Bu Muhalefet Şerhi 15 Temmuz Hain Darbe Girişimi Sırasında Şehit Düşen Yurttaşlarımızın Aziz Hatıralarına ve Gazilerimize Adanmıştır


Temmuz Darbe Girişimi ile İlgili Kilit İsimler



Yüklə 2,4 Mb.
səhifə29/81
tarix30.07.2018
ölçüsü2,4 Mb.
#62912
1   ...   25   26   27   28   29   30   31   32   ...   81

15 Temmuz Darbe Girişimi ile İlgili Kilit İsimler

  1. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 15 Temmuz Darbe Girişimi İle İlgili Beyanları

    1. Darbeyi Eniştesinden Öğrenmesi


Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 15 Temmuz darbe girişimini eniştesinden öğrendiğini söylemesi aklılla, mantıkla ve makamının ciddiyetiyle bağdaşmayacak nitelikte talihsiz bir açıklamadır.

Zira; Cumhurbaşkanı Erdoğan Marmaris’te ailesiyle birlikte tatil yaparken, 15 Temmuz 2016 günü, akşamüstü 18:30 civarında MİT Müsteşarı Hakan Fidan tarafından aranmıştır. Hakan Fidan Koruma Müdürü Muhsin Köse’den Cumhurbaşkanının müsait olmadığını öğrendikten sonra Koruma Müdürüne “(Cumhurbaşkanına) dışarıdan bir saldırı olması durumunda buna karşı koyacak kadar gücünün, kuvvetinin ve adamının olup olmadığını bir değil iki kez sormuştur. Koruma Müdürünün herhangi bir anormallik olmadığı ve güvenlik tedbirlerinin yerinde olduğunu söylemesi üzerine görüşme sonlanmıştır.

Cumhurbaşkanı gerçekten darbeyi eniştesinden öğrendiyse, ki cumhurun reisinin söylediğini doğru kabul etmemiz gerekmektedir, burada devlet güvenliği açısından sorun vardır. Zira aynı gün öğleden sonra gelen ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın helikopterlerle gelecek askerler tarafından sabaha karşı kaçırılacağı ihbarını değerlendiren MİT, ihbarı Müsteşar Fidan aracılığıyla Genelkurmay Başkanına bizzat giderek bildirmiştir. MİT Müsteşarının askerler tarafından kaçırılması teşebbüsünün Hakan Fidan’ın Org. Akar’a “bu olayın daha büyük bir olayın bir parçası olabileceği” şeklindeki yorumu sonrasında Genelkurmay Başkanı Org. Hulusi Akar olağanüstü askeri önlemlere yönelmiştir. Yani bu ihbar bir darbe girişimi riski olarak görülmüştür.

MİT Müsteşarının o andan itibaren Cumhurbaşkanını bir darbe olasılığı konusunda uyarmamış olması, en hafif ifadeyle ihmaldir. Ülkenin istihbarat şefinin Cumhurbaşkanının Koruma Müdürünü arayarak, dışarıdan bir saldırı olması durumunda buna karşı koyacak kadar gücünün, kuvvetinin ve adamının olup olmadığını iki kez sorması karşısında Koruma Müdürünün kayıtsız kalması, yine en hafif deyimle ihmaldir. Burada, Koruma Müdürü Muhsin Köse’nin Hakan Fidan’ın bir saldırı olasılığını akıllara getiren sorusundan sonra Cumhurbaşkanına bilgi vermemiş olması, yaptığı görevi ve mevkii dikkate alındığında eşyanın tabiatına aykırıdır. Eğer bilgi vermemişse de ciddi bir güvenlik zafiyeti söz konusudur. Her iki görevlinin de 15 Temmuz 2016 tarihinden bu yana görevlerine devam ediyor olması ise “enişte” ile açıklanabilecek kadar hafife alınacak ve geçiştirilecek bir durum değildir.


        1. İstihbarat Zafiyeti Olduğu Açıklaması


Cumhurbaşkanının 15 Temmuz kanlı darbe girişiminin önceden haber alınamaması ve önlenememesi konusunda bir istihbarat zafiyeti olduğu açıklaması tatmin edici değildir.

Darbe girişiminin planlayıcısı Adil Öksüz Aralık 2015’ten sonra 12 kez darbeyi planlamak amacıyla toplantılar yapmak için Ankara’ya gelmiştir. Her toplantı sonrasında yurtdışına çıkarak ABD’ye gitmiş, örgüt lider Fetullah Gülen’e bilgi vermiş, talimatlarını alarak bir sonraki adımı planlamak üzere tekrar Türkiye’ye dönmüştür.

Adil Öksüz, kim olduğu bilinen bir isimdir.39 Gülen cemaatinde önemli bir yöneticidir. Cemaatin bir terör örgütü olarak kabul edildiği tarihten önce de, sonra da faaliyetleri bilinmektedir. Görünürde Sakarya Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olarak çalışmaktadır. Öğretim görevlisi maaşıyla, kimi zaman izinsiz olarak 2002 yılından darbe gününe kadar 52 kez yurtdışına çıkmıştır. 17 Aralık 2013 tarihinden sonra bile 12 kez elini kolunu sallayarak ABD’ye gidip gelmiş, sadece bu tarihler arasında toplamda 111 gününü ABD’de geçirmiştir. Her seferinde de ABD’de Fetullah Gülen’le görüşmüştür. 27.12.2015 tarihinden darbe gününe kadar üstü düzey komutanlar ve örgüt üyesi sivillerle toplantılar düzenlemiş ve hiçbirisinde de devletin dikkatini çekmemiştir.

MİT Müsteşarı Hakan Fidan TBMM Darbe Araştırma Komisyonuna gönderdiği 22/05/2017 tarihli yazısında; darbeci unsurların MİT’e yönelik saldırılarının başarısız olmasını Teşkilat içerisindeki örgüt mensuplarının önceden tespit edilerek pasif görevlere atanmış olması ve bağımsız teşkilat ünitelerinin sorumluları arasında örgüt mensubu bulunmamasına bağlamakta, 17/12/2013-15/07/2016 tarihleri arasında 181 personel hakkında işlem yapıldığını ifade etmekte, örgütün MİT’e ilk saldırısının 07/02/2012 tarihinde MİT Müsteşarının savcılığa ifadeye çağrılmasıyla başladığını söylemesine rağmen 17/12/2013 tarihinden önce bu örgütle ilgili bir takip yapıp yapmadığından söz etmemektedir.

Yine aynı yazısında MİT, yakın zamana kadar FETÖ/PDY örgütünün hizmet saikiyle hareket eden ve höşgörü temelinde faaliyet gösteren bir yapı olduğuna ilişkin algı yaratmaya çalıştığını söylemektedir. Yasadışı örgütlerin algıyla gizlenmeye çalışacağı gerçeğinden hareketle ülkeler terör tehditlerinin önceden tespitinde emniyet hizmetlerinin yanı sıra istihbarat hizmetlerine de ihtiyaç duymaktadır. Sadece Adil Öksüz’le sınırlı olmamakla birlikte, Gülen cemaatinin hiç olmazsa yönetici kadrolarının en azından 7/2/2012 tarihinden sonra dahi istihbarat kurumu tarafından izlenmemiş olması bir istihbarat zafiyetidir. Bu takip yapılmış olsa Adil Öksüz’ün faaliyetleri tespit edilebilir, darbe önceden öğrenilebilirdi. Devleti yönetenlerin sorumluluğu istihbarat zafiyetini tespit etmenin ötesinde, bunu giderecek önlemleri de almaktır.

        1. Darbenin Allah’ın Bir Lütfu Olduğu Açıklaması


Gülen cemaatinin ordu, emniyet (özellikle istihbarat) ve yargı gibi devletin kritik kurumlarında kadrolaşma çabaları ve Fetullah Gülen’in takipçilerine belirli bir güce ulaşana kadar takiye telkin eden konuşmaları ortadayken, iktidara geldiği günden itibaren Gülen cemaatinin demokratik ve laik bir devlet düzenine karşı barındırdığı olası riskler konusunda istihbarat uyarılarını dikkate almayan AKP hükümetleri, cemaat darbe yapacak güce erişene kadar aynı menzile farklı kulvarlardan yürümüştür.

17 Aralık soruşturmasında, kendi eliyle beslediği cemaatin emniyet ve yargı kadrolarının hükümetin yolsuzluklarını açığa çıkarması sonrası rota değiştirmiştir. Bu tarihten sonra Gülen cemaatini bir terör örgütü, Fetullah Gülen’i de terör örgütünün başı olarak kabul etmiştir. Uzun yıllar besleyip büyüttüğü cemaatin terör örgütü olarak tanımlanmasından sonra tasfiye süreci devam ederken seçilmiş hükümete karşı ayaklanma olasılığını hesaba katmamış olması mümkün görülmemektedir.

Diğer taraftan; tek merkezden emir alan ve ülke çapına yayılmış antidemokratik bir yapının demokrasi içerisinde kalarak topyekûn tasfiyesinin de kolay olmayacağını bildikleri içindir ki 249 insanımızın canına mal olan bu kanlı darbe girişimi AKP için Allah’ın bir lütfudur. Zira darbe girişiminin başarısız olması sonrasında başlayan süreçte temel hak ve özgürlüklerin askıya alınması için meşru bir zemin ortaya çıkmış, herhangi bir yargılama yapılmadan sadece kamudan 102.351 kişi ihraç edilmiş, 1289 şirket Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna devredilmiştir.


        1. Yüklə 2,4 Mb.

          Dostları ilə paylaş:
1   ...   25   26   27   28   29   30   31   32   ...   81




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin