Cin Ve Şeytanlar İle İlgili Kur’an Nasları 3 Konu İle İlgili Rivayetler 5



Yüklə 473,09 Kb.
səhifə13/15
tarix12.01.2019
ölçüsü473,09 Kb.
#95567
1   ...   7   8   9   10   11   12   13   14   15

İblisin Yaratılmasının Hikmeti

Denilebilir ki: “Kötülüğü telkin eden, Allah’a düşman ol­maya ve öğretilerine muhalefet etmeye çağıran İblis’i Allah niçin yarattı?”

Bazı alimler, bu somya şöyle cevap vermeye çalışmışlar­dır:

İblis’in yaratılışı, kullara, Allah’ın zıt şeyleri yaratabilece­ğini ortaya koymaktadır. Dolayısıyla varlıkların en kötüsü ve her kötülüğün sebebi olan bu varlığın yaratılması, varlıkların en şereflisi, en temizi, en nezihi ve her İyiliğin sebebi olan Cebrail meleğin yaratılışına karşılık sayılabilir. Çünkü yüce Allah, onu da yaratabilir ve bunu da yaratabilir.

Nitekim gece ve gündüzün, hastalık ile ilacın, hayat ile ölümün, güzel ile çirkinin ve hayr ile şerrin yaratılması da yüce Allah’ın kudretini, izzetini, hakimiyet ve malikiyetini gösteren en büyük delildir.

Görüldüğü üzere Allah bu zıt şeyleri yaratmış, birini diğerine karşılık yapmış, tasarruf ve idaresi altına almıştır. Alemde bunlardan herhangi birinin tamamen yok olması; yüce hikmetini, kamil tasarrufunu ve mülkünün idaresini sekteye uğratır.

İblis’in yaratılış hikmetlerinden biri de; Allah’ın, “Kahhâr” olma ile ilgili isimlerine ait izlerin ortaya çıkmasıdır: Kahhâr, Muntekim, Adi, Dârr, Şedîdu’1-ikâb, Serîu’l-hisâb, zu’1-Batşi’ş-Şedîd, Hâfıd, Rafı’, Muiz, Muzill gibi. Bütün bu isimler ve fiiller, muhatabı bulunması gereken kemal özelliklerdir. Dolayısıyla insanlar ve cinler de, melekler gibi olsaydı bu isimlerin eserleri ortaya çıkmazdı.

İblis’in yaratılış hikmetlerinden birisi de; yüce Allah’ın koruma, bağışlama, mağfiret, örtme, kullarından dilediği kişi için hakkından vazgeçme gibi isimlerine ait izlerin ortaya çık­masıdır. Bu şeylerin izlerinin ortaya çıkmasına imkan tanıyan hoşlanmadığı sebepleri yaratmamış olsaydı bütün bu hikmet ve faydalar gereksiz olurdu. Nitekim Resulullah (s.a.v.), buna, şu sözleriyle işaret etmektedir:

Günah işlemeseydiniz Allah sizi yok eder ve yeri­nize günah işleyip istiğfar eden ve Allah’ın bağışlama­sına mazhar olan başka bir kavim getirirdi.”220

İblis’in yaratılış hikmetlerinden birisi de; Allah’ın “hik­met” ve “ma’rifet” isimlerine ait izlerin ortaya çıkmasıdır. Yüce Allah, eşyayı yerli yerine oturtan ve en layık yerine yer­leştiren “Hâbir” ve “Hâkimedir. Eşyayı, yerinin dışına koy­maz. İlmi’nin kemali ve hikmetinin sonsuzluğu nereye konul­masını gerektiriyorsa oraya yerleştirir.

Risaletini nereye vereceğini, bu görevi kimin yüklen­meye ehil olduğunu, yaptığına karşı şükredeceğini ve bu göreve elverişli olmayanları en iyi bilen O’dur.

Hoşa gitmeyen sebeplerin yokluğunu kararlaştırsaydı birçok hikmetler işlemez olur ve sayısız yararlar yok olurdu. Taşıdıkları kötülükten dolayı bu sebepler gerçekleştirilmeseydi, onların kapsadıkları ve taşıdıkları kötülükten dolayı büyük olan hayrlar yok olurdu. Güneş, yağmur ve rüzgar gibi. Bunlardan meydana gelen yararlar, yine bunlardan meydana gelen zararla mukayese edilemeyecek kadar bü­yüktür.

İblis’in yaratılış hikmetlerinden birisi de; değişik taat şe­killeridir. İblis yaratılmamış olsaydı bu taatlar da olmazdı. Ör­neğin, Cihad taatı, en sevimli taatlardandır. Bütün insanlar mü’min olsaydı bu taat meydana gelmezdi. Bunun devamı veya şekillerinden biri olan Allah için sevmek ve onun için buğz etmek taati, iyiliği emretmek ve kötülükten men etmek, çirkin arzulara muhalefet ve Allah sevgisini tercih etme, tevbe, istiğfar, sabır, düşmandan korunma, eziyet ve kötülü­ğünden saklanma gibi insan aklının idrakinden aciz kaldığı sayısız hikmet ve taat şekilleri ortaya çıkmazdı.

I- Cinler Hakkında Umûmî Bilgi

Cinlerin var olduğu, Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyeti ve hadîs-i şeriflerin açık ifadesi ile sabittir. Hatta cinler hakkında Kitab-ı Kerim’de başlıbaşma bir sûre mevcuttur. Yaratılışları insanların yaratılmasından daha evveldir. Çok zehirli bir ateşten yaratıldıkları Kur'ân-ı Kerim'de anlatılır.221

Bir kısım İslâm âlimleri cinleri Ervah-ı Süfliyye yani aşağılık ruhlar diye adlan­dırmıştır. Gözle görünmezler. Onların görünmeyişleri -meleklerde oldu gibi- bizim görecek kabiliyette olmayı­şımız sebebiyledir. Erkek ve dişi olanları vardır. "İn­sanlardan bazı kimseler, cinden bazı kişilere sığınır­lar…"222 âyeti bunu ifade eder. Evlenir, çoğalırlar, yer içerler. Genci kocası vardır.

Yaratılışları türlü suretlere girmeğe, ağır işler gör­meğe müsaittir. Peygamber Süleyman Aleyhisselâm, Belkıs'ın tahtını Yemen’den getirtmek isteyince: "Cin­den bir İfrit şöyle dedi: Sen makamından kalkmadan ben onu sana getiririm. Ben buna karşı herhalde güvenilecek bir- kuvvete malikim." 223 Gelecek olan taht Yemen'de, Süleyman Aleyhisselâm ise Kudüs'te bulunu­yordu. Bu mesafeden tahtı bir saniye içinde getirmek büyük bir kuvvet ve sürate ihtiyaç gösterir. Aslında gö­rünmeyen cinnin, Hazreti Süleyman'la karşılıklı ko­nuşması ise onun gözle görülebilecek bir surete girdiği­ni ifade eder. Sebe' sûresinin 12, 13, 14. âyetlerinde de Peygamber Süleyman Aleyhisselâm'ın onları ağır ve meşakkatli işlerde kullandığı anlatılmaktadır.



II Cinlerin Mükellef Oluşu

Cinler, dünya ve âhiret ahkâmı itibariyle insan­lar gibi mükelleftirler. Allah Teâlâ Kur'an-ı Kerim'de "Ben cinleri de insanları da bana ibadet etsinler diye yarattım." buyuruyor224. Kıyamet günü ise, Hak Teâlâ şöyle hitap edecektir:



"Ey cin ve insan cemaati, içiniz­den size âyetlerimi nakleder, bu gününüzün gelip çata­cağını korkutarak haber verir peygamberler gelmedi mi size?"225

Bu âyetler, her iki varlığın yaratılış gayesinin Allah'a ibadette bulunmak olduğunu ve âhirette sorum­lu tutulacaklarını bildirir. Bu âyette bulunan (peygam­berlerden anlaşılacağı üzere, hiç olmazsa insanlara gönderilen peygamberler vasıtasıyla, Allah'ın emirleri onlara da tebliğ edilmiştir. Peygamber Efendimizin de bu tebliği onlara yaptığı âyet ve hadislerden açıkça an­laşılmaktadır. Bu sebeple Peygamberimize "Rasûlü's-sakaleyn" yani insan ve cinlerin peygamberi denilir.

Peygamberimizi Kur’an okurken dinleyen bir kısım cinlerin, kavimlerine vardıklarında şu sözleri söyledik­leri haber verilir:

"Biz hakikî hayranlık veren bir Kur'an dinledik ki o, hakka ve doğruya götürüyor. Bundan dolayı biz de ona iman ettik. Rabbimize bun­dan sonra hiç bir şeyi asla ortak tutmayacağız." 226

Bir başka âyet-i kerimede, Peygamberimizi dinleyen cinle­rin bir kısmının salih müslümanlar olduğu, bir kısmı­nın böyle olmadığını söyledikleri beyan edilir.



"Gerçek­ten kimimiz müslümanlar, kimimiz ise zulmedenlerdir. Müslüman olanlar, işte onlar doğru yolu arayıp bulan­lardır. Zulmedenlere gelince onlar da cehenneme odun oldular." 227

İmam Müslim'in rivayet ettiği bir hadîs-i şerifin meali şöyledir: İbnu Mes'ud diyor ki:

"Bir gece Rasulüllah (s.a.) ile beraberdik, derken aramızdan kayboldu. Vadilerde, dağlarda aradık, bulamadık. Bu yüzden bü­tün geceyi endişe içinde geçirdik. Nihayet sabaha er­dik. Bir de baktık ki o Hira’dan geliyor.

"Ya Rasûlallah" dedik, "sizi kaybettik, aradık bulamadık. Bu yüzden bü­tün gecemiz endişe içinde geçti." Şöyle buyurdu:



"Bana cinden davetçi geldi. Onunla beraber gittim, onlara Kur'an okudum." 228

Cinlerin mü'min olanları mü'minlerle beraber cen­nette, kâfir olanları kâfirlerle beraber cehennemdedir.




Yüklə 473,09 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   7   8   9   10   11   12   13   14   15




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin