Şüpheli İSMAİL EKSİK Savcılıkta alınan ifadesinde;
HÜSEYİN GÖRÜM beni aradı, hem fabrikanın çıkardığı ürünler hakkında hem de tanışmış oluruz dedi, belki kendine iş çıkarırsın dedi. ben de gittim yemeğe katıldım, 30-40 kişi vardı yemekte , MUZAFFER TEKİN vardı yemekte. MUZAFFER TEKİN ile orda tanıştım. ZEKERİYA ÖZTÜRK ile de MUZAFFER TEKİN tanıştırdı, herkes kendi arasında konuşurken HÜSEYİN GÖRÜM Kuvayi Milliye Derneği ve Vatansever Kuvvetler Güçbirliği Derneğinin İstanbul oluşumunu yapmak istiyorum şube açmak istiyorum dedi. arkadaşlardan destek istiyorum dedi. dergi ve Kuvayi Milliye Derneğin tüzüğü vardı, tüzüğü ben tam okumadım, bir hukukçu arkadışıma götürdüm, götürme sebebim M. ZEKERİYA ÖZTÜRK bana bunların yapılanmaya çalışıldığını , bana buraların uymayacağını tüccar adam olduğum için bu işin bana göre olmadığını söylemişti, 2-3 ay sonra MUZAFFER beni telefonla aradı,.. .HÜSEYİN GÖRÜMLER ile görüşüp görüşmediğimi sordu, ben de görüşmediğimi söyledim o da iyi dedi. zaman zaman
ben MUZAFFER TEKİN in yazıhanesine gittim, her gittiğimde yazıhanesi kalabalık oluyordu askerlerden ,polis!erden ve sivillerden oluşan kalabalık grup her zaman yazıhanede olurdu, ben kendime bir iş çıkarma amacıyla gidiyordum, belki bir iş adamı ile tanışırım diye gidiyordum, genelde odası kalabalık oludıu için be dışırda bekliyordum odasındakileri bana devrem falan filan diye tanıştırıyordu, ben 4-5 kezden fazla gitmedim,
Danıştay saldırısı olduğu gün ZEKERİYA ÖZTÜRK beni ordu evinde yemeği çağırdı,MUZAFFER TEKİN , RAFET ARSLAN ve ben yemek yiğecez sen de gel dedi,
ben kabul etmedim, annem hasta dedim, 1-2 saat sonra MUZAFFER TEKİN aradı geçmiş olsun gelebilirsen memnun olurum dedi, ben de annem iyi olursa sonra gelirim dedim.Ancak her hangibir ihale alırım amacılya MUZAFFER TEKİN n davetini kabul ettim, tam yemeğe başladık, MUZAFFER eşiyle görüşüyodu bir panik oldu, telefonu katır kapatmaz polis kapıyı zorluyor kıncaklar dedi, bu arada ZEKERİYA ben gidip bakayım dedi, senin aracınla gidelim evine dedi, ben de aracımla evinin yakınma götürdüm, evinin yakınma bıraktım , 2-3 saat sonra beni aradı, bizi alır mısın dedi kapının önünden, yanında avukat ERTAÇ GİRAY ile birlikte arabaya bindiler, kendisi bize AYHAN PARLAK ı tanıyormusun diye sordu, ZEKERİYA birkere MUZAFFER TEKİN in ofisinde gördüğü söyledi, ben tanımıyorum dedim, zaten de tanımıyordum, ordu evine gittik. Avukatımız ERTAÇ GİRAY Danıştay saldırısıyla ilgileniyorsunuz dedi. MUZAFFER de mümkün değil olamaz böyle bir şey intahar ederim dedi. sonra avukat bey tutuklama talebiniz var dedi, bugün gidersiniz 4-5 gün gözaltında kalırsınız, suçunuz yoksa aklanırsınız dedi, MUZAFFER de her şey netleşsin pazartesi Savcılığa giderim dedi. avukatta beni eve bırakın dedi. daha sonra bir emekli astsubay MAHMUT ÖZTÜRK ün evinde saklandı, sonra ZEKERİYA ÖZTÜRK beni aradı MUZAFFER in intahar ettiğini söyledi ve muhakkak gelmemi söyledi, ben de ZEKERİYA yı götürdüm, ZEKERİYA YURDAKUL isimli çocukla yukarı çıktı, ben de çıktığımda sandalyeye oturtular , ZEKERİYA MUZAFFER'e neden böyle bir şey yaptınız , dedi. MUZAFFER de size bir şey olmaz ben not yazdım sağa sola gönderim, intahar ettiğimi belirttim, size bir şey olmaz dedi. Daha sonra biz hastaneye götürdük, hastaneye götürmeden önce ben önde gidiyordum, ZEKERİYA beni aradı hastaneye gitmek istemiyor Maltepede abisinin evi var oraya gidelim, dedi. Ben de Maltepe tarafına götürdüm o arada RAFET ASLAR da hastaneye götürülmesi gerektiğini söylemiş ancak MUZAFFER TEKİN de beni hastaneye götürmeyin ölmek istiyorum şeklinde beyanlarda bulunmuş , ben daha sonra Acıbadem Hastenesinin ordan ayrıldım, ben bu olayda gözaltına alınmadım. Ben METE YALAZANGİL'i bir sefer METE HOCA diye MUZAFFER'in ofisinde gördüm MUZAFFER ŞENOCAK ve AYDIN YÜKSEK 'i tanımıyorum, şeklinde beyanlarda bulunmuştur.
Şüpheli HAYRETTİN ERTEKİN Savcılıkta alman ifadesinde;
Arama sırasında ele geçirilen siyah renkli ajanda içerisinde "NÖBETÇİ AMİRİ TUZLA DA TEĞMENLERİ 1972 MUZAFFER TEKİN SARIŞIN TUZLA'DA BABASI MİT'TE ÇALIŞIYORDU SALİH RAŞİT TEKİN" şeklindeki not yazısı ile ilgili olarak sorulduğunda; Benim televizyonumun haber müdürü ALİ BOLKAN hatırladığım kadarıyla Danıştay saldmsı sırasında MUZAFFER TEKİN in arandığı sırada, beni arayarak MUZAFFER TEKİN ile ilgili haber yapacağız bununla ilgili haber yapacağız dedi, bende emekli general KAYA VAROL'u aradım, bu kişi ile ilgili bilgi sordum, bana telefonda vermiş olduğu bilgileri not etmiştim, bu notlar o notlardır dedi.
03/01/2008 tarihli EMRE GÜLALTAY ile yaptığı görüşme ile ilgili olarak ;
Genelde EMRE GÜLALTAY beni arar, yukanda da bahsettiğim gibi kendisi ile Çin'de karşılaşmıştık, benim iş adamı olduğum ve televizyon sahibi olduğumu öğrendi, böyle beni sık sık arayıp lüzumsuz yere konuşuyordu, beade-~sadece dinliyordum, çok fazla kendisine cevap vermedim, onun bahsettiği MUZAFFER'in kim olduğunu bilmiyorum.
ancak benim bahsettiğim başka bir binbaşıdır, AYHAN TAŞKIN'm abisi olan binbaşıdır, ailesi bana avukat bulmam için Çorlu Devlet Hastanesinde doktorluk yapan ablası ile birlikte geldiler, ben avukat LÜTFİ İŞBULAN'ı önerdim, gidip görüşüp görüşmediklerini bilmiyorum, "TEKİRDAĞDAN HABER VARMI" şeklinde bahsedilen Tekirdağ F Tipi Ceza Evinde yatanlarla ilgili bir konu olup olmadığını bilmiyorum, ben AYHAN TAŞKIN'm abisinin Tekirdağ'da değilde burada bir askeri cezaevinde yattığını biliyorum, MUZAFFER'in MAHKEMESİ olarak bahsedilen MUZAFFER TEKİN'in mahkemesi olacağını zannetmiyorum, ben MUZAFFER TEKİN'i tanımam, herhangi bir yakınlığım yoktur, bundan yaklaşık 14-15 yıl önce benim BAHADIR TETİK isminde Kurmay Albay olarak görev yapan arkadaşım bir defa telefonda MUZAFFER isminde birisiyle görüşüyordu, bende o dönemde Azerbeycan'da inşaat işi yapmayı düşünüyordum, MUZAFFER'in de müteahhitlik yaptığını bana anlatmıştı, belki birlikte Azerbeycan'da iş yaparız düşüncesi ile tanıştırmak istedi, ben telefonda kendisine bir merhaba dedim, kendi telefonumla değilde Albayın telefonundan MUZAFFER TEKİN ile bir görüşme yaptım, onun dışında yüz yüze bir konuşma yapmadım, onun davası takip edecek bir yakınlığımız yoktur, görüşmede geçen "KASIMPASALI" tabirinden uzun boylu, Recep Tayyip ERDOĞAN'a benzeyen elinde tespihle dolaşan eczanenin yanında bulunan bir şahıstır, KASIMPAŞALI'dan kastım odur, Başbakanımıza karşı herhangi bir saygısızlığım söz konusu değildir dedi.
22/01/2008 tarihinde 13:47de HAYRETTİN ALP ile yaptığı görüşme görüşme ile ilgili olarak
HAYRETTİN ALP Bakırköy sahiline giderken Yedikule'de Onbaşılar Ocak Salonu isminde kebap salonu işleten şahıstır, onla yapmış olduğumuz görüşmede "REİSİM" şeklinde birbirimize hitap ederiz, ikimiz aynı yaşlardayız, yani REİSLİKTEN kasıt ben Belediye Başkanlığı olarak anlıyorum, ben DREJ ALİ'yi SAMİ HOŞTAN ı gazeteden okudum, kendilerini tanımam, VELİ KÜÇÜK'ün uyarılmasını ben İKAZ ETTİK şeklinde söylemiş isem de Genelkurmay'dan düzgün insanlann kendisini ikaz ettiğini ima etmek istiyorum, yoksa benim kendisini ikaz etmem söz konusu değildir, bizim televizyonun yönetim kurulu toplantısı sırasında emekli paşaların kendisini ikaz ettikleri konusu açılmıştı, o zaman böyle bir konu konuşulduğunu duydum, yoksa benim kendisini ikaz etmem uyarmam söz konusu değildir, görüşme içinde geçen insan kaçakçısı İSMAİL işyeri sahibi olup,benim yanımda çalışan NİLÜFER ismindeki kız o yeri müşterisine kiralamak istemiş, onla ilgili araştırma yaparken oradakiler insan kaçakçısı İSMAİL demişler, öyle bir konuşma geçmiş dedi.
Ben VELİ KÜÇÜK'ün normal insanlarla gezmediğini, MUZAFFER TEKİN'le , SEDAT PEKER'le illegal işlerle uğraşan kişilerle adının anıldığını gördüğüm için o şekilde konuştum şeklinde beyanlarda bulunmuştur.
Şüpheli EMİN GÜRSES Savcılıkta ahnan ifadesinde;
MUZAFFER TEKİN de beni aradı. Benim ile görüşmek istedi, görüştük. Benim ile tanışmak istediğini ve beni çok beğendiğini söyledi. MUZAFFER TEKİN hakkında bende olumlu bir kanaat oluşmuştu.
10.01.2008 tarihli görüşme ile ilgili olarak; Ben burada MUZAFFER Yüzbaşıyı temiz bir adam olarak bildiğim için MUZAFFER çıkacak diye söyledim. Ankara ' da bir askeri yetkili ile görüşürken (SARM' den olabilir.) "Şemdinli meselesini çözdünüz, buna sıra ne zaman gelecek" " dediki sıra ona geldi şimdi dediler" şeklindeki görüşmede ben askeri şahsa Şemdinli dosyasında savcının suçlu çıktığını, sanıklann serbest kaldığını, MUZAFFER' in de suçsuz olduğunu düşündüğüm için bu şekilde sitem ettim. Ben hep böyle konuşurum
22.01.2008 (saat 14:40 ) tarihli DEVRİM SEVİMAY ile yaptığı görüşme ile ilgili olarak; Kuvva-i Milîiyenin iki örgütünün CİA ile^âklh^dpğunu söyledim. Bunlardan biri TANER ÜNAL biri de FİKRİ KARADAG^dİr. Bunu'^endi etrafımdaki adamlann
konuşmalarından duyuyordum. Ben bunları MUZAFFER TEKİN ile yanyana hiç görmedim dedi. O görüşmede "savcı ile konuştum. Muzaffer yüzbaşının dosyasına baktım, içeride bir gün durması mümkün değil, Tayyip Erdoğan için yuhudidir diye kitap yazan, belgeleri veren, jandarmanın üst kademesinden birileri, korumadılar onu başka, arkasıda gelebilir bunun, belki işlerine gelmeyen bazı siyasilerde gidebilir, Veli paşanın rahiplerle, mahiplerle işi yok, büyük adam, büyük işlerle uğraşıyor, İran' da bir operasyon yapıyorlar, kimseyi koruduğum yok, Veli Paşa para, büyük paralarla uğraşıyorlar, benim öyle param olsa kendime ev alırdım, evlenirdim ama" şeklinde konuşmuşumdur.
22.01.2008 tarihli (saat 17:25); " sana bilgi vereyim, asker araya... olaylar... iki tane astsubayı aldıkya, onları çıkardık şimdi sıra Muzaffer' de, Muzaffer' i çıkarma kararı almıştık. Onun üzerine baskı yapıyorduk, bu işler patladı. Yani Muzaffer' i içerden çıkartacaktık..." şeklindeki görüşme ile ilgili olarak ;
Ben MUZAFFER' i çıkarma karan aldık şeklindeki beyanımda böyle bir kararı nerede aldığımız bilmiyorum, ancak avukatları ile yaptığım toplantıda söylenmiş olabilir. Madem adam suçsuz ise o zaman çıkann dedik. Ben her hangi bir ortamda MUZAFFER' in çıkarılması için bir karar almış değilim. İrticalen yaptığım günlük konuşmalardır
Ben askerin kışkırtıldığmı düşündüğünü bunun için üstüne gitmediğini ve kışkırtmak için böyle bir şey yapıldığını bazı askeri şahıslardan duydum. Askeri savcılar böyle bir olayın var olup olmadığını araştırsın
23.01.2008 tarihli (saat 17:49) görüşme ile ilgili olarak ; "Beni alırlarsa içeriye biliyorlar ki Amerikan ve İsrail büyükelçilerini havaya uçurmak için bizimkiler her şeyi yapacak. Telefonlanm dinlensin, bunu kaydetsinler" şeklindeki görüşmede ben namuslu bir adamım, namuslu bir adam olduğum için beni bu memlekette hiç kimse alamaz, alırlarsa bizimkiler dediğim bu memleketin milli kuvvetleridir, bunlar gider Amerikan elçiliğini bombalar diye söyledim. VELİ KÜÇÜK' ün elini öptüğümü ve her zamanda öpeceğimi söyledim dedi. Akabinde "Muzaffer yüzbaşıyı içerden çıkarmak için biz bir girişimde bulunduk, çıkaracaktık içerden, tam çıkarma girişiminin içine girdik bu operasyon patladı şeklindeki konuşmada daha önce dediğim gibi avukatlar ile yaptığım görüşmedir şeklinde beyanlarda bulunmuştur.
DURMUŞ ANUÇİN Savcılıkta alınan ifadesinde;
AYDIN ÖZBEY'den girerseniz para kaynaklannın nerden geldiğini öğrenirsiniz, AYDIN ÖZBEY 1 milyar dolara yakın paranın kaynağıydı, AYDIN ÖZBEY'in de SEDAT PEKER ve MUZAFFER TEKİN ile irtibatı vardı, MUZAFFER TEKİN'e biz MUZAFFER KOMUTAN diye hitap ediyorduk, çoğu zaman KOMUTAN derdik, Ümraniye'de, Çavuşpaşa'da ve Beykoz Konaklarında SELİM diye bir arkadaşın kahvesinde buluşurduk, genelde jandarma mmtıkalannda buluşurduk, benim evim Çekmeköy'deydi, şeklinde beyanlarda bulunmuştur.
MURAT ÖZKAN Savcılıkta alınan ifadesinde;
3351 sayılı iletişim tespit tutanağı ile ilgili olarak ;
Bu görüşme MUZAFFER TEKİN in eşi olan MÜGE TEKİN ile yapmış olduğumuz MAHMUT ÖZTÜRK'ün orduevinden kalorifer yakıtı vermesi nedeniyle olan tam rakamını bilemiyorum, alacağına ilişkin bir görüşmedir, Biz MAHMUT ile galeri dükkanında ortağız, onun aynca Akdeniz Petrol adı altında tankerle kalorifer yakıtı getirip satma durumu var, Fenerbahçe Orduevine cezaevine girmeden önce kalorifer yakıtı vermiş, daha sonra işi takip edemediği için cezaevi görüşü sırasında aynı koğuşta kaldığı MUZAFFER TEKİN'in eşi MÜGE TEKİN'e durumu açmış, o da telefonla beni aradı, benim telefonumu MAHMUT ÖZTÜRK kendisine vermiş, ben FAİK BÜYÜKTEOMANi tanımıyorum, MÜGE hanım telefonu kendisine verdi ben durumu ona izah ettim, biz henüz parayı alamadık, şeklinde
beyanlarda bulunmuştur.
MEHMET FİKRİ KARADAĞ Savcılıkta alınan ifadesinde;
Özet olarak şu hususları eklemek istiyorum. Muzaffer TEKİN benim devre arkadaşımdır. Kendisi Yüksek Askeri Şure karan nedeniyle ordudan aynlmış, daha sonra 2004 yılında kendisi ile İstanbul'da görüştüğümüzde bana seni Vatansever Kuvvetler Birliği İstanbul Teşkilatı için uygun gördük şeklinde sözler söyledi, bunun üzerine ben kendisine ben kimsenin demesi ile bir iş yapmam, kendi işimi kendim yaparım şeklinde cevap verdim, kendisi ile son görüşmemiz de bu oldu.
Bir süre önce Almanya'da silahlı saldırı sonucu öldürülen Uyuşturucu kaçakçısı olarak bilinen Ertuğrul YILMAZ'ı tanıyıp tanımadığı, tanıyor ise kimin vasıtasıyla ne şekilde tanıdığı sorusuna;
Ertuğrul YILMAZ'ı bana Avrupa'da PKK'yla mücadele eden,çatışan, kahraman bir vatan evladı olarak Muzaffer TEKİN tanıttı. Tahminen 2000 yılında Muzaffer TEKİN bana Ertuğrul'un Türkiye'ye geldiğini söyledi ve şahıslar beni Kolordu bahçesinde ziyaret ettiler. Şahıslarla oturup sohbet ettik. Yine burada Ertuğrul YILMAZ bana Avrupa'da PKK'ya yönelik çalışmalardan bahsetti. Hatta Avrupa'da PKKTılann uyuşturucu ticaretini engelleyen kişi olarak tanıttı. Hatta başka bir zamanda eşli olarak Muzaffer TEKİNTe birlikte Ertuğrul YILMAZ'm oğlunun sünnet yemeğine bile gittim.
Daha sonra Ertuğrul YILMAZ yurtdışına çıkmış. Ben Harp Akademileri Almanya gezisine gitmeden önce Ertuğrul YILMAZ'ı cep telefonundan aradım ve Berlin'de görüşmek istediğimi söyledim ancak şahıs bana Almanya dışında olduğunu söyledi. Şahısla başkaca herhangi bir görüşmemiz olmadı.
Ertuğrul YILMAZ öldürüldükten sonra Muzaffer TEKİN telefonla bana Ertuğrul YILMAZ'm Almanya'da öldürüldüğünü söyledi. Bende vatansever bir Türk evladının şehit edildiğini düşündüğümden üzüldüm.
Ertuğrul YILMAZ'm cenaze törenine ya da başka merasimine katılıp katılmadığı, katıldı ise hangi maksatla, kimin aracılığı ile katıldığı ve resmi üniformalı olup olmadığı soruldu: Beyan ettiğim gibi Ertuğrul YILMAZ'ı PKK'yla savaşan bir vatan evladı olarak bildiğim için şehit olduğunu düşündüğüm için resmi elbiseyle Kadıköy Söğütlüçeşme'de cenaze törenine katıldım. Ben cenaze törenine gittiğimde Muzaffer TEKİN'de ordaydı.
Hatta Düzce tarafındaki bir yerde Ertuğrul YILMAZ'm köyüne Muzaffer TEKİN ve Ertuğrul Yİ I .M AZ/ın akrabalarıyla birlikte mevlüt"merasimine "gittik. Biz oradayken mevlüt merasimine Sedat PEKER'in kardeşi Atilla PEKER'in de katıldığım gördüm. Burada Atilla PEKER'le tanıştım.
Ertuğrul YILMAZ'ı kimin vurduğunu bilmiyorum.
SEDAT PEKER isimli şahsı tanıyıp tanımadığı, tanıyor ise nereden, nasıl ve ne kadar zamandır tanıdığı, birlikte ortak herhangi bir iş yapıp yapmadığı soruldu; Sedat PEKER'le beni tanıştıran Muzaffer TEKİN'dir. Muzaffer TEKİN bana Sedat PEKER'i bana Türkçü, vatansever birisi olarak tanıttı. Hatta Sedat PEKER'in İstanbul'daki başta PKK'lılar olmak üzere bütün uyuşturucu satanlann ellerini kıran şahıs olarak tanıttı. Muzaffer TEKİN bana Sedat'ın hapishaneden çıktığını, Tekirdağ'da hastanede olduğunu ve ziyarete gideceklerini benimde gelmek isteyip istemediğimi sordu. Bende bu kahraman Türk evladının ziyaretine gidebileceğimi söyledim ve birlikte ziyarete gittik.
Oraya dalyan Mehmet lakaplı Mehmet UYSAL'm arabasıyla Muzaffer TEKİN'le birlikte gittik. Hastanede 10 dakika kadar ziyaret ettik. İlk tanışmamız orada oldu.
Sedat PEKER beni ve Muzaffer TEKİN'i Beylerbeyi sahilinde yalıdan bozma bir
yere bizi davet etti. Bulunduğumuz yerde fazla müşteri olmadığı için orayı kapattığını
değerlendirdim - ~* -
Orada birkaç saat sohbetimiz oldu. Görüşmelerimiz vatan millet kurtarma ekseninde geçti. Kendisi de Muzaffer TEKİN'in anlattığı şekilde uyuşturucu satıcılarıyla mücadele ettiği anlattı.
Bir süre sonra Muzaffer Sedat'ın bizi yemeğe çağırdığını söyledi. Bizde Muzaffer'in bürosunda bekledik. Akşama doğru sonradan adını Boğaç olduğunu öğrendiğim atletik yapılı bir şahıs bizi almaya geldiğini söyledi ve birlikte Beykoz'da bulunan büyük bir bahçe içerisindeki eve gittik.
Sedat bana Bülent AKARCALI'nm kendisine Ermeni soykırımı ve Türk dünyasıyla ilgili film yapmak yönünde teklifte bulunduğunu söyledi. Bende Bülent AKARCALI'nın bulunduğu yerde olmak istemem dedim. Sedat bana Öztürkler isimli internet sitesini kurduğunu söyledi ve içeriği hakkında konuştuk.
Bu ziyaret Sedat PEKERTe son görüşmem oldu ve bir daha da yüzünü görmedim.
Daha sonra Sedat PEKER'in kardeşi Atilla PEKER'le birkaç defa kandil ve bayramlarda kutlama amaçlı görüşmem oldu." şeklinde beyanlarda bulunmuştur.
KEMAL KERİNÇSİZ Savcılıkta alınan ifadesinde;
MUZAFFER TEKİN'i de yine yukarıda VELİ PAŞA ile tanıştığımı ifade ettiğim 10 Nisan 2006 tarihindeki Boğazlayan Kaymakamını anma toplantısında tanıştım, görüşmelerimiz hasın toplantılarında konferanslarda olmuştur, Danıştay operasyonu olunca söz konusu davada diğer şüpheli MEHMET ZEKERİYA ÖZTÜRK'ün müdafisi olmam sebebiyle kendisi ile görüşmem olmuştur, kendisini o sebepten dolayı da tanırım, Danıştay operasyonundan sonra da yine basın toplantılarında toplantılarda birlikte olmuştur, telefonlaşmalarımızda söz konusudur, çok sıklıkla olmamakla birlikte telefonlaşmalarımız vardır ve Ümraniye operasyonundan sonra da kendisinin vekilliğini yürütmeye başladım, eşi MÜGE hanımlada bu vesile ile tanıştım, Danıştay olayından sonra kendisinin sosyal hayattan da geri çekti, son dönemde iki şehit cenazesinin kaldırıldığı Levent Camiisinde görmüştüm, ben tutuklanmadan önce kendisini orada görmüştüm, ben kendisi ile herhangi bir organizasyon gerçekleştirmedim, ticari veya hukuki hiçbir sivil toplum kuruluşunda biraraya gelip ortak birşey yapmadık, benim büroma dahi hiç gelmemiştir
RAFET ARSLAN'ı MUZAFFER TEKİN in arkadaşı olması nedeniyle MUZAFFER TEKİN'den sonra yaklaşık 1 yıldan beri tanırım, kendisiyle MUZAFFER TEKİN in davaları nedeniyle birkaç telefon görüşmemiz olmuştur, dava dışında herhangi bir görüşmüşlüğümüz yoktur,
2007 Ağustos ayında Sabah ve Zaman gazetelerinde MUZAFFER TEKİN'in Alman ajanı ve uyuşturucu kaçakçısı olduğun dair haberler çıkmıştı, arkasından 9. ayda savcı Zekeriya ÖZ ile bu konuyu görüştüm, kendisi bana bu konuyu araştırdıklarını, gerekli yazışmayı yaptıklarını o MUZAFFER TEKİN'in bu MUZAFFER TEKİN olmadığını söyledi, ancak soruşturma gizli olduğundan bu konuda herhangi bir belge almam mümkün değildi, bizde Zaman ve Sabah gazetelerine dava açabilmemiz için hangi MUZAFFER TEKİN hakkında bu suçlardan ötürü şikayet edildiğini ve hakkında karar çıktığını tespit etmemiz gerekiyordu, bunun içinde ATİLLA'ya böyle bir kesinleşmiş karar var ise kendisinden vermesini istedim, bana bir adet kesinleşmiş karar gönderdi, ancak ATİLLA'mn bana gönderdiği bu karar gizli değildir ve tarafımdan da hiçbir yerde kullanılmamıştır, bunun dışında telefonda bana söylediği konularda vereceğini belirttiği ancak benim hiçbir talebim olmayan telefon görüşmelerinde dahi talepte bulunmadığım belli olan hiçbir karar göndermemiştir, çoğu karar telefonda göndereceğim sohbeti içinde geçmiş ben istemediğimden ve kendisinden de hiçbir şekilde aldırmadığımdan tarafıma kendisinin bahsettiği kararlar asla intikal etmemiştir, telefon görüşmelerine bakıldığında görüleceği üzere ben kendisinden MUZAFFER TEKİN ve TANER AKÇAM^L dışında hiçbir karar talep etmedim, kaldı ki söz konusu kesinleşmiş emsal kanp^âışafimdan%er zaman için araştırılıp
/
/[; * % \
" , » n- \ ,<
- 334 |^*5» iz*
bulunabilecek basma yansımış kararlardır, gerek ev aramamda gerekse büro aramamda ATİLLA 'nin telefonda bana bahsettiği kararlardan hiçbiri çıkmamıştır ve gerçekte de yoktur, çünkü 301 konusundaki kararlar birbirine benzediğinden AİHM uygulaması açısından önem arz etmemesi sebebiyle tarafıma da bir istifade vermediğinden kendisinden hiçbir şekilde karar aldırmadım, verdiği TCK 301 karan ile ilgili karar ve MUZAFFER TEKİN ile ilgili bir karan hiçbir yerde kullanmadım
07/11/2007 tarihli saat 12:19-12:21 arasında ATİLLA AKSU ile yapılan görüşmedeki gönderdiği evraklann belgelerin içeriğinin ne olduğu ile ilgili olarak
Ben Sabah gazetesinde Ağustos ayında MUZAFFER TEKİN ile ilgili uyuşturucu kaçakçısı ve Alman ajanı şeklinde haber yapan Sabah gazetesinin muhaberi TUTKUN ARBAŞ ve sorumlu yazı işleri müdürleri hakkında dava açtım, bu daha hala devam ediyor, bana ATİLLA AKSU'nun hangi belgeyi gönderdiğini bilmiyorum, böyle bir karar ne benim büromda ne de evimde ele geçirilmemiştir, sözü edilen kararlar gizlilik derecesi olmayan kesinleşmiş aleni olan belgelerdir, heryerde bulunabilecek içtihatlardır, tarafımızca hiçbir yerde kullanılmamıştır
Muzaffer TEKİN'den elde edilen (1) nolu CD'nin çıktılan ile aynı içerikte olduğu tespit edilmiş olup, dosyadaki gizlilik ve kısıtlama karan da kendisine hatırlatılarak bu tür gizli belgelerin ne şekilde elde ettiği ve başka bir yerde kullanıp kullanmadığı konusu ile ilgili olarak
MUZAFFER TEKİN 14/06/2007 tarihinde tutuklandıktan kısa bir süre sonra büroma AYDIN YÜKSEK isimli bir kişi geldi, ben kendi odamda arama yapılan odamda oturuyordum, doğrudan odama gelerek beni hatırladmızmı tanıdınız mı dedi bende hayır tanıyamadım dedim, arkasından ben Ümraniye operasyonu davasında aranan AYDIN YÜKSEK isimli kişiyim, beni size bu dava ile ilgilendiğinizden ötürü sizlerinde tanıdığı bir kişi isminizi verdi, bu sebeple doğrudan size geldim, MUZAFFER TEKİN'in de evinde çıkan gizli olduğu iddia edilen CD'nin bir kopyası da benim elimdedir diyerek elinde tutuğu CD'yi masamın üzerine koydu, devamla bu CD'de herhangi bir gizli belge olmadığını, kendisinin iş ortağı olan MUZAFFER ŞENOCAK ile ilgili bilgiler olduğunu bu bilgileri MUZAFFER ŞENOCAK'tan derleyip bizzat CD'ye kendisinin aktardığını ve METE YALAZANGİL aracılığıyla MUZAFFER ŞENOCAK'm asker kimliği nedeniyle yardımcı olmak için MUZAFFER TEKİN'e teslim ettiğini ve bu CD sebebiyle de kendisinin arandığını bu konuda hukuki bir yardımda bulunup bulunamayacağımı sordu, ben kendisine CD'de ne olduğunu sordum, kimlik bilgileri olduğunu ifade etti, birlikte beraber bilgisayara koyarak içindeki dokümanlara tek tek baktık, bakabildiğimiz dokümanlarda ben gizlilik unsuru görmedim, dokümanlarda "GİZLİ" ibaresi yoktu ve aynca söz konusu dokümanlarda ürünlerin tanıtımı MUZAFFER ŞENOCAK hakkında kimlik bilgileri şirket bilgileri GAMBİYA ile ilgili fotoğraflar, bazı komutanlann bazı konularda isim zikretmeksizin görüşleri, Milli Güvenlik Kurulu kararlan, gizli olmayan raporlar ve ülke meseleleri hakkında belgeler olduğunu gördüm, ancak yukanda zikretiğim gibi CD'yi getiren şahıs bu CD'nin MUZAFFER TEKİN 'e bırakılan CD'nin bir kopyası olduğunu ifade etti, bende bunun üzerine kendisine CD'yi çıkartarak teslim ettim ve söz konusu CD 'yi Emniyet Müdürlüğüne veya soruşturmayı yapan CUmhuriyet Savcılığına teslim ederek kendisinin de teslim olmasını ifade ettim, bana bu konuda tutuklanıp tutuklanmayacağını belirtti, MUZAFFER TEKİN'in bu CD sebebiyle tutuklandığını belirttiğimden tutuklanma şansının da yüksek olduğunu ifade ettim, avukatım olup olamayacağını sordu, ben MUZAFFER TEKİN müdafii olduğumu bu sebeple bu dosyada menfaat çatışması olma ihtimaline binaen müdafii olamayacağımı ancak avukat bulamaması halinde avukat tavsiye edebileceğimi söyledim, bunun üzerine peki ben bu akşam teslim olacağım, avukat bulamazsam yardım için size dönerim diyerek CD'yi alıp büroyu terk etti. Bilahare söz konusu CD'deki bilgiler bilgisay^pfflîzds^kmış olmakla aradan 4 ay geçtikten sonra söz konusu CD'de yer alan bilgilerin; Sefa'daha^uyarak birer çıktılannı da
Dostları ilə paylaş: |