1845 de Beyoğlu Üç Horan Ermeni Kilisesine baş muganni tayin edilmiştir. 1848 den itibaren, Kastamonu, Sivrihisar, Balıkesir, Afyon Karahisar, Bandırma diğer bazı şehirlerdeki Ermeni Kiliselerinde baş muganni olmuştur. 1855 de İstanbul'a avdet etmiştir. 1856-1859 yılları arasında «sarakan» tesmiye olunan kilise nağmelerini, namlı muganni Karabet Bağdatlıyan'ın ağzından notaya almıştır. 1876-1878 yuları zarfında, Üsküdar Surp Haç Kilisesinde baş muganni olmuştur. Burada büyük musikişinas Levon Hancıyan Efendi (1860 1947) onun talebeleri arasında bulunmuştur. 1878 Nisan ayından sonra ,Surp Ast vadzadzin Patrikhane Kilisesinde baş muganni tayin edilmişse de, asabî halleri dolayı siyle ancak bir yıl kadar vazifede kalabilmiştir. 1884 de izmit civarında bulunan Armaş Ruhban Mektebine mûsiki hocası nasbolunmuş ve takriben 1894 yılına kadar vazifesine devam edebilmiştir. Burada birçok dinî eserler bestelemiştir.
Kevork PAMUKCİYAN
ÇERKEŞ, ÇERKEŞ CÂEÎYELEE, ÇEE-
KES KÖLELEE — Türkiye'de esaretin mevcud olduğu devirde uzun boylu, güçlü kuvvetli, beyaz tenli, umumiyetle sarı veya açık kumral saçlı ve mavi, bazân lâci-verd gözlü, yüz çizgileri ile çok dilber ve vücud yapıları gayetle çâlâk, civelek olan çerkes kızları ve çerkes oğlanları İstanbul Esir Pazarında dâima aranan cariyeler ve köleler oîmuşdur. Kızlı oğlanlı bu güzel güzel gençler istanbul saraylarında, konak-
ÇERKEŞ
— 3850 —
İSTANBUL
ANSİKLOPEDİSİ
3851
ÇERKES
larında, yalılarında muhabbet oynaşlarına varıncaya kadar her çeşid hizmeti görmüşler, halayık, odalık, hanım, sultan, uşak, çubuklar, sîne bülbülü, damad olmuşlardır; kimi efendisi yoluna sadâkatle baş koymuş, kimi nankör çıkıp hanümân yık-mışdır.
Çerkeş köleler yalnız kibar ve rical ka-pularında değil, bâzı iş sahalarında da makbul bilinmiş, büyük oyuncu kolları kurmuş kol basılar Esir Pazarından satın aldıkları çerkes oğlanlarına rakıs öğreterek raksına reffârına doyum olmaz köçekler yetiştirmişlerdir. Evliya Çelebi onyedin-ci asır ortasındaki oyuncu kollarının namlı köçeklerinden bahsederken bir çok da çerkes delikanlısının adını veriyor. Aşağıdaki satırları o büyük yazardan alıyoruz:
«(Çelebi Kolundan bahsederken) On nefer rakkaslarının en güzelleri Can Nemi, Şah, Zâlim Şah, Hurrem Şah, Fitne Şah, Yusuf Şandır; hele bunlardan Mirza Şah bir Çerkes gulâmı idi ki hakkaa ki melek -den de güzeldi. (Akide Kolundan bahsederken) Süğlün Şah, Mahmud Şah, Çerkes Şah, Nazlı Yusuf gibi mehpâre civanları dîbâ ve şîb, zerbâf, zerdûz eteklikler ile meydanı muhabbetde tavusu Bağı îrem gibi cevelân ve reftâr ettiklerinde âdem dem-beste olurdu.»
Rical ve zenginler tarafından aşırı derecede hürmet edilen, sevilen bir kimseye verilecek hediyelerin başında gaayetle mah-bub bir çerkes köle, çerkes gulâmı gelirdi; Evliya Çelebi Seyahatnamesinin muhtelif
Çerkeş Câriye (Resim: C. Biseo)
yerlerinde hediye olarak aldığı çerkes köleleri kaydetmiştir.
Geçen asırda yaşamış kalender meş-reb şâirlerden Enderunlu Fâzıl Bey «Hû-ban Nâme» ve «Zenan Nâme» adlı iki uzun manzumesinin içinde çerkes oğlanlarını ve kızlarını şöyle övüyor:
. Der Beyânı Hûbânı Çerkes
Çerkesin dilberi müstesnadır Gürcüden hüsn ile çok bâlâdır.
Cezbei hüsnü melâhet vardır Âbı rûyinde ietâfet vardır
Çeşmi ebrûsi güzel demkeşdir Tâbeşi tal'at ile mahveşdir.
O semahat ne ola hûyinde O beşâşet o behâ rûyinde
Olmuş iken dahi abdi memlûk Nefsi pâkinde olur tab'ı mülûk.
Öyle bir âlîi himmet bulunur, Sahibi cûdi sehâvet bulunur.
Çeşmiiıe gûh gelür bir zerre Bahri umman güzüne bir katre.
Mütevâzîdır eğer mâh olsa Hiç tekebbür ideınez şah olsa.
Olur ağasına sâdık bende Can mevcud ola tâ kim tende.
Dahi sıfırülyed iderse azâd Tâ kıyamet ide rahmet ile yâd
Pek hafcikatlu olur yârâne Bezi ider canını da dostâne
Dahi ol millet olur fil ekser Tâîii necmi kavı sa'd ahter.
Der Beyânı Zenânı Çerkes
Ey ruhi dîderübâyi hurşîd İşvesi gıbta fezâyi nâhîd
Çeırkesin kızları mehpâre olur Ande âşık ne ki isterse bulur.
Naili vâlâyi kaddi muhkemdir Sanki meh yüzüne bir süllemdir.
Ana dü pâyi nazarle çıkılır Dîdei kalb ile amma bakılır .
Leb ü ruh clmuşiken meyhane Dîdeler olsa nola mestâne
Mihrü mehden teni olmuş taktir Nice olsun o teni pâke nazîr
Gürcüden gerçiki bunlar zıbâ Gürcünün cezbesi çokdur amma
Cümlesi perdenişîni ismet Pak dâmendir o yekta millet
Pak olur mâhasali piş ü peşi Sevbi ırzında bulunmaz lekesi
O sehâvet o sedâket o edeb Nedir ol fıtreti kudsî meşreb
Sanma bu millete bir benzer ola Bu cihan içre megjer gürcü ola.
Aşağıdaki manzume de Bitlisli Ali Ça-miç Ağa'nın olup, çerkes kölelerin tasviri şânındadır:
Çerkeş güzelleri çâlâk olur hep Sırma saçlı mavi gözlü şeker leb
Aşk u muhabbet hem sadâkat t Hünerü marifet çerkes civanda.
Billur topuğundan şahin başına Aybı olmaz girse otuz yaşına.
Rakkaası dilâşub mestâne f et â Edebü zerâfet ile de yekta.
Nedimi pâkize kelâmdır kimi Sîne bülbülcüğü gulâmdır kimi
Kulluğunu bilür muti her emre Âferinler o şehbaz semendere.
Hatırın hoş tutsan virür canını. Hakaaret götürmez içer kaanm
ÇERKEŞ CARİYELER VAKASI — Hicrî 1224 (1809) senesinde Yanyâ Valisi Tepedelen-li Ali Paşa, mûsiki ilmine âşinâ iki güzel çerkes câriye satın alınıp gönderilmesi için İstanbul'daki kapu kethüdasına emir vermişdi ve bir esirci kadında biri tanbur biri de keman çalar böyle iki kız bul-muşdu. Kızlar ucuzca bir bahâ ile küçük yasda alınıp ileride yüksek fiyata satılmak üzere itinalı bir terbiye ve tahsil ile sazende olarak yetiştirilmişlerdi ve Ali Paşa'nın böyle iki kız aradığı haber alınınca namlı valinin adamına gösterilmek üzere mücevherle donatılıp esirci kadına emaneten bırakılmışlar idi. istenen bedelleri ödenip, Tepedelenli Ali Paşaya satılınca kızlar Boğaz-
içi'nde Bebek'ten ötede bir yerde oturan evvelki efendilerinin ve hanımlarının ellerini öperek vedalaşmak istediler; esirci kadının yanına emaneten bırakıldıkları için birer küçük çamaşır bogçası ile gelmişlerdi, hem vedâlaşacaklar, hem de çeyiz sandıklarını alacaklardı. Esirci kadın iki güzel çerkes kızı ile Hasır iskelesinden üç çifte dolmuş kayığına bindi; kayıkçılar üç zıpır bekâr uşağı bostancı neferiydi; kızların güzellikleri, mücevherleri baldırı çıplak kayıkçıların hem nefislerini hem de hırslarını tahrik etti, boğçalarmda da bâzı kıymetli eşyalar olduğunu umdular; ka-
Agasım eğlendiren çerkes câriye (Kesim : Sabiha Bozealı)
ÇERKEŞ HÂŞAN
3852 —
İSTANBUL
ansiklopedisi
— 3853
çeşme
dan hattâ hiç bir unvanı olmayıp da adı ile, lâkabı ile anılan avam tabakasından ellerine imkân geçmiş olanlar, ya kendilerinin hayırla anılması, yahud ölmüş bir sevgili, yakının ruhunun şad olması için bir çeşme yapdırmayı ilk iş bilmişlerdir. Asırlar boyunca hem hilâfet makam, hem de bir cihan imparatorluğunun taht şehri olan istanbul'un çeşmeleri elbet ki tarihî sânına denk zenginlikdedir. Bu şehrin kütüğünde istanbul çeşmeleri, küçük büyük, akar yahud muattal, harab olmuş, yok olmuş, taşıdıkları isimlerle müstakil maddelerdir; bu «çeşme» maddesinde ise türk mimarisinde çeşme yapısının mütaleası devir devir üslûblarmın tetkiki, bu ansiklopedinin koni1, sınırı dışındadır.
Çeeşmelef, Türk İstanbul'un en büyük damgalarından biridir; bu şehri şehîrin hangi semtine gidilirse gidilsin bir cadde boyunda beş altı, bir sokak boyunda iki üç, her sokak aşırı en azdan bir çeşme görülür; han kapularında, cami ve mescid av-
yıkda on kadın vardı, bunlardan yedisini Rumeli yakasında Beşiktaş ile Rumelihisarı arasında muhtelif iskelelere çıkarıp kayık-da esirci kadm ve iki kız ile yalnız kalınca, anî ve cür'etkârâne bir karar ile Rumc • lihisar'ı ile Bebek arasında sahilden sür'-atle açıldılar ve kayığın başını geriye çevirdiler, ön oturakdaki kayıkçı bir küreği kavrıyarak iki darbede esirci kadın ile kızlardan birini bayılttı. Fakat ikinci kız avazı çıktığı kadar: «Ümmeti Muhammet!... Can kurtaran yok mu!...« diye bağırmaya muvaffak oldu. Yüdız efendi zade adında biri üç çifte bir kayıkla yalısına henüz gelmiş, yanaşmışdı, sesi duyunca evvelâ o imdada koştu, onu etraftan şâir kayıklar takib-etti, palalarını çeken üç mütecaviz bostancı, kaçıp kurtulamıyacakiarmı anlayınca, teslim olup yakalandılar; esirci ile cariyeler kurtarıldı, bostancılar da gece hapsedildikleri Rumelihisarı Zindanında boğularak idam olundular. r •; Bibi.: Câbi Said Vakaayinâmesi.
ÇERKEŞ HASAN VAK'ASI — (B.: Hasan Bey, Çerkeş)
ÇERKEŞ ŞAH — Oıı yedinci asır ortasında büyük oyuncu kollarından Akîde Kolunun mahbub rakkas oğlanlarından biri (B.: Akîde Kolu). Bu koldan bahseden Evliya Çelebi: «Husûsen Süğlün Şah, Mahmud Şah, Çerkeş Şah, Nazlı Yusuf gibi mehpâ-re civanları dîbâ, şîb, zerbâf, zerduz, çâr-kabâb etekliklerile meydânı muhabbetde tâvûsî Bâgi irem gibi cevelân ve reftâr ettiklerinde âdem dem beste olup meftun o-lur; her birinin merguule merguule zülfi ham enderhamları, müşkbâr anber keysû-lan perişan oldukda gören âşıkların aklı tarumar olur.» diyor. Bu rakkas oğlanın hayatı hakkında başka kayde rastlanamadı.
ÇERMAN (Osman Nuri) — Diş hekimi ve tarih-coğrafya öğretmeni; 1899 da Uşak'da doğdu; Ömer Bey ile Ayşe Hanımın oğludur. Uşak ilkokulu ve rüşdiyesin-de (1914), istanbul Öğretmen Okulunda (1921) okudu; Tıb Fakültesine bağlı Diş Tababeti Mektebini ve Edebiyat Fakültesinin Coğrafya bölümünü bitirdi; muallimliği diş hekimliğine tercih etti; 1956 da emekliye ayrılıncaya kadar Darüşşef aka Lisesinde, Kurtuluş Lisesinde, Antalya Lisesinde, Afiyon Lisesinde, Muğla, Gelenbevî, Zeyrek orta okullarında, Ankara Atatürk
Lisesinde, Kandilli Kız Lisesinde, Beykoz Orta Okulunda muallimlik, müdürlük yap-dı. Maarifden emekliye ayrıldıkdan sonra da diş hekimliği ile iştigaale başladı.
Bayan Feriha ile evli ve iki çocuk sahibidir. Az Fransızca bilir. Voleybol sporunu sever; kitab toplama meraklısıdır, gazetelerden, ve dergilerden kesilmiş çok zengin bir yazı - resim arşivine sâhibdir. «Dinde Reform - Kemalizm» isimli bir kitabından dolayı mahkemeye verilmiş, bir yıl süren davada beraat etmişdir; kendisi bu olay için «Hayatımın en önemli olayıdır» diyor.
Memleket dışında hayli dolaşmıştır
Mısır'a, İngiltere'ye, Fransa'ya, İtalya'ya
Almanya'ya, Danimarka'ya, isveç'e, Nor
veçe gitmiştir. *
Eserleri: Maarifimizin Mihveri Ne Ol malıdır (1927), Dinde Reform ve Kemalizm (1957), Kemalizm Reformuna Göre Dinî mizin Esasları (1959), îman ve Itikad ve Reform (1960).
Bibi.: Kim Kimdir Ansiklopedisi
ÇERNÎS (Volf) — Avukat; 1919 da istanbul'da doğdu. Babası Bay Beni (Beni-yaze), annesi Bayan Tuba'dır; Goldschmied Okulunda ve Alman Lisesinde okudu, 1943 de İstanbul Üniversitesinin Hukuk Fakültesini bitirdi; aynı fakültede bir sene kadar mütercimlik, ve 1945 - 1946 arasında Frof. Ebül-ülâ Mardin'in kürsüsünde asistanlık yapdı, sonra istanbul Barosuna kay-dolarak avukatlığa başladı.
Almanca, Fransızca, İngilizce. İspanyo1-ca ve Yidd.isch'ce bilir. Alman Mektebi Me zunlar Cemiyeti üyesidir; Ping-pong, yüzme ve futbol sporlarını sever. Mesleğinin dışında edebî eserleri sever. Bilhassa medenî hukuk ve ticâret hukuku ile ilgili olarak İstanbul Barosu Dergisinde ve Adalet Dergisinde makaaleleri intişar etmiştir. Ünlü hukuk bilginlerinden Prof. Ernest E. Hirsch, Prof. Alfred îsaac ve Prof. A. Eg-ger'den terceme edilmiş eserleri vardır. Bibi.: Kim Kimdir Ansiklopedisi
ÇEŞME, ÇEŞMELER — Bir köye, kasabaya, şehire ve uzun büyük yollar boyunda menzil ve konak yerlerine su getirtmek, çeşme yaptırmak müslüman toplum hayatında büyük hayırdır. (B.: Sebil, Şadırvan, Kuyu). Başda pâdişâhlar, valde^ sultanlar, sultanlar, vezirler, efendiden ağa-
luları kapularında veya pek yakınlarında, mekteblerin, medreselerin, türbelerin yanında, civarında, meydanlarda çeşme vardır ve içlerinde anıd gibi çeşmeler, biblo ze-râfetinde.çeşmeler vardır. Çeşmelerin ceb-lı eler i Türk taş işçiliğinin en güzel eserlerinin teşhir edildiği zeminler olmuşdur; içlerinde asrını temsil eden sanatkârlar bulunan hattatların kitabe yazıları, pek zarif, pek güzel, çeşidli tezyin motifleri ile taş üzerine nakledilmiş çeşmelere konmuş-dur.
Din yöriünden mahzurlu olmadığı halde asırlar boyunca istanbul meydanlarına heykel koymayan ecdadımız, heykelin yerme âbidevî meydan çeşmesi yaptırmışdır.
Başda Evliya Çelebi, «Bjadikatül Ce-vâmi)N müellifi Âyvasaraylı Hüseyin Efendi, «İstanbul ve Boğaziçi» müellifi Mehmed Ziya Bey, «Mir'atı istanbul» müellifi Meh-rned Râif Bey gibi İstanbul üzerine eser bırakmış yazarlarımız büyük şehrin çeşmelerinden de bahsetmişlerdir; fakat Istan-
Beykoz'da muhteşem İshakağa Çeşmesi (Besim : Sabiha Bozcalı)
ÇEŞME
3854 —
İSTANBUL
ANSİKLOPEDİSİ
3855 —
ÇE$MB
bul'un çeşmelerini istiklâl ile bir tedkik konusu olarak ele a-lan ve bu yolda «Is-tanbul Çeşmeleri» adı ile iki cüd hâlin de ilk eseri ortaya koyan, bu istanbul An-siklopedisi'nin de yazı ailesi arasında bulunmuş sayın ibrahim HMmi Tanışık ol-muşduır (B.: Çeşme,-«(istanbul Çeşmeleri» Tanışık, ibrahim Hilmi). Muhakkak ki istanbul içinde ve etrafında yıllarca dolaşmış bulunan bu değerli müdekkik iki
Çengelköyü'nde şişe şeklinde
çeşme (Resim: N. Kirven)
cildlik kitabında, Topkapusu Sarayı içindekiler de dahil, 793 çeşme tesbit etmişdir; bu rakam İstanbul için çok küçükdür; 1. H. Tamşık'ın görmediği, dolayısile kitabın da zikretmediği çeşmeler vardır; müellif istanbul civarında ancak 7 köy görmüşdür (Sarıgazi, Kâğıdhâne, Alibey, Dudullu, Bulgurlu, Uskumru ve Zekeriye köyleri), istanbul etrafında ise iki yüzü mütecaviz köy bulunmaktadır, kaba bir tahmin ile istanbul çeşmelerinin sayısı 2000 den faz-
ladır.
î.'H. Tanışığın eserine göre, istanbul -da beşten fazla çeşme yaptırarak bu hayır yolunda ön saflara geçmiş kimseler şunlardır:
ikinci Sultan Mahmud 26 çeşme,
Cezayirli Gazi Hasan Paşa 13 çeşme,
Mihrişah Valdesultan 11 çeşme,
Birinci Sultan Mahmud 8 çeşme,
Bezmiâlem Valdesultan 7 çeşme,
Sultan Abdülmecid 7 çeşme,
Üçüncü Sultan Ahmed 7 çeşme,
Damad ibrahim Paşa 7 çeşme,
Pertevniyal Valdesultan 6 çeşme,
ikinci Sultan Abdülhamid 6 çeşme,
Yine aynı eserden buraya alfabetik bir liste naklediyoruz; 750 çeşmeyi ihtiva eden bu alfabetik listede, her isim için, hayır sahihlerinin unvanlarına göre ikinci bir tasnif yapıldı; susuz, muattal, yahud ha-rab veya tamamen yok olmuş çeşmelere de bir «*» işareti konuldu; susuz ve muattal oldukları halde istanbul'u tezyin eden âbidevî çeşmeler bu işaretten istisna edildi; Topkapusu Sarayı içindeki çeşmeler de bu listeye alınmadı.
Tophane Meydanı Çeşmesi (Resim: Sabiha Bozealı)
1 — Abbas Ağa Çeşmesi, 1622
Yayla, Küçük Hamam yanında
2 — Kızlarağası Abbas Ağa Çeşmesi, 1669
Üsküdar, Ahmediye, Dutlukahve
3 — Kızlarağası Abbas Ağa Çeşmesi 1669
Üsküdar, Karacaahmed, Arakiyeci Mesci.
4 — Kızlarağası Atabas Ağa Çeşmesi, 1673
Beşiktaş, camii civarında
5 — Gedik Abdi Kaptan Çeşmesi, 1622
Kasımpaşa, Gedikabdi camii
6 — Abdullah Ağa Çeşmesi, 16_93
Süleymaniye, Kirazlı Mescid 7 — Abdullah Ağa Çeşmesi, 1840 Hasköy, Çıksalın
8 — Cebecibaşı Abdullah Ağa Çeşmesi, 1731
Beyoğlu, Küçükparmakkapu
9 — Kızlarağası Abdullah Ağa Çeşmesi, 1837
Beylerbejâ, Fıstıklı Mescid *
10 — Kızlarağası Abdullah Ağa Çeşmesi, 1841
Silivrikapu, Bâlâ Tekkesi
11 — Silâhdar Abdullah Ağa Çeşmesi, 1791.
Silâhdarağa.
12 — Silâhdar Abdullah Ağa Çeşmesi, 1792
Halıcıoğlu, Turşucu Mescidi *
13 — Şeyhülislâm Ebezâde Abdullah Efendi
Çeşmesi, 1725 Fatih, Nişancı .
14 — Sultan Abdülâziz Çeşmesi, 1861
Gümüşsüyü *
15 — Sultan Abdülhamid I. Çeşmesi, 1777
Gülhane Parkı karşısındaki sebilinde
16 — Sultan Abdülhamid I. Çeşmesi, 1782
Emirgân Camii önünde meydan çeşmesi
17 — Sultan Abdülhamid I. Çeşmesi, 1782
İstinye, Neslişah Camii *
18 — Sultan Abdülhamid II Çeşmesi, 1887.
Demirkapu, kale duvarında *
19 — Sultan Abdülhamid II Çeşmesi, 1887
Yıldız, Ertuğrul Camii, meydan çeşmesi
20 — Sultan Abdülhamit II Çeşmesi, 1888
Orhaniye-Balmumcu yolu
21 — Sultan Abdülhamid II Çeşmesi, 1889
Topkapu Sarayı kapusu yanında *
22 — Sultan Abdülhamid II Çeşmesi, 1900
Boğaz, Yenimahalle, Altınkum Gazinosu içinde.
23 — Sultan Abdülhamid II Çeşmesi, 1901
Tophanede Küçük Meydan Çeşmesi
24 — Abdülkerim Paşa (Karaağaç) Çeşmesi,
Haliç, Sütlüce.
25 — Abdülkerim Efendi Çeşmesi, 1789
Ortaköyde Orhaniye Kışlası yolu *
26 — Sultan Abdülmecid Çeşmesi, 1839
Haydarpaşa, İntaniye Hastâhanesi duvarı
27 — Sultan Abdülmecid Çeşmesi, 1842.
Yeşilköy *
28 — Sultan Abdülmecid Çeşmesi, 1841
Selimiye Kışlası karşısında
29 — Sultan Abdülmecid Çeşmesi, 1843
Taksim, Yenişehir
30 — Sultan Abdülmecid Çeşmesi, 1843
Taksim, eski Talimhane altında *
31 — Sultan Abdülmecid Çeşmesi, 1850
Beşiktaş, Tuzbabada
32 — Sultan Abdülmecid Çeşmesi, 1852
Fatih, Atpazarında meydan çeşmesi *
33 — Sultan Abdülmecid Çeşmesi, 1855
Beşiktaş, Ihlamurda *
34 — Arabzâde Abdürrahman Efendi çeşmesi
Kumkapu, Behramçavuş *
35 — Âbide Hanım Çeşmesi, 1732
Hekîmoğlu civarında
36 — Ağa Çeşmesi, 1666
Ayasofya, Kabasakal, Taşmekteb * 37 — Ahırkapu Feneri Çeşmesi, 1597
Ahırkapu ile Sarayburnu arasında * 38 — Ahibaba Çeşmesi, 1762
Beykoz, Meryemzâde Mescidi karşısı
Anadoluhisarı'nda «Tuzluk Çeşme» (Resim: Nezih)
ÇE$ME
39 — Ahi Çelebi Çeşmesi, 1864
Yemiş İskelesi, Ahiçelebi Camii
40 — Ahi Durmuş Baba Çeşmesi, 1511
Beyazıd, Çadırcılar, İmam Ham Camii
41 — Sultan Ahmed III Çeşmesi, 1704
Kasımpaşa, Aynalıkavak *
42 — Sultan Ahmed III Çeşmesi, 1706
Galata, Yeni Camit yanı *
43 — Sultan Ahmed III Çeşmesi, 1710
Üsküdar Yeni Valide Camii avlusu
44 — Sultan Ahmed III Çeşmesi, 1722
Kâğıdhâne Çağlayanda *
45 — Sultan Ahmed III Çeşmesi, 1728
Ayasofyada muhteşem meydan çeşmesi
46 — Sultan Ahmed III'Çeşmesi, 1728
Üsküdar iskele meydanındaki muhteşem çeşme
Eyyub'da «Sütun Çeşme» (Besim : Hüsnü)
3856 —
47 -
48 -
49 -
50 -
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
—
-
—
-
—
-
—
-
—
-
—
-
—
-
—
e4 —
C5 — C6 — 6Y — 63 -
-
—
-
—
-
—
-
—
70
ı O
74 — 75
__ İSTANBUL
Sultan Ahmed III Çeşmesi
Üsküdar, Rumimehmed Paşada
Hacı Ahmed Çeşmesi, 1545
Kasımpaşa, Hacıahmed Mescidi *
Ahmed Ağa Çeşmesi, 1722
Kasımpaşa Deniz Hastahânesi civarında *
Ahmed Ağa Çeşmesi, 1852
Sarıyer Kestane suyunda *
Ahmed Ağa Çeşmesi, Ayrılık çeşmesi 1741
Haydarpaşa, İbrahimağa'da * /
Ahmed Ağa Çeşmesi, 1845
Yusufpaşa civarında *
Çuhadar Ahmed Ağa Çeşmesi, 1793
Kadıköy, rıhtım boyu, İbrahimağa yo., *
Hatibzâde Ahmed Ağa Çeşmesi, 1778
Süleymaniye, Merdivenli Yokuş *
İbnülemin Ahmed Ağa Çeşmesi, 1721
Üsküdar, İnâdiye *
Hacı Ahmed Ağa Çeşmesi, 1732
Tophane, Karabaş Mescidi civarı *
ilacı Ahmed Ağa Çeşmesi, 1755
Beşiktaş, Barbaros Türbesi yanında *
Hacı Hafız Ahmed Ağa Çeşmesi, 1817
Unkapam Meydan Çeşmesi *
Kavasbaşı Ahmed Ağa Çeşmesi, 1854
Çengelköy iskelesi yanındaki meydanda
Koyunemini Ahmed Ağa Çeşm&si, 1663
Edirnekapusu, Neslişah Camii civarı
Yerköylö. Ahmed Ağa Çeşmesi, 1919
Cibâli-Fener arasında *
Seyyid Ahmed Ağa Çeşmesi, 1749
Yusufpaşada
Tersânemini Ahmed Ağa Çeşmesi, 1732
Kasımpaşa, Çatmalı Mescid *
Kapuağası Ahmed Ağa Çeşmesi, 1741
Esekapusu
Ahmed Bey Çeşmesi, 1875
Anadolukavağı'nda *
Ahmed Bey Çeşmesi, 1736
Kitabe taşı müzede *
Ahmed Bey Çeşmesi, 1803
Kitabe taşı müzede *
Ahmed Efendi Çeşmesi, 1803
Tophane, Merdivenli Yokuş *
Çavuşzâde Ahmed Efendi Çeşmesi, 1694
Kocamustafapaşa, Ranıazanefendi Camı;
Hacı Ahmed Efendi Çeşmesi, 1823
Kuzguncuk, Nakkaş *
Hacı Ahmed Efendi Çeşmesi, 1884
Keresteciler *
Yahyazâde Ahmed Efendi Çeşmesi, 1715
Dragman
Ahmed Galip Paşa Çeşmesi, 1888
Edirnekapusu-Sulukule arasında
Ahmed Kâmil Efendi Çeşmesi, 1813
Sarıyer, cami avlusu *
Ahmed Kethüda Çeşmesi, 1879
Nuruosmâniye Caddesi
ANSİKLOPEDİSİ
76 — Hacı Ahmed Paşa Çeşmesi, 1704
Üsküdar, Nuhkuyusu *
77 — Hacı Ahmed Paşa Çeşmesi, 1739
Şehzâdebaşında
78 — Hacı Ahmed Paşa Çeşmesi, 1740
Aksaray, Camcılar Camii yanı * 70 — lîacı Ahmed Paşa Çeşmesi, 1741 Fatih Camii avlusu
80 — Hacı Ahmed Paşa Çeşmesi, 1741
Fatih Camii avlusu
81 — Hafız Ahmed Paşa Çeşmesi, 1732
Fındıklı Deresi nihâyetinde
82 — Sadrıâzam Ahmed Paşa Çeşmesi, 1743
Şehzâdebaşında Hoşkadem Camii yan.*
83 — Ahmed Reşad Paşa Çeşmesi, 1903
Közyatağı Caddesinde
84 — Benlizâde Ahmed Reşid Ef. Çeşmesi, 1786
Anadoluhisan, Göksu
85 — Benlizâde Ahmed Reşid Ef. Çeşmesi, 1800
Büyük Çamlıcada *
86 — Benlizâde Ahmed Reşid Ef. Çeşmesi, 1777
Rumelihisarmda
87 — Ahmed Şâkir Efendi Çeşmesi, 1907
Üsküdar, insaniye *
88 — Ahmed Şemseddin Efendi Çeşmesi, 1767
İstinye Çarşısı
89 — Ahmediye Çeşmesi
Üsküdar, Ahmediye Külliyesi
90 — Ali Ağa Çeşmesi, 1737
Kocamustafapaşa, Meşeli Mescid *
91 — Ali Ağa Çeşmesi, 1737
Hekimoğlu civarı
92 — Ali Ağa (Kapucu) Çeşmesi, 1606
Eyyub, Pazaryeri
93 — Ali Ağa (Berberbaşı) Çeşmesi, 1812
Edirnekapusu, Çakırağa *
94 — Ali Ağa Çeşmesi, 1654
Haydarpaşa Lisesi - Selimiye arasında *
95 — Deveoğlu Ali Ağa Çeşmesi, 1696
Süleymaniye, Hoca Hamza
96 — Dilsiz Ali Ağa Çeşmesi, 1619
Süleymaniye, Hoca Hamza
97 — Kâhya Ali Ağa Çeşmesi, 1722
Beyoğlu, Firuzağa *
98 — Kâhya-Ali Ağa Çeşmesi, 1732
Galatasaray! Hamamı yanında *
99 — Macar Ali Ağa çeşmesi, 1635
Haseki Hastahânesi civarı
100 — Mirahur Ali Ağa Çeşmesi, 1558
Bftyiîbdere, Çayırbaşı
101 — Zenbilci Ali Ağa Çeşmesi, 1671
Yeşildirek, Dayahatun *
102 — Ali Baba Çeşmesi, 1797
Çubuklu, yalıboyu, Merdivenli çıkmaz *
103 — Ali Bey Çeşmesi, 1602
Büyükdere, İskele karşısı
104 — Ali Bey Çeşmesi, 1836
Beşiktaş, Abbasağa Meydan Çeşmesi
Dostları ilə paylaş: |