Sevgili Ayşe
Dikkat edilirse, ben hep kendisi çalıp, kendisi oynayan birisiyim. (Bugün bu sözcük, deli, üşütük, anlamına kullanılır).
Ama, ben kendimi seviyorum. üşütük değilim, deli değilim!
Ara sıra gerilere bakar, günü irdeler, yarınları yorumlamaya çalışırım; bu hal tanıdığım çok insanda yok. Üstelik, durum muhakemesinde dinlenen, sayılan kişiyim. Böylece, çevremdeki, yetişkin, saygın kişilerin bugünkü yaşamlarında, iyiliğe dönük etkilerim olmuştur.
Bu yargıyı, kendime ben uydurmadım; onlar yüzüme karşı, kendileri gelip süslü tümcelerle söylüyorlar.
Ben de bu deyintilerin ışığında, elime fırsat geçtikce; dostarıma önerilerde bulunmayı huy edindim. Bu huyu seçtİm.
Sana yazışım da, senin yaşam biçimini etkilemek geğil geleceğe dönük, kısa hesaplardan arındırmak, özde var saydığım, sendeki ayrıcalığı belİrtmek içindir.
(*), okumayı hiç sevmez, kitabı görünce uykusu bastırırdı.O’nu geç keşfedilmiş yeteneği kurtardı
Sen okumayı seviyorsun. Günümüzde okumayı, öğrenmeyi seven öğrenci çok azdır. Öyleyse, doğru yoldasın. Çalışman, daha çok çalışman gerekir. Köyde işin zor, ama imkansız değil.
Mut'ta bir dersaneyle, hemen görüş, iki ay geçtiğine göre, indirim teklif et ve bana duyur. Konuşmada zorlanacaksan, bana bilgi ver, ben gelip konuşayım. Anlaştığınız bir rakam olursa bana duyur. Gücüm yettiğince yardımcı olayım.
Yola birlikte çıkıldığına göre, senin başarın için daha önceleri konuştuğum gibi yanında olmayı görev sayarım.
Müslümanlara selamlar sunar, sana başarılar diler öperim.
E. Aydın, 16Kasım1999
Ayşe'm
Mektubunu aldım. Bilgece yazılmış. Tam sana yakışan anlatımda. sevdim, sevindim. Böylesine güzel yazılmış bir betik, beni coşturdu.
Benİm iki günde, düşüne düşüne, sözcükleri, seçe seçe yazdığım, ironik, betikteki, ilk satırın, bana göre tutarlı olmasına karşın; umuyorum ki, senin inceliğin gereği, beğenilmemiştir.
Keşke, doğrular da, eğriler kadar, yaşama şansına ulaşsalardı, daha çok anlam kazanacak, iletişim bütünleşmiş olacaktı.!
Bu sabah, geldiğimde, buz dolabı çevresinde, beş kişilik bir fındık faresi familiyasıyla karşılaştım. Zavallılar, ışığı görünce çil yavrusu gibi dağıldılar, öylesine sevimli şeylerdi ki, sana yazmadan edemedim. Her zaman olduğu gibi, kahvaltıyı masaya hazırlamış, yemeye başlamıştım ki, masamın altına gelmişlerdi, acıdım, birkaç parça ceviz verdim, kaçıştılar, besleyeyim mi, yoksa, yoksa,....
Bizim doktor muayenehaneyi boyatıyordu, bir gün aşağıda yattım. Kitaplar arasına saklanmış bir sivrisinek, kulağımda, bütün gece, bazı kalın, bazı ince kemanıyla vızlayarak, döner durur sivrisinek. İlaçlar da fayda etmiyor, nöğürüyüm ben şimdi.
Bizim zeytin, Mut'taymış, yenice mektup aldım, onun da Gül gibi, Sezaver hanım gibi, Hatice gibi, Nazan gibi, Zübeyde gibi, Gülsen gibi, sana selamları var.
Buraya gelmek için izin istiyorsun, (ayıbettin be sülüman). Aslında senin yerin burasıydı ama, yel esti, rüzgar vurdu, Zafer evlendi, evlenecek derken zaman ve düşler kaydı gitti.
Eğer iyi bir hazırlık yapıp, 2000'de de köyden portturamazsan yandı da pilav tavası.
Unu var, şekeri var, yağı var, ateşi var. Helva yapıp yiyemezse bütün çabalara karşın, köylü kızı Ayşe olmak, buna haksız yere mahkum olmak, içe sindirilmesi, bana göre çok ağır bir kader vurgunu olur. Bütün iyi şeylere layık olan, kafası çalışan, derli toplu, insanları seven, insanlarca sevilen, aranan, güzelim Ayşe ......!
Diyeceksin ki, Türkiye'mizde, kader vurgunu, nice Ayşe'ler var...!!!!!!! ???????........
İçtenlikle, ummak isterim; kendi çalıp kendi oynayan yalnızca ben, olmayayım. Biraz da olsa, oyuncular sahaya insin.
Geç kalınmış değil, benim Ayşe'm isterse, mucizeler yaratır düşüncedeki karamsarlığımı, fırtına önündeki bulutlara çevirir.... Darmadağın eder.
Aydınlık, masmavİ geleceğİn, dekorunu hazırlar, Ayşe'ye böylesi yakışır.İyİ yolculuklar selami..
E. Aydın, 25Aralık1999
AYŞE
Her fırsatta, açık seçik, çok şey konuşuyorum, gerçeğe değgİn...
Benimle konuşurken, hala soğuksun. Boynun eğri oluyor, işte beni de üzen bu oluyor.
Senin gereksinimlerin, akılcı olmak koşuluyla, hep karşılanacaktır.
Ethem Aydın, böyle söz vermiştir. Dahası, daha çoğuna layıksınız. Elinizde bazı küçük de olsa örnekleri vardır.
Gereksinimin yola çıkarılmıştır. Daha önceleri yazılmış mektupları bİr kez daha okursan iyi olur.
Annene iyi bak, durumdan bana da bilgi ver.
Öper başarılar dilerim.
Koyunların bayramını kutlayacakken, yanlışlıkla beni de koyun saymışsın.
Ethem Aydın, 27Şubat2001
Sevgili Ayşe
Senin, güzel aklın, mantığın, bana göre, yaratıcı gücün, ölçülemez simgesel değerleridir.
Ama işte, göz kendini görmüyor.! İletişimde zorlanıyorum. İşitanla beni ne olur.!
Bu yazdıklarım övgü değil; ancak algılayabildiğim karekterin gerçek görüntüsüdür. Kuşkusuz seni sevdiğim de bir gerçek, başarmanı düşlemek de hakkımdır.
Buna karşın, kısa sayılabilecek zamanda, ulaşılabilen yüksekliği de yatsımamak gerek.!
Ben, böyle duyumsuyor, böyle görüyorum, umar senin elinde olduğu için de, yalvarma kertesinde, öğütlüyorum: Çalışçalış, dolaysız, Ayşe için, kıyasıya çalış.!
Barajlar kendiliğinden yıkılsın!
Zaman görmüş, deneyimli, ön görüsü olan, öğretmenİm.
Şimdiye değin, nasıl; ideal insan için gerekli, mantıksal, yaklaşımları benimsedin, tabuları, yine aynı ölçütlerin, eşliğinde yıkmayı akılcı buldunsa; cinselliğin, özündeki felsefenin, yani, bir araç değil, amaç olduğunu, kavradınsa;bana göre,Ayşe, güzel yarınları yaşamaya, aday, az insanlardan biridir.
Annen, baban, kardeşlerin dışında, seni yakından tanımış çevre hep bu kanıda.
Yazdığım mektuplarda içerik, baskın olur, bu da sizin yanıt hazırlarken, eline gelen yazıyı eleştirel, irdelemeyle, başlayabilmen, güncelin labirentlerinden seni korumak içindir.
Dürüstçe yazabildiğin,her isteğini, karşılamaya hazır olduğumu,bilmem yenelemeğe gerek varmı?
Bana sıkça yaz ki, kalemle kağıt buluşunca, iş olur, aş olur,sevgi olur, aşk olur. Özlemle öperim, benim küçük kızım.
üslümanlara selamlar..
Not: Yazdığın dilekçelerin alındısını bana tez elden ulaştır. İstersen daktiloyu sana yollayabilirim. Bilinçli bir gerekçe korsan.
Ethem Aydın, 8Şubat2000
Dostları ilə paylaş: |