Bu dosya, Ethem Aydın isimli eserin web üzerinden izinli yayınlanan resimsiz hazırlanmış bölümüdür. Değiştirilemez. Serbestçe kopyalanıp dağıtılabilir. Bu dosyanın orjinali


ALTIN KOZANIN ARDINDAN AĞLAYANLAR



Yüklə 2,29 Mb.
səhifə54/97
tarix29.10.2017
ölçüsü2,29 Mb.
#19746
1   ...   50   51   52   53   54   55   56   57   ...   97

ALTIN KOZANIN ARDINDAN AĞLAYANLAR,

GÜLENLER


Adana'mızda Altın Koza adına bir karnaval yaşandı. Sanki herşey bir anda oluştu. Kaosun oluşumu gibi, bir sulusipken yağmurun gökten boşalışı gibi, zelzele gibi, dünyanın yaratılışı gibi.

Her karnavalda olduğu gibi düzen artık yerini düzensizliğe terk etmişti. Tabular, kanunlar yerini terk etmiş, her olay başıboşluğun hoyrat yıkıcı ellerine terk edilmişti. Artık herkesin her yaptığı doğru olmuştu.

Halk, devlet babayla eğleniyordu. Sanat adına, sanat olmayan ne varsa ortaya koymuştuk. Benim kibar, nezih, incelikli, büyük yürekli Adana'lıma çadır tiyatrolarından da ilkel eğlenceler ikram edilmişti. Adana'lıya bu denli hakaret etmeye, kimler, ne sıfatla, ne hakla yeltenebilirler? İşte oldu bir kere. Kimsenin sesi çıkmadığına göre kadere boyun eğildi. Zaten bu ulusu yıkan kadercilik değil mi?

Bu sabah erken, gün doğmadan Atatürk Parkına geziye gitmiştim, Mustafa Kemal heykeli bana küçülmüş gibi geldi, yaklaştım, mağrur dik başıyla ileriye bakmıyor yere bakıyordu, konuştum, konuşmuyordu. Avuntu için güllere döndüm, hayret bir şey yerlerinde yoklardı. Yaseminler kokmuyorlardı, bir de ne göreyim, çam ağaçları sanki birbirlerine sarılmış ağlıyorlardı. İçlerinde yaralı bedenlerinden kan akanlar vardı. Kan kaybediyorlardı. Çimenlere baktım sigara izmaritleri, kola kutuları, ambalaj gereçleriyle sidiksi kokuyorlardı.

Su boruları patlamış, her yol göl olmuş, çeşmeler, şadırvanlar, park lambaları kırık dökük yerlerde, tam bir kaos, bir zelzele, bir sel baskını sonu ortalık ana baba günü. Altmış yıl önce yeni boyanmış ayakkabılarımla geçtiğim yollarda, ayak izlerimle karşılaştım, ben ağladım onlar ağladı. Yarab biz neden bu denli duygusuz, saygısız olduk??!

Ağaçlar bakımsız, boyunları eğri, hüzünlü. Yeni doğan güneş katıla katıla gülüyordu, çevrecilik ilgimize, yeşile olan saygımızın çapına.

E. Aydın, 28Eylül1992

ALTIN KOZA VE

ÇOLAK'IN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ


Çağlar boyu gözde olmuş bir ülkenin zeki, çalışkan, özverili, vatansever, sevegen kişilerin saygıdeğer oylarıyla Büyükşehir Belediye Başkanlığına geldiniz. Adana sıradan kişilerin oturduğu sıradan bir şehir değil. Sizden beklentileri de sıradan değil. Bu düşünceden hareketle, atacağınız her adımda Adana'lıya saygılı olmak, onları ideal yarınlara inanarak, inandırarak yürümemiz gerekir. Millet, memleket sevgisi, toplumlara saygı budur. Yalnız başına Çolak, bu denli kültürlü, ince fikirli topluma yetmez. Özgürce çalışan bilimsel ve teknik elemanlarınız neden varlıklarını duyurmuyorlar? Niçin o teknik kişileri etkin kılmıyor, yeni fikirler üretmelerine fırsat vermiyorsunuz? Niçin geleceğin Adana 'sını halkla tartışmıyor, paneller, sempozyumlar düzenlemiyor, olumlu bulgularla yörünge değiştirmiyorsunuz?

Bir sade vatandaş olarak, başkanlığa gelişinizden beri, en az on adet gerekli ve güncel konuya değindim, size değişik nedenlerle yazdım, bunlar pırıl pırıl, tarafsız uyarılardı. Bir taneside Adana'nın kaldırımlarının şehir kodu hesaplanmadan değiştirildiği idi. Dünkü yağmurda bütün sokaklar birer kanalet olmuştu, şimdi ne olacak? Kaldırım yükseldi, asfaltlar rasgele döşendi, sular evlere vuruyor. Halk tedirgin, yaşasın maaşını yüksekce alan teknik kurullar.

Şu Atatürk parkının hali yürekler acısı, elli sene önce, dar ve koyu gölgeli patikalarında, çiçek kokularıyla gönüller yücelten Atatürk parkında artık çocukluk izlerim şimdikileri tanımıyor. Erkek lisesi öğrencilerini getirip, karşısında Hadi beyi ve Çukurova mitlerini heyecenla anlattığım başı arşa değen Atatürk heykel gurubu şimdi mahzun mahzun, okul çocuklarından hakaret görmüş gibi duygusal ve ezik. Bu heykeller o kadar görkemli, o kadar ideal amaçlar için dikilmişti ki, Kurtuluş Savaşını oku yeter, anlamak için. Sayın Çolak bir mite, bir sembole değer verirseniz o sembol, o mit değerli olur. Sevgiler, saygılar.

E. Aydın, 26Eylül1992


ASIM'CIĞIM


Bir uzun süredir, matbuattan, dünde televizyonda sizi izledim. Öylesine hakim konuşuyordun ki, Çolak, ağlamamak için gülüyordu sözlere.

O sözler ki, eksiksiz vesikalara dayanıyor, yasaldı. Güya Çolak sosyal demokrat olacak, Anakara'dan Adana'ya belediyeye oluk oluk para akıyor, ortada bozuk düzen, plansız programsız bir galerya, başı kıçı belirsiz Altınkoza şenlikleri, burada halka ulaşan ne var? Bunları geçiyorum, sen iyi bir vatandaş, iyi bir belediyeci olarak gözümde büyüdün. Buna dayanarak ve güvenerek yazıyorum. Asım, bir vatandaş ev yapacağında planını belediyeye götürür, belediye uzmanları binanın ne kadar içerde olacağını, yoldan yüksekliğini, balkon yönü ve uzantısın, şehir koduna göre akıntı payını hesaplar, inşaat sahibi ile karşılıklı bir anlaşma imzalanır. Ben belediyeye, belediye bana karşı bir yazılı söz vermiştir. Sonra lağımı yükseltir, yolu yükseltirse bana zarar vermiş olur. Yükselen yollardan yağmur suları evlerin bahçesinde göllenir, yol yükseldikçe benimde yükselme şansım yoktur. Şehrin ana caddelerine gelince, her asfalt yapmak nedeniyle yollar en az yirmi santim yükseltiliyor. Yağmur suları iş yerlerine doluyor, yaya kaldırımlarına birikiyor. Kısacası şehir kodu keyfi olarak bozuluyor, sular artık belli bir menfeze doğru akmaz oluyor.

Şehirleşme nazım planında dünyaca uygulanan bir saygı kuramı vardır, yaya kaldırımları yaşlıların, körlerinde rahatça yürüyebilecekleri seviyede tutulur. Adana'da ise ticaret haneler, sanki iş yerleri önü kendi malları gibi barikatlar, merdivenlerle donatılıyor. Kaldırımlar normal bir kişinin geçemeyeceği kadar duvar merdiven ve buna benzer çıkıntılarla dolu, gerçi şehrin her caddesi su birikintileriyle dolu, hele Ramazanoğlu caddesinde artık kaldırım kalmadı. Çakmak caddesi, Gürsel caddesi, Atatürk caddesi barikatlarla dolu. Ben birkaç defa belediye başkanına durumu yazdım, ama onun şehircilikle uzaktan yakından ilgisi ve bilgisi yok, dar açıyla çalışıyor.

Bunları sana yazmakda da bir şeyin düzeleceğini beklemiyorum, ama büyük millet meclisini seçmezde belediye başkanlığına soyunursan, ki kazanacağın kesin, işte o zaman bu medeni çizgi gündeme gelebilir. Siyasette iyi bir renk kazandın, hem halkı hem devleti gözetebiliyorsun, bu tutumun senin temsil ettiğin partide bile yok.

Seni her zaman olduğu gibi seviyorum. Öperim.

E. Aydın, 11Kasım1993



Yüklə 2,29 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   50   51   52   53   54   55   56   57   ...   97




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin