Civil civil eğİTİm seti 2019-2020 aylik plan güNLÜk egiTİm akişi etkiNLİk plani


Kazanım 3. Kendini yaratıcı yollarla ifade eder



Yüklə 0,96 Mb.
səhifə225/834
tarix10.01.2022
ölçüsü0,96 Mb.
#109171
1   ...   221   222   223   224   225   226   227   228   ...   834
Kazanım 3. Kendini yaratıcı yollarla ifade eder.

Göstergeleri: Duygu, düşünce ve hayallerini özgün yollarla ifade eder.

ÖĞRENME SÜRECİ:

Öğretmen ve çocuklara minderlerini alarak yere çember biçiminde otururlar . Öğretmen eline biri yeni diğeri yıpranmış iki öykü kitabı alır. Çocuklara "Kitaplar ne işe yarar ? Kitapları nasıl kullanmalıyız? Nasıl muhafaza etmeliyiz? " diye sorar. Elindeki kitapları gösterir. Aralarındaki farkı ve bu farkın neden kaynaklandığını, sorulur. Eski kitabı nasıl kullanılacak hale getirebilecekleri konuşulur. Yıpranmış kitabın varsa yırtılan sayfaları yapıştırılabilir.

Sonra pamuk prenses ve 7 cüceler masalı okunur.

PAMUK PRENSES VE YEDİ CÜCE

Soğuk bir kış günüydü. Kar taneleri gökyüzünden yavaş yavaş yere düşüyordu. Kraliçe, sarayın penceresinin önünde oturmuş, dikiş dikiyordu. Bir an yağan karı seyrederken, iğneyi parmağına batırdı. Parmağından üç damla kan aktı. Kıpkırmızı kanı beyaz karın üzerindeki görünce, kraliçe kendi kendine: “Keşke kar gibi beyaz tenli, kan gibi kırmızı dudaklı ve kömür gibi siyah saçlı bir kızım olsaydı” diye düşündü.

Kısa bir süre sonra kraliçenin bir kızı oldu. Gerçekten de bebeğin teni kar gibi beyaz, dudakları kan gibi kırmızı ve saçları da kömür gibi simsiyahtı. Bu yüzden bebeğe “Pamuk Prenses” adını verdiler.

Ne yazık ki kraliçe, bebeğin doğumundan kısa süre sonra öldü. Kral yeniden evlendi. Yeni kraliçe de çok güzeldi. Ama aynı zamanda kibirli ve kötü yürekliydi. Üstelik de çok kıskançtı. Her gün aynasının karşısına geçer ve şöyle derdi:

“Ayna, ayna, söyle bana, en güzel kim bu dünyada?”

Ayna her zaman şu cevabı verirdi:

“Kraliçem, en güzel sizsiniz bu dünyada!”

Yıllar geçtikçe Pamuk Prenses büyüdü, güzel bir genç kız oldu. Ve bir gün, sihirli ayna şöyle cevap verdi kraliçeye:

“Kraliçem, dünyada en güzel sizdiniz. Ama Pamuk Prenses sizden çok daha güzel oldu!”

Bunu duyan kraliçe Pamuk Prensesi kıskandı ve ondan nefret etmeye başladı.

Kıskanç kraliçe, saray avcılarından birine, Pamuk Prensesi ormana götürüp orada öldürmesini emretti. Avcı, prensesi ormana götürdü, ama acıdı ve onu öldürmedi. Böyle güzel ve iyi kalpli kızı nasıl öldürebilirdi?

Zavallı kızı ormanda bırakıp saraya geri döndü. Kraliçeye de onu öldürdüğünü söyledi.

Pamuk Prenses, tek başına ormanda yürüdü, yürüdü.

Akşam olmuştu ve çok yorulmuştu. Birden küçük bir ev gördü. Birazcık dinlenmek için içeri girdi. Küçük evin içindeki her şey küçüktü.

Minik bir masanın üstünde yedi tane küçük tabak ve bardak duruyordu. Pamuk Prenses çok acıktığı için her tabaktan biraz yemek yedi ve her bardaktan bir yudum su içti. Sonra yedi küçük yataktan birine uzandı ve uyuyakaldı.

Hava kararınca evin sahipleri, yani yedi sevimli cüce geldi. Acıkmış olduklarından hemen masaya oturdular.

Birden içlerinden biri bağırdı:

“Benim bardağımdan kim su içmiş?”

Bir başkası:

“Kim benim tabağımdan yemiş?”

En sonunda yataklarında uyuyan güzel prensesi farkettiler. Yedi cüce prensesin güzelliğinden etkilendiler ve uyandırmaya kıyamadılar.

Ertesi sabah, Pamuk Prenses başından geçenleri cücelere anlattı. Cüceler Pamuk Prensese:

“Burada bizimle kalabilirsin. Biz işe gideriz, sende evdeki işleri yaparsın. ” dediler. “Ama biz yokken sakın kimseye kapıyı açma. ”

Böylece Pamuk Prenses cücelerle birlikte yaşamaya başladı.

Bu sırada kötü yürekli kraliçe de aynasına dünyadaki en güzelin kim olduğunu soruyordu. Bu kez ayna ona şu yanıtı verdi:

“Kraliçem, burada en güzel sizsiniz, ama dağların ardındaki Pamuk Prenses sizden çok daha güzel. ”

Kraliçe bu sözleri duyunca, avcının kendisini aldattığını anladı. Pamuk Prensesi nasıl öldüreceğini düşünmeye başladı.

Hain kraliçe, bir gün, satıcı kılığına girip cücelerin evine geldi.

“Güzel giysilerim var!” diye bağırdı.

Güzel prenses, cücelerin uyarısını unutup, merakla dışarı çıktı. Satıcı kılığındaki kraliçe ona bir hırka giydirdi ve hırkayı öyle sıkı ilikledi ki Pamuk Prenses oracıkta yere yığıldı.

Cüceler eve geldiklerinde çok korktular ve hemen hırkayı prensesin üzerinden çıkardılar. Pamuk Prenses tekrar kendine geldi.

Kıskanç kraliçe saraya gelir gelmez aynasına koştu. Ama ayna yine aynı yanıtı verdi:

“Kraliçem, burada en güzel sizsiniz, ama dağların ardında, yedi cücelerin yanındaki Pamuk Prenses sizden çok daha güzel. ”

Bunu duyan kraliçe daha çok sinirlendi. Uzun süre düşündükten sonra, zehirli bir tarak hazırladı. Tekrar kılık değiştirerek cücelerin evinin yolunu tuttu.

“Güzel taraklarım var!” diye bağırdı.

Pamuk Prenses, cücelerin uyarısını yine unutup, merakla dışarı çıktı.

Zehirli tarak, diğer tarakların içinde en güzeliydi ve Prenses onu satın aldı. Saçını tararken de zehirin etkisiyle bayılıp yere düştü.

Biraz sonra cüceler eve geldiler ve baygın prensesin başından zehirli tarağı çıkardılar.

Pamuk Prenses, bir daha kimseyle alışveriş etmeyeceğine söz verdi.

Ancak, kötü yürekli kraliçe, prensesin yaşadığını aynasından öğrenmişti. Bu kez de bir elmanın yarısını zehirledi. Kendisi de bir çiftçi kadın kılığına girerek yedi cücelerin evine geldi.

Ama Pamuk Prenses dikkatli davrandı ve hiçbir şey satın almak istemediğini söyledi. Bunun üzerine kötü yürekli kraliçe, sadece elmayı ısırmasını istedi.

Prensesin elmayı ısırmasıyla yere düşmesi bir oldu. Kötü kraliçe artık amacına ulaşmıştı. Sevinerek saraya geldi ve aynasına sordu:

“Ayna, ayna söyle bana! Benden güzel var mı bu dünyada?”

Ayna bu kez şu yanıtı verdi:

“Kraliçem, en güzel sizsiniz bu dünyada!”

Akşam, yedi cüceler eve geldiklerinde Pamuk Prensesi yerde buldular. Onu canlandırmak için ellerinden geleni yaptılar. Ama, prensesi canlandıramadılar. Zavallı kızın öldüğünü sandılar.

Onu bir tabuta koydular ve yanında üç gün, üç gece ağladılar. Sonra onu gömmek istediler. Ama Prenses o kadar güzeldi ki, ona kıyamadılar. Kristal bir tabuta yatırdılar.

Bir gün, beyaz atlı bir prens ormanda avlanırken, kristal tabutta yatan prensesi gördü. Onu cücelerden satın almak istedi. Ancak cüceler, prensin tüm tekliflerini geri çevirdiler. Prens:

“Ne olur, onu bana hediye edin. Artık onu görmeden bir an bile yaşayamam!” diye yalvarmaya başladı.

Cüceler dayanamadılar ve Pamuk Prensesi ona armağan ettiler. Prensin adamları tabutu taşırken ayakları takıldı ve tabut yere düştü.

Düşmenin etkisiyle Pamuk Prensesin boğazındaki elma parçası dışarı fırladı ve prenses gözlerini açtı. Şaşkınlıkla etrafına bakındı. “Ben neredeyim?” diye sordu. Prens yanına çökerek sevinçle bağırdı:

“Benim yanımdasın prensesim!”

Prens, güzel prensesi görür görmez ona aşık olduğunu ve onunla evlenmek istediğini söyledi. Pamuk Prenses de onu çok beğenmişti.

Evlendiler ve sonsuza kadar mutlu yaşadılar.

Masalın ardından çocuklardan masalı resimlemeleri istenir.




Yüklə 0,96 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   221   222   223   224   225   226   227   228   ...   834




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin