SHOULD HAVE - OUGHT TO HAVE
İş işten geçtik ten sonra tavsiye ya da öğüt vermek için kullanılır. Her ikisi de aynı anlamdadır, ama olumsuz ve soru cümlelerinde ought to have pek kullanılmaz.
You ought to have spent your money more carefully. (Paranı daha dikkatli harcaman gerekirdi.)
He should have played berter. (Daha iyi oynaması gerekirdi.)
You shouldn't have said that. (Bunu söylememeliydin/söylemesen iyi ederdin,)
Gerek should have, gerekse ought to have geçmiş zamanda tahmin / bekleyiş de gösterebilir.
He ought to have read my letter by now, so he may call us any moment.
(Şimdiye dek mektubumu okumuş olmalı, bu nedenle, her an bizi arayabilir.)
it has been two hours since he left; he should have arrived there by now.
(Ayrılalı iki saat oldu, şimdiye dek oraya varmış olması gerekirdi.)
MAY HAVE
Geçmişte olasılık göstermek için kullanılır. Bu durumda olasılık güçlüdür ve olumsuzluk kesinlikle belli değildir.
You may have seen her at the party last night. (Dün gece onu partide görmüş olabilirsin.)
You shouldn't have driven after drinking so much! You may have had an accident.
(O kadar içtikten sonra araba kullanmamalıydın. Bir kaza yapabilirdin.)
MIGHT HAVE
Farazi olarak olasılık gösterir, ama konuşan kimse söylediği şeye pek ihtimal vermiyordur.
You might have seen her last night (but I don't think you did.) (Dûn gece onu görmüş olabilirsin [ama pek sanmıyorum].)
Might have geçmiş zaman farazi cümlelerde kullanılır.
If you had come earlier, you might have seen her. (Eğer erken gelmiş olsaydın, onu görmüş olabilirdin.)
NEEDN'T HAVE
Geçmişte yapılan bir eylem için "gerekmezdi", "şart değildi" anlamlarını ifade etmede kullanılır. Didn't need to ile aynı anlamdadır.
You needn't have dressed up; it will be an informal party. (Böyle şık giyinmene gerek yoktu, samimi bir parti olacak.)
She needn't have gone there; she could have called them. (Oraya gitmesine gerek yoktu, telefon da edebilirdi.)
Dostları ilə paylaş: |