Şekil 1. Elazığ İl Merkezinin Kış Sezonundaki SO2 ve PM10 Konsantrasyonlarının Yıllara Göre Değişimi
Hava Kalitesi Kontrolü Yönetmeliği’ne göre SO2 ve PM için kış dönemi ortalama hedef sınır değeri 120 µg/m3’dür. SO2 konsantrasyonu ortalama değerleri incelendiği zaman 1990-1991, 1993-1994, 2000-2001, 2002-2003 yıllarında hedef değerin aşıldığı görülmektedir. 2002-2003 yılından sonra SO2 konsantrasyonu sürekli olarak azalma göstermiştir. SO2 konsantrasyonunun azalmasında 2009 yılından sonra Elazığ ilinde doğalgaz kullanımına geçilmesinin büyük rolü vardır. Çünkü SO2 emisyonunun en temel kaynağı fosil yakıtlardır. PM konsantrasyonu ortalama değerleri incelendiği zaman ise sadece 1990-1991 yılında hedef sınır değerin aşıldığı görülmektedir. SO2 konsantrasyonu 2004-2005 yılından sonra azalma gösterdiği halde PM konsantrasyonunda artışlar görülmüştür. Bu durum, partiküler maddenin yanma dışındaki kaynaklarından ortaya çıkan emisyonların artışına bağlanabilir.
Şehir içi devriye ekipler ile kaloriferli apartmanlarda bulunan kazanların, ateşçi belgesi olan görevlilerce usulüne uygun olarak yakılı yakılmadığının kontrolleri esnasında yakıcıların “ateşçi belgesi olmasına rağmen usulüne uygun yakmadıkları tespit edilmiştir. Belediye tarafından kömürlerin “satış izin belgeleri”nin kontrolleri yapılmakta ve bu kömürlerin kalitesinin değerlendirilmesi amacıyla numuneler alınmaktadır.
Elazığ Altınova Çimento Fabrikası 1954 yılında kurulmuş olup şehir merkezinin çok yakınında toplam 199040 m2’lik parsel alanı üzerinde 39.423 m2’lik parsel alanı üzerinde faaliyet göstermektedir. Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü yetkilileri kendilerine ALO 181, BİMER, vd. yollarla iletilen şikâyetlerin büyük bir çoğunluğunun çimento fabrikasının hava kirliliğine sebebiyet verdiği, toz salınımlarının vatandaşlarda ciddi boyutta rahatsızlık oluşturduğu ve tesisin yerleşim alanı dışına çıkartılması gerektiği konusunda talep geldiğini ifade etmişlerdir.
1.3. Su Kirliliği
Su kirliliği genellikle insan kaynaklı etkenler sonucunda ortaya çıkar. Su kirliliği kullanımı kısıtlayan veya engelleyen ve ekolojik dengeleri bozan fiziksel, kimyasal, biyolojik ve radyoaktif kalite değişimleridir. Su kirliliği, evsel ve endüstriyel atıkların su ortamlarına arıtılmadan ya da yeterince arıtılmadan boşaltılmaları, tarımda verimi artırmak amacıyla kullanılan doğal ve yapay gübreler ile zirai mücadele ilaçlarının aşırı ve bilinçsiz kullanım sonuçları su ortamlarına taşınmalarını, katı atık depo ve dökme sahalarından, maden sahalarından, fosseptiklerden yeraltı ve yüzey sularına karışan sızıntı suları, atmosferden taşınan kirleticiler gibi sebeplerle gerçekleşir. Su kirliliği ile tifo, dizanteri, kolera, çocuk felci, mantar, uyuz, humma, sıtma, trahom, tifüs, beyin iltihabı, bulaşıcı sarılık, vb. hastalıklar bulaşmaktadır.
Elazığ İli’nin toplam su potansiyeli DSİ 9. Bölge Müdürlüğü 2012 yılı verilerine göre 22.677,7 hm3/yıl’dır. Su yüzeyleri toplamı ise 115.170,8 ha alandır. Su varlığı ve potansiyeli Elazığ için önemli bir avantajdır (DSİ Raporu, 2013). İlin toplam kıyı uzunluğu 887,5 km’dir. Kıyı kenar çizgisinin %8’ine tekabül eden kısmı tamamlanmıştır.
1.3.1. Elazığ İli İçme Suyu Kalitesi
Elazığ Kenti’nin su ihtiyacı belediyenin, kamu kuruluşlarının ve sanayi kesiminin açtığı kuyularla karşılanmaktadır. Şebeke suyu, 5 ayrı alanda açılmış kuyular vasıtasıyla yeraltı sularından sağlanmaktadır. Şehrin su ihtiyacı büyük oranda Uluova’da açılmış sondaj kuyularından sağlanmaktadır (yaklaşık 1.100 lt/sn’ye kadar). Kuyulardan toplanan sular Mollakendi Beldesi civarında bulunan P1 pompa istasyonunda toplanmaktadır. Kesrik, Sürsürü ve Kesikköprü yörelerinde bulunan çalışır vaziyetteki 16 kuyudan toplam 434 lt/sn’lik su alınabilmektedir. Kesikköprü derin su kuyuları Elazığ Malatya yolu Hankendi Beldesi Mevkii’nde bulunup bu kuyulardan 100 L/sn’lik debi alınmaktadır. 1.114 m kotundan alınan sular 1.210 m kotundaki depolara iletilmekte ve asbest çimento şebeke borularıyla şehrin batısında bulunan en yakın mahallelerin su ihtiyacı karşılanmaktadır. Sürsürü Mahallesi’nde bulunan 4 adet derin kuyudan alınan 125 L/sn’lik debi Bahçelievler ve Abdullahpaşa Mahallerinin su ihtiyacını karşılamaktadır. Sivrice İlçesi Hazarbaba Kayak Tesisleri civarında bulunan Karaçalı su kaynağından alınan 18 L/sn debideki su, kent merkezine çelik borularla cazibeli iletilerek 72 adet olan ve Karaçalı çeşmeleri olarak adlandırılan ve açıkta akan çeşmeleri beslemektedir.
Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği gereği I. ve II. sınıf yeraltı sularının alındığı kuyu pınar ve infiltrasyon galerilerinin toplu içme suyu temini amacıyla kullanılanların 50 m’den daha az mesafelerde hiçbir yapıya katı ve sıvı atık boşaltımına ve geçişine izin verilemez. Bu koruma tedbirini uygulayabilmek için yeraltı suyu kaynağının 50 m çevresi dikenli tel ile çevrilmeli ve bu kotuma alanı tapu kaydına işlenmelidir. Elazığ Kenti içme suyu kuyularının çevresinde bu tedbirlerin genellikle uygulanmadığı görülmektedir.
Elazığ Kenti’nin bilinen ilk içme suyu şebekesi 1938-1948 yılları arasında galvanizli borularla teşkil edilmiştir. Bu şebeke kısmının nerede olduğu daha sonra değiştirilip değiştirilmediği belli değildir. 1957-1960 yılları arasında font borudan oluşan 65 km’lik ilave bir şebeke İller Bankası tarafından inşa edilmiştir. Mevcut şebekenin yetersiz kalması nedeniyle 1968 tasdikli imar planına göre şebeke projesi yeniden ele alınmış yeni şebeke ve depolar 1985 yılında hizmete girmiştir. Doğukent Mahallesinin depo ve şebekesi 1989 yılı tasdikli imar planına göre teşkil edilmiştir. Hâlihazırda 1.588 km uzunluğunda olan içme suyu şebekesinde eski mahallelerinde font boru ağırlıklı olduğu halde daha sonra inşa edilmiş olan şebekenin % 80-85’i asbest çimento borudur. Küçük Sanayi Sitesi ve civarı ise PVC boruları ile teşkil edilmiştir (Uslu vd., 1998). Yeraltı sularından temin edilen yıllık su miktarı 20.000.000 m3’tür (Elazığ Belediyesi).
Elazığ Kenti içme suyunun % 90-95’i Uluova’da açılmış derin sondaj kuyuları ile yeraltı suyundan temin edilmektedir. Uluova’da yüzey sulamasında çok miktarda sulama suyu kullanılması, zirai faaliyetlerin bu bölgede çok yoğun olması, havza bazlı ve kuyu çevrelerinde uygulanması gereken koruma alanlarının(yeraltı suyu kaynağının 50 m çevresi dikenli tel ile çevrilmeli ve bu koruma alanı tapu kaydına işlenmelidir) belirlenip gerekli tedbirlerin alınmamış olması içme suyu kalitesinin sürekli izlenmesini gerekli kılmaktadır. Uslu, vd.’nin 1998’de şebeke suyu kalitesi ile ilgili yapmış oldukları çalışmada depo çıkışından itibaren bazı şebeke noktalarında koliform bakteri sayısında artış görülmüştür. Otomatik klorlamanın henüz yapılmadığı bu dönemde eski içme suyu şebekesinin bulunduğu kısımlarda 0,2 mg/L’ye kadar amonyum azotuna (NH4+-N) rastlanmış olması şebekeye atıksu sızıntısı olduğunun göstergesidir. Mevcut durumda aynı şebeke noktalarında bakiye klorun tükenmekte olması bu sorunun devam etmekte olduğunun kanıtıdır (Ceylan, vd, 2011). Eski şebekenin bulunduğu mahallelerde boruların çatlaması, paslanması, yumrulanması, vb. nedenlerle kirlenme ve sızıntı olması kaçınılmazdır.
Elazığ Belediyesi OSU İşletmesi yetkililerine göre yıllık ortalama %23 olan su kaçaklarının önlenememesinin nedenleri olarak şebekenin kontrol edilememesi, bazı mahallelerde bulunan şebeke borularının eski olması, yetersiz çapta olması, yeterli sayıda teknik personelin bulunmayışı, bazı kurumlara ölçülmeden su verilmesi, fasılalı su verilmesi ve illegal çekimler şeklinde sıralanmaktadır. Şebekenin kontrol edilememesinin bir nedeni sistemi ve şebekeyi gösteren yeterli detayda planların ve sulama sisteminin olmayışıdır. Şebekenin bir bölümü 150 mm’den küçük çaplı borulardan meydana geldiğinden çap debi açısından yetersiz kalmakta park ve bahçelere ölçülmeden su verilmesi su kaçağı oranını artırmaktadır (Gül, 2007). Şebeke su kaçaklarının en önemli nedenlerinden biri de şebekeden suyu alma noktasından abone su sayacına kadar olan kısmının boru döşenmesinin bina sahibine ait olması nedeniyle bu kısımda meydana gelecek su kayıplarının belirlenememesidir. Kentin dışarıdan göç alan semtlerinde su kaçakları daha fazladır.
Suda organik azot, amonyum azotu ve organik maddeler mevcutsa dezenfeksiyon amacıyla sular klorlandığında, klor öncelikle bu maddelerle birleşerek kloraminler ve kloroform gibi zehirli ve kanserojen klorlu organik maddeleri oluşturmaktadır.
Ünlü ve Tunç 2011’de Elazığ Kenti içme suyu kalitesi ile ilgili yapmış oldukları bir araştırmada su kaynakları ve dağıtma durumuna göre terfi merkezi, depo ve şebekeden alınan örneklerin içilebilme özelliğine etki eden parametreleri tespit ederek içme suyu standartları (TS 266, WHO ve EPA) ile karşılaştırmışlardır. Bu araştırmada bütün su örneklerinin pH’ı 7,5 - 8,12, toplam çözünmüş katı madde (TÇKM) 449-522 mg/L, alkalinite 215-342 mg/L, Ca2+ 35,35-53,11 mg/L, Mg+2 18,75-37,6 mg/L, Na+ 10,83-44,2 mg/lt aralığında bulunmuş ve standart değerlerin içinde kaldığı görülmüştür.
Ölçülen sertlik değerleri 252-348 mg CaCO3/L aralığında olup Dünya Sağlık Teşkilatı (WHO)’nın sınıflandırmasına göre şebeke suyu çok sert grubuna girmektedir. Yaklaşık 27 adet kuyu suyunun karıştırıldığı P1 Terfi Merkezinin suları diğer su kaynaklarına göre Sürsürü, Kesikköprü, Üniversite’de daha az serttir. Alkalinite değerleri Sürsürü, Kesikköprü ve Üniversite kaynaklarından alınan sularda 324-342 mg/L, Uluova’dan alınan sularda ise 215-233 mg/L aralığında değişmiştir.
Elektriksel iletkenlik (EC) değerleri 680-790 ms/cm aralığında değişmiş ve yağışlı aylarda biraz yükselme görülmüştür. Aynı çalışmada sülfat değerleri 13,59-30,90 mg/L aralığında ölçülmüş olup WHO ve EPA (Çevre Koruma Ajansı) ya göre müsaade edilen maksimum değerin (250 mg/L) çok altındadır. Sülfat değerlerinin eski yerleşim ve eski şebekenin bulunduğu mahallelerde daha yüksek çıktığı görülmüştür. Terfi Merkezi (P1) çıkışında 21.13mg/L olan sülfat değerleri eski şebekenin bulunduğu İzzetpaşa ve Yenimahalle’de 30,67- 30,90 mg/L değerlerine yükselmiştir. Diğer eski şebeke ve yerleşim yerinin olduğu mahalleler ile küçük sanayi sitesinde de benzer durumla karşılaşılmıştır. Bu durum şebekeye başka sulardan sızıntı olduğunu göstermektedir. Aynı şebeke kısımlarında bulunması gereken kalıntı klorun bulunmaması da bunun kanıtıdır.
Şebeke suyunu bakteriyolojik bulaşmalardan korumak için belli miktarda kalıntı klorun bulunması gereklidir. TS 266 İçme Suyu Standardı’nda tavsiye edilen kalıntı klor değeri 0,1 mg/L maksimum izin verilen değer ise 0,5 mg/L’dir. Kente önemli miktarda su veren depo çıkısında 0,43 mg/L’lik kalıntı klorun bulunması suyu ilerideki bulaşmalardan koruyamamakta tükenmektedir. Suyun pH’ı 8’e yakın olduğundan daha fazla kalıntı klora ihtiyaç vardır. Ancak bakteriyolojik fekal (dışkı kaynaklı) koliforma rastlanmaması, sadece eski şebekenin bulunduğu bir örnekte 4 EMS/100ml toplam koliforma rastlanması, otomatik klorlama sisteminin bakteriyolojik açıdan çok olumlu etkisi olduğunu göstermektedir. Fakat borulara sızıntı olmadığı anlamına da gelmemektedir (Ünlü ve Tunç,2011). Ölçülen kalıntı klor değeri eski şebekenin bulunduğu mahallelerde ve yeni bir semt olmasına rağmen Doğukent’te 0 mg/L değerine kadar düşmüştür.
Klorür çeşitli kayaçlardan yağışla toprağa ve suya geçmektedir. Yollardaki buzu çözme çalışmaları sonucu yüzeysel akış ile inorganik gübrelerin kullanımı, sulama, drenaj suları deponi alanı sızıntı suları, septik tank çıkış suları vb ile geçmektedir. Klorür, suyun elektriksel iletkenliğini dolayısıyla korozyonunu arttırmaktadır. Klorür değerleri Uluova’dan suyu alan şebeke kısmında 67,48-81,97 mg/L aralığında değişmiş ve şebeke uç noktalarında artış göstermiştir. Diğer kaynaklardan alınan sularda klorür değerleri 9,5-23,99 mg/l aralığında değişmiştir.
1.3.2. Elazığ İli Organize Sanayi Bölgesi ve Hayvan Ürünleri Organize Sanayi Bölgesi Atıksularının Özellikleri ve Arıtılabilirliği
Organize Sanayi Bölgeleri uygulaması, mekânın rasyonel kullanılması, sanayi işletmelerini bir araya toplayarak ekonomik getiri oluşturması, maliyet etkililiği sağlaması, sanayi kuruluşları arasında iletişim, teknoloji ve bilgi değişimini kolaylaştırması, çevre sorunları ve düzensiz kentleşmenin önüne geçilmesi açısından önemli bir araçtır.
Organize Sanayi Bölgelerinde parseller sektörel düşüncelerle optimize edilerek dağıtılmalı, aynı tür sanayilerin bir arada bulunmasına özen gösterilmelidir. Bu durum, çevresel açıdan da önemlidir. Çünkü endüstrilerde sektörlere bağlı bir endüstri için kirletici parametreler ve kirletici özellikleri farklıdır ve ortak arıtım düşünülmesi durumunda benzer sektörlerin bir arada bulunması önem arz etmektedir. Ancak, kurulan Organize Sanayi Bölgelerinde bu durum pek dikkate alınmamıştır. Elazığ Organize Sanayi Bölgesi (EOSB), il merkezine 10 km. mesafede, Yazıkonak Belediyesi hudutları dâhilinde rezerv alanları ile birlikte 475 hektara kurulmuştur. 1, 2 ve 3. Organize Sanayi bölgelerinde toplam 154 sanayi parseli mevcuttur. Üretimde bulunan firmaların sektörel dağılımı Tablo 2’de verilmiştir (Gürtekin ve Ünlü, 2010).
Tablo 2. Elazığ Organize Sanayi Bölgesi’nde Üretimde Bulunan Firmaların Sektörel Dağılımı
SANAYİ GRUBU
|
KURULUŞ SAYISI
|
Gıda Sanayi
|
9
|
Dokuma ve Giyim Sanayi
|
5
|
Orman Sanayi
|
12
|
Kağıt Sanayi
|
1
|
Plastik Sanayi
|
13
|
Kimya Sanayi
|
4
|
Gübre Sanayi
|
1
|
Pişmiş Kil ve Çimento Sanayi
|
3
|
Cam Sanayi
|
2
|
Madeni Eşya Sanayi
|
10
|
Tarım Alet ve Makinaları İmalat
|
2
|
Elektrikli Makinalar Sanayi
|
9
|
Mermer Sanayi
|
13
|
EOSB’de bulunan tesislerden sadece mermer işletmelerinde atıksu arıtma tesisi bulunmaktadır. Bu arıtma tesislerinde fiziko-kimyasal arıtım yapılmakta ve sonuçta atık çamur oluşmaktadır. Oluşan bu çamur EOSB’nin atık sahasına atıl vaziyette bırakılmaktadır. AB uyumu sürecinde OSB’lerde modern ve sağlıklı bir atıksu yönetim sistemi oluşturulması önem arz etmektedir. Ancak bazı mermer işletmeleri atık çamurlarının son zamanlarda Çimento fabrikası tarafından alınarak çimento üretiminde kullanılmaya başladığını ifade etmişlerdir. Bu durumun bütün işletmeleri kapsaması halinde atık çamur hem ekonomik olarak değerlendirilmiş hem de katı atık sahası hacmi azalmış olacaktır. Mermer işletmelerinin atık çamurları ve atık mermer parçalarını ortak olarak ekonomik geri kazanımını araştırmaları gereklidir.
Elazığ Hayvan Ürünleri Organize Sanayi Bölgesinde biri entegre diğeri ise birinci sınıf mezbaha olmak üzere iki tesis ile borsanın hayvan pazarı bulunmaktadır. Her iki işletmenin atıksu arıtma tesisi bulunmaktadır. Bu arıtma tesisleri, klasik aktif çamur sistemi tarzında olup; ızgara, ön çökeltme, havalandırma havuzu ve son çökeltme ünitelerinden oluşmaktadır. Çamur arıtma kademeleri ise bulunmamaktadır. Bir balık işleme fabrikası da işletmeye alınacaktır. Ayrıca bir adet et parçalama ve paketleme tesisi mevcuttur.
Gürtekin ve Ünlü (2010) tarafından EOSB ve Hayvan Ürünleri OSB’den oluşan atıksuyun karakterizasyonu üç ay boyunca aylık periyotlarla alınan 2 saatlik kompozit numunelere göre yapılmıştır. EOSB’de oluşan atıksuların zayıf-orta kuvvette evsel atıksu niteliği taşıdığı tespit edilmiştir. Tablo 3’de EOSB atıksularının kimyasal oksijen ihtiyacı (KOİ), biyokimyasal oksijen ihtiyacı (BOİ5), askıda katı madde (AKM), toplam fosfor (TP) ve ağır metal analizleri sonucunda elde edilen kirlilik konsantrasyonları Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği (SKKY) Tablo 25’te bulunan kanalizasyon deşarj standartlarını sağlamaktadır. Ortalama pH 6,51, KOİ konsantrasyonu 350 mg/L, BOİ5 konsantrasyonu 300 mg/L, yağ gres 57,7 mg/L olarak bulunmuştur. Ağır metal ölçümleri sonucunda ortalama Zn konsantrasyonu 0,799 mg/L olarak bulunmuş, Cu, Pb ve Cr+6 konsantrasyonları ise ölçüm limitinin altında çıktığından tespit edilememiştir. Ayrıca küçük ve büyük OSB’ler ve sektör belirlemesi yapılamayan diğer sanayiler için SKKY’de Tablo 19’da verilen alıcı ortama deşarj standartlarının da fiziksel arıtma (çökelme ve/veya flatasyon) ile sağlanabileceği görülmektedir.
Elazığ OSB’nin atıksu arıtma tesisi bulunmayıp atıksular toplanarak Elazığ Atıksu Arıtma Tesisine verilmektedir. Biyolojik olarak arıtılmış Elazığ Hayvan Ürünleri OSB atıksularının organik madde bakımından kuvvetli evsel atıksu tipinden oldukça yüksek değerlere sahip olduğu belirlenmiştir. Elazığ Hayvan Ürünleri OSB atıksuyunun karakterizasyonunda, ortalama pH 7,13, KOİ 1950 mg/L, BOİ5 konsantrasyonu 1750 mg/L, AKM 960 mg/L, TP 22,6 mg/L, yağ gres 42 mg/L olarak bulunmuştur. Zn, Cu, Pb ve Cr+6 konsantrasyonları ise ölçüm limitinin altında çıktığından tespit edilememiştir (Tablo 3).
Biyolojik olarak arıtılmış Hayvan Ürünleri Organize Sanayi Bölgesi atıksularının kirlilik konsantrasyonları, SKKY Tablo 19’da verilen alıcı ortama deşarj standartlarının ve AKM konsantrasyonları bakımından SKKY Tablo 25’de verilen kanalizasyon sistemine deşarj standartlarının üzerindedir. Bu sonuçlar mevcut arıtma tesislerinin iyi işletilmediğini ya da yapılan arıtmanın yeterli olmadığını göstermektedir. Bu bulguların neticesinde, Elazığ Hayvan Ürünleri OSB atıksuyunun arıtımında mevcut biyolojik arıtma yerine bir ön arıtma (çökelme- koagülasyon/ flakülasyon) yapılması ve bu arıtmadan sonra düzenlemeler yapılarak EOSB atıksuları ile birlikte biyolojik olarak arıtılması en uygun çözüm olarak görülmektedir.
EOSB ve Hayvan Ürünleri Organize Sanayi Bölgesi atıksularının uygun arıtma yöntemiyle (kimyasal çöktürme koagülasyon-flokülasyon, membran, iyon değişimi, aktif karbon, ters osmoz, filtrasyon yöntemleri ve/veya bu yöntemlerin kombinasyonları) tarımsal sulama amacına uygun hale getirilmesi daha uygun olacaktır. Mevcut halde kalması durumunda evsel atıksuyun 5-6 katı daha kirli olan et entegre tesisi atıksularının Elazığ Kenti Atıksu Arıtma Tesisine bağlı olması nedeniyle o tesiste sorunlar yaratması kaçınılmaz olacaktır.
Tablo 3. Elazığ Organize Sanayi Bölgesi Atıksuyunun Karakterizasyonu
Parametre
|
EOSB
|
Elazığ Hayvan Ürünleri OSB
|
Su Kalitesi Kontrolü Yönetmeliği (SKKY)
|
|
Ortalama Konsantrasyon
|
Ortalama Konsantrasyon
|
Kompozit
Numune
24 Saat
(SKKY,
Tablo 19)
|
Kompozit Numune 24 Saat
(SKKY,
Tablo 19)
|
Kanalizasyon Sistemleri Tam Arıtma İle
Sonuçlanan Alt
Yapı Sistemleri
(SKKY, Tablo 25)
|
pH
|
6,51 (6,38-6,65)
|
7,13 (6,68-7,58)
|
6-9
|
6-9
|
6,5-10
|
KOİ(mg/L)
|
350 (180-540)
|
1.950 (1.450-2.400)
|
400
|
300
|
4.000
|
BOI5 mg/L
|
150-300(150-410)
|
1.750 (1.300-2.050)
|
200
|
100
|
-
|
AKM (mg/L)
|
215(170-260)
|
960 (170-1.700)
|
200
|
100
|
500
|
TP (mg/L)
|
6,51(5,07-7,98)
|
22,26 (10,39-32,86)
|
2
|
1
|
-
|
Yağ-gres
(mg/L)
|
52,7 (25-92)
|
42 (30-53,4)
|
20
|
10
|
250
|
Zn (mg/L)
|
0,799(0,192-1,884)
|
t.e
|
5
|
-
|
10
|
Cu (mg/L)
|
t.e
|
t.e
|
3
|
-
|
2
|
Pb (mg/L)
|
t.e
|
t.e
|
2
|
1
|
3
|
Cr+6
|
t.e
|
t.e
|
0,5
|
0,5
|
-
|
t.e= tespit edilmedi
1.3.2.1. Hayvan Ürünleri Organize Sanayi Bölgesi Katı Atıkları
Bu bölgedeki gübrenin ve bitkisel atıkların biyogaz üretiminde kullanılması halinde hem gübre stabilize edilecek hem de enerji kazanılarak tesislerde kullanılabilecektir. Diğer çiftliklerde yaşanan hayvan ölümleri neticesindeki ölü hayvanlar için ve diğer kesimhanelerdeki (tavuk, vd.) kesim işlemi sonucunda oluşan hayvansal atıklar içinde benzer anlaşmaların yapılması gerekmektedir.
Hayvan Ürünleri Organize Sanayi Bölgesinde gübre ve katı atıklar ile koku önemli çevre problemleri yaratmaktadır. Elazığ Belediyesi yetkilileri bu bölgeden toplanacak atıkların bir deponi sahasında depolanıp tabakaların üzerinin kireçleneceği konusunda bu işletmelerle antlaşmaya varıldığını ifade etmişlerdir. Elazığ OSB’de katı atıklar ve ambalaj atıkları (boya kutuları, kimyasal ambalajlar, vb.) önemli bir problemdir. Bu atık ve artıkların tehlikeli atık sınıfına girip girmediği araştırılmalıdır. Eti Krom Fabrikası’nın atık cürufları parke taşı üretiminde kullanılmaya başlanmıştır ve çevre izni devam etmektedir.
1.3.3. Elazığ İli’ndeki Atıksu Arıtma Tesisleri
Elazığ İli’nde Elazığ Belediyesi’ne ait Atıksu Arıtma Tesisi, Gezin Belediyesi Atıksu Arıtma Tesisi ve Sivrice İlçesi Atıksu Arıtma Tesisi mevcuttur. Gezin Belediyesi nüfusundan dolayı köy statüsüne geçtiğinden Gezin Atıksu Arıtma Tesisi Elazığ İl Özel İdare Kurumu’na devredilmiştir. Bu tesis 1.000 m3/gün kapasiteli olup inşaatı tamamlanmış ve faaliyete geçmiştir. Sivrice İlçesi Atıksu Arıtma Tesisi 5.450 m3/gün kapasiteli olup tesisin %95’inin inşaatı tamamlanmıştır. İlçe Belediye Beldelerin atıksu arıtma tesislerini işletmeye alma tarihleri Tablo 4’de gösterilmiştir. İlçe Belediyelerinin atıksu arıtma tesislerinin olmaması su kaynakları üzerinde kirletici yükü açısından baskı oluşturmaktadır.
Dostları ilə paylaş: |