Bizim eski malum es mi giden arkadaşlar vardı bizim Grup o grubun yaptığı gibi bir çalışma var öyle hissediyorum


Şüpheli Mehmet DEMİRTAŞ'ın eylemlerine uyan, TCK' nun 314/2, 315 ve 3713 Saydı Terörle Mücadele Kanunun 5. maddeleri gereğince cezalandırılması talep edilmiştir



Yüklə 3,55 Mb.
səhifə19/53
tarix23.01.2018
ölçüsü3,55 Mb.
#40503
1   ...   15   16   17   18   19   20   21   22   ...   53

Şüpheli Mehmet DEMİRTAŞ'ın eylemlerine uyan, TCK' nun 314/2, 315 ve 3713 Saydı Terörle Mücadele Kanunun 5. maddeleri gereğince cezalandırılması talep edilmiştir.

3) ŞÜPHELİ ALİ YİĞİT; a-Şüpheli Ali Yiğit 14/06/2007 tarihli emniyet ifadesinde

özetle, "Mehmet DEMİRTAŞ'ın kendisinin dayısı olduğunu, Oktay YILDIRIM' ı ilk defa dayısına ait olan ve şu an yıkılmış olan Ümraniye ilçesinde LPG istasyonunda 4 sene kadar önce, tahminen 2003 Mayıs Haziran aylarında gördüğünü, kendisi LPG istasyonunda otururken Oktay YILDIRIM'm istasyona geldiğini, direk olarak müdüriyet odasına girdiğini, bu durumu diğer dayısı olan Osman DEMİRTAŞ' a söylediğini, Osman dayısının kendisine "o şahsın Mehmet dayısının komutanı" dediğini, 2003 Mayıs ayından itibaren askere gidene kadar, yani 2004 yılı Mayıs ayına kadar bahsettiği Ümraniye ilçesindeki şu an yıkılmış olan LPG istasyonunun yıkama bölümünde çalıştığını, bu dönem içerisinde Oktay YILDIRIM'm, gördüğü kadarı ile 10-15 güne bir olmak üzere dayısı Mehmet DEMİRTAŞ' ın yanına gelip gittiğini, kendisinin müdüriyete girme gibi bir yetkisinin olmadığından bu gelip gitmelerin ne amaçla olduğunu ve içeride ne konuşulduğunu bilmediğini, ayrıca Oktay YILDIRIM' ın yanında başka şahıslar olduğunu hiç görmediğini, bu dönem içerisinde ise diğer dayısı Osman DEMİRTAŞ ile Oktay YILDIRIM'm arasının -açık olduğunu, birbirlerini sevmediklerini, çünkü Oktay YILDIRIM istasyona geldiği zamanlarda yetkisi olmadığı halde





istasyon çalışanlarına emir verir tarzda konuştuğu, çalışanlara karıştığını, Osman dayısının ise bu durumdan rahatsız olduğunu, bir keresinde "Benim elemanlarıma karışma, onlardan ben sorumluyum, ne yapılması gerektiğini ben buradan görüyorum" dediğini, bu dönem içerisinde Oktay YILDIRIM' ı sadece dayısının komutanı olarak tanıdığını, hangi rütbede olduğunu veya emekli olup olmadığı konusunda bir bilgisinin olmadığını,

2005 yılı muhtemelen aralık aylarında dayısı Mehmet DEMİRTAŞ'm yanıma geldiğini, kendisine "Sana bir manav açalım" dediğini, kendisinin de kabul ettiğini, manav işinde bütün para ihtiyacını dayısının karşılayacağını, kendisinin sadece işletip maaş alacağını, babasının bu durumu kabul etmediğini, ancak kendisinin dayısıyla beraber Ümraniye Mithat Paşa Caddesi Güngör Sokak NO 2/1 sayılı adresteki manavda çalışmaya başladığını, 17-21 Ocak 2006 tarihi itibari ile manavın tam olarak açıldığını, kendisinin de çalıştırmaya başladığını,



Bu dönemde manavın arkasında bulunan evde dayısı Mehmet DEMİRTAŞ'ın oturduğunu, manav açıldıktan sonra dayısı Mehmet DEMİRTAŞ'ın bu evden şuanda ikamet ettiği eve taşındığını, manav açıldıktan sonra Oktay YILDIRIM'm dayısı Mehmet'in yanına hayırlı olsun ziyareti yaptığını, askere gidip geldikten sonra Oktay YILDIRIM' ı ilk defa burada gördüğünü, ilerleyen zamanlarda sık sık çalıştığı manava Oktay YILDIRIM'm, dayısı Mehmet'in yanına ziyarete geldiğini, bu ziyaretlerden önce Oktay YILDIRIM'm telefonla dayısı Mehmet DEMİRTAŞ' ı aradığını, dayısınında kendisini arayarak "Oktay Komutanın geliyor çayı demle" dediğini, genelde ilk olarak Oktay YILDIRIM'm manava geldiğini, akabinde dayısı Mehmet DEMİRTAŞ'ın manava geldiğini, Sık sık telefonla görüştüklerini, ayrıca manav açıldıktan 1-2 ay kadar sonra adını burada öğrendiği Mahmut ÖZTÜRK'ün sarı renkli Opel Corsa marka araba ile dayısını ziyarete geldiğini, manavdan alışveriş yaptığını, bu şahsı ilk defa manavda gördüğünü, ancak dayısının önceden tanıdığını birbirlerine samimi davrandıklarından anladığını,

Manavın arkasında bulunan ve dayısı Mehmet DEMİRTAŞ' ın taşındığı evin 4 ay kadar boş olarak kaldığını, Temmuz 2006 da bu eve kendisinin taşındıktan sonra Oktay YILDIRIM'm dayısı Mehmet DEMİRTAŞ' ın yanına daha sık gelmeye başladığını, zaman zaman da Mahmut ÖZTÜRK ve ismini bilmediği x şahıs Mehmet DEMİRTAŞ' ın yanına gelip gittiklerini, bu gelmelerde her zaman Oktay YILDIRIM'm olduğunu, Mahmut ÖZTÜRK ve ismini bilmediği X şahsın astsubay olduklarını Mehmet Dayısından duyduğunu, bu gelmelerde ve ziyaretlerde Oktay YILDIRIM'm hep olduğunu, diğer iki şahsın yalnız olarak ziyarete geldiklerin hiç görmediğini,

Bu dönem içerisinde bu şahıslardan şüphelenmeye başladığını, kendisinin bu şahısların yanına gittiği zamanlar aniden kendi aralarındaki konuşmalarını kesip başka konulardan konuşmaya başladıklarını, kendi aralarında görüştükleri esnada çay servisi yaptığını, fakat şahısların yanına gittiğinde ya sustuklarını ya da konuyu değiştirdiklerini, kendisinin de bu durumdan rahatsız olduğundan Mehmet DEMİRTAŞ'a Oktay YILDIRIM'm ne iş yaptığını sorduğunu, O 'nun da kendisine şu an hatırlamadığı bir internet adresi vererek "incele kim olduğunu öğren" dediğini, kendisinin bu siteye girip incelediğinde, sitenin içeriğinde genelde "Devlet idaresi-PKK" konularının işlendiğini ve Oktay YILDIRIM' a ait yazıların olduğunu gördüğünü,

Bir gün yine Oktay YILDIRIM'm yalnız olarak manava dayısını ziyarete geldiğini, dayısının dükkan da olmadığını, Oktay YILDIRIM'm dayısını telefonla aradığını, dayısı Mehmet DEMİRTAŞ'ın manava gelmeden Oktay YILDIRIM' a "Kuvai Milliye ne demek" diye sorduğunu, çünkü üzerinde Kuvai Milliye yazan üç-dört tane takvim benzeri bir broşürü kendisine bırakarak "bunları dükkana asarsın" dediğini, tahminine göre hala Manav'ın girişe göre sol tarafındaki tahta üzerinde asılı olabileceğini, Oktay YILDIRIM'm da cevap olarak kendisine "KUVAİ MİLLİYE DEVLETİN CIKARLAMNI KORUYAN BİR DERNEK



OLDUĞUNU, DEVLETİ YÖNETENLERİN GERÇEK YÖNETİCİ OLMADIĞINI VE DEVLET İÇERİSİNDE BAŞKA ŞEYLERİN DÖNDÜĞÜNÜ" söylediğini,

Ayrıca Oktay YILDIRIM' ın manavda olduğu bir gün yazılı ve görsel basında ismini ZAFER (kod isimli) Muzaffer TEKİN olarak öğrendiği şahsın siyah bir Mercedes araba ile Mehmet Dayısının manavına gelip önünde durduğunu, ancak bu araçtan kimse aşağıya inmeden arabanın devam ettiğini, ZAFER (kod isimli) Muzaffer TEKİN'in manava dikkatlice baktığını, sonra bu siyah Mercedes'in gözden uzaklaştıktan sonra Oktay YILDIRM'ın manavdan ayrıldığını, 15-20 dakika kadar sonra Oktay YILDIRIM ve Mahmut ÖZTÜRK'ün sarı Opel Corsa ile manava geldiklerini, ancak bu konu hakkında detaylı bir bilgisinin olmadığını,

Bu tarihten yaklaşık 3-4 ay kadar önce babasının oturmuş oldukları evin çatısına tahta almak amacı ile çıktığını, Tahtaları boşalttıktan sonra tahtaların altında bir askeri sandık olduğunu ve içerisinde bombalar olduğunu söylediğini, sonrasında babasıyla beraber evin çatısına çıktıklarını, sandığı açıp baktıklarında, içerisinde birçok el bombası olduğunu, içeriğini bilmediği bantlı siyah bir kutu olduğunu, bu kutuyu kaldırıp salladığını, içerisinden demir sesi gibi bir ses geldiğini, ancak içini açıp bakmadığını, sonrasında sandığı tekrar kapattığını, sandıkta dikkatini çeken tarafının anahtar kısmı açılıp açılmadığı fark edilsin diye değişik bir şekilde telle bağlandığını, ayrıca sandığın sağ ve sol tarafına kırmızı tuğla ile dip noktalarına çizgi çekilmiş olduğunu, muhtemelen sandığın açılıp açılmadığını ve hareket edip etmediğini anlamak amacı ile böyle bir şey yapılmış olabileceğini,

Sonrasında babası ile beraber aşağıya indiklerini, babasının kendisine bu malzemeleri sorduğunu, kendisinin bilmediğini söylediğini, sonrasında birkaç gün dayısının ağzını aradığında kendisine herhangi bir şey söylemediğini, hatta kendisine "çatıyı düzelttim" dediğinde, kendisine "çatıda bir şey gördün mü" dediğini, kendisinin de "yok" dediğini, birkaç gün sonra dayısı Mehmet DEMİRTAŞ'ın " Çatıda askeri bir sandık var ve içerisinde el bombaları var" dediğini, kendisinin de "Bunları kim bıraktı" diye sorduğunda, "Bu el bombalarını Oktay YILDIRIM bıraktı, bu malzemelere bir şey olursa başımız belaya girer, kurtaramayız, kimseye bu konudan bahsetme, seni de alırlar, bu evde sen oturuyorsun " dediğini, Oktay YILDIRIM' ın ne amaçla bu el bombalarını bıraktığı konusunda herhangi bir şey söylemediğini, ancak bu malzemeleri kendisi taşınmadan 1,5 yıl önce Oktay YILDIRIM tarafından getirildiğini söylediğini,

Kendisinin bu malzemelerin yerini öğrendikten sonra Oktay YILDIRIM' ın manava geldiğine hiç şahit olmadığını,

Bu el bombaları konusunda babasının ısrarla "polise ihbar et" dediğini, ancak ailesine zarar gelir endişesi ile herhangi bir ihbarda bulunmadığını,

Bu tarihten yaklaşık 1 ay kadar öncede babası ile görüştüğünde babasının "Ben gereken kişileri arayacağım ve ihbar edeceğim, çünkü son zamanlarda her yerde bomba patlıyor, terör olayları artıyor, masum kişiler ölüyor ve belki de evde bulunan malzemeler ile bu artan terör olaylarının bir alakası vardır" dediğini, kendisinin "biraz bekleyelim" dediğini, sonrasında babasıyla tekrar görüştüğünde "bu konuyu ihbar edelim" dediğini, çünkü zaten bu adamların gizli saklı bir işler çevirdiğinin belli olduğunu, babasının dediklerinin doğru olabileceğini,

Bu tarihten 20 gün önce oturmuş olduğu ve el bombalarının bulunduğu evden abisi Murat YİĞİT' in yanına taşındığını, sonrasında da muhtemelen bu el bombalarının yerini babasının ihbar ettiğini, sonra polisçe yakalandığını,

Bu tarihten yaklaşık 1 (bir) yıl önce gerçekleşen Danıştay saldırısı olduğu günlerde, ZAFER (kod isimli) Muzaffer TEKİN ' e ait villa basıldıktan sonra televizyonda Mahmut ÖZTÜRK ve Oktay YILDIRIM' ı gördüğünü, bu durumu dayısı Mehmet DEMİRTAŞ' a sorduğunda "ONLAR DEVLET İÇİN ÇALIŞAN ASTSUBAYLAR, ZAFER (KOD İSİMLİ) MUZAFFER TEKİN ' İN ÇAVUŞBAŞF NDA Kl EVİNDE ARAMA OLMUŞ, EVDE GİZLİ



ZULALARDA SİLAHLAR VARMIŞ ANCAK ARAMADA BULAMAMIŞLAR" dediğini, Nedenini ise; baskından önce haberleri olduğunu devletin her yerinde ve kademesinde nüfuzları olduğunu ve her şeyi önceden haber aldıklarını söylediğini, "bunu nerden biliyorsun " diye sorduğunda herhangi bir cevap alamadığını, zaten dayısına karşı pek görüş bildirme durumunun olmadığını, Bu dönem içerisinde;

Oktay YILDIRIM' ı: Mehmet DEMİRTAŞ' ın askerden komutanı, gazi Astsubay

olarak,

Mahmut ÖZTÜRK' ü : Emekli astsubay olarak,

X Şahıs : Astsubay olarak tanıdığını, bu şahıs 40 yaşlarında zayıf 1.75 boylarında, esmer, siyah saçlı açık alınlı görse tanıyabileceği bir şahıs olduğunu,

Mahmut ÖZTÜRK u plakalarını hatırlamadığı siyah Mercedes ve Sarı Renkli Opel Corsa ile Oktay YILDIRIM ise, Beyaz 5.20 BMW ile gördüğünü,

Dayısı Mehmet DEMİRTAŞ'ın bu malzemelerin daha önceden kullanılıp kullanılmadığı hususunda kendisine herhangi bir şey söylemediğini,

Şu an kendisiyle birlikte gözaltında bulunan şahıslarla ilişkisinin ise;

MEHMET DEMİRTAŞ'ın; öz dayısı olduğunu, bu nedenle kendisini tanıdığını, son bir yıl içerisinde sekiz ay kadar Ümraniye ilçesindeki evinde kiracı olarak kaldığını, ayrıca evden çıkan bomba malzemeleri ile çok alakasının olduğunu zannetmediğini, zira dayısının çok saf ve iyi birisi olduğunu, bu tür işlerle ilgilenmeyeceğini bildiğini, yalnız komutanlarını kıramadığı için ve hayır diyemediği için diğer şahıslar tarafından kullanıldığını düşündüğünü,

OKTAY YILDIRIM'ı; dayısı Mehmet DEMİRTAŞ vasıtası ile tanıdığını, Oktay YILDIRIM' ı ilk defa dayısının Ümraniye ilçesindeki şu an yıkılmış olan LPG istasyonunda 3 sene kadar önce gördüğünü, kendisinin LPG istasyonunda otururken Oktay YILDIRIM'm istasyona gelip direk olarak müdüriyet odasına girdiğini, bu durumu diğer dayısı olan Osman DEMİRTAŞ' a söylediğini, Osman dayısının da "o şahıs Mehmet dayımın komutanı" olduğunu söylediğini, ileriki dönemlerde de Oktay YILDIRIM'ı hep Mehmet DEMİRTAŞ' ın yanında gördüğünü, samimiyetinin olmadığını, sadece selamlaştıklarını,

b-Savcılık ifadesinde;

Emniyette verdiği ifadenin doğru olduğunu ve kendisine ait olduğunu, Mehmet Demirtaş isimli şahsın dayısı olduğu, Oktay Yıldırım isimli şahsı da yaklaşık 4 sene önce dayısı vasıtası ile tanıdığını.Osman dayısının kendisine Oktay Yıldırım'ın Mehmet dayısının komutanı olduğunu söylediğini, 2003 yılı Mayıs ayından 2004 yılı Mayıs ayına kadar Ümraniye ilçesinde şuan yıkılmış olan LPG istasyonunun yıkama bölümünde çalıştığını,. Oktay Yıldırımın da sürekli olarak istasyona dayısı Mehmet Demirtaş'ı görmeye geldiğini,. 2004 yılı Mayıs ayında askere gittiğini, 2005 yılı Ağustos ayında askerden döndüğünü ve 2005 yılı Ekim ayı başlarında istanbul'a gelerek ağabeyi Murat Yiğit'in yanına yerleştiğini,. Bu dönem içerisinde Ümraniye oto sanayinde yıkama yağlama işine girdiğini ve 4-5 ay burada çalıştığını, 2005 yılı sonlarında dayısı Mehmet Demirtaş 'ın yanına gelerek kendisine bir manav açalım dediği Şüpheli Ali YIGIT'in de bunu kabul ettiğini ve Ümraniye Mithatpaşa Cad. Güngör Sok. No. 2/1 sayılı adresteki manavda çalışmaya başladığını, Manavın hemen arkasında bulunan evde dayısı Mehmet Demirtaş 'ın oturduğunu, Daha sonra bu evden taşındğını, Oktay Yıldırım isimli şahsın manavda çalıştığı dönemlerde Mehmet dayısını ziyarete geldiğini ve sık sık telefonla görüştüklerini, Ayrıca adını daha sonradan öğrendiği Mahmut Öztürk isimli şahsında manava dayısını ziyarete geldiğini,

Manavın arkasında bulunan ve daha önce dayısının oturmuş olduğu ev 4 ay boş istediğini, evde oturduğu dönemde Oktay Yıldırım, Mahmut Öztürk ve ismini bilmediği bir şahsında sürekli dayısı Mehmet Demirtaş'm yanma gelip gittiklerini, şahısların manava geldikleri süre içinde gizli gizli konuştuklarını ve kendisi yanlarına geldiğinde konuşmalarını yarım kestiklerini, bu olaydan rahatsız olduğunu, Dayım Mehmet Demirtaş'a Oktay Yıldırım'ın ne iş yaptığını sorduğunda bir internet adresi vererek oraya baktığında kim olduğunu anlayacağını söylemesi üzerine,e bu siteye girdiğini, Genelde içeriğinde devlet ve PKK konuları işlendiğini gördüğünü,

Oktay Yıldırım'a Kuvai Milliye ne diye sorduğunu, Bu soruyu sormasının nedeni internet sitesinde Kuvai Milliye hareketi diye bir nitelendirme gördüğünü, cevaben Kuvai Milliye'nin devletin çıkarlarını koruyan bir dernek olduğunu, devleti yönetenlerin gerçek yönetici olmadığını söylediğini,

Oktay Yıldırım'ın manavda olduğu bir gün daha önce ismini gazete ve televizyonlardan öğrendiği Muzaffer Tekin isimli şahsın dayısının manavının önüne geldiğini. Manavın içine baktığını ve yavaş yavaş Samanyolu Caddesinden ileri doğru devam ettiğini. Oktay'ın aracı manavın önüne geldiğini gördüğünü ve 5 dakika sonra manavdan ayrılarak aracın bulunduğu istikamete doğru başka bir araçla gittğini,

Yaklaşık 3-4 ay kadar önce babasının oturmuş olduğumu evin çatısına tahta almak amacıyla çıktığını, Tahtaları boşalttıktan sonra tahtaların altında bir asker sandığı gördüğünü ve içinde bombalar olduğunu söylediğini, Bunun üzerine babasıyla beraber evin çatısına çıktığını ve bu sandığı babasıyla birlikte açtıklarını, içerisinde birçok el bombası gördüklerini, Ayrıca içeriğini bilmediği bantlı bir siyah kutu olduğunu,Bu kutuyu salladığında içinden demir sesin geldiğini, ancak içini açıp bakmadığını ve sandığı tekrar kapattığını, Sandıkta dikkatini çeken anahtar kısmı açılıp açılmadığı farkedilsin diye değişik bir telle bağlandığını, Daha sonra bu konuyla ilgili dayısının ağzını aramaya başladığını, Çatıyı düzelttiğini söylediğini, dayısının çatıda bir şey gördün mü diye sorduğunu, kendisininde yok dediğini, Birkaç gün sonra dayısı Mehmet Demirtaş 'ın çatıda askeri bir sandık olduğunu, içerisinde el bombaları olduğunu, bu bombaları Oktay Yıldırım'ı bıraktığını, bu malzemelere bir şey olduğu takdirde başının belaya gireceğini, kurtulamayacağımızı ve bu nedenle kimseye birşey bahsetmemem gerektiğini söylediğini Hatta bu olayı konuştuktan sonra Oktay Yıldırım'ın bir daha manava geldiğini görmedğini,

Yaklaşık 1 ay önce babası ile telefonla görüştüğünde babasının gereken kişileri arayacağını ve bu konuda ihbarda bulunacağını, çünkü terör olaylarının arttığını, masum kişilerin öldüğünü, belki de bu bombalarla birçok masum insanın öldürülebileceğini söylediğini, muhtemelen bu ihbarı da babasının yaptığını,

Bu tarihten yaklaşık 1 yıl önce Danıştay saldırısı olduğu günlerde, televizyonda Mahmut Öztürk ve Oktay Yıldırım'ı gördüğünü, bu durumu dayısına sorduğunu, dayısının ise cevaben onların devlet için çalışan subaylar, olduğunu hatta Muzaffer Tekin'in Çavuşbaşı'ndaki evinde arama yapıldığında evde bulunan silahların aramada bulunamadığını söylediğini,. Çünkü bu kişilerin devletin heryerinde adamları olduğunu ve daha önceden bilgi aldıklarını belirttiğini,

Evde yapılan aramada ele geçirilen 7.65 mm çaplı JValter marka silahın ağabeyi Murat Yiğit'e ait olduğunu, Bu silahın ne zaman ve nereden alındığını bilmediğini, ağabeyinin evine yaklaşık 15 gün önce geçici olarak taşındığını,

Bu bombaları taşınmadan yaklaşık 1,5 sene önce bu eve konulduğunu duyduğunu, O dönemde de evde Mehmet Demirtaş 'ın oturduğunu, hiç kimsenin kendisene evde bomba olduğunu söylemediğini, kendisine zarar vereceklerini söyledikleri için korkup ihbarda bulunmadığını,Oktay Yıldırım'ın manava geldiği zamanlarda çay ikram ettiği zaman konuşmayı kesip başka bir konuya geçtiğini, bir şey sakladıklarını hissettiğini, suçsuz olduğunu beyan etmiştir.



c-Cezaevinde kendisini tehtid edip suçu üstlenmesini söyleyen diğer şüphelilerle alakalı olarak savcılığımızca alman EK İFADESİNDE

Tutuklandığı gün, diğer şüpheliler MEHMET DEMİRTAŞ ve OKTAY YILDIRIM ile birlikte Bayrampaşa Cezaevine götürüldüğünü, Cezaevinde diğer şahıslarla ayrı ayrı karantinalara alındıklarım, ancak lavaboya gittiği sırada OKTAY YILDIRIM'm da yanına gelerek kendisine "ben burada kaldığım süre içerisinde, sen veya oğlunun, ailenin rahat yaşayabileceğinizi zannediyor musun? Onları öldürmek bana kalmaz, dışarıdakiler zaten o işi halledecekler" dediğini, kendisinin korktuğu için sesini çıkartamadığını, .

Daha sonra karantinanın kapısı açıldığını, OKTAY YILDIRIM ve MEHMET DEMİRTAŞ'ın cezaevi müdürüne söyleyip kendisini yanlarına almak istediklerini, bunun üzerine cezaevi müdürünün izniyle, üçünün bir arada karantinada kalmaya başladıklarını, OKTAY YILDIRIM'm bir kağıda birtakım ifadeler yazıp kendisine kağıdı vererek "burada yazan ifadeleri 40 sefer yazıp ezberleyeceksin ve mahkemede bu şekilde ifade vereceksin" diyerek baskı yapmaya başladığını, korktuğu için bu durumu kabul ettiğini, kendisine kağıttaki yazılanları güzel bir yazı ile yazarak altına da hiçbir baskı altında kalmadan o sözleri yazdığını beyan etmesini söylediğini, bunun üzerine kendisinin bu şekilde yazdığını, kağıda parmak izini bastırdığını, bunun için baş parmağını pilot kalemle karalayıp mürekkep haline getirdiklerini,

Onların dediğini yaptığı için kendisine çok iyi davranmaya başladıklarını, onların dediği şekilde verilen kâğıtta yazılanları ezberlediğini, kendisine verilen kâğıtta özetle:

"Babasının daha önce silah kaçakçılığı ile uğraştığını ve bu bombaları da alıp satmak amacıyla orada bulundurduğunu, emniyette verdiği ifadenin polisin vaatleri sonucunda olduğunu, polisin bu konuda kendisine baskı yaparak ifadesinin alındığını, ifadesinin doğru olmadığı" şeklinde yazılar bulunduğunu,

Daha sonra avukatının ilk ziyarete geldiği gün bu durumu kendisine anlattığını, Avukatının kendisine korkmaması gerektiğini, baskılara boyun eğmemesi gerektiğini, kendisinin bu durumu Cumhuriyet Savcısına aktaracağını söylediğini, kendisinin cezaevi müdürüyle görüştüğünde, bu şahısların kendisine okutturduğu belgenin aslını müdür beye verdiğini, müdürün de evrakın fotokopisini çekerek aslını geri kendisine iade ettiğini, ancak cezaevi müdürü kendisini ikinci kez yanına çağırdığında, OKTAY YILDIRIM'm bu durumdan şüphelenip bu yazılı evrakın aslını kendisine zorla yırttırdığını, korktuğu için yırtmak zorunda kaldığını, ancak, suretinin cezaevi müdürlüğünde mevcut olduğunu, bu yazının da OKTAY YILDIRIM'a ait olduğunu, kendisine cezaevinde yapılan bu baskı ve tehditlerden dolayı OKTAY YILDIRIM dan şikâyetçi olduğunu, MEHMET DEMİRTAŞ tarafından kendisine yönelik herhangi bir tehdit ve baskı yapılmadığını,

Cezaevinde birlikte bulundukları dönem içerisinde OKTAY YILDIRIM'm evde yakalanan bombaların kendisi tarafından oraya konulduğunu, 1997—1999 yılları arasında Şemdinli'de görev yaptığı sırada bombaları oradaki askeri birliğe ait mühimmat deposundan aldığını, MEHMET DEMİRTAŞ ile aralarında yapılan konuşmada söylediklerini,

Babası Şevki YİĞİT'in 21.06.2007 tarihinde alman ifadesinde;




Kendisinin emekli olduğunu, Of ilçesi, Eskipazar beldesinde oturduğunu, Zaman zaman İstanbul'da bulunan çocuklarının yanma geldiğini, orada kaldığını, ALİ YİĞİT'in oğlu olduğunu, zaten oğlu ALİ YİĞİT'in üstüne olduğunu, büfenin de yine ALİ'nin üstüne olduğunu, ancak büfenin işletmesini de yine gerçekte MEHMET DEMİRTAŞ'ın yaptığını,

Oğlu Ali YİĞİT'in, Nisan 2006'da manavda çalıştığından ötürü, manavın olduğu eve taşındığını, yaklaşık 1 yıl kadar orda oturduğunu, bu sene Mayıs ayında evi boşalttığını, ev ve manav karşılığında 400 YTL kira istediğini, manav işlemediği için, evi de manavı da boşalttığını, aslında çıkmayacaklarını, ancak MEHMET DEMİRTAŞ'ın ^kendilerinden çıkmalarını istediğini, kendisinin de bahsedilen evde zaman zaman oğlu Ali YİĞİT ile birlikte kaldığını, manava da kendisinin baktığını, oğlu Ali YİĞİT'in ise başka işte çalıştığını,

Manav tezgahına tahta lazım olduğu bir gün, tahta aramak için çatıya çıktığını, sandık içinde bombalan gördüğünü, Sandığı açıp baktığında bombalan görünce korktuğunu, bu olayın 3-4 ay önce olduğunu, oğluna bu konuyu sorduğunu, onunda "Bombalar dayımın komutanınındır, fazla karıştırma" dediğini, bahsedilen komutanın ismini, Komutan olarak bildiğini, ancak basında çıkınca OKTAY YILDIRIM olduğunu öğrendiğini, OKTAY YILDIRIM'm daha önceden MEHMET DEMİRTAŞ'ın gaz istasyonuna sık sık geldiğini, kendisinin bazen boş olduğu zamanlar istasyonda durduğunu, 3 kere MEHMET DEMİRTAŞ'la OKTAY YILDIRIM'm odada baş başa görüştüklerini gördüğünü, benzinlikte çalışanlann hepsi Komutanı OKTAY YILDIRIM olarak tanıdığını, ikisi geldiğinde yazıhanesinde özel olarak görüştüklerini, kendisinin büyük oğlunun da istasyonda çalıştığını, ALİ YİĞİT'in de orada çalıştığını, bu gaz istasyonunun 2 yıl önce, ruhsatsız olduğu için yıkıldığını, daha soma kendisinin zaman zaman manavda durduğunu, gaz istasyonu açıkken MEHMET DEMİRTAŞ'ın bombalann bulunduğu evde oturduğunu, kendisinin daha sonraki dönemlerde OKTAY'ı görmediğini, MAHMUT ÖZTÜRK'ü de televizyonda gördüpnü, manava gelip gittiğini görmediğini, ancak oğlu olduğu sırada gelmiş olabileceğini, kendisini tanımadığını,

Bahsedilen yer kapanınca kendisinin Trabzon'a gittiğini, bombalan gördüğü zamandan sonra, kendi kendine vicdan azabı duymaya başladığını, oğlunun başına bir iş gelir diye ilk etapta şikayetçi alamadığım, ancak daha sonra oğlunun başına daha büyük bir iş açılmasın diye şikayetçi olmaya karar verdiğini, çünkü oğlunun maddi durumunun iyi olmadığını, zorla geçindiğini, parasız olduğu için belki kandınp, bir olayda kullanabilirler düşüncesi ile, belde Jandarma mıntıkasında olduğundan 156'yı aradığını, adresi ayrıntılı olarak verdiğini, bu aramayı kendi ev telefonundan yaptığını, daha sonra da oğlunun yakalandığını ve bombalann yakalandığını duyduğunu, İhban kendisinin yaptığını, ancak, bildirmeme sebebinin oğlu, o evde oturduğu için, oğlunun başına bir iş gelir diye korkmasından kaynaklandığını, suçu bildirmemek gibi bir niyetinin olmadığını beyan etmiştir.

21.06.2007 tarihinde savcılığımıza müraccat eden gizli tanık A' alman ifadesinde özetle; Kendisinin Ali YİĞİT' in yakını olduğunu, Ali'yi ziyarete gittiğinde tehdit edildiğini, "olayı sen baban yüklen" şeklinde ifade vermesi için zorladıklarını, "bizim verdiğimiz bu metni ezberle, bu şekilde ifade ver yoksa sen ve ailen için iyi olmaz" şeklinde tehdit edildiğini, yine "avukatını reddet, biz sana başka avukat bulacağız ve bizim dediğimiz şekilde ifade ver" dediklerini anlattığını beyan etmiştir.


Yüklə 3,55 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   15   16   17   18   19   20   21   22   ...   53




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin