Bizim eski malum es mi giden arkadaşlar vardı bizim Grup o grubun yaptığı gibi bir çalışma var öyle hissediyorum



Yüklə 3,55 Mb.
səhifə22/53
tarix23.01.2018
ölçüsü3,55 Mb.
#40503
1   ...   18   19   20   21   22   23   24   25   ...   53

* -%\

yazdırarak elinizdeki klasörü oluşturdum, söz konusu belgelerin gizli olup olmadığı konusunda 05/10/2007 tarihinde Genel Kurmay Başkanlığı'na ve Milli Güvenlik Kurulu'na 6 sayfalık dilekçenin ekinde bu çıktıların bütün fotokopilerini ekleyerek 08/10/2007 tarihinde Aras Kargo ile Milli Güvenlik Kuruluna ve Genel Kurmay Başkanlığı Adli Müşavirliğine gönderdim, söz konusu dilekçelerimi ve gönderi belgelerimi şuanda sizlere ibraz ediyorum, gönderdiğim yazılara Genel Kurmay Başkanlığından 16/10/2007 tarihinde cevap gelerek söz konusu dosyanın ve gönderdiğim dilekçenin K.K.K.'lığı Adli Müşavirliğine gönderildiğini belirtilmiştir. Daha sonra yine aynı dilekçemle ilgili olarak incelemenin tamamlandığı 14 Aralık 2007 tarihi 516846 sayılı yazı ile söz konusu belgeler hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına bilgi verilmiş olduğunu, istenen bilgilerin belirtilen makamdan temin edilmesinin uygun olacağının ve aynca dilekçemizde bu konuyla ilgili muazzaf subaylann bu olaya kanşıp kanşmadıklan bu konuda Genel Kurmay tarafından herhangi bir soruşturmanın açılıp açılmadığı konusundaki sorumuza da bu konuyla alakalı TSK personeli hakkandı Adli makamlara intikal eden herhangi bir soruşturma bulunmadığı belirtilmiştir. Bunun dışında Milli Güvenlik Kurulu sekreterliğine göndermiş bulunduğum aynı tarihli yazı cevabıma 31/10/2007 tarihinde cevap gelmiş, talep etmiş olduğum konularda yani söz konu belgelerin Milli Güvenlik Kurulundan çıkan gizli belge olup olmadığı, var ise bu konuda hangi belgenin gizli olduğu hususundaki soruma da kendi internet sitelerine koymuş olduklan yazıyı ifade ettiklerini, bu yazıda da 20 Haziran 2007 tarihli çeşitli basın ve yayın organlannda yayınlanan Milli Güvenlik Kurulu toplantı tutanaklarının ele geçirildiği haberleri gerçeği yansıtmamaktadır kamu oyuna saygı ile duyrulur diye Basın Genel Sekreterlikçe yaymladıklannı ifade etmişlerdir, bu anlamda söz konusu belgelerin Milli Güvenlik Kurulu tarafından gizli olmadığı ortaya çıkmış bulunmaktadır, öncelikle söz konusu dosyanın bana geliş şekli aynen bu anlattığım şekildedir, nitekim AYDIN YÜKSEK'te Haziran ayında teslim olduktan sonra bu hususu aynen benim ifade ettiğim şekli ile anlatmış ifadesini de bu şekilde vermiştir, AYDIN YÜKSEK'in 2007/1536 Hazırlık sayılı dosyasına vermiş olduğu ifadenin aynen bu anlattıklanma ek olarak ilave edilmesini arz ve talep etmekteyim, çünkü bu ifade benim anlattığımı açıkça teyid etmektedir, herşeyden önce bana getirilen CD dosyadaki CD'nin bir başka kopyasıdır, tarafımdan bu CD üzerinde hiçbir şekilde hiçbir değişiklik yapılmamıştır, bu CD yine hiçbir şekilde yasanın dışında temin edilmemiştir, tamamen davasını bana vermek isteyen dosya şüphelisi tarafından getirilmiş olup, bu belgeler o CD'den çıkanlan belgelerdir, yine dosyaya şuanda sunduğum dilekçe ve ekindeki Milli Güvenlik Kurulu ve Genel Kurmay Başkanlığı yazışmalan da benim bu söylediklerimi aynen teyid etmektedir, söz konusu CD'den çıkan belgeler kesinlikle tarafımdan bir başka yerde kullanılmamış, verilmemiş ve başka taraflara açıklanmamıştır. Tamamen müvekkilimin müdafası kapsamında tarafımdan herhangi bir çaba ve kanunsuz bir eylem olmaksızın gelen delil olarak değerlendirilmiştir. Dosyadaki gizlilik unsuruna da riayet edilmiştir, hiçbir basın ve yayın organında çıkmamış ve tarafımca da verilmemiştir. Temininde gayri kanunilik yoktur, doğrudan doğruya bir dosyanın müdafiisine gelen delil yasalar çerçevesinde korunmuş ve gizlilik kuralına da riayet edilmiştir, belgelerin kaynaklan olduğu iddia edilen Genel Kurmay Başkanlığı'na ve Milli Güvenlik Kurulu Sekreterliğine gönderilmiş olması gizlilik kuralını asla ihlal etmez, çünkü belgelerin gerçek mercii söz konusu kurumlardır, bu kurumlara gönderilmekle belgeler ifşa edilmiş sayılamaz

Benim söylediklerim doğrudur, büromda birlikte yanında getirmiş olduğu MUZAFFER TEKİN'den elde edilen CD'nin ayn bir kopyasını benim bilgisayanmda ayn bir kopyasını getirerek benim bilgisayanmda açtık, kendisi o konuyu atlamış olabilir, büroda CD'nin içeriğine de birlikte baktık inceledik, kendisinin CD'nin içerisinde ne olduğunu bilmiyorum demesi belki ilk etapta METE YALAZANGİL 'e verirken içeriğini bilmediğini ifade etmek istemiştir, aynca belirtmek istediğim bir huş^rdah^Nf^,



Devamla öncelikle bu belgeler MUZAFFER TEKİN davasında delil niteliğindedir, müdafisi olup, müdafiiliğim gerek arama sırasında gerek şuanda da devam etmektedir, Terörle Mücadele Yasasının 10. maddesinin e bendinde belirtildiği şekilde el konulması usule uygun değildir, gelen delile bir avukatın ne şekilde ulaştığını açıklama zorunluluğu burada yoktur,

3007 sayılı tapedeki SEVGİ ERENEROL ile yaptığımız görüşmedeki dosya
patrikhane kapatılması ile ilgili olan dosyadır, orada bahsedilen dökümlerin tahlilleri mastır
planın tahlilleri ibareleri Ümraniye davasının içinde bulunan deliller ile ilgilidir, söz konusu
delillerden mastır çalışması KUDDİSİ OKKIR'm hazırlamış olduğu parti programına benzer
bir çalışma olup, şüphelilerin ifadelerinde çok ayrıntılı olarak yazılmıştır, dosyadaki mevcut
bütün deliller üzerinde avukat ENGİN BEYle bir paylaşıma girerek delillerin teknik hukuk
tahlilini yapmak suretiyle dava açılmadan ön hazırlığımızı bitirerek iddianame sonrasında
tutukluluğun kaldırılması için mahkemeden hazır hale gelmemize yarayan çalışmalardır, bu
beyanlarımda hiçbir hukuka aykırılık yoktur, sadece meslektaşımla yapmış olduğumuz
müdafaanın paylaşımıdır, orada KOMUTAN olarak geçen emekli yüzbaşı MUZAFFER
TEKİN'dir, genelde askerlere KOMUTAN diye hitap edilir, başka bir anlamı yoktur

3008 numaralı tapedeki 300 milyon lira para toplanma konusu ile ilgili olarak;


Küçükçekmece de MUZAFFER TEKİN'i seven genç arkadaşlar 10'ar 20'şer YTL'yi

komutanın zor durumda olmasına binaen toplayıp bana verdiler, bende kendisine takdim ettim, o da sevindi, konuşmamızda geçen ÜLKER hanım Ay Yıldız Platformu Genel Başkanlığını yapan ÜLKER DURUKAN'dır, kendisi aynı zamanda çevre dostları derneği başkanlığını yapar, Bakırköy Belediyesinde İdari Meclis üyeliği yapmıştır, bu platform resmi bir platformdur, yaklaşık 250'ye yakın derneğin toplandığı bir platformdur, bu platforma bizde üyeyiz dedi.

3025 nolu tapede MURAT ÖZKAN la yapılan görüşmede ALİ YİĞİT in yeniden ifade vermesi konusunda BOŞVERİLMEMESİ şeklindeki beyanları ile ilgili olarak ;

ALİ YİĞİT cezaevinden tahliye edildikten sonra derhal aynı günde veya bir gün sonra önce MURAT ÖZKAN'ı MÜGE TEKİN'i ve MUZAFFER TEKİN'in kardeşi RIZA TEKİN'i arayarak kendisinin hatalı yazılan ve gerçekte beyan etmediği ifadeleri yüzünden MUZAFFER TEKİN 'in ve MAHMUT ÖZTÜRK'ün cezaevinde yattığını ve bundan vicdanen rahatsız olduğunu ifade ederek telefonla aramıştır, bunun üzerine yukanda ismi geçen 3 kişi TEKİN'in avukatlan olarak bana ve avukat ENGİN BEYE bu konuyu anlattılar, ALİ YİĞİT cezaevinde kaldığından dolayı yıprandığını, Trabzon da ailesinin yanma giderek biraz dinleneceğini daha sonra İstanbul'a gelip bu konuda gerekirse yeniden ifade verebileceğini yine yukandaki 3 kişiye beyan etmiş, aradan bir süre geçtikten sonra MURAT ÖZKAN bana telefon açarak ALİ YİĞİT'in Trabzon'dan geldiğini kendileri ile görüşmek istediğini söylemiş, bende MURAT ÖZKAN'a böyle bir görüşmenin yapılabileceğini görüşme yeri konusunda da tamamen ALİ YİĞİT'in söylediği yere gidebileceğimizi belirttim, bir müddet sonra MURAT ÖZKAN söz konusu toplantının yerini Ümraniye'de bir balıkçı dükkanı olarak verdiklerini, bu adresi avukat ENGİN BEY'le avukat SEÇKİN BEY'e de bildirdiğini, bu sebeple oraya gelmemi istedi, bende söylenen saatte kendi vasıtamla söz konusu balıkçı dükkanına gittim, toplantı da en az 10-12 kişi kadar vardı, ALİ YİĞİT abisi dahil akrabalan ile birlikte kalabalık bir şekilde gelmişlerdi, toplantıda MUZAFFER TEKİN vekili olarak ben ve avukat ENGİN, MAHMUT ÖZTÜRK'ün vekili avukat SEÇKİN ve MAHMUT ÖZTÜRK'ün kardeşi İSA ÖZTÜRK ve ortağı MURAT ÖZKAN ile ALİ YİĞİT, ağabeyi ve isimlerini bilemediğim birçok akrabalan katılmışlardı, karşılıklı tanışmadan sonra geçmiş olsun dileklerinde bulunduk, ALİ YİĞİT'e emniyette verdiği ifadeyi okuyarak bu ifadeyi verip vermediğini sorduk, ALİ YİĞİT kesinlikle bu ifadeyi vermediğini olayın gerçeğini bire bir cümlelerle herkesin huzurunda anlattı^anlatımlannı not şeklinde yazdım, aldığım notu tek tek herkesin huzurunda cümle cümle'ÂLİ YİĞİT'e tekrar okuyarak ifadenin



bu şekilde olup olmadığını sordum, ALİ YİĞİT verdiğim ifadem hatalıdır, okutmadan imzalatılmıştır, vekil arkadaşım ifadenin sonunda gelmiştir, bu sebeple ne yazıldığını bilmediğimden imzalamak zorunda kaldım, ama gerçek benim anlatığım gibidir, bunu da yann Savcılığa gidip ifademi yeniden vereceğim dedi, bende daha önce Savcı Zekeriya ÖZ'e bu konuyu anlatıp ALİ YİĞİT'in yeniden ifadesini alıp almayacağını sordum, sayın savcıda gelirse alnım dedi, ancak ertesi gün avukatının tesirinde kalarak belkide muhtemelen avukatın sorumlu doğabileceğinden ifade vermeye gitmemiş, bizde bunun üzerine o toplantıda bulunan kişilerin tanık olarak dinlettik, MURAT ÖZKANin arabasında yapılan aramada ele geçen ifade tutanaklan söz konusu toplantıda almış olduğumuz notlardır, başka bir amacı da yoktur

3090 nolu tapede ismi geçen OĞUZ ÖCALAN, MUZAFFER TEKİN'in arkadaşıdır, ne iş yaptığını bilmiyorum, MUZAFFER beyin eşi MÜGE hanım bana telefonunu verdi, bende Genel Kurmay'a yazmış olduğumuz yazının cevabının çıkıp çıkmadığı konusunda kendisinden yardım istedim, orada bahsettiğim CD'lerden kasıt soruşturma yürüten Cumhuriyet Savcısı tarafından imajı çıkanlan bilgisayar harddiskinin aktanlmış olduğu ve MÜGE TEKİN tarafından Kadıköy'de bir cd dükkanında imajı çözdürüp hazırlatmış olduğu CD olup AYDIN YÜKSEK in bana getirmiş olduğu CD ile bir alakası yoktur şeklinde beyanlarda bulunmuştur.

ATİLLA AKSU Savcılıkta alman ifadesinde;

İletişim tespit tutanaklan ile ilgili olarak;

3281 sayılı tapedeki görüşmede KEMAL KERİNÇSİZ medyada benden MUZAFFER TEKİN ile ilgili hırsız dolandıncı gibi haberler çıktığını, kendi müvekkilinin ismi ile karıştığını, bu nedenle MUZAFFER TEKİN hakkındaki dava dosyalannm numaralannı benden istedi, bende MUZAFFER TEKİN isimli olanlan UYAP'tan çıkarttım, ancak ana baba isimleri farklı MUZAFFER TEKİN ismindeki şahıslann hırsızlık dolandıncılık gibi suçlardan soruşturma numaralannı tespit edip yazı ile bir elemanına verip gönderdim şeklinde beyanlarda bulunmuştur.



GAZİ GÜDER Savcılıkta alınan ifadesinde;

Kuddusi Okkır beni geçen yıl Muzaffer TEKİN ile tanıştırmak istedi ben Muzaffer ile tanışmadım Haziran veya Temmuz ayı idi, daha sonra kendim bu adamlar kim diye Asuman hanıma e- mail attım, Asuman'da bana e- mailleri attıktan sonra ben Kuddusi'ye döndüm bu adamlar mı beni tanıştıracaktın diye tartışma oldu, şeklinde beyanlarda bulunmuştur.

VEDAT YENERER Savcılıkta alman ifadesinde;

Kendisi daha sonra elleri kelepçeli şekilde basında gördüm, serbest bırakıldıktan sonra bir haberci olarak kendisini arayarak konunun ne olduğu Muzaffer TEKİN' in nasıl kendisini bıçakladığını sordum, o ise Muzaffer TEKİN' in Danıştay' a saldınsmdan dolayı kendisini suçlayıcı beyanlarda bulunduğu ve bu nedenle aralan bozuk olduğunu söyledi, aralannm bozuk olduğunu anladım ve bu konu hakkında herhangi bir soru sormadım, şeklinde beyanlarda bulunmuştur.



MUAMMER KARABULUT Savcılıkta alman ifadesinde;

Muzaffer TEKİN'i daha önce gıyaben tanıyordum. İçinde bulunduğum Milli Güç Birliği Hareketinin İstanbul'daki faaliyetlerine destek verdiğini, vatanperver bir insan olduğunu biliyordum. Sevgi ERENEROL'da kendisini bana bu şekilde anlatmıştı. Kendisi ile Galatasaray Lisesinin önündeki konusunu hatırlamadığım bir basın açıklamasında şahsen tanıştık. Bu olay kendisini Danıştay saldırısı olarak bilinen olaydan sonraki bir tarihte olmuştur. Bir daha kendisi ile görüşmedim, şeklinde beyanlarda bulunmuştur.



ZEKİ YURDAKUL ÇAĞMAN Savcılıkta alman ifadesinde;

Mete Yalazangili bir akrabam ile ortak ticarit yaptıklarından dolayı tanırım. Muzaffer TEKİNin ofisinde de birkaç kez görmüştüm, şeklinde beyanlarda bulunmuştur.



TUNCAY HACIBEKTAŞOĞLU Savcılıkta alınan ifadesinde;

Birlikte gözaltına alındığımız Salpir isimli şahsı 2003 yılında Samsunlu birisinin yanında tanıdım. O zaman işi yoktu, kalacak yeride yoktu. Samsunlu İsmail isimli şahıs benimle kalmasını çalışmasını istedi. O tarihte benim Esenler Ateşalanmda kasap dükkanım vardı. Salpir burada bana et yüklemede hamal olarak çalıştı. Hemde dükkanımda yatıp kalkıyordu. Saipirin Muzaffer TEKİNle nasıl tanıştığını bilemiyorum. Bu yılın Mart ayında bir Asayiş uygulamasında benim üzerimde ruhsatsız silah yakalandı. Saipir de yabancılar şubesi tarafından gözaltına almdı. Ben serbest bırakılınca Saipir bana daha önce birlikte radyomuz için reklam almaya gittiğimiz Muzaffer TEKİNe git kendisinden yardım iste dedi. Gidip Muzaffer TEKİNle görüştüm. Yardımcı olamayacığını bana söyledi. Daha sonra beni aradı, Saipirin durumunun ne olduğunu sordu. Bende kendisini bir iki kez radyomuza reklam verme konusunu karara bağlayıp bağlamadığını sordum, şeklinde beyanlarda bulunmuştur.



SAİPİR DEBZLELVİDZE Savcılıkta alınan ifadesinde;

Ben Muzaffer TEKİN ile bundan yaklaşık 5-6 sene önce Türkiye ye ilk geldiğim yıllarda tanıştım. O zaman Aksarayda dericilik yapan esnafa tercümanlık yapıyordum. Fahrettin isimli bir rus vatandaşı mal almak için bizim dükkana gelmişti. Birlikte konuşurken kendisinin Rusyada inşaat işi yapan bir tanıdığı ile birlikte Türkiyeye geldiklerinde tanıştığını, benide tanıştırmak istediğini söyledi. Fahrettin ve Rusyadan tanıdığı inşaat işi yapan Türk vatandaşı o zaman Muzaffer TEKİNİ İstanbulda ziyaret etmişler, Fahrettin birlikte Muzaffer TEKİNe gitmeyi teklif etti. Onun tarifiyle Kadıköyde bulunan Rıza Petrol isimli iş yerine bir Ramazan günü birlikte gittik. Ben oruçluydum. İftar vakti yakındı. Bende büroda orada bulunanlarla birlikte iftar yaptım. Çay içip ayrıldık. Ondan sonrada 5-6 yıllık süreçte 7 veya 8 kez Muzaffer TEKİNin Rıza Petrol isimli işyerine gittim. Reklam almak için kendisine teklif verdik. Yanında Tuncay Hacıbektaşoğlu da vardı. Kendisiyle görüşüp ayrıldık. Muzaffer TEKİNİ anlattığını şekilde tanıdım. Adı geçen diğer kişiyide tanımıyorum. Bu kişilerde ele geçen silah ve dokümanlarla bir ilgim yoktur. Mete Yalazangili, Muzaffer TEKİNin bürosunda gördüm. Sporcu olduğunu öğrenince sohbet ettik. Reklam için yanma birkaç kez gittik. Kendisini bu nedenle tanıdım, şeklinde beyanlarda bulunmuştur.



METE YALAZANGİL Savcılıkta alman ifadesinde;

Muzaffer TEKİN'i 15-16 seneden buyana tanırım. Kendisiyle ilk tanışmamız Göztepede Selami Çeşmi Özgürlük Parkında spor yapan vatandaşlara Kadıköy Belediyesinin organizesinde spor yaptırdığı sırada olmuştur. Kendisinin emekli subay olduğunu o zaman öğrendim. Benimde sporcu olduğumu öğrenince birlikte spor yapmayı teklif etti, bu şekilde onlann grubuna katıldım. Daha sonra kendisina ait yine Kadıköyde bulunan Akaryakıt pazarlama işi yapılan Rıza Petrol isimli işyerine ziyaret amaçlı gidip geldim. O tarihten bu yana dostuğumuz devam etmektedir.



Muzaffer TEKİN'in ifadesinde Semih Tufan Güîaltayı benim aracılığımla tanımış olduğu ifadesi doğrudur. Ben 1978-1988 yıllan arasında 10 yıl süreyle Tekel spor klübünde idarecilik ve antrenörlük yaptım. O tarihlerde benimle aynı semtte oturan anne ve babasınıda tanıdığım Semih Tufan Gülaltay, Tekel spor klübünün boks takımının yıldızları arasında antremana geliyordu. Kendisini bu nedenle tanınm. 1993 yılında ben Galatasaray spor klübünde antrenörlük yaptığım yıllarda Semih Tufan Gülaltay ile birlikte Kadıköyde yürürken Muzaffer TEKİNle karşılaştık. Ayak üstü sohbet sırasında Semih Tufanı, Muzaffer TEKİNle tanıştırdım. Daha sonra kendilerinin Muzaffer TEKİNin bürosunda görüştüklerini öğrendim. Çünkü o tarihlerde ben yabancı uyruklu eşim sporcu olduğu için kendisiyle birlikte Almanyaya gitmiştim. 1997 senesinde tekrar Türkiyeye döndüm. Muzaffer TEKİN ile Semih Tufan.GülaJtayın dostluklannm devam ettiğini ancak, çay kahve sohbetiyle sınırlı olduğunu bjllyoaımr \






559 I;i] >%i







Ben 2004-2005 yılından bu yana DYP Kadıköy Genel sekreterliği görevini yürütmekteyim. Pek çok vatandaş bize gelir sıkıntısını anlatır yardım ister. Birgün eski polis olduğunu söyleyen bir şahıs Küçükçekmeceden geldiğini, ordunun özel kuvvetlerinde görevli olan Muzaffer Şenocak isimli şahsın kendisini 150 000 ytl dolandırdığını söyledi, yardım istedi. Ben de eski bir emekli subay olduğunu bildiğim ve DYP Kadıköy Teşkilatına Bürosu çok yakın olan Muzaffer TEKİNe giderek durumu anlatmayı uygun buldum. Birlikte Muzaffer TEKİNin Rıza Petrol isimli bürosuna gittik. 4-5 misafiri ile birlikte bürosunda idi. Kendisine Aydın Yüksek durumu detaylarıyla anlattı. Şikayet edilen kişinin bir ordu mensubu olması sebebiyle Muzaffer TEKİN konuya ilgi gösterdi. Bizim yanımızda birkaç yeri aradı. Tam bir bilgi alınamadı. Biz bürodan ayrıldık. Daha sonra Aydın Yüksek beni birkaç kez daha aradı. Muzaffer Şenocak ile ilgili bilgilerin bulunduğu bir cd'yi bana getirdi. Bende Muzaffer TEKİNin bürosuna bıraktım. Daha sonra bu yılın haziran ayında Muzaffer TEKİNin gözaltına alındığını, ifadesinde benden bahsettiğini öğrendim. O tarihten bu yana evimdeyim. Herhangi bir yere ayrılmadım. İşime devam etmekteyim. Muzaffer TEKİNin bürosunda ele geçirilen cd ve diğer dokümanlarla ilgili bilgim yoktur.

2000-2001 yıllarında Muzaffer TEKİN beni telefonumdan aradı, bürosuna davet etti. gittiğimde sonradan ismini Oktay Yıldırım olduğunu öğrendiğim uzun boylu, iri yarı bir şahısla beni tanıştırdı. Gazi olduğunu, Astsubay olduğunu anlattı. Bu şahsın ayaklarından birisi alçıdaydı ve aksıyordu. Gatada tedavi gördüğünü iyileşme olmadığını bana anlattılar. Bende Oktay Yıldırıma alçıyı çıkarmasını, yüzmesini, kaslarını güçlendirecek spor yapmasını tavsiye ettim. Kendim el yazımla kaslarını güçlendirici bir egzersiz programı yazarak kendisine verdim. O tarihten bu yana Oktay Yıldırımı birkaç kez daha Muzaffer TEKİNin bürosunda gördüm. Bu anlatmış olduğum görüşmenin dışında kendisiyle herhangi bir irtibatım olmamıştır, şeklinde beyanlarda bulunmuştur.

Şüpheli Rafet ARSLAN 25.06.2007 tarihinde Emniyette vermiş olduğu ifadesinde ;

"Benim Ankara'da yapılan dernek çalışması ve piknikten haberim yok. Ancak Ankara'da ki Vatansever Güçler Birliği isimli dernek olduğunu biliyorum. Derneğin kurucusu ve başkanını bilmiyorum, ancak derneğin İstanbul Şubesinin Hüseyin GÖRÜM isimli şahsın kuracağı şeklinde duydum ve Hüseyin GÖRÜM'ü ilk kez ile Hüseyin GÖRÜM'e ait Maltepe'de bulunan işyerinde kuru fasulye pilav yemeye gittiğimde gördüm. Bu yemeğe beni Muzaffer TEKİN davet etmişti. Kuddusi ORKIR isimli şahsı da ilk kez bu yemekte gördüm. Kendisini bir de Muzaffer TEKİN'in bürosunda gördüm, kendisi ile hiçbir samimiyetim yoktur. Bu yemeğin ve toplantıların amacı Ankara'da bulunan Vatansever Güçler Birliği Derneğinin İstanbul Şubesini kurmak ve Muzaffer TEKİN'i bu dernek içinde Hüseyin GÖRÜM yer almasmı istiyorlardı, ancak Muzaffer bu dernek içerisinde yer almadı. İfade de isjmi geçen şahıslardan Hüseyin GÖRÜM derneğin İstanbul Şubesini açmakla görevliymiş, kendisi ile herhangi bir samimiyetim yoktur. Can Albay isimli şahsın beden eğitimi öğretmenliği yaptığmı biliyorum, kendisi ile herhangi bir samimiyetim yoktur. ." şeklinde beyanlarda bulunmuştur.



Şüpheli Sevgi ERENEROL 25.01.2008 tarihinde Emniyette vermiş olduğu ifadesinde ;

Muzaffer TEKİN aile dostumdur. 2002 yılından bu yana tanırım. Kıbrıs Mitinginde tanışmıştık. Ailecek görüşürüz Cezaevine gider ziyaret ederim. Telgraflaşır mektuplaşınz.

Rafet ARSLAN Muzaffer TEKİN'in arkadaşıdır. 1994 yılında ben MHP İl başkanlığında iken o Şişli İlçe Teşkilatmdaydı şuan Muzaffer TEKİN'i ziyarete beraber gideriz çünkü cezaevinde Muzaffer TEKİN'i Ben, Rafet ARSLAN ve Kürşat RÜSTEMOĞLU ziyaret edebilmektedir" şeklinde beyanlarda bulunmuştur.

Şüpheli Veli KÜÇÜK 25.01.2008 tarihinde>Bmmy«te vermiş olduğu ifadesinde ;



derginin yayın kurulu başkanlığını yaptım, bilahare Galatasaray postanesi önünde etkinliklere geldiğinde gördüm." şeklinde beyanlarda bulunmuştur.


RAFET ARSLAN Savcılıkta alınan ifadesinde;

MUZAFFER TEKİN askeri liseden beri arkadaşımdır. MUZAFFER TEKİN' in ofisi emekli askerlerin ve arkadaşların zaman zaman gelip gittiği yerdir. Çünkü yeri Kadıköy Merkezde' dir. Ayak üstü olduğu için herkesin rahatlıkla gelebileceği bir yerdir. Zaman zaman emekli paşalarda gelir. Bizim kendi devremizden Tuğ ve Tümgenarellikten emekli olanlar zaman zaman orada buluşur. Görevde iken geleni ben görmedim. Ben Pazartesi ve Cuma hariç hergün oraya giderim. Pazartesi günleri TESUT derneğine giderim. Ben öğlen civan genelde orda olurum. Zaman zaman bizim devremizin dışında emekli albaylar ve değişik şahıslar gelmekte idi. İBRAHİM ŞAHİN' i ben birkaç sefer gördüm. MAHMUT ÖZTÜRK gelir giderdi. OKTAY YILDIRIM 6-7 ay evveline kadar gelir-giderdi. Daha sonra gelmedi. Bir ara da Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Derneği için gelen birkaç şahsı kovmuştu. Onlara siz bu işleri para için yapıyorsunuz, organize suç örgütü gibisiniz, dedi, kovdu. METE Hoca diye tanıdığım METE YALAZANGİL bir iki kere geldi. Bir seferinde araba kiralamak için gelmişlerdi. Bir seferinde de Doğru yol Kadıköy Sekreteri olmuş, biz hayırlı olsun demeye MUZAFFER'le gittik. Ben AYDIN YÜKSEK ve MUZAFFER ŞENOCAK' ı tanımıyorum, bunlan ofiste görmedim. M.ZEKERİYA ÖZTÜRK Danıştay saldırısına kadar sürekli gelirdi. Ancak bu olaydan sonra gelmedi. İSMAİL PAKER zaman zaman gelirdi, son iki üç ay da telefonla arar. ZEKERİYA ÖZTÜK ile arasındaki sorun da Danıştay saldınsmda İşçi Partisini suçlamıştı ve başka şahıslan suçlamıştı, ondan ötürü aralan açıldı.

Danıştay saldmsmdan sonra o gün akşam ben, MUZAFFER, ZEKERİYA ve İSMAİL PAKER birlikte idik. Yemekte MUZAFFER' in evi aranacak diye MUZAFFER gitmek istedi. ZEKERİYA ve İSMAİL PAKER biz konuya bakalım, nedir, dediler. Ancak MUZAFFER' i bırakmadık. Daha sonra Danıştay saldmsı ile alakalan olduğunu öğrenince ZEKERİYA' nin evine gittiler. Son gün de MAHMUT ÖZTÜRK' ün evinde kalmış, sabah da kendini bıçakla yaralamış, daha sonra İSMAİL PAKER ve ZEKERİYA ÖZTÜRK hastaneye götürmek için arabaya almışlar, ancak götürmemişler. Bu aşamada telefonla getirmelerini ve yerlerini öğrendim. Ticari taksi tuttum. Maltepeye gittim. Daha sonra Acıbadem Hastanesine götürdük. Daha sonra polisler geldi. Devri arkadaşlan ve emekli subaylar geldi. Daha sonra da Ankara' ya götürdüler. MUZAFFER Ankara' da serbest bırakıldı. Bu olaydan beri de ZEKERİYA ile aralan iyi değil. ZEKERİYA gelmiyor. Ancak İSMAİL PAKER gelir. Bazen de beni arar ne var ne yok diye. ZEKERİYA ile televizyona birlikte çıkıp bu konulara açıklama talebini MUZAFFER kabul etmediği için aralan bundan bozuldu.

Çantamdan çıkan "Türkiye' de Derin Devlet ve İstihbaratın Bugünkü Yapısı" yazı Doç. Dr. Ümit Sayın' a aittir. Bu yazı internetten MUZAFFER indirmiş, bana verdi. Ben de okuyordum. Diğer yazılar bana aittir. Seçim sistemleri ve propaganda isimli bir kitap yazacaktım. Bu kitapta da Türkiye' deki seçim sistemini ve Dohont sistemini çeşitli versiyonlarını karşılaştırmak amacıyla aldım, notladım. dedi. Ümit Sayın' ın derin devletle alakalı yazısı genel olarak Türkiye' de derin devletin olmadığını yüzeysel olarak anlatmaktadır.

HÜSEYİN GÖRÜN' ü ben bir sefer gördüm. Ben KUDDİSİ OKUR' u bir sefer MUZAFFER' in ofisinde gördüm. KOSKEP' le ilgili bir konuda biri ile görüşüyordu. 2006 yılının başlannda oldu. Ben bir daha görmedim.

Bana çekilen masajlardan ikisin HASAN BAKIRCI isimli avukat çekmiştir. HAKAN denilen şahıs da Kıbns' daki erinin oğlu olabilir^a,dg>bir film yapımcısı olabilir. Bu






iki HAKAN' da MUZAFFER'in ofisine geliyordu. Bu mesajlar MUZAFFER' in tutuklanmasından sonra bana gelmiştir. Niçin gönderildiğini bilemem.

Benim olay hakkında bilgim ve görgüm bundan ibarettir. Benim MUZAFFER TEKİN' in sınıf arkadaşıyım. Örgüt üyesi değilim. Ancak boş kalmamak için onun yanma uğrardım. Bana herhangi bir iş vermiş değilim. Ben MUZAFFER' in tahsilat işi yaptığını bilmiyorum, görmedim, şeklinde beyanlarda bulunmuştur.



Yüklə 3,55 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   18   19   20   21   22   23   24   25   ...   53




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin