Hâkimin reddi sebepleri ve ret isteminde bulunabilecekler ( 1412 S. CMUK m 23)
MADDE 24. - (1) Hâkimin davaya bakamayacağı hâllerde reddi istenebileceği gibi, tarafsızlığını şüpheye düşürecek diğer sebeplerden dolayı da reddi istenebilir.
(2) Cumhuriyet savcısı; şüpheli, sanık veya bunların müdafii; katılan veya vekili, hâkimin reddi isteminde bulunabilirler.
(3) Bunlardan herhangi biri istediği takdirde, karar veya hükme katılacak hâkimlerin isimleri kendisine bildirilir.
AÇIKLAMA: Önceden belirlenmesi mümkün olmadığından red sebepleri sayılmamıştır.Ancak,ileri sürülecek ret nedeninin nesnel ve akla uygun olması gerekir.
Hâkimi ret isteminde bulunabilecekler açıklanmıştır. Kişisel dava usulü kabul edilmediği için, buna metinde yer verilmemiştir.
Hâkimlerin isimlerinin istendiğinde bildirilmesi, taraflar için ek bir güvence oluşturmakta ve ayrıca, ret işlemlerinin ciddîliğini sağlayabilecek bir tedbir niteliğini göstermektedir.
Tarafsızlığını şüpheye düşürecek sebeplerden dolayı hâkimin reddi isteminin süresi ( 1412 S. CMUK m 24 )
MADDE 25. - (1) Tarafsızlığını şüpheye düşürecek sebeplerden dolayı bir hâkimin reddi, ilk derece mahkemelerinde sanığın sorgusu başlayıncaya; duruşmalı işlerde bölge adliye mahkemelerinde inceleme raporu ve Yargıtay’da görevlendirilen üye veya tetkik hâkimi tarafından yazılmış olan rapor üyelere açıklanıncaya kadar istenebilir. Diğer hâllerde, inceleme başlayıncaya kadar hâkimin reddi istenebilir.
(2) Sonradan ortaya çıkan veya öğrenilen sebeplerle duruşma veya inceleme bitinceye kadar da hâkimin reddi istenebilir. Ancak bu istemin, ret sebebinin öğrenilmesinden itibaren yedi gün içinde yapılması şarttır.
AÇIKLAMA: Hâkimin davaya bakmaktan yasaklı olduğu hâllerde ret istemleri yargılamanın her aşamasında ileri sürebilir ancak, sürelerin geçirilmesi durumunda istem dikkate alınmayacaktır.
Madde, yalnızca kovuşturma evresinde uygulanmak amacıyla düzenlenmiş olmakla birlikte, hâkimin tarafsızlığının yargılamanın tüm evrelerinde korunması zorunlu bulunmaktadır.
Sonradan ortaya çıkan nedenlere dayanılarak, duruşma bitinceye kadar, tarafsızlık konusunda kuşku yaratan nedenin öğrenilmesinden itibaren yedi gün içinde hâkimin reddinin, davanın uzatılmasına yönelik çabaları önlemek için gerekli ve yararlı sayılmıştır.
Ret isteminin usulü ( 1412 S. CMUK m 25 )
MADDE 26. - (1) Hâkimin reddi, mensup olduğu mahkemeye verilecek dilekçeyle veya bu hususta zabıt kâtibine bir tutanak düzenlenmesi için başvurulması suretiyle yapılır.
(2) Ret isteminde bulunan, öğrendiği ret sebeplerinin tümünü bir defada açıklamak ve süresi içinde olguları ile birlikte ortaya koymakla yükümlüdür.
(3) Reddi istenen hâkim, ret sebepleri hakkındaki görüşlerini yazılı olarak bildirir.
AÇIKLAMA: Önceki maddedeki düzenlemeyle birlikte, hâkimin reddi istemleriyle duruşmaların sürüncemede kalmaması sağlanmak istenmiştir.
Her şeyin delil olabileceğini ilke olarak benimsenen ceza yargılamasında, hâkimin reddi bakımından yeminin kanıt olmayacağının madde metnine ayrıca yazılmasına gerek görülmemiştir.
Hâkimin reddi istemine karar verecek mahkeme ( 1412 S. CMUK m 26 )
MADDE 27. - (1) Hâkimin reddi istemine mensup olduğu mahkemece karar verilir. Ancak, reddi istenen hâkim müzakereye katılamaz. Bu nedenle mahkeme teşekkül edemezse bu hususta karar verilmesi;
a) Reddi istenen hâkim asliye ceza mahkemesine mensup ise bu mahkemenin yargı çevresi içerisinde bulunan ağır ceza mahkemesine,
b) Reddi istenen hâkim ağır ceza mahkemesine mensup ise o yerde ağır ceza mahkemesinin birden fazla dairesinin bulunması hâlinde, numara olarak kendisini izleyen daireye, son numaralı daire için (1) numaralı daireye; o yerde ağır ceza mahkemesinin tek dairesi bulunması hâlinde ise, en yakın ağır ceza mahkemesine,
Aittir.
(2) Ret istemi sulh ceza hâkimine karşı ise, yargı çevresi içinde bulunduğu asliye ceza mahkemesi ve tek hâkime karşı ise, yargı çevresi içerisinde bulunan ağır ceza mahkemesi karar verir.
(3) Bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin başkan ve üyelerinin reddi istemi, reddedilen başkan ve üye katılmaksızın görevli olduğu dairece incelenerek karara bağlanır.
(4) Ret isteminin kabulü halinde, davaya bakmakla bir başka hâkim veya mahkeme görevlendirilir.
AÇIKLAMA: Hâkimin reddi istemini inceleyip karara bağlayacak mahkemeler, uygulamada tereddüde yer bırakmayacak bir açıklıkla belirtilmiştir. 1412 sayılı Kanunun aksine, her hâlde merciin karar vermesi zorunluluğu kabul edilmiştir.
Maddenin üçüncü fıkrasında dairelerin toplantılarını engelleyen toplu ret istemlerinin dinlenmeyeceği hükme bağlanmıştır.
Hâkimin reddi hususunda ileri sürülen nedenlerin geçersiz olması yaptırıma bağlanarak hakkın kötüye kullanılmasının önüne geçilmek istenmiştir.
Geçerli nedenlerle hâkimi reddetmek yetkisi yasal bir haktır. Ancak, taraflar için güvence sağlayan bu hakkın kötüye kullanılması ve bu yolla hâkimin kişilik haklarına saldırıda bulunulması veya kendisine karşı suç işlenmesi hâllerinde, hâkimin de herkes gibi dava ve şikâyette bulunma hakkı olduğundan buna ilişkin düzenlemeye ayrıca yer verilmemiştir.
Ret istemi üzerine verilecek kararlar ve başvurulacak kanun yolları ( 1412 S. CMUK m 27)
MADDE 28. - (1) Ret isteminin kabulüne ilişkin kararlar kesindir; kabul edilmemesine ilişkin kararlara karşı itiraz yoluna gidilebilir. İtiraz üzerine verilen ret kararı hükümle birlikte incelenir.
AÇIKLAMA: Hâkimin, tarafsızlığını yargılamanın tüm evrelerinde sürdürmesi gerekli olduğundan, hâkimin reddi istemi de kovuşturma evresinin öncesinde veya içinde yapılabilir.
Hâkimin reddi istemi kovuşturmanın hangi aşamasında ileri sürülürse sürülsün kabulüne ilişkin kararın kesin olduğu, ret isteminin reddi (kabul edilmemesi) kararına karşı ise kanun yolunun açık bulunduğu belirtilmiştir.
Hâkimin reddi isteminin esassız olduğuna dair kovuşturma sırasında verilecek karara karşı hükümle birlikte maddede öngörülen kanun yollarına başvurulabilecektir.
Reddi istenen hâkimin yapabileceği işlemler ( 1412 S. CMUK 28 )
MADDE 29. - (1) Reddi istenen hâkim, ret hakkında bir karar verilinceye kadar yalnız gecikmesinde sakınca olan işlemleri yapar.
(2) Ancak, hâkimin oturum sırasında reddedilmesi hâlinde, bu konuda bir karar verilebilmesi için oturuma ara vermek gerekse bile ara vermeksizin devam olunur. Şu kadar ki, 216 ncı madde uyarınca tarafların iddia ve sözlerinin dinlenilmesine geçilemez ve ret konusunda bir karar verilmeden reddedilen hâkim tarafından veya onun katılımıyla bir sonraki oturuma başlanamaz.
(3) Ret isteminin kabulüne karar verildiğinde, gecikmesinde sakınca bulunan hâl nedeniyle yapılmış işlemler dışında, duruşma tekrarlanır.
AÇIKLAMA: Hâkimin reddi istemi, 23 üncü maddede yazılı görevi yerine getiremeyeceği yasaklılık hâllerinden birine dayandığı takdirde, istem kovuşturma evresinden önce veya sırasında da ileri sürülmüş olsa da hâkim, kesinlikle hiçbir işlem yapamayacaktır.
26 ncı maddede belirtilen ve hâkimin tarafsızlığı konusunda kuşku yaratan diğer nedenlerle reddi hâlinde ;
Ret isteği kovuşturma evresinde ileri sürülmüşse hâkim, reddi hakkında bir karar verilinceye kadar yalnızca gecikmesinde sakınca bulunan işlemleri yapabilir; duruşma sırasında reddi hâlinde ise, o duruşmaya devam olunarak 225 inci maddede tanımlanan son iddia, görüş ve savunma dışında, gecikmesinde sakınca bulunan veya bulunmayan diğer tüm yargısal işlemler yerine getirilir. Ancak ret olunan hâkim istemle ilgili bir karar verilmeden, sonraki duruşmaya katılamaz.
Hâkimin reddi isteminin kabul edilmemesi hâlinde yapılmış olan işlemlerin geçerliliğini sürdüreceği açıktır.
Ret isteminin kabulüne karar verildiği takdirde, gecikmesinde sakınca olması nedeniyle yapılmış işlemler dışındaki işlemlerin tekrarlanması zorunludur.
Hâkimin çekinmesi ve inceleme mercii ( 1412 S. CMUK m 29)
MADDE 30. - (1) Hâkim, yasaklılığını gerektiren sebeplere dayanarak çekindiğinde; merci, bir başka hâkimi veya mahkemeyi davaya bakmakla görevlendirir.
(2) Hâkim, tarafsızlığını şüpheye düşürecek sebepler ileri sürerek çekindiğinde, merci çekinmenin uygun olup olmadığına karar verir. Çekinmenin uygun bulunması halinde, davaya bakmakla bir başka hâkim veya mahkeme görevlendirilir.
(3) Gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde yapılan işler hakkında 29 uncu madde hükmü uygulanır.
AÇIKLAMA: Çekinme, hâkimin kişisel takdiri içinde olmadığından kendiliğinden sonuç doğurmaz. 28 inci maddede belirtilen reddi incelemeye yetkili mahkeme bildirilen nedenlerin yerinde olup olmadığına karar verecektir. Çekinme nedenleri geçerli görülmediği takdirde hâkimin görevini sürdüreceğinde kuşku yoktur. Mahkeme, çekinmenin yerinde olduğuna karar verirse hâkim işten el çekeceğinden, bu nedenle davanın aynı mahkemede görülmesi olanaksız hâle gelmiş ise başka bir hâkime tevdi veya mahkemeye nakleder.
Ret isteminin geri çevrilmesi ( 1412 S. CMUK m 29/A)
MADDE 31. - (1) Mahkeme, kovuşturma evresinde ileri sürülen hâkimin reddi istemini aşağıdaki durumlarda geri çevirir:
a) Ret istemi süresinde yapılmamışsa.
b) Ret sebebi ve delili gösterilmemişse.
c) Ret isteminin duruşmayı uzatmak amacı ile yapıldığı açıkça anlaşılıyorsa.
(2) Bu hâllerde ret istemi, toplu mahkemelerde reddedilen hâkimin müzakereye katılmasıyla, tek hâkimli mahkemelerde de reddedilen hâkimin kendisi tarafından geri çevrilir.
(3) Bu konudaki kararlara karşı itiraz yoluna başvurulabilir.
AÇIKLAMA: Uygulamada gerçekleşmesini sağladığı olumlu sonuçlar gözetilerek, 1412 sayılı Kanundan kelime değişiklikleri ile aynen alınmış ve kovuşturma evresine ulaşmış davaların, tarafların iyi niyete dayanmayan ret istemleriyle sürüncemede kalmasını önlemeyi amaçlamıştır.
Bu nedenle ret isteminin mutlaka geri çevrileceği hâller: Kovuşturma evresinde ileri sürülen hâkimin reddi isteminin süresinde yapılmaması, ret nedeni veya inandırıcı delilin gösterilmemesi, duruşmayı uzatmak için ileri sürüldüğünün açıkça anlaşılmasıdır. Bu hâllerde istem, reddedilen hâkim tarafından doğrudan doğruya veya onun katılımıyla mahkemece geri çevrilir.
“Geri çevirme” kararına karşı hükümle birlikte, ilk derece mahkemesince verilmişse istinaf yoluna, bölge adliye mahkemesince verilmişse temyiz yoluna başvurulabilir.
Zabıt kâtibinin reddi veya çekinmesi ( 1412 S. CMUK m 30)
MADDE 32. - (1) Bu Bölümde yazılı hükümler zabıt kâtipleri hakkında da uygulanır.
(2) Zabıt kâtibinin reddi veya kendisinin reddini gerektiren sebepleri bildirerek görevden çekinmesi hâlinde gereken karar, yanında çalıştığı mahkeme başkanı veya hâkim tarafından verilir.
(3) Aynı işte zabıt kâtibinin hâkim ile birlikte reddi istemi hakkında veya çekinmelerine karar verecek merci, hâkime göre belirlenir.
AÇIKLAMA: Yargılama işlemlerinde tutanakların düzenlenmesinde hâkimin yardımcısı olarak görev yapan zabıt kâtiplerinin, yerine getirdikleri görevin önemi gözetilerek ret veya davadan çekinme yönünden hâkimlerle aynı hükümlere tâbi olmaları öngörülmüştür.
İKİNCİ KISIM
Kararlar, Açıklanması ve Tebliği, Süreler ve Eski Hâle Getirme
BİRİNCİ BÖLÜM
Kararlar, Açıklanması ve Tebliği
Kararların verilmesi usulü ( 1412 S. CMUK m 31)
MADDE 33. - (1) Duruşmada verilecek kararlar, Cumhuriyet savcısı, duruşmada hazır bulunan müdafi, vekil ve diğer ilgililer dinlendikten; duruşma dışındaki kararlar, Cumhuriyet savcısının yazılı veya sözlü görüşü alındıktan sonra verilir.
AÇIKLAMA: Kararların nasıl verileceği hususundaki temel usul ilkesine göre, kovuşturma evresinde duruşmada verilecek kararlar Cumhuriyet savcısı ve taraflar dinlendikten sonra verilecektir. Kanunun, taraflar hazır bulunmasalar da duruşma yapılabileceğini belirttiği hâllerde ise, elbette ki, sadece hazır bulunan taraflar dinlenecek ve karar verilecektir.
Duruşma dışında verilecek kararlar için ise, sadece Cumhuriyet savcısının yazılı veya sözlü görüşü alınacaktır.
Kararların gerekçeli olması ( 1412 S. CMUK m 32)
MADDE 34. - (1) Hâkim ve mahkemelerin her türlü kararı, karşı oy dahil, gerekçeli olarak yazılır. Gerekçenin yazımında 230 uncu madde göz önünde bulundurulur. Kararların örneklerinde karşı oylar da gösterilir.
(2) Kararlarda, başvurulabilecek kanun yolu, süresi, mercii ve şekilleri belirtilir.
AÇIKLAMA: Hüküm ve kararlara ne suretle ve ne ölçüde gerekçe getirmek gerektiği konusu, karşılaştırmalı ceza usul hukukunda tartışılan bir konudur. Gerekçe getirmenin, ceza davalarının görülmesinde önemli bir gecikme nedeni oluşturduğu kabul edilmekte ve bu sorun giderek gerilemektedir.
“Hollanda usul hukukuna göre Yüksek mahkemenin gerekçesiz bir ret kararı verebileceği kabul edildiğinden, temyiz başvurusu önemli bir hukuk sorunu getirmemiştir. 1996 yılında çıkarılan bu kanun, özet hükümlerin uygulanmasını resmîleştirmiş ve bu tür kararlarda sadece delillerin kaynaklarının gösterilmesini yeterli saymıştır. İsviçre’de hemen verilen hükümlerin sadece sözlü olacağı ve itiraz hâlinde gerekçeye yer verilmesi öngörülmüştür”
Anayasa hükümleri karşısında bizde bu tür uygulamalara yer verilemez.
Kararların açıklanması ve tebliği ( 1412 S. CMUK 33)
MADDE 35. – (25.5.2005 gün 5353 sayılı Kanunla Değişik) (1) İlgili tarafın yüzüne karşı verilen karar kendisine açıklanır ve isterse kararın bir örneği de verilir.
(2) Koruma tedbirlerine ilişkin olanlar hariç, aleyhine kanun yoluna başvurulabilecek hâkim veya mahkeme kararları, hazır bulunamayan ilgilisine tebliğ olunur.
(3) İlgili taraf serbest olmayan bir kişi veya tutuklu ise tebliğ edilen karar, kendisine okunup anlatılır.
AÇIKLAMA: Son fıkrada, haklarını daha etkin bir biçimde kullanabilmesini sağlamak amacıyla, ilgili taraf serbest olmayan bir kişi veya tutuklu olduğunda tebliğ edilen kararın, adı geçenin istemi hâlinde kendisine okunacağı ve anlatılacağı belirtilmiştir. Böylece söz gelimi, başvurulabilecek olan kanun yolu, süresi, mercii ve şekil koşulu konusunda açıklamada bulunulması zorunlu hâle getirilmiştir.
Maddede geçen serbest olmayan bir kişiden maksat, Kanunun öngördüğü işlemler çerçevesinde yakalanmış, gözaltına alınmış veya bu maksatla bir yerden başka bir yere götürülmekte olan kişinin durumudur.
Tutuklu yada serbest olmayana kararı kimin açıklayacağı konusunda açıklık yoktur.
Hakim ve Cumhuriyet savcısının bunca iş arasında kararı açıklamak için Cezaevine ya da nezarethaneye gideceği düşünülemeyeceğine göre, İnfaz kurumundaki 1. müdür veya görevlendireceği 2. müdürün bu açıklamayı yaparak düzenleyeceği tutanağı dosyaya konulmak üzere gönderilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir.
Tartışma yaratacak nitelikte bir düzenlemedir.
Tebligat ve yazışma usulü ( 1412 S. CMUK m34 )
MADDE 36. - (1) Mahkeme başkanı veya hâkim, her türlü tebligatı, tüm gerçek veya özel hukuk tüzel kişileri veya kamu kurum ve kuruluşları ile ilgili yazışmaları yapar.
(2) İnfaz edilecek kararlar, Cumhuriyet Başsavcılığına verilir.
AÇIKLAMA: Mahkeme ile ilgili tebligat işlerinin doğrudan doğruya mahkeme tarafından yapılması kabul edilerek, adaletin işleyişi hızlandırılmıştır. Genel olarak bütün hâkimlere verilen bu yetki, elbette ki, sulh ceza hâkimini de kapsamaktadır.
İnfaz edilecek kararlar ise, Cumhuriyet savcılığına verilecek ve Cumhuriyet savcısı bu görevini yerine getirmek üzere gerekli bütün tedbirleri alacaktır.
Tebligat usulleri ( 1412 S. CMUK m 35)
MADDE 37. - (1) Tebligat, bu Kanunda belirtilen özel hükümler saklı kalmak koşuluyla, ilgili kanunda belirtilen hükümlere göre yapılır.
(2) Uluslararası andlaşmalar, yazılı belgelerin doğrudan doğruya postayla veya diğer iletişim araçlarıyla gönderilmesini kabul ettiğinde; yurt dışına yapılan tebligat, iadeli taahhütlü posta veya diğer iletişim araçları ile gerçekleştirilir.
AÇIKLAMA: (1)Adlî işlerde tebligatın ne suretle yapılacağı, buna ilişkin hâller 7201 sayılı Tebligat Kanununda düzenlemiştir. Ancak yargılama işlemlerinin ilgililere bildirimi konusunda genel kurallar Tebligat Kanununda yer almakla birlikte, mevzuatımızda başka özel ceza kanunlarında tebligata ilişkin hükümlerin yer aldığı göz önüne alınarak, tebligatın kanunlarda ayrı hüküm bulunması hâlinde bunlara göre yapılacağı kabul edilmiştir.
(2) Uluslararası andlaşmaların kabul ettiği hâllerde doğrudan iadeli taahhütlü posta ile yargılama işlemlerinin ilgililere tebliği öngörülmüştür. Tebligat Kanunu hükümlerine göre, yargılama işlemlerinin yabancı ülkede bulunan kişilere tebliği, çeşitli resmî makamlar aracılığı ile gerçekleştirilmektedir. Bu, yargılamaların uzamasına neden olabileceğinden ikili ya da çok taraflı uluslararası andlaşmaların öngörmesi hâlinde, ilgili yabancı ülkelere tebligatın doğrudan postayla veya diğer iletişim araçları ile yapılması kabul edilmiştir.
Cumhuriyet Başsavcılığına yapılan tebligat ( 1412 S. CMUK)
MADDE 38. - (1) Cumhuriyet Başsavcılığına yapılan tebligat, tebliği gereken evrakın aslının verilmesi suretiyle olur. Tebliğ ile bir süre işlemeye başlıyorsa verildiği gün, Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından evrakın aslına yazılır.
AÇIKLAMA:Zaman kaybını önlemek ve usul ekonomisi nedeniyle, Cumhuriyet savcılığına yapılacak tebligat, tebliği gereken yazının aslının verilmesi suretiyle yapılacaktır.
Tebliğ ile başlayan sürelerin başladığı tarihe açıklık getirilmesi amacıyla, Cumhuriyet savcılığına verildiği günün, verilen yazının aslına kaydedilecektir.Bu yazı aslının mahkeme dosyasında saklanacağında kuşku bulunmamaktadır..
İKİNCİ BÖLÜM
Süreler ve Eski Hâle Getirme
Sürelerin hesaplanması ( 1412 S. CMUK m 39,40 )
MADDE 39. - (1) Gün ile belirlenen süreler, tebligatın yapıldığının ertesi günü işlemeye başlar.
(2) Süre, hafta olarak belirlenmiş ise, tebligatın yapıldığı günün, son haftada isim itibarıyla karşılığı olan günün mesai saati bitiminde sona erer.
(3) Süre, ay olarak belirlenmiş ise tebligatın yapıldığı günün, son ayda sayı itibarıyla karşılığı olan günün mesai saati bitiminde sona erer. Son bulduğu ayda sayı itibarıyla karşılığı olan gün yoksa; süre, ayın son günü mesai saati bitiminde sona erer.
(4) Son gün bir tatile rastlarsa süre, tatilin ertesi günü biter.
AÇIKLAMA: Süreler Tebligat Kanununa göre yapılan tebligatın yapıldığının ertesi günü başlayacaktır
Eski hâle getirme ( 1412 S. CMUK m 41 )
MADDE 40. - (1) Kusuru olmaksızın bir süreyi geçirmiş olan kişi, eski hale getirme isteminde bulunabilir.
(2) Kanun yoluna başvuru hakkı kendisine bildirilmemesi halinde de, kişi kusursuz sayılır.
AÇIKLAMA: Eski hâle getirme, esasında bir süreye uyamayan kişinin kaybettiği hakkı ona yeniden sağlama olanağını veren bir kurumdur; koşulları, kişinin mücbir nedenler, yani dıştan gelen, failin bilinç ve iradesinin sonucu olmayan ve failin karşı koyamayacağı ve önleyemeyeceği bir kuvvetin etkisiyle veya failin sakınması olanağı bulunmayan kaza, rastlantı, maddî zorlama gibi olaylar sonucu süreye uyamamış olmasıdır.
Maddenin ikinci fıkrasında kanun yoluna başvurma hakkının bildirilmemesi eski hale getirme nedeni olarak belirtilmiştir.
Eski hâle getirme dilekçesi ( 1412 S. CMUK m 42 )
MADDE 41. - (1) Eski hâle getirme dilekçesi, engelin kalkmasından itibaren yedi gün içinde, süreye uyulduğunda usule ilişkin işlemleri yapacak olan mahkemeye verilir.
(2) Dilekçe sahibi, sürenin geçmesinde kusuru olmadığına ilişkin olguları, varsa belgelerini de ekleyerek açıklar. Dilekçe verildiği anda usule ilişkin yapılamayan işlemler de yerine getirilir.
AÇIKLAMA: Usule ilişkin işlemleri yapacak olan mahkemeye verilecek dilekçe ve süreye uyulmamasının nedenleri açıkça ve inandırıcı bir biçimde yani ciddiyetle ve özenle bildirilecektir, gerektiğinde belgeler de eklenecektir. Kişi dilekçesini vermekle beraber aynı anda usule ilişkin olarak, 40 ncı maddede belirlenen nedenlerle yapamadığı işlemleri de yerine getirecektir.
Eski hâle getirme dilekçesi üzerine verilecek karar ( 1412 S. CMUK m 43,44 )
MADDE 42. - (1) Süresi içinde usul işlemi yapılsaydı, esasa hangi mahkeme hükmedecek idiyse, eski hâle getirme dilekçesi hakkında da o mahkeme karar verir.
(2) Eski hâle getirme isteminin kabulüne ilişkin karar kesindir; reddine ilişkin karara karşı itiraz yoluna gidilebilir.
(3) Eski hâle getirme dilekçesi, kararın yerine getirilmesini durdurmaz; ancak, mahkeme yerine getirmeyi erteleyebilir.
AÇIKLAMA:(1) Usul işlemi süresi içinde yapılsa idi, esasa hükmedecek olan mahkeme istemin kabul veya reddi hakkında karar verecektir.
(2)Karşılaştırmalı usul hukukunda lehe olan hak doğurucu bu tür kararlar aleyhine kanun yoluna gidilemeyeceği eğilimi vardır. Ret kararına karşı ise acele itiraz yoluna gidilebilir.
(3) Verilen dilekçenin hukukî sonuçları açıklanmıştır.
ÜÇÜNCÜ KISIM
Tanıklık, Bilirkişi İncelemesi ve Keşif
BİRİNCİ BÖLÜM
Tanıklık
Tanıkların çağrılması ( 1412 S. CMUK m 45 )
MADDE 43. - (1) Tanıklar çağrı kâğıdı ile çağrılır. Çağrı kâğıdında gelmemenin sonuçları bildirilir. Tutuklu işlerde tanıklar için zorla getirme kararı verilebilir. Karar yazısında bu yoldan getirilmenin nedenleri gösterilir ve bunlara çağrı kâğıdı ile gelen tanıklar hakkındaki işlem uygulanır.
(2) Bu çağrı telefon, telgraf, faks, elektronik posta gibi araçlardan yararlanılmak suretiyle de yapılabilir. Ancak, çağrı kâğıdına bağlanan sonuçlar, bu durumda uygulanmaz.
(3) Mahkeme, duruşmanın devamı sırasında hemen dinlenilmesi gerekli görülen tanıkların belirteceği gün ve saatte hazır bulundurulmasını görevlilere yazılı olarak emredebilir.
(4) Cumhurbaşkanı kendi takdiri ile tanıklıktan çekinebilir. Tanıklık yapmayı istemesi halinde beyanı konutunda alınabilir ya da yazılı olarak gönderebilir.
(5) Bu madde hükümleri, kişinin ancak Cumhuriyet savcısı, hâkim veya mahkeme önünde tanık olarak dinlenmesi halinde uygulanabilir
AÇIKLAMA : En önemli delillerden birisini oluşturan tanıklık konusunda yenilikler getirmektedir. Tanıklık, kamu yararının ağırlık taşıdığı toplumsal bir görev olup kişiler bu görevi yerine getirmekle yükümlüdürler.
(1)Tanıkların bu yükümlülüklerini yerine getirmeleri için öncelikle davetiye ile çağrılmaları gerekir. Tanıklar ancak savcı ve hakim tarafından çağrıya uymadığı halde zorla getirilebilecektir
(2) Yargılamada sür’ati sağlamak amacı ile telefon, telgraf, faks ve benzeri haberleşme araçlarından da yararlanılması uygun görülmüş karşılaştırmalı ceza yargılama hukukunda da kullanılan usul ve araçlarla da yapılabilmesi kabul edilmiştir. .
Tebligatın yapıldığı ve yasal sonuçlarının bildirildiği çağrının türüne göre ilgilinin imzasının alınması veya görevli tarafından tutanak düzenlenmesi suretiyle belgelendirilecektir.
(3)Mahkeme, duruşma sürerken gelmemiş olan veya o aşamada davayla ilgisi bulunduğunu belirlediği bir kişinin dinlenmesi hâlinde davanın hüküm aşamasına ulaşabileceğini saptayabilir. Davaların kısa sürede sonuçlanmasına olanak sağlamak için maddenin üçüncü fıkrası bu ve benzeri durumlarda, görevlilere tanığı duruşmaya getirmeleri konusunda yazılı olarak emir verebileceğini kabul etmiştir.
(4) Cumhurbaşkanının tanıklığı ile ilgili çağırma ve ifade alma yönünden özel hükümlere yer verilmiştir: Cumhurbaşkanının tanık olarak çağrılamaması esas kuraldır; tanık sıfatıyla beyanı konutuna gidilerek alınacaktır. Cumhurbaşkanı isterse beyanını yazılı olarak da gönderebilir; ancak esas, beyanın hâkim tarafından tutanağa geçirilmesidir.
(5) Sayın Prof. Dr. Bahri Öztürk ‘e göre, Polis-jandarma tanık dinleyemez, polisin tanık dinlemesi tanıklık kavramına terstir..
“Polis-kolluk bilgi toplar…. Tanık sıfatıyla dinleyemez. Dinlese,buna dayanılarak hazırlanan iddianame iade edilemez,ancak bu ifadeler hükme dayanak alınamaz.. Polis tanıkları dinlememiş diye de iddianame iade edilemez. Tanıtım Semineri; 25 ocak 2005 ANKARA”
Bize göre;bu açıklamalar,kolluğun yemin verme yetkisi olmadığından yargısal işlemler sırasında yeminsiz dinlenen kişinin , tanık sıfatını almayacağı düşüncesine dayanmaktadır.
Adli işlemler sırasında yalan tanıklık yapmayı yaptırım altına alan 5237 sayılı TCK ‘nun 272/2. maddesi, suçun mahkeme önünde ya da yemin ettirerek tanık dinlemeye kanunen yetkili kişi ve kurul önünde işlenmesini öngörmektedir.Bu nedenle, biz de kolluğun kişileri “tanık” sıfatıyla dinlememesi gerektiğini,olay tanıklarını belirleyerek ayrıntılı açıklamalarını bir tutanakla belgelendirilmesinin uygun olacağını düşünüyoruz.Aksi halde,kolluk tarafından tanık sıfatıyla ifadesine başvurulanlarla, mahkeme ve ya Cumhuriyet savcısı tarafından dinlenen kişilerin gerçeğe aykırı beyanda bulundukları belirlendiğinde haklarında farklı işlem yapılması gibi,oranlılık ilkesine aykırı sonuç doğacak ve tanıklık müessesesi zarar görecektir.
Dostları ilə paylaş: |