ÇİNİLİ KÖŞK
metre mesafede ve merdivenin iki yanında, beşerden on tane dört köşe mermer di rek yer almaktadır; üstlerine atılan mermer lentolardan sonra da, on adedi aşağıdakilere döt tanesi de merdiven duvarına mevzu, ondört ince ve sivri, sekiz köşe üst direği yükselmektedir. Açıklıklar ortada 3,50, diğerlerinde müsâvâten 2 metredir. Taban ve başlıklar ufak silmeli ve köşeleri kıvrık şeklinde pahlı, ve bunların latların-da püsküllü kabartma kitabeleri olup basit bir şekildedir. Yer hizasında koridordan iki yan merdivene geçilirken aranın darlığı ve tavanın basıklığından bir rahatsızlık hissetmemek gayri kaabildir. Bu dehlizin tavanı merdivenin vâsıl olduğu sahanlık ve bina
Çinili Köşk (yan cebhe) (Eesim: Resid Beyden tâdilen E. H. Ay verdi)
«Tercemesi: Felek kadar yüksek olan bu kasrın yapısı öyle kurulmuşdur ki, fazla yüceliğinden sanki elini Cevza Burcunun kemerine, beline atmışdır. Onun sahasının en alçak yeri Fer-kadan Yıldızının tepesine ve Zühalin çatısına şeref verir. Zümridin kubbesi parlak gökler gibi yıldızdan kitabeleri ile ziynet bulmuşdur. Firuze zemini de çeşid çeşid çiçeklerle ve bukalemun nakışlanyla muhalled olan cennet bağlarını andırır. Hakanlık devlet ve izzetinin kuvvetiyle ve Tanrının yüksek himmeti yümnü bereketiyle bu bina 877 yılı rebîülâhırının sonlarında itmam şerefine mazhar oldu ki, yapılar dâima yapanın himmetini hikâye eder.
Senin kapının içi nimetlerle dolu olan Cennetin
< ~ önüdür
Senin haremin Kabe gibi muhterem olmuşdur Senin kurulduğun yerin letafeti havasından Çürümüş kemiklere adetâ can gelir Bu kasrın önü kerametinden dolayı mülk erbabının (hükümdarların) kıblesi Eşiğinin kutlu oluşundan dolayı din ehlinin kıb-
legâtn
Yücelik güneşinin doğduğu ve murad sabahının
ışıdığı yer Gökyüzünün göz nuru ve yeryüzünün ziyneti...
«Bu kitabeye göre Çinüi Köşk hicrî 877 ve milâdî 1472-1473 yılında yapümışdır. Fatih Sultan Mehmedin rikâbında Istanbula girenlerden Tursun Bey meşhur tarihinde bu kasrın mimarı olarak bizzat Sultan Meh-
medi göstermişdir, yani kasrın plânını Fatih Sultan Mehmed hazırlamışdır.» (ibrahim. Hakkı Konyalı, istanbul Âbideleri, Yedi Gün Yayınları, 1943 ?)..
«Değerli bilgin Ekrem Hakkı Ayverdi
«Fatih Devri Mimarisi» adlı büyük eserin
de Çinili Köşk hakkında şu malûmatı ve
riyor: ,
«Bir istirahat ve zevk kasrı olmakla beraber gördüğü vazifeler meyânında oyunlara temâşâgâh olmakda vardır; Hünernâ-me'nin (XVI. asır sonu) tavsifine nazaran köşkün önündeki «Ağa Çayırı» denilen büyük sahada atlı cirid ve at koşusu gibi sipahilik gösterileri yapılır ve ön taraftaki revakdan pâdişâh ve erkânı hükümet bu tezahüratı seyrederdi, revak tribün vazifesini görürdü.
((Alçak tarafda, şimdiki Gülhâne Parkında büyük bir havuz, cenubda Sürre Alayı Köşkü, şimalinde Üçüncü Mehmed Köşkü bulunuyordu.
Pâdişâhlar Çinili Köşke dâima ehemmiyet vermişler, zaman zaman tamirler yapmışlardır; Üçnücü Murad nefis bir şe-lâle-çeşme ilâve etmiş, hepsi de havuza ve koruya karşı zevkü safa sürmüşlerdir.
«Fakat zaman zaman yapılan tâmirat ile bina epeyi şekil ve hüviyet değiştirmiş, hicrî 1292 (milâdî 1875) de müze ittihaz edilirken, ufak tadilattan maada, buraya konacak eserlerin çıkabileceği bir haricî
Çinili Köşk (arka eebhe) (Eesim: Reşid Beyden tâdilen E. H. Ayverdi)
ÇİNİLİ KÖŞK
4028 —
İSTANBUL
ANSİKLOPEDİSİ
4029 —
ÇİNİLİ KÖŞK
şartlar altında yapıldığı görülmektedir. Kemerlerin köfeki kaplama işçiliği yandaki esas kitabeden pek kabadır ve taş ebadları daha ufakdır; halbuki bu münferit unsurların daha dikkatli işlenmesi lâzım gelirdi. Köfeki duvara giren mermer lentolar aynı cins malzemeden olmadığı için zemin katında birleşme noktası üzerinde durmak mevzuu bahis değildir. İnşaat esnasında da, çatı seviyesinde, direkleri arkaya bağlayan kemerlerin ve tonosların cebhe duvarına bindirme olarak yapıldığını da tatbiki yapan mimar Reşid Beyden duymuştuk. Bundan başka binadaki asma katda cepheye açılan pencereler bu tonozlar tarafından setredümiş ve gergi demirleri, normal yürüyen bir inşaatta olduğu gibi, yastık taşına takılmayıp duvar delinerek iç yüzüne kılıçla yaslanmışdır.
«Başlık ve kaadileri de XV. asır işine benzememekte, ve daha ziyade, meselâ bir Nuriosmaniye tipini andırmakta, pirinç bileziklerden de mahrum bulunmaktadır.
Çinili Köşk (Bir XVII. asır minyatüründen B. Cantok eli ile)
iç seviyesinden 80 santim daha yüksek bulunmaktadır.
«Merdivenden kurtulup yukarıya çıkınca, alçakda kalan esas döşemeden 80 santim daha yüksek olan sekilerin üstüne konmuş korkulukların manzarayı tamamen kapatması huzursuzluk tesirini devam ettirmekde, fakat bir kere köşkün harimi-ne girince ferah ve geniş nisbetlere ulaşılıp dışarda duyulan sıkıntılı tereddüd derhal silinmektedir. Bu hal revakın hakkında insanı düşünceye sevk eder. Bütün binayı dolaşan zemin katı silmesinin köşede yukarıya, 80 santimetre irtif âındaki sekiye kadar, yükselmeyip ufkî devam ettikden sonra ancak merdiven kapusu hizasında kapu başlığı seviyesinde yükseldiği ve seki tavanı ile arasında dümdüz bir sathı boş bırakdığı, direklerin üstündeki kemerin ve üst kaplamasının yan duvarda aynı yüzde olduğu halde pilâsterle birleşmediği, şimal tarafın-dakinirı ise pilâstrdan 15 santim taşdığı ve her ikisinin de binadan ayrı ve başka başka
«Hülâsa edersek: a) Merdivene pek sıkıntılı bir şekilde varılması' b) kapıyı kurtarmak için yapüan sekilerle en ferah olması lâzım gelen temaşa yerinin boğulması; c) kat kornişinin üstü örtülü bir yerde devam etmemesi lâzım gelirken devam ederek iğreti bir vaziyette kalması; d) yan kemerlerin duvarla birleşmemesi; e) çatı tonozlarının duvarla kaynaşmamış olması; f) asma kat cebhe pencerelerinin kapanmış olması; g) gergilerin normal olarak kon -mayıp oyularak yerleştirilmesi; h) başlık ve kaaidelerin devrine uymaması; i) umumî olarak revakla asıl binanın inşaatının tecânüs arz etmemesi, yan pilâstrlarm devamı olan pencereli setir duvarından sonraki bütün revakın ve direklerin muhd.es olduğu kaanatini hâsıl etmektedir.
((Üniversite Kütübhânesinin türkçe yazmaları arasında 2518 numarada ((Hazîne sır takibi Salâhi Efendinin zabtı vekaa-yii yevmiye! cenabı hazerti şehriyârî tarihidir»; unvanı ile kıydlı ruznâmesinin 157 in ci yaprağında şu mühim not vardır; bu günkü dilimize çevirerek naklediyoruz:
«1150 senesi rebecinin altıncı salı gecesi (30 Ekim 1737) bir kaza eseri Has Bağ-ce içindeki Sırça sarayda yangın çıkdı.» Salâhı Efendi Çinili Köşkde çıkan bu yangından bahsederken «Sırça Sarâyi köhne revak» tâbirini kulanmışdır ki, bundan, binanın önünde ahşab direkli bir revak ve üstünde çatı bulunduğunu anlıyoruz; ki bu da ekleme olan 1,5 metrelik kısmı nazarı itibara almaz isek geri kalan 3 metre genişliğinde ve iki yandan pencereli setir duvarları ile tahdid edilmiş sahanlık hizasında bulunabilir. Şu halde merdiven açıkda kalacağından normal ve ferah bir vaziyet almış olur. Bu revak yandıkdan sonra aynen ihya olunmamış ve Birinci Sultan Mahmud devrinde, veya daha sonra, direkler üstüne tonozla işlenip cebhedeki istilâktit korniş ileriye alınmış, ve döşemelerde ve medhal-de zoraki ve gayri tabiî vaziyetler ihdas olunmuşdur.
«Cebhedeki ince su ile orta tonozdaki ufak madalyonda bulunan çinilere bakıp da bunların ilk inşaatda konulduklarına zâ-hib olunmamalıdır; bu çiniler elli sene evvel konulmuşdur. 1290 (1873) senesine âid eski bir fotoğrafda cebhedeki çini su mev-cud olmadığı gibi merhum Efdalüddin Te-kiner Beyefendi (B.: Tekiner, Efdalüddin) döküntü parçalardan gelişi güzel konulan
bu yapıştırmanın 1319 senesinde yapıldığını bizzat görmüşdür.
((Tarihî seyri içinde pek ehemmiyetli olduğundan etrafile izah etmek mecburiyetinde kaldığımız bu keyfiyet, Fatih devri binasını, revaksız ve ahşab saçaklı olarak kabul ile müteâkib izahatı o çerçeve içinde vermeye bizi sevk etmektedir.
«Esas döşemesi zeminden 2.9 metre mürtefi olan bina, murabbaa pek yakın bir müstatilden ibarettir. Yalnız garb tarafında beş düılı bir çıkıntı müstatilen harice taşar. Haçvâri, kubbeli bir dehlizin sağ ve solunda birer açık eyvan (hayat), ilerisinde beş dılılı oda, dört köşesinde dört oda, medhaî cebhesinde hela, hizmet höcreleri ve çatı merdiveni bulunmakda, haricî merdiven, Arz Odasında olduğu gibi (B.: Arz Odası) bina hizasını aşmaktadır.
«Bu taksimat bize T tipi cami plânını hatırlatmaktadır. Yeşil Camide, Yıldırım Camiinde orta avlu kubbesinden evvel bir medhaî dehlizi ve yanında harirden med-haîli ufak höcreler, ve cenah odaları olduğu gibi, Afiyonda Gedik Paşa Camiinde de açık yan eyvanlar mevcuddur. Aynı anâsırı burada biraz değişik tertible, ve mabede nazaran daha mütevazı ölçüler dahilinde bulmaktayız. Cebhesi daha beşerî, işlenişi daha ince, fakat esas aynıdır.
((Bütün cebheyi işgal eden 3 metre genişliğindeki sahanlığın sağ ve solu pencereli birer duvarla muhafaza altına alınmış, bu ayakların cebheleri mozayık çinilerle kaplanmışdır. Esas medhallerden başka helaya, hizmet odalarına ve çatı merdivenine açılan yüksek eşikli dört kapı daha vardır. Esas medhaî mozayık çinilerle müzeyyen 3 metre derinliğinde sivri kemerli bir eyvanın içindedir. Kapının üstünde muahhar asırlara âid bir alçı pencere mevcuddur.
((Esas kapı önündeki holün karşı duvarında sağlı sollu iki kapı ve iki yanda da odaların medhali bulunmaktadır. Bu holün döşemesinde 70 santimetre kutrunda büyük müseddes tuğlalar köşkün elimize in-tikaal etmiş hakiki döşeme kaplamalarından bir numunedir, holün tuğla bünyesini, kürevî alîkalı ve kaburgalı kubbesini göstermektedir.
«Sağ ve sol odalar kaburgalı müsellesler üstüne oturan bir tam ve bir yarım kubbe ile örtülü altlı üstlü, altışar pencerelidir. Kapı üstünde, oda duvarı yüzündeki açıklığı ile hol tarafındaki karşılık getiril-
ÇİNİLİ KÖŞK
4030
İSTANBUL
ANSİKLOPEDİSİ
4031
ÇİNİLİ KOŞ
meyerek çapraz büyük bir hava penceresi yapılmışdır. Bu iki odada duvarlar düz sıvalıdır; çini vardı da eski tadilâtda mı haz-folunmuşdur, bilmiyoruz; hiç bir numune görülmüyor. Kapatılan ocaklar Yeşil Camilerdeki müşabih bir şekilde ve alçıdan ihya edümişdir. Sağ odada bodruma inen merdivenin başlangıcı vardır.
«Haçvârî orta dehlizin yanlardaki ve gerideki kolları kaburgalı müstenid yarım, ilerdeki kol tam kubbe ile, merkezî kısım istalâktitli kürevî alîkalara müstenit bir kubbe ile örtülüdür. Dehlizin altı höcresin-de lâciverd ve firuze çini bakiyeleri bulunmaktadır.
((Açık eyvanlar tûlâni düz tonozla mestur olup duvarları 3 metre irtifâa kadar çini ile kaplıdır. En üstte üç sıra müseddes lâciverd ve altında firuze ince zırh, yine lâciverd su ve daha altında müseddes lâciverd levhalar ortasına 7 santim genişliğinde firuze zemin geçirilmişdir. Sağ eyvanın kemerinde çini kalmadığı halde sol eyvan-dakiler yerinde durmaktadır; burada höc-relerin içi de çini ile kaplıdır. Sağ taraftaki höcreler bozularak kapı hâline getirildiğinden tahrib edilmişdi. Duvarı yeniden yapılmış ise de çinisi konamamışdır.
((Parka nazır sağ ve sol odalar, evvelkiler gibi birer tam birer yarım kubbe ile mesturdur. Duvarlar sağdakine 2 metre ir-tifaa kadar ince firuze zırhlı altı köşe lâciverd çini ile kaplıdır. Bu çiniler de içine az miktarda altın karıştırılmış bir nevi boya ile altın yaldız parlaklığı ve tesirini aynen hâsıl eden bir sır üstü tezyinatı mev-cud olduğu tek tuk izlerden anlaşılmaktadır.
<(Sol odada müselles ve müseddes şekillerin terkibi ile seyrine doyum olmaz gü-zellikde bir kaplama vardır. Höcrelerin içine kadar sağlam duran bu odanın bilhassa girintili kısımlarındaki altınlı nakışlar çok bariz ve câzibdir.
«Odanın nihâyetinde Üçüncü Murad tarafından mermer şemse aynalı ve cebhe-si kalemle yapılmış bir tavus resmi ile, yanları 12 beyitlik türkçe kitabe ve sövelerine varıncaya kadar yalnız ve yağlı boya kalemle süslü bir çeşme yaptırümışdır ki, tarih mısraı şudur:
«Didi bir târih M serçeşmei sahi cihan.» 999 (1590-1591)
«Her iki odada da eski ocaklar son sene yapılan tamirde, Yeşil Cami örneğine yakın bir şekilde açıdan ihya olunmuşdur. Orta dehlize doğru çapraz açılmış hava pencereleri bunlarda da mevcuddur.
«Çıkmalı orta oda beyaz ve firuze zırhlı altı köşe lâciverd çinilerle müzeyyendir. Ocağı yokdur. İstalâktitli kürevî alîkalara oturan kubbesi malakârî denilen kabartma rûmîlerle müzeyyen iken bozulmuşdu; bodrumdaki eşinin aynı alınarak ihya edümişdir. Bu kadar sıvama tezyinat diğer eserlerimizde pek görülmez ise de lambrinin, dinlendirici düzlüğü, -onun hâsıl ettiği karışık tesiri siler. Zemin katında söveler umumiyetle çok geniş asabalı ve düz dişli mermerdendir.
«Bodrum katına gelince, plân itibariyle aşağı yukarı zemin katının aynıdır. Yalnız odaların toprağa temas etmemesi için yan dehlizler bırakılmış, medhal sağındaki, oda da merdiven konması ile işgal olunmuşdur. Kefeki geniş merdivenden inince kubbesi sekiz köşe yıldızlı bir şebekeye oturan mahalle girilir. Bunun solundaki oda da kubbelidir, ve ceııub cihetindeki dehlizde susuz bir kuyu vardır. Rivayete nazaran içinde tahtelarz yollar bulunuyormuş. Aynı odada, merdivenle inilen derin bir mahzen ağzı daha, görünmektedir; yüksekde bir havalandırma penceresi mevcuddur Haçvârî orta dehlize yine iki kapı ile girilir. İki kapının ortasında bir çeşme, ye bunun üstünde de bir pencere vardır.
«Dehlizin merkezî kubbesi 12 dılılı bir yıldıza oturmakta olup üç tarafı kemer ve iç tarafı tonozumsu bir kubbe ile örtülmüş-dür. Yıldızların hepsi de kaburgalıdır. Merkezî dehlizin sağ ve solundaki tonozlu mahaller yüksek birer pencereden hava almaktadır. Bunların da bir tanesinde kuyu vardır. Parka nazır odalar da kaburgalı 12 dılılı yıldızlara müstenid kubbelerle örtülü olub yan dehlizleri, alt istinad duvarların dan sonra açılan ufacık pencerelerden hava almaktadır. Bu odaların önü açık olduğundan altlı üstlü dörder pencere ile ay-dınlatümışdır.
((Beş köşeli oda 16 dılılı pek zengin bir yıldız tertibatına, ve bu da, daha aşağı seviyede 8 yüksek sivri küre alîkaya oturmakta, küreler de zengin istalâktit petek ve düz kabartma kitabe sırası ile müzeyyen bulunmaktadır. Kubbesi sıvama malakârî rûmî tezyinatla süslenmişdir. Bodrum katında
zemin döşemesi umumiyetle 25 X 25 dört köşe tuğladandır. Hiç bir lambri olmayıp, her taraf sıvalıdır, üst katdan bir farkı da tavanın daha basık olması, ve içinde bir mahzen tesiri hissedilmesidir.
«Cebheler: Bugünkü hâli ile revakın iç cebhesindeki gergilerin altında uzanıp kenarda ve revak yanından aşağıya kadar sarkan 70 santim genişliğinde Selçuk üslûbu mozayık çini bir su, iki büyük kemer kö-. şeşinde sarı, firuze, lâciverd, koyu yeşil ve patlıcan rengi ile yapılmış hatâyî tezyinatı hâvî çini alınlıklar bulunmaktadır. Eyvanın keskin başlayan köşesi yukarda paha tahavvül etmektedir; bu kısma, hatâyî bir sap üstünde kûfî İsmi Celâl murabbaı ve nar çiçeği diyebileceğimiz çiçek motifi mozayık çini tekniği ile yapılmışdır. Kemerin içinde de firuze zemin üstüne lâciverd kenarlı beyaz çinilerle yine mozayık usulünde ve kûfî müsennâ hat ile «Tevekkeltü âlâ hâlikî» ibaresi dört defa tekrarlanmış-dır.
«Kemer aynası ise firuze zemine çapraz konmuş ve bazılarında dörtlü yıldızlar bulunan lâciverd zırhlı beyaz sularla, yine mozayık şeklinde, işlenmişdir.
<(Kapı üstünü, üç tarafından l metre genişlikde ve etrafı çiçekli bir su ile muhat, inşâ kitabesi işgal etmektedir. Kitabenin iki sıra yazısı olub, birisi beyaz ve kalın celî sülüs, üstde bulunan ikincisi portakal rengi ve daha incedir. Sarı renklerden bir kısmı bozulmusdur. Zemini lâciverd, yazıları girift hatâîlerin sapları firuze, yaprakları sarı, harflerinin gözlerinin içi patlıcan rengindedir.
((Kitabenin altında yine bir kısım çini ve onun altında da damarlı güzel bir mermer kaplama bulunmaktadır. Yan kemerlerin müselles aynalarında kûfî hat ile «Allah Muhamed Ali>.-. yazılıdır.
«Çinisiz olan iki müstatilî ve bir dairevî çukur zemin sıva ile örtülüdür. Bunların altında bir sıra tuğla bulunmaktadır.
«Yan cebheler, ön cebhedeki gibi, kö-fekiden, kitabeli bir su basmadan sonra, pencere söveleri ve aynaları ve pilastrları kefekiden çerçevelere taksim edilmiş, taşların yanlarına tam sırlı parlak zırhlar geçirilip ortaları yarım sırlı olarak tavsif edebileceğimiz kızıl cilâlı tuğlalarla kaplanmış-dır. Bu kırmızı cilâlı tuğlalar bugünün prese tuğlasına müşabih olub pek parlak
değildir, fakat rengini muhafaza eder. Kon-yada Karatay kubbesinde ve birçok minarelerde, îstanbulda Horhor'daki Kızüminâ-rede kullamlmışdır. Üstlerine sıvalar vurulduğundan epey bozulmuş olan bu tuğlaların son tamirde pek çoğu değiştirilmişdir. Fakat renk ve işçilik itibariyle pek muvaffak olunamamışdır.
((Bütün cebheleri dolaşıp üst taraça-nm korkuluğunu teşkil eden bir çıkıntılı yaprak ve gömme kitabe ve üstünde sap ve yaprak sıralarından müteşekkil basit istalâktitli saçak kornişi yüzleri süsler.
«Arka cebhenin üst katı yan cebhele-rin aynıdır. Bodurum katı cebhesinde köşe pilastr ve pencere sövelerinden maada bütün satıhlar lâciverd, firuze, beyaz ve kırmızı olmak üzere dört renkli çini ile mesturdur. Ön cebhede olduğu gibi bâzı lâciverd çiniler üstüne tatbik edilen beyaz yaldız vasıtası ile hakiki bir yaldızlı semâ ahengi meydana getirilmişdir. Pencere kemerleri rûmilerle müzeyyendir; köşelerde 40 santim kutrunda yuvarlak bir sütun, şâkuulî dizilmiş çinilerle kaplı imiş, ancak sağ tarafda 2 metrelik bir kısmı kalmışdır. Beş köşe çıkıntılı oda zemine yakın murab-baa inkilâb ettiğinden köşelere muazzam müsellesi bademler oturtulmuştur.
((Bu cebhenin iki yanında kitabelerin cilâlı kırmızı tuğla ile karışık sırlı çini kaplamalarında kûfî ile «Muhamed Ali», ibareleri birbirini kucaklar vaziyette tekrar edilmişdir.
«Muhammed» kelimesi yaldızlı parlak çinilerle, ((Ali» lafzı daha donuk firuze renkle işlenmişdir. Diğer kısımlardaki desenler hendesî şekillerden ibarettir.
Çinili KÖşkde altın yaldızlı bir çini (Bayan Mihribanın resimlerinden)
ÇİNÎLİ KÖŞK
— 4032 —
İSTANBUL
— 4033 —
«Çatıya çıkan merdivenden bir asma kata geçilir. Kapı duvarı kalınlığında ve üst seviyesindeki bir dehlizden mukabü ta-rafdaki höcreye yol vardır. Yan cebhelerde üçüncü sırada görülen tek pencere bu odaları tenvir eder.
«Bina çatısı ilk inşâsında, tuğla zeminli ve kil tabakaları ile %2 meyilli bir imlâ üzerine yine iki kat tuğla kaplamalı, tara-ça idi. Son tamirde, taraçadan korkulduğundan, az meyilli kurşun örtülü gizli bir çatı ile örtülmüşdür.
«Çiniler: Çini hamuru fayans olmayıp kırmızı tuğla hamurundan ve mozayık kısımlarda, ve etraf çini zırhlarda kalınlığı 6 santime baliğ olmakda, içeriye doğru da-ralıp bazılarının arkasında ustuvânî bir kısım bulunmaktadır. Levha halindekiler 3 santim kalınlıktadır.» (Ekrem Hakkı Ay-verdi; Fâtih Devri Mimarisi).
Çinili Köşkün Osmanlı târihinde acı a vardır; şöhretli vezirlerden Dördüncü Sultan Murad zamanında Abaza Mehmed Paşa tevkifinden sonra burada hapsedilmiş ve burada idam olunmuşdur. (B.: Mehmed Paşa, Abaza).
ÇİNÎLl KÖŞK — Fâtih Sultan Mehmed tarafından yaptırılmış ve bu isimle meşhur köşkden başka Beşiktaşda bir hünkâr köşkü de Çinili Köşk diye anılmışdır (Fâtihin köşkü için bundan önceki maddeye bakınız).
Beşiktaşdaki Çinili Köşk Beşiktaş Sâ-hilsarayı sahası içinde ve lebi deryada Dördüncü Sultan Mehmed tarafından yaptırıl-mışdı. Kendi adına nisbetle anılan meşhur şuerâ tezkiresi müellif Mirzazâde Salim Efendi şâir Siyahi Ahmed Efendinin hal tercemesinde şunları yazıyor:
«Dolmabağçelidir, askerî kalemlerde baş kâtipliğe kadar yükselmisdir; marifet ehli ve hoş sohbet zât idi, talik yazıda da şöhreti vardı; o zamanın pâdişâhı Dördüncü Sultan Mehmed Beşiktaş Sarayında lebi deryada bina buyurdukları Çinili kasrı lâtifin kitâbelerindeki manzum tarihler bu Siyahı Ahmed Efendinindir, onun yazısı ile de yazümışdır.»
Beşiktaşdaki Çinili Köşk hicrî 1161 (milâdî 1748)) de Birinci Sultan Mahmud tarafından tecdiden tamir edilmişdi. Bu kasrın ne zaman tamamen yok olduğu tes-bit edilemedi (B.: Beşiktaş Sâhilsarayı).
Bibi.: Salim, Şuerâ Tezkiresi; Hadikatül Ce-vâmi, II. 05.
ÇlNÎLÎ KÜLHANI SOKAĞI — Üskü-
darda Toptaşı semti sokaklarından; Köp
rülü Fadıl Paşa Sokağı ile Çavuşdere Cad
desi arasında uzanır; cadde tarafından ge
lindiğine göre bir araba geçecek genişlik-
de düzlük yol olarak başlar, sonra az me
yille inmeye başlar, daha sonra yokuş olur,
yükselir ve Köprülü Fadıl Paşa Sokağına
bağlanır; ahşab ve kagir hemen hepsi mü-
tevâzi gelirli aile meskenleri evler arasın
dan geçer, kapu numaraları 1-21 ve 2-30
dur (kasım 1963).
j Hakkı GÖKTÜRK
ÇlNtLt MESCÎD SOKAĞI — Üsküda-
rın Toptaşı semti sokaklarından' Köprülü
Fadıl Paşa Sokağı ile Allâme Caddesi ara
sında uzanır; Tahtırevan Sokağı ve Cemal
Efendi Sokağı ile kavuşağı vardır, bir ara
ba geçecek genişlikde kabataş döşeli bir
yoldur; iki kenarı boyunca kapu numara
ları 1-51 ve 2-28 dir; birer ikişer katlı evler
arasından geçer. Tahtırevan Sokağı ile olan
kavuşağı kösesinde çatısı çökmüş, dört taş
duvar ile ahşab külâhlı tuğla minaresi kal
mış harab Murad Reis Mescidi vardır; yir
mi bir yıldanberi bu hazin durumdadır;
Köprülü Fadıl Paşa Sokağı ile oîan kavu
şağı başında da klâsik üslübda Hacı Halil
Efendi Çeşmesi vardır, mamur akar çeşme
dir (1964 ocak).
i x Hakkı GÖKTÜRK
ÇİNİLİ OBALAR — Zeyrekde Barbaros Hayreddin Paşanın meşhur Çinili Hamamının civarında, altı ahır yedi göz bekâr odası idi; durak yerleri Unkapanı köprüsü başı, bilhassa Ahmedağa Meydan Çeşmesinin önü olan beygir ve yük arabası sürücüsü bekâr uşakları barmırdı. Bir anane olarak kadimden devam ede geldiği söylenirdi, bu odalarda oturan uşaklar her cuma sabahı toplu olarak Çini Hamamına gider ve hamamcı onlardan hamam parası al-madıkdan başka birer kıymık sabunu da parasız verirdi; bundan istidlal ile Çinili Odalarında Barbaros Hayreddin Paşa tarafından yaptırılmış olduğu söylenebilir. Kiremit örtülü bir çatı altında kagir ve ocaksız odalar idi; «Çinili):- adını taşırdı ama yedi odanın birinde bile çiniden eser yok-du; odalara altındaki büyük ahırdan ahşab bir merdivenle çıkılırdı; tarihini tesbit edemeyeceğim, gençliğimde bir sene kadar bu odalardan birinde barındım; oda refikim de Rumeli muhacirlerinden Edhem isminde
ANSİKLOPEDİSİ
beygir sürücüsü bir delikanlı idi; kalenderlik yolunda dolu dizgin gittiğim o zamanlarda lâtife olarak yazümışdır:
Çinili Oralarda bir eyyam bir dem Oturdum M refîMm Samurkaş Edhem Kümeli civanı ol şehbazm hüsnü Diî yâresta. tımara olmuşdu merhem
Çinili Odalar İstanbulun düşman işga-
ali altında bulunduğu zaman rûmî 1336
(1920) da yandı. Unkapanındaki arabacı
kahvesinde duyduğuma göre yangın bu
odaların altındaki ahırdan çıkmış idi
(1958).
] Ali ÇAMİÇ
CİNÎLÎ ODALAR SOKAĞI Fâtihde Hüsambey Mahallesinin sokaklarından; Hacı Ömer Paşa Sokağı ile îtfâiye Caddesi arasmda uzanır; Şahhuban Camii Sokağı ile iki kavuşağı ve üzerinde üç isimsiz çıkmaz sokak vardır, îtfâiye Caddesi tarafından gelindiğine göre bir araba geçecek genişlikde ve kabataş döşeli olarak baslar; sonra daralır, tekrar genişler; çoğu ikişer katlı ahşab ve beton evler arasından geçer. sağ kolda isimsiz bir aralık sokakla Zevrek caddesine çıkılır; sol kolda ise, ŞaJıhuban Camii Sokağının iki kavuşağı arasmda, yok olmuş bu camiin arsası bulunmaktadır, bu nokta da 1234 (m. 1818) de varılmış Derviş Pasa Çeşmesi vardır. Evlerin-kapu numaraları 1-13 ve 2-34 dür (haziran, 1964).
Hakkı GÖKTÜRK
Dostları ilə paylaş: |