, artık iradî tasfiye sona eriyor, o tarihten itibaren fon yürütüyor. Burada herhangi bir şekilde fona devredilen bir varlık, alacak, borç, böyle bir şey söz konusu değil; ancak, fon bu tasfiyeyi yürütürken doğal olarak bu tasarıda, yeni tasarıda yer alan yetkilere ve mevcut yasalarla fona verilmiş olan yetkilere ve görevlere sahip olacaktır. Konu budur. Bir eşitsizliği gideriyor. Tablo budur.

Eğer, Sayın Kinay, siz, ne olup bitiyor, yeteri kadar değerlendiremedik demiştiniz, sanıyorum, bu önergeyle ne olup bittiği açık bir şekilde ortaya çıkmıştır.

HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Daha çıkmadı, çok soru var üstat.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Sorun şudur şimdi: Bankaları hortumlayanların üzerine Anayasaya aykırı olan yetkilerle, Meclis vermiş olduğu yetkilerle tabiî ki, hükümet gidecek; ama, böyle bir düzenleme geldiğinde, efendim o zamanki sürece göre başlamış olan bir tasfiye var, biz buna müdahale edemeyiz diyecek mi? Bu farklılığı şimdi göreceğiz, gerçekten İktidar Partisi Grubunun yolsuzluk konusundaki, hortumlamalar konusundaki hassasiyetini ben burada ölçmüş olacağım.

HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Şimdiye kadar neredeydiniz?

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Güzel, bu eleştiriyi kabul ediyorum, şimdiye kadar neredeydiniz; yani, geç kaldınız burada bir yolsuzluk var, keşke bunu daha önce getirseydiniz anlamındaki bu eleştiriyi kabul ediyorum.

HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – O yorumunuzu ben kabul etmiyorum.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Kumkumoğlu.

ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, arkadaşlarımız heyecanımızı, işte sabahın erken saatlerine, bu saatlere kadar gelen yorgunluğa falan bağladılar, aslında tepkim şuna; tepki gösterdiğimiz doğrudur, abartılı olduğu da belki doğrudur; ama, bütün samimiyetimle söylüyorum, mesela, bundan sonra ilişkilerimi yeniden değerlendireceğim arkadaşlarım olduğunu düşünüyorum. Uzunca süredir birlikte mesai yapıyoruz ve bu benim için öyle sıradan bir şey de değil, bir hukukumuz oluştuğuna da inanıyorum, bu kadar çabuk karar değiştirmek, bu kadar farklı tavırları, bu kadar kısa süre içerisinde kabullenebilmek doğrusu anlaşılır bir iş değil.

Buradaki durum şu değerli arkadaşlar, yetkililerin ifadeleri şu: Bu kurumu kim batırdı ise binlerce, onbinlerce insan güvenip götürmüş bu kurumlara para yatırmış, bu kurumu kim batırdı ise, şimdi, bu kurumu aynı insanlar tasfiye ediyorlar. Şimdi, şu genel uygulama içerisinde; yani, bu şuna benziyor; İmar Bankasını Uzanlar tasfiye ediyor…

HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Mahkeme tasfiye ediyor.

ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (Devamla) – Öyle değil; yani, eğer mahkeme tasfiye ediyor diyorsanız bakalım, soralım, kim tasfiye ediyor diye soralım, eğer mahkeme tasfiye etmiyorsa, mesela, evet o zaman buraya mutlaka bir şekilde müdahil olunması gerekir diye düşünecek miyiz?

HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar)- Varsayım üzerine…

ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (Devamla) - Varsayım değil, soralım hemen, yani bu bilinmez bir şey değil, burada yetkililer.

Değerli arkadaşlar, bütün bu insanların güvenini istismar ederek bu kurumunun kaynaklarını aynı batan, batırılan, hortumlanan bankalarda olduğu gibi şirketlerine, kurumlarına hortumlattırıp devrettiler kişiler şimdi tasfiye ediyorlar. Şimdi biz diyoruz ki, buraya bir şekilde bunların dışındaki bir yetkili kurum, bir merci müdahale etsin, bu tasfiyenin bu kurumu batırıp bu kurumu bilerek hortumlattıranlar tarafından tasfiye edilmesini istemek, talep etmek nasıl bir mücadele anlayışı, nasıl hortumlamaların üstüne gitmek oluyor? Yani, siz kendinize yakın bulduğunuz hortumcuyu görmezden geliyor dediğimizde, siz, böyle bir şey diyemezsiniz diyebiliyorsunuz, ne söylememizi bekliyorsunuz? Yani, hükümet burada duruyor.

Sayın Bakan, bu konuda hiçbir şey söylemeyi düşünmüyor musunuz? Bu kadar tartışıyor arkadaşlar; yani, hiç olmazsa bu kurumda vatandaşın parası batırılmış mıdır, batırılmamış mıdır şunu söyleyin hiç olmazsa?

SABAHATTİN CEVHERİ (Şanlıurfa) – Batırılmış, batırılmış…

ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (Devamla) - Bakan söylese bir zahmet; yani, duruyor öyle orada; yani, burada her zaman Bakan olmak durumunda değil, burada çoğu zaman biz bürokratlarla bu çalışmaları sürdürüyorduk, doğrusu Sayın Bakan buraya ne münasebetle geldiğini hakikaten anlamakta biraz zorluk çekiyoruz. Yani, şöyle bir konuda bile eğer bir Sayın Bakan, konuyla ilgili Sayın Bakan müdahil olmayacaksa, müdahale etmeyecekse, komisyonun doğru biçimde bilgilendirilmesine ve yapılması gerekenler konusunda komisyona yardımcı olmayacaksa bir Bakan başka ne iş yapar değerli arkadaşlarım? Yani, bu Bakanlar sadece yabancı kuruluşların söylediklerini, direktiflerini mi önemserler; yani, bu Parlamentoda, bu Mecliste, bu Komisyonda bu milletvekillerinin söylediklerini Sayın Bakan, hiçbir zaman, hiçbir şekilde ciddîye almaz mı? Bu nasıl bir tavır Sayın Bakan? Yani, bizim size karşı nasıl davranmamızı bekliyorsunuz? Mesela, bizim bu söylediklerimize rağmen, ortaya koyduğunuz vurdumduymazlık karşısında bizden ne bekliyorsunuz?

Evet, olay son derece açık Sayın Başkan. Kurumu batıranlar şimdi kurumu tasfiye ediyorlar, bu, İmar Bankasını Uzanların tasfiye etmesi gibi bir şeydir. Şimdi, adamları dünyanın dört bir tarafında kırmızı bültenle arıyoruz, bunlar ticarî işlerine devam ediyorlar, efendim, işlerine geldikleri yerde, yarı yarıya indirim var denildiğinde kırk milyon doları getirip şak diye veriyor, devletten bir borcundan kurtuluyor, bir de indirimlerden yararlanıyor, öbür tarafta, yüzbini aşkın yurttaşımız, tekrar ediyorum, yani, bu bile sizi etkilemiyor, nasıl etkilemiyor, bilemiyorum. Bu insanlar bu kurumlara o adamları şahsen tanıdıkları için değil, o adamların inandıkları ile kendi inandıklarının örtüştüğünü düşündüğünü için, yani kendi kutsalı ile bu insanların kutsallarını örtüştürmenin ortaya çıkardığı güvenle bu kurumlara götürüp paralarını teslim etmişlerdir ve o insanlar, bu insanların, bu güvene dayalı davranışı gösteren insanların kutsalını alabildiğine istismar eden bir anlayışla bunları çalmışlardır ve bu kaynakları istismar etmişlerdir. Bu istismar Uzanların istismarından bin misli daha kötü bir istismardır. Şimdi, siz diyorsunuz ki, bu işi bunlar yapmaya devam etsinler kardeşim. Vallahi, bilemiyorum, herhalde bir yerde bir hesap vardır, burada olmasa da bir yerde bir hesap vardır. Ben buna inanan bir insanım.

Saygılar sunuyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Sayın Elitaş , buyurun.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

Saat 04.55; bugün sabah saat 10.00’dan itibaren yoğun bir şekilde çalışmaya devam ediyoruz, öncelikle şunu ifade edeyim ki, bugün Genel Kurulda da pek hoşumuza gitmeyen olaylar, hadiseler cereyan etti ve gece saat 1’den itibaren de hakikaten, 20 gündür -198 saattir- birlikte beraber çalıştığımız ve çalışmaktan da zevk duyduğumu ifade ettiğim, hatta şuraya da not almışım, tasarı bittikten sonra gururla bu arkadaşlarımızla 198 saat ve 21 gün süreyle çalışırken onlarla çalışmanın verdiği mutluluk ve yakınlaşma, hatta öyle espriler kullandık ki, biz artık akraba olduk neticesine geldik ve bu arkadaşlarımızla birlikte zevki tattığımı ifade etmek isteyecektim; ama, dört gündür de Sayın Kılıçdaroğlu ile hakikaten çok güzel bir alt komisyon çalışması yaptık, hatta çoğu konuda da hemfikir olduğumuz noktalar vardı, hatta şu anda içimizde bulunmayan değerli bir sizin taraftan milletvekili arkadaşımızın benimle karşı karşıya oturmaktan imtina ettiğini, benim söylediğim sözlerin, ben size karşı bunu söylemiyorum; ama, temsil ettiğiniz partiye karşı düşünüyorum, sizin sözlerinizin hiçbirini anlamak istemiyorum şeklindeki ifadelerini birlikte sineye çektik ve hatta benim önerimin, Sayın Kılıçdaroğlu’nu uyarısıyla, Sayın Elitaş, sizden daha önemli bir şey söylüyor, yanlış yapıyorsunuz deyince, onun söylediklerine tamamen karşıyım diyebilen bir milletvekiliyle beraber de çalıştık; ama, yine de onunla beraber çalışmanın mutluluğunu yaşadım diye ifade ediyorum. Benimle karşı karşıya oturmaktan imtina eden; fakat, şunu ifade edeyim ki, ben, bu süreç içerisinde, yirmi günlük süreç içerisinde bu arkadaşlarımızla yaptığımız alt komisyon çalışmalarında gerçekten hem benim fikrî altyapımda çok büyük katkıları oldu, hem Bankacılık Kanununda büyük katkıları oldu; ama, şurada üzülerek ifade edeyim ki, bir kısım arkadaşlarımız ülkeyi pazarlamak diye bizi vatan hainliğiyle eşdeğer tutan bir üslup takınmışlar, öbür taraftan, aynı arkadaşımız yine benim hırsızım seninkinden iyidir şeklinde bir itham, suçlamayla bizi burada eleştirmişler ve aynı koridorları paylaştığım, aynı dönemde aynı okulda okuduğum değerli arkadaşım maalesef bizi burada hortumcuları korumakla ve hortumculara bir manada çanakçılık yaptığını ifade etmekle hakikaten aşırı derecede bir üzüntüye boğmuştur. Ümit ediyorum, bu, bu gece yarısının verdiği olumsuz ve artık insanı beyni ile dilinin paralel olarak olmadığı, birbirine hükmedemediği bir anın bir unsudur diye düşünüyorum.

Açıkça ifade edeyim ki, şu getirdiğiniz önerge içerisinde, o önerge ne olduğu anlaşılır bir önerge değil, 4732 sayılı Kanunun şu maddesinin, şu fıkrasının değiştirilmesi; ama, ne olduğu belli değil…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Açıkladım onu Sayın Elitaş.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Açıkladınız; ama, tam değildi; fakat, bu önergeye karşı çıkarak, bakınız, bu önergeye bizim karşı çıkmamızla birlikte birden bire vatan hainliğine eşdeğer bir noktaya getirildik.

Değerli arkadaşlar, bizim de yaptığımız çok doğrularımız var. Bu doğrulara siz de karşı çıkıyorsunuz, sizin belki doğru söylediğiniz şeylere biz de karşı çıkıyor olabiliriz; ama, şunu açıkça söyleyeyim, 2001 yılında bu kuruma el konulurken yüzbine yakın insan sadece yeşil sermaye diye ve sadece inançlarından dolayı buraya para yatırmış diye konulan insanların o dönemde bazı bankalara, fona devredilirken o bankalardan yüksek oranlarda verdikleri mevduat faizini alırken bu insanları yeşil sermaye ve inançlı insanlar diye hiç kimse tepki göstermemiş, niye bunlar da fona devredilmemiş diye bir fikir beyan etmemişler.

Şu anda sizin önergeniz için de benim içimden geçen şu: Ben, bu mağduriyeti yaşamış insanları bilen birileri olarak, bunların bir kısmı üçbin dolar, bir kısmı onbin dolar, 1 milyar 200 milyon dolarlık bir rakamsa, yüzbin kişiyi geçiyorsa ortalama onbin dolardır. Şunu teklif edebilirdiniz: İmar Bankasına yüzde 1000’lik, yüzde 2000’lik, hatta yüzde 7000’lik faizlerle buradan parasının gelirini elde eden insanlara ödenen paraya karşılık bu insanların parası niye ödenmiyor, fona devredip bunları ödeyelim diye teklif edebilirdiniz. Benim içimden geçen düşünce bu. Fona devredip, bu insanların, mağdur olan insanların paralarının da ödenmesidir; ama, ülkeye olan yüzbin insanın yetmiş milyona olan maliyetinin ne kadar olduğunun hesabını iyi yapmak gerekir. Açıkçası şunu istirham ediyorum: Bizim bu komisyonumuzdaki yaptığımız ve yaklaşık dokuz aydır da bu komisyondayım, en az sinirlenen de benim, fakat bu kadar da, inanın, benim de sinirlenebilecek kadar hakarete uğrayacağımı hiç tahmin etmiyordum ve gerçekten arkadaşlarım adına, ki, beraber olduğumuzda, yan yana olduğumuzda çok gurur duyduğum, onlarla fikirlerinizi paylaşmak noktasında çok sevinç duyduğum arkadaşlarımızın bizi vatan hainliğiyle ve hortumcularla eşdeğer şekilde tutmaları inanın beni üzdü. Öyle tahmin ediyorum ki, yaklaşık yirmi saate yakın bir süredir çalışmanın, ki, hem Sosyal Güvenlik Yasasındaki yoğun bir çalışmanın ve yorgunluğun ürünüdür diye düşünüyorum, inşallah bundan sonraki süreçte daha olumlu ve ılımlı tartışma ortamları olur. Eğer bir arzunuz, talebiniz varsa, Yunus’un dediği gibi “laf ola kese başı, laf ola kese savaşı” lafın ölçüsü, tonu, üslubu, tını çok önemlidir, lütfen o şekilde davranın. Ben, bunu, sizin, yirmi günlük beraber omuz omuza çok yakın ilişkiyle yaptığımız mesai arkadaşlığı dönemindeki samimiyete güvenerek ifade etmeye çalışıyorum.


Yüklə 2,83 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   30   31   32   33   34   35   36   37   38




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin