Bu dosya, Ethem Aydın isimli eserin web üzerinden izinli yayınlanan resimsiz hazırlanmış bölümüdür. Değiştirilemez. Serbestçe kopyalanıp dağıtılabilir. Bu dosyanın orjinali



Yüklə 2,29 Mb.
səhifə77/97
tarix29.10.2017
ölçüsü2,29 Mb.
#19746
1   ...   73   74   75   76   77   78   79   80   ...   97

Sevgili Doğan


Çoktandır mektuplaşma huyunu bir kenara koyduk. Elbette bizce anlaşılır ve anlatılabilir gerekcelerimiz vardır.

Dün bilgisayarın belleğine baktım. 800 satır, Doğan’cığım için,özene bezene yazılmış, övgüden öte, öngörülerle dolu. Doğrusu ya, Doğan’ı severim, yitirmek de istemediğim için belleği iyice tekrar inceleme gereği duydum. Biz Mut’lular biraz nane molla yapılı oluruz. Dikkat edilmezse soluveririz.

Mart içinde Hüseyin bey Adana’da sergi açıyor, gelmeği düşünürseniz haberleşelim. Belki de ayrıca bir ilgi yaratırız.

Adana piyasasında çok tutan bir kitap yolluyorum beğeneceğinizi sanırım. Öperım

E. Aydın , 27Şubat2001

Doğan hemşehrim.

Bu sabah kıymetli mesajınızı aldım.

Anladığıma göre; babam ve ben, sizin çalışmalarınızı, farkına geç varmış olsam da, aksattığımı anladım. Özür diliyorum.

Babamın şeceresini incelemeğe zamanım olmadı. Gerek de duymadım. Ne kadar okumuş, Mısır’da yıllarca neden kalmış, bilmiyorum. Biraz mürekkep yalamışa benziyor. Elindeki ciltler dolusu acemce arapca kitapları vardı. Nadir efendi amcayla oturup uzun uzun okurlardı, hutbeler hazırlarlardı. Sanırım kitapları müftüzade Hüseyin efendiye geçmişti. Son zamanında ben dışarlardaydım, ilgilenemedim.

Medresede çalıştığı için olacak, “müderris hoca” derlerdi, severler sayarlardı, Atatürk’cüydü, bu kadar bilgi yeter bir fani için. Yanlış,abartılı bilgiden de kaçınmak gerek. Yerli yersiz abartmış olabiliriz.

Bana gelince; zamanın şartları içinde tökezleye tökezleye okudum, resim öğretmeni olabildim. 30 seneye yakın, devlet bana maaş verdi, ben de elimden geldiğince çalıştım.

Size zaman zaman yolladığım buroşür ve dergilerde abartlı yazıları okudunuz, siz de benim gibi, çok abartılı övgüleri gördünüz, okudunuz, belki de içinizden alaylı alaylı gülümsediniz. Kez ve kez benden kaynakca istediğiniz için elime geçen üçüncü kişi anılarını size yollamıştım.

Size sır gibi sunduğum bazı düşüncelerim oldu. Onu da kullanmazsınız olur biter. Bunları, yani bu övgüleri ben yazmadığıma göre,sizin de bağışlayıcı olmanızı beklerim.

Sizden, isteğim; babama ve bana ait bilgi ve belgelerle, zaman yitirmeyiniz, kitap hazırlığınız aksamadan sürsün. Sizi zorlamasın.

Araştırmacı dostuma kolaylıklar diler,teşekkürler ederim, sizleri seviyorum, edimlerinizle övünüyorum

(Babamın bir fotoğrafını bulmağa çalışacağım.)

E. Aydın, 4Haziran2001



1937 DOĞUMLU GÜNDOĞAN (*)'YA

1920 DOĞUMLU ETHEM AYDIN'DAN İLETİ

Sevginin hası konuşmaya açık bir kapıdır. Ondan neden yazıyorum. Sokakta birisi, Hey salak çorabının teki siyah, teki beyaz dese döner bakar güler teşekkür ederim. Adımı bilmiyor der geçerim. Yetmişli birisi Babalık nasılsın dese, iyiyim dedeciğim der geçerim. Güzel bir kız, markette buyur dedeciğim dese, hanım nine, bana şu maldan ver derim. Arasıra, ben o kadar yaşlı mıyım diyen olur. Tekrar ederim, ben o kadar yaşlı mıyım.!



, yazısını boşuna yazmadım. İronik ve elejik diyebilirsiniz, ama özde has ve geçmişi olan veya olması gereken has sevgi'yi vurgulamak için uzun uzun örnekler eşliğinde size ulaştırılmıştır.

Siz ise bu iletiye tepki olarak, akıla hayale gelmez küçük yanılgı urbalı hatalara fırsat veriyorsunuz.

Aslında bu da sevginin bir türüdür, 'negatif sevgi'.

Hani çocuklarımız, öğrenciler ilgiyi üzerlerinde tutmak için negatif sevgiye sık sık baş vururlar. Siz de, ben de bunu iyi biliriz...

Bana gelince; öğretmenlik sevgi ve sabır mesleğidir.

Sizlere de bir sözcük fazla öğretebilmek için; velilerinize, okul idarelerine, devlete rağmen; kulak çekip, tokat vuracak kadar aptal ve doluyuz.

Geçmişimde, sizler gibi yalın, övünecek kaynaklarım vardır. Yine sizlerin nezdinde olduğu gibi, toplum içinde seçkin yerimiz olmuştur. Yaşam dediğin nedir ki, Gündoğan bile 61 yaşına gelmiş.

Önce seninle, sonra da sanatta ulaştığın ve ulaşacağın çizgilerle övünüyorum. Öperim.

E. Aydın

SEVGİLİ DOĞAN ATLAY


İyi insanlar, hatta iyi nesneler, hiç bir zaman "ben iyiyim" demez. Bazıları vardır ki, "örneğin benim gibi" hep kendini iyi sanır, hele hele bir iki kişi de "sen iyisin" dediyse, kuyruğu daldan inmeyiverir. İşte dünyanın düzensizliği, endazelerin tutarsızlığı hep bu kendini bir (*)ok yerine koyup öyle inananların yüzündendir.

Öğrenciliği hatırlamadığım, bir kaç yıldan beri keşfettiğim kuytuların menekşesi bir dostum var, arkadaşım sırdaşım oldu, tanıyacaksın "Doğan Atlay". Bana arasıra lütfeder mektup yazar, bazen bir sayfa bazende yarım sayfa ama hep bir angarye içindeymiş gibi, çekiniyormuş gibi, sayıyormuş gibi izlenimler yaratmaya bayılır. Bende o zaman daha çok şakır daha çok "büyüklere değilde küçüklere masal" yazmaya başlarım.

Şişirilen balon üzerindeki şakiller gibi birbirimizden hep uzaklaştığımızı duyumsarım. Bilirsin sevgi nötür bir şeydir, alınıp satılamaz, hep verilir, insanlık sevgiyle ayakta durur, onun için vardır, ondan hep güzel ve görkemli yarınları bekler. Bizler geçiciyiz, yarınlar vardır, milyarlarca yıllık insanlık tarihi böyle oluşmuş ve böyle oluşacaktır.

Acele edip yarınlar için, yarınki insanlar için, çocuklarımız için, kullanımlı ve kalıcı birşeyler yapmaya çalışmalıyız, biz küçük insanlar. Yoksa adımız, şayet anılacaksa ki bu bir umudur, hiç olmazsa “doğdu ve öldü" diye anılmasın!.

Seni çok sevdiğimi bileceksin, yazdıklarımın seni şartlandırdığından bilincindeyim, hatta sıktığını da düşünürüm, ama bunu da bir yerlerde etkileyici, kışkırtıcı olduğunun da bilincindeyim. Gerekli buluyorum. Dostlar eğer yaşamı, yaşamaya değer kılmak isterlerse ki bu endiklemekle olur. Seni öperim.

Dostlara selam, saygılar.

E. Aydın, 20Ocak1996

Adı Muzaffer


Utkusu zafer.

Böğründe kılıç

Neler neler neler

Beni sucukturamadığın için serbes yazacağım. Sizden üç şey isteyeceğim:

1. Mektuplarınızın kenarında dosya deliği için yer bırakmanız

2. Gıçında ağarmadık kıl kalmamış bana ağabey diyorsun

3. Düşümde kalan yitik beldeleri gezeceğin zaman bir daha bana alo dersen kıyamet kopmazdı. Kahve döğücüye hıng deyici gerek.

Doğan’la sen aslında Allah’ın bir domuzluğu sonucu berabersiniz. Alçak gönüllü, şov yapmayan, övünmeyen, ama yaşadıklarını vesika eden, geleceğe sonsuz hizmetler sunan isimsiz gönüllüler .! Dahası hiç ayaklarını yerden ayırmayan asil bir karekterinde örneği kılmış. Ne mutlu size, ne mutlu Mut’luya, ne mutlu o beldelerde yaşamışlara (*)

Bizim kitap ciltleri eline geçecek biraz bekle. Doğanı ve sizi öperim, kutlarım.

E. Aydın


Yüklə 2,29 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   73   74   75   76   77   78   79   80   ...   97




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin