Bizim eski malum es mi giden arkadaşlar vardı bizim Grup o grubun yaptığı gibi bir çalışma var öyle hissediyorum


CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞIMIZIN SORUŞTURMASI KAPSAMINDA SÖZÜ EDİLEN EYLEMLER İLE İLGİLİ ELDE EDİLEN DELİLLERİN VE TESPİT EDİLEN BAĞLANTILARIN ÖZETİ



Yüklə 3,55 Mb.
səhifə2/53
tarix23.01.2018
ölçüsü3,55 Mb.
#40503
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   53

CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞIMIZIN SORUŞTURMASI KAPSAMINDA SÖZÜ EDİLEN EYLEMLER İLE İLGİLİ ELDE EDİLEN DELİLLERİN VE TESPİT EDİLEN BAĞLANTILARIN ÖZETİ
Cumhuriyet Gazetesi ve Danıştay Saldırıları eylemlerine ilişkin dava dosyasının bir örneği Mahkemesinden temin edilip soruşturma evrakına eklenildiğinden, bu davaya ilişkin Ankara C.başsavcılığının (CMK.250.Maddesiyle Yetkili Bölümü) soruşturma ve Ankara 11 .Ağır Ceza Mahkemesinin (CMK.250.Maddesiyle Görevli) kovuşturma işlemleri burada tekrar edilmeyecek, bu dosyaya atıf yapılmakla ve gerektiğinde açıklamalar için gerekli olan ilgili bölümleri buradan alınıp özetlenmekle yetinilecektir.

CUMHURİYET GAZETESİ VE DANIŞTAY SALDIRILARI FAİLLERİNİN İFADE ÖZETLERİ;
Cumhuriyet Gazetesi ve Danıştay Saldırıları eylemlerinin failleri olarak yargılanıp hüküm giyen, ancak cezalan henüz kesinleşmeyen Alparslan ARSLAN, Osman YILDIRIM, Erhan TİMUROĞLU, İsmail SAĞIR, Tekin İRŞİ ve Süleyman ESEN C.başsavcılımızca Ergenekon Terör Örgütü hakkında yürütülen soruşturma kapsamında bilgilerine başvurulmak amacı ile hükmen tutuklu bulunduklan Ankara 2 Nolu F Tipi Cezaevinde tanık sıfatı ile dinlenilmişlerdir.
Alparslan ARSLAN 13/03/2008 tarihli ifadesinde özetle;

1998 yılında Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun olduğunu, aynı yıl içerisinde yakınlannı ziyaret amacı ile karayolu ile Avusturya'ya gittiğini, bir aya yakın burada kaldıktan sonra ailesi ile birlikte hava yolu ile Türkiye'ye döndüğünü, Avukatlık stajını 1999 yılında Avukat Hakkı KURTULUŞ ve Ali ŞENOĞLU'nun yanında İstanbul Şişli ilçesindeki bürolannda tamamladığını, askerliğini kısa dönem olarak Ankara Etimesgut'ta yaptığını, 2000 yılında Burhan GÜR isimli üniversiteden arkadaşıyla Kadıköy'de avukatlık bürosu açtıklannı, 6 yıl serbest avukatlık yaptığını,

Muhafazakar bir insan olarak milli ve manevi değerlere bağlı, arkadaşlannm da genelde ülkücü ve müslüman olarak bilinen camiadan olduğunu,

Kendisini basından tanıdığını söyleyen Avukat Abdurrahman SARIOĞLU'nun yardım amaçlı olarak cezaevinde kendisine para yatırdığını,

Veli KÜÇÜK'ü basından tanıdığını,

Muzaffer TEKİN'i emin olmamakla birlikte Ayhan PARLAK aracılığı ile tanıdığmı,Muzaffer TEKİN'in ofisine 4-5 defa gittiğini, buraya genelde emekli askerler ve arkadaşlannm geldiğini, Muzaffer TEKİN ile aralannda iş ilişkisi olmadığını,

Mehmet Fikri KARADAĞ'ı birkaç sefer Muzaffer TEKİN'in ofisinde gördüğünü, Kemal KERİNÇSİZ'i basından tanıdığını, bu kişinin başkanı olduğu Büyük Hukukçular Birliğinin üyesi olmadığını, Teoman EKŞİOĞLU'nun İstanbul'daki ev arkadaşı olduğunu,Süleyman ESEN'i üniversiteden 1994 yılından itibaren tanıdığını, üniversiteden sonra da zaman zaman görüştüklerini, Salih KURTER'i Süleyman ESEN aracılığı ile tanıdığını, alim bir zat olarak bildiğini,sevdiği ve hürrnet-^ttiği^bir insan olduğunu, bu konu ile

tanıdığını, Taner ÜNAL'ı tanımadığını, Hüseyin GÖRÜM'ü tanıdığını, ülkücülük davasından dolayı cezaevinde yattığını bildiğini,

Babası İdris ARSLAN'ın, Danıştay Saldırısından sonra vermiş olduğu ilk ifadesinde belirttiği gibi, kendisinin Veli KÜÇÜK'le tanışmadığını,

Teoman EKŞİOĞLU'nun ifadesinin aksine Muzaffer TEKİN ve Veli KÜÇÜK'le gezmediğini, bu kişinin babası İdris ARSLAN'a da kendisinin adı geçen kişiler ile ilişkisi konusunda bir beyanda bulunup bulunmadığını bilmediğini,

Osman YILDIRIM'm ifadesinin aksine, Cumhuriyet Gazetesi Saldırılarından dolayı 500.000 Dolar para almacağıyla ilgili bir şey söylemediğini, yine bu kişinin ifadesinin aksine, bazı icralık işlerin tahsilatına birlikte gitmediklerini,

Veli KÜÇÜK'ün basında yer alan "Ben Muzaffer TEKİN'in adım Süleyman olarak biliyordum" şeklindeki açıklamasından haberdar olmadığını, bu açıklamanın kendisine bir mesaj olarak gönderildiği, kendisinin de bu açıklamadan sonra Süleyman ESEN'in adını verdiği değerlendirmesinin doğru olmadığını,

Basında da yer alan Veli KÜÇÜK ile kendisi olduğu iddia edilen bir şahsın aynı karedeki fotoğrafını gördüğünü, Havaalanında çekilmiş bu fotoğraftaki kişinin hafif derecede kendisine benzeyen başka bir şahıs olduğunu,

Ankara'da Tarkan isimli bir arkadaşının bulunduğunu,

Danıştay Saldırısı ve Cumhuriyet Gazetisine bomba atılması olayları hakkında açıklamada bulunmak istemediğini,
Osman YILDIRIM 12/03/2008 tarihli ifadesinde özetle;

Veli KÜÇÜK'ü 1993 yılından itibaren tanıdığını, kendisini İbrahim GENÇ'in Sirkeci ve Mecidiyeköy semtindeki yazıhanelerine gidip gelirken gördüğünü,

Veli KÜÇÜK ile Alparslan ARSLAN'ın Üsküdar ilçesinde bulunan Katibim Restoran'm yanındaki çay bahçesinde buluştuklarını bildiğini, zaman zaman kendisinin de yanlarında bulunduğunu,

Alparslan ARSLAN'ın 2003 veya 2004 yılında kendisinin bilmediği bir ülkeye gitmek için yurt dışına çıktığını bildiğini,

2002 yılı Aralık ayının başında İbrahim GENÇ'in Osmanbey semtinde bulunan Sadıklar Pasajmdaki veya Piç lakaplı Hüseyin isimli şahıstan kiralamış olduğu aynı cadde üzerindeki yazıhanelerinden birinde Veli KÜÇÜK, İbrahim GENÇ, Esen TÜRKYILMAZ, Muzaffer TEKİN ve Osman GÜRBÜZ'ün olduğu toplantıda Osman GÜRBÜZ'ün kendisine Necip HABLEMİTOĞLU' nu öldürüp öldüremeyeceğini sorduğunu ve orada bulunanların bunun karşılığı olarak kendisine bir milyon dolar teklif ettiklerini, Necip HABLEMİTOĞLU'nu tanımadığmı,kim olduğunu sorması üzerine kendisine şahsın yazar olduğu ve öldürülmesi gerektiğininin söylendiğini, kendisinin bu teklifi kabul etmediğini, bunun üzerine Veli KÜÇÜK'ün Osman GÜRBÜZ'e dönerek "Osman bu iş gene sana düştü." dediğini, daha sonraki dönemde kendisinin basından Necip HABLEMİTOĞLU'nun öldürüldüğünü duyduğunu, bu olaydan yaklaşık 6 veya 7 ay sonra Osman GÜRBÜZ'ün kendisine "HABLEMİTOĞLU'nun parasını masalarda bitirdik." dediğini, bu esnada yanlarında Bahçelievler'de gayri meşru işlerle uğraşan bir Esen TÜRKYILMAZ'm da olduğunu,bu konuşmadan sonra Osman GÜRBÜZ'ün HABLEMİTOĞLU'nun öldürülmesi olayına karıştığını ve aldığı parayı da kumarda bitirdiğini anladığını,

29.04.2006 tarihinden sonra Ümraniye semtinde Alparslan ARSLAN ile buluştuğunu, Alparslan ARSLAN'ın kendisine "Harekete geçeceğiz. Yarın buluşalım. Ataşehir'de Migros'un tam önüne gel. Bir arkadaş gelip seni alacak" dediğini, bunun üzerine bir gün sonra akşam vakti Ataşehir semtindeki Migros'un önüne gittiğini, kendisini buradan Alparslan ARSLAN'ın arabasıyla ismini bilmediği bjj-^ahsjr^ aldığını, Ataşehir semtindeki



gittiklerini, Alparslan ARSLAN'm bekar arkadaşlannm kaldığı bu evde Muzaffer TEKİN, Alparslan ASLAN, Oktay YILDIRIM ile birlikte kendisinin tanımadığı 10-15 şahsın daha olduğunu, Muzaffer TEKİN'in burada 3 adet el bombasını yanında koruması gibi duran bir kişiye yan odadan getirterek kendisine "Bunlar Cumhuriyet Gazetesine atılacak. Rahat ol kimse ölmeyecek. O şekilde olsun. İş bitince sana beşyüz bin dolar para vereceğiz. Senin, attırdığın kişilere vereceğin paraya kanşmayız." dediğini, kendisinin 2 iki adet el bombasını alıp cebine koyduğunu, bir 1 tanesini de Alparslan ARSLAN'm alıp çantasına koyduğunu,

Daha sonraki tarihlerde, ilk bombanın olaydan bir gün önce bir arkadaşının arabasıyla götürüp yerini gösterdiği Tekin İRŞİ tarafından pimi çekilmeksizin atıldığını, Tekin İRŞİ ye harçlık olarak kendisinin 50 YTL verdiğini, Tekin İRŞİ'ye el bombasını gece atmasını ve Alparslan ARSLAN istediği için de demir parmaklıklara türban asmasını söylediğini, ikinci bombayı Tekin İRŞİ'nin yer göstermesi ile İsmail SAĞIR'm attığını, İsmail SAĞIR'm el bombasını pimini çekerek attığını, ancak bombanın patlamadığını, bu olaydan sonra COCO Bar'da buluştuklannı, üçüncü bombanın atılmasından önce Alparslan ARSLAN ile Üsküdar'da görüştüğünü, yapmaması için ısrar ettiğini, ancak kendisini dinlemediğini, Alparslan ARSLAN'm İsmail SAĞIR, Erhan TİMUROĞLU ve Tekin İRŞİ ile birlikte gündüz vakti giderek kendisindeki bir adet el bombasını Cumhuriyet Gazetesinin bahçesine attığını,

Kendisinin Danıştay saldınsma katılmadığını, bu konu hakkında bilgisi de olmadığını, sadece Alparslan ARSLAN'm olay hakkında üstü kapalı olarak bir şeyler anlattığını, kendisine Cumhuriyet Gazetesi saldınları karşılığı vaat edilen beş yüz bin dolar paranın Ankara'da verileceğini düşündüğünden Ankara'ya geldiğini, ancak vaat edilen parayı da alamadığını,

Alparslan ARSLAN'm kimyasal bir madde almış olabileceğini düşündüğünü, çünkü Cumhuriyet Gazetesine ilk el bombasının atıldığı 04/05/2006 tarihinden 16/05/2006 tarihi gecesine kadar hiçbir şey yiyip içmediğini bildiğini,

Cumhuriyet Gazetesi saldınlannda, anlaştıklan şekilde kimse zarar görmediğinden az bir ceza alacağını bildiğini, Muzaffer TEKİN tarafından kendisine Cumhuriyet Gazetesine el bombalan atılması karşılığında 500.000 Dolar verileceği vaat edildiği için duruşmalarda el bombalannın Muzaffer TEKİN'in, Oktay YILDIRIM'm da bulunduğu ortamda Ataşehir semtinde kendilerine verdiğini söylemediğini,

Kendisinin, katılmadığı Danıştay saldınsı olayı ile ilgili olarak haksız yere ceza aldığını, son duruşmada Avukat Mehmet ENER'in kendisi ile ilgili tevsii tahkikat talebinde bulunduğunu,tevsii tahkikat talebinin reddine karar verilmesi, kendisine de soru sorulmaması nedeni ile gerçekleri anlatamadığını, adaletin yerini bulması için şimdi gerçekleri anlattığını beyan etmiştir.

Diğer kişilerin ifadelerinin alınması işlemleri devam etmekte iken Osman YILDIRIM'm Cezaevi İdaresine İbrahim GENÇ isimli şahsa gönderilmek için verdiği mektuptan haber alınması ve içeriğinin incelenmesi üzerine, bu konuda tekrar ifadesinin alınması ihtiyacı duyulmuştur.
Osman YILDIRIM 13/03/2008 tarihli ek ifadesinde özetle;

Mektubu İbrahim GENÇ'e mesaj vermek ve kendisine kurulan komplonun neresinde olduğunu anlamak için yazdığını,

İ


brahim GENÇ'i 1993 yılından beri tanıdığını, o dönemlerde tefecilik yaptığını, tefecilik işinde Azeri uyruklu Ziya AYÇAN ile ortak olduğunu, İbrahim GENÇ'in tefecilikten kaynaklanan alacaklannı etrafındaki kişilere tahsil ettirdiğini, İbrahim GENÇ'in o dönem yanında Abdullah SÜLÜK, Sedat PEKER, Erdal KARA, Kenyalı Soner, Abdullah ÇATLI, Aykut SEZER,Osman GÜRBÜZ,Esen TÜRKYIL^^^1rl%t^Süle>TOan, Serhat,Bahri isimli şahıslar,bir çok itirafçı ve hatırlayamadığı mevsimlerin ol$ujWıu,İbrahim GENÇ ve

Ziya AYÇAN'm bu kişilere çok sayıda çek senet tahsilatı yaptırdığını, bu tahsilatlar sırasında çok sayıda insanın silahla yaralandığını ve öldürüldüğünü,

Yine o yıllarda İbrahim GENÇ ve Ziya AYCAN'ın ortak oldukları Mecidiyeköy'deki Genç Factoring şirketine gidip geldiğinde, Veli KÜÇÜK'ü ve Muzaffer TEKİN'i de şirkette gördüğünü, bu şahısların şirkete zaman zaman gidip geldiklerini, İbrahim GENÇ ve Ziya AYCAN'la sıkı dostluklan olduğunu,

İbrahim GENÇ'in bazı tahsilatlarını kendisine yaptırdığını, 1996 yılında Antalya ilinde yaşayan, eski karateci Musa ERGUNTAY veya ERTUGAY'ı öldürmesini istediğini, olayı gerçekleştirmek için şahsı ararken Ortaköy'de arkadaşı Reşit MURATOĞLU'nun galerisinde bulduğunu, Musa'nın yanında Oral ÇELİK'in olduğunu, arkadaşının işyeri olduğu için eylemi yapmadığını, daha sonra Musa'nın İbrahim GENÇ'ten af dilemesi üzerine İbrahim GENÇ'in isteğiyle eylemi gerçekleştirmediğini,

2004 yılında kredi ile almış olduğu Opel marka aracını İbrahim GENÇ'e kiraya verdiğini, ancak İbrahim GENÇ'in aracın taksitlerini ödememesi yüzünden aralarında husumet başladığını, Esen TÜRKYILMAZ isimli şahsın kendilerini barıştırmaya çalıştığını, İbrahim GENÇ'in Esen TÜRKYILMAZ'a "Osman geçmişte beni çözememiş. Onu öldürtmeyeceğim. Onu müebbetin altına sokacam. Yaşayarak benim kim olduğumu çözecek ve görecek." dediğini Esen'den duyduğunu, bu sözlerine aldırış etmediğini ancak Danıştay olayından dolayı müebbet hapis cezası aldığını,

Danıştay saldırısının Ergenekon yapılanması tarafından gerçekleştirildiğini, ayrıca Danıştay olayından bir süre önce yanına Jitemci İsmail isminde bir yüzbaşı geldiğini, bu yüzbaşının kendisine dokunulmazlık verileceğini, karşılığında da hizmet etmesini istediğini, bu teklifi kabul etmediğini, bu olayın hemen sonrasında Alparslan ARSLAN'ın kendisinin işyerine gelip gitmeye başladığını, Alparslan ARSLAN'ın bir şekilde yanma gönderilip, onunla Ankara'ya gitmesinin sağlandığını ve böyle bir komploya kurban gittiğini düşündüğünü,

Tutuklandıktan sonraki süreçte İbrahim GENÇ'in sözlerinden Danıştay olayına dahil edilmesinde Ergenekon yapılanması içersinde olduğunu bildiği İbrahim GENÇ'in rolü olacağını düşündüğünü, bu nedenle bu mektubu kendisine göndererek bir mesaj vermek istediğini,

İbrahim GENÇ'in yanında bulunduğu dönemlerde sohbet ortamlarında İbrahim GENÇ'in isimlendirdiği bir takım şahısları, mektuba çizdiği şekil üzerine kendisinin geliştirdiği şifreli yazılar ile yazdığını, bunların Ergenekon yapılanmasının eylem yapmayı planladıkları şahıslar olduğunu, bu şeklin üzerindeki sakallı ve şapkalı insan şeklinin ise onların kullandığı tetikçiyi temsil ettiğini, bu insan resminin sağ tarafındaki arapça yazıda "Ya Allah", sol tarafında da "Allah'u Ekber" yazdığını, bu cümlelerin de tetikçilere kullandırdıkları sloganlar olduğunu, kelepçe resmiyle de tetikçinin yakalanacağını anlattığını, bu isimlerden herhangi birisine düzenlenecek olan eylem veya suikastın islami kesim üzerinde kalacağını ve yönetimde bulunan hükümetin uzaklaştırılması için kullanılacak bir malzeme olacağını, bütün bunları çözdüğünü bilmelerini istediği için bu şekilde mektup gönderdiğini beyan etmiştir.



Osman YILDIRIM söz konusu mektubun C.başsavcılığına iletilmesi üzerine 01/04/2008 tarihinde Ankara C. Başsavcılığında alman ifadesinde özetle;

Mektubu ve karikatürleri kendisinin kasıtlı olarak cezaevi idaresine verdiğini, çünkü cezaevi idaresinin şifreli resim ve karikatürleri görünce savcıya ulaştıracağım bildiğini, savcıya kendisinin adil yargılanmadığını, Ankara'daki mahkemelerin ve savcıların adil olmadığını anlatacağını, Mahkemenin kendisinin suç ortaklarını koruyup kendisinden hesap sorma yoluna gittiğini, rejim karşıtı olmadığını, mahk£*»

ceza verdiğini, asıl suç ortaklarına ceza vermediğini, bu sebeple mahkemenin adil olduğuna inanmadığını,

İstanbul'da Cumhuriyet Gazetesine yapılan iki saldın eylemini kendisinin yaptırdığını ve azmettirdiğini, fakat katılmadığı Danıştay saldınsmdan Mahkemenin kendisine ceza verdiğini, aynca Cumhuriyet Gazetesine yapılan üçüncü saldınya da katılmadığı halde Mahkemenin ceza verdiğini,

Kendisinin mafya, çete işleri ile uğraştığını, devletin rejimi ile bir sorunu olmadığını, Veli KÜÇÜK'ten aldığı iş gereği çıkar amaçlı olarak Cumhuriyet Gazetesine iki defa saldın eylemini yaptırdığını, Veli KÜÇÜK' le eylemler öncesi yapmış olduğu görüşmede kendisinden iki adet el bombası aldığını, Alparslan ARSLAN'm da orada olduğunu, ona da bir tane el bombası verdiğini, daha sonra ne konuştuklanm kendisinin bilmediğini,

Söz konusu mektubu İbrahim GENÇ isimli işadamına gönderdiğini, mektuptaki karikatür ve şifreli yazılardaki kişilerin Susurluk'un uzantısı olan Ergenekon'un hedefindeki kişiler olduğunu, kendisinin bu kişilere karşı bir eylemi olacak olsa cezaevi idaresine bunu açıkça vermeyip gizli olarak göndereceğini, amacının bu karikatür ve resimlerde anlattığı kişilerin Ergenekon örgütü tarafından öldürüleceğini savcıya anlatmak olduğunu,

Mektupta yazdığı Süleyman DEMİREL, Deniz BAYKAL, Erdoğan TEZİÇ, Bülent ECZACIBAŞI, Vural SAVAŞ, Şener ERUYGUR, Kemal ANADOL, Kemal GÜRÜZ, Bekir COŞKUN, Emin ÇÖLAŞAN, Tuncay ÖZKAN, Sabih KANADOĞLU, A. Necdet SEZER, Cumhuriyet Gazetesi (yeni), Türkan SAYLAN, Mustafa SÜZER, ABD Elçiliği, Gülay TUĞCU, Orhan PAMUK, Ruhat MENGİ, Laj endik, Wilson ve Patrikhanelere Ergenekon örgütü tarafından saldınlacağını bildiğini, iki üç gün önce televizyondan Cumhuriyet Gazetesine yeni bir molotoflu saldın yapıldığını öğrendiğini, bunun da söylediklerinin doğru olduğunu gösterdiğini, kendisinin mektubu bu olaydan önce cezaevi idaresine verdiğini, bunlar için gerekli önlemlerin alınmasını istediğini, asıl amacının bu mektubu yazıp savcının kendisini çağırmasını ve ifadesini almasını istemesi olduğunu, bu kişilere karşı eylem yapılması talimatı vermek olmadığını, bunlan açık olarak yazsa cezaevi idaresinin kabul etmeyeceğini, bu eylemleri bizzat yapacağını bildirmesi üzerine ifadesinin alınacağını bildiğini ve inandığını, bu sebeple karikatürleri talimat şeklinde şifreli olarak yaptığını, mektuptaki 9 hayvan resmi, isimler ve elinde satirli bir insanın hemen dikkat çekeceğini bildiğini,

Kendisine komplo kuran İbrahim GENÇ'in Ergekon'la bağlantılı olduğunu, bu mektubuyla birlikte İbrahim GENÇ'in kendisine yapılan yanlışı anlamasını istediğini, bu amaçla mektubun gideceği adres olarak onu yazdığını beyan etmiştir.

Osman YILDIRIM 17/04/2008 tarihinde Ankara C. başsavcılığında alman ifadesinde özetle.

Kendisinin Danıştay Saldınsmm Ergenekon soruşturması ile doğrudan bağlantılı olduğun bildiğini, bunun açığa çıkmasını istediğini, bu bağlamda 29.08.2006 tarihinde Ankara Cumhuriyet Savcılığına bir dilekçe ile başvurarak Danıştay Saldınsmm Ergenekon örgütü üyeleri tarafından gerçekleştirilen hükümete yönelik planlı bir saldın olduğunu ve bu olaylann Veli KÜÇÜK, Muzaffer TEKİN,Yusuf Ziya ARPACIK ile diğer kişiler tarafından organize edildiğini anlattığını,

Kendisinin de bu organizasyonla ilişkisi olmasına rağmen muhataplan tarafından söyledikleri önemsenmediği için kendi ilişkilerini gizleyerek bildiği bütün gerçekleri anlattığım, bir istihbarat görevlisi gibi bilgi vermeye çalıştığını, devamında İstanbul Cumhuriyet Savcısına tüm bildiklerini anlattığını, Danıştay Saldınsma ilişkin yargılama devam ederken Ankara Savcılığına da dilekçe gönderdiğini, Ergenekon soruşturması ve

hakkında bildiklerini Ankara Cumhuriyet Savcılığına ve 11. Ağır Ceza Mahkemesine bildirdiğini,

Bombaların kendisine teslim edildiği ve bir öncesinde yapılan Cumhuriyet Gazetesine bomba atılması teklifinde bulunulduğu toplantıya Veli KÜÇÜK, Muzaffer TEKİN, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK, Mehmet Fikri KARADAĞ, Kuddusi OKKIR ve Oktay YILDIRIM'm katıldığını, Veli KÜÇÜK'ün bombaların teslim edildiği toplantıda olmadığını, ancak kendisine 500.000 dolar karşılığı Cumhuriyet Gazetesine bomba atılması eylemini teklif ettiğini, kendisinin zaten Veli KÜÇÜK, Muzaffer TEKİN ve Oktay YILDIRIM ile zaten geçmişe dayanan tanışıklığının olduğunu beyan etmiştir.
Erhan TİMUROĞLU 13/03/2008 tarihli ifadesinde özetle;

Daha önceki bir tarihte Alparslan ARSLAN ve Osman YILDIRIM ile Üsküdar'da bir kooperatife gittiklerini, kendisinin üzerinde silah bulunduğunu, yaşlı bir kadının bu kooperatiften alacağı olan dairenin verilmesi için devreye girdiklerini,

Cumhuriyet gazetesi eyleminden sonra Alparslan ARSLAN'ın kendisine İsmail SAĞIR'a verilmek üzere 200 YTL para verdiğini, Danıştay eylemine geldikleri gün Alparslan ARSLAN'ın normal davranışlarının dışında davranışlar sergilediğini, bir şey yiyip içmediğini, yargılanma sürecinde Alparslan ARSLAN'ın biz yakında çıkacağız, fazla kalmayacağız, hepimiz çıkacağız dediğini duyduğunu, ancak nasıl çıkacaklarını söylemediğini,yine duruşma sırasında Alparslan ARSLAN'ın Osman YILDIRIM'm kendisine bir tane kalaşnikof marka silah getirdiğini söylediğini, ancak bu silah hakkında ayrıntılı bilgi vermediğini,

Alparslan ARSLAN'ın babası İdris ARSLAN tarafından kendisine cezaevinde bir defa 200 YTL, bir defa da 100 YTL para yatırıldığını, neden kendisine para yatırdığını ise bilmediğini beyan etmiştir.



İsmail SAĞIR 13/03/2008 tarihli ifadesinde özetle;

Osman YILDIRIM ile Erhan TİMUROĞLU vasıtasıyla tanıştığını, Osman YILDIRIM ve Alparslan ARSLANIN teklif ve yönlendirmeleri ile Cumhuriyet Gazetesine bomba atılması ve Danıştay'a yapılan silahlı saldırı eylemlerine katıldığını,

Bu eylemlere Alparslan ARSLAN'ın vaddettiği 30.000 dolar için girdiğini, amacının para olduğunu, Alparslan ARSLAN'ın bu eylemlerden sonra kendisinin çok önemli yerlere geleceğini, kendisi ile birlikte önemli yerlerde bulunacaklarını söyleyerek kendilerini motive ettiğini,

Bu eylemlere karar verdikten sonra Alparslan ARSLAN'ın tavır ve davranışlarında değişiklik fark ettiğini, hiçbir şey yiyip içmediğini ve çok fazla konuştuğunu, davranışlarının normal bir insanın davranışlarından farklı olduğunu, bu durumu Osman YILDIRIM'm da fark ederek, bu adama ne oldu, tavırları falan çok değişti, ben bu durumu anlayamadım dediğini,

Zaman zaman Alparslan ARSLAN'a telefon geldiğini veya kendisinin birilerini aradığını, her iki durumda da kendilerinin yanında konuşmamaya özen göstererek yalnız konuşmaya çalıştığını, kendisinin kimlerle ve ne konuştuğu hakkında bilgiye sahip olmadığını,

Yargılama sürecinde mahkeme nezarethanelerinde bulundukları zamanlarda Alparslan ARSLAN'ın Süleyman ESEN'e "Senin hakkında yalan söylediğim için pişmanım, o gün neden böyle bir şey söylediğimi bilmiyorum, keşke senin için böyle bir şey söylemeseydim, hakkını helal et" dediğini ve "Yargılamanın önemli olmadığını, zaten kısa zamanda çıkacaklarını" söylediğini, ancak neye dayanarak böyle bir şey söylediğini bilmediğini,

Cumhuriyet gazetesine atılan bombaların kim<4teafiMânJemin edildiğini bilmediğini,

Alparslan ARSLAN'm babası İdris ARSLAN tarafından cezaevinde iken kendi adına 100 ve 200 YTL olmak üzere tahminen toplamda 300 YTL para yatırıldığım, kendisi ile birlikte bu davadan yatan kişilere de aynı şekilde para yatırdığını arkadaşlannm söylediğini,

Kendisinin Alparslan ARSLAN'm para vaadine, eylemler sonucu kendisine hiçbir şey olmayacağına ve iyi yerlere geleceğine dair sözlerine kandığı için bu olaylann içerisinde yer aldığını beyan etmiştir.
Tekin İRŞİ 13/03/2008 tarihli ifadesinde özetle ;

Etiler'deki Coco ve Bostancı'daki Hovarda adlı barlarda güvenlik elemanı olarak çalıştığını, Coco Bann sahibinin Amerikalı olduğunu, ancak Nazan isimli bir bayanın işlettiğini, Hovarda bann ise Ergül ÇAKIRCA'ya ait olduğunu,

Osman YILDIRIM ile 2004 yılı sonlanna doğru tanıştığını, Osman YILDIRIM'm Sultanbeyli'de bulunan işletmeciliğini kendisinin yaptığı kahveye kumar oynamak için gittiğini, birlikte kumar oynadıklannı, Erhan TİMUROGLU ile de beş yıldır aynı apartmanda oturduklannı,

Osman YILDIRIM'm kendisine eskiden tahsilat işi yaptığını anlattığını, bu tahsilat işlerinden dolayı Osman YILDIRIM'm cezaevine girip çıktığını bildiğini,

Cumhuriyet gazetesine ilk bombanın atıldığı gün Erhan TİMUROGLU ile birlikte Coco Star isimli barda oturduklannı, buraya daha sonra Osman YILDIRIM'm da geldiğini, Osman YILDIRIM'm beyaz bir beze sanlı el bombasını çıkartıp ortaya koyduğunu ve bu bomba Cumhuriyet Gazetesine atılacak dediğini, nedenini sorduğunda ise Cumhuriyet gazetesi köşe yazarlannm domuzun başına türban çizilen karikatür yaparak inançlı insanlan domuza benzettiklerini, bunlara bir mesaj göndermek gerektiğini, mesajı aldıktan sonra bir daha böyle bir şey yapamayacaklanm, eylemin mükafatı olacağını ve karşılığını alacaklannı söylediğini, kendisinin bu eylemi yapabileceğini söyleyerek mükafatının ne olduğunu sorduğunu, Osman YILDIRIM'm da herkesin 30.000 dolar alacağını söylediğini, bunun üzerine kendisinin işi kabul ettiğini, bu görüşmeleri yaparken yanlannda Erhan TİMUROĞLU'nun da olduğunu, ancak herhangi bir şey söylemediğini, Osman YILDIRIM'm ecza poşetinin içerisindeki beyaz beze sanlı bombayı çıkararak nasıl atılacağını kendisine gösterdiğini, daha sonra bir ticari taksiye bindiklerini ve bombayı atacaklan yerin adresini bulmak için keşfe gittiklerini, adresin Osman YILDIRIM'm elinde not kağıdına yazılı olduğunu, bardan çıkmadan önce bombayı kendi üzerine aldığını, taksiden indikten sonra Osman'ın kendisine sen bombayı at, bara git, orada bulaşalım dediğini, gazetenin önüne bombayı atmak düşüncesiyle tekrar geldiğini, fakat öğle vakti olduğu için gazetenin bulunduğu caddenin çok kalabalık olması nedeniyle bombayı atmaktan vazgeçtiğini ve atamadığım, yakınlarda bir yerde bir kafeye gittiğini ve kulübeden Osman'ın 533'le başlayan ve 0880 ile biten numarasını aradığını, Osman'a caddenin çok kalabalık olduğunu, aşın insan olduğunu ve atamayacağını, insanlara çok zarar vereceğini söylediğini, Osman'ın da kendisine atarsın, o kadar önemli değil şeklinde tekrar atmasını istediğini, atmayacağını ısrarla belirtmesi üzerine kendisine Coco Star Bara gitmesini söylediğini, bara gittiğinde Erhan'ın barda olduğunu, bara gittikten yaklaşık 45 dakika sonra Osman'ın bara geldiğini, bu arada saatin 13 sıralan olduğunu, Osman'a barda da aynı şeyleri etrafın çok kalabalık olduğunu, insanlann zarar görebileceğini ama akşam sakin bir zamanda atabileceğini söylediğini, Osman'ın da bu teklifini kabul ettiğini, 19-20 saatlerine kadar barda üçünün birlikte beklediklerini,

Saat 20.00 gibi Erhan ve Osman'la birlikte Cevahir alışveriş merkezinin önünde indiklerini, Erhan ve Osman'ın caddenin başında kalarak kendisini gözetlemeye başladığını, Cumhuriyet gazetesinin yanma gittiğini, ancak etrafın yine kalabalık olduğunu, bunun üzerine Erhan ve Osman'ın yanına döndüğünü, etrafın kalabalıkj)ldu|unu ve biraz dolaştıktan sonra atacağını söylediğini, oradan Mecidiyeköy'e kadar yü^şerek ğîtÖkJerini ve geri döndüklerini,

Tahminen saat 22.30 civarları tekrar gittiğini, etrafın sakin olduğunu, insanların olmadığını gördüğünü, cebinden çıkardığı el bombasını Cumhuriyet Gazetesinin bahçesine pimini çekmeden attığını, ancak pimi heyecandan veya başka bir nedenle değil, sadece kendi istemediği için çekmediğini, bombanın bahçeye düştüğünü, oradan Şişli Adliyesine doğru koştuğunu, caddeye çıkınca ticari taksiye bindiğini ve bara gittiğini, sonra bara Erhan'ın geldiğini, o gece Osman'la hiç görüşmediklerini, Osman'ın bara da gelmediğini, o gün Erhan'la birlikte barda kaldıklarını, sabah evine döndüğünü, saat 9 sıralarında Osman'ın aradığını ve Sultanbeyli'ye çağırdığını, Sultanbeyli'de bir cafede buluştuklarını, yarım saat sonra Erhan'ın da yanlarına geldiğini, Osman'ın kendisine bombanın patlamadığını söylediğini, kendisinin de bombayı pimini çekmeden attığını söylediğini, bunun üzerine Osman'ın serzenişte bulunduğunu ve keşke patlatsaydm dediğini, sonradan da iyi ki patlatmadın, mesajı almışlardır dediğini, Osman'ın bu konuşmalarını Erhan'ın da duyduğunu, Sonra kafeden çıktıklarını ve Sultanbeyli'de dolaştıklarını, paranın birkaç gün sonra geleceğini söylediğini, bir süre sonra kendilerini evlerine bıraktığını ve gittiğini, Bu tarihten üç gün sonra Bostancı'da Hovarda bardayken Erhan'ın telefon açtığını, Osman'ın yanma geleceğini beraber Şamandıra Ferhat Paşa Mahallesine geçeceklerini, oradan İsmail isminde bir arkadaşı da alarak Etiler'deki Coco Bar'a kendisinin yanına geleceklerini söylediğini, akşam saat 20 sıralarında Erhan'ın yanında olduklarını, Erhan'ın Osman'la İsmail'i tanıştırdığını, Osman'ın attıkları bombanın mutlaka patlaması gerektiğini, bu nedenle yeniden bomba atılacağını söylediğini, Osman'ın İsmail ile ayrı bir masada baş başa görüşme yaptığını, bu görüşmeden sonra Osman'ın İsmail'in bombayı atacağını söylediğini, sonra Osman'ın Sultanbeyli'deki evinin önüne gittiklerini, Osman'ın eve gidip geldiğini ve bombayı getirdiğini, arabayla yakında bulunan bir petrole gittiklerini, orada arabayı park ettiklerini, araçtan inip etrafta dolaşırken Osman'la İsmail'in aracın içersinde 30-40 dakika kadar konuştuklarını, sonra hep beraber saat 22.30 sıralarında Coco Star Bara döndüklerini,

Osman'ın barda beyaz bir bez üzerine Arapça bir şeyler yazdığını, bu bezi İsmail'e verdiğini, bombayla birlikte bu bezi Cumhuriyet Gazetesinin bahçesine atmasını söylediğini, Osman'ın arabasıyla Cevahir'in önüne kadar gittiklerini ve orada indiklerini, Cumhuriyet gazetesinin yerini İsmail'e gösterdiklerini, İsmail'in bombayı atmaya gideceğini, kendisinin Osman'la oradan ayrılacağını, planlarının bu şekilde olduğunu, ancak İsmail'in İstanbul'u bilmediği için bombayı atmaya gitmekte çekindiğini fark ettiğini, kendisinin yanında gitmek istediğini ancak Osman'ın ısrarla gitmemesini istediğini, fakat İsmail'i yalnız bırakmak istemediğini ve gazetenin oraya doğru ilerlemeye başladıklarını, bu esnada İsmail'in barda üzerine Arapça bazı şeyler yazmış olduğu bezi yol üzerinde bir varilin içerisine attığını, oraya vardıklarında saatin 23 sıralan olduğunu, etrafın sakin ve hiç kimsenin olmadığını, yan yana yürürken İsmail'in bombanın pimini çektiğini ve bahçeden içeriye attığını, hatta kulaklanm kapatarak kaçmaya başladıklannı, fakat patlama sesi duymadıklanm, kaçarken bombanın piminin İsmail'in elinde olduğunu, ticari bir taksiyle Coco Bar'a geldiklerini, bara geldiklerinde Osman, Erhan ve Alparslan ARSLAN'm orada oturuyor olduklanm, Alparslan ARSLAN'ı ilk olarak burada gördüğünü, Osman'ın kendilerine hitaben patlamadı mı diye sorduğunu, pimi çektiklerini ancak bombanın patlamadığını söylediğini, hatta İsmail'in elindeki pimi Osman'a gösterdiğini, bunun üzerine orada Alparslan ve Osman'ın biraz çıkışarak bombanın neden patlamadığını sorduğunu, Osman'ın da bombada anza olabileceğini söylediğini,

Alparslan'ı ilk defa orada gördüğünü, içeri girdiğinde olayla ilgili bir şey konuşmak istemediğini ancak Osman'ın ne olduğunu sorduğunu, kendisinin de Osman soruyorsa Alparslan'ın yabancı birisi olmadığını düşündüğünü ve olayı anlattığını, kendi beyanlan üzerine Alparslan'ın Osman'a yukanda anlattığı beyanlarda bulunduğunu, yaşanan bu olaylardan Alparslan'ın da bu konulan bildiğini düşündög^n"»,^

Saat 02.00 sıralarında Alparslan ile Osman'ın birlikte bardan ayrılarak gittiklerini, herhangi bir şey söylemediklerini, Erhan ve İsmail ile birlikte barda kaldıklarını, o gün sabah evlerine gittiklerini, ikinci bombanın atılmasının ertesi günü saat öğlen 12 gibi Hovarda bara gittiğini, Erhan'la barda sohbet ettikleri esnada Osman'ın Erhan'a telefon açtığını ve Berkay'm çay bahçesinde buluşmalarını, avukatın da oraya geleceğini söylediğini, Osman ve Alparslan'ın kendi arabaları ile ayrı ayrı geldiklerini, önce Osman'ın geldiğini, Osman'la birlikte iki kişinin daha geldiğini, bu şahıslan tanımadığını, o gece atılan bombayla ilgili herhangi bir şey konuşmadıklannı, orada muhabbet ederken Alparslan'ın Osman'a yakında bir işimiz olacak dediğini, yanm saat kadar sohbet ettikten sonra aynldıklannı,

İkinci bombanın atılmasından 3 (üç) gün sonra Coco Bar'da Erhan ve İsmail ile birlikte otururlarken Osman'ın Erhan'ı aradığını, Erhan ve İsmail'in Mecidiyeköy'e gelmesini istediğini, Erhan'la İsmail'in saat 18.00 sıralannda gittiklerini,

Saat 19.30 sıralannda Erhan'ın bara geldiğini, bann yakmlannda bir yerde telefonla aradığını, telefonda barda polis olup olmadığını sorduğunu, sesinden endişeli olduğunun anlaşıldığını, kendisinin de polis olmadığını söylediğini, bunun üzerine bara geldiğini, yüzünden bir şeylerin olduğunun anlaşıldığım, kendisine ne olduğunu sorduğunda onun da Alparslan'ın Cumhuriyet Gazetesine bomba attığını ve bombanın patladığını söylediğini, kendisinin de İsmail'in nerede olduğunu sorduğunu, Erhan'ın ise İsmail'in olaydan sonra kaçtığını ve nerede olduğunu bilmediğini söylediğini, Erhan'ı sakinleştirmeye çalışırken İsmail'in de bara geldiğini, İsmail'in de Erhan gibi heyecanlı ve rengi atmış bir şekilde olduğunu,

Mecidiyeköy'de Osman'la buluştuklanm, orada Alparslan'ın başı kapalı bir bayanla 2-3 dakika görüştüğünü, Osman'ın orada kendilerini beklediğini, kendilerinin (yani İsmail, Erhan ve Alparslan'ın) gazetenin önüne gittiklerini, Alparslan'ın birden cebinden el bombasını çıkanp pimini çektiğini, daha sonra "Allahu Ekber" diyerek tekbir getirdiğini ve "Allah sizi cezalandıracak, Allah'ın kanunu üzerine başka kanun yok." şeklinde bağırdıktan sonra bombayı attığını, bombanın patlaması üzerine güvenlikçilerin kendilerine doğru ateş ettiklerini, Alparslan'ında kendi silahım çektiğini ancak Erhan tarafından Alparslan'ın ateş etmesini engellediğini kendisine anlattıklannı, Erhan'ın Alparslan'la birlikte bir camiye gidip namaz kıldıklanm daha sonra kendisinin bara geldiğini söylediğini, yaklaşık iki saat sonra Alparslan'ın elinde meyve kaseleriyle bara geldiğini ve kendilerine bunlann böyle cezalandınlmasını Allah istedi, böyle olması gerekiyordu dediğini, sonra Kanal l'in sahibi Gökhan'ı alacaklannı söylediğini, Gökhan'ın borcunun olduğunu, eğer ödemezse Kanal 1 'e roket atacaklannı söylediğini, daha sonra dağıldıklannı,

Aradan birkaç gün geçtikten sonra evinde otururken Erhan'ın kendisini telefonla aradığını ve bildiği bir kulübe çağırdığını, kulübün ismini şuan hatırlayamadığını, kulübe gittiğini, kulüpte Erhan ve İsmail'in olduğunu, Erhan'ın biraz sonra Alparslan'la Osman'ın geleceğini söylediğini, yaklaşık bir saat sonra Alparslan ve Osman'ın ayrı ayn özel otolarla geldiklerini, Alparslan'ın çok yorgun ve bitik bir halde olduğunu, Alparslan'ın Ankara'da bir işimiz var, Ankara'ya gitmemiz lazım dediğini, sonra kendisine dönerek Tekin yalnız sen Ankara'ya gelme biz iki gün sonra geri geleceğiz dediğini, sonra Osman'a dönerek o kaleşnikovu getirdin mi, nasıl sağlam mı diye sorduğunu, Osman'ın da doğrudur getirdim, arabanın bagajında, olmazsa boş bir arazide deneriz dediğini, sonrada sendeki tenekeler nasıl, sağlam mı diye Alparslan'a sorduğunu, Alparslan'ın da Osman'a bendekiler sağlam, benimkiler arabanın gözünde dediğini, bir süre sonra Alparslan, Erhan ve İsmail birlikte Alparslan'ın arabasına bindiğini, Alparslan çok yorgun ve bitkin olduğundan otoyu Erhan'ın kullanmasını istediğini, Osman'ın da kendi arabasına bindiğini ve bu şekilde yola çıktılanm, kendisinin de evine döndüğünü,



Alparslan'ın yakalandığını TV'den öğrendiğini, hayatına normal bir şekilde devam ettiğini, 4-5 gün kadar sonra polislerin Bostancı'daki bara geldiklerini ve kendisini yakaladıklarını, daha sonra Ankara'ya getirdiklerini, Cumhuriyet Gazetesinin bombalanması ve diğer olaylarla ilgili ifadesinin alındığım, sonra mahkemeye çıktığını ve tutuklandığını, tutuklandıktan soma şuanda bulunduğu cezaevine teslim edildiğini, yaklaşık iki yıldan beri burada tutuklu bulunduğunu, on yıl ceza aldığını, tutuklandıktan yaklaşık altı ay kadar sonra hesabına 300 YTL para yatmış olduğunu, parayı kimin yatırdığını dair fişe baktığında parayı yatıranın Alparslan ARSLAN'ın babası İdris ARSLAN olduğunu anladığını, daha sonraki süreçte bugüne kadar İdris ARSLAN'ın 4 ya da 5 defa para yatırdığını, her defasında 250-300 YTL arasında para yatırdığını, mahkemeye gidip gelirken aynı suçtan tutuklu bulunduğu diğer arkadaşlarıyla konuştuğunda İdris ARSLAN'ın bütün arkadaşlara aynı şekilde paralar yatırdığını öğrendiğini, İdris ARSLAN'ın neden para yatırdığını bilmediğini, bunu kimseye sorma imkanı da olmadığını, kendisine yatırılan bu paralan harcadığını, bunlann dışında ailesinden başka para yatıran kimsenin olmadığını,

Cumhuriyet Gazetesine üçüncü bombayı Alparslan ARSLAN'ın attığını, Alparslan bombayı attıktan sonra hep birlikte Coco Star barda buluştuklanm, burada otururken Alparslan'ın değişik bir uyuşturucu kullandığını, bu uyuşturucunun bilinen tüm uyuşturuculardan çok farklı ve çok etkili olduğunu, burundan alındığını, kokainden ya da diğer uyuşturuculardan çok fazla etkili olduğunu söylediğini, diğer uyuşturuculann kendisinin kullandığı uyuşturucunun yanında hiçbir şey olmadığını söylediğini, fakat bu uyuşturucunun isminin ne olduğunu ve nereden bulduğunu söylemediğini beyan etmiştir.


Yüklə 3,55 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   53




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin