Ç meba ında ayaktakımından bir İsrtaııbul Delikanlısı



Yüklə 5,85 Mb.
səhifə88/90
tarix17.01.2019
ölçüsü5,85 Mb.
#97870
1   ...   82   83   84   85   86   87   88   89   90

Âlî câmekâm g-aayet dllküşâ Halvet sofalarda başkaca revnak

Hizmete geldikde bir perî peyker Cennet kaçkumıdur sankim ol uşak.

Bir griren içerû çıkmak istemez Cânü dil sohbeti âteşden sıcak

Pâkü pâkîzedir çamaşur bisât Boğmalarda bilem sırmalı saçak

ÇİNİLİ HAMAM

4016


İSTANBUL

ANSİKLOPEDİSİ

401T

ÇİNİLİ HAMAM





Zeyrek Çinili Hamamının arkadan görünüşü (Resim: Nezih)

Zeyrek Çinili Hamamında giriş kapusu, 1945 (Resim: Nezih)

Buyurun efendim buhurun ağam

İstantala mahsus bu hamam ancak

Ger sııaî idersen hayrat sahibin Kaptan paşa çekmiş kubbeye saııeak

Barbaros Hayreddin Gaazi vakfıdır Olmuşdu faerîki kebirde ihrak

Bu kerre Ali Bey tecdîden tamir Eyleyüb nâmını ikbaa kıldı bak.

Çinili Hamamı ihya eden Ali Beyin kim. olduğunu tesbit edemedik; bilinen, 1833 yangınından sonra meşhur hamamın «bil icâreteyn tasarruf)) adı verilen şer'î hî-le ile satılarak vakıf nıük iken şahıs malı hâline gelmiş olmasıdır (B.: Bil icâreteyn Tasarruf, cüd 5, sayfa 2777). Ali Beyin, yarım asır kadar mîrî saraçhane olarak kullanılmış hamamı, geçirdiği ikinci büyük yangından sonra satın alan zât olduğu tahmin edilebilir.

Recâmız üzerine istanbul Belediyesi istatistik müdür muavini sayın Orhan Er-denen'in delâleti ile gördüğümüz iki tapu senedinden öğreniliyor ki hicrî 1299 yılında (m. 1881-1882) Çinili Hamamın yarıya yakın bir hissesi Ragıb kızı Hacı Ayşe Sıdı-ka Hanımın Söylemezoğlu Osman Ağaya olan borcu karşılığı, Osman Ağanın vefatından sonra zevcesi Emine Hâtûn ile kızı

Alime Hâtûna 1000 altun karşılığı intikaal etmişdir.

16 Kânunuevvel 1306 (milâdî 28 Aralık 1890) tarihli Sabah Gazetesinde görülen bir ilândan da Zeyrek Yokuşu başındaki Çifte Çinili Hamamın sahibi olan Halveti şeyhlerinden Mehmed Tevfik Efendinin ölümü üzerine oğlu Süleyman Vehbi Efendinin dörtde 1,5 hissesini satışa çıkardığı öğreniliyor.

Hamam 1833 den sonra sahib değişdi-re gelerek nihaye 1939 da Hafikli Gödel-oğlu Halil Ağazâde Bay Mehmed Gödel ile kardeşi Osman Gödel ve Bayan Ayşe Müs-tesnâ'ya intikaal etmişdir; üç ortak arasından Mehmed Gödel, 1964 yılında hamamın aynı zamanda müsteciri olarak yirmi-beş yıldanberi Çinili Hamamı işlete gelmekte idi.

Çinili Hamam 1943 de ve 1964 de bu istanbul Ansiklopedisi adına bilhassa ziyaret edilmişdir. Aşağıdaki notlar ibu iki ziyaret sonunda tesbit edilmişdir.

Öyle tahmin ediyoruz ki, hamamın erkekler kısmının giriş kapusu önünde büyük bir tonos-kemer bulunuyordu (Menderes imârında kör kazma kurbanı olub yıkdmlmış büyük Aksaray Muradpaşa Hamamında olduğu gibi); geçirdiği iki büyük yangında çökmüş, yahut 1833 den sonra tecdîden tamirinde kaldırılmışdır; veyâ-hud ki, Ayasofya Hamamında olduğu gibi, bu kapunun önü mermer sütunlu, kemerli, kubbeli bir revak ile bezenmişdi. 1943 de bir ahşab direk üzerine atılmış ahşab saçak ve o saçak altının bir kısmını dolduran bir ahşab odacık bulunuyordu, ve hamama saçak altında, sokakdan demir parmaklıkla ayrılmış küçük bir taşlıkdan düz ayak giriliyordu. 1964 de bu medhal biraz değişmiş görüldü; saçak altının öbür tarafına da beton bir odacık yapılmış, giriş yeri dar bir geçid şekline konmuş, hamam önündeki cadde seviyesi de haylice yükselmiş, hamama, altı basamak bir taş merdivenle inilerek girilmektedir.

Büyük bir kubbe ile örtülmüş camekâ-nm etrafına, üstdekilere ahşab bir merdivenle çıkılır iki katlı ahşab soyunma oda-cıkları, locecıkları yapılmışdır. Camekânın asıl yapısındaki mermer peyke sedleri bu ahşab odacıkların altında kalrmşdır. İstanbul hamamlarında camekânların ferahlığını kaybettiren böyle tek veya iki katlı ah-

şab soyunma odaları geçen asırdan kalma bir bid'attir. .

Camekânın tam ortasında yekpare mermerden dört köşeli ve fıskiyeli bir havuz vardır; hamamın müstahdemleri ağ-ğında «îran Şahının hediyesi imiş» diye oir lâf dolaşa gelmişdir. Bu havuz, geçen asır işi olub 1833 den sonraki tamirde konmuş-dur. Soğukluğa açüan kapunun sol tarafındaki çeşmenin mermer ayna taşı da böyledir. Aynı kapunun sağında, duvarın küçük bir kısmında görülen çiniler sonradan konmuşa benzer. Tahminimize göre zeminden en az bir metre yüksekliğe kadar eamekâ-mn, soğukluğun ve harârenin (iç sofa ve halvetlerin) duvarlarını tezyin eden ve hamama Çinili Hamam ismini verdirten on-altıncı asrın müstesna güzellikdeki İznik çinilerinden hiçbiri kalmamışdır; yangınlardan sonra, belki de daha önceleri yok olmuş, çok muhtemeldir ki çalınmışlardır. Hamama adını veren güzel çinilerden ha-rârede (sofa - halvet asıl yıkanma yerinde) ancak onüç parça eser kalrmşdır ki, aşağıda kaydedeceğiz.

Soğukluk bir tonos ile örtülmüşdür, sağ tarafda bir kapu - geçid ile bağlanmış ayak yolları ile bir taharet hücresi vardır.

Harâre dört köşede dört halvet ile halvetler arasında üç sofadan mürekkebdir. Halvetler birer küçük kubbe, sofalar birer beşik kubbe, göbek taşının üstü orta kısım da bir büyük kubbe ile örtülmüşdür.

Sofalar da orta sathından dantelli birer kemerle ayrümışdır.

Soğuklukdan harâreye girildiğinde, hemen solda bir kuma, dört halvette üçer, ve üç sofada da üçer kurna olmak üzere Çinili Hamamın erkekler kısmı 22 kurnadır.

Halvet kapularınm iki yanında birer niş (duvara oyulmuş hücre) ve bu nişlerin üstünde de müstakil şeklinde, hamama adı veren çinilerinden kalma birer çini plâk bulunmaktadır, her plâkda bir mısra, ve dolayısı ile her halvet kapusunda bir beyit olmak üzere, mavi zemin üzerine beyaz ile ve talik hat ile iki kıtalık f arşça bir hamâmiye yazılmıştır. Şiir soğuklukdan girildiğine göre şöyle başlar ve devam eder:

Soldaki halvet kapusunda: Sifîdee.dem ki şod ez hâne azmî hammâmeş

Hezar dilşode şod hâki reh be.lıer kâıneş.

Tercemesi : Sabah vakti evinden hamama gittiğinde her adımında binlerce âşık onun yol (ayağı) toprağı olmuşdur.

Sağdaki halvet kapusunda Teneş §o ııukreî hâm-ü mera be müflisi ur Girifte Mse be-kef behr-1 mıkrei hâmeş.

Tercemesi: Onun teni ıgümüş gibi ben müflis ve çıplak da onun o ham gümüş misâli teni için eline kese almış.

Karşıda sağdaki halvet kapusmnda:

Salım hammara hem ço firdevsest

Gerçi banyâdî üst ez gil-o hişt

Tercemesi: Hamam sahnı cennet gibidir, her ne kadar çamur ve tuğladan yapılmış ise de.



ÇİNİLİ HAMAM

4018


istanbul

ANSİKLOPEDİSİ

4019 —

ÇİNİLİ KONAĞIN KÜÇÜKBEYİ




Karşıda soldaki halvet kapusımda Hûb rüyan der-ü ço gilmânend Futehâ por zi zillehâyı behişt.

Tercemesi: Orada güzel yüzlüler gilman gibidir. Futalar cennet kaçkınları ile dolu.

Hamamın eski güzel İznik çinilerinden yadigâr olarak halvet kaplılarının üstlerinde ve biri de orta sofanın duvarı göbeğinde olmak üzere altı köşeli birer çini madalyon vardır.

îtfâiye Caddesiyle Zeyreke doğru ini-lirken kadınlar hamamını geçince sağ kolda görülen arsa, hamamın eski odun avlusunun yeridir. Burada hamamın soğuk su haznesi önünde halen bir araba tamircisinin işgal ettiği dükânımsı yerde, hamamın artık kullanılmayan eski bostan kuyusu bulunmaktadır. Malûmdur ki, eskiden İstan-bulun büyük çarşı hamamlarının hepsinde bir kuyu bulunur, hamamın su ihtiyacı, bu

kuyulara kurulan bostan dolapları ile temin edilirdi. Çinili Hamamın dolab beygirlerinin âhırı da orada bulunmakta idi, ahır mevcud değildir.

Çinili Hamamın son derecede şayanı dikkat olan bir yeri de, sıcak hazne önündeki külhanı ile bilhassa külhan odalarıdır. Asırlar boyunca İstanbulun külhanbeyle-rine mesken olmuş bu külhan odaları tipik karakterini hiç bozulmamış olarak muhafaza etmektedir; istanbul tarihi için dikkatle korunması gerekir kanaatindeyiz (B.: Külhan Odaları; Külhanbeyleri).

1964 de Çinili Hamamda 2 natır, 2 dellâk, l pabuççu, l külhancı, ceman 6 nefer hamam uşağı çalışmakda idi.

Bu tarihî güzel hamamda gördüğümüz hazin ve çirkin bir bid'at, kalaylı ve pırıl pırıl bakır hamam taslarının yerine, rengârenk türedi plâstik tasların kullanılmaya başlamış olmasıdır; hiç tereddüd etmeden kaydedelim, çarşı hamamlarımızda plâstik hamam taslarının kullanılması medenî bir tedennidir. Kaldı ki, o pırıl pırıl bakır tasların madenî asaletinin yanında, hamam

kubbelerinde tın tın akseden bir müzikal şiiriyeti vardı.

ÇÎNÎLİ HAMAMIN KARŞISINDAKİ

KONAĞIN KÜÇÜKBEYİ — Üsküdarlı halk şairi Tophane ketebesinden Âşık Râzi'nin evrakı metrûkesi arasındaki defterlerden birinde bu konakda geçmiş bir macera nak-ledilmişdir' konak hâlen mevcut değildir. Şûrayı Devlet âzası bir beyin îçbedestenli babasından kalma mükellef bir ahşab kâşane idi. 1905-1906 arasında içinden çıkan bir yangında yanmıştır. Macerayı manzum olarak nakleden Râzi bir kenara da: «1318 de (1900) Unkapanmda Kahveci Süleyman Ağa bir ehli dil âdem idi, kendisi pehlivan




Zeyrek Çinili Hamamında camekân (Besim: SaMha Bozcalı)

Çinilihamamlı Arabacı Küçükbey (Resim: Sabaha Bozcalı)



ÇİNİLİ KONAĞIN KÜÇÜKBEYİ

— 4020


İSTANBUL

ANSİKLOPEDİSİ

4021

ÇİNİLİ KÖŞK


yapılı, müheykel olduğu halde yirmi yaşlarında nazlı narin bir dilber oğlu vardı, delikanlı da arabacılık yapar, yük arabası sürerdi : — Vebal altında kalmamak için okutmak istedim, haylaz çıkdı, okumadı, günah benim değildir, kaderi yalın ayak, yarını pabuç arabacılık imiş!... derdi. Hikâyeyi îşte bu Süleyman Ağadan dinledim ve kırık dökük bir kalıba sokarak yazdım!..); diyor. Râzi açıkça söylemiyor ama manzumede adı geçen Süleyman adındaki Çerkeş-li uşağın Kahveci Süleyman olduğu aşikârdır.

Şu güzeller güzeli Neveivan beyime bak Albenili fetâdır Şöhreti «Tellikavak». El ayak iri kıyım Şahin başında vahşet Şehrîden çıkar mı hiç Böyle seberdest âfet Minel bâb ilel mîhrâb Naklideyim bendeniz İbtidâyı macera İldyüz doksan sekiz (1880) Halayık uşak diye Hor görme güzelleri Yaban gülü goncesi İki ga,rib dilberi

Fidan boylu yosmanın Samur saçlar topukda Gümüş baldır topuklar Şehbaz uşak kopukda

Kızın gözleri ela Bakışları gamzeli Dalfes uşak çakır göz Hem1 de çakır pançeli Kız âvâre kranrndur Çabuk girer kafese Oğlan âhûyi vahşî Aîtundup ana ökse Kız Çerkesdir ateşli Fingir fingir fingirdek Takdın mu bir çift küpe İstemez düğün demek Uşak oğlan tığ gibi Yaş onaltı onyedi Eahat bırakır mı hiç Kızgın Hanımefendi. Kızda yanak nardan al Kütür kütür tazedir Beklediği yolcusu Bir nazlı beyzadedir Altunun yüzü sıcak Bade attırır hicab Hanım câmehâbında Miirâhik ııûri şebab

Selâmukda haremde Konak halkı kırk kişi Şüyu bulursa vak'a Defe koyarlar işi.

İhtiyar kurt vekilharç Hanımın el ulağı Beye de beşik olmuş Dadı kadın kucağı

Aşk ola ol emekdar Vekilharçla dadıya Ört bas oldu rezalet İş düşmeden kadıya.

Biri çeker oğlanı Vererek nasihati Tâîib ol sen şu kıza

Kaçırma gel fırsatı

Dadı der ki bak kızım Varamazsın sen beye Üstelik bednam olub Adın çıkar kahbeye

Elli altın diyeti Kız yamanır oğlana Baba olur sehbazım Yoldaki toramana

Dedik ya biz efendim Konak halkı kırk kişi Halayıkla uşağın Cünbüsü bildi işi

Kimli kıskandı kızı Kimi kızdı oğlana Çerkeş Nakşidiî ile Çerkeşli Süleymana

Sır içinde esrarı Ne bey bildi ne hânım Sandılar ateş yakub Görünmemis dumanım

Geçdi ta-mam yirmi yıl Ne eksik ne ziyâde O Çerkeşlî uşağın Oğludur bu beyzade.

Benden duymadınız ha Başımda patlar kabak Tam Çinilî Hamamın Karşısmdadır sokak

Sormayın ki âşık sen Nerd.en bildin söylersin Anlasın ârîf olan Çıtlatayım pehlesin.

Bir yâri gaar ol zaman Yanaşmayda konakda Zerre hilaf söylemem Hesab huzûri Hakda.

Asırlar boyunca îstanbulumuzda buna benzer nice vak'alar olagelmişdir; manzumede açıkça anlatılıyor: bey halayığı sev-

mis, bir yolunu foulub dadı kadın himmeti ile kızın koynuna girmiş; hanım da uşağa gönül vererek vekilharcın kılavuzluğu ile oğlanı gizlice hareme almış, oynaşmış, hanım uşakdan ve halayık da beyden gebe kalmışlar, hanımın yolcusunu beye yamamak kolay ise de halayığın yadigârı rezalet, skandal olacakdrr, onun da yolu bulunmuş, uşak ile halayık ayrı ayrı _iknâ^ edilerek çerkes kızının doğuracağı çocuk için uşak oğlan benimdir demiş, buna bey hâriç konakda herkes inanmış, Süleyman Nak-şidil'i alıp konakdan ayrılmış. Hanımın doğurduğu bir oğlan çocuğunu da konakda yine herkes, hanım hâriç, beyin oğlu, sanmış, ve beyzade yalın ayaklı, yarım pabuçlu arabacı, uşakzâde de bir küçükbey olmuş.

Kahveci Süleyman Ağayı ben de tanıdım, 1918 mütârekesinde 55-60 yaşlarında idi, Anadoluya silâh kaçırmada çalışanlardandır, sözde oğlu olan delikanlının adı Firuz idi, otuz yaşlarında iken'Balkan Harbinde şehid olmuşdur.

Vâsıf HİÇ

ÇlNÎLİ HAMAM SEBİLİ — Evliya Çelebi hayır sahibinin adını kaydetmeyerek: «Sebilhâiie, Çinili Hamamın kürtündedir» diyerek bir sebilden bahsediyor ve kitabesinden yalnız şu târih mısraını yazıyor:

Ruhi Besûli Ekrem îçün eyledim sebil.

Mısra ebced hesabı ile bu sebilin inşâ tarihi olarak hicrî 1028 (milâdî 1619) yılını vermektedir.

Zeyrekdeki Çinüihamam civarında böy


le bir sebil mevcud değildir; Topkapusu
Sarayı Müzesi müdür yardımcılığında bu
lunmuş İzzet Kumbaracılar «istanbul Se
billeri» isimli eserinde, Evliya Çelebinin
yazma nüshasından naklen bu sebilin yeri
ni «Zeyrek yokuşunda Saraçhânebaşına gi
den yolda ve Çinili, Hamamın yanında idi»
diye tasrih ediyor, fakat tarih mısraını
yanlış hesablıyarak 1208 rakamı yerine 1016
yazıyor

ÇİNİLİ HAMAM SOKAĞI. — Fâtihde Kırkçeşme Mahallesi Sokaklarından; bu satırların ;yazıldığV sırada (Ocak 1965) Barbaros Hayreddin Paşanın Çinili Çifte Hamamının yanından, külhan kapusu önünden geçer, sokak hüviyetini kaybetmiş, tanzim edilmemiş toprak bir geçid halinde idi; 1934 Belediye Şehir Rehberinde bu sokak

İtfaiye Caddesi ile Yahyagüzel Meydanı (?) arasında uzanır ve Kırkçeşme Caddesi ile dört yol ağzı yaparak kesişir gösterilmişdir. Yahyagüzel Meydanı diye kaydedilen yer hâlen mevcut olmayan mezbelelik bir arsa idi.

ÇİNİLİ HAN — Mahmutpasada Tarakçılar Caddesinde kapu numarası 26 olan han.

On sekizinci asrın ilk yarısında Mora Muharebesi sırasında bir gayri müslim tarafından yaptırıldığı söylenir. Tahminen 350 metrekarelik bir sahada üışa edilmiş olan çinili Han, ilk sahibinden sonra, bir müddet metruk kalıp kullanılmamış. Bilâhare, Kâzım Paşa adlı bir zat satın almış ve daha sonra da vârislerine intikal edip oda oda satılmışdır.

Umumiyetle dokumacıların işgal ettiği 23 odası ve kasketçi, çocuk arabası imalâtçısı ile marangoz atelyesi olarak kullanılan üç de dükkânı olan han ikibuçuk katlıdır; birçok defalar tamir ettirildiği halde, halen, pek bakımsız bir haldedir. Hana adını veren çinilerden eser kalmamışdır.

Etrafında küçük küçük arsaların ve dar sokakların bulunduğu hana, büyük bir demir kapıdan girilir ve kısa ve dar bir geçit vasıtasıyla da kubbeli bir avlu-taşlığa vâsıl olunur ki, burası bir nevi ambar olarak kullanılmaktadır. Ayrıca, gene aynı .geçidin hemen sol tarafında kahve ocağıyla bir kaç masa ve iskemleyi ihtiva eden küçük bir baraka vardır.

60 senedir bu hanm odabaşüığını yapan Mıgırdıçlı Alyanakoğlu adlı zat da bir mağazaya ve iki odaya hissedardır.

Kiralar dondurulmuş gibi olup 15 TL. olarak tesbit edildi (1963).

Haiftk AKBAY

ÇÎNİLÎ — Fatih Sultan Mehme-

din, dolayısı ile Onbeşinci asır türk yapı


sanatının îstanbulda büyük yadigârların
dan biridir. -

Değerli tarih muallimlerinden merhum Efdaîüddin Tekiner Çinili Köşk hakkında şunları yazıyor: .

«Çinili Köşk ahenk ve tenâsüb ve-zarafet hasebiyle elhak asarı mimâriyemizin mâbehül iftiharıdır. Dâhilen ve haricen ra-kik ve zarif tersimâtı ve rengin ve lâtif elvanı hâvi minakârî tuğlalarla pûside idi; bu tuğlalara çini ıtlak olunduğundan-koş-

ÇİNİLİ KÖŞK

4022 —


İSTANBUL

ANSİKLOPEDİSİ

— 4023 —

ÇİNİLİ KÖŞK





Çinili Köşk (tulânî kesid) (Kesim: E. H, Ayverdi'den B. Cantok eli ile)


Çinili Köşk (Ön cebhe) (Eesim: E. H. Ayverdi'den B. Cantok eli ile)

kün tesmiyesi o tuğlalara izafetledir. Müverrih Tursun Beyin tarihinde: «Tavbı ekâ-sire üzere» inşa olunduğu beyan olunan Sırça Köşk işte bu Çinili Köşktür. Köşkün bir odasında Tavuslu Çeşme denilen bir çeşmenin iki tarafında manzum bir kitabe vardır' çeşmenin sol tarafında:

Hazreti hâ-kaam âlem Han Muradı kâmuran Pak tâfo'u saf dil serçeşmei sultâniyan Emridüp Sırça Saray içre cen âlî çeşmeler Hâki pâyi devletine can gibi oldu revan Ol şehi âlem ki bu aynül hayâtı candan Hıdr veş bin bir yaşar îtdikce dâim nûşieaıı Cilveler eyler safa ile kenarı âbde Mâi kevser nûş ideır grûyâki tâvûsi cihan Böyle her yerden akıtmaz idi hâkîpâyine Olmasa Bahri (?) eğer ki san'atmda pehlivan Selsebil âsâ gförüb Asârîi dâî o dem Dldi bîr fârih ki serçesine! şâhî cihan



/m., «Bağ tarafında:

Çeşmelerde» kim lebâbeb pür ola bu lıavzu can Cûş îder dîl meylidüb akar ana ruhi revan Kılsa devletle bu câyi izzete ol şehmisin Bura âbi grûyiyâ menzil ider şemsi cihan Tahtı devlet sadrı izzet kasrı rifat câyi has Hak mübarek eyleyüb grelsün o sahi kâmuran Su gribi evsâfı şahı ezber etmişdir meğer Ağız açub çeşmeler elhan ile okur .revan



Katrei cMiîe ııola bendesin ihya ide Zindedir çün âbı lütfiyle o şahın insü can Seyridüb Asârîi dâî didi ilham ile

Târihini pâkî rânâ çeşmei şâhî cihan

«Tarihlerin -ikisi de Sultan Murad (Mu-rad III) devrini tutmuyor.

«Çinili Köşkün gerek medhalinin şeklinden ve gerek taksimatından îran usulî mimarisinde olduğu görülür; nitekim Tursun Bey de «Tavrı ekâsire üzere» diyor.

Köşkün medhali üzerinde nakşedilmiş girift yazı ile yazılı kitabe lâyıkı ile okuna-mamışdır, son satırında 877 senesinde tamamlandığı söylenmektedir.

«Tursun Bey bu Sırça Sarayın karşı
sında da «Tavri Osmani üzere» bir köşk
yapıldığını yazıyor; Fatih Sultan Mehmed
tarafından burada yaptırılan bu ikinci köş
kün şimdiki Asarı Atîka Müzesi binasının
yerinde olduğunu,zannediyoruz; müze bi-
. nâşının şimal ucunun temelleri kazılır iken
çıkan eski temel enkaazmdan ve çinilerden
anlaşılmışdı. •

«Bizde ilk asarı atika müzesi bu Çinili Köşkde kurulmuşdu); (Efdalüddin, Topka-pusu Sarayı Hümayunu; Osmanlı Tarih Encümeni Mecmuası).

Çinili Köşkün müze ittihâzı tarihi 1876 dır, 12, kasım tarihli Sabah gazetesi: «Asarı atîka pek yakında Çinili Köşke nakledi-lecekdir» diye yazmaktadır.

Tarih üzerinde çalışanlardan ve o yolda pek büyük hizmetlerde bulunmuş İbrahim Hakkı Konyalı da Çinili Köşk için şunları yazıyor:

.«Çinili Köşk Fatih devrinin bütün hususiyetlerini muhafaza ederek bize kadar gelebilen en kıymetli bir eserdir; bu güzel binaya Sırça Saray da denilir. Köşkün içi ve dışı sırçalarla, çinilerle kaplandığı için bu isimleri almışdır. Köşk Asarı Atikâ Müzesinin karşısındadır.

«Köşkün medhaline iki taraflı mermer merdivenle çıkılır. Medhalin önü ve iki tarafını 14 aded köşeli mermer sütunun yükselttiği bir revak örter. Revakın dış tarafını istalâktitier ve altındaki mozayıklar süsler. Saray damının etrafını sekizer suali yıldızlar oyulmuş taş bir korkuluk dolaşır.

«Merdivenin tam karşısında beşik örtüsü şeklindeki mermerin altında iki ka-nadlı kapı ile üstünde alçı çerçeveli tek pencere göze çarpar. Kapının yarısından yukarısı, bütün rnedhal, kemer içleri ve yanları tamamen mozayık çinilerle kaplanmış, kapının üstü. ile medhalin iki yanları da f arşça bir tarih kitabesi ile süslenmişdir. Yazıları mavi çiçekli ve hendesi şekilli mor zemin üzerine yazılmışdır. Kapı ve pencere-

nin üstlerinde ve yanlarında yaldızlı ve keh-keşanlı bir semâ bütün renkleriyle tanzim edilmişdir. Binanın dış cebheleri de vaktiyle tamamen mozayıklarla kaplı idi. Eski devirlerin büyük bir cinayet diye vasıflan-' durabileceğimiz ihmalleri yüzünden bütün bu kıymetli mozayıklar dökülmüşdür. Bazı pencerelerin kenarlarında birer zırh halinde dolaşan mozayıklar eski ve muhteşem çi -nilerin bakiyesidir.

«Köşkün Gülhane Parkı tarafındaki deniz cebhesi daha ihtişamlı ve heybetlidir. Sırça Köşkün dışı gibi içi de tamamen mozayıklarla süslü idi. içerde yalnız bir odanın ve kemerlerin çinileri kalmışdır.

((Çinili Köşkün kapısının üstünde ve yanlarında dolaşan kitabeye gelince, aslında iki satır halinde iken üç ve daha fazla satırlar gibi görülen bu sarmaşık ve girift yazının önünde ben tam üç buçuk sene m-lışdım ve tam dört yüz altmış küsur yıldan-beri kimsenin okuyamadığı bu yazıyı okudum; şu satırları yazdığım anda (1943), dört buçuk asırlık bir sır düğümünü çözmüş olmanın zevki içindeyim. Şu kanate vardım ki bu farsca mozayık kitabeyi bir yazan kalem sahibi, bir istif eden hattat,




— 4025 —

— 4024
ÇİNİLİ KÖŞK

bir de kasrın banisi ikinci Sultan Mehmet} doğru okumuşlardı. Hattat tezyin zaruretine inzimam eden yersizlik endişesi ile tarih kitabesinin kelimelerini öylesine birbirine karışdırmış ve öyle istif etmişdir ki, kendisinden sonra onu bir daha kimse oku-yamamışdır. Bu kitabenin metni bütün tarih kaynaklarında ve eski edebî metinlerde yokdur. Zira, çini üzerine geçdikten sonra bir daha okunamamışdır. Yıllarca sür-

İSTANBUL

müş bir emekle tarafımızdan çözülmüş olan kitabe metni şudur:

«Bünyâm muallây pâyei in kasrı felek kadr ki zi fartı uiüv dest der kemeri Cevza zened ve hadîdi sahateş ber evci farki Ferkadan ve sakfı fceyvâm âlâ şeref bahşed mânendl kubbei zünı-ridin zi asumana zerin H bekitâbei kevâkib tezyin yâbed ve sahnı pîrûze zemin ki be ezhân gûnâgûn ve nukuuşi bukalemun nüzhetcâyi hul-di berin kerded be ferri izzeti devlei Hâkaani ve

ANSİKLOPEDİSİ

yümnî himmeti sâyei Yezdânî be hükmü inııel mebâni tahkî hîmmetel bani şeref itmam yaft der evâhiri Rebiülâhir der tarihi sene seb'a ve seb'în ve semâne mie.»

Ey dered pişgâhî huldi naîm Haremet keşte muhterem çü harîm

ÇİNİLİ KÖŞK

Ez letafeti havâyi buk'ai tu

Kaade yühyil izâme ve hiye ramim

Ez kerameti pîşgâheş tablei erbabı mülk

V'ez seadeti âsitâneş kıblegûhı ehli din Matlai hurşîd. rif'at meşriki subhi murad Nuri eesmi âsûmanü ziyneti rûyi zemin


Çinili Köşk (zemin katı) (Plan: Mimar Reşid Beyden tâdilen E.H. Ayverdi)

ÇinUi Köşk (bodrum katı) (Plan; E, H, Ayverdi'den B. Cantok eli ile)




— 4027
ÇİNİLİ KÖŞK

4026


İSTANBUL

ANSİKLOPEDİSİ

merdiven yapılarak revak içindeki merdiven körletilmiş, ve yanlardaki açık eyvanlara muazzam demir parmaklıklar ve câ-mekân konup kapalı kısma ilhak ile bina tanınmaz bir hâle ifrağ olunmuşdu. Son derecede itînâ ile ilâve olunan dört çift sütun ile de haçvârî dehlize başka bir şekil verilmişdi. Bodrumda ise eskisi battal edilerek, cebheye doğru dik bir merdiven ilâve olunmuşdu. Bünye kısımları kaabili tashih olduğundan ıslâh edildi ise de sağ eyvandan odalara, çinileri kırarak açılan kapu-ların tahribatı müthiş bir yama halinde kaldı.

«Öndeki revak şöyle bir manzara ar-zetmektedir: alt kat beden duvarından 1,5


Yüklə 5,85 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   82   83   84   85   86   87   88   89   90




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin