BİRİNCİ BÖLÜM
Duruşmanın Sona Ermesi ve Hüküm
Duruşmanın sona ermesi ve hüküm ( 1412 S. CMUK m 253)
MADDE 223. (25.5.2005 gün 5353 sayılı Kanunla Değişik) - (1) Duruşmanın sona erdiği açıklandıktan sonra hüküm verilir. Beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, mahkûmiyet, güvenlik tedbirine hükmedilmesi, davanın reddi ve düşmesi kararı, hükümdür.
(2) Beraat kararı;
a) Yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmamış olması,
b) Yüklenen suçun sanık tarafından işlenmediğinin sabit olması,
c) Yüklenen suç açısından failin kast veya taksirinin bulunmaması,
d) Yüklenen suçun sanık tarafından işlenmesine rağmen, olayda bir hukuka uygunluk nedeninin bulunması,
e) Yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması,
Hallerinde verilir.
(3) Sanık hakkında;
a) Yüklenen suçla bağlantılı olarak yaş küçüklüğü, akıl hastalığı veya sağır ve dilsizlik hali ya da geçici nedenlerin bulunması,
b) Yüklenen suçun hukuka aykırı fakat bağlayıcı emrin yerine getirilmesi suretiyle veya zorunluluk hali ya da cebir veya tehdit etkisiyle işlenmesi,
c) Meşru savunmada sınırın heyecan, korku ve telaş nedeniyle aşılması,
d) Kusurluluğu ortadan kaldıran hataya düşülmesi,
Hallerinde, kusurunun bulunmaması dolayısıyla ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilir.
(4) İşlenen fiilin suç olma özelliğini devam ettirmesine rağmen;
a) Etkin pişmanlık,
b) Şahsî cezasızlık sebebinin varlığı,
c) Karşılıklı hakaret,
d) İşlenen fiilin haksızlık içeriğinin azlığı,
Dolayısıyla, faile ceza verilmemesi hallerinde, ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilir.
(5) Yüklenen suçu işlediğinin sabit olması halinde, sanık hakkında mahkûmiyet kararı verilir.
(6) Yüklenen suçu işlediğinin sabit olması halinde, belli bir cezaya mahkûmiyet yerine veya mahkûmiyetin yanı sıra güvenlik tedbirine hükmolunur.
(7) Aynı fiil nedeniyle, aynı sanık için önceden verilmiş bir hüküm veya açılmış bir dava varsa davanın reddine karar verilir.
(8) Türk Ceza Kanununda öngörülen düşme sebeplerinin varlığı ya da soruşturma veya kovuşturma şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması hallerinde, davanın düşmesine karar verilir. Ancak, soruşturmanın veya kovuşturmanın yapılması şarta bağlı tutulmuş olup da şartın henüz gerçekleşmediği anlaşılırsa; gerçekleşmesini beklemek üzere, durma kararı verilir. Bu karara itiraz edilebilir.
(9) Derhâl beraat kararı verilebilecek hâllerde durma, düşme veya ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilemez.
(10) Adlî yargı dışındaki bir yargı merciine yönelik görevsizlik kararı kanun yolu bakımından hüküm sayılır.
AÇIKLAMA: Duruşmaya son veren, mahkemenin işten el çektiği kararların; beraat, mahkûmiyet, davanın reddi, davanın düşmesi, yargılamanın durması, görevsizlik, yetkisizlik, hükmün geri bırakılması, ceza ehliyetsizliği nedeniyle ceza verilmesine yer olmadığı, tedbir, evlenme nedeniyle davanın veya cezanın ertelenmesi olduğu belirtilmiştir.
Bunlardan uyuşmazlığın esasını çözen; beraat, mahkûmiyet, davanın reddi, davanın düşmesi, ceza ehliyetsizliği nedeniyle ceza verilmesine yer olmadığı, güvenlik tedbirine hükmetmek , kararlarının hüküm niteliğinde bulundukları açıklanmıştır.
Bu ayırım aynı zamanda hüküm ve kararların tâbi oldukları kanun yolunun belirlenmesinde de kolaylık sağlamaktadır. Hükümlere karşı istinaf yolu ve bunların dışında kalan yargılamanın durması, adlî yargı içerisinde kalan görevsizlik, yetkisizlik ve hükmün geri bırakılması kararlarına karşı da itiraz yolu açıktır.
Böylece yargılamanın durması kararının tâbi olacağı kanun yolu konusunda uygulamada zaman zaman çıkan tereddütler ortadan kaldırılmış, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 17/12/1930 gün ve 23/3l sayılı kararı doğrultusunda bu konunun itirazı kabil kararlardan olması benimsenmiştir.
Davayı sona erdiren kararlar kural olarak duruşma sonunda verilir. Ancak davanın reddi veya düşürülmesi, yargılamanın durması, görevsizlik, yetkisizlik ve maddenin yedinci fıkrasında tanımlanan derhâl beraat kararlarının, duruşma açılmadan, duruşma hazırlığı aşamasında verilmesi olanağı vardır.
Maddenin dördüncü fıkrasında, davanın reddine karar verilebilecek hâller, beşinci fıkrasında yargılamanın durması koşulları gösterilmiştir.
Madde, ayrıca düşmesi hâllerinin varlığı veya yargılama koşulunun gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması hâlinde düşme kararı verilmesi gerektiğini de hükme bağlamıştır.
Karar ve hükümlerde gerekli oy sayısı ( 1412 S. CMUK m 256)
MADDE 224. - (1) Mahkemece karar ve hükümler oybirliği veya oyçokluğuyla verilir.
(2) Karşı oya tutanakta yer verilir; gerekçesi de tutanakta gösterilir.
AÇIKLAMA: Oy çokluğu ile verilen karar ve hükümlerde, azınlıkta kalan hâkimin karşı oyu mutlaka tutanakta gösterilecek ve karşı oy sahibi hâkimin buna ilişkin gerekçesi de tutanağa yazdıracaktır.
Hükmün konusu ve suçu değerlendirmede mahkemenin yetkisi ( 1412 S. CMUK m 257 )
MADDE 225. - (1) Hüküm, ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve faili hakkında verilir.
(2) Mahkeme, fiilin nitelendirilmesinde iddia ve savunmalarla bağlı değildir.
AÇIKLAMA: Dava edilmeyen bir fiil hakkında kendiliğinden yargılama yapılamaz ve hüküm verilemez. Bunun doğal sonucu, iddianamede gösterilen fiil hakkında hüküm kurulmasıdır.
İKİNCİ BÖLÜM
Suç Niteliğinde Değişiklik
Suçun niteliğinin değişmesi ( 1412 S. CMUK m 258)
MADDE 226. - (1) Sanık, suçun hukukî niteliğinin değişmesinden önce haber verilip de savunmasını yapabilecek bir hâlde bulundurulmadıkça, iddianamede kanunî unsurları gösterilen suçun değindiği kanun hükmünden başkasıyla mahkûm edilemez.
(2) Cezanın artırılmasını veya cezaya ek olarak güvenlik tedbirlerinin uygulanmasını gerektirecek hâller, ilk defa duruşma sırasında ortaya çıktığında aynı hüküm uygulanır.
(3) Ek savunma verilmesini gerektiren hâllerde istem üzerine sanığa ek savunmasını hazırlaması için süre verilir.
(4) Yukarıdaki fıkralarda yazılı bildirimler, varsa müdafie yapılır. Müdafii sanığa tanınan haklardan onun gibi yararlanır.
AÇIKLAMA: İddianamede gösterilen fiilin hukuk yönünden değerlendirilmesini yaparken iddia ve savunma ile bağlı olmayan, tümüyle serbest bulunan mahkeme, suçun hukukî niteliğinin değişmesini veya cezanın artırılmasını veya cezaya ek olarak güvenlik tedbirlerinin uygulanmasını gerektiren nedenlerin ilk defa duruşmada ortaya çıkması hâlinde sanığı haberdar edecek ve ona bu konuda savunma olanağı sağlayacaktır.
Bu kurala, ilke olarak, suçun hukukî niteliğindeki değişme sanığın yararına da olsa uyulur.
Sanık istemde bulunursa ek savunmasını hazırlaması için kendisine süre verilir. Ayrıca duruşma aşamasında meydana gelen fiilî ve hukukî değişiklikler nedeniyle iddia ve savunmanın gerektiği şekilde hazırlanabilmesi için de istem üzerine veya mahkemece re'sen, duruşmaya ara verilebilir.
Ek savunmaya ilişkin bildirimler varsa sanığın avukatına yapılır. Sanığa tanınmış haklardan avukatı da yararlanır.
“Suçun hukukî niteliğinin sanık yararına değişmesi, yani iddianamede gösterilen kanun maddesinin öngördüğü cezadan daha az bir cezanın verilmesi gerektiği hâllerde, sanık ve vekiline bu konuyu açıklayan davetiyenin tebliğine rağmen, duruşmaya gelmedikleri veya kendi kusurları nedeniyle davetiye tebliğ olunamadığı takdirde yokluklarında hüküm kurulabilir?.”
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Karar ve Hüküm
Müzakereye katılacak hâkimler ( 1412 S. CMUK m 382)
MADDE 227. - (1) Müzakerede ancak karara ve hükme katılacak hâkimler bulunur.
(2) Mahkeme başkanı, mahkemesinde staj yapmakta olan hâkim ve avukat adaylarının müzakere sırasında hazır bulunmalarına izin verebilir.
Müzakerenin yönetimi ( 1412 S. CMUK m 383)
MADDE 228. - (1) Müzakereyi mahkeme başkanı yönetir.
AÇIKLAMA: Hükümle ilgili müzakerede sıralamanın; dava koşullarının bulunup bulunmadığı, delillerin tartışılması, kovuşturmanın genişletilmesinin gerekip gerekmediği, ispat, nitelik, cezayı artırıcı veya azaltıcı nedenler, temel ve sonuç cezanın belirlenmesi biçiminde yapılması yararlı olabilir ve maddenin gereğidir.
Oyların toplanması ( 1412 S. CMUK 384,385 )
MADDE 229. - (1) Mahkeme başkanı, kıdemsiz üyeden başlayarak oyları ayrı ayrı toplar ve en sonra kendi oyunu verir.
(2) Mahkeme başkan ve üyelerinden hiçbiri herhangi bir konu veya sorun üzerinde azınlıkta kaldığını ileri sürerek oylamaya katılmaktan çekinemez.
(3) Oylar dağılırsa sanığın en çok aleyhine olan oy, çoğunluk meydana gelinceye kadar kendisine daha yakın olan oya eklenir.
AÇIKLAMA: Toplu mahkemelerde müzakere tamamlandıktan sonra oy verme işlemine girişilecektir.
Kıdemsiz üyenin, kıdemlinin ve tüm üyelerin de mahkeme başkanının etkisinde kalabileceği olasılığına yer bırakmamak için mahkeme başkanı en kıdemsiz üyeden başlamak suretiyle ayrı ayrı oy toplar ve sonunda kendi oyunu açıklar.
Hükmün gerekçesinde gösterilmesi gereken hususlar ( 1412 S. CMUK m 260)
MADDE 230. - (1) Mahkûmiyet hükmünün gerekçesinde aşağıdaki hususlar gösterilir:
a) İddia ve savunmada ileri sürülen görüşler.
b) Delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin belirtilmesi; bu kapsamda dosya içerisinde bulunan ve hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delillerin ayrıca ve açıkça gösterilmesi.
c) Ulaşılan kanaat, sanığın suç oluşturduğu sabit görülen fiili ve bunun nitelendirilmesi; bu hususta ileri sürülen istemleri de dikkate alarak, Türk Ceza Kanununun 61 ve 62 nci maddelerinde belirlenen sıra ve esaslara göre cezanın belirlenmesi; yine aynı Kanunun 53 ve devamı maddelerine göre, cezaya mahkûmiyet yerine veya cezanın yanı sıra uygulanacak güvenlik tedbirinin belirlenmesi.
d) Cezanın ertelenmesine, hapis cezasının adlî para cezasına veya tedbirlerden birine çevrilmesine veya ek güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına veya bu hususlara ilişkin istemlerin kabul veya reddine ait dayanaklar.
(2) Beraat hükmünün gerekçesinde, 223 üncü maddenin ikinci fıkrasında belirtilen hallerden hangisine dayanıldığının gösterilmesi gerekir.
(3) Ceza verilmesine yer olmadığına dair kararın gerekçesinde, 223 üncü maddenin üçüncü ve dördüncü fıkralarında belirtilen hallerden hangisine dayanıldığının gösterilmesi gerekir.
(4) Yukarıdaki fıkralarda belirtilen hükümlerin dışında başka bir karar veya hükmün verilmesi hâlinde bunun nedenleri gerekçede gösterilir.
AÇIKLAMA: Anayasanın 141 inci maddesinin üçüncü fıkrası "Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır." ilkesini getirmiştir.
Bu madde ise, yargılamanın sonunda verilen hükmün gerekçesinin neleri, hangi sırayla içereceğini, mahkûmiyet, beraat ve bunlar dışında kalanlar bakımından ayrı ayrı belirtmiştir.
Hangi hüküm türüne ilişkin olursa olsun gerekçenin, akla, hukuka ve maddî olaya uygun, yasal, yeterli ve geçerli olması, sonuca ulaştıran mantıksal zinciri aralıksız ve boşluksuz göstermesi gerekeceği şüphesizdir.
Maddenin söz ve ruhuna göre, bütün bu hâllerde tüm deliller irdelenip tartışılmalı, değerlendirilmeli, ret ve kabul edilenler ve nedenleri açıklanmalı, sonra ulaşılan kanaat; sanığın suç oluşturduğu kabul edilen eylemi yasal unsurları, niteliği ve uygulanması gereken yasa maddesiyle birlikte belirtilmelidir.
Gerekçede, cezayı kaldıran veya hafifletici veya ağırlatıcı yasal ve takdiri hâllerin bulunup bulunmadığı, varsa bu konudaki istemlerin kabul veya ret nedenleriyle temel cezanın belirlenmesine, cezanın ertelenmesine, hürriyeti bağlayıcı cezanın para cezasına, tedbirlerden birine çevrilmesine veya bunların yerine veya ek güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına ilişkin nedenlere veya bu hususlardaki istemlerin kabul veya reddine dair dayanaklara özellikle yer verilecektir. Özellikle Türk Ceza Kanununun 29 uncu maddesi hükmü özenli olarak yerine getirilecektir.
2. Beraat hükmü, suç olarak ileri sürülen eylemin işlenmediğine veya failin sanık olduğunun sabit olmamasına veya sanığın fail olmadığının saptanmasına, diğer yönden eylemin sanık tarafından işlendiği sabit olduğu hâlde suçun yasal unsurlarının bulunmamasına dayandırılabilir.
Beraat kararı;( m 223)
a) Yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmamış olması,
b) Yüklenen suçun sanık tarafından işlenmediğinin sabit olması,
c) Yüklenen suç açısından failin kast veya taksirinin bulunmaması,
d) Yüklenen suçun sanık tarafından işlenmesine rağmen, olayda bir hukuka uygunluk nedeninin bulunması,
e) Yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması,
Hallerinde verilir.
Beraat hükmünün gerekçesinde bunların ve yasal unsurların oluşmaması hâlinin, örneğin sanığın sakınamayacağı bir hata nedeniyle kanunu bilmediği için meşru sanarak suç işlediğini ve bu husustaki yanlış inancının haklılığını kanıtlaması, taksirle işlenenler ve kabahatler ayrık olmak üzere suç kastının bulunmaması, kanuna göre eylemin suç sayılmaması veya suç olmaktan çıkarılması, hukuka aykırılığı kaldıran meşru müdafaa hâlinin bulunması, yasama bağışıklığında olduğu üzere cezalandırılabilme unsurunun eksikliği gibi nedenlerden hangisine dayandığının açıklanması gerekir.
Uygulamada daima rastlandığı üzere, beraatin gerekçesi olarak, delil yetersizliğinin gösterilmesi, suçsuzluk karinesine uyumsuzluğu ifade edeceğinden bu gibi hâllerde sanığın suçsuzluğunun sabit olduğu şeklinde beraat kararı gerekçelendirilmelidir.
“Mahkeme karar gerekçesinde bu hususları ayrı ayrı belirtecektir..”
Hükmün açıklanması ( 1412 S. CMUK m 261 )
MADDE 231. - (1) Duruşma sonunda, 232 nci maddede belirtilen esaslara göre duruşma tutanağına geçirilen hüküm fıkrası okunarak gerekçesi ana çizgileriyle anlatılır.
(2) Hazır bulunan sanığa ayrıca başvurabileceği kanun yolları, mercii ve süresi bildirilir.
(3) Beraat eden sanığa, tazminat isteyebileceği bir hâl varsa bu da bildirilir.
(4) Hüküm fıkrası herkes tarafından ayakta dinlenir.
AÇIKLAMA: Hükmün sonucunu oluşturan hüküm fıkrasının, duruşma sonunda mutlaka tutanağa geçirilmesi gerekir.
Hükmün açıklanması, yazılmışsa gerekçe ve hüküm fıkrasının okunması, gerekçe henüz yazılmamışsa, tutanağa geçirilmiş olan hüküm fıkrasının okunması ve gerekçesinin ana hatlarının sözlü olarak açıklanması suretiyle yapılır.
Hüküm fıkrasının 244 üncü maddede açıklanan hususları içermesi zorunludur.
Sanık hazırsa kanun yolları kendisine bildirilir. Kanuna göre olanaklı ise beraat eden sanığa tazminat hakkı bulunduğu da bildirilecektir.
“Hüküm açıklanırken mahkeme kurulu ve Cumhuriyet savcısı dışındaki herkes ayağa kalkmak zorundadır”.
Hükmün gerekçesi ve hüküm fıkrasının içereceği hususlar ( 1412 S. CMUK m 268)
MADDE 232. - (1) Hükmün başına, "Türk Milleti adına" verildiği yazılır.
(2) Hükmün başında;
a) Hükmü veren mahkemenin adı,
b) Hükmü veren mahkeme başkanının ve üyelerinin veya hâkimin, Cumhuriyet savcısının ve zabıt kâtibinin, katılanın, mağdurun, vekilinin, kanunî temsilcisinin ve müdafiin adı ve soyadı ile sanığın açık kimliği,
c) Beraat kararı dışında, suçun işlendiği yer, tarih ve zaman dilimi,
d) Sanığın gözaltında veya tutuklu kaldığı tarih ve süre ile halen tutuklu olup olmadığı,
Yazılır.
(3) Hükmün gerekçesi, tümüyle tutanağa geçirilmemişse açıklanmasından itibaren en geç onbeş gün içinde dava dosyasına konulur.
(4) Karar ve hükümler bunlara katılan hâkimler tarafından imzalanır.
(5) Hâkimlerden biri hükmü imza edemeyecek hâle gelirse, bunun nedeni mahkeme başkanı veya hükümde bulunan hâkimlerin en kıdemlisi tarafından hükmün altına yazılır.
(6) Hüküm fıkrasında, 223 üncü maddeye göre verilen kararın ne olduğunun, uygulanan kanun maddelerinin, verilen ceza miktarının, kanun yollarına başvurma ve tazminat isteme olanağının bulunup bulunmadığının, başvuru olanağı varsa süresi ve merciinin tereddüde yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmesi gerekir.
(7) Hükümlerin nüshaları ve özetleri mahkeme başkanı veya hâkim ile zabıt kâtibi tarafından imzalanır ve mühürlenir.
AÇIKLAMA: (1)TC Anayasası’nın “Yargı yetkisi Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır” hükmü gereği, hükmün başına “Türk Milleti adına verildiği” yazılacaktır.
(3)Hükmün gerekçesi tümüyle duruşma tutanağına geçirilmemişse, açıklanmasından itibaren onbeş gün içinde yazılıp dava dosyasına konulur.
(6)Altıncı fıkradaki bu hükümle, 4709 sayılı Kanunla Anayasanın 40 ıncı maddesinin ikinci fıkrasında yapılan değişiklik sonucu, Devletin, işlemlerinde ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilerine başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorunda olduğuna ilişkin Anayasa hükmüne uygulama yeteneği kazandırılmıştır.
DÖRDÜNCÜ KİTAP
Mağdur, Şikâyetçi, Malen Sorumlu, Katılan
BİRİNCİ KISIM
Suçun Mağduru ile Şikâyetçinin Hakları
Suçun mağduru ile şikâyetçinin çağırılması ( 1412 S. CMUK ’ nunda yoktur )
MADDE 233. - (1) Mağdur ile şikâyetçi, Cumhuriyet savcısı veya mahkeme başkanı veya hâkim tarafından çağrı kâğıdı ile çağırılıp dinlenir.
(2) Bu hususta yapılacak çağrı bakımından tanıklara ilişkin hükümler uygulanır.
AÇIKLAMA: Şikâyetçi ve mağdur soruşturma veya kovuşturma evrelerinde Cumhuriyet savcısı, mahkeme başkanı veya hâkim tarafından davetiye ile çağrılarak dinlenecektir. Davet konusunda tanıklara ilişkin kurallar geçerli olacaktır.
Mağdur ile şikâyetçinin hakları ( 1412 S. CMUK’ nunda yoktur )
MADDE 234. - (1) Mağdur ile şikâyetçinin hakları şunlardır:
a) Soruşturma evresinde;
1. Delillerin toplanmasını isteme,
2. Soruşturmanın gizlilik ve amacını bozmamak koşuluyla Cumhuriyet savcısından belge örneği isteme,
3. Vekili yoksa, baro tarafından kendisine bir avukat görevlendirilmesini isteme, 4. 153 üncü maddeye uygun olmak koşuluyla vekili aracılığı ile soruşturma belgelerini ve elkonulan ve muhafazaya alınan eşyayı inceletme,
5. Cumhuriyet savcısının, kovuşturmaya yer olmadığı yönündeki kararına kanunda yazılı usule göre itiraz hakkını kullanma.
b) Kovuşturma evresinde;
1. Duruşmadan haberdar edilme,
2. Kamu davasına katılma,
3. Tutanak ve belgelerden vekili aracılığı ile örnek isteme,
4. Tanıkların davetini isteme,
5. Vekili yoksa, baro tarafından kendisine avukat atanmasını isteme,
6. Davaya katılmış olma koşuluyla davayı sonuçlandıran kararlara karşı kanun yollarına başvurma.
(2) Mağdur, onsekiz yaşını doldurmamış, sağır veya dilsiz ya da meramını ifade edemeyecek derecede malûl olur ve bir vekili de bulunmazsa, istemi aranmaksızın bir vekil görevlendirilir.
(3) Bu haklar, suçun mağdurları ile şikâyetçiye anlatılıp açıklanır ve bu husus tutanağa yazılır.
AÇIKLAMA: Yasada ,kişisel davaya yer verilmemiştir; ancak şikâyetçi ve mağdura tanınan bazı önemli haklar ile bunların hukukî durumları, kişisel davacıya göre daha iyi bir düzeye getirilmiştir
Mağdur ve şikâyetçiye son soruşturmada, yani kovuşturma evresinde de, duruşmadan haberdar edilme, kamu davasına katılabilme, katıldığı kamu davasında kişisel haklarını isteyebilme, tutanak ve belgelerden örnek isteyebilme, tanıkların davetini isteyebilme, avukatı yoksa, 251 inci madde gereğince baro tarafından bir avukat atanmasını isteyebilme, davaya katılmış ise kanun yollarına başvurabilme hakları tanınmıştır. Bütün bu haklar, mağdur ve şikâyetçiye anlatılıp açıklanacak ve bu husus tutanağa yazılacaktır.
Mağdur ile şikâyetçinin davete uymamaları ( 1412 S. CMUK’ nunda yoktur )
MADDE 235. - (1) Mağdur, şikâyetçi veya vekilinin, dilekçelerinde veya tutanağa geçirilmiş olan beyanlarında belirttikleri adresleri tebligata esas alınır.
(2) Bu adrese çıkartılan çağrıya rağmen gelmeyen kimseye yeniden tebligatta bulunulmaz.
(3) Belirtilen adresin yanlışlığı, eksikliği veya adres değişikliğinin bildirilmemesi nedeniyle tebligat yapılamaması hâllerinde adresin araştırılması gerekmez.
(4) Bu kimselerin beyanının alınması zorunlu görüldüğü hâllerde üçüncü fıkra uygulanmaz.
AÇIKLAMA: (1)Dilekçede veya tutanağa geçirilmiş olan beyanda belirtilen adrese yapılan tebligata rağmen gelmeyen mağdur veya şikâyetçiye bir kez daha tebligat yapılmaz. Aksi tutum, yargılamanın gereksiz yere uzamasına yol açması kaçınılmazdır.
(4)Ancak, bu kişilerin mutlaka dinlenmesi gerekiyorsa, ceza yargılamasında maddî gerçek araştırıldığı için, mağdur bir şekilde aranıp bulunacaktır
Mağdur ile şikâyetçinin dinlenmesi ( 1412 S. CMUK ’ nunda yoktur )
MADDE 236. - (1) Mağdurun tanık olarak dinlenmesi halinde, yemin hariç, tanıklığa ilişkin hükümler uygulanır.
(2) İşlenen suçun etkisiyle psikolojisi bozulmuş çocuk veya mağdur, bu suça ilişkin soruşturma veya kovuşturmada tanık olarak bir defa dinlenebilir. Maddî gerçeğin ortaya çıkarılması açısından zorunluluk arz eden haller saklıdır.
(3) Mağdur çocukların veya işlenen suçun etkisiyle psikolojisi bozulmuş olan diğer mağdurun tanık olarak dinlenmesi sırasında psikoloji, psikiyatri, tıp veya eğitim alanında uzman bir kişi bulundurulur. Bunlar hakkında bilirkişilere ilişkin hükümler uygulanır.
AÇIKLAMA: Suçun mağdur ve şikâyetçisi olayın tarafı durumunda bulundukları için yeminsiz dinlenmeleri kuraldır.
“ Ancak, Cumhuriyet savcısı veya hâkim gerekli görürse yani delil olma değeri itibarıyla yemin verebilir.”
İKİNCİ KISIM
Kamu Davasına Katılma
Kamu davasına katılma ( 1412 S. CMUK m 365 )
MADDE 237. - (1) Mağdur, suçtan zarar gören gerçek ve tüzel kişiler ile malen sorumlu olanlar, ilk derece mahkemesindeki kovuşturma evresinin her aşamasında hüküm verilinceye kadar şikâyetçi olduklarını bildirerek kamu davasına katılabilirler.
(2) Kanun yolu muhakemesinde davaya katılma isteğinde bulunulamaz. Ancak, ilk derece mahkemesinde ileri sürülüp reddolunan veya karara bağlanmayan katılma istekleri, kanun yolu başvurusunda açıkça belirtilmişse incelenip karara bağlanır.
Katılma usulü ( 1412 S. CMUK m 366)
MADDE 238. - (1) Katılma, kamu davasının açılmasından sonra mahkemeye dilekçe verilmesi veya katılma istemini içeren sözlü başvurunun duruşma tutanağına geçirilmesi suretiyle olur.
(2) Duruşma sırasında şikâyeti belirten ifade üzerine, suçtan zarar görenden davaya katılmak isteyip istemediği sorulur.
(3) Cumhuriyet savcısının, sanık ve varsa müdafiinin dinlenmesinden sonra davaya katılma isteminin uygun olup olmadığına karar verilir.
(4) Sulh ceza mahkemesinde açılmış olan davalarda katılma hususunda Cumhuriyet savcısının görüşü alınmaz.
AÇIKLAMA: Bu düzenlemeyle, katılmanın ne zamana kadar ve hangi aşamalarda istenebileceği sorusuna yasal düzeyde açık cevap verilmektedir. Kamu davasına katılanlar kişisel haklarını da isteyebilecekler; başka bir anlatımla kişisel hak isteminde bulunabileceklerdir.
Katılanın hakları ( 1412 S. CMUK m 367)
MADDE 239. - (1) Mağdur veya suçtan zarar gören, davaya katıldığında, mahkemeden istemesi halinde baro tarafından bir avukat görevlendirilir.
(2) Mağdur veya suçtan zarar görenin çocuk, sağır ve dilsiz veya kendisini savunamayacak derecede akıl hastası olması halinde avukat görevlendirilmesi için istem aranmaz.
AÇIKLAMA: Hak arama hakkı adil yargılanma hakkını da kapsayan temel bir hak olduğundan suçtan zarar görenlerin haklarını arayabilmeleri için gerekli düzenleme yapılmıştır
(2)Zorunlu müdafilik yanına ,zorunlu vekillik kavramı da hukuk sistemimize dahil edilmiştir.
Dostları ilə paylaş: |