Çevre ve Orman Bakanlığı, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü
İrtibat memurunun adı ve unvanı
Prof. Dr. M. Kemal YALINKILIÇ, Genel Müdür
Posta adresi
Söğütözü Cad. No: 14/E Söğütözü-Ankara
Telefon
+90 312 207 60 63 veya +90 312 207 70 39
Faks
+90 312 207 59 81
E-posta
ULUSAL RAPOR İÇİN İRTİBAT MEMURU (EĞER YUKARIDAKİNDEN FARKLI İSE)
Kurumun tam adı
Çevre ve Orman Bakanlığı, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü
İrtibat memurunun adı ve unvanı
Mustafa AKINCIOĞLU, Genel Müdür Yard.
Posta adresi
Söğütözü Cad. No: 14/E Söğütözü-Ankara
Telefon
+90 312 207 60 21
Faks
+90 312 207 59 59
E-posta
Arz
Ulusal raporu göndermekten sorumlu kişinin imzası
Prof. Dr. M. Kemal YALINKILIÇ
Genel Müdür
Gönderme tarihi
Raporun hazırlanması konusunda bilgiler
Kutu I – Lütfen bu raporun hazırlanmasına ilişkin bilgiler verin, dâhil olan paydaşlar ve rapor için temel olarak kullanılan materyaller konusundaki bilgileri de ekleyin.
Bu rapor UNEP/GEF “Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi’nin ulusal raporlarının hazırlanması, bilgi alışverişi sisteminin kurulması ve ulusal biyolojik çeşitlilik stratejisi ve eylem planının güncelleştirilmesi (GFL 2328 2716 4848)” projesi kapsamında katılımcı bir yöntemle hazırlanmıştır. Raporun hazırlanmasında katılımlı yöntemlerin uygulanması ve katılımcılara bilimsel ve teknik konularda akademik danışmanlık sağlanması için özel bir danışmanlık firmasından hizmet satın alınmıştır. Katılımcı süreç 2 aşamalı Delphi uygulaması ile gerçekleştirilmiştir. Dephi’nin ilk aşamasında rapordaki sorular anket formunda, Sözleşme’nin uygulanmasına katkısı olan veya faaliyet konuları nedeniyle uygulama üzerinde etkiye sahip olan kamu kurum ve kuruluşları, üniversiteler, meslek odaları ve sivil toplum örgütleri temsilcileri arasından Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından tespit edilen 100 katılımcıya elektronik ortamda gönderilmiştir. Daha sonra, 100 katılımcı ile 3 gün süren atölye çalışmalarında Delphi 1. aşamanın bulguları katılımcılara sunulmuş ve seçeneklere odak grup çalışmalarında yaptıkları tartışmalarla son hallerini vermelerini sağlanarak Dephi 2. aşama tamamlanmıştır. Ardından, akademik danışmanların ve Çevre ve Orman Bakanlığı uzmanlarının desteği ile Dephi 2. aşamanın sonuçları analiz edilerek rapora son hali verilmiştir.
Rapor için temel oluşturan materyaller şunlardır:
Proje kapsamında yapılan anket çalışması ile derlenen bilgi ve görüşler,
Çalışma toplantısı çıktıları,
Biyolojik çeşitlilik ile ilgili mevcut mevzuat,
Biyolojik çeşitlilik ile doğrudan veya dolaylı olarak ilgili olan ve çeşitli alanlarda hazırlanmış strateji, plan ve programlar (Türkiye Ulusal Çevre Stratejisi ve Eylem Planı, Türkiye Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Stratejisi Eylem Planı, Türkiye Bitki Genetik Çeşitliliğinin Yerinde Korunması Ulusal Planı, Karadeniz’in Korunması ve Rehabilitasyonuna İlişkin Eylem Planı, Özel Deniz Koruma Alanlarının Korunması Akdeniz Eylem Planı, Çölleşme ile Mücadele Türkiye Ulusal Eylem Programı, Bilim ve Teknoloji öngörü belgesi Vizyon 2023, Ulusal Kalkınma Planı, vb)
Çeşitli kurumlar tarafından yürütülen projelerin çıktıları.
B. ÖNCELİKLERİN BELİRLENMESİ, HEDEFLER VE ENGELLER
Kutu II – Lütfen mevcut verilere ve bilgilere dayalı olarak ülkenizde biyoçeşitliliğin farklı bileşenlerinin durumu ve gidişatının genel bir değerlendirmesini sununuz.
Türkiye , Avrupa ile Asya arasında hem kültürel, hem de doğal bir köprü konumuna sahip olması ve iklimsel ve coğrafik farklılıklar göstermesi sebebiyle zengin bir biyoçeşitliliğe sahiptir. Türkiye her biri kendine özgü türlere ve doğal ekosistemlere sahip 3 farklı biyo-coğrafik bölgeden oluşmaktadır. Yaklaşık 3000 tanesi ülkeye özgü endemik türlerden oluşan 11.000 bitki türüne ve 80.000 üzerinde fauna türüne sahiptir. Ayrıca tarım bitkilerinin yabani akrabalarının 2 ana gen merkezi ile göçmen kuşların 3 ana güzergâhı da Türkiye’de yer almaktadır.
: Türkiye Avrupa- Sibirya, İran- Turan ve Akdeniz olmak üzere 3 farklı biyo-coğrafik bölgeyi içermektedir. Bu bölgeler arasındaki geçiş zonları ile beraber çeşitli ekosistemleri barındırmaktadır. Besin olarak yetiştirilen tahılların pek çoğu Türkiye’ye özgü yabani türlerden türetilmiş olduğundan, ekonomik açıdan belki de en önemli ekosistem "step" ekosistemidir. Pek çok tür ve çeşitteki canlı için uygun beslenme, üreme ve barınma ortamı olan sulak alanlar ise, tropikal ormanlardan sonra biyolojik çeşitliliğin en yüksek olduğu ekosistemlerdir. Bu ekosistemler nesli tehlike altında ve endemik olan birçok tür için hayati öneme sahiptirler. Bu ekosistemlerde önemli tahribatlar meydana gelmiş olup, tümünde endemik, tehlike ve tehdit altında olan ya da yok olmuş türler tespit edilmiştir. Biyoçeşitlilik kaybının en fazla olduğu ekosistemler step ekosistemleri ve kıyı alanlarıdır. –
2001 yılından sonra Türkiye’deki korunan alanların ülke yüzölçümüne oranı %4’den yaklaşık %6’ya yükselmiştir. Ancak mevcut yasalar step ekosistemindeki biyoçeşitliliği korumaya yönelik hükümleri içermediğinden, bu ekosistemlerde biyoçeşitlilik kaybı devam etmektedir.
- Ex-situ koruma kapasitesi ve korumaya alınan materyal sayısı artmış, fakat bu çalışmalar kültür bitkileri ve onların yabani akrabaları ile sınırlı kalmıştır.
- Yeni yasal düzenlemelerle koruma ve sürdürülebilir kullanım yönünde olumlu adımlar atılmış(Mera kanunu, Çevre kanunu vb), fakat biyoçeşitliliği olumsuz etkileyen yeni yasal düzenlemelerde yapılmıştır.( Turizm Teşvik Kanunu ve Maden kanunu v.s. gibi)
- Orman alanlarının ülke yüzölçümüne oranı % 26,6’dan % 27,2’ye yükselmiş ancak bu ormanların yarısı bozuk orman statüsünde olup artış ağaçlandırma sahalarında sağlanmıştır. Ayrıca orman yangınlarında artış olmuştur.
- Medyanın çevrenin korunması ile ilgili konulara ilgisi ve bu alanda yapılan program sayısı artmış, halkın doğal çevreye karşı koruma duyarlılığı ve bilinç düzeyi geliştirilmiş fakat insan faktörlü biyoçeşitlilik kayıpları devam etmiştir.
Türkiye sahip olduğu Biyoçeşitliliği yüksek öncelikle ve Biyoçeşitlilik sözleşme maddeleri ile uyumlu bir şekilde koruyabilmek için gerekli yasal, kurumsal ve personel altyapısına sahip olmasına rağmen, kısıtlı kaynaklar ve kurumlar arası eşgüdüm eksikliğinden koruma etkinlikleri arzu edilen düzeyde değildir.