“ Yahut (o kâfirlerin duygu, düşünce ve davranışları) engin bir denizdeki yoğun karanlıklar gibidir; (öyle bir deniz) ki, onu dalga üstüne dalga kaplıyor; üstünde de bulut... Birbiri üstüne karanlıklar... İnsan, elini çıkarıp uzatsa, neredeyse onu dahi göremez. Bir kimseye Allah nûr vermemişse, artık o kimsenin aydınlıktan nasibi yoktur.”(Nur:24/39,40)
Bu ayet de kafirlerin imansızlık buhranlarını, engin bir denizde boğulmak tehlikesiyle karşı karşıya bulunan insanın haline benzetiyor. Ayetteki deniz, kafiri kalbi; ardarda gelen dalgalar o kalbi bürüyen cehalet; karanlık bulut ise o kalbin mühürlenmesidir. Okyanusların doğru dürüst bilinmediği, diplerinin keşfedilmediği, bir yerde ve zamanda Resulullah’ın tebliğ ettiği bu ayet, okyanusların diplerindeki farklı karanlık tabakalardan bahsetmekte ve Kur’an mucizesine ayrı bir delil teşkil etmektedir.327
84-Semada Asılı Dağlar
“Görmez misin ki Allah bir takım bulutları (çıkarıp) sürüyor; sonra onları bir araya getirip üst üste yığıyor. İşte görüyorsun ki bunlar arasından yağmur çıkıyor. O, gökten, oradaki dağlardan (dağlar büyüklüğünde bulutlardan) dolu indirir. Artık onu dilediğine isabet ettirir; dilediğinden de onu uzak tutar; (bu bulutların) şimşeğinin parıltısı neredeyse gözleri alır!”(Nur:23/43)
Ayette bedii bir istiare söz konusudur. Burada yağmurun geldiği bulutlar; hem renk, hem rutubet, hem de soğukluk itibari ile dağlara benzetilmiştir.Keza, o bulut dağları büyüklük ve azamette yerdeki dağlardan geri değildir. 328
85-Saçılmış Toz Zerreleri
“Onların yaptıkları her bir (iyi) işi ele alırız, onu saçılmış zerreler haline getiririz (değersiz kılarız)” (Furkan:25/23)
ayet kafirlerin amellerinin boşa çıkarılmasını, isyan etmiş ve hükümetler tarafından varılıp bütün tutamakları parçalanarak, dağıtılıp yok edilmiş olan bir kavmin haline benzetilmiştir. Ayrıca ayet, kafirlerin, misafire ikram, akrabayı ziyaret gibi güzel davranışlarının, iman etmemiş olmaları sebebiyle boşa gideceği, işe yaramaz telakki edileceği anlatılmaktadır. 329
86-Pişmanlıktan Ellerini Isıranlar
“O gün, zalim kimse (pişmanlıktan) ellerini ısırıp şöyle der: Keşke o peygamberle birlikte bir yol tutsaydım! Yazık bana! Keşke falancayı (bâtıl yolcusunu) dost edinmeseydim! Çünkü zikir (Kur'an) bana gelmişken o, hakikaten beni ondan saptırdı. Şeytan insanı (uçuruma sürükleyip sonra) yüzüstü bırakıp rezil rüsvay eder”.(Furkan:25/27-29)
Bu ayetlerde Zalim ve haksız kimselerin, kıyametteki pişmanlıklarını dile getiren bir temsil vardır. Ahirette geçecek bir olay, Dünyada pişmanlıktan şaşırıp, parmaklarını ısıran kimsenin durumu gibidir.O gün zalim pişmanlıktan parmaklarını ısırır. Keşke Dünyada elçilerin yanında olsaydım da beni yoldan çıkaran insanlarla beraber olmasaydım diye pişmanlığını dile getirir. 330
87-Hayvandan Daha Aşağı Olanlar
“Yoksa sen, onların çoğunun gerçekten (söz) dinleyeceğini yahut düşüneceğini mi sanıyorsun? Hayır, onlar hayvanlar gibidir, hatta onlar yolca daha da sapıktırlar.(Furkan,25/44)
Bu gibi kimseler, akıllarına ve kendilerine ulaşan ilahi tebliğe uymayıp sırf hissiyatına göre hareket etmeleri bakımından hayvanlara benzetilmiş; hayvanlarının hareketlerinin kendilerine verilen güç ve kabiliyetlerin yaratılış amacına uygun olmasına karşılık böyle kimselerin davranışlarının bu özellikten yoksun bulunmasından ötürü de onlardan gidişçe daha sapık oldukları ve daha aşağı oldukları belirtilmiştir. 331
88-Şaşkın Seyyahlar
“Baksana onlar her vâdide şaşkın şaşkın dolaşırlar.226. Ve onlar yapamayacakları şeyleri söylerler.(Şuara,26/225-226)
Ayet, imandan ve salih amelden mahrum şairlerin hallerinden bahsetmektedir. Ayet onların hidayet yolundan sapmalarını, medih ve hicivde aşırılıklarını; sahrada yolunu kaybedip, nereye gittiklerini bilmeyen seyyah kimselere benzetilmişlerdir.332
89-Yürüyen Dağlar
“Sen dağları görürsün de, onları yerinde durur sanırsın. Oysa onlar bulutların yürümesi gibi yürümektedirler. (Bu,) her şeyi sapasağlam yapan Allah'ın sanatıdır. Şüphesiz ki O, yaptıklarınızdan tamamıyla haberdardır. (Neml,27/88)
Ayette beliğ bir teşbih vardır. Burada cemadat hareket eden ve yürüyen bir insana veya canlıya benzetilmiştir. Bu ifade ile muhatabın hayali harekete geçer. Dağlar zahir manada hareketsiz görülür. Bu ayet, dünyanın sabit olmayıp,hareket halinde olduğuna işaret etmektedir. Dağların hareket etmesi demek, onların da üzerinde bulunduğu arzın hareket etmesi demektir.333
90-Örümceğin Evi
“Allah'tan başka dostlar edinenlerin durumu, örümceğin durumu gibidir. Örümcek bir yuva edinir; halbuki yuvaların en çürüğü şüphesiz örümcek yuvasıdır. Keşke bilselerdi Allah, onların kendisini bırakıp da hangi şeye yalvardıklarını şüphesiz bilir. O, mutlak güç ve hikmet sahibidir. İşte biz, bu temsilleri insanlar için getiriyoruz; fakat onları ancak bilenler düşünüp anlayabilir.”(Ankebut:29/41-43)
Allah’tan başkasını dost edinerek kendilerine destek arayanların durumu ve dini, ayette örümcek yuvasına benzetilmiştir.Dinleri o kadar çürük ve güvendikleri putları o kadar zayıftır. Vech-i Şebeh, bu yuvanın zayıflığı ve onları ne sıcak ne de soğuktan korumasıdır. Ayette özlü olarak ifade edildiği üzere, örümcek büsbütün evsiz değildir, kendine yuva edinir; fakat örümcek yuvasının çürüklüğü meşhur meseldir. İşte örümceğin edindiği yuva ne kadar zayıfsa, Allah’tan başkasının destek ve himayesine güvenenlerin tutanağı da öylesine çürüktür. 334
Bu misalde son derece güzel bir incelik vardır: Ankebût dişi örümcek demektir. Erkeğine “ankeb” denir. Çiftleşmeden sonra eşini öldüren dişi örümceğin evi en yakın dostuna bile felaket yeri olduğu gibi, oraya giren sinekler ve böcekler de ölüm tuzağıdır. İşte Allah’tan başka tapılan şeylerde tıpkı dişi örümcek ağı gibi sığınanları felakete sürükler335.
Elmalılı bu ayetin tefsirinde şunları söyler: Örümcek kafalı müşriklerin dayanakları, tutanakları böyle çürüktür. Bütün tutundukları fanidir, yok olucudur. Eğer bilselerdi. Râzi der ki: Burada "âlihe" yani ilâhlar denilmeyip "evliya" yani veliler denilmesi, yalnız açık şirki değil, gizli şirki dahi yok edip kaldırmaya işaret içindir. Çünkü başkasına gösteriş ederek riya ile Allah'a ibadet edenler de Allah'tan başkasını veli edinmiş olur. O'nun meseli de örümcek meseline benzer. Peygamberleri yalanlayıp şirke giden kavimlerin yok edilmesi örnekleriyle açıklandıktan sonra, bu örümcek örneğinin getirilmesi peygambere ve müminlere öyle büyük ve öyle etraflı bir vaad ve müjdeyi ifade etmektedir ki, bütün bu sûrenin ruhu denilebilir.336
Kureyş’in cahilleri ve beyinsiz takımı, “Muhammed’in Rabbi, sinekten, örümcekten temsiller getiriyor” diye gülüp alay ediyorlardı. Bu misallerin “insanlar” için verildiği belirtilerek, hayvandan farkı olmayan bu cahil ve düşüncesiz kimselerin bunu anlayamayacaklarına işaret edilmektedir.337
Dostları ilə paylaş: |