BourdiEU’CÜ Bİr miLLİyetçİLİk kurami iÇİn katki: habitus ve simgesel şİddetiN Çatişmasi’nda simgesel sermaye olarak miLLİyetçİLİK



Yüklə 236,73 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə4/11
tarix31.12.2021
ölçüsü236,73 Kb.
#113182
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   11
BOURD EU C B R M LL YET L K KURAMI N KATKI HAB TUS VE S MGESEL DDET N ATI MA

 

GİRİŞ 

Milliyetçilik, pratik siyasette ve yaygın literatürde rekabet ha-

lindeki siyasi ideolojilerden biri olarak ele alınmaktadır

1

. Bu durum 



milliyetçiliğin, onu temsil ettiğini iddia eden partilerin siyasi başa-

rılarına endeksli bir yükseliş ya da çöküş trendine sahip olduğu al-

gısını yaratmaktadır. Bir yandan da milliyetçilik 20. yüzyılın ilk ya-

rısında Amerika’nın liberal yükselişine karşı Avrupa’nın içe dönük 

kalkınmacı ve faşist yükselişiyle ilişkilendirilmektedir (Nairn, 2015: 

17). Milliyetçiliği toplumsal bir sapma olarak ele alan bu yaklaşım-

lar milliyetçilik teorisine de etki etmiştir. Doksanlı yılların sonunda 

hız kazanan küreselleşmenin yükselişi ve ulus devletlerin çöküşü 

tartışmalarının altında da milliyetçiliğe dair klasik yaklaşımların di-

kotomik yapısı etkili olmuştur. Öte yandan küreselleşmenin yükse-

lişinin otarşik yapılar başta olmak üzere ulus devletleri ve milliyet-

çiliği de ortadan kaldırmadığı da görülmüştür. Bu nedenle milliyet-

çiliği ele alma ve tanımlamada yeni yol ve yöntemlerin denenmesi 

gerektiği ortaya çıkmıştır. 

Milliyetçilik teorilerinin millet ve milliyetçilik arasındaki kro-

nolojik öncelik soruşturması bugün bilinen ilkçilik, etno-sembolcü-

lük  ve  modernizm  akımlarının  doğuşuna  vesile olmuştur.  Ancak 

bugün anlaşılmaktadır ki milliyetçiliği anlamlandırmak için sorul-

ması gereken soru milliyetçiliğin ontolojisine yani milliyetçiliğin ilk 

ortaya çıkış dinamiklerine değil, milliyetçiliğin siyasal ve toplumsal 

ilişkilerdeki yerine dair olmalıdır. Söylenebilir ki, milliyetçilik, mo-

dern  devletin  oluştuğu  andan  itibaren  siyasetin  merkezinde  ken-

dine bir yer edinmiştir. Siyasal alanı kuran, bu alanın meşru sınırla-

rını  çizen  ve  bir  anlamda  oyunun  kurallarını  tanımlayan  ana  hat 

 

1

 Örneğin Philip S. Gorski milliyetçilik teorilerinin tarihsel evrimini dört aşamada 



ele almaktadır. Gorski’ye göre milliyetçilik teorilerinin ilk dalgası milliyetçiliği li-

beralizm ve sosyalizm gibi bir ideoloji olarak ele almış ve köklerini 18 ve 19. yüz-

yıllarda aramıştır. İkinci dalga milliyetçiliği bir siyasi kimlik biçimi olarak ele al-

mış,  üçüncü  dalga  milliyetçiliğin  hakim  sınıf  ideolojisi  bağlamında  değerlendir-

miştir. Dördüncü ve son dalga ise milliyetçiliğin sembolik boyutlarına ağırlık ver-

miş ve milliyetçiliği tamamlanmamış bir kurgu olarak tanımlamayı tercih etmiştir 

(Gorski, 2015: 315-316). 



ONUR TÜRKÖLMEZ 

 



milliyetçilik olmuştur. Ancak bu durum bizi, siyasetteki tüm aktör-

lerin özünde ya da görünüşte milliyetçi olduğuna dair bir indirge-

meciliğe sürüklememelidir. 

Milliyetçiliğin siyaset sosyolojisi bağlamındaki yerini tartışan 

araştırmalara genellikle ideoloji kuramları bağlamında rastlanır ki, 

bunların en şöhretlisi Louis Althusser’in “İdeoloji ve Devletin İdeo-

lojik Aygıtları” eseridir. Althusser 20. yüzyılda milliyetçiliğin yük-

selişi temasını benimsemiş Marksist bir düşünür olarak, kapitaliz-

min ortaya çıkışı ve modern devletin doğuşunun devlet-toplum iliş-

kilerinde yarattığı dönüşümü incelemiştir. Devletin ideolojik aygıt-

ları kuramında devlet, belli bir (resmi) ideolojiyi, kurumları (okul, 

hapishane, fabrika vb.) aracılığıyla topluma işler ve kapitalist üre-

tim ilişkisinin meşruiyetini sağlayan üstyapı kurumu olma vazife-

sini görür. Egemen sınıfların aygıtı olan devlet, yine egemen sınıf-

ların çıkarlarına denk  düşecek şekilde hükmedilen sınıflar açısın-

dan  kutsal,  değerli  ve  uğruna  ölünecek  bir  kuruma  dönüşür.  Bir 

yandan da hükmedilen sınıflar, içinde bulundukları üretim ilişkisi 

biçimini zihinlerinde meşrulaştırırlar (Althusser, 1994). Althusser’ci 

ideolojik aygıtlar yaklaşımının temel eksiği, genelde ideoloji kavra-

mını özelde ise milliyetçiliği, devletten topluma doğru tek yönlü bir 

akış olarak ele alması ve toplumda bu ideolojinin maruz kalabile-

ceği kırılmaları gözden kaçırmasıdır. Bir yönüyle Althusser’in aygıt 

devlet  yaklaşımına  içkin  bir  kadir-i  mutlak  bir  devlet  anlayışı  ol-

duğu görülür. Bu devlet tüm kurumlara hükmetmesi vasfıyla va-

tandaşı çepeçevre sarar ve onu kapitalizme uyumlu biçimde kurar. 

Milliyetçilik kuramları arasında daha ziyade modernistler ta-

rafından  benimsenen  bu  yorum  milliyetçiliğin  belli  ilişkilerin  üs-

tünü örten ve yukarıda da belirtildiği üzere üstyapı kurumlarına ait 

bir “aldatmaca” olduğunu savunan bir görüştür. İlkçilik ve etno-

sembolcülük ise modernistlerin bu eleştirel çıkışına bir tepkiyle mil-

liyetçilik ve milletlerin tarihin eski devirlerinden bu yana var oldu-

ğunu ispat etmek için argümanlar ortaya koyarlar. Ancak daha ev-

vel de belirttiğimiz üzere bu tartışma entelektüel bir bağlamda iler-

lerken, millet ve milliyetçiliğin sosyo-politik evrende oluş hali de-

vam eden konseptler olduğunu hesaba katmaz. Nairn’in de vurgu-

ladığı gibi ilkçilik (ve etno-sembolcülük) ile modernizm arasındaki 




BOURDİEU’CÜ BİR MİLLİYETÇİLİK KURAMI İÇİN KATKI: HABİTUS VE SİMGESEL ŞİDDETİN  

ÇATIŞMASI’NDA SİMGESEL SERMAYE OLARAK MİLLİYETÇİLİK 

CONTRIBUTION TO A BOURDIEUSIAN THEORY OF NATIONALISM: NATIONALISM AS A  

SYMBOLIC CAPITAL IN THE CONFLICT OF HABITUS AND SYMBOLIC VIOLENCE

 

5

 



 

tartışma çözümsüz bir tartışmadır, zira somut toplumsal ve siyasal 

gerçeklik, kurduğu eklektik sentezlerle teorik kategorizasyonların 

karşılamadığı yeni alanlar üretmeye hâlen devam etmektedir. Mil-

liyetçilik de böyle bir toplumsal siyasal gerçeklik olarak ele alınma-

lıdır (Nairn, 2015: 123-124). 

Bu çalışmada öncelikle milliyetçiliğe ilişkin üç tarz-ı siyaset 

ya da klasik üçlü tasnif olarak adlandırmayı tercih ettiğimiz ilkçilik, 

etno-sembolcülük ve modernizm yaklaşımlarının kısa bir eleştiri-

sine  yer  verdikten  sonra  Pierre  Bourdieu’nün  sosyolojik  yaklaşı-

mında  ortaya  koyduğu  habitus,  simgesel  şiddet  ve  simgesel  ser-

maye kavramları aracılığıyla yeni bir milliyetçilik teorisi kurmanın 

imkanları araştırılacaktır. Bu bağlamda Philip S. Gorski tarafından 

Bourdieu’nün  sınıflandırma  mücadeleleri  kavramından  hareketle 

ortaya atılan millet-leşme mücadeleleri yaklaşımına yer verilecek-

tir. 



Yüklə 236,73 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   11




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin