Bizim eski malum es mi giden arkadaşlar vardı bizim Grup o grubun yaptığı gibi bir çalışma var öyle hissediyorum


Tape : 3477'de kayıtlı, 16.12.2007



Yüklə 3,55 Mb.
səhifə39/53
tarix23.01.2018
ölçüsü3,55 Mb.
#40503
1   ...   35   36   37   38   39   40   41   42   ...   53

Tape : 3477'de kayıtlı, 16.12.2007 günü saat:14.13'de Muammer KARABULUT ile Kemal KERİNÇSİZ arasındaki telefon görüşmesinde özetle;

M. KAR ABU LUT'un "Yani şimdi EgunTa HABLEMİTOĞLU'nun ilişkisini bilmiyor mu ondan sonra o öldürülen Deniz Subayı var bitane Petrolle ilgilenen biyorsun biliyorsun değimli onu" "Orda hedef HABLEMİTOĞLU'n dan sonda Ergun biliyorsun" "Adam yani Ergun üç Dakka geç çıkmasa o evde onla birlikte o da öldürülecekti" dedikleri,




Vedat YENERER

Tape no: 1532 22.01.2008 günü saat:21.34 de paşam diye hitap ettiği Nejat ESLEN isimli şahıs ile yapmış olduğu telefon görüşmesinde özetle; NEJAT'IN, İyi çok şükür ne o toparladılar milleti ya nedir bu, devamında PKK lılar mecliste dolaşıyor vatan severleri topluyorlar dediği, VEDAT'IN Ve göz altına almanlar için de aralarında trafik cezası bile yememiş insanlar var ve terör örgütünün adını da Ergenekon olarak koymuşlar yazışmalarda da Ergenekon terör örgütü diye söz ediyorlarmış dediği, devamında NEJAT'IN Evet Vedat GÜLER KÖMÜRCÜ de onların içlerinde dediği devamında Vedat'ın Ya çok özel dosyalar bilgiler devamlı yayınlıyor nerden geliyor bilmiyorum ama dediği devamında VEDAT'IN Yani orta da aynı Ergün Poyraz'a yapdan oyun var efendim devletin gizli sırrına ulaşmak dediği devamında NEJAT'IN Bundan bir şey çıkmaz ama bi onların burnunu sürterler yani o olur dediği,

TELEFON İRTİBAT
ERGÜN POYRAZ'ın simkart ve telefon rehberinde;:

Sevgi ERENEROL-05323678060, Kemal KERİNÇSİZ05332949190, Kemal KERİNÇSİZ-05322143354, Muammer KARABULUT 05468221246, İsmail YILDIZ 05337138603, Halil Behiç GÜRCİHAN 05465959046, Oktay YILDIRIM 05425315368, Şeklinde kayıtlara rastlandığından adı geçen şüpheliler ile irtibatlı olduğu,



e-hukuki durumunun değerlendirilmesi,

Şüpheli Ergün POYRAZ ifadesinde; samimiyetim yok dediği halde Halil Behiç GÜRCİHAN'a yazmış olduğu kitabı bilgisayar ortamında verdiği, verilen kitabın adının "Tarikat, Ticaret, Siyaset ve Cinayet" olduğu, kitap içeriğinde Hablemitoğlu cinayeti ile İhsan GÜVEN'in öldürülmesi cinayetlerinin güvenlik güçlerince gerçekleştirildiğinin iddia edildiği, aynı kitap içeriğinde Genel Kurmay Başkanlığına ait gizli içerikli iç tehdit raporunun bulunduğu, şüpheli bu kitabı vermediğini beyan ettiği halde kitabın Halil Behiç GÜRCİHAN'da word belgesi olarak yazılı halde bulunması, bastırması için bu kitabı verdiğinin anlaşıldığı, buradan da aralarındaki örgütsel irtibatın bulunduğu anlaşılmaktadır.

Aramalar neticesinde; şüpheli Ergün POYRAZ'da devletin güvenliği iç ve dış siyasal yararlan bakımından gizli kalması gereken çok gizli belgeler ele geçirildiği, bu belge özelliğine bakıldığında dış tehdit raporu olarak adlandınlan Türk Silahlı Kuvvetlerine ait belge olması göz önüne alındığında, çok gizli belgenin şüphelide bulunmasının araştırmacı yazarlıkla alakasının olmadığı, bizzat ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ tarafından şüpheliye verildiği anlaşılmaktadır.

Şüpheliye ait koruma notlan göz önüne alındığında; MGK Genel Sekreterliği'nden, dönemin Jandarma Genel Komutanı Şener ERUYGUR'la makamında görüşmeler yaptığı, Emniyet Müdür yardımcısının tayin işi için bizzat MGK Genel Sekreterine kadar gidip görüşebildiği, Mülkiye Başmüfettişlerinden Teftiş Kurulu Başkanına kadar birebir toplantılar yaptığı, Yargıtay'da görülen davalar için Yargıtay üyeleriyle toplantılar yaptığına ilişkin notlar olduğu görülmüş, bu davalara şüpheli Ergün POYRAZ'ın müdahil olarak katılması hususlan değerlendirildiğinde; sıradan bir yazar olarak bunlan yapmış olmasının hayatın olağan akışına uygun düşmediği,

Şüpheli Ergün POYRAZ, bizzat ERGENEKON terör örgütü adına bu tür kişilerle görüşüp edindiği bilgi ve belgeleri kitaplannda yazıp, bu kitaplann dezenformasyon amaçlı olarak kullandığı, özellikle kitaplannı da bilgi ve belgeleri edindiği üst düzey kamu görevlileri ve askeri şahıslara verip bu şekliyle karapropaganda yapılmasını üst düzeyde gerçekleştirdiği ve örgütsel bazda darbeye zemin hazırJâiHijası yönüyle bu kitaplann yayınlanıp dağıtıldığı, söz konusu kitaplann içeriğindj^zellikle îfkbjemitoğlu Cinayeti ile

İhsan GÜVEN cinayetlerinin bizzat Devletin güvenlik güçlerince yapıldığı şeklindeki ithamlardan da örgütün amaçlan doğrultusunda kitaplan yazıp yayınladığı anlaşılmaktadır.

Dosyada mevcut telefon görüşmeleri göz önüne alındığında, bizzat bazı kitaplann örgütün yöneticileri arasında bulunan Sevgi ERENEROL ve Muammer KARABULUT tarafından yazılıp son şekli verilip sanki cezaevinde tutuklu bulunan Ergün POYRAZ tarafından yazılmış gibi bastınlma aşamasına getirildiği anlaşılmıştır.

Şüpheli ek ifadesinde Muammer KARABULUT'un yazacağı kitaplarla alakalı olarak hiçbir bilgi ve belge vermediğini beyan ettiği halde bu konudaki Sevgi ERENEROL ve Muammer KARABULUT arasındaki görüşmelerde kitapta yazılacak cümlelere kadar bizzat Sevgi ERENEROL tarafından belirlendiği, buradan da yazılan kitaplann ERGENEKON terör örgütü tarafından yazdırılıp Ergün POYRAZ tarafından yazılmış gibi piyasaya sürüldüğü, şüphesini doğurduğu, kitaplann gerçeği araştırmaktan çok dezenformasyon amaçlı ve devletin güvenlik güçlerini zan altında bırakcak şekilde ifadeler kullanılmasından da anlaşlmaktadır.

Şüpheli Ergün POYRAZ'ın Ayasofya derneğine üye olduğu, tüm ceza evi işleri ve avukatlık işlerinin Sevgi ERENEROL tarafından takip edildiği, hem Zafer (Kod) Muzaffer TEKİN hem Ergün POYRAZ'ın avukatlığının bizzat ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ yöneticisi olmaktan tutuklu bulunan Kemal KERİNÇSİZ tarafından yürültüldüğü ve bu iki kişiye de aileleri dışında görüşebilen kişilerden birinin de yine Sevgi ERENEROL olması aralanndaki örgütsel irtibatlan ortaya koymaktadır.

Şüphelinin yazdığı kitaplarda Başbakanı, Meclis Başkanını ve Dışişleri Bakanını Yahudi ve Ermeni göstermek suretiyle de halkı hükümete karşı isyana tahrik suçlanna zemin hazırlayıp ERGENEKON terör örgütünün bu yöndeki amaçlanna hizmet ettiği anlaşılmaktadır.

Şüphelinin yazdığı kitapta İhsan GÜVEN cinayetini aynntılı olarak anlattığı ve cinayeti güvenlik güçlerinin işlediğini iddia edip aynntılan ve delillerin karartıldığmı iddia etmiş ise de, hem kendi bilgisayanndan elde edilen notlarda hem de yukanda bulunan 16.12.2007 tarihinde şüpheli Kemal KERİNÇSİZ in, Muammer KARABULUT ile yaptığı görüşmede "M.KARABULUT'un "Yani şimdi Ergun Ta HABLEMİTOĞLU'nun ilişkisini bilmiyor mu ondan sonra o öldürülen Deniz Subayı var bitane Petrolle ilgilenen biyorsun biliyorsun değil mi onu" "Orda hedef HABLEMİTOĞLU'ndan soma Ergun biliyorsun" "Adam yani Ergun üç Dakka geç çıkmasa o evde onla birlikte o da öldürülecekti" şeklindeki görüşmeyi kendi arkadaşlanmn yaptığı,

Bilgisayannda kendisinin yazdığını beyan ettiği notlarda, "Ercüment Mitçi" başlıklı İhsan GÜVEN cinayeti ile alakalı olan "İ.Güven Oğuzcan Hanlı' nin telkinleri ile öldürüldü. Erken dönmeseydim ben de İ. Güven ile birlikte öldürülecektim. Ankara'da beni tuvalete bile yalnız göndermeyen korumalar Tuzla' da yanıma gelmemek için binbir numara çektiler." Şeklinde yazdığı. Şüpheli Ergün POYRAZ ın bu durumu örgüt içindeki yakın arkadaşlanyla paylaştığı ve bilgisayanna not ettiği halde yazdığı kitapta bu hususa yer vermeyip İhsan GÜVEN cinayetinin güvenlik güçlerince öldürüldüğünü iddia etmeside bilgidiği gerçekleri gizleyip ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN kendisine verdiği talimatlar gereği kitaplarda gerçekleri yazmayıp hedef saptırmaya yöneldiği anlaşılmaktadır.

Bilgisayanna yazdığı Notlar içinde adı geçen "Oğuzcan HANLI" diye birini tanımadığını, Oğuzhan ŞANLI diye bir korumasının olduğunu, belki soyismini yanlış hatırlamış olabileceğini, beyan ettiği, ancak evinde ele geçirilen kendi korumalanna ait olduğu içeriğinden anlaşılan notlar da Oğuzcan Hanlının resmi koruması olduğu, İhsan

Güvenin evine gidip 3.5 saat görüşme yapıp yaptığı görüşmeyi de gizlice kaydedip Halen tutuklu bulunan Hasan Atilla Uğur'a götürüp teslim ettiği halde bu hususa da inkar ettiği,

Notlar bölümünde geçen "İ.Güven Oğuzcan Hanlı' nin telkinleri ile öldürüldü. Erken dönmeseydim ben de İ. Güven ile birlikte öldürülecektim. Ankara'da beni tuvalete bile yalnız göndermeyen korumalar Tuzla' da yanıma gelmemek için binbir numara çektiler."Şeklindeki bölümün kendisine ait olmadığını, gerçeklen kitabında yazdığını, gerçek olsaydı kitabına yazacağını, Örgüt soruşturması ile kitabın bağlantısını anlayamadığını, beyanında belirtmiş olup bu konunun örgüt üyeleri arasında da bilinmesine rağmen hiçbir şekilde dile getirilmediği, bu konuda yazdığı kitapta olayı anlatmadığı önce notların kendisine ait olduğunu söylemesine rağmen daha sonra inkar etmesi, İhsan GÜVEN'in evine gidip üç saatlik görüşme yapıp arkasından jandarma teknik istihbarat başkanı Atilla Albayla görüşmesi, bu görüşmede kendisiyle alakalı belgeleri almasına rağmen, İhsan GÜVEN ile fırsat buldukça her zaman görüştüğünü, ancak kendisinden her hangi bir bilgi belge almadığını, İhsan GÜVEN'in kendisine bazı konularda anlattığı şeyler olduğunu, onun dışında her hangi bir belge vermediğini, bilgisayarında çıkan İhsan GÜVEN ile alakalı belgelerin ölümünden sonra tanıyan biri tarafından kendisine verildiğini verenin ismini açıklamak zorunda olmadığını, beyan ettiği bilgisayarında ihsan GÜVENTe alakalı birçok bilgi ve belgenin bulunduğu, hatta İhsan GÜVEN'le zamanın MGK genel sekreteri olan Cumhur ASPARUK'la yaptığı telefon görüşmesini bile kitabında yayınladığı, bu görüşmeyi kimin kaydettiğini söylemediği, söylemek zorunda olmadığını beyan etmiştir.

Şüpheli Ergün POYRAZ'ın, şüpheliler Kemal KERİNÇSİZ Sevgi ERENEROL, İsmail YILDIZ, Halil Behiç GÜRCİHAN, Bekir ÖZTÜRK, Muammer KARABULUT, Habip Ümit SAYIN, Doğu PERİNÇEK, Emin GÜRSES, Hayati ÖZCAN ve Hikmet ÇİÇEK ile örgütsel bazda irtibatlarının bulunduğu, şüpheli Hikmet ÇİÇEK'in Ergün POYRAZ'ın Ankara'daki evine bile geldiği, şüpheliler arasındaki irtibatların arkadaşlıktan kaynaklanan irtibatlar olmadığı tamamen örgütsel irtibatlar olduğu, şüpheli irtibatlı olduğu yüksek rütbeli askeri şahıslardan elde ettiği gizli bilgi ve belgeleri ERGENEKON terör örgütünün üyeleriyle paylaştığı, kendisinden Yargıtay'da devam eden davalara bakması için Sevgi ERENEROL'un Muammer KARABULUT'u gönderdiği,

Sevgi ERENEROL ile Kemal KERİNÇSİZ arasındaki telefon görüşmesinde Kemal KERİNÇSİZ'in yürüttüğü avukatlık görevinin normal bir iş olmayıp "milli bir mesele" olduğunu söyleyerek örgütsel irtibatlarını ortaya koymuştur.

ERGENEKON terör örgütünün talimatları doğrultusunda örgütün kendisine hedef olarak seçtiği Alman vakıfları davası ve misyonerlik davalarına müdahil olarak katılıp davaların ERGENEKON terör örgütünün menfaatleri doğrultusunda sonuçlanması için girişimlerde bulunduğu,

Sonuç olarak şüpheli Ergün POYRAZ m ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN üyesi olduğu, Devletin güvenliği, İç ve dış siyasal yararlan bakımından gizli kalması gereken bilgileri elde ettiği,( TCK 327),Türk Silahlı Kuvvetlerine ait gizli bilgi ve belgeleri kitaplannda kullanmak suretiyle amacı dışında kullandığı, (TAHSİS OLUNDUKLARI AMAÇ DIŞINDA KULLANMAK TCK 326)

ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN talimatlan doğrultusunda Silahlı Kuvvetlerine ait gizli bilgi ve belgeleri elde ettiği, TCK 334

Kitaplannda kanunlann açıklanmasını yasıkladığı, bu belgelen yayınlamak suretiyle
yasaklanan bilgileri açıklama suçunu da işlediği, TCK 336 -:

Kişilerin siyasi felsefi veya dini görüşlerine, ırki kökenlerine; hukuka aykırı olarak ahlaki eğilimlerine, cinsel yaşamlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin bilgileri kişisel veri olarak kaydetme suçunu da işlediği, TCK 135/2

Ruhsatsız silah bulundurduğu, 6136 SK 13/1

ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN amaçlan doğrultusunda kaos ortamı oluşturup darbeye zemin hazırlanması sürecine hazırladığı kitaplarla katıldığı, çünkü kitaplannda devletin üst kademelerindeki seçilmiş yöneticileri, Yahudi olmak veya ermeni olmak gibi asılsız isnatlarla yıpratıp halkın gözünde hedef ve düşman haline getirmeye çalıştığı, anlaşılmış olmakla, (TCK 313/1)



Şüpheli Ergün POYRAZ'ın ERGENEKON terör örgütünün propaganda biriminde faaliyette bulunan üyesi olduğu anlaşıldığından;

Şüphelinin eylemlerine uyan, TCK'nun 314/2, 313/1, 6136 Sayılı Kanunun 13/1 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5, TCK'nun 313/4, 314/3 ve 220/4. maddeleri yollaması ile TCK'nun 135/2-1,43/2, 326, 327, 334 ve 336, maddeleri gereğince cezalandırılması talep edilmiştir.

15-ŞÜPHELİ BEKİR ÖZTÜRK

a-Emniyet ifadesinde:

Türk Sağlık Sen'e üyesi olduğunu, birde kendisinin kurmuş olduğu Genel Merkezi Ankara İlinde bulunan Kuvvai Milliye Derneğinin Genel Başkanı olduğunu, herhangi bir terör örgütüne üyeliğinin olmadığını,



"SAFINI KAYBEDENLER" CEMAATLER, TARİKATLAR Ve SİYASAL İSLAMCILAR (!) HANGİ SAFTA? başlıklı yazıyla alakalı dosyanın bilgisayarında olduğunu hatırlamadığını, bu dosyanın bir araştırma olduğunu, içeriği hakkında menfi veya müsbet söyleyecek bir şeyinin olmadığını, bu dosyanın SESA 'dan geldiğini, SESAR 'ın bütün yazılarını takip ettiğini ve uygun bulduklarını yayınladığını,

Sevgili Arkadaşlar;

Bu yazıda verilmek istenen mesajı diğer taraf çok net anladığı için bugün bir seri tehdit telefonu aldım ama sizlerin yazıya verdiğiniz tepkilerden sizleri bu olaylar xserisinde doğru yere oturtan bu yazıdaki sizle ilgili mesajı tam olarak aktaramadığımı farkettim. Bekir kardeşimin sözettiği kronolojik hatalar doğru fakat işin özü ile ilgili bir sorun değil. Neticede Bekir Kemal Kerinçsiz ve

kadrosuna destek verdi ve nankörlükle karşılaştı. Kemal Kerinçsiz Milli Güç platformu veya derneği olarak Bekir'in düzenlediği toplantıya tam destek verseydi bu provokasyonlan yapmak çok daha zor olur ve herkes çok daha güçlü hareket ederdi.Yazıda Muammer Karabulut vakasına özellikle değinilmedi; çünkü bu yazı kilitlenen bir durumu açmayı hedefliyordu. Tabi bu noktadan soma kilitlenen iletişim açılsa dahi ben bir rol üstlenemem ama eğer bu kilit durumu açılırsa

Muammer Karabulut'u her halükarda sahne dışında tutmak için onu genel resim
içinde ana/etkin oyunculardan biri olarak resmedilmemesi lazım. Arka planda ana sorunlardan
biri olduğunu bilsem de. Anlamanız gereken şu; bu yazı ile ben herkes nezdinde kendi
konumumu feda ettim ve bunu yaparken gitmesi gereken kişiye mesaj gitti. Yüzyüze sürekli
size söylediğim şey : kuklayı kuklacıdan ayınn. Oktay'a da sürekli şu tezi söyledim : O
saldınyı planlayan Kemal Kerinçsiz değildi. Yazıda da bunun mantıki gerekçesini
söylüyorum zaten.Dosya savaşlanna gelince. _„,

Orada dosya savaşlan ile ilgili kastedilen Zeyrîip'in, yakışı değil.Burada iki dosya var. Biri Ergün Poyrazin Zeynep'e attığı "Rus kızı T?f mesajına sebep.olan dosya. Zeynep'ten



onu duyduğum noktada bu işin geri dönülemez noktaya gelmesi için çok sıkı çalışıldığını anladım. Bu sözlerden o "dosyaya" prim verdiğim çıkmasın lütfen; alınganlığınız üzerinizde çünkü neme lazım.Biri de Hanefi Altaş'm bir konuşmada sözünü ettiği "Kemal Kerinçsiz'in Büyükçekmece Ülkü ocaklarına dahil olma hikayesi...Nuriş grubundan kurtulmak için 9 milyar vermesi olayı "...bunu Hanefi Altaş'tan duyduktan sonra kendi kaynaklarımdan aynntılı olarak teyit ettirdim ve bütün yazının esas mesaj çekirdeği o iki satırda mevcut. "Dosya manyağı" Nuriş'lerin "kurşun manyağı" sözüne gönderme.

Arkadaşlar;

Lütfen o yazıdaki ayrıntılara takılıp esas amacı atlamayın : Kuklayı kuklacıdan

ayırmak.

Ben üç hafta boyunca işimi gücümü bırakıp, insanlann peşinden koşup elimden geleni yaptıkça taraflar arasındaki aynşma derinleşti ve bu noktada bu yazı ters tepkime yolu olarak tek çare kaldı. Burada iki olasılık var:

1-Bu lavuk ne yazıyor; "kim kime neyi anlattı?"'yı daha net öğrenmek için taraflar dolaylı olarak da olsa birbirleri ile bağlantıya geçer ve bu dolaylı bağlantılardan "şu iş daha sarpa sarmadan oturup konuşalım sonucu çıkabilir". Bazılan bu yazıda yazılmayanlann daha da fazla açılmasını istemez.

2-Mevcut iletişimsizlik , kopukluk durumu devam eder ama en azından karşı tarafın


sizler hakkındaorda burada konuştuğu asılsız iddialara karşı kamuoyu üçüncü bir göz
tarafından bilgilendirilmiş olur.

Oktay'ın "Kemal Kerinçsiz'i aklamışsın, ben kapkara kalmışım" sözlerine ise kesinlikle katılmıyorum. Oktay o yazıda uğradığı saldınya rağmen basiretli davranan kişi olarak doğru yere oturtuluyordu nasıl kapkara kalmak olur. Kemal Kerinçsiz aklanmıyor, Kemal Kerinçsiz davaya sahip çıkacak karaktere ve akla sahip olmamak, lider özelliği taşımamakla suçlanıyor. Kemal Kerinçsiz bu konu ile ilgili çıkan hiç bir haberde olmadığı kadar çok nesnel ölçülerle (Levent Temiz ve Ahmet Ülger'in "nasıl MHP karşıtı yapılarla görüşür?" tarzı partizan ölçütlerle değil) ortaya çıkanldı. Bu olaylann en büyük iki mağduru sizler dışında herkesin anlattığı olaylar zinciri bir üçüncü göz tarafından anlatıldı. Kemal Kerinçsiz'e ise "sen lider değilsin, hata yaptın" denildi.Ha; "bu saldmyı Kemal Kerinçsiz yaptı" denilmedi çünkü bu saldınyı Kemal Kerinçsiz planlamadı arkadaşlar.Bu tezimi baştan beri söylüyorum yüzyüze de onlarca kez tekrarladım.

Bu konuda kaç haftadır araştınp da bulamadığım bir done varsa lütfen iletin. Bu saldmdan Kemal Kerinçsiz faydalandı, bu saldın sonrasında adamını harcamadı (çünkü harcasa o çevresindeki yakın adamlan da onu harcar) ve bu saldından kendi çevresindeki kliği güçlendirerek, başından beri planladığı Oktay tasfiyesini gerçekleştirerek çıktı ama ne mantıki inceleme, ne de benim ulaşabildiğim donelerden çıkan sonuç bu saldınyı Kemal Kerinçsiz'in planlamadığı yolunda Saldınnın kaynağını daha ayrıntılı görmek istiyorsanız şu sorunun cevabından doğru ya da yanlış %100 emin olana kadar kadar araştınn. Ahmet Ülger o gece; Levent ve Yıldınm'm sürekli vurguladığı gibi "abi adam kurt tabi, olay olacağını SEZDİ, çıktı" nedeni ile çıkmadı o toplantıdan. Ahmet Ülger o toplantıdan sezdiği için mi, bildiği için mi erken aynldı? Ahmet Ülger o toplantıda olay çıkacağını hangi kanallardan öğrendi, pardon

SEZDİ?


Neyse bana kızabilir, kınlabilirsiniz canınız sağolsun. Özellikle Zeynep yazıdaki "yazıda katılmadığımız bir çok nokta olduğu halde" kısmına danldıysa bu bana büyük haksızlık olur. zınm arkasında nasıl durduğumu, onun geri adım atmak istediği noktada benim nasıl geri adım atmadığını kendisi çok iyi biliyor. Evet; o yazının bir çok noktasına katılmıyorum. Sitede zaten her noktasına katıldığımız yazılardan oluşmuyor.O yazı; taraflan birleştirme adımlan attığım noktada beni sözkonusu taraflar nezdjnde^gok zor duruma soksa bile yayınladım çünkü belli prensipleri her şeye rağmen .-korumak zorundayız. Yaymlamasaydım Zeynep nezdinde daha mı muteber olurdum bilmiyorum ama.anlaşılan yazıda bir çok noktaya

katılmadığımızı belirten ifade yüzünden puan kaybetmişiz. Orada da Zeynep'in insafına sığınmaktan başka çarem yok. Neyse sevgili kardeşlerim lafı çok uzattım.



Bu yazının Oktay YILDIRIM ve kendisi,, Kemal Kerinçsiz ve ekibi ile yollarının ayrılması süreci ile ilgili olarak Behiç GÜRCİHAN tarafından yazılmış bir yazı olduğunu, bu yazının muhtemelen Behiç GÜRCİHAN tarafından kendisine gönderildiğini, Kemal KERİNÇSİZ'in bir dönem Milli Güç Derneği isimli bir dernek kuracağını, bu dönemde Oktay YILDIRIM ile birlikte Kuvayi Milliye Derneğini kurmaya çalıştıklarını, kendilerinin II Kasım 2006 yılında Kuvayi Milliye olarak Üsküdar Aşmalı Konakta yapacakları toplantıyı Kemal KERİNÇSİZ'in derneğin toplantısı gibi lanse ettiğini, bu nedenle yollarını ayırdıklarını, bu yazının da bu konu ile alakalı olarak yazıldığını,
T.C DEVLETİ,SİZ "DİN TACİRİ SAHTE DİN ADAMLARI "NİN SALYANGOZ SATIŞINA ŞERH KOYACAK DEĞİLDİR NE VAR Kİ SİZLER SALYANGOZA BASIP DA DÜŞÜNCE "NEDEN DÜŞTÜK!" DEMEYESİNİZ! MİTİNG "İN M'SİNİ VERMEYEN TV'LER, MALATYA 'DAKİ "İNCİL SHOW"U CANLI VERDİLER!

Başlıklığıyla başlayan

1. Şok Suikast!

Fener Patriği Bartholomeos bir suikast sonucu öldürülüyor! AB, ABD ve Yunanistan ortalığı ayağa kaldırıyor!

Türkiye'nin iç işlerine müdahale, Ruhban Okulu'nun açılması, misyonerlik faaliyetlerine ve kiliselere Diyanet bütçesinden pay verilmesi gündeme geliyor.

2. Şok Suikast!

Ermeni Patriği Mutafyan öldürülüyor! Yine AB, ABD, Ermenistan ayakta! Sözde Ermeni Soykırımı 'm tanıyoruz! Ermeniler 'in toprak ve tazminat talepleri ile karşılaşıyoruz.

3. Şok Suikast!

Ishak Alaton (Ki şu anda gerçek başbakandır!) öldürülüyor! israil Türkiye 'deki tüm örtülü operasyonlarını meşrulaştırıyor. israil "Kürt Kartı "m daha sağlam tutuyor. ABD, israil, AB ve Siyonistler Türkiye'yi prese alıyor. Neticede yönetim onların eline geçiyor. Şeklinde devam eden

SESAR

FUAT ERMİŞ' imzalı yazıyla alakalı olarak.

Bu doküman hakkında herhangi bir bilgisinin olmadığını,

Şüpheli Halil Behiç GÜRCİHANın emniyet ifadesinde "Ben bir araştırmacı yazarım ....Bir keresinde Çemberlitaş'ta bulunan Türkocağı Cafesinde Av. Hanifi ALTAŞ; Oktay YILDIRIM ile birlikte nargile içtik. Bir keresinde Üsküdar'da bulanan Aşmalı Konakta Kuvvai Milleye.net (Bekir ÖZTÜRK'ün Baykanlığım yaptığı Dernek) topaltsmda karşılaştık. İçeride yaklaşık 50 kişi vardı biz ayn masalarda oturmuştuk. Kendisi Bana bu olay ile ilgili iddialan güçlendirebilecek bilgiler verdi bende bunu belgesiz yazamayacağımı söyleyince bana bu dokümanlann fotokopilerini verdi. Bende bu belgeleri ilerde yazdıklanmm kaynağı olarak evimde sakladım. Bu belgeleri hiçbir şekilde yaymadım. İnternet dahil hiçbir mecrada yayınlamadım. Türkiye'deki bütün araştırmacı ve gazetecilerde yazdıklan konular ile ilgi belgeler bulunmaktadır. Bu da bu kapsamda değerlendirilecek konular arasındadır"...' şeklinde beyanıyla alakalı olarak;

Sorulan toplantının 11 Kasım 2006 günü Üsküdar Aşmalı Konakta yapıldığını, bu
toplantının Kuvvai Milliye Derneği toplantısı olmadığını, ancak Kuruluş aşamasında yapılan
bir toplantı olduğunu, bu toplantıyı Kuvvai Milliye Internet sitesi olarak kendilerinin
düzenlediğini, bu toplantıya Behiç GÜRCİHAN'ın da katıldığını, yaklaşık 50-60 kişinin
olduğunu, o dönemde Kuvvai Milliye Derneği Başkanı olmadığını, o an derneğin
kurulmadığını,
-..

Tuğrul DERME tarafından gönderildiği anlaşılan,






Balıkesir

E-Posta: jtimberlakedance@hotmail.com Telefon no: 05357902251

Açıklama: Merhabalar Kuvvai Milliye, herşeyden önce size çok rahatsız olduğum ve üzüldüğüm bir konuyu belirtmek isterim,saym Ümit Saym'a acil ulaşmam gerekirken, Ümit Saym'dan halen cevap alamamış bulunmaktayım.Bu durumu bilgilerinize arz eder ve en yakın zamanda kendisine ulaşmak dileğimi yinelerim.Bir rahatsızlığımı daha özenle belirtmem gerekir ise, sürekli belirttiğim halde, bu tip hareketlerde bana aktif görev verilmemesi beni derinden sarsmıştır.Kuvvai Milliye'ye katılmak istememin elbette bir çok sebebi vardır, ancak bunlann arasında en baskını şüphesiz, ülkemi ve kendiside emekli bir Hat Komutanı olan değerli TSK personeli babamı çok sevmemdir.Bu hareketin Balıkesir kanadını, tamamen gizli bir şekilde aktif olarak yürütmek istiyorum.Gizli olmasının sebebi, Balıkesir'in küçük ve tehlikeli bir şehir olmasıdır.TSK'ya ve sayın Ümit Saym'ada halen sunmak için beklediğim GTA hareketi ile Kuvvai Milliye'nin içinde 181i Gençler olarak ayrılmak isteğime cevap beklemeteyim.Aktif ancak gizli liderliğimde gençleri toplayabilcek bir hücre yani bir toplantı odasmada sahibiz.İlgilerinize arz eder ve heyecan ile cevabınızı beklerim...

10.05.2007 tarihli e-mail le alakalı olarak;



Bu mesajı hatırladığını, ancak bu tarz mesajları muhatap almadığını, bu mesaja cevap vermediğini, Tuğrul DERME isimli şahıs ile yüz yüze görüşmediğini, ancak hatırlamadığı bir zamanda telefon ile görüştüğünü, bu telefon görüşmesinde Tuğrul DERME'nin "bu Kuvvai Milliye Derneği temsilciliğini Balıkesir iline nasıl kurarız" diye sorduğunu, kendisinin de şahsen tanışmadan kimseye temsilcilik vermediklerini söylediğini, ve yakın zamanda istanbul 'da yapacakları toplantıya davet ettiğini, ancak gelmediğini, daha sonra hiç görüşmediklerini,

18li Gençler Grubu hakkında bir bilgisinin olmadığını, ve bahsedilen konular hakkında da bir bilgisinin olmadığını,

Ayrıca www.Kuvvaimilliye.net isimli internet sitesinde kendi cep telefonunu yayınladığını, isteyenlerin kendisini aradığını,
3NOLUCD:

-Cezalar Birliği Başlıklı doküman CEZALILAR BİRLİĞİ

Sevgili kardeşim, Oktay Yıldırım aradı geçende, sitede haber olarak yer alan konuyu anlattı. Bir emniyet amirinin kendi nezdinde, Türk Ordusu 'na hakaret ettiğini söyledi. Eski bir emniyet müdürü olarak dert yandı bana.

Ben emekli bir astsubay çocuğuyum, 1978-2003 yılları arasında da Polis Koleji mezunu olarak emniyette görev yaptım. Bu görevin, 1988-91 ile 1993-96 yılları arası Doğu bölgemizde istihbarat ve Terörle Mücadele Görevlisi ve Müdürü olarak geçti.

Oktay kardeşim, kahraman bir Başçavuş Gazisidir. Memlekete hizmet etmiştir ve gazi olmuştur. Bir çok arkadaşı kucağında şehit düşmüştür . Türk'tür, müslümandır, dürüsttür, milliyetçidir, adam gibi adamdır. Ulusalcıdır, Atatürkçüdür, Yüzlerce terör operasyonun da aldığı üç kuruşluk paraya ve ailesinin yaşlı gözlerle, korkak ve ürkek hemen her gece ölüm haberini beklediğini bilmesine rağmen, kahramanca savaşmıştır. Malulen emekliye ayrılması sağlanmış, ailesi ve kendisi, aynı Çanakkale 'de askere çıkan kumanya ile yetinmeye zorlanmıştır. Açtır, toktur, çokta önemli değildir onun için. Onun için önemli bir tek şey vardır. VEFA. Bazılarının, İstanbul 'da bir bozacı semti sandığı Vefa değil tabii ki. Neye vefa, kime vefa?

Ecdada, Şühedaya, Gazi Mustafa Kemal 'e, Gazilere, yetimlere, vatan toprağı olmuş kahramanlara, açlıktan nefesi koksa da kimseye el açmayan şereflilere, haksızlığın, zulmün kralına uğrasa da tek dişli canavarın mahkemesine aşja'gitmevenlere, başlarındaki örtünün gavur mahallesinde bir anlamı olmadığını bilen ve onunla Gazı Mustafa Kemal'in çizmelerini

parlatan iffetli müminelere, para olsunda nereden gelirse gelsin demeyi aklından bile geçirmeyenlere, yaşamın yalnızca bu dünyaya has olduğu inancı ile yaşadığı halde, müslümanlık taslayanlara, yani hristiyanlaştırılmış müslümanlara yiğitçe kafa tutanlara, "La ilahe illallah Muhammedin Resulullah" diye haykıranlara, dinine, milletine, kitabına ve peygamberine şovenlerle diyalog kurmayı hainlik, alçaklık sayanlara, papaz elbisesi giymeyi iş edinmiş, dönek, siyasi travesti imam bozuntularına, yahudi uşağı, Evangelist Köpeği olmamakta direnenlere, "İnnedine indallahil İslam "(Allah katında tek din islam 'dır.) ayetini AB'ye feda etmeyenlere, dünya hayatını sınav bilip, Allah'ı tanıyanlara, bayrağa kanını, sancağa canını vermiş yiğitlere, namusunu, şeref, haysiyet ve iffetini hiçbir şeye değişmeyen Türk ve müslüman evlatlarına, evlatlarını savaşta bile bile ölüme gönderen milyonlarca vatanpervere ve bilhassa Gaziosmanpaşa 'ya , Susuzlukla zulmedilip, onlarca kılıç darbesiyle şehadet şerbeti içirilmiş Peygamber torununa, Sancağı burca dikip ölüsüyle savunan Ulubatlılara, Halide Edip, Nene Hatun ve şehit analarına, bu millete olan sevgisi nedeniyle görevini iltimassız yapanlara, önüne çuvalla para konulduğu halde, rüşvet almayıp çocuğuna süt götüremeyenlere, ülkeye hizmet ettiği için, her türlü zulme, iftiraya, hakarete, uğrayanlara, özetle AHDE VEFA önemlidir.

Üzülme sen Oktay kardeşim, yukarıda çok özetle niteliklerini saydığım milyonlar seninledir. Ama hepimizin ortak kaderi CEZALILAR BİRLİĞİ oluşturmamızdır. Yukarıdaki hiçbir özellik emperyalist küreselci köpeklerin ve uşaklarının cezalandırmayacağı derecede önemsiz değildir, insanı insana köle yapanlar ve onlara hizmet edenler tarihin hiçbir döneminde kanlı ellerini yıkamaya fırsat bulamamıştır.

Ömer Muhtar 'ın dediği gibi;

"BAZILARI CELLATLARINDAN UZUN YAŞAR ".

Üzülme sen Oktay kardeşim, bizim Haklılığımız onların Güçlerini yıkar, yakar, ezer

ve geçer.

Üzülme sen Oktay kardeşim Gazi 'nin dediği üzere; "GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER ".
Selam ve Saygılarımla,

Dr. Adil Serdar SAÇAN imzalı yazı hakkında;
Adil Serdar SAÇAN'ın www.kuvvaimilliye.net isimli internet sitesine köşe yazarlığı yaptığını, yukarıda sorulan cezalılar başlıklı yazının da bu internet sitesinde yayınlandığını,
OKTAY YILDIRIM : Bu şahıs ile 09.04.2006 tarihinde Beyazıt Meydanında Kaymakam Kemal Beyin katledilişi ve PKK yı telin mitinginde tanıştıklarını, sonraki dönemlerde 7-8 kere yüzyüze olmak üzere telefonla da görüştüklerini, ilişkilerinin Kuvvayi Milliye Derneği Genel Başkanlığı ve il başkanlığı düzeyinde olduğunu, bu dernek kurulmadan önce www.kuvayimilliye.net isimli sahibi olduğu sitede köşe yazarlığı yaptığını,

A YŞE ASUMAN ÖZDEMİR: Birkaç kez telefonla görüştüklerini, konusunun ÇYDD den istifası ile ilgili Zaman Gazetesinde yayınlanan röportaj ile ilgili aradığını,

MEHMET ZEKERİYA ÖZTÜRK: Oktay YILDIRIM isimli şahsın tutuklandığı gün Oktay YILDIRIM ın avukatının telefonunu kendisinden istediğini, bir kez telefonla görüştüklerini, yüzyüze görüşmediğini,

HALİL BEHİÇ GÜRCİHAN: Tanıdığını, 11 Kasım 2006 tarihinde bahsetmiş olduğu toplantıda tanıştıklarını, birkaç kez bir araya geldiklerini,

FUAT ERMİŞ: 2007 Mart ayından bu yana Kuvvai Milliye Derneğine gelip gittiğini, hatta bu şahsa derneğin Ar-Ge birimini kurmak üzere görev verdiklerini, bir süre çalıştıktan sonra istifa ettiğini,

İSMAİL YILDIZ: Kasım 2005'den bu yana tanıdığını, kendisinin Tunus Caddesinde bulunan ofisine gittiğini, tanışmak amacıyla gittiğini, çok sık görüşmediklerini, 2007 Haziran ayında 2 kez görüştüklerini, bu görüşmenin internet sitesinde yayınlanacak bir yazı ile alakalı olduğunu,

Bu konular hakkında anlatacaklarının bunlardan ibaret olduğunu, Kuvvai Milliye Derneği olarak şiddet ve silahlı mücadele gibi konulara karşı olduklarını, son zamanlarda Ülkemiz üzerinde oynan Sağ-Sol, Laik-Antilaik, Alevi-Sunni, Türk-Kürt gibi ayrılıkçı oyunlara karşı olduklarını, bunun bir ifadesi olarak Dergileri ve internet sitelerinde dini, mezhebi etnik kökeni ne olursa olsun "Ne Mutlu Türk'üm Diyene" diye diyen herkesi derneğin çatısı altında faaliyet göstermeye davet ettiklerini,

Yüklə 3,55 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   35   36   37   38   39   40   41   42   ...   53




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin