“Muhakkak ki Allah, inanıp iyi işler yapanları, altlarından ırmaklar akan cennetlere koyar; inkâr edenler ise (dünyadan) faydalanırlar, hayvanların yediği gibi yerler. Onların yeri ateştir.(Muhammed, 47/12)
Ayet düşünmeden yemeleri ve zevki peşinde koşmaları nedeniyle kafirleri, hayvanlara benzetmiştir. Hayvan kesileceğinden gafil bir şekilde otlar, zevkine bakar. Kafirler de işte böyledir.Ayet, inkar edenleri, ahireti tanımayan, başlarına gelecekten habersiz, bütün imkanlarını midelerine ve şehvetlerine harcayan muhteris yaratıklar şeklinde tanımlamaktadır.372
115-Süzme ve Bağırsakları ParçaLAYAN Kaynar Su
“Muttakîlere vâdolunan cennetin durumu şöyledir: İçinde bozulmayan sudan ırmaklar, tadı değişmeyen sütten ırmaklar, içenlere lezzet veren şaraptan ırmaklar ve süzme baldan ırmaklar vardır. Orada meyvelerin her çeşidi onlarındır. Rablerinden de bağışlama vardır. Hiç bu, ateşte ebedî kalan ve bağırsaklarını parça parça edecek kaynar su içirilen kimselerin durumu gibi olur mu.? Onların arasında, seni dinleyenler vardır. Fakat senin yanından çıkınca kendilerine bilgi verilmiş olanlara "Az önce ne demişti?" diye sorarlar. Bunlar, Allah'ın kalplerini mühürlediği, hevâ ve heveslerine uyan kimselerdir.Doğru yolu bulanlara gelince, Allah onların hidayetlerini arttırır ve sakınmalarını sağlar”(Muhammed:47/15-17)
Bu ayeti kerimelerde Müminlerin gideceği cennet çekici ifadelerle; Kafirlerin gideceği Cehennem ise ürküten ve tüyleri diken diken eden ifadelerle tasvir edilmektedir.Kafirlerin iki yüzlü tipini teşkil eden münafıklar, Hz. Peygamberin huzurunda veya hutbede dinlediklerini, sonradan sırf alaya almak ve maskaralık etmek için, İbn Mes’ud ve İbn Abbas gibi alim sahabelere yanaşarak Hz. Peygamberin az önce neler söylediğini sormaya yelteniyorlardı. Ayet, onların bu tutumunu açıklayarak davranışlarını kötülemektedir.
116-Ölüm Baygınlığına Tutulmuş Bir Bakışla Bakanlar
“İman etmiş olanlar: Keşke cihad hakkında bir sûre indirilmiş olsaydı! derler. Ama hükmü açık bir sûre indirilip de onda savaştan söz edilince, kalplerinde hastalık olanların, ölüm baygınlığı geçiren kimsenin bakışı gibi sana baktıklarını görürsün. Onlara yakışan da budur! “(Muhammed:47/20)
Ayet savaş istedikleri halde bu emir geldikten sonra Allah için canını ve malını harcamak istemeyen Münafıkların içinde bulundukları durum tasvir edilmektedir. Kur’an Münafıkların bu durumunu eşsiz bir benzetme ile gözler önüne sermektedir. Bu ifadenin taklidi mümkün deyildir. Bir başka şekilde aktarılması imkansızdır. Burada Kur’an’ın o eşsiz belagatı bir kez daha kendini göstermektedir. Bu ifadeler dehşet derecesine varan bir mahcubiyeti ifade etmektedir. Bununla beraber ayetin tasviri, hareket ve aydınlık dolu olarak eşsiz bir biçimde hayalleri meşgul edip durmakta, hasta ruhların ve münafıkların tabiatını anlatmaktadır. 373
117-Kilit Vurulmuş Kalpler
“Onlar Kur’an’ı düşünmüyorlar mı?Yoksa bir takın kalpler üzerine kilit mi vurulmuş?” (Muhammd,47/24)
Bu ifadeyle Kur’an-ı düşünmeyenleri, kalpleri kilitli kapılara benzetilerek temsil yapılmıştır. O kalplerde küfür ve inat kilitleri vardır. Ayet öğütün kalplere ulaşmadığını böyle bir temsille anlatmıştır.374
118-Kökleşerek Gövdesi Üzerine Duran Ekin
“ Muhammed Allah'ın elçisidir. Beraberinde bulunanlar da kâfirlere karşı çetin, kendi aralarında merhametlidirler. Onları rükûya varırken, secde ederken görürsün. Allah'tan lütuf ve rıza isterler. Onların nişanları yüzlerindeki secde izidir. Bu, onların Tevrat'taki vasıflarıdır. İncil'deki vasıfları da şöyledir: Onlar filizini yarıp çıkarmış, gittikçe onu kuvvetlendirerek kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş bir ekine benzerler ki bu, ekicilerin de hoşuna gider. Allah böylece onları çoğaltıp kuvvetlendirmekle kâfirleri öfkelendirir. Allah onlardan inanıp iyi işler yapanlara mağfiret ve büyük mükâfat vâdetmiştir.”(Fetih:48/29)
Bu ayette Yüce Allah ,Hz. Peygamber (as) ile İslam’ın başlamasını, ashab-ı kiram ile gelişip terakki ederek, kuvvetlenip kökleşmesini; Bir ekinin tohumun atılmasıyla başlayan, yaşam serüvenine benzetmiştir. Çünkü Hz. Peygamber İslam tohumunu tek başına ekti. Sonra Cenab-ı Hakk, O’na inanan ve onunla birlikte olanlarla onu takviye etti.375 Ve tohum ashap şeklinde filiz verdi. Fakat bu durum kafirlerin öfkesini artırdı.Hz. Peygamber ve arkadaşlarının ilk ve son durumları bir benzetme ile anlatılmaktadır. İlk defa yere atılan bir dane gibi filizlenmeye başlayan Müslümanlar, gittikçe güçlenerek koca bir ordu olmuşlardır. İslam tohumunu ekenler bu duruma son derece sevinirlerken, onların bu güçlü durumunu gören kafirler de öfkeden çatlar hale gelmişlerdi.376
119-Ölü Eti Yiyenler
“Ey iman edenler! Zannın çoğundan kaçının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Biriniz diğerinizi arkasından çekiştirmesin. Biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz. O halde Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah, tevbeyi çok kabul edendir, çok esirgeyicidir”(Hucurat:49/12).
Allah Teala bu ayette gıybeti, ölü kardeşin etini yemeye benzetmiştir. Burada gıybetin tabiat olarak, akıl ve şeriat nazarında çirkinliğini, tiksindirecek bir şey olduğunu; birden göz önüne gelen bir tasvir ile en beliğ bir şekilde anlatmıştır. Çünkü yanında bulunmayan ve kendisini müdafaa edecek birini bulamayan mümin kardeşi bir ölü mesabesindedir. İfade de işin şenaatini anlatmak için, bir çok mübalağa unsuru kullanılmıştır. Zandan kaçınmamız, kusur araştırıp ayıpları deşmememiz ve gıybet etmememiz istenmiştir. Çekiştirilen kimsede, anlatılan kusur bulunsa bile, bunun anlatılmasının caiz olmadığı Hz. Peygamber tarafından açıklanmıştır.377
“Kullara rızık olması için birbirine girmiş, küme küme tomurcukları olan uzun boylu hurma ağaçları yetiştirdik. Ve o su ile ölü toprağa can verdik. İşte hayata yeniden çıkış da böyledir”(Kaf:50/10,11)
Su ile, ölen toprak canlanıyor; ağaçlara taze bir hayat geliyor, bitkiler bir yerden çıkıyor. İşte bu duruma insanların kabirlerinden çıkmaları ve yeniden dirilmeleri temsil edilmiştir.378
Dostları ilə paylaş: |