Biz her daim bir araya gelip bir olur, biz oluruz, Biz olmazsak siz yoksunuz



Yüklə 0,78 Mb.
səhifə2/5
tarix06.09.2018
ölçüsü0,78 Mb.
#78437
1   2   3   4   5

. . .

Bugün seni gördüm yıllar sonra, 
Ama sadece resmini. 
Hiç değişmemişsin, 
Hani o zorunlu gidişin, 
Mecburuz bitti deyişin, 
O güpegündüz kararan günümde, 
Telefonda ağlayan sesinle, 
Geçmişe döndürdün beni bir an. 
Sanki resimde bana bakar gibiydin, 
Belki de ben avuttum kendimi, 
Senin gamzelerin bir başkadır gülüşlerinde, 
Hep ilkbaharı yaşardım ya gözlerinde, 
Eskitememiş seni yıllar, 
Yine de yüzünde acı bir tebessüm var. 
Bir oğlun olmuş, Adı Deniz, 
Aynı ismi koyardık eminim, senle ben olabilseydik biz. 
Yapacak birşey yok, 
Hatıralarla yaşamaktan başka, 
Ve saygı duymak sana, geçmişte beni çok ama çok sevişine, 
Geride kalan onca uzun beraberliğin hürmetine. 
Arasıra bakarım, kızma sakın, 
Yalnızca öpebilmek için alnından resminin, 
Bir de hayal de olsa duyabilmek rengini o güzel sesinin. 


. . .

Ömür dediğin nedir ki gülüm, 
Seveceksin seveceksin seveceksin, 
Ya aniden beklenmedik bir anda, 
Ya da umutların tükendiği, çaresiz bir zamanda, 
Çekip gideceksin

. . .

Ha resmin, Ha sen, 
Arada olmayan bir beden. 
Olmasın varsın, 
Gün olup ayrı düşmeyecekmi onlar zaten. 
Beni sorma, 
Biletim elimde, 
Tarih, saat yazmıyor, 
Son anda belli olacakmış, 
Hatta tüm sevenler birarada namaz kılacakmış. 
Ne güzel değilmi, hepsini birlikte görebilmek, 
Onları canından öte severek ölebilmek. 
Lakin gitmeden daha çok iş var, 
Mesela dargınları barıştırmalı, 
Hasret çekenleri kavuşturmalı, 
Yolunu kaybetmişleri Allah yolunda buluşturmalı. 
İşte ben böyle konuşacak insan arıyorum, 
Bulamayınca öylesine yazıyorum, 
Kimseleri bulamazsam kendimle barışık konuşuyorum. 
Az sonra kedim gelir, sevgiyle dolanır ayaklarıma, 
Okşarım onu, doyurmalı içim rahat etmez aç kalmasına, 
Kıyamam sessizce yalvarırcasına bakmasına, 
Tararım güzelce kadife tüylerini, 
Ah bir konuşsa, duyabilsem sesini, sevgisini. 
Yavaş yavaş hazırlanmalı yaşanacak yeni denilen farksız bir güne, 
Yeni kalpler kazanmalı, iyilikler yapmalı, selam vermeli bülbüle güle. 
Ha resmin ha sen, 
Birarada olmasa da iki beden, 
Boşver be kuzum, 
Nefes almak için öyle çok ki neden. 


. . .

Kim bilebilirki, 
Bizim bir ömürde tadına varamadıklarımızın, 
Kelebeğin bir günde yaşayıp yaşamadığını. 

. . .

Vakit geç olmadan sevin, 
Bilmiyorsanız öğrenin, 
Ama mutlaka sevin, 
Lakin bu dünyada tadabileceğiniz ondan daha güzel bir duygu yok. 
Sevin, sevileceksiniz eminim.

. . .

Yılandan korkmam, 
Yalandan korktuğum kadar. 
Dürüstler, doğrular tükense de azar azar, 
Adamlık olacaksa olmalı mezara kadar. 
Yalan söyleme unutursun söylediğin yalanı, 
Gün gelir tekrar sorulur, bilemezsin, yalnız doğrulardır aklında kalanı. 

. . .

Sana şen şarkılar düştü hep, 
Bana veda türküleri, 
Sen dansettin bir ömür, 
Ben ise dinledim yalnızlık öyküleri, 
Halaylar çekiyordun, 
Bir köşede ben seni düşünüyordum. 
Şimdi tüm şarkılar sustu, 
Sen sessizlikte, 
Ben yine sensizlikte. 
İçinde bir tutam pişmanlık varmıdır bilmem, 
Boşa geçmiş bir ömür ve benimle son tangoyu istememen. 
İnmektesin o çok hızlı çıktığın merdivenlerden, 
Senden başka hiçbir dala uzanmayan, aşağıda bekleyen yine ben. 
Hayatın son faslında bekliyorum tükenmeden. 
Ya bir kez olsun tut ellerimi biraz, 
Ya da çekip gideyim mahşere sen ardımdan ister ağıt yak, ister nameler yaz. 
Artık son nefesleri vermekteyim, 
Hâlâ bir umut senden sevgiyi beklemekteyim. 

. . .

Ne garip değilmi? 
Bir gün ölmek için yaşamak, 
Ve o beklenmedik âna kadar bunu anlayamamak, 
Huzuru sevdalarda değil de, dünya malında aramak, 
Bu yüzden daha yaşarken yalnız kalmak. 
Siz siz olun, onlar gibi olmayın, 
İki cihanda da yalnız kalmayın, 

. . .

Hayırdır bu aralar göremez oldum seni, 
Yoksa kendinimi kaybettin. 
Oysa burnun kaf dağında, 
Ellerin ceplerinde, 
Islıklar çalarak, 
Bedenin her gün başka bir bedenle, 
Bazen ağzında bir sakız, 
İnsanlığı çiğnercesine, 
Ne oldu da birdenbire kayboldun, 
Ettiklerini Allahından mı buldun. 
Yüksek tepeleri sen yaratmıştın, 
Kimbilir kaç kalbi karartmıştın, 
Yaşıyorum sanıp amma abartmıştın, 
Hayırdır günahlarının altındamı ezildin, 
Gerçekleri görünce yerin dibinemi girdin. 
Sanmıyorum yoktur sende ar, haya, 
İnsanım diye nefes alıyorsun güya, 
Seninki hayat değildi zaten ha kabus, ha rüya, 
Aranmaya değmezsin lakin merak ettim, 
Sonunda olan olup kendinimi kaybettin. 


. . .

Hayranımdır kadınlara, 
Ve sabırlarına, 
Haketmedikleri tüm davranışlara maruz kalırlar, 
Dayak, maddi manevi işkence, 
İhanetler zaten cabası, 
Kiminin gıkı çıkmaz, 
Kimi zoraki yoldan çıkar, 
Elbet sabır nereye kadar, 
Kimi erkeğe cinsel obje, 
Kimine stres topu gibidir, 
Kimi ise bir eşya yerine bile koymaz, 
Zira çoğu erkek kadından anlamaz. 
Aslolan onun yol ve hayat arkadaşlığıdır, 
Layık olduğu sopa değil, başına takılması gereken taçtır. 
Ben bunları kime niye yazıyorum, 
Koyma akıl fayda etmez biliyorum, 
Anlayana kadın en iyi dosttur, 
Erkeğin çoğunda ise üzerindeki insan denilsin diye posttur. 

. . .

Artık gözüm almıyor yaşamayı, 
Sevmek sevilmek korkutuyor insanı. 
Gözlerim kapalı sarılamıyorum uğrayacağım ihanetlere, 
Güvenemiyorum uzanan ellere. 
Her uğrayan bir parça aldı götürdü benden, 
Sevgi dolu ellerim bir deri, bir kemik, 
Yüreğimi çırılçıplak soydular, 
Utancımdan çıkamıyorum insan içine. 
Güneşimi çaldılar, 
Kararan gönlümden zevk aldılar, 
Bir bir emellerine vardılar, 
Şimdi artık sabah olsa da uyanamıyorum, 
Gözlerim açık karanlıktan başka birşey göremiyorum. 
Sol yanım işkence izleriyle dolu, 
Bedenim mayın tarlası misali, 
Gönlüme saatli bomba koydular, 
Sevsem acıtıyor, Sevilmek infilak, 
Biçareyim nefes almayı beceremiyorum. 
Enkaza dönmüş bu ruh daha ne kadar dayanır bilemiyorum. 
Yaşıyorum sanıyorlar, 
Oysa Azraile direnemiyorum, 
Canımdan bir parça bıraktılar elimde, 
Ona saklıyorum, başkasına veremiyorum. 

. . .

Anladım ki bu beden bu yüreği artık taşıyamaz olmuş, 
Ve anladımki sevgililer gitmiş, benim sevdalarım yine bende kalmış. 

. . .

Kıymet bilmeyeceseniz, 
Bırakın bende kalsın, 
Sevgim, saygım, aşkım. 
Zaten alıp kuyumcuda bozduramazsınız, 
Kimselere yok pahasına satamazsınız, 
Belki sonunda on para etmez sansanızda, 
Bırakın bende kalsın tüm aşklar, 
Sol yanımdaki mücevherin değerini anlayamazsınız. 
Bir ben bilirim bir de yüreğim, 
Sevdanın yüceliğini, 
Aşk ile bağlanmışım Yaradana ve yarattığına, 
Bilsem de belki bugün belki yarın öleceğimi. 

. . .

Yaradan bize vaadetmedi verdi, 
Henüz hayatta iken tüm nimetleri, 
Tüm güzellikleri, 
Doğayı, yaşanacak bir dünyayı, 
Ve aldığımız özgürce nefesi. 
Oysa biz, 
O'nu unutup, 
Vaadedenlere kandık, 
Yalanlara, yalancılara inandık. 

. . .

Sana aşk nağmeleri yazmayı çok isterdim, 
Lakin ben artık her sabah sonbahara uyanıyorum. 
Sen ise durgun sular gibisin, 
Dökülen yaprakların üzerini yorgan misali örttüğü. 
İçindeki tüm dalgalar durulmuş, 
Yüreğin kahpe kurşunlarla vurulmuş, 
Mazine bile dönüp bakamaz olmuş, 
Kaderine boyun eğen mahkum gibisin. 
Beni sorma, 
Senden sonra bende bir eser kalmadı, 
Aşka sevdaya dair, 
Kendi ellerimle söndürdüm kalbimdeki ateşi, 
Çarmıha gerdim sevmeyi sevilmeyi, 
Ne şifayı bekleyen bir hasta, 
Ne de idamını bekleyen o sehpadaki adam gibiyim. 
Gençliği kendi ellerimizle teslim ettik şeytana, 
Dönüş yok asla geride kalan pişmanlıklara, 
Her an yalvarsak da Yaradana, 
Af yok, tövbeler imkansız işlenen günahlara. 
Hangimiz direnemeyip teslim olacak önce sonsuzluğa, meçhul, 
Birimiz diğerini bırakıp gidecek mecbur, 
Belli değil belki yarın, belki yarından da evvel olur. 
Şimdi veda şarkılarını yazma zamanı, 
Şimdi tüm resimleri, tüm mektupları yakma zamanı. 
Geriye kalmamalı bir iz, 
Aşk ile kavrulup kavuşamayan bedenleriz. 

. . .

Herkesin bir nedeni bir sebebi var, 
Bu dünyadan göçüp giderken, 
Mevsimi yok ölümlerin, 
Ha kış, ha ilkbahar, ha son, ha da yazın, 
Ey son doktorum, 
Benim gidişime aşk yetmezliğinden yazın.

. . .

Sizlere söz veriyorum:
Ölesiye kadar yaşayacağım. 
Şu an kiminiz kahkahayı bastı, 
Kiminiz gülümsedi, 
Kimiyse bu adam kafayımı yedi dedi:) 
Evet ölene kadar yaşayacağım, 
Lakin her daim olduğu gibi, 
Sevenler ve sevilenler için, 
Çoğuna ulaşamasam da, 
Tertemiz yürekli insanlar için. 

. . .

Sen hiç başkasının yerine ağladınmı, 
Çektinmi onun çektiklerini, 
Hissedebildinmi yüreğindeki yangınları, 
Sen hiç başkasının yerine öldünmü. 
Geç bunları, 
Yalnızca lafta kalan birkaç sözündür, 
Bir de gönül almaya, 
Acıyı paylaşmaya, 
Biraz elem, biraz keder, biraz hüzündür. 
Kim kimin yerine gülmüş, 
Kim kimin yerine işkenceler görmüş, 
Kim başkasının yerine karanlığa bürünmüş, 
Kim sevdiğinin mezarına birlikte gömülmüş, 
Geç bunları, 
Havada uçuşan bir sürü yalan ya da gerçek sözler, 
Herkes söyler lakin biryere kadar özler, 
Nerede yalnızca sevdalısını gören gözler, 
Geç bunları. 
Bir kişilik doğar insan, 
Ve bir kişilik yaşar, ölür. 
Aşığım dediğin sen soğumadan başkasının kolunda görülür. 
Geç bunları, 
Sev, ihanetsiz, incitmeden, üzmeden, 
Seviyorum deyip elalemle gezmeden, 
Asla kadir kıymetten vazgeçmeden, 
Gerisini boşver, 
Ne sen onun aldığı nefesi alabilirsin, 
Ne de O, senin kabrinde yerine yatabilir. 
Geç bunları, 
Lafla olmuyor, sözle yerine gelmiyor süslü hayaller, 
En doğrusunu bilir, ölmüş olsa da sevdiğinden önce gidenler. 

. . .

Küçük bir şiir yazmalı, 
İçinde koskoca yürekli insanların varolduğu, 
Kafiye olmasın varsın, 
Gönüller tertemiz olduktan sonra, 
Her bir mısrada neşe, 
Çocukların gülümsemesi, 
Ölümden hiç sözedilmemesi, 
Huzurun bu şiirle her yüreğe gelmesi, 
Öylesine bir şiir, 
Hiç unutulmamalı, 
Kuşlar özgürce uçmalı, 
Uçurtmalar vurulmamalı, 
Küçük bir şiir, 
Okuyana ölümsüz aşkı tattıran, 
Cenneti andıran, 
Son mısrada bile insan olduğunu hatırlatan. 
Bir küçük şiir yazmalı, 
İnsanlar bir daha Yaradanın yolundan ayrılmamalı. 

. . .

Abartıyorsun beni yüreğinde, 
Büyütüyorsun düşüncelerinde, 
Ve gözlerinde. 
Ben, 
Sadece çok seviyorum, 
Varlığında bir tek seni görüyor, 
Yokluğunda yalnız seni hayal ediyorum. 
Kalabalıklar arasında seni seçiyor gözlerim, 
Sanadır kalpten gelen en güzel sözlerim, 
Varsa yoksa seni özlerim. 
Aşka dair duygularım yalnızca sanadır, 
Ayırmasın mevlam bizi diye, dualarım Yaradanadır. 
Boşver abartma diyorum, 
Tek yaptığım, seni adam gibi seviyorum. 

. . .

Belki de son nefeslerimiz, 
Birlikte yaktığımız tek dal sigaradan. 
Belki son kez doğacak yarın, bizim için güneş, 
Gecenin yarısında son defa gözgözeyiz belki kimbilir. 
Belki de yarın biz diye birşey kalmayacak. 
Bizmi hayattan yoksun, 
Dünyamı bizsiz kalacak bilemiyorum, 
Biz olmazsak, 
Kalamazsak dizdize, 
Çiçekler açmış, 
Yağmurlar ağlamış, 
Yapraklar açmış, sonrası sararmış, 
İnsanlığın ruhu kararmış, 
Ne çıkar, 
Ne çıkar bahtımızda yokluğumuz varsa yarın, 
Bırak yansın sigaramız, 
Nefesi ortak alalım, 
Ânı yaşayalım, 
Hiç olmazsa şimdi biz diye kalalım. 
Sol yanımızda sönmeyen ateşler, 
Ve şu an kendimizi sonsuzluğa bırakalım. 
Aşk cehennem ise, 
Yanalım kavrulalım. 

. . .

Aç ölür şair, 
Sevilmekten yoksun, 
Aşktan bitap, 
Sevdaya aç, muhtaç. 
Fakir ölür şair, 
Cebindeki son sevgiyi de bir dilenciye vermiş, 
Sermayesi bir yürektir zaten, 
O da yağmalanmıştır birilerince. 
Ve erkenden ölür şair, 
Sabahın köründe, 
Demini almamış bir ömürde, 
Sessizce, 
Kimselere duyurmadan, 
İncitmeden, üzmeden, aniden, 
O gider, şiirleri kalır, 
Yaşarken anlatamamıştır kendini, sevgisini, içindeki dünyasını, 
İnsanlar adına hülyasını, 
Belki gidişinden sonra anlaşılır, 
Ya da bir hiç gibi taşa toprağa karışır. 

Yüklə 0,78 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin