Çiçekçi Sokağındaki kötü evleri işletenler, yukarda da kaydettiğimiz gibi büyük çoğunlukla ramlarla ermenilerdi; içlerinde iki evin sermayei şenaati de uygunsuz rum delikanlıları idi, saç uzatırlar, pencerelerde, kap u önünde, civar kahvelerde kadın kılığında oturur ve civar sokaklarda da o kılıkla dolaşırlardı; bütün evlerin uşakları da aynı boydan gençler ile adamlardı. Mâhud sokağın kadınlarına ((Çiçekçi Yosmaları», «Çiçekçinin gülleri); denilirdi. Bu sokağın Yeniçarşı Caddesi ile olan ka~ vuşağmda sokağın adına nisbetle anılan bir koltuk meyhane vardı ki, orası da bir umumhaneden farksız, dârülnedvei haşaratı rum idi. Çiçekçi, hemen hergün bir kaç zabıta vak'asına, sık sık da kanlı hâdiselere cinayetlere sahne olmuş bir sokakdır.
ÇİÇEKÇİ SOKAĞI CİNAYETİ — 1897' yılı temmuzunda işlenmiş benzerine pek ender rastlanır bir cinayet, bir aile faciasına bağlı kanlı bir vak'adır. Kaatil 17 yaşında Kız Yani diye mâruf uygunsuz, ahlâksız güruhundan bir rum gencidir. Bir yıldanberi beraber yaşadığı Perikli adında 55 yaşında bir kayıkçı ile bir gece dâima işret ettikleri meyhaneden çıktıkdan sdnra Beyoğlunda Çiçekçi Sokağında umumî evlerden birine giderek birer kadın ile yatmışlardır, ve o gece Kız Yâniyi misafir eden 35 yaşındaki Viyolet, asıl adı ile ve muhi-tindeki lâkabı ile Denizkızı Despina güzel kopuk oğlana âşık olmuştur ve kendisinden onsekiz yaş küçük olan mürâhik serseriyi dost edinmiştir. Kız. Yâni ile Denizkızı Des-pina'nın-üç ay kadar devam eden gayrı meşru yakın dostlukların sonunda, birbirlerine hayat hikâyelerini anlattıklarında korkunç bir hakikat meydana çıkmış, Despina ile Yâni kardeş olduklarını öğrenmişlerdir. Facia bu kadar ile de kalmamış, Despina, kendisini iğfal ettikden sonra yüz üstü bırakan ve fuhuş girdabına düşmesine sebep olan Kayıkçı Perikli olduğunu soy-
3965
— 3964
ÇİÇEKÇİ SOKAĞI
lemişdir ki, Despina Arnavudköyü'ndeki baba evinden aynldıktan sonra Yani dünyaya gelmişdir.
Bundan sonra iki kardeş intikam kasdı ile kaykıçıyı öldürmeye karar vermişlerdir. Kız Yan kopuk âşıkı ile bir gece Çiçekçi Sokağındaki mâhud eve geldiklerinde kurulan işret sofrasında Perikli tamam sarhoş olub sızdığında, hayta meclisinde sözde gönül eğlenceleri olan iki kardeş tarafından kendi kuşağı ile boğularak öldürül-müşdür.
Cinayet dâvası iki sene sürmüsdür. Suç lu olarak yalnız Kız Yani muhakeme edil-misdir, ablasının adı, en küçük tafsilât verilmeden «müntehir Despina» diye geçmektedir. Cinayet işlendiği zaman 17 yasını doldurmamış olduğundan, ağır tahrik ve sair hafifletici sebeplerle Kız Yani 7' sene hapis cezasına mahkûm olmuşdur.
Bibi.: Fransızca Servet Gazetesi, 1899.
ÇÎCEKÇİ SOKAĞI CÎNÂYETİ — (B.: Bavid,.Gürcü).
ÇtÇEKCt SOKAĞI ZABITA VAK'A-LARI — Yıllarca bir fuhuş yatağı olmuş Beyoğlundaki bu sokağın günlük hayatın daki havasını gösteren aşağıdaki vak'aları 1888 ile 1890 arasındaki yevmî gazetelerin zabıta sütunlarından derlenmisdir.
-
Sirkeci'de Bursa Otelinin garsonu
17 yaşındaki İstavri, otel müşterilerinden
Hüseyin Ağanın 600 kuruşunu çalarak kaç
mış ve Çiçekçi Sokağında Muannikin evin
de işret sofrası kurmuş eğlenirken yakalan-
nıışdır (1888, Sabah).
-
Çiçekçi Sokağında Mama Sofiya'-
nın sermâyesi Çakır Eleni dostu sabıkalı
güruhundan tulumbacı Piç Yani tarafın
dan bıçak ile üç yerinden tehlikeli şekilde
yaralanmışdır; cinayetin sebebi, Eleni'nin
dostuna para vermek istememesidir (1888,
Sabah). •
-
Galatânın sabıkai mükkerre eshâ-
'bından kayıkçı Laz Temel. Laz Mustafa ve
Beygir sürücüsü Kız Ali gece geç vakit sar
hoş olarak gittikleri Çiçekçi Sokağında Ma-
rikaıım evinde misafir olarak bulunan
Ceşmemeydamndâ Yeşildir ekli Hamamda
dellâk Tokadlı Mustafayâ tecavüz etmişler-
ve genci baldırından bıaçkla yaraladıktan
başka içinde 300 kuruş bulunan kesesi ile
gümüş saat ve kösteğini gasb ederek firar
etmişlerdir (1888, Sabah),
İSTANBUL
-
Çiçekçi Sokağının mâhud kadınla
rından Kamelya nâmı diğerle Agavni ile
Deli Sürpik müştereken sevdikleri Benli
Hurşid nâmında bir tulumbacı için kavga
ederek yekdiğerinin yüzlerini tahrib etmiş
ler ve birbirlerinin yüzlerini ısırarak her
ikisi de ağırca mecruh olup hastahaneye
kaldırılmışlardır (1890, Sabah).
-
Çiçekçi Sokağında Paraskova'nm
evinde geceleyen Celeb İbrahim Ağa Şiş
man Harika namlı kadının kendisi uyur
iken kesesinden bir napolyon ile beş sîni
mecidiye sirkat eylediğini iddia ile kara
kola şikâyetde bulunmuşdur (1890, Sabah).
-
Meşhur yankesicilerden olup Köp
rü üzerinde Safvet Paşanın kayınvaldesi
hanımın içinde 400 kuruş bulunan kesesini
çarpmış ve aranmakda olan Padimu diye
mâruf Yeniköylü Diyaniso Çiçekçi Soka
ğında mâhud evlerinde derdest edilmiştir
(1890, Sabah).
-
Balıkpazarmda şâbı emred. Triyan
dafil çocuğu meyhanede cerh ve katleden
uygunsuz takımından Çopur Salim Çiçekçi Sokağında dostu Zaruhi'nin nezdinde derdest edilmişdir (1890, Sabah).
-
Çiçekçi Sokağında Kâptan nâmı ile
mâruf Harikanın evi yapılan ihbar üzerine
zabıtaca basılmış, Dimo-ve îstefo adında
şâbı emred iki genç perukalar takmış ve
kadın libâsı ile bulunarak ev sâhibesile be
raber zabıtaca nezâret altına alınmışlardır
(1890, Sabah).
-
Çiçekçi Sokağında Eftihin evinde
uşaklık eder Ohannes. veledi Önnik :ev sa
hibesinin sandığından 1200 kuruş nakid ve
bâzı kıymetli eşya çalarak firar etmiş ol
makla Ohannes aranmaktadır (1891, Sa
bah).
-
Kara Mehmed ve Ebenin Hasan
nâmın daki tulumbacılar Galata meyhane
lerinde içerek Çiçekçi Sokağına gittikle
rinde gaayetle sarhoş oldukları için evlere
kabul edilmediklerine kızarak birkaç evin
camlanın kırmış ve zabtiyece derdest olun
muşlardır (1891, Babalı).
-
Dolabderesinde bir kodrumda mu
kim Polihron nam dul kadın Zabtiye Ne
zâretine arzuhal vererek henüz reşide ol
mamış Ariastasiye ismindeki kızının Çiçek
çi Sokağında umumhâneci Marika tarafın
dan fistana müteallik bazı eşya ve yüzük
ve küpe gibi şeylerle iğfal edilerek kaçırıl-
ANSİKLOPEDİSİ
dığını iddia etmiş ve fahişeliğe teşvik edilen küçük Anastasiyanın kendisine iadesini ta-leb etmiş olmakla Çiçekçi Sokağında zab-tiyece yapılan taharriyatda mecbure Anas-tasiya bulunamamış ise de Harikanın uşağı Pandeli nâm oğlan Harikanın Anastasi yayı 5000 kuruşa Atinalı bir mamaya sattığını ve kızın umumhânecinin müşterisi olan Çırnık kaptanı Dimitri Diyamandi tarafından Yunanistana götürüldüğünü beyân etmiş fakat umumhâneci Harika uşa-ğm ifadesini red ile ahlâksız bir genç olan Pandelinin intikam kasdı ile iftirada bulunduğunu zira odasına müşteri kabul ettiği için Pandeh've birkaç sefer dayak attığını söylemişdir. Mama Marika zabtiyece nezâret altına almrmşdır (1898, fransızca Servet).
-
Beyoğlunda Çiçekçi Sokağında
umumhâneci Harikanın Anastasiva nâmm-
daki kızı biliğfaî kaçırarak Atinaya bir ma •
maya sattığı meselesi tahkikatı ortaya bir
başka mesele cıkarmısdır. Harikanın da
yak iddiası üzerine muhbir uşak Pideli
nin muayenesinde cencin vücudunda darb
eseri çürükler atörüfmüs fakat, Pandeli da
vak sebebini tamamen başka türlü naklet-
rnipdir. PövTe ki. odasında misafir oimav •>>„
teven Kirva>o Nikole nam kesici kabul et
medi&i için merkurn kesiş ile Harika ta,rp.-
fıııHpn müştereken darb edildiğini ve mpr-
kum Kirvakonun Turi Sina m«nsflhrmrlavı
rîVıvrnot, kilise esvApı. çalarak, firar ptrrn'5
bir Tersiz olduğunu. Msrikanm da' onn vr».-
takbk ettiğini, hattâ gümüşlü bir ikona'
r>m ar'ını bilmevüb dükkânım rösterebile-
ceği bir antikacıya satıldığını ifâde etmiş-
cür C1898, Fransızca Servet).
-
BeyoSlunda Çiçekçi Sokağındaki
kadınların bî perva nîm üryan dolasdık-
lan ve hattâ o kıhkda kahvehanelerde otu
run hammal ve arabacı ve tulumbacı ma-
kulesi ile iskambil ve tavla oynadıklar,
görülmektedir: zâbıtanm dikkatini çeke
riz ''1899, fransızca Servet).
ÇtCEK HASTALIĞI — Çocuklarda çiçek hastalığı ve bu öldürücü hastalığa karşı ilk defa Türkiyede bulunan çiçek aşısı bu ansiklopedinin konusu dışında kalır (B.: Telkihhâne).
Aşı tatbiki mecburiyetinden önce bu bulaşıcı hastalık îstanbulda geniş ölçüde çocuk telefatına sebep olurdu. Bâzı Istan-
ÇİÇEKLİYALI SOKAĞI
bul şâirlerinin yakın dostlarının çiçekden ölen çocukları için yazdıkları manzum ölü tarihleri ile bu hastalığın adı edebiyatımıza da geçmişdir; aşağıdaki iki manzum ölüm tarihini Fâtih Dîvânından alıyoruz:
Mustafa Ağanın km Hatice öir idi hîııi fevtinde babası Mustafa Ağa Kerîmem nûri dîdem tıfliken gitti cihandan âh Oku bülbül gibi tarihini gülzârı kabrinde Haticem bir grüli nâzik idi soldu çjçekden vah. H. 1251 (M. 1835-1836).
İbrahim Ağanın oğlu Âsim Tıfliken mahdumu İbrahim Ağanın diriğ Azmi ukbâ eyleyiib itti yerin Dârüsselâm Hay yazıklar kim sekiz yaşında bir masum idi İrnıenıişdi daha maksûda ber vefki meram Gül gribi soldu çiçekden arızı nâzikteri Bir ııihâli taze idi eyledi adne hirâni Söyledim bir mısraı mevzun ile târihini Asım İbrahim ide gülzârı Adn icre makaam H. 1263 (M. 184T)
ÇtÇEKLİ BOSTAN SOKAĞI — 1934 Belediye Şehir Rehberine göre Fâtihin Fener kazasının Hızırçavuş Mahallesi sokaklarından; Çorbacı Çeşmesi Sokağı ile Mür-selpaşa Caddesi arasında uzanır; Çilingir Sokağı, Rifat Efendi Sokağı, Vbdina Caddesi ile birer dört yol ağzı yaparak kesişir. Hızırçavuş Köprü Sokağı ve Yıldırım Cad-dsi ile de kavusakları vardır (Pafta 8/106). Çorbacı Çeşmesi Sokağı tarafından gelindiğine göre kabataş döşeli meyilli bir yol olarak başlar; Vodina Caddesini aşdıkdan sonra paket taşı döşeli ve düz yol olur; bir a •'•aba geçecek genislikdeki bu sokağın ka-pu numaraları 3-27 ve 236 dır, üçer dörder katlı kârgir evler olup dükkân olarak da l karyola tamircisi, l kunduracı, l bakkal, l radyo tamircisi, l terzi, l berber vardır; İş Bankasının da bir şubesi bulunmaktadır (Eylül, 1964).
Hakkı GÖKTÜRK
CtCEKLtD'AĞ SOKAĞI — 1934 Belediye Şehir Rehberine göre Heybeli Adanın sokaklarından; adanın batı tarafında Akçakoca Sokağı ile îsmet Paşa Caddesi arasın-. da uzanır .(Pafta 33); yerine gidilip şu satırların yazıldığı sıradaki durumu tesbit edilemedi (Haziran, 1964).
ÇtOEKLtYALI SOKAĞI — 1934 Belediye Şehir Rehberine göre Büyük Adanın sokaklarından; Adanın iskele bölgesindedir. Yazıcı Sokağı ile deniz arasında uza-
— 3966
3967 —
ÇİÇEKOĞLU (Fikri)
nır; Mehmedcik Sokağı ile Balıkçıl Cad desi ile dört yol ağzı yaparak kesişir (Pafta 32); yerine gidilip şu satırların yazıldığı sıradaki durumu tesbit edilemedi (Haziran. 1964).
ÇİÇEKOĞLU (Fikri) — Diş doktoru, muallim ve batı müziği eleştiricisi; 1900 de Preveze'de doğdu, Preveze eşrafından Çi-çekoğlu Süleyman Beyin oğludur, annesinin adı Nefise Hanımdır; ailesi anavatana hicretten sonra ödemiş'de yerleşmiş, Fahri Çiçekoğlu ilk tahsilini orada hususî Dâ-rülirfan Mektebinde, orta tahsilini izmir Lisesi ile îstanbulda Kabataş Lisesinde yapmış (diploma 1920), ve 1923 de İstanbul Tıp Fakültesi Dişçi Okulunu bitirerek meslek hayatına diş hekimi olarak atılmış ise de pek küçük yaşdan itibaren batı musikisine karşı duyduğu derin alâka ile o yolda tahsile devam etmiş, 1933 de Ankara Musiki Muallim Mektebini bitirerek diş doktorluğunun yanında Maarif Vekâleti hizmetine girip musiki muallimi olmuşdur.
Edebî ve akademik kültürü kibar bir ailenin görgüsü ile birleşmiş, muhitinin dâima sevilen bir siması olmuş; basında, bilhassa Vatan Gazetesinde değerli bir müzik eleştricisi olarak tanınmış, aynı hüviyet ile radvoda çok faydalı konuşmalar vap-mış, musiki muallimliğine de 1933 den 1963 yılma kadar otuz yıl devam etmiş, binlerce talebe yetisdirmis, ve 31 Ekim 1963 de bir amelivatı müteakib vefat etmişdir; son mu-alimliği istanbul Erkek Lisesinde idi. Namazı Bayazıd Camiinde kılınarak Bakırköy kabristanına defnedildi.
Suzan Hanım (Gümrükcüoğlu) ile evli idi; Oya (doğumu 1938) adında bir kızı vardır. 1958 de neşredilmiş «Anna - Mag-delana Bach'm Hâtıraları« adında terceme bir eseri vardır.
Bibi. Kim Kimdir Ansiklopedisi
CÎCEKPAZARI, ÇÎÇEKPÂZAEI Çİ-ÇEKCİLERİ — tstanbulun kadim çiçekpa-zarı Mısır Çarşısının arkasındaki Çiçekpa-zan Sokağında idi (B.: Çiçekpazan'Sokağı) ; sonra Bağçekapusunda îş Bankası (Eski postahane) binası arkasında Celâlbey Sokağında (1934 Belediye Şehir Rehberinde Pafta 1/4) daracık bir yere naklolundu; oradan da Yeni Camiin arkasında Cami ile Mısır Çarşısı ve Turhan Sultan Türbesi
İSTANBUL
arasındaki saha bir park olarak tanzim edildiğinde Mısır Çarşısının bir duvarı boyunca 22 göz baraka-dükkân yapılarak parkın o kenarına, nakledildi ve o 22 göz dükkân da köklü çiçek veya çiçek tohumu üzerine iş yapan çiçekçi esnafı ile çiçekçi bağ-civanlara tahsis olundu. 1964 senesi temmuz ayında İstanbul Çiçek Pazarı çiçekçileri su kimseler idi:
-
Hristo Püiçoğlu
(50 yıllık çiçekçi)
-
İstrati Püiçoğlu
(50 yıllık çiçekçi)
(50 j'illık çiçekçi) -- Mustafa Torun
(Tohumcu) -— Vasi! Kaptanoğlu
(Tohumcu)
10 ıı
12 13
14
-
—
-
—
-
—
-
—
-
—
-
—
-
—
-
—
22 —
-
Hüseyin Gülerler
(30 yıllık çiçekçi)
-
Tahir Gülerler
-
Soso Bingül
(50 yıllık çiçekçi)
— Yorgo Uçuyan
(Tohumcu)
-- Câhid Kurtuluş
(Tohumcu)
Mihal Komfolodis
(30 yıllık çiçekçi)
-
Todori
(Tohumcu)
Salâhaddin
(Tohumcu 30 yıllık çiçekçi)
Mehmed Fevzi Bayar
Necdet Yüksel
Hasan Yüksel
Bayram Kersin
(Tohumcu)
Faik Fırat
Salih Arslan
İbrahim Arslan
(dükkân ikiye bölünmüş)
Köklü çiçek ve fidan satışı üzerine İstanbul Çiçek Pazarı Yeni Camiin arkasında bu dükkânların önünde Pazartesi günleri kurulur. Pek şenlikli, pek lâtif pazar olur.
ÇÎÇEKPÂZAEI SOKAĞI — Eminönün-de Çelebioğlu Alâeddin Mahallesindedir (1934 Belediye Şehir Rehberi, Pafta 1). Tahmis Caddesi ile Yeni Cami Caddesi ara-
ANSİKLOPEDİSİ
sında uzanır; Tahmis Caddesi tarafından
gelindiğine göre sol kenarını boydan boya
Mısır Çarşısı kaplar, bu meşhur çarşının
Ketenciler Kapusu ile diğer bir kapusu bu
Çiçekpazan Sokağı üzerindedir; sağ taraf
tan da Sabuncuhanı Sokağı ve Sakameh
med Çeşmesi Sokağı ile kavuşakları vardır;
bir araba geçebilecek genişlikde, paket taşı
döşeli bir çarşı -boyudur; Mısırçarşısı du
varı boyunca her gün salaş baraka - dük
kânlarda bir meyva ve sebze pazarı kuru
lur; îstanbulda en ucuz sebze ve meyva bu
pazarda bulunur. Çarşının Ketenciler Ka
pusu karşısında, Çiçekpazan Sokağının
Sabuncuhanı Sokağı ile kavuşağı köşesin
de büyük bir helvacı dükkânı vardır ki hâ
len Istanbulun en eski helvacı dükkânıdır
ve pek büyük bir tarihî hâtıra taşımakta
dır; 1718 ile 1730 arasında on iki yıl sür
müş olan iktidar devrine tarihimizde Lâ
le Devri adı verilmiş olan büyük türk ve
ziri Damad Nevşehirli ibrahim Paşa 16 -17
yaşlarında mürâhik bir genç olarak Ürgü-
bün Muşkara köyünden îstanbula geldi
ğinde bir sene kadar bu dükkânda helvacı
çıraklığı yapmış ve buradan hemşehrileri
delâleti ile Sarayı Hümayun Helvahanesine
almmışdı; onun vezirliği zamanındadır ki,
Lâle Devrinin Çiçekpazan, gençliğinde çı
raklık yaptığı helvacı dükkânının önün
deki bu sokakda tesis edilmiş idi; zamanı
mızda çiçek, sokağın sadece adında kalmış-
dır. Mısırçarşısı duvarı önünde baraka. -
dükkânlar 34 göz olup 23 manav (sebzeci,
meyvacı), l kuru yemişçi, 5 züccaciyeci ve
6 pastırma, peynir ve zeytinciden mürek-
kebdir; öbür yanda l helvacı (meşhur ta
rihî dükkân), 7 camcı, 4 züccaciye-porse-
lenci, l ardiye, l eczane, l Itriyatçı, l tu
hafiyeci, l gazocağı - lambacı vardır. 5 ka
palı dükkân~ bulunuyordu. Fındıklıyan Ha
nı ve Gönül Hanı adında iki han vardır
(Mart, 1964).
1 Hakkı GÖKTÜRK
ÇİÇEKPAZARI YANGIN TULUMBASI SANDIĞI, ÇtÇEKPAZARLÎLAR — Eski mahalle tulumbacılığı • teşkilâtında ikinci derecede sandıklardan biri idi; tulumbacıları Eminönü civarının, bu arada Balıkpa-zarmın esnaf gençleri ile hamalları, kayıkçılarıydı. Tophane ketebesinden Üsküdar!) Âşık Eâzi Çiçekpazarlılardan genç bir tulumbacıyı şöyle övmüşdür:
ÇİFTÇİLER
Bıçkınhkda şanlı Çiçekpazarh Aşkbazlıkda usta hançer nazarh Ayaklar koşarlı eli yazarlı Kayıkçı Loncası kâtibidir o Çakır Temel Kâhyaoğlu Pazarlı
ÇİFTBOZAN VERGiSi — Tanzimat-tan önceki devirde, Anadoludan ve Rume-liden îstanbula. iş bulub çalışmak için gelen, ve büyük şehirde bekâr hayat sürmeye başlayan köylüler, hem şehrin asayiş ve inzibatı, hem de erzak istihlâki ile büyük şehirde sebep oldukları erzak darlığı bakımından hükümetçe hoş görülmemişlerdir; Istanbula doğru bu iç göçü önlemek, tahdid etmek için, GedMer yeterli müeyyide görülmemiş, çalışma, iş sahaları esnaf gedikleri ile tahdid edilmiş olduğu halde ayrıca çok sıkı bir bekâr uşağı nizamı kurulmuş -du (B.: Gedik; Bekâr Uşağı Nizâmı).
îstanbula iş bulmak için gelen köylüler köylerinde çiftini çubuğunu bırakmış olduğu için bir tarafdan Istanbulun günlük huzur ve geçimini bozub sıkıntıya vermiş, diğer tarafdan da devletin çiftçiden aldığı öşür denilen vergi gelirini azaltmış telâkki edilmiş ve daha on .altıncı asırda bu iç göçü önlemek için bu gibiler üzerine «Çiftbo-zan Vergisi): adı ile bir vergi feonmuşdu. Kanunî Sultan Süleyman'ın ölümünden bir sene sonra, hicrî 975 (milâdî 1567) de konulan Çiftbozaıı Vergisinin tatbiki için istanbul halkı umumî bir yoklamaya tâbi tutulmuş, büyük güçlüklerle karşüaşılmışdı; Kümeliden ve Anadoludan îstanbula göç işi de kesin olarak önlenememişdi. Zamanımızda bir çift bozan vergisi, bekâr uşağı nizâmı ve esnaf gedikleri olmadığı için köylerden büyük şehirlere ve bu arada bilhassa îstanbula akın en had şeklini almışdır ki, büyük iktisadî buhranın başlıca sebep lerinden muazzam bir devlet meselesidir.
Hüsnü KINAYLI
ÇİFTÇİ ALİ SOKAĞI — 1934 Belediye Şehir Rehberine göre Surlar dışında Ey-yuba bağlı Topçular semtinin sokaklarından (Pafta 9/127); 'yerine gidilip şu satırların yazıldığı sıradaki durumu tesbit edilemedi (Haziran, 1964).
ÇİFTÇİLER (Esnaf Ordu Alaylarında)
— Eski İstanbul hayatından aşağıdaki renkli, canlı, şirin sahneyi Evliya Çelebi'-den naklediyoruz:
— 3960 —
— 3968
ÇİFTE BAKİRELER
((Esnaf çifçiyan dükkânlar; yokdur,
ama îstanbulun dört kadılık yerine (Nefsi İstanbul, Eyyub, Galata, Üsküdar Kadılıkları) 26.000 tarla tahrir olunub 57.000 çiftçi sayılmışdır. Pirleri Hazreti Âdemdir, ama Peygamberimiz asrında pirleri Hazreti Deyyas (?) bin Ömerül Harrâs (?) dır, Hazreti Ali kemerini bağladı, kabri Havran sahrasındadır. Ağaları, Bostancıbaşmın emrinde Terekecibaşıdır. Bu köylü taifesi yâni ekinciler ayaklarında çarıklar, omuzlarında aba, kebe, günâgûn hırkalar, başlarındaki külahlarını envai teller ile süsleyip niceleri sığırları ve mandaların boynuzların al tun varaklar ile kaplayıp ve üzerle rine siyah çullar atub, öküzleri boyunduruk ile çifter çifter sabana pulluğa koşarlar, ellerinde nodul, üvendire, değren sa ban sürer gibi sürüb: — Ekmek benden bereket senden, ver Allahım ver!,., diye bağrışırlar, boğazlarında torbalarla tohumluk buğday, alayı seyreden halkın üzerine avuç avuç serperek: — Benim elim değil, Âdem babanın elidir î... yâ Rabbi, bereketli Halil İbrahim veri... diye güruh güruh geçerler.» (Evliya Çelebi).
ÇİFTE BAKİRELER — Koca Mustafa Paşa Camii avlusunda ve Sünbül Efendi Türbesi ile Zincirli Servi Ağacı arasında demir parmaklıklı pek mükellef açık türbenin sahibeleri pek muhterem, pek aziz iki arab kızı, Peygamberimizin torunu Kerbe-lâ şehidi hazreti Hüseyinin kızları Fatma ile Sakine (Taberîye göre Zeyneb ile Üm-mügülsüm); zamanımızda ziyaret edilir makamlardandır.
Bu makam üzerine rivayetler şudur : Kerbelâ V-ak'asmdan sonra Hazreti Hüseyinin . harem halkı Şama getirilmişdir, ve peygamber torunun iki kızı Yezid tarafından câriye olarak Bizans imparatoru Kons-tantin • Pago-nat'a gönderilmişdir (Emevile-rin düşmanı Alevîlerin rivayeti). İkinci bir rivayete göre bu iki asil ve güzel arab kızı deniz yolu ile Mısıra gönderilir iken bindikleri gemi Bizanslı- korsanlar. tarafından yakalanmış ve kızlarİstanbula esir sıfatı ile getirilmişlerdir (Akla en yakın rivayet), îki güzel kızın peygamber torunları oldukları anlaşılınca Konstantinin emri ile şanlarına lâyık hürmeti -görerek bugün.Koca Mustafapaşa, denilen yerde bir kızlar manastırına yerleştirilmişlerdir; fakat bir gün
İSTANBUL
odalarına girildiği zaman iki kızın birbirine sarılarak ölmüş ve pencereleri kapalı odada iki güvercinin uçuşmakda olduğu görülmüşdür. Bunu bir mucizeyi ilâhiye olarak kabul eden imparator bakireleri manastırın avlusuna defnettirmişdir. İstanbu-iun türkler tarafından fethinden sonra manastır Koca Mustafa Paşa tarafından camie tahvil edilmiş, on altıncı asrın büyük şeyhlerinden Sünbül Sinan Efendi ö.?. zamanına kadar gelen rivayetlere ve şalin bir rüyaya dayanarak Camiin avlusunda çifte bakirelerin kabrini ihya, etmiş; ölür iken de kendisinin onların ayak ucunda bir yere defnedilmesini vasiyet etmişdir. Geçen asrın ilk yarısında da İkinci Sultan Mah-mud yine bir rüya üzerine bugün görülen mükellef açık türbeyi yapdırmışdır.
Türbenin demir parmaklığının üst kısmına, devrin büyük hattatı Yesâıizâde Mustafa İzzet Efendinin, harikulade güzel italik yazısı ile fırdolayı bir korniş hâlinde şu kitabe konmuşdur:
Bu meşhed kim ziyaretgrâhı erbabı muhabbetdir Gubârı enberini kuhîi erbabı basîretdîr
Kafes tellidir sanma etrafında bu câylıı Müşebbek âşiyâm tûtiyâm bağı cenııetdlr
Veren feyzü şeref b ti gülitsâm cennet asaya İki gül goncei gül ııahll gülzân siyâdettir.
Şehidi Kerbelâ Sultan Hüseynin duhterâmratian İki sultan olduğu bunda rivâyetdir.
Bu câyi ihtiramı Gazi Han Mahmûdi Adlînin Beîîîi yümnü tevfîki saadetdir kerâmetdir
Bu câyi pâki tezyin etmekden ol kutbi devrânın Muradı hanedanı mefhârî kavıteyne hürmetd*'r.
O hâkaanı keramet sâııü arif sahi agâhın
Eu îıizmetde muvaffak olduğu bî i'eybü minnetdir
Olsa şad sal mâmuru muammer tahtı âlîde Vücûdi iâzimül mevcûdi Mevlâye em.ânetdi?.
Dostları ilə paylaş: |