ÇEVİrmeniN ÖNSÖZÜ


MEKTUP 63 Tarih: 3 Saler I33U



Yüklə 0,99 Mb.
səhifə20/34
tarix28.07.2018
ölçüsü0,99 Mb.
#60709
1   ...   16   17   18   19   20   21   22   23   ...   34

MEKTUP 63 Tarih: 3 Saler I33U


1-Şü'lerin nass'ları hüccet değildir.

2-Neden unlardan haşka kimse ihrac etmenıiş.

3-Onun dışındaki nassların faı, lasını istemek.

1-Bu ııass'ların sünnile.re karşı hüccet suyıltıcak tarrılı yııkıur, ıira cınlurca ishat edilmiş deeildir.

2-Fğcr s:ıhitse. neden ıııılar da şüler gihi ihı_r cımemişlerdiı'?

3-Şu hulde gelin Elıl-iSüııııet hızdislerinin hu mevıuduki kısmııııı dünelim. Ves-selam


MEKTUP 64 Tarih: 4 Safer 1330


1-İstediğiniz üzere bu hadisleri irat ettik.

2-Cumhur'a karşı olan hüccetimiı, onların "sahihleridir”

3-Bizim Sahihleri ihrac etpıemelerinin sebebi.

4-Verâset nassına değinmek.

1-Biı hu nasları, bilginiz olsun diye size nakleLtik, aynı zamanda bunları bizden siz istemiştiniz.

2-Sizin Sahihlerinizden daha önce takdim eLLiğimiz hadislerin size karşı hüccet ııluşu bize göre yeterlidir.

3-Bu nas'lann neden ihrac edilmediğine gelince. O da Ehl-i beyte karşı kiulerini gizleycnlerde tanıdığımız hastalıktandır. Onlar ki zamanı evvel firaunlarının hizbinden ve sulta sahiplerinin kullarıdır. Onlar, Eh1-i BeyLin faziletlerini gizlemeğe, onların nurunu söndürmeğe bütün kuvvet ve imkânlarıyla çalışanlardır. Halkı, oııların menkıbelerini, hususiyetlerini çeşitli yöntemlerle müsâdere eLmeğe teşvik ettiler. Kâh paralarıyla, kâh makam vaâdiyle, o da sökmezse sopa ve kılıç-larıyla. Sizde .iyi biliyorsunuz ki, imâmet nasları ve Hilâfet vasiyetleri zalimlerin en korktuğu şeylerdir. Zira bunlar tahtlarını sarsar, saltanatlarının temelini dipten oyabilirdi. Bu nass ve ahtlerin. onların ve yardımcılarının elinden sâlimen kurtılup, bizim elimize geçmesi büyük mûcize sayılır. Zira Ehl-i BeyLe karşı cılanların hepsi makamlarında kurulmuş, onları sevenlerc her türlü işkenceyi revâ görüyorlardı. Hatta onları <ı kadar sıkıştırıyorlardı ki. bir çıığu vâlilerin adaletinden hile umutsuzluğa düşüyorlardı. ( 1 ) Birisi Hz. Ali'yi övgüyle andı mı vay haline. Ona her türlü kötülük yapılır. malı elinden alınır ve bcıynu bile vurulurdu. Onun faıiletlerini saydığı için kaç dili kopardılar. Ona hürmetle bakan kaç gözü oydular. Onun menkibelerine işaret eden kaç eli kestiler... Onu sevenlerin nice evlerini yaktılar, hurma ağaçlannı kesip üzerine astılar.

Hadis ve tarih alimlerinin çoğu da bu cahhar hükümdarlara ve onlann adamlanna Allah gibi tapıyorlardı. Onlara yaranmak için her türlü tahrifatı yapıyorlardı. Aynı şimdiki zamanımızda da gördüğümüz gibi. Hâkimlerin rızasına mazhar olabilmek için ister haklı ister haksız onların siyasetlerini destekleyenleri, doğru olsun, yalan olsun onları tasdik edenleri görmüyor muyuz? Hâkim, bir fetva verip onlardan fikirlerini sorduğu zaman, fetvası kiLap ve sünnete muhalif olsa bile onu teyid elmeğe koşuşmuyorlar mı? Neden`?

Çünkü ya işgal ettikleri bir makamı kayhetmemek, veya bekledikleri bir rütbeyi elde etmek için...

Böylelerinin, hükümdarlar ve valilerin nezdinde, derecesi yüksek, sözü geçerli ve şefâatleri makbul olur... İşte bunlar Hz. Ali ve "Beyt'i Nübvevvet ehli" ile ilgili doğru hadislere karşı çıkar, onlann faziletlerini ihtiva ettiği için hemen taassup gösteıip reddeder ve bu hadislert rıvâyet edenleri Rafızilikle itham ederlerdi. Aynca bunlann her yerde fıkirlerini destekleyecek kendileri gibi dünyacı adamları vardı.

Kendilerinden duyduklan, doğiu hadisleri reddeden demeçleri. hüccet sayar ve âmme'nin arasına yayarlardı...

Orada hadis sahiplerinden bir takım daha vardı ki, Hz. Ali ve Ehl-i Beyt'in faziletini içeren hadisleri korku belası terkedip o dalkavuklann söylediklerinin doğruluk derecesini soran insanlara, fıtnc çıkmasın diye kaçamaklı cevaplar verirlerdi...

Bütün bunlar yetmiyormuş gibi, o mâhut hâkim ve vâliler, halk'ı Emirülmüminin Hz. Ali ye sövmek için sıkıştınyor, bu uğurda kimisini para, kimisini de tehdid yoluyla kendi hesaplanna çalışmayı temin ediyorlardı. Hz. Ali'yi, henüz okuma yazma öğrenmekte olan çocukların defterine tiksindirici şekillerle resmedip, onlara, önun hakkında kulakları tıkatacak kadar kölü şeyler anlatıyorlardı. Ve hatta bu bedbaht herifler, müslüman ümmetinin minberinden, ona lânet okumayı bayram ve cuma namazlannın sünneti haline getirmişleıdi... "Cenab-ı Allahın nûru sönmez" olmasaydı, hilafeti hakkındaki. bu doğru hadisler bize kadar ulaşamaz, onun faziletleriyle taşan nas'lar bu kadar mütevâtir olmazdı.

Vallâhi bendeniz Yüce Allahın kulu ve Resûlünün kardeşi olan Hz. Ali'ye bahşetmiş olduğu şu müstesna fazıl ve liyâketlere şaşıyorum ki, nûru bütün engellere rağmen o bırikeıi karanlıklan, kopan fırtınalan ve çalkanan dalgaları yanpta âlemin üzerıne gün ortasındaki güneş gibi nasıl doğabilmiştir..

4-Bütün bu duyduğunuz kesin delillere ilâveten "verâset”

nassı vardır o da başlı başına beliğ bir "hüccet" olduğu gibi sizi tatmin edecek mâhiyettedir. Vesselam.

DİPNOT :

1- İbin ebi'l-hadid'in (Neheül - belağa şerhi'nin 3.

Cildi'nin IS'inci saıfasına bakın Orada, Ehli beyt ve , sia'sına o günlerde yapılan ezfıetlerin bir kısmını göreceksiniz.

MEKTUP 65 Tarih: 5 Safer 1330


Bize, Ehl'i - Sünnet yolundan, verâset hadisini anlatın. Vesselam.

MEKTUP 66 Taıih: 5 Safer 1330


1."Hz. Ali Peygamber'in (5AV) vârisidir”

Hiç şüphe yok ki, Resulullah (s.a.a) diğer bütün Nebilerin vasilerıne hikmetlerınden ne derece mıras bırakmışsa kendileri de Hz. Ali ye ilim ve hikmetlerinden o kadar bırakmıştır.

Bunun için demiştir ki (s.a.a): "Ben ilmin şehriyim, Alide onun kapısıdır. İlim kazanmak isteyen kapıya yönelsin.”

Kezâ demiştir ki: (s.a.a): "Ali ilmimın kapısıdır: ve benden sonra ümmetime peygamberliğimi izâh edecek olandır; Onu sevmek imân, buğzu ıse nifakur" hadis... Yine ona bir seferinde şöyle der (s.a.a): "Sen benim kardeşim ve vârisimsin..:

Senden neyi miras alacağım?" Sorduğunda ise "Bendeu önceki Enbıy_nın miras olarak bıraktıklannın aynısını" (1).der... "Bureyde"nin hadisinde, Hz. Ali nin vârisı olduğuna dair kendisinin (s.a.a) koyduğu nas açıktır. (2) Ayrıca "Dâr”

yurt hadisi sizi tatmin edecek mahiyettedıyr, zıra Hz. Ali peygamber (s.a.a) hayatt in _ğaû;_ Almhn n vari amımki, ben onun kardeşi, amcası _ 3 kim onun üzerinde benden daha çok hak sahibidir" derdi.. ( )

Ona bir defa: "Amcan varken (Abbas amcası) nasıl amcanın oğlunun vârisi oluyorsun" diye sordular. Şöyle cevap verdı: "Resûlüllah (s.a.a) bir gün Abdülmüttalip oğullarını evine davet etti hepside akrabaları idi Çanlara yemek yaptırdı, hepsi doy e_2ya; E a Abdülmut âliphoğulları! medi. Onlara şöyle hitap İnsanlara umûmı, size ise husûsi olarak gönderildım; hanginiz benim kardeşim, sahibim ve vârisim olmak şartıyla bana biat eder?" Hiç kimse kalkıp-ben demedi. O kalkıpde'Ben hepsinden daha küçük yaştaydım. Ayağ olurum yâ Resûlellah dedım. Bana otur dedi ve sözleıini üç kere tekrarladı, fakat yine kimse kalkmadı: her seferinde kalkıp: "ben olurum" diyordum; üçüncüsünde elini elime vurarak: "Benim kardeşim, sahibim ve vârisim sensin" dedi.

İşte onun için amcamın oğlunun mirası, amcam sağ olsa bile bana düşmektedir.(4)

Hâkim "Müstedrik"inde (5) Zehebi de "Telhis"inde, kat'iyetle doğro olduğuniı beyan ettikten sonra şu hadisi ihrac ederler: "Kusem bin Abbasa sorarlar: "Nasıl Ali Resûlullah'ın vârisi oluyor da siz ölamıyorsunuz?" Şöyle cevap verir: "Çünkü o, hepimizden önce peşinden koşan ve hepimizden fazla ona yapişandır." Biz de diyoruz ki: Halk Hz. Alinin Resûlullahın vârısi olduğunu biliyordu, fakat bu verâsetin kendisine hâs olduğunun nedenini bilmiyorlardı.

Onun için Kâh A1'ı'ye kâh Kusem'e sorma ihtiyacını duymuşlar ve duydu-ğunuz cevabı almışlardır...- Hâkim, Kusem'in hadisini ihrac ettikten sonra şöyle der: Bana, kadılann kadısı Ebü 1 Haşan Muhammed el-Hâşimi dedi ki:

Ebu-Ömer E1-Kâd'ı'den duydum, o da ismail bin ishak E1Kâdiden; Kusem'in dedikleri zikredilince şöyle dediğini duyduğunu söyler: Miras, ya neseple veya velâyetle olur.

İlim ehli arasında bu hususta hilaf yoktur. Ve herkesçe bilinmektedir ki ilimde, peygamberin (s.a.a) vârısi Hıe. Ali olmuştur.

Zira bu hususta haberler mütevâtirdir. Bilhassa Ehl-i beyt tarikinden gelen hadislerin hesabı yoktur. Nitekim "vasiyetin"in açık nasslan bize yeter de artar, Vesselam.

DİPNOT:


1-32. mektup’ta zikretmıştik.

2- 68. mektuba tekrar bakabilisiniz.

3-Bu sözler aynen Hz. Ali'ye ait olduğu sâbittir; Hâkim, "Müstedrik'te, sahih bir senetle, Buhâri"ve Müslim'e uymak , rartıyla ihraç eımi, stlr (C. 3;S., 126) Aynı zamanda Zeheb’de "Telhls"inde doğru olduğunıi itiraf etmlştir.

4-Bu hadis sâbit ve yaygındır; bir çok ki_i ihraç etmiPtir;

Bunlardan: Diyâaddin El-makdist, ibtn Carir ve Ne.râi Nesâi "Hasaist Alevviyyesin'in (S. 18)'e bakın!.. ayrıca "kenzul-ummal"ın 6155 hadisi olup (C. 6; S. 408)'de mevcuttur... Keza ibn ebil-Hadid Tabari'den nakletmiş ve (Nehe)inde (C. 3; S. 255) meveuttur... Aynı zamanda İmam Ahmed'in "müsned"inin (C. 1;S. 159)'a bakarsanız, hadisi olduğu gibi görürsünüz.

5-(C. 3; S. 125)te. İbin ebi Şeyba'dan ihrac eder, ayrıca "Kenzul-ummal"dada mevcuttur.



Yüklə 0,99 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   16   17   18   19   20   21   22   23   ...   34




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin