MEKTUP 67 Tarih: 6. Safer, 1330
“Vasiyetten bahsetmek.”
Ehl-i Sünnet Ali’ye yapılan vasiyeti bilmzelzer; hatta hiç bir nass’ını araştırmış değiller. Lütfedip izah ederseniz müteşekkir olurum. Vesselam.
MEKTUP 68 Tarih 9 Safer 1330
“Vasiyetin Nass’ları.”
1 - Vasiyetin nas’ları, tahârat sembölü-Ehli Beyt tarafından gâyet mütevâtidrdir. Gerçi 20. mektupta başkalarının yolundan gelen hadisler de sizi tatmin edecek mahiyettedir. Nitekim orada duyduğunuz gibi Peygamber (s.a.a): “Bu benim kardeşim ve vasimdir. Ve içinizde halifemdir, onun sözünü dinleyin ve ona itâat edin “sözlerini defalarca tekrar etmiştir.
Muhammet Bin Hamit Er-Râzi, Bureyde’ye dayandırdığı bir hadiste Resülüllah’ın (s.a.v.) şu hadisini tahric eder: “Her Peygamberin bir vasisi vardır, benim vasim ve vârisim Aliş bin Ebi Talip’tir.”
Tabarâni de “Kebir’inde, Selman Farisi’ye dayandırarak şu hadisi tahric eder: “Resûlûllah’ın (s.a.a) dedi ki: “Benim vasim, sır yerim ve benden sonra bırakacağım en hayırlı olup, borcumu ödeyecek olan kişi, Ali Bin Ebi Talip’tir.”
Aleyhisselam. Bu Nas onun, vasisi ve ondan sonra insanların en faziletlisi olduğunu içerdiği gibi, halifeliğine de delâlet ettiği, aklı başında olan herkesçe gizlenmiyen hakikattir.
Ebû-Nuaym, Enes’ten şöyle tahric eder: “Resülullah (s.a.a) bana dedi ki: “Ya Enes!... Bu kapıdan ilk girecek olan; Müt-takilerin imamı, Müslümanların efendisi, vasilerin sonucusu ve yüzü pak, alnı açıkların kumandanıdır.” Enes diyor ki: “O anda Ali geldi ve Resûlüllah (s.a.a) onu görünce sevinçle ayağa kalktı ve onu kacaklayarak dedi ki: “Sen benim yerime tediye edeceksin ve benim sesimi onlara duyuracaksın ve onlara üzerinde ihtilafa düştükleri meseleleri izah edeceksin.”
Tabarâni “Kebir”inde Ebi Eyyüb El Ensari’ye insanden şu hadisi tahric eder: “Resülullah (s.a.a) Fâtıma’ya dedi ki: Yâ Fâti-ma!.. Bilmez misin ki, Ceban-ı Allah yeryüzündeki insanlara bakrak onların arasından babanı seçti ve onu peygamber ilan etti. İkinci defa baktı ve kocanı seçerek seni onunlar evlendirmem ve onu vasiy kabul etmem için bana vahiy indirdi”.
Bakın! Cenab-ı Allah nasıl bütün yeryüzündeki insanların arasından Peygamberi seçtkikten sonra, nasıl vasiyi de seçiyor, zira vasinin de seçlişi aynı usül ve kaide üzerine gerçek-leşiyor. Ve bakın! Nasıl Cenab-ı allah onu kızıyla evlendirmesi ve onu vasisi yapması için vahiy indiriyor. Ve de düşünün! Daha önceki peygamberlerin halifeleri vasilerinden başkaları olmuş mudur? Allahın seçkin kulunu ve peygamberlerin efendisinin vasisini te’hir edip ona başkalarını takdim etmek câiz mdidir? Aynı zamanda henhangi bir kimsenin onun üzerinde hüküm sahibi olmaya ve onu sıradan bir insan gibi tasarrufu altında görmeye yetkili midir? allahın seçtiği bir kimse, bizim seçtiğimiz bir kimseye itâat etmesinin vâcib olmasını mantığa sığdırmak mümkün müdür? Ayrıca nasıl onu allah ve Resûlü seçer de biz kalkıp başkasını seçeriz? (Allah ve Resûlüne karşı isyan edenler apaçık dalâlete sapmış olurlar.” Rivâyetler şunda müttefiktir ki, nifak ve haset ehli epygabmerin (s.a.a) kendisinden bir parça olan Zehra’yı Ali ile evlendireceğini hanımı-kıskanırlar ve derler ki: “Bu öyle bir imtiyazdır ki, yarın Ali buna nâil olursa fazileti meydana çıkar ve ona artık kimse yetişmez;” söylemeklede kalmazlar, vazgeçirmek için Fâtıma’ya karılarını gönderdiler, ona söylediklerinden biri de şu: “Ali fakir’dir onun hiçbir şeyi yoktur” Fâtıma ise onların oyununu ve kocalarının kötü maksadını anlamış Allah ve Resûlünün istediği gerçekleşince Emirülümininin, düşmanlarını kahredecek faziletlerini izhar etmk ister, Babasına: “Ya Resûlellah beni hiç malı olmayan bir fakirle evlendirdin,” der. Bunun üzerine Resûlüllah (s.a.a) kendisine daha önce zikrettiğimiz ve duduğunuz şekilde cevap verir.”
Hatib, İbni Abbas’a isnad ettiği muteber be hadiste şöyle: “Peygamber (s.a.a) Fâtımayı Ali ile evlendirince dedi ki: Yâ Resüllellah beni hiçbir şey olmayan fakir biriyle evlendirdin... Peygamber (s.a.a) ona şu cevabı verdi: Cenab-ı Allah yeryüzündeki insanlardan iki kişi seçti, biri baban diğeri kocan, buna razı değil misin?(2)
Hâkimde “Müstedrek”inde Süreye Bin Yûnus yoluyla Ebû Hüreyre’ye dayandırdığı buna benzer bir hadis tahric eder...”
Hülasa, Resûlüllah (s.a.a) “Kadınların hanımı” olan kerimesine, her acı bir durumla karşılaştığında, Allah kendisine İhsan ettiği nimeti hatırlatırdı. Zira onu ümmetinin en faziletlisiyle evlendirmişti. Bu da ona bütün acıları unutturacak en büyük taziye idi. İmam Ahmed’in “müsned”inde (c.5; s.26) mâ’kal bin Yesâr’dan bu hsusuta tahric ettiği şu hadisi sizi tatmin edecek en büyük şâhittir: “Nebi (s.av.) Fâtıma’nın hasta olduğunu duymuş ve onu görmeye gitmişti. Ona sorar: Kendini nasıl hissediyorsun? Fâtıma “Vallâhi müzminleşti...” Peygamber (s.a.a) onu: Seni ümmetimin müslümanlıktaki en kıdemlis, ilimde en zengini ve akıl ve sabırda en büyüğüile evlendirdim, buna razı değil misin?” der... Bu husustaki haberler çoktur, mektubumuzda hepsine yer vermek imkansız. Vesselam.
DİPNOT
1 - İbni ebi Hâtim, Enes’ten şu hadisi tahric eder: Ebu Bekir ve Ömer Resûlüllaha (s.v.v) gelip Fatıma’yı istediler, susup onlara hiç bir cevapta bulunmadı. Aliye gidip istemesi için tenbihte bulunurlar. Bu hadisi bir çok kişi nakil ve tahric etmiştir.
2 - Bu hasi, aynı söz ve senediyle “Kenz”de mevcut olup 5992’inci hadistir.
MKTUP 69 Tarih: 10 safer 1330
“Vasiyeti inkâr edenlerin hücceti.”
Ehl-i Sünnet ve Cemâat vasiyeti inkâr ederler, bu husustaki hüccetleri ise Buhâri’nin Esved’den rivâyet ettiği şu hadistir: “Aişe’nin huzurunda, Peygamberin (s.a.a) Ali’ye vasiyette bulunduğu zikredilince Aişe şöyle der: (1) Kim diyor onu? Peygamber’i (s.a.a) son nefesinde ben göğsüme dayamıştım. Leğen ve ibrik istedi ve onda gevşeyip öldü; Ali’ye vasiyetten bulunduysa ben nasıl hissetmedim...”(2)
Buhâri “Sahihinde bir çok yoldan tahric ettiği bir hadis’te, Aişe’nin (ra) hep şöyle dediğini rivâyet ediyor:
“Resûlüllah (s.a.a) benim “çenem ve boynum” arasında öldü” çoğu zaman da “Göğsüm ve boynum arasında ölü” üstünde idi... Eğer vasiyete benzer birşey söylemiş olsaydı haberli olurdum” Müslim’in Sahih’inde ise Aişe’den şöyle bir haids var. Orada şöyle diyor: “Resûlüllah (s.a.a) ne bir dinar ne bir dirham, ne bir koyun ne bir deve hiçbir şey bırakmadı; hiç bir vasiyette de bulunmadı”... Yine her iki “Sahih” te musraf oğlu Talha’dan şu hadis önemli; diyor ki, “Abdsullah İbn Ebi Evfa’ya sordum: Peygamber (s.a.a) herhangi bir vasiyette bulunmuş muydu? “Hayır” dedi... “Peki nasıl daha önce halk’a vasiyette bulunuyor da daha sonra neden vazgeçiyor?” diye sorduğumda dedi ki: “Kur’an-ı tavsiye etti”... Bu hadisler iki sahih’te sabit olduğundan sizin iyrad ettiğiniz hadislerden daha doğru olsa gerek, böyle olunca da elbette ki önce onun üzerinde durmak gerekiyor. Vesselam.
DİPNOT:
1 - Bu hadisis Buhâri, “Sahih”inin vasâya “kitabında C.2, S.73” ve yine “Sahih”inin (C.3; s564) Peygamberin (s.a.a) hastalığı babında tahric etmiştir.
2 - İmam Sendi, “nesâi-sünen”inde bu hadise şöyle bir yorum yapmıştır. “Bu demek değildir ki, daha evvel hiç vasiyette bulunmamış veyahut bulunmadan âniden ölmüştür. Zira kendisi (s.a.a) henüz hastalanmadan ölümünün yaklaştığını biliyordu...” Bu sözlerin üzerinde durursanız, ne kadar yerinde olduğunu anlarsınız.
Dostları ilə paylaş: |