Bu Muhalefet Şerhi 15 Temmuz Hain Darbe Girişimi Sırasında Şehit Düşen Yurttaşlarımızın Aziz Hatıralarına ve Gazilerimize Adanmıştır


Ne Aldatan Oldum Ne Aldatılan Oldum Açıklaması



Yüklə 2,4 Mb.
səhifə31/81
tarix30.07.2018
ölçüsü2,4 Mb.
#62912
1   ...   27   28   29   30   31   32   33   34   ...   81

Ne Aldatan Oldum Ne Aldatılan Oldum Açıklaması


Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Beştepe’de muhtarlara Kemal Kılıçdaroğlu’nu şikayet ettiği toplantıda yaptığı bu açıklama, Gülen cemaatiyle birlikte devlette paralel bir yapı oluşturmaktan duyduğu pişmanlığı ifade etmek için sarf ettiği “Rabbim de milletim de bizi affetsin” açıklaması ile birlikte değerlendirildiğinde söylenecek fazla söz bulunamamaktadır.

Cemaati koruyup kollayan, işlediği hukuk cinayetlerine kol kanat geren bir siyasi hareketin liderinin bu tür beyanlarını mantıkla açıklamak mümkün değildir.


        1. Ne istediler de vermedik açıklaması


Darbe girişiminden hemen sonra Cumhurbaşkanının yaptığı bu açıklama Gülen cemaati ile birlikte kurdukları çıkar şebekesinin de aslında bir itirafıdır.

AKP 14 yıllık iktidarının 11 yılında Gülen cemaatinin ayrıcalıklı konuma gelebilmesi için devletin bütün imkanlarını seferber etmiş, en önemli kadrolarda cemaate üye insanlara öncelik vermiş, kısaca “ne istedilerse” vermiştir. Cemaat yeri gelmiş bir gün hukuku istemiş, ertesi gün ihaleyi, bir başka gün milletvekilliğini… Sonuçta FETÖ/PDY ya da eski adıyla Gülen cemaati için AKP’li yıllar dikensiz gül bahçesidir. “Her türlü suçunuza bile göğüs germeme rağmen bu nasıl bir ihanettir” olarak da algılanabilecek bu açıklama aslında bir suç ortaklığının da itirafıdır.


      1. MİT Müsteşarlığı’nın TBMM Araştırma Komisyonu’na Yönelik 22.05.2017 Tarihli Yazısı


15 Temmuz darbe girişimi ile ilgili en çok ve en doğru bilgi sahibi olması beklenen MİT Müsteşarı Hakan Fidan TBMM Araştırma Komisyonu’nun muhalif üyelerinin ısrarlı talebine rağmen bilgi vermek amacıyla komisyona gelmemiş/gönderilmemiştir.

Eğer MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve diğer kamu görevlileriyle komisyon huzurunda yüz yüze görüşme imkanı olsa gerçeklere daha hızlı ulaşma şansı yakalanılacak ve oluşan bilgi kirliliği içinde hak kayıpları yaşanmayacaktı.

Kamu görevlilerinin komisyona gelmemiş/gönderilmemiş olması darbe gerçeklerini gizlediği şüphesi oluşturmuştur. Bu gizleme hali ile birlikte komisyonun çalışmalarının Cumhurbaşkanı tarafından sonlandırılması, soruşturmayı yürüten bazı Savcı ve Hakimlerin görevden alınması ve darbe ile ilgisi olmayan konularda OHAL yetkilerinin kullanılması yurttaşlarımızın adalete güvenini zedelemiştir.

Oluşturulan bu adaletsiz ortamın günahsız insanların cezalandırılması gibi acı sonuçlar çıkaracağı gibi darbenin gizli kalmış faillerine yarayacağı ve insanlarımızı katleden darbecilere suçlarını gizleyecek savunma alanı yaratacağı unutulmamalıdır.

Bu çerçevede kamu görevlilerinin komisyona gelmemiş/gönderilmemiş olması dolayısıyla tam, doğru ve zamanında bilgi sahibi olunamamış ve tüm değerlendirmeler ulaşabildiğimiz bilgiler çerçevesinde yapılmıştır. Bu eksik bilgi halinin doğuracağı eksik yorum ve yanlış kanaatlerin sorumlusu bu karartma halini yaratanlardır.

MİT Müsteşarı Hakan Fidan’la ilgili elde edilen bilgi ve belgelerin incelemesinden aşağıda yer alan sorularımızın cevapsız kaldığı ve bu cevapsız soruların şaibeli ve karanlık bir tablo ortaya çıkarmıştır.



Konuyla ilgili değerlendirme yapabileceğimiz temel bilgi kaynağı MİT Müsteşarlığı’nın TBBB Araştırma Komisyonu’na yönelik yazdığı 22.05.2017 tarihli yazısı olup bu yazıda özetle aşağıda yer alan bilgiler bulunmaktadır.

  • 15 Temmuz kalkışması sırasında MİT’in her birimiyle darbeye karşı koyduğunu,

  • Darbe öncesi MİT personelinde temizlik yapıldığı, bu kapsamda 15 Temmuz öncesi 181 personel, 15 Temmuz sonrası 377 personel olmak üzere 558 personel hakkında işlem yapıldığı,

  • Darbeye karşı yurt içinde güçlü bir tepki oluşmasına rağmen yabancı ülkelerin adil yargılanma hakkının, hukukun üstünlüğünün ve insan haklarının ihlal edildiği gerekçeleriyle yeterli destek vermediği, bu durumun cemaatin yabancı ülkelerde uzun yıllardır yürüttüğü faaliyetler sonucunda elde ettiği lobi gücünden kaynaklandığı,

  • Darbe sonrası cemaat mensuplarının moral/motivasyonu yüksek tutmak için çaba gösterdiği, kripto darbecilerin “darbe karşıtı tutum ve ifadelerle” kedilerini gizlemek için talimatlandırıldığı,

  • Cemaatin stratejisinin “gizlilik” takiyye” ve “tedbir” olduğunu,

  • Cemaatin demokratik değerlere saygılı, İslam’ı ılımlı şekilde yaşayan hoşgörüye dayanan bir hizmet hareketi görünümü altında, ülkesi ve devletini kendisine hasım görüp rakiplerine kumpas kuran bir terör örgütü olduğunu,

  • Cemaatin faaliyetleri, bağlantıları, finans kaynakları, haberleşme yöntemleri ve yabancı devletlerle/gizli servislerle ilişkileri hakkında elde edilen istihbari bilgi ve tespitlerin ilgili kurumlarla peyderpey usulüne uygun şekilde paylaşıldığı,

  • Örgütün MİT’e karşı ilk hamlesinin Eylül 2011’de Oslo Görüşmelerinin sızdırılmasıyla başladığını, 07.02.2012’de MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın ifadeye çağrılmasıyla devam ettiğini,

  • MİT’in daha önce dış makamlarla paylaşılan notlarda cemaatin darbe girişiminde bulunabileceğini bildirdiğini ancak TSK bünyesinde istihbarat toplayamadığından darbe girişiminin tarihi konusunda net bir istihbarata önceden ulaşılamadığını,

  • 15 Temmuz günü saat 14:20’de MİT’e gelen ve güvenlik araştırmasından geçirilen bir şahsın 15:30 sıralarında “Kara Havacılık Okulu’nda görevli bazı şahıslarca MİT Müsteşarına saldırı yapılacağı” yönünde teyide muhtaç ham bilgiler verdiğini,

  • İhbarda bulunan şahsın verdiği bilgilerin 16:20’de Genel Kurmay İkinci Başkanı’na bilgi verildiği detaylı bilgilendirme için Genel Kurmaya gönderildiği, Saat 16:40’da MİT Müsteşarının Genel Kurmay Başkanı tarafından MİT’e çağrıldığı ve Müsteşarın 18:00 civarında Genel Kurmaya vardığı,

  • Genel Kurmay Başkanı’nın Kara Havacılık Okulunda olduğu iddia edilen hareketliliği araştırmak üzere Kara Kuvvetleri Komutanını ivedi olarak görevlendirdiğini,

  • Gelişmelerin bildirilmesi amacıyla MİT Müsteşarının Cumhurbaşkanı Koruma Müdürünü aradığını ve Sayın Cumhurbaşkanı’nın müsait olmadığını öğrenilmesi üzerine Koruma Müdürü’ne bir anormallik olup olmadığı ve muhtemel tehditlere karşı hazırlıkların bulunup bulunmadığının sorulduğu, Koruma Müdürü’nün herhangi bir anormallik olmadığı ve güvenlik tedbirlerinin yerinde olduğunu bildirdiğini,

  • MİT Müsteşarın Kara Kuvvetleri Komutanından bilgi gelinceye kadar Suriye Ulusal Koalisyonu Eski Başkanı Muaz Hatip’le görüşmek üzere saat 20:20’de Genel Kurmay Karargahından ayrıldığı,

  • Genel Kurmay karargahında yaşanan bu gelişmeler üzerine darbecilerin 16.07.2016 tarihinde saat 03:00’de başlatmayı düşündüğü kalkışmayı 15.07.2016 tarihinde saat 20:30’a aldığı

Belirtilmiştir.

MİT Müsteşarlığının gönderdiği bu yazı olayları aydınlatacağına diğer bilgi ve belgelerle birleştirildiğinde var olan şaibeye artırmış ve darbe girişimini daha karanlık hale getirmiştir. Bu açıklamalar sonucunda tarafımızca cevabı aranan sorular aşağıda yer almaktadır.



Soru ) MİT Müsteşarlığı yazısında Cemaatin yıllardır süren bir çalışmanın sonucu olarak yurt dışında çok güçlü bağlantılar kurduğu bu yüzden darbe sonrası yurt dışından beklenen destek görülmediği belirtiliyor. Ülkemizin bu duruma düşürülmesinin sebepleri nelerdir? Cemaatin yurt dışında bu kadar güçlenmesini kolaylaştırmak için Türkiye Cumhuriyeti Devleti yetkileri kullanılmış mıdır? Kullanılmışsa kimler tarafından nasıl kullanılmıştır.

Soru ) Cemaatin devlete karşı eylemlerinin Eylül 2011’de Oslo Görüşmelerini sızdırmakla başladığı belirtilmektedir. Bu eyleme rağmen en azından AKP hükümetlerinin 17 Aralık 2013 tarihinde yapılan rüşvet ve yolsuzluk operasyonu sonrası Cemaatle bağlarını koparmasına kadar geçen dönemde yaşanan gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu dönemde başta yargı ve TSK olmak üzere devletin Cemaate teslim edilmesini engellemek için girişiminiz oldu mu?

Soru ) Komisyonu bilgilendirme yazısında Cemaatin yabancı devletler ve yabancı istihbarat birimleriyle bağlantılı olduğu belirtilmiş. Komisyona gelen diğer bilgi ve belgelerden kuruluşundan bu yana bu bağlantının devam ettiği belirtilmektedir. Bu durumda 2002 yılına kadar devlete sızan 2002 yılı sonrası devlete yerleştirilen Cemaatin yabancı devlet ve istihbarat servisleriyle bağı konusunda Müsteşarlığınız yetkili makamları bilgilendirdi mi? Özellikle kumpas davalarıyla milli ordunun beli kırılırken bu bilgilendirme yapıldı mı?

Soru ) 15 Temmuz darbe girişimi öncesi cemaatin darbe girişiminde bulunabileceği ve bu konuda “dış makamların” bilgilendirildiği ancak TSK bünyesinde istihbarat yapılmadığı için kesin tarihin belirlenemediği belirtiliyor. Dış makamlarla kastınız hangi makamlardır? Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Genel Kurmay Başkanı’nı bilgilendirdiniz mi?

Soru ) Darbe teşebbüsü ihtimali konusunda sizlerin ve dış makamların önceden bilgi sahibi olmanıza rağmen darbe günü ve darbe sırasında neden beklenmeyen bir olayla karşılaşılmış gibi beyanlarda bulunduğunuzu açıklayabilir misiniz?

Soru ) Darbe teşebbüsü ihtimali bilinmesine ve darbe öncesi birçok hazırlık toplantısı yapılamasına, 15 Temmuz günü taburlar ve tugayların yola çıkmasına rağmen hiçbir bilgi ve istihbarat almadınız mı?

Soru ) Bu koşullar altında bilinen ve beklenen darbe teşebbüsünün 15 Temmuz’da olacağı Müsteşarlığınıza saat 14:00 itibari ile iletilmesine rağmen neden Cumhurbaşkanı ve Başbakanı hemen bilgilendirmediniz?

Soru ) Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Yaşar GÜLER’in 19.07.2016 ve 07.10.2016 Tarihli Cumhuriyet Savcılığı ifadesinde MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın Saat 18:15 sıralarında Cumhurbaşkanlığı Koruma Müdürü Muhsin Köse’yi telefonla arayıp "Muhsin sana dışarıdan bir saldırı olsa buna karşı koyacak kadar gücün, kuvvetin ve adamın var mı?" diye sorduğunu söylemiştir. Bu rutin bir durum mudur? Geçmişte Koruma Müdürünü arayıp bu tip sorular sordunuz mu?

Soru ) "Muhsin sana dışarıdan bir saldırı olsa buna karşı koyacak kadar gücün, kuvvetin ve adamın var mı?" sorusunu sorarak konunun detayı hakkında bilgi vermemeniz, Koruma Müdürü Muhsin Köse’nin de böylesine olağandışı bir sorunun detayını merak etmemesi ve Cumhurbaşkanını bilgilendirmemesi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da “Darbeyi Eniştemden Öğrendim” beyanı birlikte düşünüldüğünde sizce de şüpheli ve karanlık bir durum ortaya çıkmakta mıdır.

      1. Yüklə 2,4 Mb.

        Dostları ilə paylaş:
1   ...   27   28   29   30   31   32   33   34   ...   81




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin