Carl Gustav Jung


Analitik Psikoterapinin Ortak İlkeleri



Yüklə 0,55 Mb.
səhifə9/12
tarix06.12.2017
ölçüsü0,55 Mb.
#33990
1   ...   4   5   6   7   8   9   10   11   12

Analitik Psikoterapinin Ortak İlkeleri:

Kabul: Terapi sürecinde hasta terapist tarafından kabul edildiğini hissetmelidir. Hastanın kabul edildiğini hissetmiş olması, hastanın yetersizliklerinden dolayı yaşadığı suçluluk duygularını hafifletir.

İçsel Dünya ile İlişki Kurma: Başarıya yönelik batı kültürü, dış dünyayı ve onun gerçeklerini vurgulama eğilimindedir. Bu durum, dış gerçeklik kadar önemli olan kendi gerçekliğimizi, yani iç dünyamızı görmemize engel olmuştur. Bundan ötürü, analitik terapinin en önemli amaçlarından biri, iç ve dış dünyalar arasındaki kopukluğun birleştirilmesidir.


Transferans:
Analitik psikolojide terapi esnasında transferanstan yararlanılır. Ancak transferans psikanalizdeki kadar önemli bir olgu değildir.

KELİME ASOSİYASYON TESTİ

Jung’dan önce, deneysel psikoloji üzerinde çalışan bir çok araştırmacı, özellikle de, Darwin’in akrabası Sir Francis Galton, “Çağrışım yöntemini geliştirmişti. Şuydu yapılan: “Deneğe bir dizi sözcük veriliyor, denek de sözcüğü işitir işitmez, aklına ilk gelen sözcüğü söyleyerek tepki gösteriyordu. Kronomemetre uyarıcı sözcük ile deneğin ağzından çıkan sözcük arasında geçen zamanı saptıyordu. Bu testin amacı bazı zihin tiplerini öğrenmekti; Bu bakımdan da bir yararı olmamıştı. Jung, testi gözlemlerken, çok zeki olan hastaların bazen yanıtlarını geciktirdiğini fark etmişti. (cahil bir insanın yanıtını geciktirmesi normal olarak görülebilir. Ancak zeki insanların yanıtlarını geciktirmesi Jung’un çok dikkatini çekmişti.) Bu nasıl açıklanabilirdi? İncelemeleri sonucunda Jung bu gecikmelerin bazı çoşkular nedeniyle ortaya çıktığını ve zihin nitelikleri ile ilişkisi olmadığını düşündü. Bu gecikme sırasında başka şeyler de yer alıyordu. Üstelik kalp vuruşları ve soluma hızı da değişiyordu. Bazen uyarıcı sözcük karşısındaki tepkiye ek olarak, bir de psikogalvanik tepki elde ediliyordu. Bu gibi bir testte elde edilen grafik, verilen yanıt ile, soluk alma hızı ve psikogalvanik sonuç arasında bir bağlantı olduğunu gösteriyordu. Başka bir deyimle zihin ve beden bir bütün olarak çalışıyordu.

Jung, bu yöntemi uygulayarak, psikolojide yeni bir çığır açacak Kompleksleri, ortaya çıkaracaktı. Uyarıcı sözcüğe verilen yanıt gecikince, ya da, yanıt verirken bir yanılgıya düşülünce, bilinçdışında bazı duyarlı noktalar (kompleksler) olduğu ortaya çıkıyordu. Bunun nedeni Freud’un bastırma kuramı olmalıydı. Jung 1904’te çağrışım testlerinin sonuçlarını yayınladı ve bu ona büyük ün sağladı.

JUNG’ DAN BAZI SÖZLER

“Bilinçdışı bizi bizden daha iyi bilir.”

“Kuramları iyi öğren, ancak yaşayan ruhun mucizesine dokunduğunda onları bir yana bırak.” (Jung, 1954)

“Eğer bir bireyi anlamak istiyorsam, ortalama insan hakkındaki tüm bilimsel bilgileri bir yana atıp, tüm teorileri gözardı ederek tümüyle yeni ve önyargısız bir tavır benimsemek zorundayım.”

“Ruhun başka hiçbir şeye indirgenemeyecek kadar kendine özgü bir doğası vardır.”

" Bilimsel ruh incelemesinin (psikoloji), geleceğin bilimi olduğuna inanıyorum. Psikoloji doğa bilimlerinin en genci ve henüz emekleme evresinde bugün. Bizim için en önemli bilim dalı bu ;gerçektende, insanoğlu için en büyük tehlikenin açlık, deprem, mikroplar, kanser olmayıp, yalnızca insanın kendisi olduğu, göz kamaştırıcı bir açıklıkla ortaya çıkmaktadır. Nedeni ortada: Ruhsal yaraları saracak, etkili bir çare yok henüz, oysa bu yaralar doğanın en acımasız, en büyük yıkımlarından daha da yok edicidir ! İnsanı olduğu gibi halkları da korkutan en büyük tehlike psişik tehlikedir. Beliren genel güçsüzlüğün nedenleri, bilinçaltını hiç dikkate almaksızın tek bilinçle, ama yalnızca bilinçle ilgilenilmiş olmasıdır."

“”Bilinçaltı ürkütücü bir canavar değildir. Doğal bir organizmadır. Ancak bilinçli davranışımız işe yaramaz duruma girdiğinde tehlikeli olabilir. Kendimizi baskı altına aldıkça bilinçaltının tehlikelerine kendimizi maruz bırakmış oluruz.” C.G.JUNG 1962

“Yaşamımızın büyük bir bölümünü bilinçdışında geçiririz.” (Jung 1962)



SONUÇ

Jung’un bizlere bırakmış olduğu ayrıntılı ve iyi belirlenmiş kuramsal temel çoğu klinik olguya uygulanabilir niteliktedir. Freud’ı dışında hiçbir araştırmacı ve kuramcı Jung kadar zengin bir kişilik kuramı geliştirmemiş ve çağdaş düşünceyi bu denli etkilememiştir. Çoğu terapistin kabul ettiği gerçek ise bilinçdışının anlaşılmasının ve yorumlanmasının tedavi için yeterli olmadığıdır (Gençtan, 2002)




Arketipler Nedir ? Neye Yarar ?

Arketipler, Plato’nun devrinden beri dağarcığımızda yer almışlardır. Plato, arketiplerin, Biçim’lerin ideal ölümsüz şablonları olduğunu anlatmıştır. Ayrıca, bu ölümsüz Biçim’lerin maddeye yansıdığını da söylemiştir.

Örneğin, Güzellik Biçimi, sanal bir kavramdır ve güzel bulduğumuz herşeye uygulanmıştır. Güzelliğin farklı şekilleri olmasına rağmen (örneğin bir insan, at veya çiçek...) bu şekiller kişisel değerlendirmelerdir ve Biçim’in kendisi asla değişmez. Başka filozoflar da arketip konusuna değinmişlerdir ancak 20.yy’da İsviçreli psikolog Carl Jung, arketipleri modern bilinç haritasına oturtmuştur.

Temelinde, çoğu arketip, yaşamdaki tarihsel rollerden ortaya çıkmıştır, örneğin Anne, Çocuk, Fahişe veya Hizmetçi. Evrensel olaylar veya durumlar da arketipleri oluşturabilir.


Örneğin İnisiyasyon, Ölüm veya Yeniden Doğuş. Kişisel bilinçaltımızın yanısıra ki her insana özeldir.


Jung’a göre, “her kişide aynı olan, ikinci bir kollektif, evrensel ve kişisel olmayan bir psişik sistem vardır.” Bu “kollektif bilinçaltı”,Jung’un isimlendirdiği şekilde,her insana miras kalır ve büyük oranda arketiplerden ve mitolojik figürlerden oluşur.


Arketipler evrensel ve tarihsel olmalarına rağmen, bizim kendi bilinçaltımızın bir parçası olarak yer aldıklarında kişiselleşirler. Doğmadan önce bu yaşamımız için bir kontrat yaparız ve bu kontratta hangi deneyimleri, hangi tip insanlarla yaşayacağımız bellidir. Bu Kontratımızı gerçekleştirmemizde yardımcı olacak, 12 arketipten oluşan bir destek grubumuz vardır. Bu 12 davranış modeli tamamen size ait olduğu için, onları adeta yakın arkadaşlarımız şeklinde düşünebiliriz. Kişiliğiniz, dürtüleriniz, duygularınız, inançlarınız, motivasyonlarınız ve aksiyonlarınız için temel oluştururlar.


Ancak arketipler, tozlu bir şatoda asılı duran ataların portreleri gibi, enerjetik bedenimizde yer alan pasif varlıklar değildirler. Tehlikede olduğumuzda bizi uyarmak veya yıkıcı bir davranışa kapılmamak için, gardiyanlarımız ve içsel müttefiklerimiz şeklinde aktif rol oynarlar.


Tüm arketiplerin gölge olduğu kadar aydınlık yönleri de vardır.


Örneğin Asi; kanunsuz bir otoriteyle mücadele etmeniz ve yeni bir hareket başlatmanız için itici bir güç olabilir. Ancak farkındalığınız yoksa, gölge yönü, yapıcı otoriteye, olumlu liderlere de karşı çıkmanıza yol açabilir veya asilik imajına hayran olmanıza sebep olabilir.


Keza benzer şekilde, Kraliçe, gücünüzü doğru kullanmanızı, olaylarda insiyatif almanızı, sorumluluğu delege etmenizi ve yardımsever davranmanıza yol açar. Ancak gölge Kraliçe, emir yağdırır, imkansız isteklerle etrafını bunaltır ve kafaları uçurabilir!


Kişisel destek takımımızda yer alan 12 arketipimizden, 4 tanesi hepimizde mevcuttur: Çocuk, Kurban, Fahişe ve Sabotajcı.

Herbiri, yaşam mücadelemizde karşılaştığımız en zorlu olaylarda çok etkin rol oynar.



Kontratımızın bir parçası olarak, karşılaşacağımız ve mücadele edip aşacağımız farklı konuları, korkuları ve zayıflıkları temsil eder. Bu yolda ilerlerken, 4 temel arketipinizin spritüel olduğu kadar dünyevi konularda da en önemli müttefiklerinizi olduğunu farkedeceksiniz.


Arketipleri incelerken en önemli konu, hangi olayların gölge, hangi olayların ise bizi uyarıcı, destekleyici ve güçlendirici olduğunu kavramaktır. Deneyimlerim, genellikle 3. şahısların olduğu durumlarda arketiplerin gölge kullanımlarının sergilendiğini gösterdi.

Arketipsel temalar, karşınızdaki bir insan aracılığıyla kendilerini gösterebilecekleri gibi, bir olay, bir tema, bir düşünce veya hatta bir rüya olarak da karşımıza çıkabilirler.

Sabotajcı Arketipi


Sabotajcı arketipi herkes de mevcuttur.

  • Güçlenmenizi ve Başarınızı engelleyen seçimlere yol açar, düşük seviyedeki özgüven ile alakalı korkuları ve konuları ortaya çıkarır.

  • Onu yandaşınız yaptığınızda, başkaları tarafından sabote edilebileceğiniz durumları ve kendinizi sabote eden şartlara dikkatinizi çeker.

  • Gölge Sabotajcı, kendini yıkıcı veya başkalarını engelleyen veya aşağılayan davranışlarda görünür.

Bu arketipin gölgesinin kendini gösterdiği bazı şekiller:

  • İltifatı kabul etmemek

  • Yeteneklerinin peşinden koşmamak

  • Sevildiğine inanmamak...

İçinizdeki Sabotajcıyı anlamak için sorular:

  • Hangi korkunun bende en fazla otoritesi var?

  • Korktuğumda ne oluyor?

  • Benim adıma başkalarının konuşmasına izin veriyor muyum?

  • Kendimi sabote ettiğim anların farkında mıyım?

  • Başkalarında sabotajcıyı yakalıyor muyum?

  • Birisinin sabotajcısına meydan okuyabilmek için ona yardımcı olabilir miyim?

  • Evet ise, bu yardım / nasihat nasıl olur?

Ana tema: Yaşama, değişimi davet etmekten korkmaktır! Ancak değişim ise kaçınılmaz ve sürekli değil midir? Bu değişim ihtiyacına, mecburiyetine, pozitif cevap vermek, verebilmek esastır.
***************************************
Örneğin, siz uzun zamandır kendiniz için bir şey yapmayı planlıyorsunuz ve o anda birisi telefon ediyor ve size ihtiyacı olduğunu söylüyor. Bu anda, kendinizden vazgeçip karşınızdakine odaklanırsanız arketipin gölge yönünü görmüş ve ona uymuş olabilirsiniz. Veya tam diyete başladınız ve bir kebapçıya davet edildiniz... Ancak, örneğin bir yere giderken bir aksilik oldu ve gidemediniz, o durumda da sabotajcı sizi korumuş olabilir. Genellikle bu arketip temel ihtiyaçlarımızda kendini belli eder.
Sabotajcı temasını kavrayıp gözlem yapmaya başlayınca, neyin sizin yararınıza olup olmadığınızı kısa bir süre sonra içgüdüsel olarak yakalamaya başlarsınız. O andan itibaren de sizin kişisel bodyguard'ınız olarak hayatınızda yer alır....

Fahişe Arketipi

Fahişe arketipi herkes de mevcuttur. Bu arketip:

  • Fiziksel ve materyel (dünyevi) yaşam mücadelesi korkuları veya finansal kazanç isteği yüzünden bütünlüğü veya ruhu satacak (onlarla ilgili pazarlığa girecek) dersler aldırır.

  • Cazibe, elde etmek ve kontrol ile ilgili bilinçaltı noktaları tetikler

  • Yeteneğini, fikirlerini ve diğer kişisel özelliklerini de satmak, değerlendirmemek veya vazgeçmek de dahildir.



Gölge Fahişe, sadece sizin nasıl kazanacağınıza bakar. Ancak bu süreçte ruhsal olarak size neye mal oldugunu göstermez.


Bu arketipin gölgesinin kendini gösterdiği bazı şekiller:

  • Ünlü birisinin arkadaşı olmak ve bunu belli etmek

  • Parayla etrafını kontrol etmek

  • Yanlız kalmamak için bir ilişkiye devam etmek

  • İş yaşamında etik olmayan davranışlar yapmak veya senden yapılmasını istenmek



Bize en fazla acı çektiren ilişkilerimizde Fahişe vardır!



İçinizdeki Fahişeyi anlamak için sorular:

  • Gerçekten inanmadığım insanları veya organizasyonları hayatıma aldım mı?

  • Finansal güvenceye ihtiyacım olduğu için, finansal kazanç uğruna bir yerde / durumda bulundum mu?

  • Karsımdakine karşı daha güçlü olmak için, onun kendisinden özveride bulunacak bir durumda kalmasına yol açtım mı?

(başka açıdan)

  • Kendi Fahişe arketipi yüzünden güçsüz kalmış bir insana yardım talebinde bulundum mu?

(başka bir açıdan)

  • Etik inançlarıma karşı gelmem gereken (onları satmam gereken) bir olaya çekildim mi? Akabinde hayır diyebilecek kadar güçlü olabildim mi?



Ana Tema: Fiziksel güvenlik için kendinden ne kadar satarsın? Amaç özgüvenin ve özsaygının doğuşu ve şekillenmesidir.
***************************************


"Fahişe" kelimesinin sadece söylenmesi bile herkesi tedirgin eder, bırakın irdelenmesini....



Birisi için söylenebilecek en kötü küfürlerden olarak nitelendirilir. Genel olarak kullandığımız anlamıyla, para için bedenini kiraya vermek belki de en basit ve masum halidir.



Herkes, maddi bir çıkar için kendinden birşey verir, önemli olan bunun farkına varmak ve sizin özünüzden neleri götürdüğünü veya size neler kazandırdığını farketmek.



Örneğin, maddi çıkar için sevmediğiniz bir işte çalışıyor musunuz ?



veya sosyal statü için istemediğiniz bir evliliği yürütüyor musunuz?



Bir şekilde kendinizi ikna ettiyseniz problem yok ancak için için üzülüyor veya kızıyorsanız o zaman bir de bu açıdan kendinize bakmanızı öneririm.



Bir önlem almaz iseniz, bastırdığınız duygular başka şekillerde kendini gösterir, örneğin bir hastalık, kaza veya ters giden bir olay olarak...


Size hemen gidin istifa edin veya boşanın demiyorum ama farklı bir açıdan bakmak belki de başka kapıları görmenize yardımcı olabilir...

Kurban Arketipi


Doğru bir şekilde tespit edildiğinde, Kurban, kendinizi kurban edilme olasılığına karşı korur.


Bu olasılık pasif kalma, uygunsuz ve fazla acele etme durumlarında ortaya çıkar.


Kişisel kazancınız için başkalarını kurban etme eğiliminizi görmenize yardımcı olur.


Gölge Kurban, olumlu ilgiden mahrum olmamak için sempati veya acıma şeklinde gelen bu rolü oynamaktan hoşnut olduğunuzu gösterir.

Bu arketip de herkesde mevcuttur, kendini şu şekillerde gösterir:

  • İstediğin bir şeyi ilk seferde elde edememek

  • Bir evebeyn, kardeş, arkadaş veya öğretmen tarafından tacize uğramak

  • Yapmadığın birşey için suçlanmak veya cezalandırılmak

Amaç uygunsuz davranış ve modellerini farketmek (kendimizde ve başkalarında) ve bunlara uygun hareket etmektir.
İçinizdeki Kurban'ı anlamak için sorular:

  • Hayatımdaki şartlar, olaylar için başkalarını suçluyor muyum?

  • Kendine acımanın derinliklerinde çok zaman geçiriyor musum?

  • Hayatta her istediklerine sahip insanlara imreniyor muyum?

  • Güçlü olmaktan ziyade güçsüz mü hissediyorum?

Ana tema: Özgürlük ve bağımsızlık için sorumluluk almaktan kaçmak için, kendi kişisel gücünü feda etmeye değer eder mi?


***************************************


"Kurban" arketipi özellikle bizim toplumumuzda çok baskındır.


Genel olarak kendimizi "kurban" edilmiş görmeye meyilli olsak da her kurbanın içinde, bir başkasını da kurban etme güdüsü olduğundan, kendimizi kurban etme derecemize göre biz de bir başkasını kurban ederiz...


Konunun temelinde sorumluluk almak veya almamak vardır.


Şartlar her ne kadar zor görünürse görünsün (kocasından dayak yiyen kadın, çocuğu için mutsuz evliliğini sürdüren eş, geçmişde yaşanılan kötü deneyim - hatta bazıları geçmiş hayatlarını bile sorumlu tutarlar - parasızlık, ...) hayatında olumlu değişiklikler yapmak isteyen birisine kapılar açılır.


Ancak, güvenlik alanından çıkmak istemeyenler ise bu arketipin gölgesine sınırlanırlar.


"Kurban"ın amacı, geçmişe sığınmadan, şimdinin gücüyle kendimize sahip çıkmaktır. Bunu yapmazsak, gölgesinin şiddettini sürekli arttırarak, bizi uyandırana, harekete geçirene kadar uğraşacaktır.


Örneğin, bize şiddet uygulayan bir eşimiz varsa ve biz bu konuda birşey yapmıyorsak, kendimizi farkedene kadar, bu şiddet devam edecek, hatta giderek de dozu artacaktır... ta ki... kurban olmayı seçmeyi bırakana kadar... Siz kurban olmayı bıraktığınız andan itibaren de, sizi kurban etmeye çalışanlara karşı sizi uyararak yanınızda olmaya devam edecektir...

Çocuk arketipi




Çocuk arketipinin olgun hali, yaşımız ne olursa olsun, içimizdeki masum, eğlenceli, yarının mucizelerini bekleyen yanımızı besler.



Bu yanımız, yetişkin hayatımızın sorumluluklarının ciddiyetini dengeleyen oyuncu halimizi ortaya çıkarır. Dengeli Çocuğun yanında olmak zevktir çünkü bu yanımızdan yayılan enerji bulaşıcıdır ve içimizdeki iyiyi ortaya çıkardığı kadar başkalarındaki iyiyi de ortaya çıkarır.



Çocuğun pek çok versiyonu vardır:
Yaralı Çocuk, Yetim Çocuk, Bağımlı, Masum, Doğa, Kutsal ve Ebedi Çocuk.



Bu enerjiler farklı durumlarda, şartlarda ortaya çıkarlar. Ancak, tüm çocuk arketiplerinin ana teması, bağımlılık ve sorumluluk arasındaki dengedir.



Ne zaman sorumluluk alıp, ne zaman sağlıklı bir bağımlılığa evet demeyi öğrenmeniz gerekir.



Kendinizi hangi anlarda, içinde bulunduğunuz gruptan ayrıştırmayı, hangi anlarda karşı durmanız gerektiğini veya onu (grubunuzu) kucaklamanız gerektiğini öğrenmeniz gerekir.



Çocuk arketipinin her farklı biçimi, gölgeleriyle beraber, kendine has özellikler gösterir.

YARALI ÇOCUK


Yaralı Çocuk, taciz, ihtimal ve diğer benzer travmaların anılarını saklar.


Çoğu insan, ebeveynleri ile olan sağlıksız ilişkilerinin Yaralı Çocuğu yarattığını söyler.


Olumlu yanı ise, bu arketip sayesinde, derin şefkat duygularına sahip oluruz. Ve diğer yaralı çocuklara yardım etmek isteriz. Spritüel açıdan bakarsak, yaralı bir çocukluk yaşamı, affetme temasının anlaşılmasını sağlar.



Gölge yönleri ise, kendine acıma, başına gelen her problemde anne ve babayı suçlama ve affetmeyi reddediş olarak ortaya çıkar. Ayrıca, her zorlu durumda kendi kaynaklarınıza güvenmek yerine, size yardım edebilecek bir evebeyn figürü aramanıza yol açabilir.
YETİM ÇOCUK


Pekçok çocuk hikayesinde (Sindrella, Dorothy , Oz Büyücüsü, Harry Potter) bu tema vardır.



Tüm bu hikayeler, doğumlarından itibaren, içinde yer aldıkları ailelerine (kabilelerine) ait olmadıkları hissini veren insan psikolojisinden de bahseder.



Ancak, yetimler aile çemberine dahil edilmediklerinden, bağımsızlıklarını çok erken yaşta kazanırlar.



Aile etkilerinin, davranışlarının ve geleneklerinin yokluğu, Yetim Çocuğa, kendi kişisel yargılarından ve deneyimlerinden oluşmuş öz-realitesini yaratmasını sağlar.



Yetimin gölgesi, terkedilme hissinden asla kurtulamamak ve kendi olgunlaşma sürecini baltalamak şeklinde görülür. Bunun sonucunda, bir kabileye ait olmak için temsili bir aile yapısına bağlanmak ister.



Terapi destek grupları, yaralarının iyileşmesinin tek çaresinin yetişkinliğe geçiş olduğunu öğrenmesi gereken Yetim için, gölge ailelere dönüşebilir.

MASUM / MUCİZE ÇOCUK


Mucize Çocuk, herşeyden ilahi bir güzellik görme potansiyeline sahiptir. Çok zorlu şartlarda bile cesaret ve bilgelik becerisini gösterebilir. (Ör: Anne Frank, Roberto Begnini ,Hayat güzeldir) Bu arketip, hayal gücü ve herşeyin mümkün olduğu inancına sahiptir.



Mucize Çocuğun gölgesi, mucizelerin varlığını inkar eder ve kötünün iyiye dönüşünün imkansızlığına inanır. Karamsarlık ve depresyon, özellikle rüyalarla ilgili konularda, genellikle yaralı bir

Mucize Çocukta görülür.



Rüyaları, eleştirsel yetişkinler tarafında bir varmış, bir yokmuş şeklinde aptalca nitelendirilmiştir.



Gölge, aynı zamanda enerjinin ve aksiyonun gerekli olmadığı bir inanç şeklinde de görülebilir. Kişi fantazi dünyasına dalar.

DOĞA ÇOCUK


Derin ve bağlayıcı doğal güçlerden feyz alan Doğa Çocuk, özellikle hayvanlarla arkadaştır. Yumuşak, duygusal özelliklere sahip olmasına rağmen, içsel dayanıklılığa ve hayatta kalabilme gücüne sahiptir (aynı Doğanın kendisi gibi).


Doğa Çocukları, hayvanlarla iletişim kurabilme becerisine sahiptirler. (Bu arketipi anlatan hikayelerde, genellikle bir hayvan onları kurtarmaya gelir) Pek çok veteriner ve hayvan hakları savunucusu, çocukluklarından itibaren bu arketipin etkisini bilinçli akıllarıyla hissetmişlerdir.


Diğer yetişkin Doğa Çocuklar ise, doğasal güçlerle yakın temasta olduklarını belirtirler ve doğanın dengesini korumak için o güçlerle uyum içinde çalışmasını öğrenirler. Doğa Çocuğun gölgesi, hayvanlara, insanlara ve çevreye zarar verir.
EBEDİ ÇOCUK


Ebedi Çocuk, daima bedenimizin, aklımızın ve ruhumuzun genç kalmasını ve yaşımız ne olursa olsun yaşamdan zevk almamızı sağlar.


Gölgesi, genellikle büyüyememe, yetişkin olarak sorumlu bir hayat kuramamaktır.


Peter Pan’da olduğu gibi, erkek Ebedi Çocuklar, geleneksel yetişkinlik çerçevesinin dışında yaşanan, serbest bir yaşamı bırakmakta zorlanır.


Kız Ebedi Çocukların gölgesi ise, fiziksel güvencelerini sağlayanlara çok güçlü bir bağımlılık olarak görülür. Kendisine güvenilmeyeceğine inanır ve yaşlanma sürecini kabullenmez.


BAĞIMLI ÇOCUK


Bağımlı Çocuk, içinde hiçbirşeyin asla yeterli olmadığını içeren ağır bir duygu taşır ve sürekli çocuklukta kaybolmuş olan birşeyi telafi etmek ister ki kaybolan şeyin ne olduğu asla tam net değildir.

Yaralı çocukta olduğu gibi, depresyona meyillidir, üstelik daha ağır bir şekilde. Bağımlı Çocuk, kendi ihtiyaçlarına odaklıdır, başkalarının ihtiyaçlarını genellikle göremez. Diğer bariz negatif arketiplerde olduğu gibi, etkisinin görülmeye başladığını öğrenebilirsiniz ve bağımlı, talepkar, bencil davranışların pençesine Düşme tehlikesinde sizi uyaran bir rehbere dönüştürebilirsiniz..


sevgiler..

Sevgili shamanic (ustam, öğreticim)


çok güzel bir paylaşım olmuş ellerine, yüreğine sağlık.
İç sesim eeee dedi bunlara cevap verdinde ne oldu. Gölge yanları fark ettin nasıl baş etmek lazım. Günlerdin yaptığım olumlamalar, dinlediğin telkinler okuduğun kitaplar sana çıkış yolu gösteremedimi. Bunları yazarken bir yandanda ona sus diyorum zaten senin hep bu olumsuz çıkışlarından ben kendimi kaygılandırıyorum. Sen yanılıyorsun. Her yaptığım şeyden bir ders aldım ki bu eksiklikleri bu gölge tarafları görebiliyorum. Onları sevgi ile kabul ediyorum. Her şey zamanla daha da güzele gidecek. Şimdi çok yeniyim. Sen görmek istemiyorsun bence bende değişimi bak benim için takıntı durumunda olan bir iki davranışım artık en aza indi. Üzüleceğimi bile bile yaptığım şeyleri artık farkına vararak yapmıyorum. Tercih hakkımı sevgiden, mutluluktan yana koyuyorum. Kendimle ilgili daha olumlu düşünüyorum. Mutlu olmayı seçiyorum. Bu gün için şükrediyorum. Artık bana engel olmanı istemiyorum. Ben kendim özüm olmak istiyorum.

İçinizdeki Sabotajcıyı anlamak için sorular:


• Hangi korkunun bende en fazla otoritesi var?
• Red edilme, kabul görmeme
• Korktuğumda ne oluyor?
• Kendimi savunamsız hissi, beğenilmeme duygusu,
• Benim adıma başkalarının konuşmasına izin veriyor muyum?
• Evet bunu çok sık yapıyorum. Şimdi neden diye sordum kendime. Olumsuzu duymamak için mi?
• Kendimi sabote ettiğim anların farkında mıyım?
• Zaman zaman . pişmanlık olarak farkına varıyorum.
• Başkalarında sabotajcıyı yakalıyor muyum?
• İyi tanıdığım kişilerde yakalıyabiliyorum.
• Birisinin sabotajcısına meydan okuyabilmek için ona yardımcı olabilir miyim?
• Evet.
• Evet ise, bu yardım / nasihat nasıl olur?
• Kendi deneyim varsa ona aktarmak. Veya bildiğim yöntemleri paylaşmak. Hatta yapamadığım ama çözümü olduğunu bildiğim bir durum ise onun adına fazlasın yapmak bile oluyor.

İçinizdeki Fahişeyi anlamak için sorular:


• Gerçekten inanmadığım insanları veya organizasyonları hayatıma aldım mı?
• Hayır. Hep güvendiğim kendimi iyi hissettiğim insanların veya organizasyonların içinde oldum.
• Finansal güvenceye ihtiyacım olduğu için, finansal kazanç uğruna bir yerde / durumda bulundum mu?
• Hep kazandığımla yaşamasını bildim.
• Karsımdakine karşı daha güçlü olmak için, onun kendisinden özveride bulunacak bir durumda kalmasına yol açtım mı?
• Evet bunu yaptım galiba. Ama kendisinden özveride bulunmak verine tam tersi oldu yapmasaydınla karşı karşıya kaldım.
(başka açıdan)
• Kendi Fahişe arketipi yüzünden güçsüz kalmış bir insana yardım talebinde bulundum mu?
• Fahişe arketipinin tanımı okuyunca evet bulundum.

İçinizdeki Kurban'ı anlamak için sorular:


• Hayatımdaki şartlar, olaylar için başkalarını suçluyor muyum?
• Evet.
• Kendine acımanın derinliklerinde çok zaman geçiriyor musum?
• Evet .
• Hayatta her istediklerine sahip insanlara imreniyor muyum?
• Evet.
• Güçlü olmaktan ziyade güçsüz mü hissediyorum?
• Bu soruda iki yönlü hissediyorum kendimi. İş yaşamımda güçlü, duygusal yaşamımda güçsüz hissediyorum.

Çocuk arketipi

Kendi kaynaklarııma güvenmek yerine, bana yardım edebilecek bir evebeyn figürü araman.

Yetimin gölgesi, terkedilme hissinden asla kurtulamamak ve kendi olgunlaşma sürecini baltalamak şeklinde görülür. Bunun sonucunda, bir kabileye ait olmak için temsili bir aile yapısına bağlanmak ister.


Bağımlı Çocuk, içinde hiçbirşeyin asla yeterli olmadığını içeren ağır bir duygu taşır ve sürekli çocuklukta kaybolmuş olan birşeyi telafi etmek ister ki kaybolan şeyin ne olduğu asla tam net değildir



Yüklə 0,55 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   4   5   6   7   8   9   10   11   12




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin