Bu dosya, Ethem Aydın isimli eserin web üzerinden izinli yayınlanan resimsiz hazırlanmış bölümüdür. Değiştirilemez. Serbestçe kopyalanıp dağıtılabilir. Bu dosyanın orjinali



Yüklə 2,29 Mb.
səhifə89/97
tarix29.10.2017
ölçüsü2,29 Mb.
#19746
1   ...   85   86   87   88   89   90   91   92   ...   97

NURİ'CİĞİM


Otobüs yolculuklarında, uzun kısa gezilerde, lokantada yemek beklerken, masa boşluklarında; elimde kalem, sıradan bir kağıt üzerinde çiziktirim. Yazarken sol, çiziktirirken sağ elimi kullanırım, nedenini bilmem. Ancak zamanlar sonunda bu yazdıklarımı okuyamam, çizdiklerimi de resme dönüştüremem.

Doğuştan, bir şeyleri bir yerlere sürtüştürmekten zevk alırmışım. Eğer bir dostu özlemiş isem, hemen oturur yazmaya koyulurum. Gerçi dostlar bunu pek sevmezler ama ben seviyorum, bir mektup boyu da olsa beraberlik! Sevmediklerini, yanıt vermediklerinden anlarım.

Geçen günler, bir kaç öğrenci bana geldi, senden özgün baskın, resim ve özgeçmiş istediler. Bir gün sonra gelmelerini söyledim. Elimde sana değin neler varsa ortaya döktüm, masaya ayırdım. Raslantı olacak; Yapı Kredi'nin yeni çıkardığı bir Darwin kitabını okuyordum. Aman yarabbim, ikiniz birbirinizle nasıl örtüşüyorsunuz, anlatamam! Sen yaratılışı betimliyorsun; o da ahkam kesiyor. Bak ne diyor: Dünya bir haftada yaratılmamış ve i.ö. 4004 yılında da yaratılmadığı kesindi; bundan aklın alamayacağı kadar daha yaşlıydı.Yaratıldıktan sonra tanınmayacak kadar ölçüde değişmişti ve değişim süregelmekteydi. Yaşayan bütün canlılar da değişime uğramıştı. İnsan da Tanrının imajında yaratılmak bir yana, çok daha ilkel bir şey olarak ortaya çıkmıştı.

Kısacası, Adem'le Havva efsanesi bir hikayeydi. İnançsızlık bana çok yavaş yaklaştı, ancak sonunda gerçekleşti.

Kanıma göre eğer sen Türkiye dışında bir ülkede olsaydın Darwin çapında belki de daha fazla bir yankı yapar, dahası bilim, bir karanlık noktasını seninle aydınlatmış olurdu.

Şekerbank kataloğu bence çoğalıp İnternete sunulmalıdır. Dünya nasıl olur da bir Nuri Abaç'tan habersiz olur!

Nuri, şimdi seni daha çok anlıyor ve seviyorum, övünüyorum.

E. Aydın, 21Mart1997



SEVGİLİ ANGI

Herhalde sende at, eşek, köpek beslemişsindir, yahutta bunların biriyle burun buruna gelmişsindir. Bilirsin korku ve sevgi canlılar arasında hemen sirayet yoluyla anlaşılır. Eğer attan korkuyorsanız, size karşı hemen gerekli tavrı alır, çünkü sizi yadsımıştır, dostluk mesajı almamıştır. Davranışı endişeli ve ikircimlidir, ne yapacağını bilemez, ısırır, teper, içinden öyle gelir. Köpekte böyledir, sizden bir inandırıcı mesaj almazsa huysuzlanır, saldırgan olur. Ölümde tıpkı böyledir. Korkuyorsanız, hem fikir, hem eylem olarak daha yakın durur. Halbuki bütün canlılar bir gün er geç ölecekler diyebilirseniz, yaşamak daha güçlü olur.

Bundan neden gerek kendiniz, gerek dostlarınız ve dahası bütün canlılar adına, hep sağlık çizgisinden yürüyünüz, düşünürken de hep sağlığa göre düşününüz, işi vardır, sizden mesaj alamamıştır, seyahattedir, umarım ki ortaya çıkacaktırlar. Felsefe bunun için önemlidir ve vardır.

Sonra yazışmalarda sıra beklemek bencillik olmaz mı? Mademki seviyoruz, (yine bileceksin, sevgi hep verilir), özelliği ve güzelliği oradadır. Örneğin, ben sizden bir seneyi aşkın hiç mesaj almadım, ama sizi seviyorum ve koşulsuz yazıyorum.

Bir başka toplumsal görüşe göre, kültüre, etiğe göre belli görgü, bilgi, deneyim sınavını bitirenler, yaşgurubuna bakılmaksızın aynı guruba girerler,arkadaş olurlar, birbirlerine öyle davranırlar, o daha birleştirici, kaynaştırıcı, gerçekçi olur. Öyle olagelmiştir.Öyle olagitmesi daha hoştur.Herşey daha rahat konuşulur,daima konuşulacak birşeyler bulunur

Bu katagoriye girenler, artık el öpmezler, kucaklaşıp öpüşürler. Gerilim böylece azalır, samimiyet doğar. Osman'dan bana biraz bahsedersen sevinirim, ne yapıyor, nerede oturuyor, kaç çocuğu var, yaşam biçimi nasıl?

Seni kucaklar, işlerinde başarılar dilerim.

E. Aydın, 26Haziran1993


SEVGİLİ ANGI


Anladığıma ve deneyimlerime göre, şu insan olmak işi epeyce zor birşey. Üçüncü aydaki mektubunuza şimdi yanıt verebiliyorum. Lütfen kabul et. Peşin söylemek gerekirse şimdiki çocuklar bizden zekiler, işlerini iyi biliyorlar. Şu kurumuş çiçeklere ve çok güzel bir yazıyla dizayn edilmiş kompozisyon bilinçli, duygulu ve bilgili olamaz denecek kadar güzel. Keşke biraz da inatları olsa, bizler gibi sabırla sürdürebilseler. Herşeyleri biliyorlar ama maymun iştahlı oluyorlar. Para kazanmak sevdasına sanatı satışa çıkarıyorlar.

Gelecek günlerin onların, saatlerin tiktakları onlar için vuruyor, yolları açık, şansları gür olsun. Öperim.

E. Aydın, 30Mayıs1994

Sevgili sessiz ve sürprizlerle dolu

Angı...

Günümüzde bütün dünyada, sen ben kavgasının güncel uğraş olduğu, silah seslerinin müzik temposu, metalik tırmalayıcı melodilerin dinlence müzik teması seçildiği günümüzde; sağduyunun, öz verinin en ufak fısıltısı, sanki gökler gürlemiş, şimşekler çakmış, yaratılışın o dingin çorbası ideodaki insanı yaratmağa hazırlanıyormuş gibi duyumlar iletir bana.

Bir gurup sakin, özverili, Türk insanı Ankara’da biraraya geldiniz, güç tazelediniz, ama güvendirici sesiniz iç oparlörümüzde gümbürgümbür biz geliyoruz diyordu. Bana göre, karanlık ufkumuzda, edimli ve olumlu ilk pembe tınlamaydı bu.

Geçen Cuma günü Mersin’in Mut kazasına bir onur belgesi nedeniyle çağırılmıştım. Kırk yıl önce doğduğum yer olan Mut’ta turfanda kayısıcılığı ve sebzeciliği getiren zıraat öğretmeni Nail Türe’ye onur belgesi verildi. Her ülkeyi seven gibi ben de ağladım, sizlerden söz ettim.

Onlara “Zodyak’tan mı geldiniz” dedim.

Eyy Mut’lular, zamanların her kesiminde olduğu gibi ne kadar yücesiniz, bizler o Mut anaya hizmette ne kadar eksik ve yoksunuz... İnsana , insanlığa koşan Zodyak’lılara şükran...

Geç de olsa dergileri aldım, bedelini hesaplayamadım öylece ödeme yapamadım. Öperim, sağlık afiyetler dilerim

E. Aydın, 14Mart1995



HACI (Angı)

12 Kasım’da size karşıt olürük bir mektup yazmıştım. 4 Aralık’ta çok çok güzel bir el yazması eserinizi aldım.

Öyle güzel öyle içtenlikli ve sakin yazılmışki, resim denebilir. Sözcüklerin ustaca seçilişi, kaleminizin rengi, dizayn, kaligrafik düzen, zarfa varıncaya kadar blok fikri, sözcüklerin müziği, sevginiz, bana olan saygınız, saygınızdan doğan sabrınız, beklentili serzenişlerle, kişilikli alçak gönüllü savunuşunuz.. harika..!

Beni hakkım olmadığı halde sevgi rampasından uzayların en efsunlu katmanlarına çıkarışınız, sizi yetiştirip büyüten diğer kişilere daha yukarda yer verişiniz...

İşte tam bu çizgide, o bana bahşettiğin yükseklikten konuşacağım. Sizden genişce bir yorum bekleyeceğim.

Beşbin yıl önce Mısır’da Hermes diye briisi yaşamış. Bu Hermez papirus üzerine kalemle yazı yazan birisi imiş kayıtlara göre. Hermes kendinden yüzbin yıl öncesinin de bilincini taşıyormuş. Bu sunuyu siz nasıl değerlendireceksiniz?

Sarte’ın hangi eserini satın aldın, özetini verirsen sevinirim. Yazdığın için teşekkürler, öperim

E. Aydın, 13Aralık1995



Yüklə 2,29 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   85   86   87   88   89   90   91   92   ...   97




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin