Cumhuriyet gazetesini bu yıl keşfettim. Önceleri klasik, sağlam, üst düzey eğitici ama okunması zaman alan bir gazete idi.
Şimdi ideal bir yapıya kavuşma yolunda. Hem klasik, hem çağdaş ve eğitici. Gurur duyuyorum sizinle. Dedikodulara kendinizi kaptırmaz, it ürür kervan yürür diyebilecek kadar yürekli olabilirseniz ki, o çizgidesiniz, ideal yapınız tuttu, tek gazeteniz Türkiye'de.
Türk insanına saygılı, onun zaaflarından faydalanmayı düşünmüyor, tenezzül etmiyorsunuz. Türk insanını bilinçlendirmek için çaba veriyorsunuz, ideo insanda bunun için vardır. Yani yaratılış amacı budur. Yukarda da söylemiştim, Cumhuriyet o kadar özlü ve önemli konularla dolu ki, bir gün boyu okunsa bitmiyor. Acaba bu tür yazılar dizi halinde bir kaç defada verilse, okurun ve dizinin işini kolaylaştırmaz mı? Bilmecelere gelince, ayrıntıya, kariyere çok yer veriyorsunuz, yaşayan dil daha önemli olmalı. Ekte verdiğiniz bilgileri daha uzun ömürlü ve kitaplığa ulaştırabilmek için kağıt kaliteside değişmeli. Masraf getirir ama, soysuz yanlışlarla dolu ansiklopedi vermekten daha eğitimsel ve candan olur. Saygılarımla başarılarınızın devamı dileğiyle.
E. Aydın, 24Ekim1993
Cumhuriyet gazetesi yazarına
Geçen gün, Cumhuriyet Kitap Kulübü açılıyordu. Sesini, sözünü özlediğimiz, Ankara'dan, İstanbul 'dan çağırılanlar da vardı. Ne ki; bir sünnet düğünü karmaşası yaşandı.
Bu bir promosyon olamazdı. Cumhuriyet bunu sevmez, okuru da, yazarı da, organizatörü de böyle düşünemezdi.
Öyleyse neden böyle oldu? sorusu akla geliyor.
Cumhuriyet gazetesi, aydınlık geleceğe; bütün yorgunluk ve zorluğuna karşın, düşüncenin bayrağını dalgalandıran tek umudumuzdur. Cumhuriyet yazarları üstün insanlardır. Okurlar gönül adamlarıdır, en güzel layıktırlar. Ama en güzel nerede?
Bu seranomi, bir Sokrates şöleni olabilirdi. Sünnet düğününden öte...Hem de masrafsız.
Çetin Yeğenoğlu yalnız adam değildir. En sıradanı en az benim kadar okur, onun yanında olabilirlerdi. Örneğin en kullanımlı, en söyleşi ve şölene uygun salonu; içkisi, yemeği, hizmetleriyle ben bulabilirdim. Sonra masraflar paylaştırılırdı.
Kitap kulübünün açılışı, satışı, imzalanması için de en az ören yerlerinde açılan sergiler örneği, ayaküstü uğranılabilir dış mekanlarda oluşturulabilirdi.
Konuşma hakkımı kullandığım için, bana kırılmayacaksın, . Beni okuduğun için teşekkürler.
E. Aydın
SEVGİLİ CAN PULAT
Bu günkü yazınızda, “ormanlarımız Allah’a emanet” diyorsunuz.
Bizim ülkemizde Allah’a emanet olmayan ne var ki?
Aman aramızda kalsın, teröristler duymasın, emin ol bir gecede Türkiye'yi yerle yersan ederler. Bereket versin henüz akıllarına gelmedi. Birisi çıksa, geceleyin veya gündüz, sık orman olan bölgelerde bir çay içimi dinlense, bir kaç saate kademeli yanabilecek bir şeyleri ormana bıraksa ve akşam evine dönse, o gece veya ertesi gün durumun nereye varacağını var hesap et!
İçtiğimiz su depoları da Allaha emanet, hepsi pestenkerani, kilitli veya kilitsiz, bekleyeni filanda yok, bırakırsın depolara arseniği veya etkili bir zehiri, seyreyle ertesi günkü gümbürtüyü.
Bu anlattıklarımı sakın yazmaya kalkma, ikimizi birden derhal godese atarlar, “toplu kıyım için akıl üretiyor” diye.
Bereket versin insan kötü değil, bizden olduğu halde, bir takım göreceli nedenlerle bizden uzak düşmüş idarecilerde zahir çekilip gideceklerdir. Biliyorsunuz sular da aka aka durulur.
Temizlerini beklemek düşer bizlere.
E. Aydın, 25Aralık1993
CUMHURİYET OKURLAR KULÜBÜ
İnsan sosyal bir varlıktır. Bu varlığın oluşumu psikolojik etkileşim ve sağlam bir iletişimle işlevini bütünleştirir. Dahası yaşam kesitindeki insanı yerini belirlemiş olur.
Sonlu bir yaşam sürecindeyiz.
Varlık olmak sıradandır. Solucan da bir varlıktır, doğar, yaşar, ölür.
Sıradanlığı aşabilmek için, akılcı bir toplumsallık bilincine ulaşmamız ön koşuldur. Toplumsal bilinç, evrenseldir. Öz yaşamın anlamını, gerekliliğini belirler.
Özlediğimiz, çağdaş yaşam; milyarlarca yıllar boyu süre gelmiş yaşanmışlığın belleğinden süzülmüştür.
Kullandığımız, ilim, bilim, teknoloji onun somut vereleridir. Geçmişten süzülerek bize ulaşan, günümüze, geleceğimize ışık tutan!.
Cumhuriyet devrimlerini özümsemiş veya özümsediğini duyumsayan, seçkin aydınlar topluluğu olduğumuzu, edimlerle de kanıtlamak, gelecek kuşaklara ödememiz gereken borcumuzdur.
Kanıma göre, bir aydınlanmada öncü gazetenin şemsiyesi altında toplanmak, onu daha çok sattırmaya çalışmak, ulusal amaca doğrudan hizmet değil, sadece avuntu olacağı düşüncesindeyim
Cumhuriyet okurları birlik olur, birlikteliği örneğin, zamanzaman beraber gezer,onuncu yıl marşını yürekten söylerlerse, psikolojik etki nedeniyle saflarımız sıklaşır, dolar, taşar. Vatandaşımız askeri gösterileri izleye izleye, düzendeki gücü öğrenir, sever.
Zor günler yaşıyoruz, çağdaş yaşama inanmış olanların birlik ve beraberlik içinde, umar aramalarına gereksinim var.
Büyük düşünmek; farklı ve gerekliyi yakalamak için bir merkezimiz, bir salonumuz, bir yasal titrimiz olması, psikolojik etkiyi artıran, zaten var olan, aydınlanma ve aydınlatma potasiyelimizi edimler çizgisinde buluşturmayı istiyorsak eğer; bedelini de ödemeliyiz diye düşünüyorum.
Mimarlarımız çarpık yapılanmaya karşı, birlik oluşturmuş, milyarlar ödeyerek lokal yapmış; sanatçı kadınlarımız yine çalışma salonlarımız için, olanaklarını birleştirmeye gereksinim duymuşlarsa; biz aydınlanmacılar gerilerde kalmamalıyız.!
Kulüp veya dernek oluşturmalıyız.
İnsanca, çağdaş yaşamanın örneklerini başlatmalıyız.
Bilimsel verelere göre, Türkiye'mizde aydınlanmış, demokrasiye yürekten inanmış insan sayısı çoğunluktadır.
Ancak bu çoğunluğun sınıfı yoktur, şemsiyesi yoktur, tüccar değildir, esnaf değildir. İşçi şemsiyesi altında da olmak istemiyor (haklı olarak).
Öyleyse, sivil toplum örgütleri içinde, geniş yelpazeli yerimizi almamız gerekiyor. Ülkemizde görüldüğü üzere, sivil kuruluşlar; sağlam geleceği de besleyebilecek bir tabana oluşturmayı, ilk koşul olarak düşünmedikleri için, yapılan ve yapılabilecek bağışlarla yol almayı amaçlıyorlar ki, bu yol çıkmazlarla doludur.
Birlik olarak neler yapılabilir?: Çağdaş, uygar geleceğe umutla bakabilen kişiler olarak, Cumhuriyet ilkelerini özümsemiş, sıcacık bir ortamın, vazgeçilmez müştereklerinde buluşur, konuşur, tartışır; Zaman el verdikçe de toplumsal edimlere girebiliriz.
Toplumsal Edimler:
1 Sağlık yürüyüşleri (Sabahları veya Pazar günleri)
2 Günübirlik çevre gezileri.
3 Sinema, tiyatro, opera, bale'lerin seçkin programlarını izlemek.
4 Toplumumuz içinde, insani ilişkiler, haberleşmeler. Hepimizin içten özlediğimiz, gereksinimini duyduğumuz, her türlü birliktelikler.
5 Ülkemizi ilgilendiren konularda, duyarlı bir sivil toplum olmanın seferini paylaşırız.
6 Gücümüz, olanaklarımız çizgisinde katkıların sorumluluğuna karışırız.
7 Yardımlarımızı öğrenci ve üniversite öğrencisine kazandırarak sunma olanağı buluruz.
8 Eskimiş kitapları, beyaz eşyaları toplayan, değerlendiren bir kooperatif oluşturabiliriz.
9 Ödüllü yarışmalar, (müzik, resim, satranç, tavla, masa tenisi v.s.) düzenlemek.
10 Öğretici kurslar.
11 Anma günleri, kaliteli konferanslar.
E. Aydın
Dostları ilə paylaş: |