FREQUENCY ADVERBS [ SIKLIK ZARFLARI ]
FREQUENCY ADVERBS / SIKLIK ZARFLARI
Sıklık Zarfları iki gruptur;
a) Tek kelime sıklık zarfları,
b) İki kelime sıklık zarfları.
A- TEK KELİME SIKLIK ZARFLARI:
1. Sıklık zarfları gün boyunca veya haftalık olarak yaptığımız eylemlerin sıklık derecesini anlatmak için kullanırız.
Never - HiçBir Zaman
Seldom - Nadiren
Sometimes - Bazen
Often - Sık sık
Usually - Genellikle
Always - Her zaman
. Sıklık zarflarının cümledeki yeri esas fiilden önce, 'Be' (am, is, are, was, were) fiilinden sonra kullanılır.
Esas Fiil İle Kullanım
I always get up at 10 o'clock on Sundays.
(Pazarları daima saat 10'de kalkarım.)
What time do you usually go to school?
(Okula genellikle saat kaçta gidersin?)
We often brush our teeth.
(Biz sık sık dişlerimizi fırçalarız.)
My parents can seldom go on holiday.
(Annem ve babam nadiren tatile çıkabiliyorlar.)
'Be' Fiili İle Kullanım
I am never late for school.
(İşe asla geç kalmam.)
He is usually tired in the evening.
(O akşamları genellikle yorgun olur.)
She is never ready.
(O asla hazır olmaz.)
The weather is often rainy here.
(Buralarda hava sık sık yağmurlu olur.)
Sıklık zarfları kiplerden önce ve sonra kullanılabilir.
Kipler İle Kullanım
I usually can do my homework after school.
(Genellikle okuldan sonra ödevimi yapabilirim.)
He can sometimes help his father.
(Bazen babasına yardım edebiliyor.)
My friend can never solve this problem.
(Arkadaşım asla bu problemi çözemez.)
My cat often can catch a rat.
(Kedim sıklıkla fare yakalayabilir.)
4. Sometimes cümle başında ve sonunda da kullanılabilir.
Örnek:
I sometimes eat lunch at school.
Sometimes I eat lunch at school.
I eat lunch at school sometimes.
5. Sıklık zarflarını sormak için HOW OFTEN soru kelimesi kullanırız.
Örnek:
How often do you go to movies? (Ne kadar sıklıkla sinemaya gidersin?)
How often do they play tennis? (Ne kadar sık tenis oynarlar?)
How often is he late? (Ne kadar sık geç kalır?)
6. EVER soru cümlelerinde kullanılır?
Örnek:
Do the buses ever run on time? Yes, often. (Otobüsler hiç zamanında kalkar mı? Evet, sık sık.)
Do boys and girls ever play football? No, they seldom do. (Hiç oğlanlar ve kızlar futbol oynar mı? Hayır, nadiren oynarlar.)
B- İKİ KELİME SIKLIK ZARFLARI:
1. iki kelime sıklık zarflarına örnekler.
Two-words Frequency Adverbs
On Saturdays
Cumartesi günleri
Every year
Her yıl
At the weekends
Hafta sonları
Every day
Her gün
Once a week
Haftada bir kez
Twice a month
Ayda iki kez
2. İki kelime sıklık zarfları cümle sonunda veya cümle başında kullanılır. Kesinlikle cümle ortasında kullanılmaz.
Örnek:
I every day get up at 6 o'clock.
I get up at 6 o'clock every day.
Every day I get up at 6 o'clock.
Comparative and Superlative Forms - Karşılaştırma ve üstünlük durumları
The Comparative Form - Karşılaştırma durumu
The comparative form, which is made by adding -er or a preceding more to the adjective, shows either a greater degree or makes a comparison between two persons or things.
Sıfatlara –er son eki eklemek ya da önlerine more kelimesi getirmek yoluyla oluşturulan karşılaştırma durumu, ya sıfatın anlamını pekiştirir, ya da iki kişi ya da nesne arasında karşılaştırma yapılmasını sağlar.
Examples:
Örnekler:
They chose a darker brown paint than their neighbors.
Komşularınınkinden daha koyu kahverengi bir boya seçtiler.
This apple is bigger.
Bu elma daha büyük.
This apple is smaller.
Bu elma daha küçük.
This man is taller.
Bu adam daha uzun.
This man is shorter.
Bu adam daha kısa.
Swimming is less dangerous.
Yüzme daha az tehlikelidir.
Bungee-jumping is more dangerous.
Bungee-jumping daha tehlikelidir.
The Superlative Form
Üstünlük durumu
The superlative form, which is made by adding -est or a preceding mostto the adjective, shows the greatest degree of a quality or quantity among three or more persons or things.
Sıfatlara –est son eki eklemek ya da önlerine most kelimesi getirmek yoluyla oluşturulan üstünlük durumu, bir kişi ya da nesnenin bir özelliğe, diğer benzerlerine gore en üst düzeyde sahip olduğunu anlatır.
Examples:
Örnekler:
They chose the darkest brown they could find.
Bulabildikleri en koyu kahverengiyi seçtiler.
This apple is the smallest.
Bu elma en küçük.
This apple is the biggest.
Bu elma en büyük.
Swimming is the least dangerous.
Yüzme en az tehlikeli.
Bungee-jumping is the most dangerous.
Bungee-jumping en tehlikeli.
Forming the Comparative or Superlative - Karşılaştırma veya üstünlük durumunu oluşturma
Adjective
Sıfat
|
Comparative
Karşılaştırma
|
Superlative
Üstünlük
|
Big
Büyük
|
Bigger
Daha büyük
|
Biggest
En büyük
|
Lousy
Berbat
|
Lousier
Daha berbat
|
Lousiest
En berbat
|
Merciful
Merhametli
|
More merciful
Daha merhametli
|
Most merciful
En merhametli
|
Quiet
Sessiz
|
More quiet or quieter
Daha sessiz
|
Most quiet or quietest
En sessiz
|
Astounding
Şaşırtıcı
|
More astounding
Daha şaşırtıcı
|
Most astounding
En şaşırtıcı
|
Some comparatives and superlatives have irregular forms:
Bazı karşılaştırma ve üstünlük durumları düzensizdirler.
Adjective
Sıfat
|
Comparative
Karşılaştırma
|
Superlative
Üstünlük
|
Big
Büyük
|
Bigger
Daha büyük
|
Biggest
En büyük
|
Good
İyi
|
Better
Daha iyi
|
Best
En iyi
|
Well
İyi
|
Better
Daha iyi
|
Best
En iyi
|
Bad
Kötü
|
Worse
Daha kötü
|
Worst
En kötü
|
Far
Uzak
|
Farther/further
Daha uzak
|
Farthest/furthest
En uzak
|
Little
Ufak
|
Less
Daha az
|
Least
En az
|
Many
Çok
|
More
Daha çok
|
Most
En çok
|
Much
Çok
|
More
Daha çok
|
Most
En çok
|
Some
Biraz
|
More
Daha çok
|
Most
En çok
|
Be careful not to create a double comparative or superlative.
Bir sıfatı yanlışlıkla iki yolu da kullanarak karşılaştırma ya da üstünlük durumuna getirmeyin.
Examples:
Örnekler:
Comparative
Incorrect - Today is more colder than yesterday.
Yanlış
Correct - Today is colder than yesterday.
Doğru - Bugün dünden daha soğuk
Superlative
Incorrect - She is the most fastest runner.
Yanlış
Correct - She is the fastest runner.
Doğru - O en hızlı koşucu.
Some adjectives do not have comparatives or superlatives because they are already absolute in meaning
Bazı sıfatlar anlam olarak zaten mutlak oldukları için karşılaştırma ya da üstünlük durumları yoktur
Examples: unique, Roman, dead, favorite, empty.
Örnekler: eşsiz, Romalı, ölü, favori, boş
Incorrect: The tour guide was very French.
Yanlış
The tour guide has to be either a French person or not, so cannot be described as "very" French.
Rehber ya Fransızdır ya da daha değildir. "Çok Fransız" ya da "az Fransız" olamaz.
Correct: The tour guide was French.
Doğru - Rehber Fransızdı.
Incorrect: The antique was the most unique.
Yanlış
Unique means one of a kind. Something cannot be more one of a kind than it already is.
"Unique" = "Eşsiz" bir kavramın tek örneğini ifade eder. Bir şey, bir kavramın tek örneği olmayı daha az ya daha çok gerçekleştiremez
Correct: The antique was unique.
Doğru - Antika eşsizdi (türünün tek örneğiydi).
Countable and uncountable nouns
Sayılabilen ve sayılamayan isimler
Countable nouns in the singular take the article a or an and can be plural.
Sayılabilen isimlerin tekilleri 'a','an' tanımlayıcılarından birisini alır ve çoğul olabilir.
For example:Örneğin:
I bought an apple.
Bir elma satın aldım.
I bought some apples.
Birkaç elma satın aldım.
Countable nouns
Sayılabilen isimler
|
Noun
İsim
|
Dog
Köpek
|
Apple
Elma
|
Car
Araba
|
Umbrella
Şemsiye
|
Bardak
|
Countable
Sayılabilir
|
A dog.
Bir köpek.
You can count dogs.
Köpekleri saya-bilirsiniz.
|
An apple.
Bir elma.
You can count apples.
Elmaları saya-bilirsiniz.
|
A car.
Bir araba.
You can count cars.
Arabaları saya-bilirsiniz.
|
An umbrella.
Bir şemsiye.
You can count umbrellas.
Şemsiyeleri saya-bilirsiniz.
|
A glass.
Bir bardak.
You can count glasses.
Bardakları saya-bilirsiniz.
|
Question
Soru
|
How many dogs are there?
Kaç köpek var?
|
How many apples are there?
Kaç elma var?
|
How many cars are there?.
Kaç araba var?
|
How many umbrellas are there?
Kaç şemsiye var?
|
How many glasses are there?
Kaç bardak var?
|
Answer
Cevap
|
There's one dog.
Bir köpek var.
|
There are two apples.
İki elma var.
|
There are three cars.
Üç araba var.
|
There are four umbrellas.
Dört şemsiye var.
|
There are five glasses.
Beş bardak var.
|
Uncountable nouns do not take an article and do not have a plural form.
Sayılamayan isimler tanımlayıcı almazlar ve çoğul şekilleri yoktur.
Examples
Örnekler
I bought sugar.
Şeker satın aldım.
I bought some sugar.
Biraz şeker satın aldım.
Uncountable nouns
Sayılamayan İsimler
|
Noun
İsim
|
Sugar
Şeker
|
Jewellery
Mücevher
|
Cheese
Peynir
|
|
Uncountable
Sayılamaz
|
You can't count sugar.
Şekeri sayamazsınız.
|
You can't count jewellery.
Mücevheratı sayamazsınız.
|
You can't count cheese.
Peyniri sayamazsınız.
|
|
Question
Soru
|
How much sugar is in the bowl?
Kasede ne kadar şeker var?
|
How much jewellery is there?
Ne kadar mücevherat var?
|
How much cheese is there?
Ne kadar peynir var?
|
|
Answer
Cevap
|
There is some sugar in the bowl.
Kasenin içinde bir miktar şeker var.
|
There is some jewellery.
Bir miktar mücevherat var.
|
There is some cheese.
Bir miktar peynir var.
|
|
Uncountable nouns
Sayılamayan İsimler
|
Noun
İsim
|
Wine
Şarap
|
Furniture
Mobilya
|
Money
Para
|
|
Uncountable
Sayılamaz
|
You can't count wine.
Şarabı sayamazsınız.
|
You can't count furniture.
Mobilyayı sayamazsınız.
|
You can't count money.
Parayı sayamazsınız.
|
|
Question
Soru
|
How much sugar is there in the bottle?
Şişede ne kadar şarap var?
|
How much furniture is there?
Ne kadar mobilya var?
|
How much money is in the bag?
Çantada ne kadar para var?
|
|
Answer
Cevap
|
There is some wine in the bottle.
Şişede bir miktar şarap var.
|
There is some furniture.
Bir miktar mobilya var.
|
There is some money in the bag.
Çantada bir miktar para var.
|
|
Making uncountable nouns countable
Sayılamayan isimleri sayılabilir yapma
By using expressions like "a bowl of", "a piece of" before uncountable names, uncountable names can be made countable.
Sayılamayan isimlerden önce "a bowl of" (bir kase) , "a piece of" (bir parça) gibi ifadeler getirilerek sayılamayan isimler sayılabilir yapılır. (Bowl – Kase)
Making uncountable nouns countable
Sayılamayan isimleri sayılabilir yapma
|
Uncountable Noun
Sayılamayan İsim
|
Sugar
Şeker
|
Jewellery
Mücevherat
|
Cheese
Peynir
|
|
Uncountable Question
Sayılamayan soru cümlesi
|
How much sugar is there?
Ne kadar şeker var?
|
How much jewellery is there?
Ne kadar mücevherat var?
|
How much cheese is there?
Ne kadar peynir var?
|
|
Answer
Cevap
|
There's a lot of sugar.
Çok şeker var.
|
There's some jewellery.
Bir miktar mücevherat var.
|
There's a lot of cheese.
Çok peynir var.
|
|
Add a word
Bir kelime ekleyin
|
Piece
parça
|
Round
daire
|
|
|
Make it Countable
Sayılabilir yapma
|
A bowl of sugar.
Bir kase şeker.
|
A piece of jewellery.
Bir parça mücevherat.
|
A round of cheese.
Bir daire peynir.
|
|
Countable Question
Sayılabilir soru cümlesi
|
How many bowls of sugar are there?
Kaç kase şeker var?
|
How many pieces of jewellery are there?
Kaç parça mücevherat var?
|
How many rounds of cheese are there?
Kaç daire peynir var?
|
|
Answer
Cevap
|
There's one bowl of sugar.
Bir kase şeker var.
|
There are two pieces of jewellery.
İki parça mücevherat var.
|
There are three rounds of cheese.
Üç daire peynir var.
|
|
Dostları ilə paylaş: |