, asli faildir bu arada kendisi dosyada iddialara göre. Yine aynı şekilde efendim İstanbul Cumhuriyet Savcılığının 04.12.2008 tarihli Emniyet Müdürlüğünce yazılan bir yazıda 04.12.2008 diyorum. Seyhun Zayim’in yakalanmasından sonra yani bir karara istinaden Seyhun Zayim’i diyor gözaltına aldık. Devam eden süreçte aynı gün yapılan çalışmalarda Boğaç Kaan Murathan’ı aldık diyor. Bakın bu yazıyı 04.12’de yazmış ama Bedirhan Şinal’ın Boğaç Kaan ifadesi, imzası kendisine ait olmadığını söylediği ifade 19.12. Yani bu yazıdan 6 ay sonra, 7 ay sonra bu şartlarda emniyetin adı Emre olan kişinin Boğaç Kaan Murathan’a vardığı sonucu açıkça ortadadır. Gene aynı şekilde gelen evraklarda efendim Hakan Karakaş denen kişinin hiçbir şekilde Sedat Peker’e yönelik yapılan operasyonda hiçbir bağlantısının olmadığı ayrı bir kişi olduğu ortaya çıkmıştır. Bedirhan Şinal daha önce burada beyanlarını verdiği zaman kendisine jilet verildiğini söylemişti, herkese belki şaka geldi. Gelen cevaplarda hücredeki kişiye kendisine daha önce zarar vermiş olan kişiye bu jiletin verildiği ortaya çıktı. Hangi amaçla bu jilet verilmiştir, bu çok önemli bir noktadır. Çünkü kendisi 5 nolu cezaevinde veya 1 nolu cezaevinde olanları anlattıktan sonra kendisine bu jiletler verilmiştir. Kalem vermeyenler jilet verdi demişti, bununda doğru olduğu açığa çıktı. Gene bu insan burada beyanlarını verirken ben geçmişte bu şekilde kullanıldım, bana imzalar attırıldı ama şimdi size doğruları anlatıyorum dediği zaman gene bu doğrular arasında yaşının büyüttürülme olayını bahsetmişti, bununda doğru olduğu ortaya çıktı. Aynı şekilde Edirne Cezaevinde gardiyanların kendisine kötü muamele yaptıkları bu dosyayla alakalı, bununda evraklarını kendisi dosyaya vermiş, bununda doğru olduğu ortaya çıktı. Duruşmaya çıkmadan önce jandarmanın kendisine kötü muamele yaptığından bahsetmişti, duruşmaya çıkmadan önce jandarmanın kendisini dövdüğü, saldırdığı da ortaya çıkmış, bununla ilgili cezalarda verilmiş. Gene aynı şekilde Silivri 5 Nolu da gardiyanlar tarafından baskıya uğradığını söylemişti. Bunla alakalı olarak da aynı şekilde soruşturmalar açılmış, raporları belli. Kendisi Hakan denen işadamının varlığından ve kendisine ne şekilde yaklaştığından, ne şekilde talimat verdiğinden bahsettiğinde bu kişinin var olduğu da ortaya çıkmış ve kendilerini maddi anlamda finanse eden Muzaffer Uslu’nun olduğunu söylemiş. Bu kişinin de varlığı ortaya çıkmıştır ve tüm bunların hepsi Sanık Bedirhan Şinal’ın beyanlarının doğruluğunu ne kadar doğru olduğunu gözler önüne sermektedir. Aynı şekilde ben daha önce Mahkemenize geçen hafta verdim, kendisinin suçlamış olduğu yani doğru ifadeleri veriyorum dediği zaman Muzaffer Uslu denen kişiden bahsetmişti. Eylemden 1 gün önce aynı Muzaffer Uslu’yla Gaziosmanpaşa’da görüştükleri cep telefonu HTS kayıtlarından da bellidir. E bu insanın bu beyanı da doğru. Efendim şimdi belki siz Bedirhan Şinal’ın daha önceki beyanlarıyla burada verdiği beyanların arasındaki çelişkiyi sorguluyorsunuz. Ancak maalesef daha önceki beyanlarının kendisinin de söylemiş olduğu gibi iradesi dışı alındığını, imzalatıl…. Ya da imza atmadığı ifadelerin kullanıldığı söylediği bütün bunların tamamı burada belgelenmiş, ispat edilmiştir ve huzurunuzda vermiş olduğu ifadelerinde ne kadar doğru olduğu Sayın Mahkemenizin celp ettiği tüm evraklardan da ortaya çıkmıştır. Bence artık bu saatten sonra Bedirhan Şinal’ın vermiş olduğu buradaki ifadenin doğruluğunu tartışmaya gerek yoktur. Ancak tüm bunlara rağmen kendisinin burada söylemiş olduğu bir Osman Yıldırım olayıyla alakalı soruşturma açılmış ama maalesef vermiş olduğu diğer ifadelerle alakalı en küçük bir çalışma dahi yapılmamıştır. Efendim müvekkilim 3 yıldan beri tutukludur daha hatta 3 yıl 2 ay oldu daha önceden de 9 aylık bir tutuklaması vardı. Yaklaşık 4 yıldır cezaevindedir. Bu gün eğer müvekkilime isnat edilen eylemle alakalı ki bu eylemde hiçbir yer olmadığı açıktır dosya kapsamından, bir ceza verileceğini düşünseniz dahi bugüne kadar kendisi sizin karşınızda hiçbir şekilde saygısını kaybetmemiştir. Bir ceza verildiği takdirde bile bunun alt sınırdan verileceği düşünüyorum. Bununda indirim nedenleri uygulandığı zaman bu gün bir ceza verseniz dahi müvekkilimin zaten yatması gereken 1 yıl 8 ay ceza kalmıştır. Böyle durumlarda bugün ceza veren mahkemeler dosyanın Yargıtay’a gelip gideceği süreyi de hesap ettiği zaman yatarı 1 yıl 8 ay kalan bir kişiyi tahliye ederek dışarıdan cezasını beklemesine karar veriyorlar. Müvekkilimin zaten artık tutuklaması bir tedbir olmaktan çıkmış adeta bir cezanın infazı haline gelmiştir. Bu hususun göz önünde bulundurulmasını ayrıca talep ediyorum efendim. Gene aynı şekilde size yazılı olarak verdiğim üzere burada sözlüde söylüyorum. Bu birleşen dosyada müvekkilimle ilgili birtakım bilgi notlarından bahsetmektedir. Ancak bu bilgi notları müvekkilim haberi olmadığı gibi dosya içerisinde de mevcut değildir. Çünkü biz hep şunu söyledik. Dedik ki maalesef Sayın Savcılarımız, Sayın Hakimlerimiz emniyetin yapmış olduğu bazı çalışmalarda yanlış bilgilendirme durumuyla karşı karşıya kalıp yanıltılmaya çalışılmaktadırlar ve ben inanıyorum ki, bu dosyaların incelenmesinden önce bu bilgi notları okunarak emniyetin getirmiş olduğu bir ön kanaat oluşturuluyor. Biz öncelikle efendim dosya içerisinde bahsedilen ancak mevcut olmayan bilgi notlarının emniyetten getirtilmesini talep ediyoruz. Onun dışında gene aynı şekilde dosyadan belli olduğu gibi müvekkilimin adı Emre olarak bahsedilen kişi Boğaç Kaan Murathan olarak yorumlanmasını emniyetin yazısından olduğu açıktır. Biz bu yorumun nasıl getirildiğini de aynı vücutta bu 2 ismin nasıl vücut bulduğunu da sorulmasını talep ediyoruz.”
Mahkeme Başkanı: “Toparlayın efendim.”
Sanık Boğaç Kaan Murathan müdafii Av. Burak Bekiroğlu: “Tamam efendim. Gene aynı şekilde efendim gelen yazı cevaplarında müvekkilimin uçuş tarihle ilgili Türk Hava Yollarından eksik bilgi, gün tarih istemişlerdi bu da 28 Mart 2008 olarak sorulmasını talep ediyoruz. Bunun dışında efendim artık müvekkilim bu 3 yılı aşkındır ve daha önceden de 9 ayı aşkındır tutukluluk süresince gereğinden fazla mağdur olmuştur. Artık gerek maddi durumu çok zora düşmüştür, ailevi durumları, ilişkileri zedelenmeye başlamıştır. Daha öncede dediğim gibi çocuğunu 3, 3 buçuk yıldır görememekte, çocuğu babasını tanımamaktadır. Artık ben Sayın Mahkemenizin bazı şeylere kanaat getirdiğini düşünüyorum. Şimdi burada günlerden beri, aylardan beri hep bir tartışmalar oluyor ama Bedirhan Şinal huzurunuzda bir şey dedi. Dedi ki: bana bu eylemi yaptıranlar dedi bana dedi el bombalarını getirdikleri zaman kendilerinin dedi birtakım cemaatlerden olduğunu söylediler dedi ve bende onu şöyle bir soru sordum dedim ki, kimse Bedirhan sana bir bomba getirirken bak ben bu cemaattenim diye konuşmaz dedim. Yani bunu yapan kişiler bu senaryoları yazarak, bu işleri yaparak sanki bu işleri belli bir cemaatler yapmışta buradaki bu ihaleleri buradaki insanlara yıkıyormuş izlenimi vermeye çalışıyorlar. Buradaki insanları fikri anlamda destekleyen kişilerle bu me… cemaat mensubu insanları karşı karşıya mı getirmeye çalışıyorlar diye bir soru sordum ve kendisi bunun böyle olduğunu çünkü bu dosyanın çok çatlak bir dosya olduğunu, bu dosya birleştiği takdirde de a bak gene cemaat aynı şeyleri yaptı diye buradaki insanlarla o insanların karşı karşıya geleceğinden bahsetti. Ben buna inanıyorum. Ben buna niye inanıyorum? Efenim ülkemizde Ortadoğu’da maalesef bu ateş hiç dinmedi. 2002’den önceki bir devir vardı, 2002’den sonra bir devir var. 2 farklı devirde aynı insanların, aynı 2 dosyalarda da imzasının olması her zaman soru işaretidir. Her devir kendi insanıyla yaşanırken maalesef Bedirhan Şinal’ın bahsetmiş olduğu isimler her 2 devirde de mevcut, her 2 devirdeki dosyalara imza atan kişilerdir. Bu hususlarında göz önünde bulundurulmasını, nasıl Osman Yıldırım’a suikast iddiasıyla alakalı bir soruşturma açıldıysa ki bu da Sayın Mahkemenizde duruşma esnasında işlenen bir suç iddiası değildir. Aynı şekilde özveri gösterilmesini talep ediyorum. Müvekkilimin daha fazla mağdur edilmeden bihakkın olmadığı takdirde yurtdışı çıkışının yasaklanarak tahliyesini talep ediyorum efendim.”
Sanık Bayram Demir müdafii Av. Yunus Akçay söz istedi verildi: “Sayın Başkan, Değerli Heyet huzurdaki dosyayla birleştirilen 12. Ağır Cezadan gelen müvekkilin ve diğer sanıkların yargılandığı dosyada şu aşama itibariyle bütün eksiklikler tamamlanmıştır ve de şu aşamadan sonra müvekkilin tutukluluğun hukukla bağdaşmadığı kanaatindeyiz. Müvekkilin yargılandığı dosyanın soruşturma aşamasında eylemle bağlantılı olduğu iddiasıyla alınan birkaç kişi serbest bırakılmıştı savcılık tarafından. Akabinde dosyanın gittiği 12. Ağır Ceza Mahkemesinin yargılama aşamasında da yine bir sanık tahliye edilmişti. Yine dosya mahkemenize geldikten sonra ifadeler peyderpey alındıkça diğer bir sanıkta Fatih Derdiyok’ta tahliye edildi. Biz talep duruşmalarında müvekkilin tahliyesini talep ediyorduk ama Sayın Mahkemenin eksiklikler olduğu, bütün ifadelerin tamamlanmadığı kanaatiyle tahliye taleplerimizi reddettiğini düşünüyorduk. Müvekkile ve yakınlarına o şekilde izahatta bulunuyorduk. Ama en son Boğaç Kaan Murathan’ın da ifadesinin ve sorgusunun tamamlanmasıyla beraber dosyada herhangi bir eksiklik kalmamıştır. Getirtilmesi gereken herhangi bir belge, herhangi bir evrak kalmamıştır. Dosya müstakil bir dosya olsa zaten karar aşamasına gelmiştir. Yani şuan bağlantılı dosya olduğu için belki yürüyor ama ayrı bir dosya olsa karar aşamasına gelmiştir ve de gelinen durum itibariyle müvekkil Bayram Demir’in isnat edilen suçların faili olmadığı, dolaylı veya dolaysız. İddia edilen, isnat edilen eylemlerle bir bağlantısının olmadığı anlaşılmıştır. Müvekkil Bayram Demir’in isnat edilen eylemi işlediğine dair kuvvetli suç şüphesini bırakın ki şuan ki CMK tutuklama için kuvvetli suç şüphesini aramaktadır. Eski CMK’nın Ceza Muhakemesi Usulü Kanununun tabiri ile bakarsak sadece suç şüphesi bile yoktur müvekkilin tutukluluğun devam etmesi için. Yine bu bağlamda baktığımızda dosyada müvekkil Bayram Demir aleyhinde her tür şüpheden uzak buranın altını özellikle çiziyorum her tür şüpheden uzak kesin, inandırıcı ve somut delil yoktur. Ben kendisine de, yakınlarına da defaatle bunu söyledim. Savcı olmuş olsaydım veya hakim olmuş olsaydım dosya ilk başta önüme geldiği zaman belli iddialar var, tutuklamanın tedbir olması itibariyle belki belli bir aşama tutuklu tutulabilir diye düşünülebilir çünkü belli delillerin toplanması lazım, ifadelerin alınması lazım ama şuan gelinen durum itibariyle görüyoruz ki, müvekkil aleyhinde somut bir delil yok, her tür şüpheden uzak bir delil yok, kesin bir delil yok, inandırıcı bir delil yok. Dolayısıyla biz müvekkilin beraat edeceğini düşünüyoruz. Aksi olacak olsa bile zaten müvekkil cezasının ciddi bir kısmını yatmıştır. Müvekkil 53 buçuk aydır yaklaşık 4 buçuk yıldır tutukludur. Bu tutukluluğun 18 ayı daha önce yargılandığı ve beraat ettiği Bakırköy 12. Ağır Ceza Mahkemesindeki dosyadan, kalan diğer kısımda bu dosyadan. Yani toplamda 4 buçuk yıla yakın bir tutukluluğu vardır ki beraat ettiği o dosyaya ilişkin müvekkille ilgili mahkeme kararını biz dosyanıza ibraz etmiştik ki Yargıtay kararları doğrultusunda da önceki tutukluluğunun bu dosyadan mahsubu gerekiyor. Ona ilişkin Yargıtay kararına da biz Sayın Mahkemenize ibraz ettik. Daha önceki celselerde ifade etmiştim, ama yine tekrar etmekte fayda görüyorum. Yargıtay’ın bu konudaki uygulamalarında kişi ceza almış olsa bile kararla beraber tahliye olmuşsa Yargıtay aşamasında beraat etme ihtimali olduğu için oradaki yatarı diğer bir suçundan mahsup ediliyor ki müvekkil o dosyada iddia makamı beraat talep etmişti, Mahkemede beraat yönünde hüküm vermişti. Yani zaten her halükarda burada mahsup edilmesi gerekiyor. Dolayısıyla 4 buçuk yıllık bir tutukluluğu söz konusu müvekkilimin. Müvekkilin tutukluğu tedbirden ziyade cezaya ve infaza dönüşmüştür ve amaçlanan sonuçlardan daha ağır sonuçları müvekkil üzerinde doğurmuştur. Bu yönüyle tutuklama maksadı sonuç itibariyle aşılmış durumdadır. Zira tutuklama bir tedbir olup ceza değildir. Az öncede ifade ettiğim gibi müvekkil ceza alacak olsa bile isnat edilen eylemin kanundaki karşılığı belli müvekkil aleyhinde alt sınırdan uzaklaşmayı gerektirir, somut bir durum söz konusu değildir. Çünkü herhangi bir sabıkası yoktur ve de takdiri indirim nedenlerine baktığımızda da takdiri indirim nedenlerinin uygulanmasında kanun mahkemeye ne için bu takdiri indirim nedenlerini uyguluyorsun bunları da kararında belirt diyor. Yani sanığın mahkemedeki tutumudur, sosyal durumudur vesaire sebepler. Bu açılardan da baktığımız zaman müvekkil hakkında takdiri indirim nedenlerinin uygulanmamasını gerektiren bir durumda söz konusu değildir. Dolayısıyla müvekkil biz beraat edeceğini düşünmekle beraber ceza alacak olsa bile zaten cezasının ciddi bir kısmının tamamına yakınını yatmıştır ve de dosya tekemmül etmiştir. İsnat edilen eylem sayılı katalog suçlardan değildir. Müvekkilin geçindirmekle yükümlü olduğu ailesi ve 3 çocuğu vardır. Kendisi 20 yıldır Eyüp Yeşilpınar’da ikamet, ikamet etmekte olup ticaretle iştigal etmektedir. Yani ikametgahı sabittir, işi sabittir, minibüs esnafıdır. Kaçma gibi bir ihtimali olmadığı gibi kaçma ihtimalini uyandıran herhangi bir olguda yoktur. Bunları şunun için üzerine basa basa söylüyorum tutuklama kanunda, Ceza Muhakemesi Kanununun 100. maddede düzenlenmiş ve bunun sebepleri sayılmış. Bu bu sebeplerden dolayı tutuklayabilirsin, hatta yani tutuklarsında demiyor, tutuklayabilirsin diyor, tutuklanabilir deniyor. Gelinen durum itibariyle baktığımız zaman dosyada şu aşamadan itibaren tutukluluk bir tedbiri fazlasıyla aşmış oluyor, bir cezaya ve infaza dönüşmüş oluyor ve de diğer bir husus gerek müvekkil, gerek yakınları diğer yakınlarına veya kendisin tanıyanlara bu kadar zamandır tutukluluğunun neden olduğunu anlatamamaktadır. Bu psikolojik açından da gerek kendisini gerek ailesini ciddi şekilde yıpratmıştır. Çünkü vatandaş düşünüyor ki ya gerçekten sen suçsuz olsan 4 buçuk yıldır yatmasın hariçten düşündüğümüzde belki bizde öyle düşünürüz. Ama şu dosyayı gördüğüm zaman samimiyetimle söylüyorum ben müvekkilin şuan burada boş yere yattığı kanaatindeyim. Netice itibariyle müvekkilin isnat edilen eylemle de bağlantısı olduğunu gösteren kesin, somut, inandırıcı ve her tür şüpheden uzak delil bulunmadığından ve tutukluluğun şartları şu aşama itibariyle kesinlikle ortadan kalktığından beklenen faydanın fazlasıyla sağladığından Sayın Mahkeme Heyetinizden tahliyesini talep ediyoruz.”
Mahkeme Başkanı: “Başka beyanda bulunacak avukat arkadaş yok.”
Talep ve beyanlarla ilgili görüşü sorulan iddia makamı.
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Sayın Başkan, bir kısım sanık ve sanık müdafilerinin bir kısım taleplerine ilişkin iddia makamı mütalaası ile taleplerimizi arz ediyorum. 1-Bir kısım sanık ve müdafilerinin talepleri hakkında; 1-Sanık Hayrettin Ertekin’in, 5 Aralık.2011 havale tarihli dilekçesindeki talebinin genişleterek kabul edilip, kendisine ait internet sitesi bulunup bulunmadığının ilgili kurumlardan sorulması ayrıca Telekomünikasyon İletişim Başkanlığına yazı yazılarak enternet grup isminde internet ortamında bir grup bulunup bulunmadığının bildirilmesi ve hayrettinertekin@mynet.com e-posta adresine ait gelen ve giden e-posta içeriklerinin çıkartılarak dijital ortamda mahkemeye gönderilmesinin istenilmesine, diğer birimlere müzekkere yazılması talebinin reddine. 2-Sanık Hayrettin Ertekin müdafii Sayın Av. Lütfi İşbulan’ın 9 Aralık 2011 havale tarihli dilekçesindeki açıklamaya göre mesleki mazeretinin kabulüne. 3-Sanık Kemal Kerinçsiz’in, 16.12.2011 tarih ve 124 numaralı savunma mahiyetli dilekçe ve eklerinin dosyaya eklenilmesine. 4-Sanık Muzaffer Şenocak’ın, 16.12.2011 havale tarihli dilekçesindeki talebinin kabul edilerek el konulan dizüstü bilgisayarının temin ettiği harici harddiske imajının alınarak, naip hakimlikçe incelemesinin yaptırılarak içeriğinde suç unsuru ve delili olmadığının tespiti halinde müdafiine teslimine. 5-Sanık Bedirhan Şinal’ın, a)5 Aralık 2011 havale tarihli dilekçesinde talep ettiği tutuklu olarak bulunduğu yerin değiştirilmesi talebinin güvenlik nedeniyle reddine. b)16 Aralık 2011 havale tarihli dilekçesindeki yeniden kemik incelemesi yaptırılması talebinin ilgili Asliye Hukuk Mahkemesi kararı dikkate alınarak reddine. 6-Sanık Sevgi Erenerol ve Vedat Yenerer müdafii Sayın Av. Vural Ergül’ün, a)8 Aralık 2011 havale tarihli dilekçesindeki gizli tanık görüntülerinin mozaiklenerek kendisine verilmesi talebinin reddine. b)Aynı havale tarihli dilekçesinde mahkemenin cevaplaması için verdiği dilekçesindeki talebinin, iddianame ve ek klasörlerinin sanık ve müdafilerine verilmiş olması dikkate alınarak reddine. c)12 Aralık 2011 havale tarihli dilekçesindeki İstanbul CMK 250. Maddesi ile Yetkili Cumhuriyet Başsavcılığından 1 numara ile ilgili soruşturma bulunup bulunmadığının sorulması talebinin kabul edilerek, Ergenekon Terör Örgütü ile ilgili devam eden soruşturma dosyası olup olmadığının sorulmasına. d)15 Aralık 2011 havale tarihli duruşma salonuna izleyici olarak girmesine engel olunmamasına ilişkin talebini karara bağlamanın mahkemenizin takdir yetkisinde kalınarak karara bağlanılmasına. 7-Sanık Ergün Poyraz müdafii Sayın Av. Mustafa Hüseyin Buzoğlu’nun 8 Aralık 2011 havale tarihli dilekçesindeki mahkemenizin 30 Kasım 2011 tarihli yasaklama kararının kaldırılması talebinin reddine. 8-Sanık Ergün Poyraz müdafii Av. Hasan Gürbüz’ün 6 Aralık 2011 tarihli dilekçesindeki talebinin kabul edilerek sanık Ergün Poyraz için İstanbul Barosundan müdafii istenmesi kararından rücu edilmesine. 9-Sanık Oktay Yıldırım’ın 13.12.2011 havale tarihli dilekçesindeki talebi konusunda aynı tarihli derkenar mütalaamızın esas alınmasına. 10-Sanık Hayrettin Ertekin’in 5 Aralık 2011 havale tarihli dilekçesinde talep ettiği hususlarda araştırma yapılmasına dair talebinin reddine. 11-Sanık Veli Küçük müdafii Sayın Av. Zeynep Küçük’ün, a)15.12.2011 havale tarihli dilekçesindeki, Av. Vural Ergül’ün gizli tanığın dinlendiği duruşmalara izleyici olarak alınması talebine ilişkin yukarıdaki mütalaamızın esas alınmasına. b)12.12.2011 havale tarihli dilekçesindeki Üsküdar 5.Asliye Ceza Mahkemesinin görevsizlik kararına yapılan itiraz sonucunun araştırılması talebinin kabul edilerek ilgili mahkemeye müzekkere yazılmasına. 12-Sanık Mehmet Zekeriya Öztürk’ün 9 Aralık 2011 havale tarihli dilekçesindeki talebinin kabul edilerek, 6 Ağustos 2011 tarihli oturumun 25 nolu ara kararı gereğince gelen cevabi yazı suretlerinin kendisine verilmesine. 13-Sanık Erkut Ersoy’un, 2 Aralık 2011 havale tarihli dilekçesindeki mükerrer cep telefonu iadesi ile Samsung marka 2 adet hard disk imajının kendisine verilmesi talebi konusunda önceki mütalaamızın esas alınmasına. 14-Sanık Erkan Ayyıldız’ın, 16.12.2011 havale tarihli dilekçesinde belirttiği Diyarbakır’daki MOBESE kayıtlarının incelenmesi talebinin yer ve zaman belirtmesi halinde kabulüne. 15-Sanık Muzaffer Tekin’in 16.12.2011 havale tarihli dilekçesindeki tanık dinletme talebini karara bağlamanın mahkemenizin takdir yetkisinde kalınarak değerlendirilmesine. 16-Sanık Boğaç Kaan Murathan müdafii Sayın Av. Burak Bekiroğlu’nun; a)15.12.2011 havale tarihli dilekçe içeriğinde belirttiği bilgi notlarının celbi ve araştırma taleplerinin reddine. b)Aynı havale tarihli Adli Tıp Kurumunda imza incelemesi yaptırılmasına ilişkin talebinin reddine. c)13.12.2011 havale tarihli dilekçesindeki Türk Hava Yollarına yazılan yazı akıbetinin sorulmasına. 17-Sanık Veli Küçük müdafii Sayın Av. Zeynep Küçük, Doğu Perinçek müdafii Sayın Av. Osman Aydın Şahin ile Sanık Hikmet Çiçek ve müdafilerinin, sözlü beyanlarında Danıştay saldırısı davası ile işbu davanın ayrılması taleplerinin, birleştirme kararında bir isabetsizlik bulunmadığından reddine. 18-Sanık Veli Küçük’ün, 16 Aralık 2011 havale tarihli mükerrer talepleri konusunda mahkemenizce karar verildiğinden yeniden karar tesisine yer olmadığına. 19-Sanık Doğu Perinçek müdafileri Av. Mehmet Cengiz ve Av. Osman Aydın Şahin’in, 15.12.2011 havale tarihli dilekçelerindeki suç duyurusunda bulunulması taleplerinin kabul edilerek, CMK 205. Maddesi gereğince duruşma tutanağının bir suretinin Silivri Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine. 20-Sanık Mehmet Zekeriya Öztürk’ün, 16.12.2011 havale tarihli, a)1 numaralı dilekçesindeki iddia makamından açıklama isteyen usulde yeri olmayan talebinin reddine. b)2 numaralı dilekçesindeki taleplerinin kabul edilerek İstanbul Emniyet Müdürlüğüne müzekkere yazılıp Sanık Tuncay Hacıbektaşoğlu ve Saipir Debzlelvidze’nin 17 Temmuz 2007 ve yakın tarihlerde gözaltına alınıp alınmadığı, alınmış ise gözaltı kararı ve sevk yazılarının onaylı bir suretinin mahkemeye gönderilmesinin istenilmesine. c)3 numaralı dilekçesindeki suç duyurusunda bulunması talebinin duruşmada işlenen bir suç söz konusu olmadığından reddine. d)4 numaralı savunma mahiyetli dilekçesinin dosyaya eklenilmesine. 21-Sanık Doğu Perinçek’in, a)16 Aralık 2011 tarihli 1 numaralı dilekçesindeki, duruşma kaydının zapta hatalı geçirildiğine ilişkin talebinin dikkate alınarak ilgili görüntü kaydının incelenerek bir yanlışlık varsa düzeltilmesine. B)Aynı havale tarihli 2 numaralı dilekçesinin 1. sırasındaki taleplerinin kabul edilerek; aa)Türkiye Büyük Millet Meclisine yazı yazılarak, Sanık Doğu Perinçek tarafından 18 Ekim 1996 tarihinde Cumhurbaşkanlığı makamına sunulan ve bilahare Türkiye Büyük Millet Meclisi Susurluk Komisyonuna intikal ettirilmiş olan tüm belgelerin onaylı suretlerinin mahkemeye gönderilmesinin istenilmesine. bb)Sanık Doğu Perinçek’in Türkiye Büyük Millet Meclisine Susurluk Komisyonuna sözlü olarak verdiği bilgilere ilişkin tutulan tutanağın onaylı bir suretinin mahkemeye gönderilmesinin istenilmesine. c)Aynı havale tarihli 2 numaralı dilekçesinin 2 ve 3. sırasındaki taleplerinin yargılamaya bir katkı sağlamayacağı anlaşıldığından reddine. d)Aynı havale tarihli 2 numaralı dilekçesinin 4. sırasındaki talebinin kabul edilerek, İstanbul CMK 250. Maddesi ile Yetkili 16. Ağır Ceza Mahkemesine müzekkere yazılıp Kaşif Kozinoğlu’na ait tüm aşama ifadeleri ile yazılı savunmalarının onaylı bir suretinin gönderilmesinin istenilmesine. e)Aynı havale tarihli 2 numaralı dilekçesinin 5. sırasındaki talebinin kabul edilerek, Ankara CMK 250. Maddesi ile Yetkili Cumhuriyet başsavcılığına müzekkere yazılıp kamuoyunda faili meçhul cinayetler soruşturması dosyasının onaylı bir suretinin mahkemenin incelemesine mahsus olmak üzere gönderilmesinin istenilmesine. 22-Sanık Fikret Emek’in, 16 Aralık 2011 havale tarihli dilekçesindeki kimliği belirsiz haber kaynağının tanık olarak dinlenmesi talebinin reddine, savunma mahiyetli dilekçesinin dosyaya eklenilmesine. B: Taleplerimiz; 1-Sanık Erkan Ayyıldız’a yüklenen suç için öngörülen ceza miktarı dikkate alınarak Ceza Muhakemesi Kanununun 150/3. Maddesi gereğince zorunlu müdafii görevlendirilmesi için İstanbul Barosu Başkanlığına müzekkere yazılmasına. 2-Sanık Selçuk Özkan ile irtibatları olan ve Danıştay saldırısında kullanılan silahları temin ettiğini beyan ettiği zaman diliminde görüşme yaptığı ve kendisinin kullandığı değerlendirilen, 5354423818, 5353099695, 5353099596, 5353099697, 5353099896, 5385912444, 5365714082, 5367744678, 5353717676 numaralı telefon hatlarının abone bilgileri ile tesis tarihinden itibaren arama-aranma, mesaj alma-mesaj atma, görüşme zamanı ve süresi ile baz istasyonlarını gösterir ayrıntılı HTS raporlarının dijital ortamda Excel olarak hazırlanıp gönderilmesinin ilgili GSM Şirketinden istenilmesine. 3-Telekomünikasyon iletişim Başkanlığına yazı yazılarak bir kısım sanıklara ait olan, yazı yazdıkları veya bir şekilde iddianamede ismi geçen www.ozturkler.com, www.turkumturk.com, www.kuvvaimilliye.net-com, www.sesar.com.tr, www.tepkimiz.net, www.acikistihbarat.com, www.ozelbüro.com (www.Ozel-Buro.com), www.internetajans.com, www.ulusalbirlikkomitesi.com, www.gozlemciler.org, www.2023platformu.org, www.koniks.com, www.gtafiles.sitemynet.com, www.alfahack.com, www.milli-harekat.org, www.milligucbirliği.com, www.buyukturkiyelobisi.com, www.orhantunc.com, www.temizturkiyem.com, www.ulusalihanet.com, www.kursadhareketi.org isimli internet sitelerinin kime ait olduğu, tesisinden 10 Temmuz 2008 tarihine kadar yapılan yayınların içeriklerinin dijital ortamda mahkemeye gönderilmesinin istenilmesine. 4-İstanbul CMK 250. Maddesi ile Yetkili 12. Ağır Ceza Mahkemesinin 12 Aralık 2011 tarihli yazısında 2011/53 Esas sayılı dava dosyası ile mahkemenizin 2009/191 ve 2008/209 esas nolu dava dosyaları arasında irtibat bulunması nedeniyle birleştirilmesine muvafakat verilip verilmeyeceği sorulmaktadır. Dosya kapsamı ve sanık sayısının çokluğu, yargılamada gelinen aşama ve usul ekonomisi dikkate alınarak birleştirmeye muvafakat verilmemesine. 5-Firari Sanık Saipir Debzlelvidze, hakkındaki yakalama kararının devamı ile infazının beklenilmesine. Bizzat veya müdafileri aracılığı ile tahliye talebinde bulunan tutuklu sanıklar ile diğer tutuklu sanıkların, kendilerine yüklenen terör örgütü yöneticisi veya üyesi olmak ile buna bağlı suçları işlediklerine dair iddianame ve eklerinde de gösterilen kuvvetli suç şüphesi doğuran delillerin bulunması, yüklenen bu suçun Ceza Muhakemesi Kanununun 100/3 üncü maddesinde sayılı tutuklama nedenlerinden olması, tutuklama nedenlerinde herhangi bir değişiklik olmaması hususları gözetilerek, tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesi kamu adına talep ve mütalaa olunur.”
Sanık Kenan Özay’dan lüzum üzerine soruldu.
Mahkeme Başkanı: “Mahkememiz Başkanlığına hitaben yazmış olduğunuz 16.12.2011 havale tarihli hakim havaleli tarihli bir dilekçe var. Konu; tahliye talebi. Sayın Başkanım diye başlıyor. En sonunda da tahliyemi talep ediyorum diye bitiyor ve imzalı bir dilekçe. Bu dilekçe size mi ait?”
Sanık Kenan Özay: “Evet efendim doğrudur.”
Mahkeme Başkanı: “Tamam buyurun.”
Daha önce verilen ara kararları uyarınca yazılan yazıların bir kısmına cevap verildiği görüldü.
Bunların okunmasına geçildi.
Mahkeme Başkanı: “30.11.2011 tarihli 2011/765 değişik iş sayılı kararın 26 nolu ara kararı gereği resen Silivri 2 Nolu Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğüne yazılan yazıya ikmalen. Aynı değişik iş sayılı kararın yine 26 nolu ara kararı resen Silivri 6 Nolu, Silivri 4 Nolu Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüklerine yazılan yazılara ikmalen. 3.10.2011 tarihli 2011/673 değişik iş sayılı kararın 27 nolu ara kararı gereği resen TİB Başkanlığına yazılan yazıya ikmalen. Aynı değişik iş sayılı kararın 15-b nolu ara kararı gereği resen Vodafone İletişim Hizmetleri Müdürlüğüne yazılan yazıya muameleten. Aynı değişik iş sayılı kararın 23 nolu ara kararı gereği resen İstanbul Emniyet Müdürlüğüne yazılan yazıya ikmalen. 6.8.2011 tarihli oturumun 26 nolu ara kararı gereği resen İstanbul 23. Sulh Ceza Mahkemesine yazılan yazıya ikmalen. 30.11.2011 tarihli 2011/765 değişik iş sayılı kararın 26 nolu ara kararı gereği resen Silivri 7 nolu Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğüne yazılan yazıya ikmalen. 30.11.2011 tarihli oturumun 28 nolu ara karağı gereği CMK 250. Maddesiyle Yetkili İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına yazılan yazıya ikmalen. 30.11.2011 tarihli 2011/765 değişik iş sayılı kararın 20 nolu ara kararı gereği resen CMK İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekilliğine yazılan yazıya ikmalen cevap verildiği, Susurluk Davasından tefrik edilen evraklar ile ilgili karar örneklerinin gönderildiği. 15.6.2011 tarihli 2011/392 değişik iş sayılı kararın 15 nolu ara kararı gereği yapılan resen yapılan Naip Hakim incelemesinin tamamlandığı, bilirkişinin raporunu ibraz ettiği görüldü.”
Dostları ilə paylaş: |