Sevgili Gazanfer
28 Ekim, dolu dolu, özellik güzelliklerle gelip geçti. Anıların tınısı, rengi, kokusu, çoğalarak, topraktan yaprağa yapraktan çiçeğe sürüp gidiyor.
Sonlu yaşamda, sonsuzluğu duyumsamak, ne güzel.!
Lütfen, bundan sonraki yükümlülüğümün neler olacağını da belirlerseniz sevinirim.
Düşünce:
Mersin liselileri derneği tüzüğünün içeriği.
kuruluştan bu yana edimleri.
bursiyerlerin birkaç yazısı.
sivil toplumdaki yankıları.
sınıf arkadaşlarının yazıları
imeceye gönül verenlerden anılar.
evrensel çizgide yeri.
Mustafa Kemal’in kağnısı
dağbaşını duman almış, gümüşdere durmaz akar.
İçel sanat kulübü özel sayısı.
Mersin liselileri dayanışma derneğinin, ayrıca yapacakları etkinlikler. Bizi bağlamamalı. Sivil toplumların, özelliği çok sesliliktedir.
Biz bir başlatalım, diye düşünüyorum.öperim.
Ortaya koyucu,kollayıcı,koruyuculara bin şükran.
Organizasyonda emeği geçen gönül dostları ordusuna binlerce şükran..
Sizleri seviyorum.
E. Aydın, 10Kasım2000
SAYIN ERKAN ÖZAYDIN
İnsan; düşünceden bu yana; neden, niçin, sözcükleriyle yaşama anlam kazandırmayı başarmış. Cesaretle, onlarca düzeni bozarak, yeni düzenler kurmayı başarmıştır. Kaosun büyük patlamayla oluştuğuna, evrimin de sürdüğüne inanıyorsak eğer.
Şimdilik metobolizmanın vazgeçilmez gerçeği, soğuyabilir, gücünü yitirebilir, sönebilir. Belki yarın, belki de milyonlarca yıl sonra olsa da bizleri ilgilendiriyor düşüncesinde buluşmuş oluyoruz
Bu bir beyin jimnastiği olduğu gibi, evrensele gönderme de olabilir.
Edinebildiğimiz bilimlerin yardımıyla, uz görünün eşliğinde düşünelim ve sanal, kurgularımızı İçel Sanat Kulübü adresine ulaştıralım.Orada oluşturulacak bir ön kurula sunalım. yeni sayılarımızda yayımlayalım.
Bütün aşklar hep böyle başlar.
Eğer düşüncemi sizler de uygun bulacak olursanız, sevinirim.
E. Aydın, 14Şubat2002
SAYIN BAŞKAN
Bilimler ve Fenler, din gibi tek doğru olduğu sürece insanda, varolduğuna inandığımız, özveri, sağduyu zedeleniyor.
Demokrasilerdeki çarpıklık da, sanırım düşüncesinden kaynaklanıyor.
İçel Sanat Kulübü; aydın, uygar, yarınlara açık örnek bir sivil toplum kuruluşudur. Veya öyle olması düşüncesinden yola çıkarak, kendi bünyesinde, kendine yakışan atılımı yapabilmelidir.
Düşünce çizgim oldukça gerçekçidir.
Yıllardan beri; Yönetim Kurulu ve Başkan seçimleri yaparız; Sonra da iyi çalışmadılar, yediler, yuttular diye açık kapalı, insana yakışmayan dedi kodular duyarız.
Yönetimler, hep ağır eleştirilere uğrarlar. Daha akılalmazı, onlara ne teşekkür eder, ne de bir ödül vermeyi düşünürüz. !!!
Öneri: Seçimden bir ay önce, yönetime aday olmak isteyen üyeler, ileriye dönük, gerçekci, ne gibi uygulamalar getireceklerini yazılı olarak, yönetim kuruluna sunsunlar.
Yine üyelerden oluşan, bir seçici kurulun onayından geçen, ön proje, seçim için toplanan genel kurulda, yüksek sesle okutulsun. Seçim sonucu, kazanan yeni yönetim kurulu, önce sundukları projenin uygulamaları ışığında çalışsınlar; yaratıcılıklarını göstersinler...
Böylece, insanın, insanda büyüdüğünü yaşayarak görürüz, mutlu oluruz.
Beni okuduğunuz için teşekkürler, saygılar, öperim.
E. Aydın, 2Nisan2002
DAVETİYE
28/Ekim/2ooo Geleneksel buluşma günü anısına İçel Sanat Kulübü Teoman Ünüsan salonunda öğretmen Ethem Aydın’ın ÖNCÜL, GÜNCEL, ARDIL yapıtlarını kapsayan resim sergisine gönül dostları çağrılıdır.
İçel Sanat Klübünün katkısıyla
Mersin Liseliler Derneği
Bşk. Meriç ALKAN
İÇEL SANAT KLÜBÜ SEVGİLİLER GÜNÜNDE
BERDAN BARAJINDA ÇOĞALDI!
13Şubat Pazar, pırıl pırıl, güneş yükseliyor.
Yeşiller mavilere uyanıyor.
Sevgililer sevgiye.!
Tatlı sert, ılıman, özel ve güzel bir gün, bugün.
Sevgililer Günü.!
Dostluğa, arkadaşlığa, sevgiye, aşka, çın, çın.!!
Mersin'den, gönül adamlarıyla, tıklım tıklım dolu otobüs; daha önce, kendi araçlarıyla gelen konuklar tarafından, alkışlarla karşılandı.
Bu alkışlar, doğa ananın yürek atışlarıyla örtüştü.
Tarsus'a yeni kazandırılan Atlı Spor Kulübü önündeki sekide, bir kahve dinlencesinden sonra, baraj gölü kıyısında iki saatlik doyurucu bir yürüyüş, (isteyen bu geziyi atlarla yapabilir)
Dönüşte açık havada, güle oynaya, cıvıl cıvıl bir öğle yemeği ve hasret yüklü sohbetler.
Dostluğa, mutluluğa çın, çın..!!
Tarası doldurup taşan, donanımlı masalardan birinde, taşeli tutkunu, gezgini, Semihi Vural adım adım (Taşeli) anılarını çok boyutlu bir filim şeridi gibi gözler önüne serdi.
Doyumsuz anlatımıyla, çocukluğumun ayak izlerinde; antik kalıntılar, kültürel, folklorik özellikler, güzellikleri tekrar anımsattı, yaşattı. Unutulan dünlerden, yaşanan günlerden, aydınlık yarınlara, çın çın.!
Cemal Turan, Mersin Sanat Kulübü'nde yeni açtığı resim sergisi ve Almanya'daki sergisinden izlenimlerini, sanat üzerindeki deneyimlerini, Güngör Turan Kulüpteki müzik etkinliklerinden söz etti. Yetiştirdiği müzik gönüllüleriyle esenleşti.
Sezaver Seçki Yakında Adana Mimar Sinan Resim Salonu'nda açacağı resim sergisinin heyecanıyla, sanata nasıl soyunduğunu, kimlerden etkilendiğini, kıvrak bir dille anlattı, övgüler sundu.
Heykeltraş dostumuz Hidayet Uysal, bir Buda heykeli gibi suskun, konuşulanları dinledi.
Gönül kuruluşlarında, bu unutulmaz özel ve güzel günleri bizlere hazırlayan dostlara, çın çın..
Gün iniyor, sular kararıyordu, esenleşerek, yollara, yollara..!
E. Aydın
BAŞLIKSIZ
Türkyılmazın resim sergisi üzerine resim sanatının önemli öğelerinden birisi de yaratma cesaretidir. Doktorluğun verdiği güçle bu öge sanatına da yansıyor. Görülenle kaosun, içiçe ve de kol kola olduğu yapıtları, çağdaş yansımaya ulaşıyor. Sanatın major kurallarına saygılı lmak koşuluyla, yalın duyumlarını tuvallerine aktarmaya çaba veriyor. Resmi kendisi için vazgeçilmez bir yaşam biçimi olarak yorumluyor.
E. Aydın
SAYIN NEVİT KODALLI
Yukardaki yazıyı İçel Sanat Klübü başkanlığına yazmıştım. Uyguın gerekli görülmüş, yanıt geldi. Sizin onayınıza da sunmağı düşündüm.
Yılı, veya daha öncesini de kapsayan geleceğe de ışık tutacak bir raporu birlikte hazırlayarak veya sonradan birleştirerek başkanlığa sunalım diye düşünüyorum.
Eğer düşünceme katılırsanız haberleşelim.
Yönetime bir katkımız olursa sevindiricidir. Olmazsa da üzülmeyiz.
Saygılarımı ve Sevgilerimi sunarım.
E. Aydın, 12 Haziran2002
BAŞLIKSIZ
14 Temmuz pazar, değişik bir olay başlatmak ve yaşamak için Taşucu’nda bekliyoruz. Bir gemiyle ilk defa beş saat kıyıları gözleyerek gideceğiz. Prof.Tuncay Özgünen, Prof. yine hanımı, Doçent ilgi alanımda olan Handan Tunç, ayrıldığı beyi Levent Baler, kızı Su, doktorun oğlu Bilgi gurubumuzu oluşturuyordu. Gezi boyunca da beraberliğimiz sürdü.
Masamıza zaman zaman, Nevit Kodalı, Celal Taşkıran, Kaptan, Özcan bey, İbrahim bey, Doğan, Nejla hanım konuk oldular.
Bir yanımız derya deniz, bir yanımız Toros’lar, arada bir adalar, adacıklar. Zamanlar ne kadar da iç içe idi. Üçüncü zamanda gençleşen Toros’lar dimdik, esti katmanlar, öbek öbek devrilmiş yatıyorlardı. İnsanlar mutluluk naraları atıyorlardı. Zaman zaman da gemi duruyor, denize giriyorlardı, cümbür cemaaat.
Saniyeler dakikaları, dakikalar saatleri, günler ayları, aylar yılları yapar. Böylesine içten içe, ayrımsız, ayrıcalıksız akan zamanlar bize nesnelerin varlık çizgisini belirler. İnsan bilincine vardığı zamanları saymak istesek herhalde zorlanırız gibi geliyor bana.
Yakın zamanlarda 14 Temmuz da İçel Sanat Kulübünün kotardığı bir mavi yolculuk yapmıştık. Bir gün sürsede ayrımına varılan dopdolu bir gün olmuştu. O gün güneş bizi Taşucu’nda buldu. Denizi bulduksada, yatı bulmak epeyce eğlenceli oldu.
Adana'dan, Silifke'den, Mersin'den gelen konuklar yavaş yavaş yerlerini aldılar, iskele alındı, gemi yavaş yavaş yön değiştirdi, açılıyoruz. Gemi denizle, biz birbirimizle tanışmakta iken kaptanımız rotamızı, yüzmek için duraklayacağımız koyları duyurarak iyi yolculuklar diledi. Bir yanımız Toros ’ların denizle buluştuğu yeşil ve tanıdık yamaçlar, diğer tarafta deniz, adalar. İçerde Taşeli’nin insanları, yine zamanlar içinde ya karşılaştığımız yada beraber olduğumuz, anılarımızın bulunduğu dostlar. Yavaş yavaş da olsa, önce gülücüklerle sonra yakınlaşmalarla iletişi başlıyor. Sandalyeler zaman zaman konuklarını değiştirmeye başlıyor. Tanışıklıklar koyulaşıyor. Mavi bir atlas üzerine serilmiş logalar gibiyiz, herkes yerini ve geçmişteki parçasını arıyor. Yahutta, yeni bir kompozisyonda buluşuyor.
Böylece gün büyümeye başlıyor. Çok besleyici, ılımlı bir hava, deniz kendini oynuyor, küçük, dalgalı ve çağırgan. Yolculuk ilerledikçe zanalar da değişiyor. İşte üçüncü zamanda denize yığılıp kalmış bir soy taşı, hem de yan düşmüş yatıyor.
Şu tarafta bir ada yemyeşil Romalılardan izler taşıyor.
E. Aydın
Dostları ilə paylaş: |