MUHTEREM VE KIYMETLİ MUTLU
Anştayn, Atamu değerlendirdi, çağlar boyu bilinen ve fakat bir türlü kullanıma ulaştırılamayan atomu kullanılır yaptı, atom çağını açtı. Yine Mersin'in ücra bir kasabasından birileri çıktı, enteresandır, insanın içindeki atomu buldu, gerçi buda biliniyor, moral, kondisyon, kreasyon, şu bu diye isimlendiriliyor ama bir türlü açık seçik uygulama alanına konmayan teoriyi kullanılır yaptı.
Yerli ve dış yayınlar hep senin bu bulgularından bahsediyor, okuyor musun? Diyeceksin ki, yaratanların alkışa ihtiyaçları yok.
Doğruyu söylemek gerekirse, beni şaşırtıyorsun. Bir yanda partinin çelişkili ve karmaşık çalkantısı, şehrin bin bir sorunları, bir yanda en uç karşıtların bile alkışlayacağı, dünyaya parmak ısırtan sosyal patlamalar. Eh Mut’lu dost, bu şeref sana yeter.
Mersin'e içten coşkuyu getirdin, yirmibirinci asrı getirdin, sansasyon dorukta, müzik ve resimle sanatsal coşkuyu, sporda evrensel kişiliği öne aldın, daha sayılamayacak binlerce öze çıkarma yaptın, sana binlerce aferin. Özal hendek atlarken atlatırken, sen çağ atladın, atlattırdın. En iyisi ceketinin iç yakasına bir gök boncuk iliştir.
Ancak ortaya koyduğun bu oluşumun adını henüz koyamadık, isterseniz ve de münasip bulursanız, buna "Mutlu Çağı" diyelim.
Mutlu seninle övünüyorum, selamlar, sevgiler.
E. Aydın, 2Ekim1990
OSMAN ŞAHİN
Belki sende okumuşsundur, Ruso'nun Bijon Akademisine sunduğu, 21 sayfalık bir tez vardı. İlimler ve Fenler, Medeniyet'in Gelişmesine Yardım Ettim mi?'ye seçkin yanıt.
Savunmayı okuyan bir jüri üyesi de Russo'ya bir alaylı övgü mesajı yollamıştı Azizim Russo, seni okuyunca, o kadar hoşuma giden duygulara ulaştım ki, dağlara gidip ot yayılasım geldi.
Sen de emniyet sibobu gibi geldin bana, gönlümde kendimi bildim bileli Toros yörükleri yatar, onlara öykünürüm ama hep yalnız kalırım. Eşek sırtında, beygir eşliğinde, bazen de yayan çok yol teptim, inanacağına inanarak söyleyeyim. Ben doğa üniversitesinden orta derece ile mezun biriyim ama, akademik eğitimin geçici verelerinin üstünde bir kariyerim olduğuna da inanıyorum. Duyduklarını ve yazdıklarını paylaşıyorum. Ancak ne denli içten olduğunu kestiremiyorum. Zira biz okumuşlar, yazmışlar, yörüğü, köylüyü, sade vatandaşı hep satışa yatkın senaryo malzemesi olarak kullanmışız.
Romanlarımız,filmlerimiz,resimlerimiz,seyirlik oyunlarımız kent soyluya satılmak üzere malzemelerdir. Allah için iyi de para ediyorlar. Osman, sen burada olguya farklı ve evrene ışık tutucu bir çizgide yaklaşıyorsun, seninkisi bana iyi bir gözlem inceleme gibi gözüküyor. Bunları topla, resimleyelim, iyi bir dizayn içinde, ömürlü bir kağıda basalım, ultra çağlara eğitimsel, kültürsel bir ışık, bir görkemli yaşam biçimi olarak sunalım. Olguyu su yüzüne çıkaralım ama güçlü eşek zinası kadar unutulmaz kılalım.
Beni heyecanlandıran bir başka şey de, bizde yazarlar, çizerler koltuğa oturup ahkam keserler, bir yerde memurlaşırlar, işte sizde o çizgiye gelmeden bunları yapalım diyorum. Öptüm seni tebrikler.
E. Aydın, 12Mayıs1992
Hidayet Uysal
Olgunlaşmak zor bir şey, zaten insanın, ideal çizgiye ulaşmasına daha asırlar yetmez.! Eyer bunun bilincinde olunursa hoş görü devreye girer. İşte bu mektup bir hoş görü örneğidir.
Neden, niçin, sempatiempati, ben ve O,yani hem kendi tarafımızı, hem de karşıt diye düşündüğümüz tarafın gerçeklerine inmek.....
Dil bilimden doğan,yanlış değerlendirmeler, bu yolla çözülür, yaşantıya bakılırsa; anlaşma ve anlaşmazlıklar, bu gerçek metotlarla çözümlenir. DOĞRU GÖRME DURU GÖRME, bu metotla bulunur.
Her davranışın yan ürünleri de olur. Bazen iyi, bazen kötü ve zararlı. Onlardan da kaçınmak veya yaklaşmak için; yine düşünceye ve iç yargıya baş vurulur. O iç yargı hep doğru olanı bulabilir, yeter ki, baş vurula.!
Öperim,derslerinde başarılar.
E. Aydın, 18Mart1997
SELAHATTİN BEY DOSTUM
Mut'a sizin çağrılınız olarak geldim, önerilerinizin ışığında çevreyi kolaçan ettim. Parkın bir köşesinde, otların içinde, havasız kalmış bir lahit kapağı gördüm. Aslanla göz göze geldik, bana öyle bir bakışı vardı ki, anlatamam. O gece boyu hep aslanla konuştuk. Aramızda geçen konuşmaları yazmayacağım. Ertesi sabah enine boyuna ölçüp biçmeler yapıp size geldim. Tarihsel görkemden güncel görkeme...!
Birinci etabın bitişi, günün inişinde aslan bana gülümsedi, elini uzattı, tokalaştık, kuçaklaştık. Kulağıma dedi ki: Zamanda yaşamanın anlamı budur işte... Bana ve koruduğum kırallarına yeniden ve en otantik yaşam biçimini seçtiniz.!
Bugünkü gazeteler yeni bir atılımınızdan dem vurdu. Mut kalesi restore ediliyor, coşturucu haberlerle daktilo başına oturdum. Kalenin içinde çağdaş, hatta çağ üstü anfitiatr....
İçinde kapsamlı şölenlerin yapıldığı, her türlü kültür etkinliklerine açık, Seydisalih'den daha merkezi, kendi yağıyla kavrulabilecek Mut’lumu daha mutlu edecek bir anfitiatr.....
Şimdi beni aldı bir derin düşünce; Size aşağıdan, yukarıdan gelecek öneriler karşısında davranışınızın ne olacağı?
Eğer sur tamirine angaje olmamışsanız, iş yerli ve yabancı düşüncelerin düşüncesine açalım, gönüllü katkılarını isteyelim.
Böylesine görkemli bir antik kentin tarihine yakışır bir dinlence yerini onarmaya, yapmaya soyunalım. Devlerin milyonları bu işe yetmeyebilir, ama Mustafa Kemal'in kağnısı da yolda kalmaz.
Mesaj güzel ve yerindeliği sağlamsa, milyonlar gelip karşınızda dans edecektir. Dünya eskisi gibi büyük değil. İyi ayakkabı insana yol yürümesini öğretir. İşiniz kolay değil ama siz de büyüksünüz.
Angara'nın Karayalçın'ı varsa, bizim de Selahattin'imiz var.
Öper, başarılar dilerim.
E. Aydın, 3Temmuz1992
SELAHADDİN BEY GÖNÜL ADAMI DOST.
Pırıl pırıl, işinde de başarılı olmuş öğrencilerimle Mut’ta çok çok görkemli anlar yaşadık. İnsana doğru koşmanın yaşayan örneklerini tanıtmak fırsatını vermiş oldunuz. Sizi ne kada övsek az gelir. Yorgunluklarınız için binlerce teşekkür.
Mut’u daha çok mutlu etmek için canla başla çalışıyor, başarıyorsunuz da. Yaşlılar yurdu için çabalarınızı yerinde izledim. Sizinle övünüyorum. Sıtkı Soylu iyi bir eser de hazırlamış ve vakfa hibe etmiş. Satışı için gereksinim duyarsanız Mersin’de belirteceğim adreste şimdilik yüz, Adana’da yüz adet posta ücreti ödemeden bir gönül adamıyla ulaştırılabilirse siz de onaylıyorsanız dağıtımını yapmayı üstlenmek isterim.
Tarafınızdan uygun bulunursa lütfen bir alo demeniz yeterli. Öperim.
E. Aydın, 8Haziran1997
Sevgili Selahattin Aslan
1990 yılında Mut’tan yağlı boya resim yapmıştım. Ayrıca da onbin adet tebrik kartı bastırmıştım. Sanatçı kimliğinde artık bunun sergilenmesi hakkımı yitirmiş oluyorum.
Mut’u genel bi perspektifte görüntüleyen bu eserin Mut Belediye’sinde bulunması ve gerekirse yine çoğaltılarak tebrik olarak kullanılması düşüncesiyle, belediyeye hediye ediyorum.
E. Aydın, 20Haziran1998
Sayın Başkan
Önce onuncu yıl marşı olan, yenilerde de cumhuriyet marşı olarak kabul gören marşı, çoğaltarak size sunuyorum. Uygun görülürse, bizlerden bir koronun eşliğinde sık sık beraberce söylenmesine izin verilirse sevinirim.
(Editörün Notu: Bu mektubun ekinde Onuncu Yıl Marşı bulunmaktadır)
E. Aydın
Dostları ilə paylaş: |