Can/Can't Örneklerle İngilizce Ders Notları / Konu Anlatımı


Add a word Bir kelime ekleyin



Yüklə 0,69 Mb.
səhifə20/31
tarix07.01.2022
ölçüsü0,69 Mb.
#90175
1   ...   16   17   18   19   20   21   22   23   ...   31
Add a word
Bir kelime ekleyin


Piece
parça


Round 
daire








Make it Countable 
Sayılabilir yapma


A bowl of sugar.
Bir kase şeker.

A piece of jewellery. 
Bir parça mücevherat.

A round of cheese. 
Bir daire peynir.




Countable Question 
Sayılabilir soru cümlesi


How many bowls of sugar are there? 
Kaç kase şeker var?

How many pieces of jewellery are there? 
Kaç parça mücevherat var?

How many rounds of cheese are there? 
Kaç daire peynir var?




Answer 
Cevap


There's one bowl of sugar.
Bir kase şeker var.

There are two pieces of jewellery.
İki parça mücevherat var.

There are three rounds of cheese.
Üç daire peynir var.







Making uncountable nouns countable
Sayılamayan isimleri sayılabilir yapma


Uncountable Noun 
Sayılamayan İsim


Wine
Şarap

Furniture
Mobilya

Money 
Para




Uncountable Question 
Sayılamayan soru cümlesi


How much wine is there?

Ne kadar şarap var?



How much furniture is there?

Ne kadar mobilya var?



How much money is there?

Ne kadar para var?






Answer 
Cevap


There's some wine.

Bir miktar şarap var.



There's some furniture.

Bir miktar mobilya var.



There's a lot of money.

Bir miktar para var.






Add a word
Bir kelime ekleyin


Bottle
şişe


Piece
parça


Bag 
çanta





Make it Countable 
Sayılabilir yapma


A bottle of wine. 
Bir şişe şarap.

A piece of furniture. 
Bir parça mobilya.

A bag of money. 
Bir çanta para.




Countable Question 
Sayılabilir soru cümlesi


How many bottles of wine are there? 
Kaç parça şişe var?

How many pieces of furniture are there? 
Kaç parça mobilya var?

How many bags of money are there? 
Kaç çanta para var?




Answer 
Cevap


There's one bottle of wine. 
Bir şişe şarap var.

There are two pieces of furniture. 
İki parça mobilya var.

There are four bags of money. 
Dört çanta para var.







Bag
çanta

A bag of money.
Bir çanta para.

Barrel
Fıçı

A barrel of beer.
Bir fıçı bira.

Bottle
Şişe

A bottle of wine. 
Bir şişe şarap.

Bowl
Kase

A bowl of sugar. 
Bir kase şeker.

Box
Kutu

A box of cereal. 
Bir kutu tahıl.

Bucket
Kova

A bucket of water. 
/Bir kova su.

Can
Kutu

A can of Coke. 
Bir kutu kola.

Carton
Kutu

A carton of milk. 
Bir kutu süt.

Cup
Fincan

A cup of coffee. 
Bir fincan kahve.

Glass
Bardak

A glass of water.
Bir bardak su.

Jar
Kavanoz

A jar of honey.
Bir kavanoz bal.

Packet
Paket

A packet of butter. 
Bir paket tereyağı.

saucepan
Kulplu tencere

A saucepan of rice. 
Bir tencere pilav.

Spoon
Kaşık

A spoonful of sugar. 
Bir kaşık şeker.

Tank
Depo

A tank of petrol. 
Bir depo benzin.

Tin
Teneke

A tin of custard. 
Bir teneke muhallebi.

Tub
Tekne

A tub of margarine.
Bir tekne margarin.

Tube
Tüp

A tube of toothpaste. 
Bir tüp diş macunu.




You can measure uncountable nouns to make them countable:
İsimlerden önce ölçü birimi de kullanarak sayılamayan isimler sayılabilir yapılabilir.


Litre
litre

3 litres of water.
3 litre su.

Pint
Pint(galonun sekizde biri)

A pint of beer.
Bir pint bira.

pound / ounce / kilo etc... 
libre / ons / kilo vs.




You can also measure uncountable nouns in different ways
Sayılamayan isimleri değişik yollarla da ölçebilirsiniz


Ball
Top

A ball of wool. 
Bir top yün.

Bar
Kalıp

A bar of soap. 
Bir kalıp sabun.

Piece
parça

A piece of cake. 
Bir parça pasta.

Pinch
tutam

A pinch of salt. 
Bir tutam tuz.


Preposition nedir?


Türkçe’de ki karşılığı ilgeçtir(edat). İlgeç, tek başına anlamı olmayan, sonuna geldiği sözle cümledeki diğer kelimeler arasında ilişki kuran kelime türüdür. Ancak ingilizce durum farklıdır. İngilizcede kelimeden önce kullanılır. Ki bu nedenle “presposition” ismi verilmiştir: Pre (ön) + position (konum). İngilizcede sıkça kullanılan preposition lar sayfa sonunda, türkçe karşılıkları ile verilmiştir. Öncesinde aşağıdaki grafiği inceleyebilir,preposition (ilgeç) hakkında fikir sahibi olabilirsiniz.


  • In: İçinde, -de, -da (..in Turkey)

  • On: Üstünde, -de, -da (..on the table)

  • At: Yanında, yakınında, -de, -da (..at the station)

  • Under: Altında (..under the chair)

  • Over: Üzerinde (..over the hill)

  • Into: İçeri, içine, -e, -ye (..into the office)

  • Out of: Dışarı doğru, -den (..it’s out of rang)

  • Between: Arasında (..between the two of them)

  • Next to: -in yanında, -e bitişik (..next to the garden)

  • Behind: Arkasında (..he is behind us)

  • In front of: Önünde (..in front of the building)

  • Across: Karşısında (..walk across the street)

  • Along: Boyunca (..along the river)

  • Up: Yukarı, yukarıya (..hold your hand up)

  • Down: Aşağı, aşağıya (..down the mountain)



Resmin büyük halini görmek için üstüne tıklayınız.

preposition links nouns, pronouns and phrases to other words in a sentence.


Edatlar isimleri, zamirleri ve öbekleri cümlenin diğer öğelerine bağlarlar.


You can sit before (önünde) the desk (or in front of (önünde) the desk).

The professor can sit on (üzerinde) the desk (when he's being informal) or behind (arkasında) the desk, and then his feet are under (altında) the desk or beneath (altında) the desk. He can stand beside (yanında) the desk (meaning next to (yanında) the desk), before (önünde) the desk, between (arasında) the desk and you, or even on (üzerinde) the desk (if he's really strange). If he's clumsy, he can bumpinto (içine doğru) the desk or try to walk through (içinden) the desk (and stuff would fall off (aşağı) the desk). Passing his hands over (üstünde) the desk or resting his elbows upon (üzerinde) the desk, he often looks across (karşıya) the desk and speaks of the desk or concerning (ilgili olarak) the desk as if there were nothing elselike (gibi) the desk. Because he thinks of nothing except (dışında) the desk, sometimes you wonder about (hakkında) the desk, what's in (içinde) the desk, what he paid for (için) the desk, and if he could live without (olmaksızın) the desk. You can walk toward (-e doğru) the desk, to (-e, -a) the desk, around (çevresinde) the desk, by (boyunca) the desk, and even past (geride bırakmak) the desk while he sits at (-de, -da) the desk or leans against (-e, -a) the desk.

All of this happens, of course, in time: during (esnasında) the class, before (önce)the class, until (-e kadar) the class, throughout (boyunca) the class, after (sonra)the class, etc. and the professor can sit there in a bad mood [another adverbial construction].



Çekimsiz Fiiller Ders Notu

DİKKAT : Çekimsiz fiiller daima temel fiilden önce yer alır. 

1. Çekimsiz fiilden sonra gelen temel fiil her zaman YALIN durumundadır.

2. Çekimsiz fiiller mastar olarak yani to’ dan sonra kullanılmaz.

3. Olumsuz ya da soru cümlesi kurarken çekimsiz fiilden yararlanılır.

4. Olumsuz cümlede not ile birleşir, soru cümlesinde öznenin önüne gelir.

I can not go. (Gidemem.) 

Can I go? (Gidebilir miyim?)

5. Çekimsiz fiiller de diğer yardımcı fiiller gibi not ile kaynaşırlar (can't, won't, mustn't vb.). Yalnızca may, had berter, would, rather, would sooner not ile

kaynaşmaz.

6. Çekimsiz fiillerden bazılarının geçmiş zaman biçimi yoktur.

Modern İngilizce’de kullanılan başlıca çekimsiz fiiller şunlardır:



Must

May

Had beter

Will

Might

Would like to

Would

Can

Would rather

Shall

Could

Would sooner

Should

Ought to

Need

MUST ve HAVE TO

1. ZORUNLULUK: Genellikle Türkçe’ye -meli, -malı, bazan da -mesi gerek biçiminde çevrilir.

I must go. (Gitmeliyim - gitmem gerek, çünkü öyle istiyorum.)

He must go. (Gitmeli, çünkü ben öyle istiyorum.)

You must come early. (Erken gelmelisin, ben öyle istiyorum.)

Must çekimsiz fiili şimdiki zamanda kullanılır ve geleceğe dönük bir zorunluluğu anlatır.

Geçmiş zamanda kullanılan bir temel cümleye bağlıysa ve eğer söz konusu zorunluluk hâlâ devam ediyorsa, biçimi değişmeksizin kullanılabilir.

I said he must be here before dinner. (Yemekten önce burada olmasını söylemiştim.)

Ama eğer zorunluluk devam etmiyorsa, geçmiş zamanda MUST kullanılmaz. Yine zorunluluk belirten have to, must yerine kullanılır.

Have to çekimli fiildir ve kuralsız fiil olarak (had-had) biçimleriyle her tense ile kullanılabilir. Anlam bakımından must'a benzerse de, küçük farklılıklar vardır.

MUST: Konuşan kimsenin koyduğu zorunluluktur.

HAVE TO: Dışardan gelen belli bir zorunluluk belirtir.

You must go. (Gitmelisin, ben öyle istiyorum.)

You have to go. (Gitmen gerekiyor, çünkü öyle gerekiyor, senden gitmen bekleniyor.)

Have to ifadesinde, son sözcük olan to'dan sonra gelecek fiillerin de mastar durumda olmalarını gerektirir.

Olumsuz ve soru cümlelerinde normal bir çekimli fiil gibi kullanıldığı tense'in yardımcı fiiliyle birleşir.

I don't have to go.

Do you have to go?

He doesn’t have to go.

Must ve have to olumsuz olarak kullanıldıklarında aralarındaki anlam farkı çeviride ortaya çıkar.

I mustn’t go. (Gitmemeliyim. Gitmemem gerek.)

I don't have to go. (Gitmek zorunda değilim.)

2. TAHMİN: İçinde bulunduğumuz zaman için akıl yürütme sonucu vardığımız yargıyı, yani tahmini ifade eder.

You must be tired. (Yorgun olmalısın.)

That book must be interesting. (O kitap ilginç olmalı.)

Tahmin bildirdiği zaman must, have to ile değiştirilemez.

Olumsuz kullanıldığı zaman not ile KAYNAŞMAZ.

You must not be tired. (Yorgun olamazsın, yorgun değilsin herhalde.)

Soru cümlelerinde must yerine have to kullanılması daha yaygındır.

Do you have to go? (Gitmen gerekiyor mu?)

Yes, I da / Yes, I must.

WILL

Will çekimsiz fiili temel olarak gelecek zamanda yapılacak bir eylemi ve geleceğe dönük bir istekliliği anlatır. Konuşulan İngilizce’de yukarıdaki anlamda tüm şahıslar için will kullanılır.



1. Will gelecek zaman anlamında kullanıldığında daha çok değişen bir durum üzerine verilen kararı anlatır.

it has started to rain, so I'll stay at home and read a book. (Yağmur başladı, o halde evde oturup bir kitap okurum.)



2. Won’t olarak kullanıldığında geleceğe dönük isteksizlik anlatır.

He wo,ı't lend me any money. (Bana hiç borç para vermeyecek [vermek istemiyor]).



3. Will çekimsiz fiili soru cümlesinde hem gelecek zaman, hem de rica anlamı ifade eder.

(Gelecek) Will he come with us tonight? (Bu gece bizimle gelecek mi?)

(Rica) Will you öpen the window, please.(Lütfen pencereyi açar mısın?)


Yüklə 0,69 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   16   17   18   19   20   21   22   23   ...   31




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin