Gerek AİHM ve gerekse AYM sistemlerinin özelliğinin ikincil olmasıdır (subsidiaire). Başka deyişle davacıların öncelikle hak ve özgürlükler için yerel mahkemelerde dava açmak ve haklarını talep etmek durumunda oldukları kesin bir kuraldır. Davaların en alt yargı mercilerinden başlayarak yargısal ve idari aşamaları geçirdikten sonra hakkın sağlanamadığı kesin kural haline geldiği zaman, önce AYM ve ondan sonra AİHM’e başvurulması şeklinde bir uygulama sistemine geçilmiştir.
Örnek vermek gerekirse, kamulaştırmasız el atmada vatandaşın taşınmazına idare kamulaştırma yapmadan el attığı zaman veya bir şekilde vatandaşı mülkünden yoksun bıraktığı zaman taşınmazın bedelini vatandaşa ödemesi gerekmektedir. Eğer idare bir bedel ödememişse, vatandaş taşınmazına idarenin tecavüz ettiği iddiasıyla dava açabilmektedir.
Yerel mahkeme kararında sözleşme hükümlerine aykırı olarak, davacı vatandaşın davası ile ilgili yanlış eksik karar verilmesi halinde veya davanın tamamen ret edilmesi durumunda veya mülkiyet hakkını da ihlal edecek şekilde eksik yanlış ve sözleşme hükümlerindeki kurallara aykırı biçimde hüküm oluşturulursa davacı vatandaşın bir üst mahkemeye başvurabilme hakkı vardır. Davacı üst mahkemede Yargıtayda da talebine uygun olarak hakkını alamamışsa bu takdirde tüm müracaat mercilerini tükettikten sonra AYM ne başvurabilecektir. Anayasa Mahkemesinden de bir sonuç alamazsa bu takdirde AİHM ne gidebilme hakkı 2010 yılındaki değişiklik ile yaratılmıştır.
T.C. Anayasa 148. maddesi 137 nde 07.05.2010 tarihli ve 5982 sayılı yasanın 18 maddesi ile değiştirilerek, Anayasa Mahkemesi, kanunların, kanun hükmünde kararnamelerin ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Anayasaya şekil ve esas bakımlarından uygunluğunu denetler ve bireysel başvurularıkarara bağlar. Hükmü getirilerek vatandaşların AİHM ne başvurmalarında tüketmek zorunda kaldıkları mercilere bir yenisi daha eklenmiştir. 6216 sayılı, 30.03.2011 tarihli bu kanunun 4.Bölüm ve 45. maddesi Bireysel Başvuru Hakkını düzenlemiştir. Buna göre;
Herkes Anayasada gücence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerden Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve buna ek Türkiye’nin taraf olduğu Protokoler kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir.
İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir.
Yasama işlemleri ile düzenleyici idari işlemler aleyhine doğrudan bireysel başvuru yapılamayacağı gibi Anayasa Mahkemesi kararları ile Anayasanın yargı denetimi dışında bıraktığı işlemler de bireysel başvurunun konusu olamaz.
46. Madde bireysel başvuru hakkına sahip olanlar ile ilgili hüküm düzenlemiştir. Buna göre;
1-Bireysel başvuru ancak ihlale yol açtığı ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal nedeni ile güncel ve kişisel bir hakkı doğrudan etkilenenler tarafından yapılabilir.
2- Kamu tüzel kişiler bireysel başvuru yapamaz. Özel hukuk tüzel kişiler sadece tüzel kişiliği ait haklarının ihlal edildiği gerekçesi ile bireysel başvuruda bulunabilir.
3-Yalnızca Türk vatandaşlarına tanınan haklarla ilgili olarak yabancılar bireysel başvuru yapamaz. 47. Madde Başvuru usulünü düzenlemiştir. Buna göre;
1-Bireysel başvurular bu kanunda ve iç tüzükte belirtilen şartlara uygun olarak doğrudan ya da mahkemeler veya yurt dışı temsilcilikler vasıtası ile yapılabilir. Başvurunun diğer yollar ile kabulüne ilişkin usul ve esaslar iç tüzükte düzenlenir.
2- Bireysel başvurular harca tabidir.
3-Başvuru dilekçesinde başvurucunun ve varsa temsilcisinin kimlik ve adres bilgileri, işlem ve eylem ya da ihmal nedeni ile ihlal edildiği ileri sürülen hak ve özgürlüğün ve dayanılan Anayasa hükümlerinin, ihlal gerekçelerinin, başvuru yollarının tüketilmesine ilişkin aşamaların, başvuru yollarının tüketildiği, başvuru yolu ongörülmemişse ihlalin öğrenildiği tarih ile varsa uğranılan zararın belirtilmesi gerekir. Başvuru dilekçesine, daanıan deliller ile ihlale neden olduğu ileri sürülen işlem veya kararların aslı ya da örneğinin ve harcın ödendiğine dair belgenin eklenmesi şarttır.
Başvurucu bir avukat tarafından temsil ediliyorsa, vekaletnamenin sunulması gerekir.
Bireysel başvurunun, başvuru yollarının tükendiği tarihten; başvuru yolu öngörülmemişse ihlalin öğrenildği tarihten itibaren 30 gün içinde yapılması gerekir. Haklı mazereti nedeni ile süresi içinde başvuramayanlar, mazeretin kalktığı tarihten itibaren 15 gün içinde ve mazeretlerini belgeleyen delillerle birlikte başvurabilirler. Mahkeme, öncelikle başvurucunun mazeretinin geçerli görülüp görülmediğini inceleyerek talebi kabul veya rededer.
Başvuru evrakında herhangi bir eksiklik bulunması halinde, Mahkeme yazı işleri tarafıdan eksikliğin giderilmesi için başvurucu veya varsa vekiline 15 günü geçmemek üzere bir süre verilir ve geçerli mazereti olmaksızın bu sürede eksikliğin tamamlanmaması durumunda başvurunun reddine karar verileceği bildirilir.
48.madde bireysel başvuruların kabul edilebilirlik şartları ve incelenmesi ile ilgili maddedir.
1- Bireysel başvuru hakkında kabul edilebilirlik kararı verilebilmesi için 45 ila 47. maddelerde öngörülen şartalrın taşınması gerekir.
2-Mahkeme Anayasa uygulaması ve yorumlaması veya temel hakların kapsamı ve sınırlarının belirlenmesi açısından önem taşımayan ve başvurucunun önemli bir zarara uğramadığı başvurular ile açıklanan dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilmezliğine karar verebilir.
3- Kabul edilebilirlik incelemesi komisyonlarca yapılır. Kabul edilebilirlik şartlarını taşımadığı oy birliği ile karar verilen başvurular hakkında kabul edilmezlik kararı verilir. Oy birliği sağlanamayan dosyalar bölümlere havale edilir.
4- Kabul edilmezlik kararları kesindir ve ilgililere tebliğ edilir.
5-Kabul edilebilirlik şartları incelemesinin usul ve esasları ile ilgili diğer hususlar iç tüzükte düzenlenir. 8-49. madde esas hakkında inceleme ile ilgili hüküm olup buna
göre;
1-Kabul edilebilirliğine karar verilen bireysel başvuruların esas incelemesi bölümler tarafından yapılır. Başkan iş yükünün bölümler arasında dengeli bir şekilde dağıtıması için gerekli önlemleri alır.
2-Bireysel başvurunun kabul edilebilirliğine karar verilmesi halinde, başvurunun bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına gönderilir. Adalet Bakanlığı gerekli gördüğü hallerde görüşünü yazılı olarak mahkemee bildirir.
3- Komisyonlar ve bölümler bireysel başvuruları incelerken bir temel hakkın ihlal edilip edilmediğine yönelik her türlü araştırma ve inceleme yapabilir. Başvuru ile ilgili gerekli görülen bilgi belge ve deliller ilgililerden istenir.
4-Mahkeme incelemesini dosya üzerinden yapmakla birlikte, gerekli görürse duruşma yapılmasına karar verebilir.
5-Bölümler, esas inceleme aşamasında, başvurucunun temel haklarını koruması için zorunlu gördükleri tedbirlere resen veya başvurucunun talebi üzerine karar verebilir. Tedbire karar veilmesi halinde, esas hakkındaki kararın en geç altı ay içinde verilmesi gerekir. Aksi takdirde tedbir kararı kendiliğinden kalkar.
6-Bölümlerin bir mahkeme kararına karşı yapılan bireysel başvurulara ilişkin incelemeleri, bir temel hakkın ihlal edilip edilmediği ve bu ihlalin nasıl ortadan kaldırılacağının belirlenmesi ile sınırlıdır. Bölümlerce kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlarda inceleme yapılamaz.
7-Bireysel başvuruların incelenmesinde, bu kanun ve iç tüzükte hüküm bulunmayan hallerde ilgili usul kanunlarının bireysel başvurunun niteliğine uygun hükümleri uygulanır.
8-Esas hakkında incelemenin usul ve esasları ile ilgili diğer hususlar İç Tüzükte düzenlenir.
9-50.madde kararlar ile ilgili hükmü düzenlemiştir.Buna göre;
1-Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi halinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması yapılması gerekenlere hükmedilir. Ancak yerindelik denetimi yapılmaz. İdari eylem ve işlem niteliğine karar verilemez.
2-Tesbit edilen bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hallerde başvurucu lehine tazminata hükmedilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kadıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.
3- Bölümlerin esas hakkındaki kararları gerekçeleri ile birlikte ilgililere ve Adalet Bakanlığına tebliğ edilir ve Mahkemenin internet sayfasında yayımlanır. Bu kararların hangilerinin Resmî Gazetede yayımlanacağına ilişkin hususlar İç uzükte göserilir.
4- Komisyonlar arasındaki içtihat farklılıkları, bağlı oldukları bölümler; bölümler arasındaki içtihat farklılıkarı ise Genel Kurul tarafından karara bağlanır. Buna ilişkin diğer huşular İç Tüzükte düzenlenir.
5-Davadan feragat halinde, düşme kararı verilir.
10-51. madde başvuru hakkının kötüye kullanılması ile ilgili
Bireysel başvuru hakkını açıkça kötüye kullandığı tesbit
edilen başvurucular aleyhine yargılama giderlerinin
dışında ayrıca 2000 TL’den fazla olmamak üzere disiplin
para cezasına hükmolunur. Yukarıda Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkındaki Kanunda İnsan Hakları Mahkemesine başvurmadan önce bir merci daha ihdas edilerek mahkeme kararlarının bir kere de Türkiye Cumhuriyeti Devleti bünyesinde Anayasa Mahkemesi tarafından incelenmesi uygun görülmüştür. Böylece, İnsan Hakları Mahkemesine Türkiye’den fazla davanın gitmesinin önünün kesilmesi amaçlanmıştır. Bu yol bazı konularda olumlu sonuçlar verebilir. Zira, incelemeler İnsan Hakları Sözleşmesine aykırılık teşkil edip etmediğinin araştırılması yönünde olduğundan, yerel mahkemelerin verdiği kararların sonuçlarının İnsan Hakları Sözleşmesinin bir veya bir kaç hükmünü ihlal edilmek sureti ile oluşturulup oluşturulmadığının incelenmesi olduğundan ihlal edilmiş olduğu yönünde karar verilmesi halinde, yerel mahkeme kararı bağlamında olayın yeniden değerlendirilmesi imkanının yaratılmış olması ihtilafın çözümünde daha kısa bir yol olacaktır.
Aslında yerel mahkemelerde yargı erkini kullananlarca İnsan Hakları Sözleşmesinin normlarının yasaların üzerinde olduğu bilinci özümsenirse sorunların halli açısından daha kısa ve kolay yöntem sağlanmış olacaktır. Ancak henüz Anayasanın 90 maddesine rağmen yargı erkini kullananların bu madde bağlamında İnsan Hakları Sözleşmesinin ruhunu özümseme alışkanlığında zafiyet bulunduğu gözlemlenmektedir. Bunun nedenlerini Hukuk Fakültelerindeki eğitim sisteminde ve kalitesinde aramak mümkündür.
Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu138 Gereğince İnsan Hakları İhlali Halinde Başvuru
Bu kanun 6701 sayılı olup ve 06.04.2016 tarihle kabul olunarak 20.04.2016 tarihli RG de yayınlanıp yürürlüğe girmiştir. 28. Maddesi ile 2012 tarihli ve 6332 sayılı Türkiye İnsan Hakları Kurumu Kanununu yürürlükten kaldırıldığı belirtilmiştir.
Bu kanunun amacı, insan onurunu temel alarak insan haklarının korunması ve geliştirilmesi, kişilerin eşit muamele görme hakkının güvence altına alınması, hukuken tanınmış hak ve hürriyetlerden yararlanma ayırımcılığının önlenmesi ile bu ilkeler doğrultusunda faaliyet göstermek ,işkence ve kötü muameleyle etkin mücadele etmek ve bu konuda ulusal önleme mekanizması görevini yerine getirmek üzere Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumunun kurulmasını ,teşkilat görev ve yetkilerine ilişkin esasların düzenlenmesine ilişkin olduğu birinci maddesi ile belirtilmiştir.
Kanunun 9. maddesi Kurumun görevlerini:
a-İnsan haklarının korunması, geliştirilmesi, ayırımcılığın önlenmesi ve ihlallerin giderilmesine yönelik çalışmalar yapmak,
b-İnsan hakları ve ayırımcılıkla mücadele konularında kitle iletişim araçlarını da kullanarak bilgilendirme ve eğitim yoluyla kamuoyunda duyarlılığı geliştirmek,
c-Millî eğitim müfredatında bulunan insan hakları ve ayrımcılık yasağıyla ilgili bölümlerin hazırlanmasına katkıda bulunmak,
ç-İnsan haklarının korunması, ayrımcılığın ortadan kaldırılması ve toplumdaki eşitlik anlayışının geliştirilmesine yönelik olarak üniversiteler ile ortaklaşa faaliyetlerde bulunmak, YÖK’ün eşgüdümünde üniversitelerin insan hakları ve eşitlik ile ilgili bölümlerinin kurulmasına ve insan hakları ve eşitlik öğretimine dair müfredatın belirlenmesine katkıda bulunmak,
d- Kamu kurum ve kuruluşlarının meslek öncesi ve meslek içi insan hakları ve eşitlik eğitimi programlarının esaslarının belirlenmesine ve bu programların yürütülmesine katkıda bulunmak,
e- Görev alanıyla ilgili mevzuat çalışmalarını izlemek, değerlendirmek, bunlara ilişkin görüş ve önerilerini ilgili mercilere bildirmek,
f-İnsan hakları ihlallerini resen incelemek, araştırmak, karara bağlamak ve sonuçlarını takip etmek,
g- Ayrımcılık yasağı ihlallerini resen veya başvuru üzerine incelemek, araştırmak, karara bağlamak ve sonuçlarını takip etmek,
ğ-Ayrımcılık yasağı ihlalleri nedeniyle mağdur olduğu iddiasıyla Kuruma başvuranlara mağduriyetlerinin giderilmesi için kullanabilecekleri idari ve hukuki süreçler konusunda yol göstermek ve başvurularını takip etmelerini sağlamak amacıyla yardımcı olmak,
h-İşkence ve kötü muamele ile mücadele etmek ve bu konuda çalışmalar yapmak,
ı- İşkenceye ve Diğer Zalimane, Gayriinsanî veya Küçültücü Muamele veya Cezaya Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesine Ek İhtiyari Protokol hükümleri çerçevesinde ulusal önleme mekanizması olarak görev yapmak,
i-Özgürlüğünden mahrum bırakılan ya da koruma altına alınan kişilerin ulusal önleme mekanizması kapsamındaki başvurularını incelemek, araştırmak, karara bağlamak ve sonuçlarını takip etmek,
j- Özgürlüğünden mahrum bırakılan ya da koruma altına alınan kişilerin bulundukları yerlere haberli veya habersiz düzenli ziyaretler gerçekleştirmek, bu ziyaretlere ilişkin raporları ilgili kurum ve kuruluşlara iletmek, Kurulca gerekli görülmesi durumunda kamuoyuna açıklamak, ceza infaz kurumları ve tutukevleri izleme kurulları, il ve ilçe insan hakları kurulları ile diğer kişi, kurum ve kuruluşların bu gibi yerlere gerçekleştirdikleri ziyaretlere ilişkin raporları incelemek ve değerlendirmek,
k- Cumhurbaşkanlığına, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına ve Başbakanlığa sunulmak üzere, insan haklarının korunması ve geliştirilmesi, işkence ve kötü muameleyle mücadele ve ayrımcılıkla mücadele alanlarında yıllık raporlar hazırlamak, l-Kamuoyunu bilgilendirmek, düzenli yıllık raporlar dışında, gerek görüldüğünde görev alanına ilişkin özel raporlar yayınlamak,
m-İnsan hakları ve ayrımcılıkla mücadele alanındaki uluslararası gelişmeleri izlemek ve değerlendirmek, alanındaki uluslararası kuruluşlarla ilgili mevzuat dâhilinde işbirliği yapmak,
n-İnsan haklarının korunması ve ayrımcılıkla mücadele kapsamında faaliyet yürüten kamu kurum ve kuruluşları, sivil toplum kuruluşları, meslek kuruluşları ve üniversitelerle işbirliği yapmak,
o-Diğer kurumların ayrımcılığın önlenmesine yönelik faaliyetlerine destek vermek,
ö-Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası insan hakları sözleşmelerinin uygulanmasını izlemek, bu sözleşmeler uyarınca kurulan inceleme, izleme ve denetleme mekanizmalarına Devletin sunmakla yükümlü olduğu raporların hazırlanması sürecinde, ilgili sivil toplum kuruluşlarından da yararlanmak suretiyle görüş bildirmek, bu raporların sunulacağı uluslararası toplantılara temsilci göndererek katılmak
p-Kanunlar ile verilen diğer görevleri yapmak.
9.madde ile belirtilmiş olan amaçlar çağdaş bir Devlet yapısı içinde olması gereken düzeyde olarak İnsan Haklarının korunması ve gerçekleşmesini mümkün kılacak niteliktedir. Amaca yönelik çalışmaları yapacak kurul ile ilgili hükümler, 10 maddede düzenlemiş olup yukarıda sayılmış amaçların gerçekleşmesinde faaliyet gösterecek olan kurumun karar organı kurulu oluşturacak bireylerin nitelikleri belirlenmiştir. Onbir üyeden oluşan kurul üyelerinin kurumun görev alanındaki konularda bilgi ve deneyim sahibi olmaları ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu 48. Maddesi 1,4,5,6,7 maddelerde belirtilen niteliklere sahip olmaları, herhangi bir siyasi partinin yönetim denetim organlarında görevli ve yetkili olmamaları, en az 4 yıllık lisans düzeyinde yükseköğretim görmüş olmaları, en az on yıl kamu kurum kuruluşlarında veya uluslararası kuruluşlarda sivil toplum kuruluşlarında çalışmış olmak, gerekmektedir.
Kurulun görevleri 11. maddede belirtilmiş olup, buna göre, Kanun ile kurumun görevlerine giren hususlarda karar almak, ayırımcılık yasağına ilişkin ihlal başvuruları ve insan hakları ve ayırımcılık yasağı ihlallerine ilişkin resen yapılan incelemeleri karara bağlamak, başvuru ve incelemelerde uzlaşma sürecini sonuçlandırmak, ayırımcılık yasağı ihlallerine ilişkin kanunda öngörülen idari yaptırımlar hakkında karar vermek. İnsan hakları ve ayırımcılık yasağı ihlallerine ilişkin yargı kararlarının uygulanmasına ilişkin sorunları izlemek ve değerlendirmek. Özgürlüğünden mahrum bırakılan ya da koruma altına alınan kişilerin ulusal önleme mekanizması kapsamındaki baş vurularını ve bu kapsamda resen yürütülen incelemeleri karara bağlamak. Görev alanı ile ilgili olarak yargı organlarına kamu kurum ve kuruluşlarına ve ilgili kişilere talepleri halinde görüş bildirmek, Gerek gördüğünde kurumun kendi alanında çalışan uluslararası kuruluşlara üye olmasına ve bu kuruluşlarla iş birliği yapmasına karar vermek. Kurum tarafından insan haklarının korunması, ayırımcılıkla mücadele ve ulusal önleme mekanizması görevleri kapsamında yapılan inceleme ve araştırmaları hazırlanan raporları ve benzeri çalışmaları karara bağlamak. Kurumun stratejik planının karar bağlamak, amaç ve hedeflerini hizmet kalite standartlarını ve performansını n ölçütlerini belirlemek, Kurumun faaliyet raporlarını karar bağlamak, görevleri olarak belirlenmiştir.
Kurumun yasada belirtildiği üzere bağımsız ve görev ve yetkilerinin kullanılmasında hiçbir makam, organ ve kişinin kuruma emir ve talimat veremeyeceği, tavsiye ve telkinde bulunamayacağı hususunda açık bir hüküm yer almış bulunması olumlu olup, uygulamada da yasaya uygun olarak işlem ifası halinde çağdaş ve demokratik nitelemesinin yapılabilmesi ancak mümkün olacaktır. Zira yasalardaki hükümlerin özgür bireyler tarafından uygulanmaması halinde ne kadar çağdaş hükümler yasalarda yer alsa bile uygulamadaki zafiyet özellikle insan hakları gibi nazik bir konudaki sorunların objektif nitelikte çözüme ulaştırılmasını mümkün kılamaz.
Kuruma ayırımcılık ve insan hakları ihlalleri nedeniyle başvuru usulleri 17 ve devamı maddelerde belirtilmiştir. Buna göre, başvurular ücrete tabi olmayıp her gerçek ve tüzel kişinin kuruma başvurabileceği ve başvurunun illerde valilik, ilçelerde kaymakamlıklara yapılabileceği açıklanmıştır. Ancak kuruma başvurmadan önce kanuna aykırılık iddiasında bulunan kişi aykırılığı gerçekleştiren taraftan bunun düzeltilmesini istemek durumundadır. Bu talebin reddi halinde veya otuz gün içinde yanıt verilmediği durumda kuruma başvuru yapılabilmektedir. Ancak gecikmesinde zarar olabileceği durumlarda doğrudan kuruma başvuru yapılabilmektedir. Dava açma süresi bakımından kuruma başvurmada sürelerin işlemesini duracağı hükmü kabul edilmiştir. Kurum 18. madde gereği, başvuruları en geç üç ay içinde sonuçlandırmak durumundadır.
Başvuru Usulü aşağıda gösterilmiştir;
Ayrımcılık yasağı ihlalinden zarar gördüğü iddiasında bulunan her gerçek ve tüzel kişi Kuruma başvurabilir.
Başvuru dilekçeleri Kuruma veya Kurumun gerekli gördüğü yerlerde açtığı bürolara elden verilebileceği gibi posta, elektronik posta veya faks yoluyla da gönderilebilir. Kurum tarafından oluşturulan elektronik sistem aracılığıyla da başvuru mümkündür.
Ayrıca, illerde valilikler veya ilçelerde kaymakamlıklar aracılığıyla da başvuru yapılabilir.
Faks veya elektronik posta yoluyla yapılan başvurulara ait dilekçe asılları, on beş gün içinde Kuruma gönderilmedikçe başvuru geçerli sayılmaz. Kayıtlı elektronik posta yoluyla yapılan başvurularda bu şart aranmaz.
Başvuru, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanununun Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin ekinde yer alan ve Kurumun resmi internet sitesinde yayımlanan Gerçek Kişiler İçin Başvuru Formu (EK-1) veya Tüzel Kişiler İçin Başvuru Formu (EK-2) doldurulmak suretiyle yapılır.
Yönetmelikte belirlenen zorunlu bilgi ve belgelerin bulunması koşuluyla form kullanılmadan da başvuru yapılabilir.
Haklı bir nedenin bulunması hâlinde başvuru yapılan yerde formun doldurulmasına yardımcı olunmak suretiyle sözlü yapılan başvurular da kabul edilebilir.
Başvurular okunaklı ve anlaşılır bir şekilde yazılır veya doldurulur.
Varsa başvuru konusuna ilişkin bilgi ve belgeler de başvuruya eklenir.
Kuruma yapılan başvurularda aşağıdaki hususlara yer verilir:
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları için vatandaşlık kimlik numarası, yabancılar için pasaport numarası, uyruğu ve varsa kimlik numarası,
Tebligata esas yerleşim yeri veya iş adresi,
Aleyhine başvuru yapılan kamu kurum ve kuruluşları, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, gerçek kişiler ve özel hukuk tüzel kişileri, başvuru konusu ve talep,
İlgili tarafa başvuru tarihi ve ilgili tarafın cevap tarihi,
Varsa bildirime esas elektronik posta adresi, telefon ve faks numarası eklenir.
b) Başvurucu tüzel kişi ise;
Unvanı,
Tebligata esas adresi, telefon numarası ve varsa elektronik tebligat adresi,
Yetkili kişinin adı, soyadı, unvanı, imzası ve varsa bildirime esas elektronik posta adresi, telefon ve faks numarası,
Aleyhine başvuru yapılan kamu kurum ve kuruluşları, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, gerçek kişiler ve özel hukuk tüzel kişileri, başvuru konusu ve talep,
İlgili taraf başvuru tarihi ve ilgili tarafın cevap tarihi,
Yetkili kişinin yetki belgesinin aslı veya onaylı örneği,
Varsa merkezi tüzel kişilik numarası eklenir.
Başvuru Türkçe dilekçe ile yapılır. Ancak, başvurucunun kendisini daha iyi ifade edebildiği başka bir dildeki başvurusu, Kurumca haklı ve makul olduğunun tespiti halinde kabul edilebilir.