327
328
BOZKIR'IN ÜÇ ATLISI
fetler ve eğlenceler yapılıyordu. Semerkant halkı, bir Sultan olarak, hiçbir zaman yenilmemiş olan hükümdarlarını her savaşın sonunda zaferle dönüşü sebebiyle, büyük sevinç ve iftihar gösterileriyle karşılıyordu. Sultan da kendi halkına zenginlik ve kuvvetini gösteren muhteşem sahnelerde eğlenceler düzenletiyor. Timur'un düzenlettiği bu muhteşem ve parlak eğlenceler, gösteriler olmasa, binbir gece masalları hakkında yazılanları insan fantezi ve zengin hayal ürünü zanneder. Bunlar, fakirliğin kenarında yaşayan âlemin en cüretli hayalini solduracak ihtişam ve zenginliktedir. Timur, Toktamış Han'ı yendikten ve Saray şehrini yerle bir ettikten sonra, Semerkant yanında düzenlediği bir eğlencenin 16 kilometre uzunluğundaki bir saha içinde yapıldığı bir gerçektir. Bu 16 km. mesafeyi bir duvar gibi ayıran en güzel ve kıymetli halıları Timur'un askerleri İran'dan toplayıp getirmişlerdi. Bu orijinal duvarı oluşturan halıların renklerini, dokunuş tarzlarını, sanat güzelliğini ve bütün bunların bir arada yarattığı olağanüstü ihtişam ve zenginliği ve etkiyi hayal etmek bile insanı şaşırtır. Üstüne değerleri biçilemeyecek kadar kıymetli taşlar kakılmış som altın tahtında oturan Timur'un önünden geçen askerleri İran'dan ve Altın Orda Devleti'nden talan ve yağma ettikleri ganimetleri sunuyorlardı. Bu ganimetler: Altın ve gümüş eşya, kıymetli taşlar, saatlerce süren esir sıralan, Transoxiana'daki harem dairelerini dolduracak veya Semerkant pazarlarında satılacak, özel olarak seçilmiş güzel kadınlar ve kızlar, değerli kumaşlar, Semerkant halkının hayretten patlarcasına açılmış gözleri önünde geçit resmi yapıyorlar. Timur, bu ganimetleri emir-
ATILA - CENGİZ HAN - TİMUR
lerine, kumandanlarına ve savaşlarda büyük yararlıklar göstermiş olan askerlerine paylaştıracaktır.
Timur'un torununa yapmış olduğu düğün, parlaklık ve ihtişam, zenginlik ve bolluk bakımlarından ganimet geçit resminden daha üstün olmuştur. Semerkant gibi büyük bir şehrin bütün halkı Timur'un bu mutlu gününe katılmıştır.
Muhafız alayı, emirleri, itibarlı ve saygıdeğer kişiler eğlenmeye davet edilmişler ve katılmışlardır. Söylendiğine göre, "Çeşitli renklerdeki en kıymetli taşlarla süslenmiş bir halı gibi" alanda her davetli en güzel halılarını sermeye, savaşlar sırasında yağma ve talân-ettikleri ganimetleri sergilemeye zorlandılar. Sultan'ın emrindekilerin çadırları muazzam parlak bir ehram gibi hepsine hâkim olan İmparatorluk çadırının çevresinde kuruldular. Çadırların hepsi canlı renklerle 329 boyanmış ipekli kumaşlardan yapılmıştı. Çadır bezleri incilerden, kıymetli taşlardan yapılmış sorguçlar, altına kakılmış çeşitli değerli taşlarla süslenmişti ki hepsi bir arada, insanı hayal âleminde yaşıyormuş gibi bir duyguya düşürüyordu. Bunlar büyük bir Sultan'm büyüklük ve zenginliğini göstermek maksadıyla tertipleniyordu.
Orta Doğu'nun ve İran'ın en güzel şehirleri olan Şam'ı, Bağdat'ı ve İsfehan'ı yıkan Timur, Semerkant'ı Asya'nın en güzel şehri haline getirmeyi düşünüyor ve arzu ediyordu. Fethedilmiş olan bütün büyük şehirlerin sanatçılarını Tran-soxiana'ya gönderip toplamıştı. Kendisinin Şam'dan Delhi'ye kadar görmüş ve ilham almış olduğu ne kadar mimarî eser varsa hepsinden daha güzelini ve insan aklının o zama-
330
BOZKIR'IN ÜÇ ATLISI
na kadar düşündüğünün daha üstününü yapmalarını mimarlarına emretti. Herşeyin acele ve iyi yapılmasını istedi; beklemeye sabır ve tahammülü yoktu. Emirleri inşaatı kontrol ediyorlardı. Tespit edilen zamanda işini tamamlamayanın başı kesiliyordu. Semerkant mimarisini M. Pravdim şöyle niteliyor: "Diktatörce ve azametli: Çok büyük duvarlar, geniş kubbeler, sade ve klasik plan üzerine inşa edilmiş geniş zemin. Bu düz satıhlar, düz çizgiler, renk sarhoşluğu ve fantastik desenlerle süslü bir cephe ile örtülmüş, Çin ve İran stilleri bir Orta Asya stili ile karışıyor. Bu karışık Asya stilin-deki büyük duvarlar, insanda değerli taşlarla süslenmiş halılar intibaını yaratıyorlar. Cami kubbesi topraktan 50 metre yüksekte. İç avlu 9 metre uzunluğunda ve 7 metre genişliğinde. Kapı 15 metre yüksekliğinde. Her şey: Duvarlar, kapı, iç ve dış duvarlar, cilalanmış yeşil, mavi, sarı, beyaz, kırmızı fayanslar senfonisi daireler, dört köşeler, yıldızlar, üç köşeler, spiraller semboller ve harfler şeklinde mükemmel bir ahenk ve eşsiz bir renk zenginliği içerisinde örülüyor ve biçimleniyorlar. Yüzlerce mermer sütunlar altın yaldızla kaplanmış kubbeleri kaldırıyor. Blö-turkuvaz, ateş kırmızısı, zmaralt yeşil, baygın turuncu, inanılmayacak kadar parlak İtalyan fayansı, Orta Asya'nın ebedî mavi göklerindeki ışıklar altında ışınlar saçıyorlar. O kadar ki, bu göz kamaştırıcı renklere karşı göz kapamak zorunda kalıyorsun."
Çok güzel bahçelerle çevrili saraylar inşa edilmiştir. Savaşta şehit düşen torunu için büyük bir türbe (mozole) yapılmasını emretmiştir. Ama, bunu beğenmemiş ve 10 gün
ATILA - CENGİZ HAN - TİMUR
içinde başkasının yapılmasını emretmiştir. Yeni türbe 10 gün içinde gerçekten tamamlanıp bitirilmiştir.
Timur, Şam'da ve Delhi'de gördüğü camiler ayarında bir camii olmayan Semerkant'ta bunlardan daha büyüğünün ve güzelinin yapılmasını ve onlarla rekabet etmesini istedi. Böyle bir camiyi kapsayacak sahanın bulunmadığı ve buna ancak şehrin pazar yerinin uygun olduğu anlaşılınca, pazar yerinin 20 gün içinde yıkılıp başka yere yapılmasını emretti. Bu işle görevlendirilen iki subayın kontrolü altında çalışan birkaç bin işçi gece ve gündüz durmadan gayret ve güç sar-fedip yeni pazar binasının açılış töreninde Timur'un bulunmasını sağladılar.
Asya'nın her tarafından getirilmiş olan diğer binlerce işçi, usta ve kalfa cami inşaatı için gerekli taş bloklarını nakletmek, yontmak ve biçimlemekle; kapıları yapmak için gerekli demirleri eritmekle; camiin duvarlarını süslemek için gerekli mermer kaplamaları, fayansları işleyip hazırlıyorlar. Artık ne yürüyerek ve ne de ata binerek gidemeyen Timur, özel arabası ile her gün cami inşaatını kontrol ediyor. Birinci cepheyi çok küçük görerek bunun derhal yıkılıp yerine büyüğünün yapılmasını emrediyor. Camiin yerden tam 50 metre yüksekte olan kubbesini 500 mermer sütun kaldırıyor. İslâm sanatının yarattığı güzel eserlerin memleketi İspanya'dan gelen elçi hiçbir zaman bunun bir benzerini başka yerde görmediğini söylüyor.
Timur, bir dağın tepesine (Siyah Taht) adını verdiği olağanüstü biçimde siyah mermerden bir güzel bahçe yaptırdı. Semenkant'taki yapılarına büyüleyici bir güzellik veren
331
332
BOZKIR'IN ÜÇ ATLISI
eserler, geniş ve çok güzel bahçelerdir ki bunlar sarayların etrafını çevirmektedirler. Tarihçilerin yazdıklarına göre, bozkırın süvarisi, dedelerinin güneşlik ihtiyaçlarını gözö-nünde tutarak bunları yaptırmıştır.
Semerkant, sağladığı hükümranlığı yalnız mimarlık konusunda ayrıcalıklı kılmamaktadır. İslâm dünyasının her köşesinden Sultan'm sarayına gelen edebiyatçılar, güzel sanat erbabı, burada, lâyık oldukları saygı, mevki ve ihsanlar ile karşılanacaklarını, güzel sanatların elverişli gelişmesini sağlayacak hava, yardım ve desteği bulacaklarını biliyorlardı. Timur zamanında ve XV. yüzyıl boyunca elyazmaları çok ince nefis münyatürler ile süsleniyor ve minyatür sanatının kendine has bir Timur çağı ve mektebi yaratılıyor ve bu mektebin yarattığı eserler, daha sonraki İran ve Hint minyatürlerine etki ediyor.
Başlarında Şerefeddin Ali Yezdî ve Hafız Abru bulunan tarihçiler topluluğu, bu sahada dünyanın kuruluşundan Timur'un ölümünden biraz sonraya kadar zamanın tarihçesini şiir ve düz yazılarıyla tasvir ediyorlar. Bu yazıların çoğunluğu Sultanı övmektedir. Şam'ın yıktırılmasını asla af etmeyip kötüleyen İbn-i Arabşah'm yazısı müstesna teşkil eder. Şairler ve feylesoflar Semerkant'taki Sultan saraylarına Timur ve bunun torunları tarafından devamlı kabul edilmişler ve saygı görmüşlerdir. Timur'un oğlu Şah Ruh yazılanlarda heyecan duyuyordu. Uluğ Beğ, dünyaca bilinen meşhur bir astronom idi ve Gökbilimi hakknda yazdığı tablolar Latince'ye çevrilerek Avrupalılar'ın bunlardan faydalanmaları sağlanmıştır. F. Grenard bunu şöyle ifade ediyor: "Hiçbir yerde ve
ATİLA - CENGİZ HAN - TİMUR
hiçbir zaman ne İtalyan rönesansmda ve ne Fransa'da Valois zamanında, ruhanî yaratılış karşısında peşin hükümden sıyrılmış bu kadar güvenli zevk prensiplerine rastlamıyoruz." Bu hüküm, konuya âşık olan birisinin heyecanlı takdir ve kanaatidir.
Timur zamanında yaratılan bütün artistik ve ruhanî eserler "Timur'un tarihi karıştırılınca kâbuslu izlenimi hafifçe sarartıyor." (Champdor). Ama, heyecan bizi gerçeklerden çok uzağa atmamalıdır. Timur hükümdarlık saltanatını, XV. yüzyılın ruhanî ilişkilerin etkileri altında muhakeme ederken, İtalyan rönesansı ile kıyaslarken Şeyhin önkonuşmala-rmı ve Taragay'm öğütlerini unutmamaklığımız gerekir. Onlar, İslâm dünyasının üstün sınıfının ilgilenip uğraştığı önemli meseleleri özetlemektedir: Dogmada hiç birşey de- 333 ğişmemelidir. Çünkü, her yenilik yanlışlıkla eşittir. Yanlışlık da günah ile eşittir. Timur'a yapılan telkin ve öğüt, bilginlerle dostluk kurmasını ve onları şereflendirmesini tavsiye ediyordu. Bilginlerden, âdet olduğu üzere, dogmaların hizmetkârları ve muhafızları kastediliyordu. Timur'dan evvel, İslâm dünyasında akıl, dogmanın baskısı altında idi. Bu zamanda Avrupa'da dogmaya hizmet edilmekle beraber, akim serbest hareket etmeye başladığı görülüyordu. İslâm âleminde gerçeği araştırma yolu henüz kapalı idi; çünkü o hakikate götürüyordu. Madem ki en yüksek hakikat dogmanın içinde vardı. O halde, bunun kapsadığı hakikat dışında ve başka bir yolda hakikati arayıp keşfe çalışmak, boşuna gayret sarfetmekti. İslâm dünyasının manevî hareketsizlik ve durgunluğunun sebebini burada aramalı ve başka deyişle,
334
BOZKIR'IN ÜÇ ATLISI
onun medenî İslâm hamlesini frenleyen, onu yükseltecek düşünceleri durduran ve keşif yeteneğini kısıtlayan sebepler buradadır.
Avrupa rönesansı, Delumeau'nun işaret ettiği gibi, medeniyet yolunda dünyanın diğer kısmından ayrılıp uzaklaşması demektir. Timur medeniyeti, ne ekonomide ve ne de maneviyatta ilerleme yolunu tutmadı. Bununla beraber dünyanın bir kısmını yağma ve talan etmek, fethedilen memleketlerdeki sanatçılara el koyup zorla iş yaptırmak sayesinde, heyecan veren muhteşem binalar inşa ettirildi. İnce ve ihtişamlı bir sanat vücuda getirildi. Matematik biliminde de ilerlemeler yapıldı; çünkü matematik hakikatler abstreleriy-le dogmaya etki etmiyordu. Matematiğe bağlı olan astronomi epeyce ilerleme kaydediyor. Ama, bu ilerleme Doğu âleminin astrolojiye olan düşkünlüğünden ileri geliyor ki, ilk kez Sümerliler'in medeniyetini ifade etmek oluyordu. İnsan kaderinin ebediyet (Tanrı) tarafından ezelden tespit edilmiş olması inancı, yani ne yazılmışsa o mutlaka olacaktır (kader) inancı, insanları yıldızlardaki yazıları okuyarak kaderlerini keşfetme gayretlerine götürdü. Tarih, sırasında kısmen peygamberlerin dogma açısından geçmiş ve izah edilmiş hayatlarıyla ilgileniyor. Kralların hayatları, arası kesilmeyen ve onlarla beraber oluşan olayların temsilinden ve naklinden ibaret olup, kahraman burada keskin kılıcıyla hakiki imanı kabul ettiriyor ve gerçek arzuya çok yakışan bir unvan ve sıfat içinde boğuluyor. Aynı zamanda İtalya'da kilisenin lâik sahada söz sahibi olma hakkı şiddetle münakaşa ve reddediliyor. Şiir ince ve temiz ama, ne de olsa, güzelliği
ATİLA - CENGİZ HAN - TİMUR
kendi içinde olan bir sözdür ve tekrarlamalarla nihayet yok olmaya varmaktadır. Resim, arabesk gibi, çizgi ve süsleyici olarak kalıyor; keşifler genişliğe yeni anlamlar ve özellikle insana olağanüstü bir yer veriyorlar. Timurlular zamanında sanat; ebedî güzel sevgisiyle etkileniyorken Avrupa'da sanat, insan aklının hükmü altına konuluyor. İnsan için onun buutlarıyla orantılı olarak gerçekleştiriliyor.
Ekonomik ve teknik bakımdan yavaş ve fakat sağlam olarak gidiliyor. Şimdiki yenilikler başkalarının keşiflerini kolaylaştıracak ve dünyanın yüzünü değiştirecektir. İtalya prensleri ve Fransa Kralları Timur ve bunun torunları kadar süzgeçten geçip temizlenmiş olabilirler. Ama, bunların Timur'un ve O'ndan sonra gelenlerin birtakım büyük devletleri feth ve talan ederek elde etmiş oldukları kaynaklara sahip 335 olmadıklarını dikkate almak gerekir.
İSTANBUL
ORHAN KEMAL İL HALK KÜTÜPHANESİ
MANOLE NEAGOE
BOZKIR'IN ÜÇ ATLISI
ATILA - CENGİZ HAN - TİMUR
Türk-Tatarları'nın tarihi, Avrupa'da tanınmalarından çok evvel başlar. Hâdiselerin bilinmesi ve sıralanması bakımından büyük güçlüklerle dolu olan tarih, Asya Kıta'sının genişliği ile orantılıdır. Avrupalılarca az tanınan ve onun ruhuna yabancı olan hâdiselerin anlaşılması ve hele izahı çok güçtür. Bu kavimlerin dramatik dünyasındaki hâdiseler, başka kanunlar altında ve geniş sahalarda cereyan etmiştir. Elinizdeki kitabın amacı, söz konusu kavimlerin dünya tarihi içindeki önemi üzerine okuyucularımızın dikkatini çekmek ve aynı zamanda onlarla Avrupalılar arasında ortaya çıkan ilişkiyi belirtmektir.
ISBN 975-8845-05-5
KİTAPLARI
Atila Cengiz Han-Timur _ Bozkır'ın Üç Atlısı
www.kitapsevenler.com
Merhabalar
Buraya Yüklediğim e-kitaplar Aşağıda Adı Geçen Kanuna İstinaden
Görme Özürlüler İçin Hazırlanmıştır
Ekran Okuyucu, Braille 'n Speak Sayesinde Bu Kitapları Dinliyoruz
Amacım Yayın Evlerine Zarar Vermek Değildir
Bu e-kitaplar Normal Kitapların Yerini Tutmayacağından
Kitapları Beyenipte Engelli Olmayan Arkadaşlar Sadece Kitap Hakkında Fikir Sahibi Olduğunda
Aşağıda Adı Geçen Yayın Evi, Sahaflar, Kütüphane, ve Kitapçılardan Temin Edebilirler
Bu Kitaplarda Hiç Bir Maddi Çıkarım Yoktur Böyle Bir Şeyide Düşünmem
Bu e-kitaplar Kanunen Hiç Bir Şekilde Ticari Amaçlı Kullanılamaz
Bilgi Paylaştıkça Çoğalır
Yaşar Mutlu
Not: 5846 Sayılı Kanunun "altıncı Bölüm-Çeşitli Hükümler " bölümünde yeralan "EK MADDE 11. - Ders kitapları dahil, alenileşmiş veya yayımlanmış yazılı ilim
ve edebiyat eserlerinin engelliler için üretilmiş bir nüshası yoksa hiçbir ticarî amaç güdülmeksizin bir engellinin kullanımı için kendisi veya üçüncü
bir kişi tek nüsha olarak ya da engellilere yönelik hizmet veren eğitim kurumu, vakıf veya dernek gibi kuruluşlar tarafından ihtiyaç kadar kaset, CD, braill
alfabesi ve benzeri 87matlarda çoğaltılması veya ödünç verilmesi bu Kanunda öngörülen izinler alınmadan gerçekleştirilebilir."Bu nüshalar hiçbir şekilde
satılamaz, ticarete konu edilemez ve amacı dışında kullanılamaz ve kullandırılamaz. Ayrıca bu nüshalar üzerinde hak sahipleri ile ilgili bilgilerin bulundurulması
ve çoğaltım amacının belirtilmesi zorunludur." maddesine istinaden web sitesinde deneme yayınına geçilmiştir.
T.C.Kültür ve Turizm Bakanlığı Bilgi İşlem ve Otomasyon Dairesi Başkanlığı Ankara
Bu kitaplar hazırlanırken verilen emeye harcanan zamana saydı duyarak
Lütfen Yukarıdaki ve Aşağıdaki Açıklamaları Silmeyin
Tarayan Yaşar Mutlu
web sitesi
www.yasarmutlu.com
www.kitapsevenler.com
e-posta
yasarmutlu@kitapsevenler.com yasarmutlu@yasarmutlu.com
mutlukitap@hotmail.com kitapsevenler@gmail.com
Dostları ilə paylaş: |