Bu oluşumun merkezden dışa doğru yayılan bir ağ olduğu ve dolayısı bu ağ içindeki bir zincirdeki aksamanın bir çok noktayı etkileyebileceği unutulmamalı ve bu sorumluluk bilinci ile hareket edilmelidir.
İLETİŞİM PRENSİPLERİ
2023/7 grubu bir insan ağıdır, dolayısı ile üyeler arası iletişim ve koordinasyon büyük önem taşımaktadır.
Bir üyeye sorumluluğu altındaki üyelere ulaştınlmak üzere bir mesaj geldiği takdirde bu mesaj en geç 2 saat içinde sorumluluğu altındaki üyelere ulaştınlmalıdır. Acil kodlu mesajlar en geç 15 dakika içinde ulaştınlmak zorundadır. Bir üyeye sorumlusu üzerinden değil de, doğrudan ancak merkez yönetim kurulu üyeleri tarafından ulaşılabilir. Bu durumda üye sorumlusunu kendisine iletilen mesaj hakkında en geç 1 saat içinde haberdar eder.
Her üye kendi sorumluluğu altındaki kişiler için sekreterya görevini üstlenir. 8Hücre yapılanması)
Yapılan her toplantının yeri ve saati, gündemi ve alman kararlar sözlü veya yazılı olarak merkez yönetim kuruluna geçilir. Toplantılara proje ile ilgili grup üyeleri, projeyi denetlemekle görevli merkez danışma kurulu üyeleri ve merkez yönetim kurulu üyeleri dışında hiçkimse, oluşum üyesi olsalar dahi, uzmanlıklara gereksinim duyulmasından dolayı çağrılmadıklan sürece katılamazlar.
Herkes kendisine verilen üye numarasını ezberlemek ve yazışmalarda ve iletişim araçları üzerinden yapılan konuşmalarda bu üye numarasını kullanmak zorundadır.
Oluşuma dahil olduktan sonra cep telefonu yoksa en kısa zamanda mesaj sistemine sahip bir cep telefonu veya çağn cihazı satın alınmalıdır.
Genel sorumluya size ulaşılması için bütün gerekli telefon, e-mail ve fax numaralan verilecektir. Adres verilmeyecektir. Mevcut temas noktalanndan bir günü aşan sürelerde uzaklaşılması durumunda genel sorumlu haberdar edilecek ve yeni temas noktaları kendisine iletilecektir.
FİNANSMAN
Yasal olarak Türkiye 2023/7 Vakfına verilmesi gereken minimum aidatın yanısıra
oluşuma dahil olan her kişi gerektiği takdirde gerekli olan harcamalara aktarmak üzere
aşağıdaki tabloda yer alan miktarlan taahhüt edecek ve taahhüt ettiği bu miktar o ay için
kendisinden istenmese bile, istendiği ay, istenmeyen aylann birikmiş taahhütleri ile birlikte
sorumlunun talimatlan doğrultusunda aktarmayı en geç iki iş günü içerisinde sağlayacaktır.
Yine kendisine en geç bir ay içerisinde aktardığı miktann katkıda bulunduğu harcama ile ilgili
faturanın kopyalan ulaştmlacaktır. ^ss^-"--^
Üyeden taahhüt ettiği miktar ancak Merkez Yönetim Kurulu veya sorumlusu tarafından çağrı yoluyla istenebilir. Üye çağrı ulaştıktan en geç iki gün içinde taahhüt ettiği miktarı belirtilen hesaba yatırmak zorundadır. Taahhüt ettiği miktaı geçerli bir mazaret göstermeden en geç bir hafta içinde yatırmayan üyeler uyarılır ve aynı hatayı ikinci kez tekrarlamaları durumunda çalışma grubu üyeliğinden çıkanlırlarHer üye yapılan her harcama ile ilgili hesaplan incelemeyi Merkez Yönetim Kurulumdan talep edebilirve bu talep en geç bir hafta içinde yerine getirilmek zorundadır.Üye yapılan harcamalarla ilgili belgelerin bir kopyasını alabilir. Çalışma Grubunun muhasebesi Merkez Yönetim Kurulu tarafından tutulur ve Merkez Yönetim Kurulu altı ayda bir Merkez Danışma Kuruluma grubun muhasebesi ile ilgili brifing verir. Her yıl ise Merkez Yönetim Kurulu çalışma grubunun bütçesini Merkez Danışma Kuruluna sunar. Kurul çoğunlukla bütçeyi reddettiği takdirde Merkez Yönetim Kurulu, Danışma Kurulumun belirleyeceği bir komisyonla ile birlikte çalışarak bütçeyi yeniden düzenler. Yeni düzenleme Merkez Danışma Kurulu tarafından üçte iki çoğunlukla reddedilmezse devreye girer, reddedildiği takdirde aynı süreç tekrarlanır.
Şüpheli de yapılan aramalarda 2023 platformu isimli gizli oluşum içeren ve gizlilikte ve kendi konumunun tartışılmaz olduğu ve yetkilerinin sadece kendisinde bulunduğu belgenin ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN diğer belgeleriyle benzeşen dokümanlardan olduğu, örgütün amaçları doğrultusunda hazırlandığının anlaşıldığı, belge hazırlanması itibanyla legal görünümlü türkiyeye hizmet etme amaçlan güden gibi görünsede gizli amaçlan Bizzat ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN taban kazanması ve uzun vadede örgütün sürekli gelir elde etmesi aynca hücre yapılanması sisteminin yaygmlaştınlıp, ani bir emirle tüm hücrelerin tek merkezden harekete geçirilip örgütün emir ve talimatlan doğrultusunda eylemlerde kullanılacağı anlaşılmaktadır.
şüpheli Ergün POYRAZ m yazdığı Tarikat ticaret, siyaset ve cinayet isimli kitabın
basılmadan önceki halinin vord belgesi olarak çıktısının bulunduğu, Bu kitap yazılan
içerisinde irticai Örgütlerin Tehdit Değerlendirmesi başlıklı bölümdeki tarikatlarla alakalı
bölümün şüpheli Ergün POYRAZ da ele geçirilen askeri iç erikli gizli bilgi ve belgelerin
bulunduğu klasörlerden de çıktığı, aynca Ergün POYRAZ da bu raporun paraflı ve imzalı
gizlilik ibareli resmi askeri dağıtım yazısmmda çıktığı. 24 mayıs 2002 tarihli Genel Kurmay
Başkanlığının yazıdığı "İrticai Örgütlerin Tehdit Değerlendirmesi" adlı GİZLİ ibareli
Askeri Belge Altındaki imzalarda Ş.Md.V.Alb.A.F.ENGİN, D.Bşk.
Tümg.A.İ.GÜRCİHAN', yazılı olduğu İstihbarat Başkanı Korgeneral Hüseyin GÖKSU imzası ile dağıtımının yapıldığı belgeden anlaşılmaktadır.
bu yazı ile alakalı Genel Kurmay Başkanlığını askeri savcılığına yazılan yazıya verilen 04.12.2007 tarih ve 2007/581-425.Y.Y sayılı cevabi yazı da yazının B-l 7,8 no'lu inceleme bölümlerinde, Ergün POYRAZ isimli şahıstan elde edilen İrticai Örgütlerin Tehdit Değerlendirmesi" başlıklı yazının yetkili makamların kanun ve düzenleyici ile işlemlere göre açıklanması yasakladığı ve niteliği bakımından gizli kalması gereken belgelerden olduğu bildirilmiştir.
d-Hukuki durumunun Değerlendirümesi
Şüpheli Halil Behiç GÜRCİHAN'ın acikistihbarat.com isimli internet sitesinin sahibi olduğu, bu sitede Oktay YILDIRIM'm da yazı yazdığı, Oktay YILDIRIM' ın tutuklanması üzerine bu siteden aynlan H.Ümit SAYIN ile alakalı olarak "Doktor Şerefsiz Ödlek" başlığı ile kendi tabanlanna yakın internet sitelerine yazan insanlan tehdit ettiği, şüphelinin Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ve ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN ile irtibatının bulunduğu, ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN'i ofisinde ziyaret etmiş olması, Ayşe Asuman ÖZDEMİR ile görüştüğü anlaşılmış olup, aynca şüphelinin BÜLENT (Kod) İsmail YILDIZ ve Ergün POYRAZ ile irtibatlannm bulunduğu, SESAR isimli ınternet sitesinde yayınlanan bir grup yazının da şüphelinin bilgisayarlanndan çıktığı, ayrıca şüphelinin 2023 platformu ile
alakalı olarak yazmış olduğu taslaklar, MİLİS GÜCÜ.... ve yine internette yazmış olduğu "Medyanın Görmediği Oktay'ın Bombalan ve Ulusalcı Cephe" başlıklı yazı ve "Kuvvacınm Basılma Rehberi ve Bizim Oktay" başlıklı yazı içeriklerinde de adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçunun işlendiği, şüphelinin örgütün yapılanmasında basın yoluyla kamuoyu oluşturmak ve örgüt tabanının yayılmasını sağlamaya yönelik olarak, örgütün medya ve strateji bölümünde görevli üyesi olduğu, örgüt içinde kendilerine muhalefet edip aynlan şahıslarla alakalı olarak da topladıklan istihbari bilgileri internette yayınlayıp aynlan kişileri kamuoyunda yıpratmaya çalıştıklan, aynca bilgisayannda bulunan bomba düzenek şemalan ve şifreli konuşma ile alakalı notlar ve şüphelilerden BÜLENT (Kod) İsmail YILDIZ ve Ergün POYRAZ ile olan ilişkileri, bu ilişkilerin gizlilik bazında tutulması hususlan göz önüne alındığında şüphelinin örgüt üyesi olduğu,
25.12.2006 tarihli yazısında da Bekir ÖZTÜRK' e hitaben "sizde bir dernek kurmak istiyorsunuz, biz de bu konuda aynşmak yerine biz sizin toplantınıza gelip sizin oluşumunuza destek verelim, siz de bizim toplantımıza gelip bizim oluşumumuza destek verin, bu yolda iki ayn grup olarak aynı hedefe yürüyelim" şeklindeki yazısı ve aynı yazı içeriğinde Zeynep ORUNCAK isimli kendi site yazarlannm ulusalcı cephe denilen grubu Rusya ve Hıristiyanlığa hizmet etmek ile suçladığı, "İsa' mn Bozkurtlan" başlıklı yazısı sebebi ile Doğu PERİNÇEK' den Ergün POYRAZ' a kadar geniş bir yelpazenin üzerine alındığı, bu sebeple bu tür hatalann yapılmaması gerektiğini belirtilen yazılan göz önüne alındığında yazı içeriğinde farklı isimler altında kurulan dernek ve sivil toplum kuruluşlannın aslında Ergenekon çatısı altında planlanmış amaca yürümek için farklı kesim ve kişilere hitap etmeye yönelik kurulmuş örgütün birimleri olduğu ve yine bu yazı içeriğine bakıldığında cephenin bölünmemesi gerektiğini ve birbirleri ile bu tür bir husumet içinde olmamalan, düşmanlanna koz vermemeleri gerektiği, yine yazı içeriğinde Türk Ortodoks Patrikhanesi basın sözcüsü şüpheli Sevgi ERENEROL'un da Oktay YILDIRIM ve grubu ile birlikte hareket ettikleri, Büyük Hukukçular Birliği, Milli Mücadele Platformu ve Milli Güç Platformu gibi oluşumların da kurulduğu, yine yazı içeriğinde kontrol edemediği yapılar içinde olmamayı tercih ettiği için değil hepimiz kontrol ettiğimiz yapıları tercih ederiz şeklinde kurulan derneklerin hedef ve gayesinin de vatan sevgisi ön plana çıkarılarak Ergenekon oluşumunun farklı versiyonlarda hayata geçirilmesini sağlamak olduğunun anlaşıldığı,
Aynca şüpheli Oktay YILDIRIM tutuklandıktan sonra "KUVVACININ BASILMA REHBERİ" başlıklı yazı yazdığı ve diğer yazı içeriklerinde de Oktay YILDIRIM'a komplo kurulduğunu, bombalann çöplükten alındığını belirterek yapılan soruşturmayı kamuoyunda haksız göstermeye çalışmak suretiyle adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçunuda işlediği, Şüphelinin tüm eylem ve faaliyetlerini, yazılannı ve kendisininmiş gibi lanse ettiği "milis gücü" kurma şeklindeki faaliyetlerini ERGENEKON terör örgütü adına yaptığı ve bu örgütün üyesi olduğu, şüpheliler Ergün POYRAZ ve BÜLENT (Kod) İsmail YILDIZ Ta diğer örgüt üyeleri arasında irtibatı sağlayarak örgütün stratejik kararlannı irtibatlı olduğu diğer örgüt üyelerine iletme görevi olduğu anlaşılmıştır.
Şüpheli Ergün POYRAZ'da elegeçirilen "İrticai Örgütlerin Tehdit Değerlendirmesi" başlıklı gizlilik içeren belgelerle alakalı olarak, Belgenin kitap metinlerinde kullanılması, devlete ait gizli bilgi ve belgelerin elegeçirilmesi ve amacı dışında kullanılmasını da suç olarak kanunlanmızda düzenlendiğinden, bu konu ile alakalı olarak Ergün POYRAZ ek ifadesinde şüpheli Halil Behiç GÜRCİHAN'ın kitabını bastırmak için istediğini ve kendisinin de bunu kabul etmediğinden vermediğini beyan etmiş ise de; kitabın tamamının word belgesi olarak Halil Behiç GÜRCİHAN'da çıkması bu beyanın doğru olmadığını, şüpheli Halil Behiç GÜRCİHAN'ın devlete ait gizli belgeleri ele geçirmek, bulundurmak ve amacı dışında kullanmak, suçlanm ^âync'a-i^diği anlaşılmaktadır.
Aynca "operasyon kırık ay" başlıklı metinde sinema senaryosu adı altında, Süleymaniyedeki Çuval olayının sürekli olarak gündeme getirilip Türk ordusunun olay sebebiyle psikolojik olarak yıpratılıp, aynı zamanda hükümeti de bu sebeple yıpratıp dezenformasyona uğratıp ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN darbe ortamına zemin hazırlanması için kaos ortamı oluşturmak için şüphelinin internet sitesini ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN amaçlan doğrultusunda kullanıp propaganda ve taban oluşturma faaliyetlerinde kullandığı,
Aynca Kuvvai Milliye Derneği ile ilgisi olmamasına rağmen bu dernek Başkanı Bekir ÖZTÜRK ve Oktay YILDIRIM'ı yönlendirdiği anlaşılmıştır.
Şüpheli Halil Behiç GÜRCİHAN'a ait, HP marka dizüstü bilgisayar içerisindeki, IBM Travelstar marka, seri numarası 9ZS81393 olan bilgisayar hard diski üzerinde yapılan incelemede;
"Kopya milletvekillerialbum.xls" isimli Excel dosyaları incelendiğinde bir çok milletvekili ile ilgili kişisel bilgilere yer verildikten sonra kişilerin siyasi, felsefi veya ırki kökenlerine ilişkin verilerin yer aldığı görülmüştür. Aynca listede yer alan bazı milletvekillerinin karşısında "İyi İzlenmeli, Takip Dışı, Değerlendirme Dışı" gibi ifadelerin bulunduğu görülmüş ve şüphelinin hukuka aykm olarak bir kısım milletvekillerini fişlediği anlaşılmıştır.
Şüpheli Halil Behiç GÜRCİHAN'da bir kısım gizli kamera görüntüleri ele geçirilmiş olup, bu görüntülerin gizli olarak alınıp kaydedilmesi özel hayatın gizililiğini ihlal suçu olarak düzenlenmiş ise de; bu konuda bir şikayet bulunmadığından sevk maddesi tesis edilmemiştir. Şüphelinin örgüt üyeliği, kişisel verileri hukuka aykm olarak kaydetme suçlan ile adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçlannı işlediği anlaşıldığından;
Şüpheli Halil Behiç GÜRCİHAN'ın üzerine atılı eylemlerine uyan; TCK'nun 314/2, 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5., TCK'nun 314/3 ve 220/4. maddeleri yollaması ile TCK'nun 334, TCK'nun 288 ve 135/2-1,43/2. maddeleri gereğince cezalandırılması talep edilmiştir.
9-ŞÜPHELİ İSMAİL YILDIZ; a-Şüpheli emniyet beyanında;
Bilgisayarında çıkan -doc. safini kaybedenler dosyası içerisinde:
"SAFINI KAYBEDENLER" CEMAATLER, TARİKATLAR Ve SİYASAL İSLAMCILAR (!)HANGİ SAFTA?
Elbette bu ülkede yaşayan insanlann çok şükür ki büyük çoğunluğu, hem de çok büyük bir çoğunluğu Müslüman!
Bu ülkeyi kuranlar da Müslüman Türkler!
Yani bu Devlet bizim.
Bu topraklar bizim. Bu vatan bizim.
Bu ülkeyi savunan ordu bizim.
Bu ülkenin, bu devletin bütün kurumları bizim.
Bu kurumların bir kısmının kötü yönetilmesi, bir kısmının performans düşüklüğü, bir kısmının ideolojik saplantılar içinde bulunması, bir kısmının verimsizliği gibi sayılabilecek kusurlar veya yanlışlar o kurumları "bizim" olmaktan çıkarmaz.
Aksine o kurumlara daha fazla sahip çıkmamızı ve bu konuda daha dikkatli, daha duyarlı, daha ilgili ve daha hassas davranmamızı gerektirir.
Tıpkı bu ülkede yaşayan bir "Müslüman'ın" ister kendi zaaflan, ister eğitimsizliği, ister bilgi yetersizliği isterse Modemizm' in getirdiği ppfeleffller^ dolayısıyla İslami yaşantısmdaki eksiklikler ve kusurlar dolayısıyla onu "aforoz" edememeğimiz gînîs^
Aksine; "anlayacağımız bir dille" konuşmak gerekirse, eğer biz kendimizde İslam için bir iddia görüyorsak, toplumun önüne böyle bir misyonla çıkmışsak ve biz bir "gönül eriysek" o insana karşı daha duyarlı, daha müşfik, daha hassas ve daha dikkatli olmak zorundayız.
Zahiri, yani görünen şartlara göre bir karar vermek durumundaysak bile bu ülkede "hain"lerin dışında en kötü insanımız için söyleyebileceğimiz söz bile; "bizim yitik çocuğumuz" demekten öte geçemez.
Ne yazık ki günümüz Türkiye' sinde "müstesna" olanlar dışında cemaat, tarikat ve siyasal İslamcılar' m pek çoğu kendi dışmdakileri hep "öteki" olarak algılamaktadır.
Dolayısıyla "devlet" ve "ordu" da onlar için birer "öteki" olarak "ele geçirilecek" ya da "fethedilecek" kaleler olarak gözükmektedir.
Bu anlayış ve yanlış şimdi de onlan "devlet" ve "ordu" düşmanlığına getirip
dayamıştır.
"Biz"den olanlar ve olmayanlar ayınmı bu cemaat, tarikat ve siyasal İslamcılan kendi devletleri ve kendi ordulanna "düşman" görür hale getirmiştir.
Böylece kendilerim de "düşman safına" itmişlerdir.
Ancak bu durum spontane olarak ya da sosyolojik bir gerçeklik olarak ortaya çıkmış
değildir. Öyle olsa sorunu kendi "iç" meselemiz olarak görüp "aramızda" halledebilirdik.
Fakat sorun Türkiye için bir "güvenlik sorunu" haline gelmiştir.
Çünkü bu ülkedeki bir çok cemaat, tarikat ve siyasal İslamcı görünümlü yapılar Yabancı Ülkeler tarafından Türk Devletine karşı kullanılan birer truva atı haline gelmiştir.
Bu yapılann "beyin takımı" olarak nitelendirilebilecek "iç halkalan" Türk Ruhu'na sahip olamayan ve hatta Müslüman bile olmayan "iblis"ler ve "dönme"ler tarafından kuşatılmış vaziyettedir.
İslam gibi son ve yüce bir din bu sahte önderler eliyle Müslümanların boynuna takılmış bir "tasma" haline getirilmiştir.
Allah, kitap, din, iman, peygamber diyerek kendi "müntesip'lerini kandıran bu alçak adamlar onlan tıpkı Çanakkale'deki Hintli Müslümanlar gibi ABD, AB, VATİKAN, NATO, İSRAİL, ERMENİ ve İNGİLİZ saflarına sürmüşlerdir.
Devletin ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin "irtica" diye nitelendirdiği "olgu" budur. Son yaşadığımız olaylar bu gerçeği çok net bir şekilde bir kez daha ortaya koymuştur.
Halbuki Yüce Allah Kur'an' da; "Yemin olsun ki o kuvvetlere, saf halinde duranlara,
O haykırıp da sürenlere,
O yolda Kur'an okuyanlara ki,
Şüphesiz sizin ilahınız birdir," buyurmaktadır.
Hem de SAFFAT suresinde.
Ve Kur'an' da diğer bir surenin adı da üstelik yine SAFF! Ve Allah SAFF Sure' sinde de;
"Haberiniz olsun ki, Allah kendi yolunda kurşunla perçinleştirilmiş bir bina gibi saf tutarak çarpışanlan sever" buyurmaktadır.
Yani Allah hepimizi kendi yolunda saf tutmaya çağırmaktadır.
Yahudilerin, Hıristiyanların, Vatikan'ın, Siyonistlerin, ABD'nin AB'nin saflarında
değil!
Ve bu satırlardaki tercüme sizlerin karşısına dikildiğiniz Türkiye Cumhuriyeti'nin Atatürk döneminde;
"T.B.M.M tarafından kararlaştmlan ve Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından kendisine teklif edilen meşhur Hak Dini Kur'an Dili adlı Kur'an tefsirini hazırlayan Elmalık M. Hamdi YAZIR'm" Kur'an-ı Kerim Meali'nden aktanldı.
Siz! Bu ülkenin cemaatleri, tarikatlan, siyasal İslamcılan, bu ülkenin "saf ve temiz Müslümanlan" söyler misiniz?
HANGİ SAFTASINIZ!
Konuşlandığınız mevzilere bir bakın.
Sizin kurduğunuz Türkiye Cumhuriyeti Devleliiârihinin en büyük tehditleriyle karşı karşıya kaldığı bu günlerde sizler kimin "askerisiniz"'
ABD, AB, NATO, Pentagon, İngiltere, Almanya, Fransa, İsrail, Vatikan, Papa, Apo, Barzani, Talabani, Ermeni' si, Rum' u, Yunan' ı hepimizi "iç"ten ve "dış"tan kuşattığı bu günde "efendileriniz" sizi nereye getirip bıraktılar?
Durduğunuz saflara bir bakın!
Durduğunuz yer "işgal ordularının" sallandır!
Tıpkı İngiliz Ordulanyla Çanakkale önlerine gelen Hintli, Pencaplı, Senegalli Müslüman askerler gibi.
Pek çoğunuz Çanakkale' ye geziler düzenliyor.
18 Martlarda da "Çanakkale Geceleri" adı altında etkinlikler yapıyorsunuz.
O topraklarda şehit olarak yatan binlerce Mehmetçik bu gün sizin aynı safta bulunduğunuz ve kendisinden medet umduğunuz Batı' nin bizi yok etme planlanna karşı savaşırken can verdi.
İşte o Çanakkale önlerine gelen Müslüman askerleri İngilizler; I. Dünya Harbinde Müslüman ülkeler halkını propaganda bombardımamna tutarak kandırmışlardı. Çanakkale Muharebeleri'nde savaşmak üzere sömürgelerden getirdikleri Müslüman askerler Almanlarla savaşmaya geldiklerini sanıyorlardı.
Propagandaya göre Almanlar Osmanlı Müslüman halifesini esir almışlardı ve Hintli askerlerde halifeyi kurtaracaklardı. İngilizler bunun dini bir borç olduğunu telkin etmişler ve inandırmışlardı.
İngilizlerin bu propagandasını sezen Türkler de karşı propaganda faaliyetine başlamışlardı. Cephede İngiliz siperlerine yönelik olarak Ezan okutmuşlardı. Ezan sesini duyan Hintli Müslümanlar irkilmiş gerçeği anlamışlar ve savaş çabalannı azaltmışlardı. İngilizler de bundan sonra pek Müslüman asker kullanmak istememişlerdi.
Hintli Müslüman askerler Ezan sesiyle içine düştükleri tuzaktan uyanmışlardı.
Ya sizler ne ile uyanacaksınız?
Medeniyetler Arası Diyalog ve BOP Eş Başkanı Erdoğan "Müslüman topraklanm işgal eden ABD askerlerinin evlerine sağ salim dönmeleri için dua ettiğini" söylüyor.
Ama Güneydoğu'da PKK' nm şehit ettiği "bizim askerlerimize" "kelle" diyor!
Bu ülkenin varlıklanm yabancılara satarken "kurumsal mutabakat" aramıyor!
Telekom' u, Telsim' i, Aria' yı, Tüpraş' ı yabancılara satarken "kurumsal mutabakat" hiç aklına gelmiyor.
Azınlıklar için "Vakıflar Yasasını" çıkarırken "kurumsal mutabakat" aramıyor. "Maden" ve "Petrol Yasalannı" çıkanrken "kurumsal mutabakat" aramıyor. Akdamar Kilisesi'ni açarken "kurumsal mutabakat" aramıyor. Ama iş "başörtüsü sorununa" gelince "kurumsal mutabakat anyor. Ve siz "Müslümanlar" da hala AKP ve RTE' den medet umuyorsunuz. Aynı safta duruyorsunuz? Ne kadar da safsınız!
Fethullah Hoca' da RTE' nin Medeniyetler Arası Diyalog hayali gibi Vatikan' la kol kola Dinler Arası Diyalog çabası peşinde.
Halbuki Allah Kur'an' da hepinizin bildiği gibi "Allah indinde tek din İslam' dır" buyuruyor.
Hoca (!) ise Hıristiyanlığa ve Yahudiliğe (Bahailiğe mi desek) meşruiyet kazandırma gayretinde! Papa'yla aym safta!
Sözün kısası bu saatten sonra Cemaatlerin, Tarikatlann, Siyasal İslamcıların AKP' nin, RTE' nin, Gül' ün, Annç' m, Şener' in, Fethullah Hoca' nm ve benzerlerinin, yani bu güne kadar Allah, Kitap, Din, İman, Kur'an diyerek "Müslümanlar"m sırtından geçinen ne kadar adam varsa Türk Devletine ve İslam'a sadakatlerini kanıtlama borçlan vardır.
Çünkü saflar giderek aynşıyor.
Ve ihtimal bazı "kelle"ler alınacaktır!
Sonra kimse çıkıp "biz halifeyi kurtarmaya geldiğimizi zannediyorduk" demesin! Bizden söylemesi!
Devam edeceğiz... Saygılar SES AR 7 Mayıs 2007 şeklinde dosya içeriği sorulduğunda;
Yazıyı kendisinin yazdığını, yazmasındakı amacın siyâ^ukonjcktör ile ilgili bir yorum yapmak olduğunu, bu yazının www.sesar.com tr isimli ınternet sinesinde de yayınlandığını,
Kuvvai Milliye Derneği merkezine Internet yolu ile gittiğini, "bazı kelleler alınacaktır" kelimesinin, Atatürk' ün saltanatın Kaldırılması sırasında söylemiş olduğu bir söz olduğunu, Ankara'da bu tarz kelimelerin görevden alınma manasında kullanıldığını, RTE ibaresi ile Recep Tayip ERDOĞAN ı ima ettiğini,,
BEHİÇ İSİMLİ WORD DOSYASI İÇERİSİNDE DOC T İSİMLİ DOSYA İÇERİSİNDE: bulunan yazıyla alakalı T.C. DEVLETİ,
SİZ "DİN TACİRİ SAHTE DİN ADAMLARF'NIN SALYANGOZ SATIŞINA ŞERH KOYACAK DEĞİLDİR! NE VAR Kİ SİZLER SALYANGOZA BASIP DA DÜŞÜNCE "NEDEN DÜŞTÜK!" DEMEYESİNİZ! "MİTİNG'İN M'SİNİ VERMEYEN TV'LER, MALATYA'DAKİ "İNCİL SHOW"U CANLI VERDİLER!
Trabzon'daki Rahip Santaro Cinayeti ve Hrant Dink Suikastı'nin ardından 18 Nisan 2007 itibarıyla bir şok gelişme daha yaşandı ve Malatya'da misyonerlik faaliyetleri yürüttüğü belirtilen bir yayınevinde üç kişi boğazı kesilerek öldürüldü.
"BARBAR TÜRKLER!" tabelasını cilalayıp parlatan bu yeni gelişme ile birlikte Türkiye Kiliseler Birliği Yetkilileri de soluğu basın mensuplannm karşısında alarak bugün itibarıyla sahnelere atıldılar.
Kendilerini başrol oyuncusu zanneden bu üçüncü sınıf fıgüranlann, mitingin m'sini vermeyip sabah programlarında göbek atardan vermeyi tercih eden tv'lerce baştan sona canlı olarak verilmeleri de hayli iyi oldu; zira iki cümlede bir İsa Mesih'e bağlılıklarını bildirip Hıristiyanlık ve İncil'in sevgi yolu olduğunu belirten Dolar'a endeksli bu inanmışlar (!) süper bir reklam fırsatı yakalamış oldular!
iki cümle de bir İsa Mesih'in ve İncil'in "sevgi yolu" oluşundan dem vurup "Bizler Cüneyt Arkm'ın filmleri ile büyüdük! O filmlerde hep kiliseler mevcuttu. Ve Türkiye yıllar yılı kuvvetli bir Hıristiyanlık ve yabancı düşmanlığı ile yoğruldu; insanlara hep bu düşmanlık tohumlan aşılandı!" diyen bu üçüncü sınıf oyunculara Hz. Muhammed (S.A.V.) ve son hak din olan İslam'ın kitabı Kur'an-ı Kerim'in ne anlattığını ve neyi teşvik ettiğini sormak lazım!
incil "sevgf'den söz ediyor da;
İncil'i, Tevrat'ı ve Zebur'u
sözde değil özde bir sevgiyle kucaklayan Kur'an-ı Kerim acaba neden söz ediyor?
Tabi amaç üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek olursa argüman sıkıntısı da yaşanmaz! İşte Türk Kamuoyu'nu şaşkına çeviren ve basın toplantısı demeye bin şahit isteyen Malatya'daki incil Show'dan inciler...
Türkiye Protestan Kiliseleri Birliği Başkanı İhsan Özbek;
"Birileri bu olaydan sonra çıkıp utanmadan 'Müslüman Mahallesi'nde salyangoz satıyorlardı!' derse buna da şaşırmayacağız! Müslüman Mahallesi'nde salyangoz satılmazmış! Gerekirse satanz ve satacağız!"
Bu üçüncü sımf reklamcı ve figüranlann verdikleri beyanatlara göre "misyonerlik faaliyeti" denilen şey, "özgür ve 'Laikim!' diyen bir ülkede, inanılan dini tebliğ etmek"miş ve bu tebliğ (!), bu tabi hak (!), öcüleştiriliyormuş!
Güneydoğu ve Doğu Anadolu halkının başına PKK'nın dışında bir de, kişileri maaşa bağlamak aşamasına varıncaya kadar Hıristiyanlaştırmaya çalışarak bir başka belayı musallat etmek ve kişilerin maddi imkansızlıklannı sömürerek "inanç" olarak sunulan bir konsepti parayla satışa çıkarmak nasıl bir hak, nasıl bir tebliğ, nasıl bir özgürlüktür acaba?
İnançlarını para karşılığı Müslüman Halk'a kakalayıp, insanlann maddi imkansızlıklan
Ve sözde basın toplantısmdan,yani birçok tv'nin canlı verdiği İncil Show'dan diğer
inciler...
"Türkiye Ortaçağ karanlığına gömülmüştür! Uzun süredir ırkçılık ve Hıristiyanlığa nefret tohumlan ekiliyordu, şimdi bunlar biçiliyor! Yabancı düşmanlığı sürekli olarak körükleniyor!
Trabzon'daki Rahip Santaro, Hrant Dink ve bu vahşet aynıdır! Ne yazık ki şimdi de yine aynı senaryoları konuşacağız! Yine aynı koro çıkıp, kendi yarattıklan kan üzerlerine sıçramasın diye olayı karanlık güçlere ve gizli istihbarat servislerine ihale edip, 'Yine birileri Türkiye'yi karıştırmak istiyor!' diyecek ve aynı nefret şarkısını söyleyecekler!"
"Bugün Türkiye'de Ortaçağ'daki gibi cadı avı var. Hergün misyonerlerin hain planlan üzerine yazı çıkıyor. Bu bir cadı avıdır. Bugün birilerine misyoner demek, onu saldınya ve katledilmeye açık hale getirmektedir."
"Türkiye tarihinin hiçbir döneminde olmadığı kadar büyük bir tehdit altındadır. Bu tehdit, Türkiye'nin tahammülsüz ve hoşgörüsüz bir yer haline gelmesidir."
"Türkiye'deki can güvenliğimiz tehlike altındadır. Üçü de Protestan Hıristiyanlar'm şehitleridir. Türkiye'de artık Protestanlar'm kanı döküldü."
Mikserleme çalışmalarında üzerine olmayan Batı,
unutmasın ki; cami duvarı ile ecel arasındaki korelasyona dahil olmak için çırpınanların helvasını kavurmakta da Türkler'in üzerine yoktur!
Kimse "AB-BOP makasına malzeme edilen azınlıklar, terör, misyonerlik, laiklik vs. türünden çürüğe çıkmış argümanlar" üzerinden kendini zorlamaya kalkmasın artık!
Zira takkeler düşeli keller görüneli bir hayli zaman oluyor. Bu tavırda ısrar etmek isteyenler, kar-zarar hesaplannı buna göre yapsalar iyi ederler...
Cinayet Zinciri Neyi Hedefliyor?
2006 Şubat'mda işlenen Rahip Santaro, Hrant Dink ve Alman uyruklu misyoner cinayetlerinin üç hedefi olduğu görülüyor;
1) TSK'yı bloke etmek (TSK bu tuzağa düşmeyecek!)
2) RTE'yi veya AKP konseptini cumhurbaşkanı yapmak
3) AB'nin Türkiye hakimiyetini tesis etmek
Dink Cinayeti'nin en önemli amacı, Ermeniler'e yönelik bir sempati inşa etmekti. Bunu başaramaz ise en azından Türk Toplumu'nu Ermeniler'e karşı nötr hale getirmekti.
Ne de olsa soyunda Horik, Grigos gibi isimler olan biri Cumhurbaşkanlığı'na hazırlanıyordu. Bunun hazmedilebilmesi için Hrant Dink üzerinden bir "sempati" imal edilerek bazı dirençleri kırmak gerekiyordu.
RTE'NİN ALMANYA ZİYARETİNİN HEMEN SONRASI Büyükanıt Paşa'nm AB'yi ve ABD'yi uyardığı, RTE'nin değişimini "sözde" diye nitelediği,
AKP Hükümeti'nin Türkiye'yi 1923 öncesi şartlara götürdüğünü söylediği, Milyonu aşkın kişinin Ankara'da devlete ve kaderine el koyduğunu vurguladığı, MİT Müsteşan'mn "ulus devlef'in tehlikede oluştuğunu ilan ettiği, Salı günü Hükümet'in AB Müktesebatı için "yol haritası"nm detaylannı açıkladığı, AB'ye karşı Türkiye'de tepkinin oluştuğu, "Milliyetçilik yükseliyor!" yaygarasının kopartıldığı, AKP'nin Cumhurbaşkanlığı için Almanya'dan destek arayışına çıktığı, RTE'nin Merkel'le resim vermek ihtiyacı hissettiği ve AKP'nin cumhurbaşkanlığı konusunda iyice çalıya dolandığı bir anda
MALATYA'DA BİR ALMAN UYRUKLU MİSYONER ÖLDÜRÜLDÜ! Cinayeti işleyenleri değil, işletenleri araştmyoruz. Ama herkes yine tetiği çektirene değil, çekene yoğunlaştı. İlginçtir, Rahip Santaro, Hrant Dink ve Alman uyruklu misyoneri öldürenlerin hepsi aynı yaş grubundan. Ve yine ilginçtir, her üç cinayette de tetiği çektirene değil, çekene yoğunlaştı.
OYSA OYUN AÇIK!
DÜN HIRİSTİYAN EKALLİYETLER ÜZERİNDEN
OSMANLI'YI YÖNETMEYE
VE KANALİZE ETMEYE ÇALIŞANLAR
BUGÜN MİSYONER CİNAYETLERİ ÜZERİNDEN ,% %
TÜRKİYE'Yİ YÖNETME
VE KATEGORİZE ETME AMACINDALAR!
AKP'nin içerde devletin ve milletin ağırlığının arttığı bir dönemde AB aracılığı ile üzerindeki presi dağıtmaya yönelik arttığı "kaynağı belli" destek görmesi öncelikle AKP'liler'i "Biz ne yapıyoruz?" sorusunu sormaya yöneltmeli!
AB ve ABD çizgisinin, AKP'nin üzerindeki presi kırmak için bazı maşalarını feda etmesi, eskimiş ve sonuç alması zor bir taktiktir artık.
"RTE CUMHURBAŞKANI OLURSA!" SİMÜLASYONU
Bu noktada iktidar olmuş AKP'nin Türkiye'yi 1923 öncesi şartlara sürüklediğinin ve "ulus devlef'i tasfiye noktasına getirdiğinin en yetkili ağızlardan ifade edildiğini bir kenara not edip, bir simülasyon yapalım!
RTE Cumhurbaşkanı Veya AKP'ni Seçtiği Biri Çankaya'da
Dostları ilə paylaş: |