Bu Muhalefet Şerhi 15 Temmuz Hain Darbe Girişimi Sırasında Şehit Düşen Yurttaşlarımızın Aziz Hatıralarına ve Gazilerimize Adanmıştır


Olağanüstü Hal (OHAL) İlan Edilmesi



Yüklə 2,4 Mb.
səhifə60/81
tarix30.07.2018
ölçüsü2,4 Mb.
#62912
1   ...   56   57   58   59   60   61   62   63   ...   81

Olağanüstü Hal (OHAL) İlan Edilmesi

  1. OHAL’e Giden Süreç



Darbe girişimi ardından siyaset, FETÖ ile mücadelede birlik iradesi göstermiş, hiçbir tartışmaya mahal vermeyecek bir kararlılık içinde uzlaşmıştır. Bu anlamda herhangi bir ek uygulama gerekmeksizin, mevcut sistem içinde 4 partinin mutabakatı, gelinen aşamada bir çözümün ilk adımı olarak değerlendirilebilirdi. Ancak iktidar partisi sorunun kendi alanlarına uzanan damarlarının da böylece muhafaza edecek şekilde, bu iradenin tam aksi yönde bir adım atarak OHAL ilanını tercih etmiştir. CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel’in duruma ilişkin 20 Temmuz tarihli "Bombalar altında dahi 4 partinin temsilcilerinin toplandığı Gazi Meclis’in, böyle bir muameleyi hak etmiyor,  OHAL yürütmenin çok ciddi olarak Parlamento'ya nankörlüğü olur." değerlendirmesi ise Meclis’in OHAL ile bypass edildiğini ortaya sermiştir.

Böylelikle darbe girişimi ertesinde yaşanan belirleyici gelişmelerden ya da bir diğer deyişle, aşılan eşiklerden bir diğeri 20 Temmuz 2016 tarihli Milli Güvenlik Toplantısı (MGK) ve Bakanlar Kurulu Toplantısı ardından Cumhurbaşkanı tarafından ilan edildiği duyurulan ve izleyen gece saat 02:00’de resmi gazetede yayınlanan Olağanüstü Hal olmuştur. Buna dair Bakanlar Kurulu kararı 21 Temmuz’da Meclis'te oylanarak kabul edilmiştir. Takip eden süreç içinde ise 3 Ekim 2016 tarihinde OHAL’in 3 ay süre ile uzatılması kararlaştırılmıştır.

OHAL’in kaldırılmasına dönük gerek ulusal gerek uluslararası taleplerin aksine, OHAL ikinci defa 19 Ocak 2017 tarihinde, üçüncü defa ise 19 Nisan 2017 tarihinde 3 aylığına daha uzatılmıştır. Böylece 15 Temmuz Darbe Girişimi ardından TBMM iradesi, OHAL iradesi gölgesinde bırakılmıştır.

Erdoğan OHAL’i şu cümleler ile duyurmuştur:




"Bugün önce Milli Güvenlik Kurulumuzu topladık ardından da Bakanlar Kurulu toplantımızı gerçekleştirdik. Milli Güvenlik Kurulu üyeleri olarak yaptığımız kapsamlı değerlendirme sonunda darbe girişiminde bulunan terör örgütünün tüm unsurlarıyla ve süratle bertaraf edilebilmesi için ülkemizde anayasamızın 120’inci maddesi uyarınca olağan üstü hal ilan edilmesini hükümete tavsiye etme kararı aldık. Bakanlar kurulumuzda bu tavsiye doğrultusunda Türkiye’de 3 ay süreyle olağanüstü hal ilan edilmesini kararlaştırdık."

Cumhurbaşkanı’nın açıklamasının hemen ardından Başbakan Binali Yıldırım ise kamuoyunda yüksek sesle ifade edilmeye başlayan endişeleri gidermek maksadıyla kişisel Twitter hesabından OHAL’e ilişkin şu açıklamayı yapmıştır:

  "Alınan bu karar halkımızın gündelik hayatına yönelik olmayıp, devletin mekanizmalarının düzenli ve hızlı işleyişine yöneliktir. Meydanlara inin, meydanı bırakmayın. Çağrımıza verilen cevap darbenin önlenmesinde en büyük gücümüz olmuştur."


        1. Kanun Hükmünde Kararname (KHK) Dönemi

1982 Anayasasının 119 ve 122. maddelerinde düzenlen olağanüstü yönetim usulleri, “olağanüstü hal” ve “sıkıyönetim” olmak üzere iki şekilde öngörülmüştür. Ülkeyi OHAL’e sürükleyen süreçlerin ve OHAL ilanının dikkat çeken tarafı ülke genelinde ilan edilen bir OHAL’in ilk oluşudur. Türkiye her ne kadar sıkıyönetimlere ve bölgesel OHAL yönetimlerine yabancı değilse de, bu tarihe kadar ülke genelinde OHAL ilan edilmemiştir.

OHAL yönetimi ile ülke artık Kanun Hükmünde Kararnameler aracılığıyla yönetilmeye başlanmış, parlamento çalışmaları etkinliğini yitirmiştir. Temel olarak olağan ve olağanüstü olmak üzere ikiye ayrılan Kanun Hükmünde Kararnameler, olağan dönemlerde Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılmakta; bu yetki Bakanlar Kurulu'na Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından yetki kanunu ile verilmekteyken, OHAL dönemlerinde ise Cumhurbaşkanı başkanlığındaki Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılmaktadır. Bunun için TBMM'nin yetki kanunu vermesine gerek yoktur. Buna göre uluslararası hukuktan doğan yükümlülükleri yerine getirmek şartıyla, her alanda düzenleme yapılabilir ve mevzuata göre kanun hükmünde kararnameler hem meclis tarafından siyasi denetime hem de Anayasa Mahkemesi tarafından yargısal denetime tâbidirler.

İlk bakışta tamamen anayasal bir süreç olan OHAL yönetimi, 15 Temmuz darbe girişimini takip eden süreçlerde de göreceğimiz gibi KHK uygulamaları ile anayasal sınırların ötesinde uygulamalara dönüşmüş ve yeni bir rejim inşasının kilometre taşına evirilmiştir. Mevzuatta işaret edilen denetim ise bu gidişatın önlenmesinde yeterli olmamıştır.



Cumhurbaşkanı başkanlığındaki Bakanlar Kurulu, Anayasa’nın 120. maddesi ile 2935 sayılı Olağanüstü Hal Kanunu’nun üçüncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendine göre, ülke genelinde 21 Temmuz 2016 Perşembe saat 01.00’dan itibaren 90 gün süreyle olağanüstü hal ilan edilmesi hakkında kararın ve bu kararın toplamda 3 ayrı defa uzatılması neticesinde, ilki 23 Temmuz 2016 tarihli 667 sayılı KHK olmak üzere 12 seferde toplam 24 olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamesi585 çıkarmıştır.

KHK no.

Devlet Teşkilatının Yapısı

İhraçlar

Müsadereler

OHAL Hukuku ve Uygulamaları

Önceki KHK'lara İlişkin Düzeltmeler

Darbeyle İlgisiz Konular

Toplam

Pay (%)

667

 

3

1

4

 

2

10

1

668

33

1

1

4

 

 

39

5

669

107

 

 

1

 

1

109

15

670

2

1

1

4

1

1

10

1

671

24

 

 

8

 

1

33

5

672

 

1

 

1

 

 

2

0

673

2

6

1

3

 

2

14

2

674

38

 

3

1

 

6

48

7

675

 

9

6

1

3

 

19

3

676

49

 

1

10

8

14

82

12

677

1

2

3

2

 

 

8

1

678

17

 

5

4

 

10

36

5

679

1

3

1

 

6

 

11

2

680

22

 

2

6

 

18

48

7

681

85

 

 

 

 

 

85

12

682

37

 

 

 

 

 

37

5

683

 

3

3

 

 

1

7

1

684

 

 

1

4

 

5

10

1

685

 

13

 

 

 

 

13

2

686

 

4

 

 

 

 

4

1

687

 

 

2

 

 

7

9

1

688

 

1

 

 

 

 

1

0

689

 

3

2

 

 

 

5

1

690

36

1

1

9

1

22

70

10

Toplam

454

51

34

62

19

90

710

100

Pay (%)

64

7

5

9

3

13

100

 

Böylelikle darbe girişimi ardından iktidar milletvekilleri tarafından yapılan ‘darbe laikliğe karşı yapılmıştır’ açıklamaları, AKP Genel Merkezi’ne asılan Atatürk posteri, OHAL ilanı hakkında yapılan ‘süresinden önce bitirilebilir’ açıklamaları, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 21 Temmuz 2016 tarihli AlJazeera röportajında kullandığı ‘Biz demokratik parlamenter sistemden de asla bu konuda taviz vermiyoruz’ ifadeleri tamamen boşa çıkmış, bu ifadeler yerini tam tersine işleyen bir sürece bırakmıştır.

Bu KHK’lar Anayasa Mahkemesi içtihadından yola çıkarak, Anayasanın 121. maddesi uyarınca;



1. Olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda

2. Olağanüstü hal süresiyle sınırlı olarak çıkarılıp

3.Yalnızca OHAL’in ilan edildiği bölgede uygulanabilir
hükmünün çok ötesinde, kalıcı değişikliklere dair kararlar içeren ve OHAL sürecinin sonunda geçerliliğini yitireceği tartışılan yapısal değişiklikleri barındıran KHK’lar olmuştur.

Örneğin 674 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin eğitim ile ilgili düzenlemelerinde 1. madde ile 17 Haziran 2016 tarihinde yasalaşan 6721 sayılı Türkiye Maarif Vakfı Kanunu’nda değişiklik yapılarak “Mütevelli Heyetine ödenecek huzur hakkı ise Milli Eğitim Bakanı tarafından belirlenir” denmiştir. Böylece yürütme, sadece iki ay önce yasalaşan bir kanunda değişiklik yapmak için kanun hükmünde kararnameyi tercih etmiştir. Yapılan düzenlemenin içeriğine bakıldığında da Maarif Vakfı Mütevelli Heyeti’nde yer alan kişilerin katıldıkları toplantı başına alacakları ücret düzenlenmektedir. Bu husus olağanüstü hal ile ilintili olmamakla beraber Türkiye Maarif Vakfı Kanunu’nda da kalıcı değişiklik yapmaktadır. Dolayısıyla olağanüstü hal sona erdiğinde bu düzenlemenin hukuki niteliği ile ilgili sorun oluşacaktır.



        1. Yüklə 2,4 Mb.

          Dostları ilə paylaş:
1   ...   56   57   58   59   60   61   62   63   ...   81




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin