BiSMİllahirrahmanirrahiM قال الله تعالى


Masum İmamlar (a.s)’ın Gulat Akımıyla Savaşı



Yüklə 1,14 Mb.
səhifə30/41
tarix30.01.2018
ölçüsü1,14 Mb.
#41365
1   ...   26   27   28   29   30   31   32   33   ...   41

Masum İmamlar (a.s)’ın Gulat Akımıyla Savaşı


Tarih boyunca Şia’yı tehdit eden unsurların en önemlilerinden biri haddi aşanlar (Gulat) ve onların inançlarının Şiilerle ilişkilendirilmeye çalışılmasıdır. Şia muhalifleri ve düşmanları sürekli onları İmamları hakkında haddi aşmakla gulatlıkla itham etmişlerdir. Bizim buradaki niyetimiz gulatın çeşitli fırkalarını beyan etmek, onların görüş ve inançlarını açıklamak olmayacaktır. Elbette bütün gulat fırkalarının müşterek noktasının, İmamlar hususunda haddi aşmaları ve onları ilahlık makamına kadar yüceltmeleri olduğuna dikkat etmek gerekir. Gulatın Müslümanlar arasındaki varlığı iç etkenlerden ziyade dış faktörlerin sonucudur. İslam düşmanları direk ve yüz yüze karşı koyarak İslam’a zarar veremedi. İslam, onların topraklarını ele geçirdi ve düşmanları yenilgiye uğrattı. Bu yüzden onlar, İslam’a içerden darbe vurmayı amaçlamışlardır. Böylece İslam’ın ilk esasını hedef aldılar. Hâkim olan siyasi mekanizma da Şiilerin ve Peygamber Ehl-i Beyt’inin taraftarları arasında böyle kişilerin olmasına karşı isteksiz değildi. Çünkü bu durum gulat inancını Şiilerle ilişkilendirerek, Ehl-i Beyt takipçilerini haddi aşan ve Müslümanların zümresinden çıkmış kimseler olarak tanıtmalarına olanak sağlıyordu.

Gerçi bu akım Hz. Ali (a.s)’nin hilafeti döneminde başlamış, bir grup zayıf inançlı insan o Hazret hakkında ifrat düzeyine varan bir inanca kapılmıştı. İnançlarından dönmedikleri için de Hz. Ali (a.s) tarafından idam edildiler.1 Abdullah b. Seba asılsız ve sahte bir şahsiyettir. Bu ismi ilk dile getiren tarihçi Taberi’dir. Taberi de, İbn-i Seba masalını Seyf b. Ömer’den nakletmiştir. Rical âlimleri Seyf b. Ömer’in çok yalancı olduğunda ittifak etmişlerdir.2 Masum İmamlar (a.s) sürekli bu meseleyle yüz yüze kalmış ve şiddetli bir şekilde savaşmışlardır. Sürekli onlara lanet etmişler ve halkı bu tehlikeye karşı uyarmışlardır. Şiilere onlarla oturup kalkmalarını ve irtibat kurmalarını yasaklamışlardır.3 İmam Sadık (a.s) Mugire b. Sait, Beyan, Said Nehdi, Haris Şami, Abdullah b. Haris, Hamza b. Ammar Berberi ve Ebu’l-Hitap gibi haddi aşanların isimlerini zikrederek lanet etmiştir.4 Bunlar, Masum İmamlar (a.s)’ın lanetinden dolayı dert ve eleme maruz kalmışlar, çok kötü bir şekilde can vermişlerdir. İmam Rıza (a.s) şöyle buyurmaktadır:

“Bennan, İmam Seccad (a.s)’a yalan isnat ediyordu. Allah kılıcın keskinliğini ona tattırdı. Mugire b. Sait, İmam Bâkır (a.s)’a yalan isnat ediyordu. O da kılıcın keskinliğini tattı. Muhammed b. Beşir, Ebu’l-Hasan İmam Kâzım (a.s)’a yalan isnat etmişti. O da kılıçla yok oldu. Ebu’l-Hitap, Ebu Abdullah İmam Sadık (a.s)’a yalan isnat etti, kılıçla öldürüldü. Bana yalan isnat edense Muhammed b. Furat’tır.”1

İmam Hasan Askeri (a.s)’nin dönemi gulat akımının hızla yayıldığı dönemlerdendir. Bu yüzden o Hazret, gulatın lider ve önderlerinden sayılan Kasım b.Yaktinî, Ali b. Haske Kummi, İbn-i Bâbâ Kummi Fehrî, Muhammed b. Nuseyr Nümeyri ve Faris b. Hatem Kazvini’ye lanet etmiştir.2

Bu yüzden Kum gibi Şia yerleşim bölgelerinde gulat karşıtı bir hava hâkim olmuş, haddi aşanların burada yaşamalarına izin verilmemiştir. Bu sebeple İbn-i Davut Hüseyin b. Abdullah Muharrer’in biyografisinde şöyle demiştir: “Onun haddi aşmakla (guluv) itham edilenlerle birlikte Kum şehrinden uzaklaştırıldığı nakledilmiştir.”3

İbn-i Hazm’ın naklettiğine göre İmam Kâzım (a.s)’ın çocuklarından Ebu’l-Hasan Muhammed b. Ahmet, üçüncü asırda Azerbaycan bölgesinde yaşıyordu ve orada iyi bir saygınlığı vardı. O gulat fırkalarının davetçilerine karşı sert muamelede bulunuyordu. Öyle ki bu onu öldürmeleri için ortam hazırlamalarına sebep oldu. Sonunda İbn-i Ebi’s-Sâc’ın kölesi Müflih, Azerbaycan valisini onu öldürmeye zorlamıştır.4


Yirmi Üçüncü Dersin Özeti


On iki İmamın mübarek isimleri Peygamberimiz’den ulaşan hadislerde belirtilmiş ve Şiiler onları görmeden önce isimlerini öğrenmişlerdi. Ancak bir dizi sebep ve etken, bazı Şiilerin ikilemde kalıp dosdoğru yoldan sapmalarına sebep olmuştur. Bu sebep ve etkenler:

1-Sıkıntılı dönem: Hicri kırk yılında Emevilerin yönetime gelmesinden sonra çok sıkıntılı bir dönem başladı. Bu durum Abbasiler döneminde de aynı minval üzere olmuştur. Bu da Şiilerin, İmamları’nı yeteri kadar tanıyamamalarına sebep olmuştur.

2-Takiyye: Bu bir taraftan Şiilik mektebinin korunmasını sağlasa da, öte taraftan bazı İmamlar (a.s)ın dahi şartlar dolayısıyla imametlerini açıklamaktan sakınmaları Şia’da bölünmenin sebeplerinden biri olmuştur.

3- Makam hırsı ve dünya sevgisi: Her daim fırsatçı insanlar Şia saflarına girmişler ve Şiilere yönelik baskı ortamlarından yararlanarak kendi menfaatleri doğrultusunda fırkalar icat etmişlerdir.

4- Zayıf kişilikli insanların varlığı: Şiiler arasında bulunan bazı zayıf şahsiyetli insanlar İmamlar’dan bir keramet gördüklerinde hayranlıkları, aşırılık yapmalarına sebep olmuştur. Gulat meselesi Şia’yı tehdit eden önemli tehlikelerden biri olagelmiştir. Masum İmamlar (a.s) her zaman bunlara karşı büyük savaşlar vermişler ve halkı bu tehlikeye karşı uyarmışlardır.

Yirmi Üçüncü Ders Soruları


1-Şia’da fırkalaşmanın sebebi nedir?

2-İmamlar, gulat akımıyla nasıl savaşmışlardır?


YEDİNCİ BÖLÜM
Şia’nın İlmi Mirası

YİRMİ DÖRDÜNCÜ DERS

Şia’nın İlmi Mirası


Mukaddes İslam dininde kitap yazmanın önemi herkesçe bilinen bir gerçektir. Zira ilim ve bilimin naklolması için gerekli yollardan biri yazmaktır. Arap toplumu İslam’dan önce bu nimetten çok az yararlanmaktaydı. Okuma yazma bilenlerin sayısı çok azdı.1 Ancak peygamberlikten ve vahyin nazil olmasından çok kısa bir süre sonra Kur’an ayetlerini öğrenmek, öğretmek için Kur’an ayetlerini yazma ve kitabet meselesinin gerekliliği hissedildi. İbn-i Hişam şöyle naklediyor: “Ömer b. Hattap Müslüman olmadan önce kız kardeşi Fatıma Bint-i Esed ve kocası Sait b. Zeyt Müslüman olmuştu. Gizlice ve gözlerden uzak Habbab b. Eret, Sahife adı verilen bir kitap üzerinden onlara Taha suresini öğretiyordu.”2 Resul-i Ekrem (s.a.a), Medine’de de yazma bilenlerden bir grubu vahyi yazmak için seçti. Emire’l-Müminin Ali (a.s) sürekli vahiy kâtiplerinden olması, Peygamber-i Ekrem’in muhkem, müteşabih, nesh eden ve nesh olan ayetleri her zaman ona açıklamasının yanı sıra, Allah Resulü’nden istifade ile helal-haram, ahkâm-sünnet-farz ve halkın dünya ve ahirette ihtiyaç duyduğu konuları ihtiva eden “Sahife-i Camia” adlı bir kitap yazmıştı.3 Bunun yanında diyatla1 ilgili Sahife ve Feraiz adındaki kitaplar da Hazret’e atfedilmektedir.2

Sahabelerden bir kısmı da Peygamber-i Ekrem (s.a.a)’in söz ve hadislerinden bir kısmını toplamışlar ve buna da Sahife demekteydiler. Buhari, Ebu Hüreyre’den şöyle nakleder: “Ben Peygamber (s.a.a)’in ashabı arasında herkesten daha çok hadis naklediyorum. Ancak Abdullah b. Amr hariç. Zira o, Peygamber’den duyduğu her şeyi yazıyordu, fakat ben yazmadım.”3 Ancak Hz. Peygamber (s.a.a)’in vefatından sonra ikinci halife hadis yazılmasını yasakladı.4 Bu durum hicri birinci asrın sonunda Ömer b. Abdülaziz’in bu yasağı kaldırmasına kadar sürdü. O, Ebubekir b. Hazm’a mektubunda Allah Resulü (s.a.a)’nün hadislerini yazmasını söyledi.5 Bu durum ikinci asrın ilk yarısının sonuna kadar pratiğe dökülmedi. Zira Gazali’nin naklettiğine göre Ehl-i Sünnet arasında ilk hadis kitabı yazarları olan İbn-i Cerih, Muammer b. Raşit, Malik b. Enes, Süfyan Sevri6 ikinci asrın ikinci yarısına ait olup, sırasıyla 150, 152, 179 ve 161 yıllarında vefat etmişlerdir. Ancak hadis yazımı Şia içerisinde duraksamamıştır. Selman Farisi, Ebuzer Gaffari ve Ebu Rafi Kıpti gibi büyük Şii sahabeler kitap ve telif alanında öncü olmuşlardır. İbn-i Şehraşub şöyle diyor: “Gazali İslam dünyasında yazılan ilk kitabın İbn-i Cerih’in, tefsirlerin etkileri ve harfleri hakkındaki kitabı olduğuna inanıyor. Bu mesele Mekke’de Mücahit ve Ata’dan naklolmuştur. Onun kitabından sonra Yemen’de Muammer b. Raşit Sanani’nin kitabı, sonra da Medine’de Malik b. Enes’in Muvatta’sı, ondan sonra da Süfyan Sevri’nin Camia’sıdır. Ancak doğrusu İslam dünyasında yazılan ilk kitap Kur’an’ı toplamasından dolayı Emire’l-Müminin (a.s)’e aittir. Hz. Ali (a.s)’den sonra Selman Farisi, Ebuzer Gaffari, Esbeğ b. Nebate, Ubeydullah b. Ebi Rafi, kitap yazmışlardır. Onlardan sonra da İmam Zeyne’l-Abidin (a.s), Sahife-yi Kâmile-yi Seccadiye’yi telif etmiştir.”1

İbn-i Nedim de Şia arasındaki ilk telifin hicri ilk asra ait olduğuna inanmaktadır.2 Şia’nın Allah Resulü’nden nakledilen eserleri telif ve toplamasındaki öncülüğüne dikkatle Zehebi, Eban b. Tağlib’in biyografisinde şöyle demiştir:

Eğer Eban b. Tağlib gibi insanların güvenilirliği Şii olmalarından dolayı reddedilirse, Peygamber’e ait olan eser ve hadislerin çoğu yok olur.”3

Bu yüzden Ehl-i Sünnetin ilk fakih ve muhaddisleri özellikle dört mezhep imamları bazen vasıtayla da olsa İmam Sadık (a.s)’tan yararlanmalarının yanında, sürekli Şii muhaddislerin de öğrencisi olmuşlar ve onlardan hadis almışlardır.4

Hicri ilk üç asırda Şiilerin yazmış oldukları kitapların sayısı hakkında Vesail kitabının yazarı şöyle demektedir:

“Masum İmamlar (a.s)’ın asrında yaşayan âlimler ve muhaddisler Emire’l-Müminin (a.s)’den, İmam Hasan Askeri (a.s)’nin zamanına kadar 6600 kitap yazmışlardır.”5

Bu dönemde Şiiler edebiyat, lügat, şiir, Kur’an ilimleri, tefsir, hadis, fıkıh metodolojisi, kelam, tarih, siyer, rical, ahlak gibi çeşitli ve o günün bilim dallarında birçok çalışma, yazı ve eser bırakmışlardır. Birçok bilimde de öncü olmuşlardır. Şii şair Ebü’l-Esved Dueli, nahiv ilminin kurucusudur.1 O (yanlışa düşülmesinin önüne geçmek için) Kur’an-ı Kerim’in bazı harflerinde noktalama işareti metodunu bulmuştur.2 Müslümanların ilk lügat kitabı Şii bilginlerinden olan3 Halil b. Ahmet’in, yazdığı Kitabü’l-Ayn’dır.4 Hz. Peygamber (s.a.a)’in hayatı ve gazveleri ile ilgili ilk kitabı, İbn-i İshak yazmıştır. İbn-i Hacer, onun Şia olduğuna tanıklık etmektedir.5

Konuları genel olarak ele aldıktan sonra şimdi de Şia ekolünün esas ve köklerini dikkate aldığımızda kendine has meşrebi olduğunu gördüğümüz hadis, fıkıh ve kelam ilimleri hakkında kısaca açıklamada bulunacağız.


Yüklə 1,14 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   26   27   28   29   30   31   32   33   ...   41




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin