BiRİNCİ oturum açılma Saati: 10. 48 Başkan : Sait AÇBA BaşkanvekiLİ : Mehmet Atlan karapaşAOĞlu (Bursa)



Yüklə 2,83 Mb.
səhifə27/38
tarix30.12.2018
ölçüsü2,83 Mb.
#87960
1   ...   23   24   25   26   27   28   29   30   ...   38

M. AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Sayın Başkan, bu önerge bize dağıtılmadı.

BAŞKAN – Önergeler veriliyor, arkadaşlar size hemen takdim etsinler.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) – Burada hükümet 1000 gün diyor, sonra burada 1500 gün diyor, yani bir hükümet, buraya getirdiği tasarılara ciddi şekilde sahip çıkar. Niçin 1000 gün diye tasarıda gelmiştir. Niye 1500 diye niçin burada önerge veriliyor. Ben hükümet olsam, bakan olsam, getirdiğim tasarıyı bir kere savunurum.

BAŞKAN – Sayın Özyürek, arkadaşlar bir değerlendirme yaptılar.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – IMF yapıyor.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) – IMF taleplerini değiştirmiş demek ki!..

BAŞKAN – Önergeye hükümet katılıyor mu?

DEVLET BAKANI ALİ BABACAN (Ankara) – Katılıyoruz.

BAŞKAN- Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Kabul edilen önergeyle birlikte maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Madde 157’yi okutuyorum:

(Madde 157 okundu)

BAŞKAN – Buyurun.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Bu ülkede bankalar soyuldu, hortumlamalar yaşandı. Faturanın 48 milyar dolar olduğu söylendi ve bunun şu ana kadar Hazineye intikal eden galiba 1.5 milyar doları, onun üstüne de herhalde bunları AKP hükümeti silecek ve böylece, sizin çok sık ve güzel kullandığınız fakir fukara bunu ödeyecek, yani onların sırtına bindireceksiniz. Bunu hatta o kadar ki, hükümet, Parlamentoya bu kanunu sevk ederken, bu borçları silmek için Bakanlar Kurulundan yetki almış. Altkomisyonda bereket versin bütün arkadaşlar, bari böyle bir şey yaparsanız, bari Parlamentoya getirin de, hiç değilse orası kaldırsın dediler ve yasal düzenleme o hale döndü.

Maddeye gelirsek; bütün bu soygun sadece yöneticilerin rızasıyla olmadı, iradesiyle olmadı. Bu iradeye pek çok bağımsız dış denetçi kuruluşu onay verdi, bu raporlar gitti, değerlendirildi. Şimdi, ben merak ediyorum; bu bağımsız dış denetçi kuruluşlara ne oldu? Bunlara ne yapıldı? Burada Sayın Bakan sessiz kalmayı marifet sayıyor; çünkü, bizim gibi insanların bilgi sahibi olması, Sayın Bakana göre abesle iştigal; çünkü, Sayın Bakana göre, bütün bu bilgiler, sadece kendine özgü ve kendisinde olması lazım. Çünkü, Sayın Bakana göre devlet ve hükümet, sadece Sayın Bakan, onun dışındaki kimsenin bu bilgilere sahip olma hakkı yok. Eğer, varsa, lütfeder bilgi verirse, bizde bilgilenmiş olacağız, hasbelkader. Diğer sorularımızı halen yine soruyoruz. Sayın Bakan, siz, Vakıflar Bankasının o şubesini denetleyecek misiniz?

Sayın Bakan, ABD ile bir Arap ülkesinde sözleşme imzalamıştınız. Cumhuriyet tarihinin borç alırken, ödün verme konusunda taahhüt eden bir imza atmışsınız, 8 veya 8,5 milyar dolarlık bir imzaydı. Daha sonra kamuoyundan gelen tepkiler üzerine, siz, Türkiye Cumhuriyetini pazarlama uğruna onun altına imza attınız Sayın Bakan. (AKP sıralarından gürültüler)

HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Üstat, yapmayın böyle, pazarlama ne demek?.. Size hiç yakışmıyor….

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Pazarlama uğruna, bakın, bunun çok net altını çizerek söylüyorum… Neden söylüyorum, anlatayım…

BAŞKAN - Sayın Kılıçdaroğlu…

MUSA UZUNKAYA (Samsun) – Eğer, bu lafı vatanı satma anlamında söylüyorsanız, bu sözü aynen geri almalısınız. Bunu çok ağır bir söz olarak söylüyorsanız, bu sözü geri almak zorundasınız. Pazarlamadan kastınız nedir:

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Siz nasıl kabul ediyorsanız…

HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Kastınızı söyleyin. .

MUSA UZUNKAYA (Samsun) – Bu aşağıda da söylendi ve büyük tazminat davaları açıldı. Düzeltiniz.

BAŞKAN – Sayın Kılıçdaroğlu, bu üslup hiç yakışmıyor size.

MUSA UZUNKAYA (Samsun) – Burada bu sözünüzün anlamını ifade etmek zorundasınız.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Sayın Uzunkaya, şöyle bir şey düşünelim; gayet soğuk kanlı düşünelim….

HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Net açıklayın.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Net açıklayacağım. Bırakın açıklayayım…

BAŞKAN – Sayın Kılıçdaroğlu, o ifadeyi düzeltelim. Yani, bu çok ağır bir ifade.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) – Sayın Başkanım, bu saatte görüşmeler böyle olursa, ileriki maddelerde de olacaktır.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Böyle olacak zaten.

BAŞKAN – Sayın Kılıçdaroğlu, bu saatte diye üslubu bozmak zorunda mısınız? Üslubun değişmesi mi gerekiyor? Lütfen…

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Üslubu değiştirmiyorum.

BAŞKAN – Lütfen, o ifadeyi düzeltin.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Siz bir ülke ile bir anlaşma yapıyorsunuz. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bugüne kadar hiç yapılmayan bir anlaşma bu. O ekonomik anlaşmaya, bir siyasi metin ilave ediyorsunuz. Irak ile ilgili bir bölüm ilave ediyorsunuz. Şimdi, bunun adı nedir Sayın Uzunkaya?

MUSA UZUNKAYA (Samsun) – Metni gösterebilir misin? Nerede?

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – İbraz edebilirim.

BAŞKAN – Sayın Kılıçdaroğlu…

MUSA UZUNKAYA (Samsun) – Burada afaki söylüyorsun.

BAŞKAN – Sayın Kılıçdaroğlu, lütfen konuya döner misiniz?

MUSA UZUNKAYA (Samsun) – Yok böyle bir şey.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – İstirham ediyorum, siyasi şart olduğu için bu kredi kullanılmamalıdır. Altını çizerek söylüyorum…

BAŞKAN – Sayın Kılıçdaroğlu, lütfen konuya döner misiniz?

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Hiçbir hükümet böyle bir anlaşmanın altına imza atmaz, hükümet demiyorum, Sayın Bakan imzaladı, siyasi gerekçelerle ekonomik anlaşmanın altını imzaladı, bu açıklandı; ama…

Bu nedir… Buna ne denir?..

HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Biraz saygılı olmanız lazım Komisyona.

BAŞKAN – Sayın Kılıçdaroğlu…

MUSA UZUNKAYA (Samsun) – Bakın, o dönemde, grubumuzda bu rakamlar tartışılmıştı; ama, böyle bir şeyin metin haline gelmediği konusunda da bilahare 1 mart oylamasından önce açıklamalar da yapılmıştı.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Böyle olmaz, sözünü geri alsın.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Sayın Bakan, açıklasın efendim. Ben Dubai de anlaşma imzalamadım, imza attığım sadece ekonomik anlaşmaydı, hiçbir siyasi mülahaza yoktur desin.

BAŞKAN – Sayın Kılıçdaroğlu, böyle konuşma yapmayın, gerçekten ihlal edici konuşmayın.

Bu tarz bir görüşme usulü yoktur. Yani, ülkeyi pazarlama gibi ifadeler kullanılır mı? Bunu bu saate nasıl bağlarsınız, Türkiye’yi pazarlamak vesaire konuları? Bu tarz konuşmalar bu komisyonda olmamalı.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, geri aldım.

HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Siz her defasında böyle söylüyorsunuz, sonra da geri alıyorsunuz. Olur mu böyle şey?

BAŞKAN – Israrla arka arkaya 3 defa söylüyorsunuz, ondan sonra tavzih etmeye çalışıyorsunuz. Olur mu?

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) - Sayın Uzunkaya’ya diyorum ki, böyle bir anlaşma imzalanırsa, buna ne denir… Ben cahil bir adamım, özür dilerim, belki haddi aşan bir ifade kullandım. Sayın Uzunkaya desin ki, şu anlama geliyor diye. Ben merak ediyorum ne anlama geldiğini.

BAŞKAN – Buyurun efendim.

ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli arkadaşlar, 54 üncü maddeden itibaren başladık, 154 üncü madde, 69, 70, 71’e atıfta bulunuyor. Bunları açıyoruz, bunlar 68 inci maddeye atıfta bulunuyor. 69 uncu madde şöyle başlıyor: “Kanunun 69 uncu maddesinde düzenlenen…” Kanunun 68 inci maddesinde düzenlenenlerden itibaren 157 nci maddeye, yani 154, 155, 157 diye baktığınızda, verdikleri gerçeğe aykırı beyanlardan dolayı, diğerleri de buna benzer şeyler. Ama, bunların tamamı, bankaların sadece bir kısmını ilgilendiren konular. Yani, burada tarif edilen, verdikleri gerçeğe aykırı beyanlardan dolayı ifadesidir, tanımlanmaya çalışılan bu ifade, bankaların bir kısmı için oradaki gerçeğin ne olduğu bilinemediği için, yani gerçek mevcuttur. Halbuki bizim bu düzenlememizde, bankaların bir kısmı, geleceğe ilişkin birtakım vaatleri var, önerileri var, önermeleri var, onlarınki gelecekle ilgili. Dolayısıyla, 154 üncü maddeden itibaren 68’de sayılan bu cezaları gerektirecek temel sorunlar başta olmak üzere, şimdi, bu 157 nci maddede, verdikleri gerçeğe aykırı beyanlardan dolayı sorumlu tuttuğumuz bu bankaların bir kısmı için verilecek gerçek beyan var, bir kısmı için böyle verilecek, yani, samimi olsa da, verebileceği bir gerçek beyan yok; çünkü, gerçeği o da ancak tahmin edebilir. Yani, fiil’i rakamlarla ortaya konabilecek bir gerçek yok. Gerçek, geleceğe ilişkin vaatler, taahhütler, bilmem neler. İşte, yaptık, yapacağız, alıyoruz, satacağız, satıp da şu kadar kâr edersek sana da şu kadar vereceğiz; en fazla bunu söyleyebilir, tahminî bir şeyler söyleyebilir. Tahminî şeylerin de gerçekleri yansıtması beklenemez. Yani, ticaretle ilgili olarak, ben, bu yıl şu kadar kâr etmeyi düşünüyorum, bir şeyler alıp satacağım, şu kadar kâr edeceğim diye bir tahminde bulunabilirsin; ama, bunların gerçeği yansıtması diye bir şeyi bir somut rakamsal ve mutlaka doğruluğu da bir başkası tarafından test edilebilecek bir rakamsal beyan burada hiçbir şekilde bu bankaların bir kısmı tarafından kullanılması mümkün değil. Şimdi, biz, bu kanun maddesini, bu cezaları bu bankaların sadece bir kısmı için mi buraya koyuyoruz veya bu maddelerin tamamını. Bu gerçeğe ilişkin beyanda bulunma imkânı fiziken mümkün olmayan; ama, bizim buna rağmen bu yasanın içerisine aldığımız bu bankalar neyi beyan edecekler? Sanıyorum, bu sorunun cevabı vardır Sayın Başkanım.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz.

Sayın Bakan, buyurun.

DEVLET BAKANI ALİ BABACAN (Ankara) – Müsaadenizle Tevfik Bey cevap verecek.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Bilgin.

BDDK BAŞKANI TEVFİK BİLGİN – Sayın Başkan, daha önce bağımsız denetçilerle ilgili bir soru daha sorulmuştu, biz notumuzu aldık.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) – Ben sormuştum.

BDDK BAŞKANI TEVFİK BİLGİN – Evet, aynı soruya tekabül ediyor sanıyorum. Fona devrilen bankalarda ve keza İmar Bankasında da denetim yapan firmalara ne yapıldı, bunlar kimlerdir gibi bir soru gelmişti Sayın Özyürek’ten. Biz, onları size bilgi notu olarak arz ederiz. Yalnız, bilebildiğim kadarıyla, ilk kapsamda söylüyorum; çünkü, buradan ayrılma fırsatımız olmadı. Bu firmalar tespit edildikten sonra, lisansları iptal edildi bunların. Ancak, lisans iptaliyle ilgili olarak idarî yargıda davalar açtılar. O yargıların bir kısmı devam ediyor, bir kısmı sonuçlandı; süreç devam ediyor; ama, biz, size ayrıntılı bilgiyi arz ederiz.

İkinci konuyla ilgili olarak, Sayın Kumkumoğlu’nun sorduğu soruda, 157 nci madde, şu andaki kanunda da mevcut bir maddedir.

ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (İstanbul) – Şu andaki kanunda, o söylediğiniz kurumlar banka değil.

BDDK BAŞKANI TEVFİK BİLGİN – Şu andaki kanunda o kurumların adı banka değil; ama, o kanuna tabi oldukları için ÖFK’lar…

ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (İstanbul) – Yanlışları düzelteceğiz ya, Sayın Başkan, biz, bu kanunu niye yapıyoruz; eğer eskisini alıp buraya koyacaksak, o zaman bu kanuna lüzum yok. Önemli olan, o yanlışları düzeltmek. Böyle bir yanlış var mı, yok mu? Bir banka bir şey bildirecek, ben, şunu şöyle yapacağım, gerçeğe uygun olmak zorunda, hepsi bunu yapmak durumda. Öbürü gerçeğe uygun beyanı nasıl verecek, samimi olarak istese de nasıl verecek? Onunki tahminî olacağına göre, o tahmin tutmazsa, yarın dönüp bu adama, gel bakalım kardeşim, sen bize gerçeğe aykırı beyan nasıl verdin sorusuna bu vatandaşlar, bu bankaların sorumluları, yetkilileri, bütün iyi niyetlerine rağmen, böyle bir soruyla muhatap olduklarında bu cezalardan nasıl kurtulacaklar?

BDDK BAŞKANI TEVFİK BİLGİN – 157 nci maddedeki esas unsur, ilgili kurumların yolladıkları belgelerdeki gerçeğe aykırı beyanlardır ve bu madde üzerine de birçok işlem yapılmıştır. Ancak, sayın vekilimizin sorusuyla ilgili olarak, o kurumlarda, yani, şu anki adıyla ÖFK’larda ileriye yönelik bir tahmin yapılıyor, kâr ve zarar hesabına katılım tahmini. Kâr elde edersem yüzde 80 senin, yüzde 20’si benim.

ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkanım, bu tahminî. Banka tahmin gönderebilir mi?

BAŞKAN – Sayın Kumkumoğlu, araya girmeyin lütfen, böyle karşılıklı… Sorunuzu sordunuz, cevapları alıyoruz. Böyle, her cümleye araya girerseniz, olmaz.

BDDK BAŞKANI TEVFİK BİLGİN – Oraya gelmek üzereyim Sayın Başkanım.

Diyelim ki, 100 lira topladı, kâr edersem yüzde 80’ini senin, elde ettiğim kârın yüzde 20’si de benim. Zarar elde edersem de yüzde 80’ini senin, yüzde 20’si benim dedi ve bunu da imzaladılar. Bunlar belli şekilde değerlendiriliyor, fonlar havuzlarda tutuluyor ve ona göre de plase ediliyor. Bizim görevimiz, burada, eğer bu spesifik olayla ilgili olarak… Çok spesifik bir olay sorulan soru da. Eğen havuzları itinalı bir şekilde tutmuyorsa, topladığı fonları iyi eşitlemiyorsa, bu hesaplamalarda yanlışlık yapıyorsa ve bize beyanında da bunu daha önceden taahhüt etmişse, kamu kurumu olarak, orada sorun doğar, sizin verdiğiniz örnek bazında.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz.

Önerge var; okutuyorum:

Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanlığına

Bankacılık Kanunu Tasarısının 157 nci maddesinin birinci fıkrasında geçen mahkemelere verdikleri ifadesinden sonra gelmek üzere “veya yayımladıkları belgelerdeki” ifadesinin eklenmesi “binbeşyüz güne kadar” ifadesinin “binbeşyüz günden az olmamak üzere” şeklinde değiştirilmesi, ikinci ve üçüncü fıkralarının metinden çıkarılması hususunu arz ederiz.



Halil Aydoğan

Afyonkarahisar



Mustafa Elitaş

Kayseri


Hasan Fehmi Kinay

Kütahya


Fazıl Karaman

İzmir


Yüklə 2,83 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   23   24   25   26   27   28   29   30   ...   38




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin