Bu dosya, Ethem Aydın isimli eserin web üzerinden izinli yayınlanan resimsiz hazırlanmış bölümüdür. Değiştirilemez. Serbestçe kopyalanıp dağıtılabilir. Bu dosyanın orjinali



Yüklə 2,29 Mb.
səhifə73/97
tarix29.10.2017
ölçüsü2,29 Mb.
#19746
1   ...   69   70   71   72   73   74   75   76   ...   97

DOĞAN DOST


Doğuşlarda ölümlüdür. Çiçeklere pek benzerler, ilgilenilmez, zaman zaman yeni ilmikler atılmazsa, susuz kalmış gibi solar kururlar.

Ben bundan sebep olaya yeniden doğuş diyeceğim

Mektubunuzu alır almaz, yanıt için davrandım, kendime sormadan da edemedim. Neden? Epeyce araştırdım, uzunca da düşündüm, kendimi aşağıladığım da oldu. Ama gerçeği gizleyemeyeceğim, yazıyorum.

Ben süzme bir idealistim, hayalperestim, kurduğum hayaller bana hız verir, görüş açısı verir. Bu, İspanya'da şato kurmak olsa bile mutlu olurum. Eğer böyle olmasaydı, elinizde üç telli bir fırça, aylar yıllar boyu düşlediklerinizi, esinlendiklerinizi boyamaya devam edebilir misiniz? Üç beş senede bir sergi açacaksınız da, beğeni olursa bir kaç resim satacaksınız. Bu aptallıktan başka nedir?, perspektifimi değiştirirsem.

Ben ve birçokları boyayla uğraşır, hepsi de kendilerine göre birşeyler ortaya koymaya çaba verir. İnançla farklılığı arar, farklı olmaya çaba verir. Beni ele alırsak, koca sanat tarihinin içinde, kimseye sürtünmeden yürümeye çalışıyorum, böylece o kadar zorlanıyor, o kadar duraksıyorum ki, bilemezsin? Hac yolunda ölmeyi yeğleyen kaplumbağa gibiyim. Bundan önce ortaya konmuş özgün eserler, ancak bana esin kaynağıdır ama onlara benzemek asla.

Yazmaya iten bir diğer nedene gelince: Siz iyi arklıyorsunuz, insanların soyut kalıcılığı, galiba bu özellik olsa gerek, aslında okullar bunu, ilk önce alfabe gibi kişilere öğretirse, toplumda anlaşmazlıklar önlenir. İletişim kolaylaşır. Zira bizler karşımızdakini konuşturmadan genelde karar veririz.

Neşri hoca, iyi taş atardı, silah kullanırdı, okurdu, saraçlık bilir, dikiş dikerdi, hovardaydı, içki içerdi, çok iyi bir artistti,.... Bu benim gözlemlerin içinde olanlar, kim bilir daha neler nelerdi.?

Bilirsin biz 29 sene laftan ekmek yediğimiz için, lafa bayılır zamanı körleriz. Bu düşünceyle mektubu kesiyorum, yoksa dağarcık tıka basa dolu. Özet olarak demek gerekirse, Doğancığım çok büyük adamlar ölmüşler, meydan biz çakallara kalmış. Bir Nadir efendi, bir Yaver efendi, bir Müderris hoca, Asri hoca, daha binlercesi...

Seni kucaklar, işlerinizde başarılar dilerim. Dostlara selam.

E. Aydın, 14Mayıs1990


DOĞAN'CIĞIM


Mektubumun içine bir çakal sözcüğü düştü. Bunu yadsıyacağını biliyorum. Mut'un tanıdığımız sakinlerini göklere çıkardıkça, biz küçülürüz. O zaman sormak gerekir, bizler küçük müyüz?. Hayır dostum, biz küçük değiliz, bizlere Mustafa Kemal gibi bir kişi gelip olayı ve önemini kulağımıza fısıldasa o, meth ede ede bitiremediğimiz kişiler bizlere çırak olamaz.

Demek ki, onların avantajı Mustafa Kemal'li olmak, bizimkisi de ondan yoksun olmak!

Artık yapılacak bir şey kalmadı mı diyeceğiz? Buna da kocaman bir hayır. Bizler hazır lokma arıyoruz, dava adamı olmaktan nedense kaçıyoruz. İstiyoruz ki, herşey (cukkadak) yerine otursun.

Sanıyoruz ki, herşey siyasetten, devletten geçer. Buna kocaman bir hayır.

1 Üç imzalı bir dilekçe ile belediye reisi Selahattin Aslan'a gidilse, Park gazinosu bitişiğindeki yer sınırları çizilmiş bir amaç için istense, hayır mı denir, yahutta münasip bir yer gösteremezler mi? Yaptınız da olmadı mı?

2 Belli sicillenmiş bir vakıf veya kuruluş ismiyle bir kitap kampanyası başlatsanız, hayır mı diyecekler?

3 Senden, benden, Sıtkı'dan biriken kitapları raflara dizseniz, bir idare servisi kursanız, sessizlik sloganlarını duvarlara assanız, bir kaç tane de satranç takımı koysanız, eksiksiz günlük gazeteleri alsanız kasabalıya köylüye okumak fırsatı hazırlasanız, memleketin ileri gelenlerine bir çay verip dertleşseniz, derman isteseniz hepsi hayır mı der?

İlk kaynaklar için bankalar yardımcı olurlar, belli bir düzeyden sonra, kaynak yaratma işi gelir ki, onu da, insan oğlunun bulacağına inancım var. Yeter ki içten bir yaklaşım olsun, organlaşılsın, inandırıcı olunsun, hala çare bitmemiştir. Sonra sıra entegreleşmeye gelir. Kısa bir süre sonra yorgunluklar övülesi hale gelir.

Yeter ki olaya siyaset bulaşmaya, halktan kopmamaya, ona hep inmeye gayret etmeye özveriyle devam edile. Öperim.

E. Aydın, 16Mayıs1990


DOĞAN'CIĞIM


Benim her mektubuma yanıt vermek zorunda değilsin, böylece sizi günlük işlerinizden soyutlamak istemediğimi vurgulamış oluyorum. Ben biraz bolca yazarım, Cumhurbaşkanı'na, Başbakan'a, Valiler'e, okuduğum eserlerin yazarlarına, gazetecilere. Bazen dokundurmalar, bazen iğnelemeler, bazen övgüler yazarım.

Ben bir osuruğu cinliyim. Hoş da oluyor, bazen içtenlikli, öze yatkın ilişkiler de kuruluyor böylece. Bazen sizler gibi duyarlı hassas kimliklerle karşılaşmak ne büyük kazanç benim için.

Üst düzey konuşmalardan, bir nevi elense çekmelerden zaman bulup sizinle özgeçmişimiz üzerine konuşamadık. Siz dört beş kardeştiniz, birini de ben okutmuştum, şimdileri kardeşleriniz nerelerdeler? lütfen yazınız. Biz ezik bir nesiliz, gerçekte paylaşak çok şeyimiz olmadığı için, paylaşacak bir şeyleri hep arar dururum çocukluktan beri. Uzun Ali'nin Ömer, Ali baba, topal Mehmet'in oğlu benim bu durumumu iyi bilirler. Evden bandırma, şu, bu aşırır onlarla üleşirdim de, sonra bir ton sopa yeme pahasına olurdu. Size imkanım oldukça kitap yollamak isterim, çam sakızı çoban armağanı örneği. Ancak lütfen nasıl eserleri okumayı sevdiğinizi yazarsanız, durum yerindelik kazanır.

Geçen mektubumda ortaya koymaya çalıştığım fantazya için neler düşündüğünüzü de yazınız. Bizde 1950'lerden beri idareler halka inmekten uzaklaştılar. Onu hayvandan da aşağı tuttular, kullandılar. Bir köpeği bile üç defa aldatırsan, artık o sana dostane bakmaz olur. Bundan sebep halklar da üsttekilere sahtekar, desiseci, üçkağıtçı olarak bakıyor. Söylediğine inanmıyor, her iyiliğin altında bir bokluk olacağını sanıyor. Tipik iki örnek vermeden edemeyeğim. Geçenlerde İstanbul'da, Aksaray 'dan erken saatlerde otobüse bindim, iki vatandaşta, henüz gişeler açık olmadığı için biletsiz bindiler, şöför bilet diye sıkıştırmaya başladıyınca ben onlara iki bilet verdim, paraya davrandılar, hayır almam, bilet isterim dedim. Nasıl olacak dediler. Bir başka seyehatte darda olan bir kişiye bu biletleri veriniz dedim. Arkamda sırada yerlerine oturdular, biri diğerine, bunda bir (*)okluk var ama seçemedim diyordu.

Seni kucaklar, işlerinizde başarılar dilerim.

E. Aydın, 31Mayıs1990



Yüklə 2,29 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   69   70   71   72   73   74   75   76   ...   97




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin