OLUMLU VE İYI ANLAM İFADE EDEN SIFATLAR
Sıfat
|
Türkçesi
|
Sıfat
|
Türkçesi
|
happy
|
mutlu
|
healthy
|
sağlıklı
|
helpful
|
yardımsever
|
lovely
|
sevimli
|
perfect
|
mükemmel
|
proud
|
gururlu
|
joyous
|
sevinçli
|
nice
|
hoş
|
obedient
|
söz dinleyen
|
splendid
|
söz dinleyen
|
pleasant
|
hoş
|
successful
|
başarılı
|
thoughtful
|
anlayışlı
|
victorious
|
muzaffer
|
wonderful
|
harika
|
vivacious
|
hayat dolu
|
zealous
|
gayretli
|
lucky
|
şanslı
|
lively
|
neşeli
|
kind
|
sevecen
|
zany
|
delidolu
|
witty
|
esprili
|
BIÇIM VE ŞEKIL BILDIREN SIFATLAR
Sıfat
|
Türkçesi
|
Sıfat
|
Türkçesi
|
broad
|
geniş
|
narrow
|
dar
|
deep
|
derin
|
shallow
|
sığ
|
steep
|
dik
|
round
|
yuvarlak
|
wide
|
geniş
|
high
|
yüksek
|
crooked
|
eğri
|
flat
|
düz
|
skinny
|
ince
|
square
|
kare
|
hollow
|
çukur
|
straight
|
düz
|
curved
|
eğri
|
chubby
|
tombul
|
SES ILE İLGILI SIFATLAR
Sıfat
|
Türkçesi
|
Sıfat
|
Türkçesi
|
cooing
|
ötmek
|
deafening
|
sağır eden
|
moaning
|
inleten
|
raspy
|
kulak tırmalayıcı
|
squealing
|
cırlayan
|
faint
|
sönük
|
hushed
|
sessiz
|
hissing
|
ıslıklayarak
|
resonant
|
yankılanan
|
soft
|
alçak ses
|
purring
|
mırıltılı
|
melodic
|
melodik
|
mute
|
sessiz
|
shrill
|
kulak tırmalayıcı
|
noisy
|
gürültülü
|
husky
|
kısık
|
loud
|
yüksek ses
|
sessiz
|
kısık
|
thundering
|
gürültülü
|
whispering
|
fısıltılı
|
silent
|
sessiz
|
screeching
|
cırtlak
|
ZAMAN ILE İLGILI SIFATLAR
Sıfat
|
Türkçesi
|
Sıfat
|
Türkçesi
|
ancient
|
antik
|
old-fashioned
|
eski moda
|
swift
|
çabuk
|
late
|
geç
|
modern
|
çağdaş
|
young
|
genç
|
Early
|
erken
|
old
|
yaşlı
|
quick
|
çabuk
|
rapid
|
çabuk
|
short
|
kısa süren
|
long
|
uzun süren
|
TAT, LEZZET ILE İLGILI SIFATLAR
Sıfat
|
Türkçesi
|
Sıfat
|
Türkçesi
|
bitter
|
keskin
|
salty
|
tuzlu
|
fresh
|
taze
|
stale
|
bayat
|
sweet
|
tatlı
|
spicy
|
baharatlı
|
thirsty
|
kuru
|
rotten
|
çürük
|
tasteless
|
tatsız
|
sticky
|
yapış yapış
|
tart
|
mayhoş
|
sour
|
ekşi
|
juicy
|
sulu
|
greasy
|
yağlı
|
icy
|
buz gibi
|
tasty
|
lezzetli
|
delicious
|
lezzetli
|
ripe
|
olgun
|
KÖTÜ DUYGULARLA İLGILI SIFATLAR
Sıfat
|
Türkçesi
|
Sıfat
|
Türkçesi
|
angry
|
kızgın
|
awful
|
berbat
|
bored
|
sıkılmış
|
confused
|
kafası karışık
|
bewildered
|
şaşkın
|
dangerous
|
tehlikeli
|
combative
|
kavgacı
|
condemned
|
ayıplanan
|
clumsy
|
beceriksiz
|
cruel
|
zalim
|
creepy
|
tüyler ürpertici
|
anxious
|
endişeli
|
evil
|
kötülük
|
fierce
|
vahşi
|
disgusted
|
nefret ettirmiş
|
grieving
|
kederli
|
smoggy
|
sisli
|
shiny
|
parlak
|
defiant
|
meydan okuyan
|
arrogant
|
küstah ve kibirli
|
black
|
kasvetli
|
dizzy
|
şaşkın
|
envious
|
kıskanç
|
annoyed
|
sinirli
|
DIŞ GÖRÜNÜŞ İLE İLGILI SIFATLAR VE TÜRKÇELERI
Sıfat
|
Türkçesi
|
Sıfat
|
Türkçesi
|
glamorous
|
büyüleyici
|
spotless
|
tertemiz
|
misty
|
sisli
|
handsome
|
yakışıklı
|
magnificent
|
görkemli
|
homely
|
basit, sade
|
muddy
|
bulanık, pis
|
plain
|
düz, sade
|
precious
|
değerli, kıymetli
|
sparkling
|
parıldayan
|
gleaming
|
parıldayan
|
motionless
|
parıldayan
|
unsightly
|
nahoş
|
grotesque
|
gülünç
|
quaint
|
tuhaf, acayip
|
stormy
|
fırtınalı
|
smoggy
|
sisli
|
shiny
|
parlak
|
GÖRÜNÜM İLE İLGILI SIFATLAR VE TÜRKÇELERI
Sıfat
|
Türkçesi
|
Sıfat
|
Türkçesi
|
elegant
|
zarif
|
adorable
|
çok güzel, sevimli
|
beautiful
|
güzel
|
attractive
|
çekici, göz alıcı
|
blue-eyed
|
mavi renkli
|
bright
|
parlak
|
clean
|
temiz
|
clear
|
şeffaf, saf
|
colorful
|
renkli
|
cute
|
sevimli
|
filthy
|
çok pis
|
fancy
|
süslü
|
gloomy
|
kasvetli
|
dark
|
karanlık
|
cloudy
|
bulanık
|
excited
|
heyecanlı
|
filthy
|
çok pis
|
fancy
|
süslü
|
(van tauzınd / e tİngilizce Ders Notları: Should / Shouldn't
Should : -meli ,-malı ,...iyi olur anlamında tavsiye için kullanılır
Should: gerekir. “tavsiye öneri” anlamında kullanılır
*Should öğüt ya da tavsiye bildirmektedir. Bir kişiye öğütte bulunurken kullanılmaktadır.
Yapılmasının iyi olmayacağını söyleyebilmek için ise "should"'un olumsuz hali "shouldn't" ı kullanmaktayız.
Olumlu Cümle (+)
I should work hard
You should learn well
Olumsuz Cümle (-)
You shouldn’t tell
We shouldn’t go
Soru Cümlesi (?+)
Should Özne + Fiil + Nesne
Should I study harder ?
Should You explain better ?
Should We come together ?
Wh - Soruları
• What should you do?
I should tell him everything.
• Where should you go for the application?
I should go to Ankara for the application.
• Whom should you phone?
I should phone Mr. Smith.
• Who should work at Night Shift today?
Mr. Green should work.
• How should he come here?
He should come fast.
a) Yükümlülük
- He should work harder. Daha fazla çalışması gerek.
b) Şu anda gerçekleşmesi gerekirken gerçekleşmeyen - ya da bunun tam tersi - eylem.
- You should be at home now. You should be studying.
Şu anda evde olman gerekirdi. Ders çalışıyor olmalıydın.
You should see a doctor. = Bir doktora gitmelisin =Gitmeni tavsiye ediyorum.
You should do your homework. = Ödevini yapmalısın. (Nasihat)
Miss Green left for work very early. She should have arrived at her office by now.
(Bayan Green işi için çok erken ayrıldı .Şimdiye kadar ofisine varmış olmalı.)
She should be preparing the breakfast now. But she is sleeping instead.
(Su anda kahvaltı hazırlıyor olmalıydı ama onun yerine uyuyor).
You should study hard - Çok çalışmalısın.
You should give up smoking - Sigarayı bırakmalısın.
You should come home early Eve erken gelmelisin.
I should get up early Erken kalkmalıyım.
Ahmet should study hard Ahmet çok çalışmalı
- You have a headache, you should take an aspirin.
(Başın ağrıyor, bir aspirin içmelisin,"içsen iyi olur")
- Her mother seems ill,she should see a doctor.
(Annesi hasta görünüyor, doktora görünse iyi olur)
- People should eat alot of fruits to be healty.
(İnsanların sağlıklı olabilmesi için çok fazla meyve yemeleri gerekiyor.)
-If you want to pass your class, you should study hard.
(Sınıfını geçmek istiyorsan,sıkı çalışmalısın.)
- Your sister is fat, he shouldn"t eat too much fast food.
(Kız kardeşin şişman, bu kadar çok hazır yiyecek yemese iyi olur.)
- You shouldn"t drink cold water in winter.
(Kışın soğuk su içmemelisin)
-The weather is too cold, children shouldn"t play in the garden.
(Hava çok soğuk, çocuklar bahçede oynamasa iyi olur,çocuklar bahçede oynamamalı.)
*-Sally: Mum,the weather is nice.Should I wear my coat?
(Anne: hava güzel. Montumu giymem gerekirmi?)
-Mother: No, you don"t need to wear.
(Hayır, giymene gerek yok.)
*-Tom: Are we late,should we take a taxi?
(Geciktik mi, taksiye binmemiz gerekir mi?)
-Mary: Yes, we should take a taxi immediately.
(Evet, hemen bir taksiye binsek iyi olur.)
Örnek Diyalog
A: I am very late this morning.
(Bu sabah çok geç kaldım.)
B: You should run.
(Koşsan iyi olur.) veya You shouldn't walk to day.
(Bu gün yürümezsen iyi olur.)
A: My English marks are low this year.
(Bu yıl İngizice notlarım düşük.)
B: You should study harder.
(Daha çok çalışmlısın.) veya You shouldn't watch Tv so much.
(Bu kadar çok televizy
AYLAR
january = ocak
feburary = şubat
march = mart
april = nisan
may = mayıs
june = haziran
july = temmuz
august = ağustos
september= eylül
october = ekim
november = kasım
december = aralık
GÜNLER
Monday= Pazartesi
Tuesday= Salı
Wednesday=Çarşamba
Thursday= Perşembe
Friday= Cuma
Saturday= Cumartesi
Sunday= Pazar
MEVSİMLER
Spring =ilkbahar
Summer =yaz
autumn=sonbahar
winter = kış
on seyretmesen iyi olur.) auzınd Türkçede keşke diye ifade ettiğimiz cümleleri ingilizcede temel olarak wish veya if only cümleleri ile yaparız.
Bu yapı İngilizce’ de temel olarak üç ayrı zaman için üç ayrı şekilde kullanılır.
Şu an : Şu an için istediğimiz keşkelerimiz.
If only/I wish’ ten sonra geçmiş zaman yapısı (fiil2-didn’t) kullanılır.
I wish u studied you lessons. – Keşke derslerine çalışsan.
I wish it weren’t cold today. – Keşke bugün soğuk olmasa.
I wish the teacher didn’t ask questions. – Keşke öğretmen sorular sormasa.
If only I knew how to dance. – Keşke nasıl dans etmeyi bilsem.
Geçmiş: Geçmişe yönelik keşkelerimiz.
If only /wish’ ten sonra geçmiş zaman yapısı ( had-fiil3) kullanılır.
I wish I hadn’t argued with my mom yesterday. – Keşke dün annemle tartışmasaydım.
I wish you had not told all those lies. – Keşke tüm o yalanları söylemeseydin.
I wish he hadn’t been so drunk in the party. – Keşke partide bu kadar sarhoş olmasaydı.
If only you had learned english when you were at high school. – Keşke lisedeyken ingilizce öğrenseydin.
Bu örneklere baktığımızda keşke ile ifade ettiğimiz cümlenin gerçekleşme olasılığı olduğunu unutmayın.
Gelecek: Geleceğe yönelik keşkelerimiz.
If only/wish ‘ ten sonra would kullanılır. Bu yapı aynı zamanda memnuniyetsizlik bildirirken de kullanılır.
I wish u would hurry up! – Keşke acele etsen!
I wish you would also come tomorrow.- Keşke yarın sen de gelsen.
I wish they wouldn’t reject. – Keşke itiraz etmeseler.
If only he would admit. – Keşke kabul etse.
Yetenek: Yetenek ile ilgili keşkelerimiz.
If only/wish ‘ ten sonra could kullanılır.
I wish I could play tennis. - Keşke tenis oynayabilsem.
I wish he could understand me. – Keşke beni anlayabilse.
I wish I could speak english. – Keşke ingilizce konuşabilsem. A. OLUMLU CÜMLELER
Özne + Have / Has + got + noun
Complexion ( kımplekşın): Ten cilt dark complexsion / fair complexsion
Dark : Koyu dark hair : koyu saç
Straight (streyt ) :düz straight hair : düz saç
Fair (feyr ) : açık renk fair hair : açık renk saç
Curly (körli ) : kıvırcık curly hair : kıvırcık saç
I have got blue eyes : Mavi gözlere sahibim ( mavi gözlerim var )
My father has got curly hair : Babam kıvırcık saça sahip ( kıvırcık saçı var )
My mother has got long fair hair and green eyes :Annem uzun açık renk saça ve yeşil gözlere sahip
Jamaicans have got a dark complexsion : Camaikalılar koyu tene sahip (koyu teni var )
She has got short curly hair : Onun kısa kıvırcık saçı var
B. OLUMSUZ CÜMLELER
Özne + haven’t / hasn’t + got + noun
I haven’t got blue eyes
My father hasn’t got curly hair
My mother hasn’t got long fair hair andgreen eyes
Jamaicans haven’t got a fair complexsion
She hasn’gotshort curly hair
C. SORU CÜMLELERİ
Have / Has + Özne + got + isim
Has your father got a car? Yes he has / No he hasn’t
Have you got a girlfriend İn İstanbul ? Yes I have. / No I haven’t.
Has your sister got dark hair ? Yes she has. / No she hasn’t
How many books have you got ? I’ve got a lots. COUNTRIES - ÜLKELER NATIONS - HALKLAR
TURKEY …..........….. Türkiye ------ TURKISH………….… .Türk
SPAIN…….........…….İspanya ------ SPANISH………………İspanyol
INDIA………. ..........Hindistan ------ INDIAN ……………….Hintli
SCOTLAND…........... İskoçya ------ SCOTTlSH ………….…İskoç
BRAZIL.........………. .Brezilya ------ BRAZILIAN ……....…. Brezilyalı
ARGENTINA …..........Arjantin ------ ARGENTINIAN……….Arjantinli
JAPAN……........…….Japonya ------ JAPANESE………….…Japon
GREECE …...……..Yunanistan ------ GREEK …………..……Yunan
FINLAND…....…….Finlandiya ------ FINNISH…………...… Finli
The USA …..........…. .Amerika ------ AMERICAN ……….….Amerikalı
CANADA….........…. .Kanada ------ CANADIAN ……….….Kanadalı
MEXICO…......……. Meksika ------ MEXICAN…………... .Meksikalı
EGYPT............………… Mısır ------ EGYPTIAN ………...... Mısırlı
FRANCE….........……..Fransa ------ FRENCH…………........Fransız
ITALY….............……….İtalya ------ ITALIAN…………........İtalyan
POLAND…........……Polanya ------ POLISH…….........…… Polanyalı
HUNGARY …....…Macaristan ------ HUNGARIAN…......… Macar
RUSSIA…...........……..Rusya ------ RUSSIAN……….....… Rus
CHINA……..............……Çin ------ CHINESE………......... Çinli
ENGLAND…..........…İngiltere ------ ENGLISH……...…..... İngiliz
IRELAND …............….İrlanda ------ IRISH ……........……. İrlandalı
HOLLAND….........…Hollanda ------ DUTCH ………......... Hollandalı
Türkçesi.. GörevLeriyLe birLikte..
1. İç Organlar
Soluk borusu yemek borusu akciğerler kalp mide karaciğer safra kesesi oniki parmak bağırsağı pankreas ince bağırsak kalın bağırsak rektum dalak böbrek apandisitten oluşur.
2. Sindirim Organları
Temel sindirim sistemi organları sırasıyla ağız yutak yemek borusu mide on iki parmak bağırsağı ince bağırsak ve kalın bağırsak olarak sayılabilir. Sindirim sistemine yardımcı organlar ise karaciğer ve pankreastır.
3. Üreme Organları
Kadın ve erkekte üreme organları birbirinden farklıdır. Erkek üreme organları; penis testisler ve prostattan (erbezi) oluşur. Kadın üreme organları ise; vajina rahim ve yumurtalıklardır.
4. Boşaltım Organları
Boşaltım sisteminde görev alan temel organlar böbrekler üreterler ve idrar kesesidir.
5. Solunum Organları
Ağız burun yutak gırtlak soluk borusu ve akciğer solunum sistemini meydana getiren organlardır.
6. Dolaşım Organları
Kalp ve kan damarları dolaşım sistemini meydana getirir.
7. Duyu Organları
Göz kulak burun dil ve deri duyu organlarımızdır. Duyu organları çevremizi algılamamızı sağlayan organlardır.
Bu da ingiLizcesi
1. Internal Organs
Windpipe esophagus lungs heart stomach liver gall bladder the duodenum pancreas small intestine colon rectum spleen kidneys appendicitis occurs.
2. Digestive Organs
Basic digestive system organs respectively mouth pharynx esophagus stomach intestine of twelve fingers can be counted as the small intestine and large intestine. Help the digestive system organs are the liver and pancreas.
3. Reproductive Organs
Male and female reproductive organs are different from each other. Male reproductive organs penis testicles and the prostate (testicle) occurs. The female reproductive organs vagina uterus and ovaries are.
4. Urinary Organs
Urinary system involved in the basic organs kidneys ureters and bladder is at.
5. Respiratory Organs
Mouth nose pharynx larynx trachea and lungs are the organs that make up the respiratory system.
6. Circulatory Organs
Heart and blood vessels constitute the cardiovascular system.
7. Sensory Organs
Eye ear nose tongue and skin are our sense organs. Sensory organs organs are enables us to perceive our environment.İngilizce Vücudumuzdaki organlar BUSINESS LETTERS / İŞ MEKTUPLARI
The Union Comp
İst. Turkey April 13 1995
Gentlemen:
Please send the following as quickly as you can and charge to our account:
60 boxes of A4 papers
100 boxes of metal clips
Yours very truly
Gentlemen:
Please send samples and quotations on one million pencil sharpeners.
At the same time let us know if you can supply 100 Ace staplers model 112 giving
us a quotation on this also.
We would like to have the information by the end of this week if possible.
Yours truly
Dear Mr. Brown
Many thanks for your order which has been forwarded to our plant for immediate manufacture.
take pleasure in assuring you that I will personally follow through on your order and see that each piece is made exactly according to specifications.
You can count on delivery on or before April as promised.
Sincerely yours
Dear Mrs. Brown
In checking our accounts we find there is a balance of 42.50 dollars due us for purchases made in September. As you have do doubt overlooked this bill we are bringing it to your attention.
Will you please send your check at once so we can clear this indebtedness form our books and bring your account up to date.
Yours very truly
LETTERS OF APPLICATION / İŞ İÇİN BAŞVURU MEKTUPLARI
Dear sir
According to this morning's Guardian you are looking for an efficient experienced secretary.
During the past 10 years I have served in that capacity to three prominent executives all three of whom will vouch for my efficiency and dependability. They are....
I am 30 years of age a high school graduate unmarried living at home with my family. My former associates will tell you that I am neat accurate and painstaking in my work; that I am tactful and courteous; resourceful loyal to the job and of plea¬sing personality.
I am well-trained and experienced in all the many duties and responsibilities of a good secretary; and I should like the opportunity of coming in and talking with you personally.
My telephone number is 223445. I can start at once if you like.
Sincerely yours
Dear Sir
I have just graduated form Hacettepe University department of Linguistics. I would like to do post-graduate studies in your faculty. Will you kindly send the requi¬red information and documents for the application for a master's degree?
I'd appreciate if I can receive them as soon as possible.
Sincerely yours
LETTERS OF CONGRATULATIONS / KUTLAMA MEKTUPLARI
Dear Mrs. Bradbury:
We hear that John has graduated form Harvard and that he made a very fine record for himself there. You must be proud of his splendid accomplishment and we are very happy for you.
Please give John our congratulations and our best wishes for success and happiness in his chosen work.
Sincerely yours
Dear Dr. Arnold:
My warm congratulations to you on your election as president of the state medical association. It is a reward you highly deserve for your many years of splendid service to the profession and to the people of the state.
I can't think of any man who would have been a better choice. My very best wishes to you.
Sincerely yours
THANK YOU LETTERS / TEŞEKKÜR MEKTUPLARI
Dear Mrs Martin
I just can't tell you how flattered I am that you should have remembered my birthday. It was a real pleasure to receive your charming note this morning Thank you so much for your good wishes.
Sincerely yours
Alice
Dear Miss Walter
Thank you very much for the lovely flowers! We liked it so much. David is very delighted and sends his thanks too.
With best wishes from both of us.
Cordially yours
Helen
Dear Mrs. Webb:
Thank you so much for your kind invitation to dinner on Saturday March 20th. Both my husband and I will be delighted to come. It will also be a pleasure to meet the new director for this division.
Yours sincerely
Mary Street
LETTERS OF CONDOLENCE / BAŞSAĞLIĞI MEKTUPLARI
Dear Mary:
I know words aren't much comfort at a time like this. But I'd like you to know we are thinking of you; and that my family and I send our heartfelt sympathy.
Sincerely
John
Dear Alice
We were saddened to hear of your father's death this morning. We can well appreciate your great sense of loss. Please accept our deepest sympathy
Sincerely yours
Alison
LETTER OF RECOMMENDATION / REFERENCE /
REFERANS MEKTUBU
TO WHOM IT MAY CONCERN
I have known Mr. Can Barış for over five years as his instructor in several courses. Can is indeed a very conscientious and serious-minded person and has remarkable attributes as a student. He always comes to class well prepared and participates in class discussions. He has a good grounding in linguistic studies and enthusiastic about doing further work. He has a fairly good command of English and seriously interested in improving it.
He is sociable person and I do believe he will be one of the most promising candidates for post- graduate studies.
Yours sincerely
Dear Sir:
Mr. James Brown has given us your name as reference. He tells us he was credit manager of your store for three years and that he left on his own accord to make another connection.
We shall appreciate any information you can give us about his personality reliabilityjudgement.... and especially his ability to work with others.
We will of course keep your reply strictly confidential. / Very truly yours
Kaynak:A Guidebook for English Translation
İngilizce öğrenebilmek herşeyden önce kendinize güven ve insan aklının başaramayacağı hiçbir şeyin olamayacağına kendinizi inandırmanızla başlar. Geçmişteki yersiz ve boş korkularınızdan kurtulmanız İngilizce eğitiminde atacağınız ilk adım olacaktır.
Unutmayın İngilizce öyle kolay bir lisandır ki, ezberlemediğiniz sürece öğrenmemek için özel çaba sarf etmeniz gerekir.
İngilizcede istisnai durumlar dışında hiçbir şart ve konumda cümle yapısında oynama yapamazsınız. Yani cümle içinde kelimelerin yerlerini Türkçede olduğu gibi değiştirerek devrik cümleler elde edemezsiniz. Bu da İngilizce öğrenenler için inanılmaz kolaylıklar sağlayarak herşeyin matematik mantığı içinde kalmasına yol açar.
İngilizce bir cümle yapılırken ;
ÖZNE + YÜKLEM + NESNE + BELİRTEÇ + YER + ZAMAN
sıralaması uygulanır
Örneğin ;
Tom bahçede masayı bir fırça ile saatlerce temizledi cümlesi
Tom temizledi masayı bir fırça ile bahçede saatlerce mantığı ile yapılır
Ö Y N B Y Z
temizliyor
temizleyecek
Tom temizliyordu masayı bir fırça ile bahçede saatlerce
temizleyebilir
temizlemeli
Yukarıdaki örneğe dikkat edilirse cümlenin yüklemi değişmesine rağmen malzeme olarak adlandıracağımız cümlenin sabitleri değişmemektedir.Yani cümle standardı her konumda aynıdır ve tek formüle göre yapılır.
İngilizceyi kısa sürede öğrenebilmenin gerek ve yeter koşulu iyi Türkçe altyapısına sahip olmaktır. Kullandığı malzemenin Türkçe gramerindeki karşılığını bilmeyen bir insanın İngilizce öğrenebilmesindeki başarı ne derece gerçekçidir.
Bir ikinci nokta da, İngilizcede Türkçede olduğu gibi kelimelerin sonuna gelen ekler yoktur. Başka bir ifade ile kelimeler daima yalın haldedir.
baba-cığım
gide-cegini
sev-diğimi
hasta olduğumuzu
Biz bu takıları Türkçeye çevirirken dolgu malzemesi olarak kulağa hoş geldiği şekilde kendimiz ekleriz
4. Sınıf İngilizce derslerinde öğrencilere öğretilebilecek ve yapılacak olan kelime bilgisi sınavlarında sorulabilecek kelimeler ve anlamları.
hello: merhaba
desk: sıra
window: pencere
book: kitap
chair: sandalye
pen: tükenmez kalem
pencil: kalem
notebook: defter
teacher: öğretmen
student: öğrenci
classroom: sınıf
table: masa
bag: çanta
schoolbag: okul çantası
school: okul
ruler: cetvel
door: kapı
board: tahta
rubber: silgi
bird: kuş
egg: yumurta
apple: elma
ball: top
umbrella: şemsiye
orange: portakal
cat: kedi
television: televizyon
dog: köpek
start: başla
stop: dur
radio: radyo
plane: uçak
flower: çiçek
balloon: balon
tree: ağaç
child: çocuk
car: araba
animal: hayvan
mother: anne
father: baba
brother: erkek kardeş
sister: kız kardeş
grandfather: büyükbaba
grandmother: Büyükanne
aunt: hala,teyze,yenge
uncle: amca
baby: bebek
hat: şapka
skirt:etek
box: kutu
people: insan
hair: saç
eye: göz
nose: burun
arm: kol
hand: el
leg: bacak
foot: ayak
face: yüz
mouth: ağız
rabbit: tavşan
fish: balık
holiday: tatil
water. Su
money: para
paper: kağıt
bee: arı
snake: yılan
elephant: fil
house: ev
banana: muz
picture: resim
doll: oyuncak bebek
walkman: volkmen
bike: bisiklet
kite: uçurtma
camera: kamera
glasses: gözlük
ice cream: dondurma
trousers: pantolon
T-shirt: tişört
Jacket: ceket
Boot: bot, çizme
Coat: palto
Skirt: etek
Shoes: ayakkabı
Armchair: koltuk
Carpet: halı
Fridge: buzdolabı
Name: ad
Surname: soyad
Number: numara
Telephone. Telefon
Computer. Bilgisayar
Abone = subscriber
Aday = candidate
Aşçı = cook
Ajan = agent
Aktör = actor
Aktris = actress
Akrobat = acrobat
Albay = colonel
Amatör = amateur
Amca = uncle
Amiral = admiral
Anne = mother
Antrenör = coach
Arkeolog = archeologist
Asker = soldier
Aşçıbaşı = chef
Avukat = lawyer, advocate
Ayakkabıcı = shoemaker
Baba = father
Bahçıvan = gardener
Bakan = minister
Bakıcı = baby-sitter
Bakkal = grocer
Balerin = ballerina
Balet = ballet dancer
Balıkçı = fisherman
Bankacı = banker
Barmen = bartender
Başbakan = prime minister, premier
Başkan = chairman
Bay = gentleman
Bayan = lady
Bebek = baby
Bekar = bachelor
Berber = barber
Besteci = composer
Bilim adamı = scientist
Binbaşı = major
Büyücü = magician
Büyük anne = grandmother
Büyük baba = grandfather
Büyükelçi = ambassador
Casus = spy
Cumhurbaşkanı = president
Çavuş = sergeant
Çaylak = rookie
Cellat = executioner
Çevirmen = interpreter
Çiftçi = farmer
Çingene = gypsy
Çoban = shepherd
Çocuk = kid, child
Çocuk doktoru = pediatrician
Dansçı = dancer
Dayı = uncle
Dansöz = belly dancer
Dedektif = detective
Demirci = blacksmith
Denizci = sailor
Devlet adamı = statesman
Dikdatör = dictator
Dilenci = beggar
Diplomat = diplomat
Diş hekimi = dentist
Doktor = doctor
Dokumacı = weaver
Dost = friend
Dul = widow
Duvarcı = mason
Dükkancı = shopkeeper
Dülger = carpenter
Eczacı = chemist
Ekmekçi = baker
Elçi = envoy
Elektirikçi = electrician
Eleştirmen = critic
Emekli = retired
Emlakçı = realtor
Erkek = male
Eş = mate
Ev hanımı = housewife
Filozof = philosopher
Fotoğrafçı = photographer
Gangster = gangster, outlaw, thug
Garson = waiter
Genç = young
General = general
Göçmen = migrant
Görümce = sister-in-law
Göz doktoru = oculist
Gözlükçü = optician
Gümrükçü = customs officer
Hakem = referee
Hakim = judge
Hala = aunt
Hamal = porter
Hasta = patient
Hemşire = nurse
Hırsız = thief
Hizmetçi = servant
Hostes = hostess
İdareci = manager
İkiz = twins
İmparator = emperor
İşadamı = businessman
İşçi = worker
İşgören = employee
İşsiz = unemployed
İthalatçı = importer
İzci = scout
Kapıcı = doorkeeper
Kaptan = captain
Kardeş = brother, sister
Kasap = butcher
Kasiyer = cashier
Katil = murderer, killer
Kayınço = brother-in-law
Kırtasiyeci = stationer
Kız = female
Kiracı = tenant
Kitapçı = bookseller
Komşu = neighbour
Komutan = commander
Konsolos = consul
Korgeneral = lieutenant general
Köle = slave
Kral = king
Kraliçe = queen
Kuaför = hairdresser
Kumandan = commander
Kumarbaz = gambler
Kumaşçı = draper
Kuru temizleyici = dry-cleaner's
Kuyumcu = jeweler
Kuzen = cousin
Lider = leader
Lord = lord
Madenci = miner
Makine uzmanı = mechanic
Manav = greengrocer
Masör = masseur
Memur = civil servant
Mimar = architect
Misafir = guest
Mucit = inventor
Muhabir = reporter
Muhafız = guard
Muhasebeci = accountant
Müdür = director
Müdür muavini = assistant
Müfettiş = inspector
Mühendis = engineer
Mütait = contractor
Müzisyen = musician
Noter = notary
Oda görevlisi = bellboy
Oduncu = lumberjack
Onbaşı = corporel
Orgeneral = full general
Ormancı = forest ranger
Ortak = partner
Oyuncu = player
Öğrenci = student
Öğretmen = teacher
Palyanço = clown
Pansiyoner = boarder
Papaz = priest
Patron = boss
Pilot = pilot, aviator
Piyade = infantry
Polis = policeman
Politikacı = politician
Postacı = postman
Prens = prince
Prenses = princess
Psikiyatrist = psychiatrist
Psikolog = psychologist
Rahibe = nun, priestess
Rakip = rival, opponent
Rehber = guide
Rehine = hostage
Ressam = painter
Romancı = novelist
Sanık = suspect
Sarhoş = drunk
Savcı = prosecutor
Sekreter = secretary
Senatör = senator
Seyirci = audience
Spiker = speaker
Subay = officer
Sütçü = milkman
Şef garson = headwaiter
Şoför = chauffeur, driver
Taksi şoförü = cab driver
Tanık = witness
Taraftar = supporter, fan
Teğmen = lieutenant
Teknisyen = technician
Terzi = tailor
Teyze = aunt
Tezgahtar = salesman
Tuğgeneral = brigadier general
Tutsak = captive
Tüccar = merchant
Tümgeneral = major general
Ustabaşı = foreman
Uzman = expert
Üç kağıtçı = swindler
Üye = member
Vatandaş = citizen
Vatansever = patriot
Vejeteryan = vegetarian
Veteriner = veterinarian
Yabancı = stranger
Yankesici = pickpocket
Yarbay = lieutenant colonel
Yardımcı = assistant
Yaşlı = old
Yazar = author
Yetim = orphan
Yoksul = poor
Yüzbaşı = captain
Zengin = rich
Ziyaretçi = visitor
THE CHAMPION DUCK
There lived thousands of ducks around a lake. These ducks organized different competitions and competed gently and they awarded the ones who came first. Gadro was winning all the competitions which were organized for the last few years. He was coming first an all competitions such as swimming, diving, walking beautifully etc. many years ago while his friends were playing around; Gadro was training alone and was very ambitious about being the champion one day. He didn’t attend any of the competitions without being sure of himself and he came first in all the games that he attended.
Recently, Gadro started to say his friends that he was planning to migrate somewhere far away. In fact he wasn’t happy there. It was such a small place and he thought that the world was so big. His aim was to be famous all around the world. Being famous in that place was not enough for him. He wanted to be a world famous duck.
One day Gadro left his homeland without telling anyone. He was walking so fast and what is more he didn’t turn back to look at the places where he was born and grew up once more. As he was going away from his homeland that was by the lake he realized that a pain in his heart was growing bigger and bigger. Whenever he saw some animals on his way through the woods he immediately went near them but when he realized that those animals were behaving him as if he was an ordinary duck and they were laughing at him when he told them about some of his plans. So that he was really unhappy and desperate.
After a while Gadro realized that other animals were laughing at even the way he walked so his unhappiness grew more and more. He thought that they were a few stupid animals and he found it ridicules how they could dare to laugh at a champion duck that was really talented and could be a world famous sportsman one day.
He was known by thousands of ducks that lived by the lake and he was admired by them. What about those animals. None of them was famous and known by any other animals. They didn’t even know who or what they were. Was it possible for an animal that forgot its own name to remember Gadro, even if he was known by everyone? They were all poor, pitiable creatures.
For five years Gadro travelled and lived in lots of different places. And then he turned back to his homeland by the lake. He wasn’t walking around the lake any more as he did in the past and at nights he was training for swimming and diving in the lake. During the day he was watching the ducks that were swimming in the lake at the top of one of the hills around.
One day Gadro climbed on that hill again and to his amazement he saw that there were about forty or fifty ducks by the lake and five of them started competing in the lake. Rarely could he hear some of the ducks were applauding the competitors. Gadro thought they must be training. After a short time Gadro realized that an old duck was approaching him. He pulled down his hat on his eyes in order to be unknown by this old duck. After greeting Gadro the old duck sat next to him.
‘This year very few ducks are showing interest in competitions’ the old duck said. ‘As you see only five ducks are competing and hardly fifty ducks are watching and trying to courage them.’
Gadro was confused.
‘What did you say? Are they competing at the moment? I don’t believe it. I thought they were training!’ replied Gadro.
‘They are really racing my son. What is more this is the most important competition of the year. The duck which comes first in swimming will get the big prize. There used to be amazing competitions in this lake. This hill, those hills and the ones behind used to be full of spectators and hundreds of ducks used to attend the competitions which lasted for days and all the competitors tried to do their best. The ones that came first became perceptible in the competitions which were held on the next day and they used to get their awards while everybody was applauding them. After Gadro left here, the excitement of the competitions ended. If it goes on this way, in a few years time there will be nobody attending the races. It is really hard to find a duck to compete if there is no spectator.’ the old duck explained sadly.
Gadro was really touched while listening to the old duck and there were tears in his eyes. He pulled up his hat a bit to clean his tears. The old duck who had seen Gadro many times while he was competing and training around the lake realized that the duck sitting next to him was Gadro. He was the champion of all the games. It was unbelievable. Ha turned back to his homeland many years later. At first Gadro denied that he was the champion duck but in the end he confessed that he was because the old duck insisted on him a lot. Also he accepted to publicize his being back to other ducks.
The next day, thousands of ducks gathered by the lake. They were all waiting for Gadro so that he didn’t make them wait for too long. He came there and he started swimming in the lake with the old duck and he met all the ducks in the lake and greeted them, made some compliments and a short speech to the ducks.
Then he started coaching the young ducks that were getting ready for the next competitions. The did his best to make each of them good competitors. Hundreds of ducks started to attend the competitions again as it used to be in the past. Gadro entered the competitions as well. He was coming first in most of them and sometimes he let others to beat him because he wanted to courage the other young ducks and everybody knew that he was being beaten on purpose.
That year Gadro was twenty-four and he got really old. He could attend the short distance swimming competitions for the past few years. In his last competition although he had some problems at the beginning of the game he didn’t give up swimming. He came last. When the other ducks turned back after completing the race they saw Gadro. The champion duck was falling on his back as he tried to swim and he was struggling desperately. Other ducks were shocked and they knew that Gadro had done lots of things for them to be a champion. He coached them day and night. And their coach was in a difficult situation. They swam quickly back towards Gadro and they took him in their arms. He could hardly speak as he was nearly unconscious. He was saying that he had to finish the race. He managed to finish the race in the arms of other ducks while thousands of ducks were watching him silently.
Normally average life expectancy for a duck is about twenty five years but Gadro lived longer than that. He couldn’t compete any more but he was always there to support the other duck.
Written by: Serdar Yıldırım
ŞAMPİYON ÖRDEK
Bir gölün çevresinde binlerce ördek yaşıyordu. Bu ördekler çeşitli yarışmalar düzenlerler, centilmence mücadele ederler ve birinci gelenleri ödüllendirirlerdi. Son birkaç yıldır yapılan yarışmalarda birinciliği Gadro kazanıyordu.Yüzme yarışı olsun, dalma olsun, güzel yürüme yarışması olsun Gadro hep önde, hep birinciydi. Gadro, arkadaşları oyun oynarken tek başına antrenman yapmış, hırsla kendini büyük bir şampiyon olacağım diyerek yetiştirmişti. Birinci olamamak diye bir şeyi düşünemezdi. Zaten her şeyden emin olmadan yarışmalara katılmamış ve girdiği ilk yarışmadan zaferle çıkmıştı.
Gadro, son günlerde arkadaşlarına yakında buralardan gideceğini söylemeye başladı. Zaten burada sıkışıp kalmıştı. Dünya bu kadar küçük değildi. Çekip gitmeli dünyaya Gadro’yu tanıtmalıydı. Gadro, bir gün ansızın çekip gitti. Hızlı adımlarla yürüyüp giderken, dönüp arkasına bakmadı. Gadro, gölden uzaklaştıkça kalbini kemirmeye başlayan huzursuzluğun gitgide büyümekte olduğunu fark etti. Ne zaman birkaç orman hayvanını bir arada görüp yanlarına gitmeye kalksa huzursuzluğu çoğalıyordu. Çünkü onlar Gadro’ya sıradan biriymiş gibi davranıyorlar, bazı konularda ileri sürdüğü fikirlere gülüp geçiyorlardı.
Gadro, bir süre sonra yürüyüşünün bile gülümsemelere neden olduğunu görünce canı iyiden iyiye sıkılmaya başladı. Bunlar da kimdi böyle? Kim oluyorlardı da onun çapında birine gülüyorlardı? O, koskoca bir şampiyondu. Göl kıyısında yaşayan binlerce ördek arasında adı bir ilah gibi anılıyordu. Ya bunları kim tanıyordu? Daha birbirlerini tanımak değil, kendi kendilerini bile tanımıyordu bunlar. Kendi adını unutmuş biri, Gadro’nun namını işitmiş olsa bile, şimdi hatırlamasına olanak var mıydı? Zavallıydı bunlar, hepsi zavallıydı.
Gadro, pek çok yeri gezip dolaştıktan tam beş yıl sonra göl kıyısına geri döndü. Artık eskisi gibi göl kıyısında dolaşmıyor, geceleri gölde yüzme, dalma antrenmanları yapıyor, gündüzleri ise, gölü rahatça görebileceği bir tepeye çıkarak, gölde yüzen ördekleri seyrediyordu. Gadro, bir gün yine bu tepeye çıkmıştı. Biraz sonra kırk elli ördeğin göl kıyısına gelerek, bunlardan ayrılan beş ördeğin göle girip birbirleriyle yarıştıklarını gördü. Arada bir, tek tük alkış sesleri duyuluyordu. Herhalde antrenman yapıyorlar, diye düşündü, Gadro. Aradan biraz zaman geçtikten sonra yaşlı bir ördeğin gelmekte olduğunu gören Gadro, tanınmaması için giydiği şapkasını gözlerinin üstüne kadar indirdi. Yaşlı ördek, selam verdikten sonra, Gadro’nun yanına oturdu:
“ Yarışmalara bu yıl da ilgi pek az..” dedi. “ Baksana beş ördek yarışıyor, taş çatlasa elli ördek onları alkışlayıp gayrete getirmeye çalışıyor. “
Gadro şaşırmıştı:
“ Ne dediniz?..Bunlar yarışıyorlar mı şimdi?..Hayret, ben antrenman yaptıklarını sanmıştım!.”
Bunun üzerine yaşlı ördek:
“ Yarışıyorlar evlat, yarışıyorlar. “ dedi. “ Hem bu yarışma yılın en büyük yarışması. Büyük ödülü bu yarışı birinci bitirecek uzun mesafe yüzücüsü ördek kazanacak. Eskiden bu gölde ne yarışmalar yapılırdı. Bu tepe, şu yandaki tepeler, şu gerideki tepeler, tıklım tıklım dolardı. Her yarışmaya yüzlerce ördek katılırdı. Yarışmalar, büyük bir çekişme içinde günlerce devam ederdi. Son gün yapılan final yarışmalarıyla birinciler belli olur, alkışlar arasında ödüllerini alırlardı. Ne zaman ki, O, buralardan gitti, yarışmalardaki tüm heyecan bitti. Böyle giderse birkaç yıla kalmaz, yarışacak sporcu bulunmaz. Seyirci olmayınca yarışacak sporcu bulmak zor oluyor, evlat. “
Gadro, tanımasın diye yaşlı ördeğin yüzüne bakmıyordu. Yaşlı ördek sözlerini tamamlayınca, Gadro, tanınma korkusunu unutarak başını çevirirken şöyle konuştu:
“ O gittikten sonra yarışmalardaki tüm heyecan bitti dediniz. O dediğiniz kimdi ki? “
“ Bana bu soruyu sormakta yerden göğe kadar hakkın var, evlat. “dedi yaşlı ördek.“ Zaten sen sormasan da, ben onun adını söyleyecektim. Senin yabancı olduğun, çok uzaklardan buralara geldiğin belli. Yoksa kimden söz ettiğimi anlardın. O, dediğim Gadro’ydu, evlat. Gadro, büyük bir şampiyondu.İlk girdiği yarışmadan son girdiği yarışa kadar hep birinci oldu.Herkes, Gadro’yu seyretmeye gelirdi. Binlerce seyircinin yaptığı tezahürat korkunç olurdu. O yarışırken dağ-taş ( Gadro…Gadro…) diye inlerdi.Gadro gideli beş yıl oldu ama, onu bir türlü unutamadık. Aradan bunca zaman geçmesine karşın birkaçımız nerede bir araya gelsek hemen Gadro’dan bahsetmeye başlarız. Gadro başkaydı canım, Gadro bambaşkaydı. “
Yaşlı ördek sözlerini tamamlarken Gadro duygulanmış ve göz pınarlarında biriken yaşları silmek için şapkasını biraz yukarıya kaldırmıştı. Kendisini yarışırken ve göl çevresinde gezerken pek çok defa gören yaşlı ördek karşısındakinin kim olduğunu anlamıştı. Bu, büyük şampiyon Gadro’ydu. İnanılır gibi değildi. Demek Gadro yıllar sonra geri dönmüştü. İlk anlarda inkar etmesine, Gadro olmadığını söylemesine karşın, yaşlı ördeğin uzun süren ısrarlarına dayanamayan Gadro, sonunda geri döndüğünün herkes tarafından bilinmesine razı oldu.
Ertesi gün gölde binlerce ördek toplanmıştı.Hepsi, büyük bir sabırsızlıkla Gadro’yu bekliyordu. Gadro, onları fazla bekletmedi, geldi, göle girdi, yanında yaşlı ördek olduğu halde, ördeklerle tanıştı, hal hatır sordu, iltifatlar etti, onlarla kısa süren konuşmalar yaptı, gönüllerini aldı. Daha sonra düzenlenen yarışmaya kadar Gadro, genç ördeklere gölde antrenman yaptırdı. Onların iyi birer yarışmacı olmaları için sonsuz gayret gösterdi. Düzenlenen her yarışmaya Gadro da katılıyordu. Eskiden olduğu gibi, yine her yarışmaya yüzlerce ördek katılıyor, yine yarışmaları binlerce ördek seyrediyor, yine dağ-taş ( Gadro…Gadro... diye inliyordu. Gadro yarışmalarda birincilikler alıyordu fakat bazı final yarışmalarında Gadro’nun geçildiği görülüyordu ve bunu Gadro’nun yeni şampiyonlar ortaya çıkması için yaptığını herkes biliyordu.
Gadro, yirmi dört yaşına girmiş ve iyice yaşlanmıştı. Birkaç yıldır sadece kısa mesafeli yüzme yarışlarına katılıyordu. Son yarışında ilk metrelerde fenalık geçirmesine karşın, yarışı bırakmadı. En geride kalmıştı. Diğer ördekler yarışı tamamlayıp geriye dönüp baktıklarında Gadro’yu gördüler. Efsanevi şampiyon Gadro, ileri doğru yüzmeye çalıştıkça sırtüstü düşüyor, kendini kaybetmiş bir halde debelenip duruyordu. Yarışmacıların hepsinin üstünde Gadro’nun emeği vardı.O, gece gündüz demeden kendilerini bu yarışa hazırlamıştı. Hoca zor durumdaydı. Yardım etmeliydi. Yarışmacı ördekler, bir çırpıda Gadro’nun yanına gelip, onu kucakladılar. Yarı baygın durumdaki Gadro mırıldanıyordu.“Yarışı bitirmem lazım çocuklar, yarışı bitirmem lazım…” Gadro, binlerce ördeğin derin bir sessizlik içinde ayakta izlediği son yarışını diğer yarışmacıların kolları arasında bitirmeyi başardı.
Normalde bir ördeğin ortalama yaşam süresi yirmi beş yıldı. Fakat Gadro daha uzun yıllar yaşadı. Yarışmalarda yarışamasa bile yarışmalar yapılırken Gadro hep oradaydı.
Dostları ilə paylaş: |