MEKTUP 41 Tarih: 3îMuharrem 1330
"İman edenler" Çoğuldur, Nasıl tekii olarak kullanılıyor;._
Size itiraz edilirken denilebilir kz; "İman edenler, Namaz kılanlar ve Rükûda iken zekât verenler" haki_cat'te çoğuldur...
İmam (KV) tek olduğu halde nasd-kendisine çoğulla hitap ediliyor. Size bu sonı sorulsa cevabınız ne olur acaba?
MEKTUP 42 Tarih: 4 Muharrem 1330
1-Araplar, Çoğulla Tekil'i tâbir ederler.
2-Bunun Pâhitleri.
3-İmam Tabsrsi'nin zikrettikleri.
4-Zemahşeri'nin zikrettikleri.
1-Cevap: Araplar bazı nüktelerde icabederse, "Tekil" yerine maksatlannı "Çoğul"la ta'bir ederler.
2-Bunun şâhidi "Ali-İmran"daki şu Ayel-i Kerimedir;
Meâli: "İnsanlar size karşı toplandılar, onlardan sakının demelerine rağmen, onlar imanlannı arttırarak "Allah, bize yeter, zira o vekillerin en âlasıdır" dediler. bunu söylcyen yalnız bir kişidir, Nuaym bin Mesûd E1-Eşcai idi. Bütün müfessir ve Muhaddisler bunda müttefiktir. Cenab-ı Allah, tek bir kişi olduğu halde ona çoğul tabirini kullandı. Buda onun sözlerine kulak asmayıp onun ihtarını önemsemeyenlerin durumunun büyüklüğünü göstermek içindir. Zira Ebu-Süfyan bu adama sırf Müslümanları korkutup geri dönmeleıini sağlamak için on deve vermişti. İşte o gün onlara söylediğı sözlerin bir kısmı böyle idi: "Insanlar, size karşı toplandı, onlardan korunun." Bu sözlerinden bir çok müslüman etkilendi ve Peygamberle beraber gitmekten soğudu.. Lakin Peygamber (s.a.a) yetmiş atlı savaşçıyla çıktı ve hepsi sağ salim geri döndü. Bunun üzerine Ayet-i Kerime nâzil odu... Yâni Peygamberle (s.a.a) beraber çıkan yetmiş kişinin, kimseye kulak asmadan bu fedakârlığı, gösterdiklerini dile getirip övmek. Aslında burada o kişiye çoğul, hitap etmekte onurlu bir nükte meveuttur; zira Peygamberle (s.a.a) çıkan 70 kişiyi övmek onun vasıtasıyla daha bclagatli oluyor. Eğer kendilerine bir adamın: "İnsanlar size karşı toplandılar" demeseydi, bu kadar beliğ olmaya caktı. Nitekim bu ayet'in, Kur'an-ı Kerim'de, Hadiste ve Arapların kelâmında eşleri ve benzerlerine her zaman rastlamak mümkün. Başka bir âyette Cenab-ı Allah Şöyle buyuruyor.. Meâli: "Ey iman edenler... Allah'ın size bahşettiği nimePi hatırlayın... Hani bir kavim, ellerini size uzatmağa yeltendiği zaman, Allah onlara mâni olup, ellerinden sizi korudu." Ki, onlara el uzatmağa yeltenen sadece bir kişiydi.
O'da Muhârip kabilesinden Gavres isminde bir şahıs;
bazıları da Nadir kabilesinden Amrü bin Cehhaş olduğunu söyler. Bu adam kılıcını çekip sallar ve Peygamber'i (s.a.a)
vurmak ister. Fakat Cenab-ı Allah Azze ve Cell, ona mani olur; nasıl mani olduğunu Muhaddisler ve Müfessirler tahric etmiştir. İbni-Hişâm, "Siret"in üçüncü cüz'ünde "ZatürRik_'_Gazvesini zikrederken bu olayı anlatır.
Cenab-ı allah, bu adama "tek" olduğu halde Müslümanlara Peygamberlerinin (s.a.a) kurtulmasıyla kendilerine Allah tarafından bahşedilen nimetin azemetini izah etmek için çoğul sıfatını vişrmiştir. "Mübahele" âyetinde ise: "Çocuklarımız, kadınlanmıı, nefislerimiz" derken Hasan, Hüseyin Fatıma ve Ali kasdedilmiştir. Hepsi birden çoğuldur elbet, ama ayıracak olursak; Fâtıma tek olduğu halde "Kadınlanmız" Ali'de tek olduğu Halde "Nefislerimiz" denmiştir.
Daha evvel dediğimiz gibi bılnun benzerleri sayılmayacak kadar çoktur.
3-Imam Tabarsi, "Mecmaul-Beyan'ınSa bu âyeti tefsiı ederken şöyle der; "Emir-ül mû'minin'e çoğul sıfatının takılmasından maksat, tâzim ve tebcildir. Zira Lügat'çiler "Tekil" yerine "Çoğul tâbirini" Tazim" maksadıyla kullanırlar" ve der ki: "Bu gibi tabirler onlann sözlerinde kanıt göstermeye hâcet bırakmayacak kadar meşhurdur.
4-Zemahşeri ise "Keşşâında başka bir noktaya dokunur;
der ki: "Eğer, kasdedilen nasıl Ali olabilir? Zira söz çoğul sözüdür," dersen derim ki: Kasdedilen tek bir şahıs olduğu halde "Çoğul"la sıfatlandınlmasının sebebi, diğer insanlar da onun bu hareketini benimsesin ve aynısını yapmaya rağbet gösterirlerse kendilerde böyle bir mükâfata mazhar olacaklannı anlasınlar; aynca "Müminlerin ahlakı böyle olmalı".
mesajını vemıek ve ihsan ve sadakanın lüzumu vuku bulduğu zaman, tBhipedilmeyeceğini, hatta namazda olsalar dahi namaz"dan sonrasıiıa bırakılmaması gerektiğini tenbih etmek içindir.”
5-Bu bahiste benim de bir "Nüktem" var ki, daha hoş ve daha zariftir; o da şu: "Tekil", yerine "Çoğul" sıfatımn kullanılmasındaki gaye, Hz. Ali ve Hâşim oğullannı sevmeyenleıi ve bir çok münafıkı tahrik etmemek. Zira onlar bu ibâreyi "Tekil" sigasında duymaya tahammül edemezler.
Eğer doğrudan "Tekil" sıfatı kullanılmış olsaydı, mânayı saptu;ma emelleri ortadan kalkacak, itiraz edecek hiç bir sebep bulamıyacaklar, ye'se kapılınca da İslama zarar getirecek bazı hareketlerde bulunabilirlerdi. Onun için âyet "çoğul”
sıfatıyla geldi ki, kızıp her hangi bir taşkınlık yapmasınlar...
Daha sonra "Nas"lar çeşitfı ibarelerle birbirini takip eder ve Cenâbı Allah "Velâyet" meselesini onlara tedricen sunmaya devam eder... Tâ ki, Allah-u taâlâ dini ikmal edip nimetini tamamlayıncaya kadar.
Böylece Peygamber (s.a.a) Peygamberlerin insanlara alışmadıklan bir ; şeyi kendilerine sunarken nasıl davranılması icabediyorsa öyle davranmıştır... Eğer bu âyet, "tekil" le tahsis edilmiş bir ibareyle gelseydi, kulaklannı parnıaklanyla tıkaz, başlannı esvaplarıyla örter, inkârlıkta ısrar eder, kibirlenir de kibirlenirlerdi... Bu hikmet bilindiği gibi, Emir'ül-mûminin ve Ehl-i Beyt'in faziletlerini içeren bütün âyetlerde meveuttur.
Bizi Hüdâya sevkeden Allah'a bin şükür olsun. Vesselam.
MEKTUP 43 Tarih: 4 Muharrem 1330
Sözün gelişi (Siykk) dostluk veya benzerine delatet ediyor.
Atalanmza rahmet... Hiç bir ek ve tereddüte mahal Bıralnııadınız........ Böylece şüpheler defolup, hakikat bütün açıklığıyla meydana çıkmış oldu. Sadece bir mesele kalıyor o da âyet'in "nehiy" siyâkıyla geldiğini iddia etmek,"yani kâfirleri size veli seçmeyin.' Ondan evvelki ve sonraki âyetleri bunu gösteriyor. Bunu da âyetteki vefı kelimesinden çıkan maksadın yarduncı, dost ve benzerlerine karine gösterilebilir.
Cevabınız nedir? Buyurun!.. Vesselam.
Dostları ilə paylaş: |