9 MART 2012
EN’AM SURESİ 1–10
CUMA SOHBETİ
YAHUDİLİK VİRÜSÜ
Allah’ın aziz kulları! Geçmiş Yahudi toplumunun Allah’a karşı, peygamberlerine, kitaplarına karşı, insanlara karşı, yere göğe ve içindekilere karşı yapmış oldukları hain hareketler, vicdanı tamamen dejenere eden eylemler; Yahudi denilen zümrenin yapısını oluşturmuştur. Bunlar, Yahudi’nin dağarcığında bol bol vardır. Yahudi = Fesatlar. Bu Aziz Kitabın dikkatlice okunduğu zaman gösterdiği odur ki; Yahudi, sakınılması gereken bir yaratık türüdür, bir kavimdir. İblisten farkı yoktur. Bu nedenle Yüce Allah, iman erlerine sürekli olarak, peygamberlerine gönderdiği kalıcı nitelikteki kitaplarında bu uyarılarını yapmış, peygamberler aracılığı ile de hem sözlü hem fiili olarak; onlardan nasıl kaçınılır bunları bilfiil uygulatmıştır. Ama günümüz dünyasında geçmiş unutuldu. Hâlbuki geçmiş, insanın kültür yönü ile ayağını koyduğu, üzerinde yaşadığı evin adıdır. Geçmiş yok olursa, insanın üzerinde durduğu zemin ayağının altından kayar. İnsanın yapısında havada dümdüz durabilme özelliği var mı? Bu ayaklar, insana yere bassın diye verilmiş.
İnsan denilen varlık yeryüzünde yaşar, gökyüzünde değil. Topraktan gelen insan, toprak ile yaşar. Yeryüzü, insanın yaşamına en elverişli bölgedir. Çünkü insan, yeryüzünden yaratıldı, dünyadan değil. İnsan arzdan yaratıldı. Uçsuz bucaksız feza ve içindekiler bütünüyle dünyadır. Yeryüzü ise bizim yaşadığımız arzdır. Biz arzdan yaratıldık; maruzatımız onadır, arzımız, sunumumuz onadır. Ondan ayrı yaşayamayız. Farz-ı muhal, dünyanın değişik birimlerine gittin. Buradan yaşam kaynaklarını götürmek zorundasın. Toprağın olmadığı yerde insan yaşayamaz. Şu toprağın yüzeyinde yaşayan insanlardan bazıları, topraktan bir şekilde uzak kalmaktadır. Gözleri toprağı görmemekte, toprağın mis gibi kokusunu, “anasının kokusunu”(toprak ana) alamamaktadır. Çocuk, anasını kokusundan tanır. İnsan topraktan uzak yaşadıkça gerginleşir. İfrada uğrar. Tabii yapısı dejenere olur, kopukluklar meydana gelir. Görme, işitme dokusu bozulur. Hele hele içerideki duyular; hayal gücü dumura uğrar. Her taş, yerinde ağırdır. Sen de yerini terk edersen zulme uğramış olursun. Yersiz, yurtsuz adam mazlum demektir. Bunu sen yaptınsa; hem mazlumsun hem zalimsin. İnsan dediğin varlık, insanlık formunu toprakla korur. Toprak, tevazu demektir. İnsan, mütevazı olduğu sürece sevilir ve sayılır. Yüce Allah’ın azizlik tacını giymeye layık olur, sevgisini kazanır. Ama her ne zaman topraktan uzaklaşırsa, o zaman havalanmaya başlar. Toprak, hava, su, ateş dedik. Hava galip gelir o zaman. Olması gereken yapıyı göremez. Hevâ, onu istila eder ve kendini bilmem nerelerde görür. İnsanın ayakları topraktan kesildiği anda, artık normallik aramayacaksın onda.
İşte bu Yahudi kavmi edepsizce hareketler yaparak ve sözler söyleyerek, Allah’ın dinini istedikleri gibi evirip çevirerek tahrip edişleri neticesinde insanoğlunun aklını başından almışlar ve insanoğlu esaslı olan duruşunu kaybetmiştir. Esas duruş, tam istikamettir. İşte bu esas duruşunu bu adamlar kaybettiler. وَقُومُوا لِلَّهِ قَانِتِينَ (Bakara/238) Kıyamı kaybettiler. Rukuda da secdede de kalamadılar, putlarla avunmaya başladılar. Din ve diyaneti putlarda aradılar. Din, Allah ile kâimdir. Allah’ın devreden çıkarıldığı bir yerde din olmaz. Olsa da adı olmaz. Din, Allah’ın insanoğlu için tayin ve tespit ettiği kurallar manzumesidir. İnsanın çalışması için Yüce Allah’ın tertip ettiği bir el kitabıdır, dua kitabıdır, ilmihal kitabıdır. Bu tamamen O’nundur. وَيَكُونَ الدِّينُ لِلَّهِ Ya öleceksin ya da bu dini, “Din = Allah” yapacaksın. Tamamen Allah’ın olması demek, Allah’ın, bütün taslakların üstünde yer alması demektir. لِيُظْهِرَهُ عَلَى الدِّينِ كُلِّهِ (Fetih/28)
Uyuzların adı, korkakların adı müslüman olmaz. Müslüman Allah’tan gayrıdan korkmaz. Ancak Allah’tan buyruk alır ve Allah’ın bir dediğini iki etmez. Menziline ulaşamasa bile o yolda canını verir. O yola da “fi sebilillah” denir. Bu yolun dışındaki ölümler cahiliye ölümleridir. Ya “Allah yolunda öldü” ya da “Allah yolunda öldürüldü.” Üçüncüsü yok. Üçüncüsü, “şeytan yolunda öldü.” Şehit, gören demek. Şeytanın yüzünü göre göre öldü. Bir insan neyin şehidi ise onu görerek ölür. Kimisi öküz görerek, kimisi domuz görerek ölür. Kimisi duvar, kimisi davar görerek ölür. İnsanın aklı, gönlü nereye bağlı ise bağlı olduğu şey gidiverirse aklı, gönlü de gidiverir. Faniye bağlananın sonu fena olur. Bakiye bağlanan ise bekaya nail olur, ölümsüzlük sırrını taşır. Beka aşısını almış bir mümin için ölüm yabancıdır. Ölüm ona işlemez.
Gerçek müminin; imanı, abdesti, orucu bir zırhtır. Hepsi siperdir. Seni mutlaka bir şeyden korur. Senin düşmanın bir değil ki, bin bir türlü düşmanın var. Seni cehenneme çekmek için türlü türlü düşmanlar çalışıyor. Düşmanların ve silahlarının çok çeşitli olmasından dolayı müminleri koruyan ameller -ki onlara “salih amel” diyoruz- farklı farklı olmuştur. Hepsi lazım. Bir tanesini eksik bırakırsan o taraftan gelen saldırılar senin işini bitirir. Dört dörtlük koruma lazım. Savaşta galip gelmenin sırlarından birisi de düşmanın zayıf noktalarını tespit etmektir. İblis bunu bilir ve şeytanlara öğretir. Rahmetli büyüğüm “şeytan, insanın madeninden istifade eder” derdi. İnsanda heva ve heves madeni vardır. Makama düşkün isen ki bu da insanın hubb-u cah madenidir. Gece gündüz bu sevda ile yatağa bile yatamıyorsan iblis bu noktadan giriş yapar. Onun için zayıf noktalarımızı tespit edeceğiz. وَخُلِقَ الْإِنْسَانُ ضَعِيفًا (Nisa/28) Bu nedenle insan “el-kaviyy’e” muhtaçtır. Her hâlükârda Rabbisinden yardım istemelidir. İlim yönüyle, rızık yönüyle رَبِّ زِدْنِي (Taha/114) diyecek. Tüm güzelliklerin ziyadesi için رَبِّ زِدْنِي yi okuyacaksın. Bu duanın yanında ihmal etmemen gereken bir dua daha var, takviye ilaç bağlamında. رَبِّ زِدْنِي nin mütemmimi رب تمم بِالْخَيرِ dır. Rabbinin itmamına vesile olmalı o ziyadelikler. Azma ihtimali var insanın. “Aman ya Rabbî hayırla neticelendir şu işi, şerre dönüşmesin.” Çünkü hayrın yanı başında şer vardır. Sen cennete girmediğin sürece hiçbir şeyden sakın emin olma. Darul eman, daru’s selam Cennet-i Âlâ’dır. Nerede hayır var, yanı başında şer vardır. Nerede eğri varsa yanında doğru vardır. Doğrusu olmayan bir eğri olmaz. Allah çift yarattı her şeyi. Çift yaratmayı herkes kadın-erkek diye anlar. Çift yaratmanın bir anlamı da budur. Elektrikteki eksi artı da çifttir. إِنَّ مَعَ الْعُسْرِ يُسْرًا (İnşirah/6) İşte bunun delili budur. Mümin, yüsr ehlidir. Yüsr yolunda hareket eder. Yusra, Cennet-i Âlâ’dır.وَنُيَسِّرُكَ لِلْيُسْرَى (A’la/8) Allah’ın adı ile atılan adımlar ışıklı adımlardır. Ayrıca bir ışığa gerek yoktur. وَنَكْتُبُ مَا قَدَّمُوا وَآثَارَهُم (Yasin/12) Nerede hayır, orada mutlaka şer vardır. Bu bir imtihan. Bu bir dengesizlik değil, bilakis dengenin adıdır. Eğer Allah negatif yönü yaratmasaydı, yalan konuşamasaydık mesela, “ben hiç yalan söylemem” demenin bir anlamı olur muydu? وَالَّذِينَ جَاهَدُوا فِينَا لَنَهْدِيَنَّهُمْ سُبُلَنَا (Ankebut/69) Çaba olmadan kutsiyet kabına, kutsiyet devletine konamazsın. Bunun adına da “cihad” deniyor. “Mücahede-i nefis” deniyor buna. Güdün olacak. O güdüyü, güdeceksin. Yoksa “gidi”nin teki olursun. Güdülerini güdeceksin. (Dürtü) İçinden dürtecekler sen de dürtüye göre yol alacaksın. Ne kadar dürterlerse dürtsünler “ben o tarafa gitmem” diyeceksin. At gitsin. Mücahid dediğin at oynatır. Ata biner ve onu hayra sürer. وَإِمَّا يَنْزَغَنَّكَ مِنَ الشَّيْطَانِ نَزْغٌ فَاسْتَعِذْ بِاللَّهِ (Araf/200) “Eğer şeytandan bir kışkırtma seni dürterse hemen Allah’a sığın.” (Araf/200) Bak dürtüyormuş gördün mü? Allah’a sığın. Onun hakkından Allah gelir. Şeytanın da, senin de efendin olan Allah var. İmtihan için kapıya konmuş o köpek. Bakalım köpek var diye kaçacak mısın? O köpekle denemek için yarattı seni Allah.
Yahudi topluluğu fıtratını yitirmiş bir kavimdir. Yeminle söylüyorum, ne kadar bozulma varsa (toprağın, havanın bozulması) hepsinin arkasında Yahudi vardır. Yahudiden de, onu aşısı ile aşılanmış olan hırıstiyandan da dost olmaz. Hırıstiyan, yahudinin veled-i zinasıdır. “Ne ağır laf bu hocam” derseniz. Bu hainler “Meryem zina etti, İsa da onun çocuğu” diyorlar. Siz bana bir batı devleti gösterin ki Yahudi’ye düşman olsun. Hepsi Yahudi’nin evladı gibi. Kitabımızı böyle okuyacağız. Bunlar siyaset değil. Rabbimin dediğinden herhangi bir kuşkum yok benim.
Müslümana “canı çıksın” diyenin, canı çoktan çıkmıştır. Bu geberik birinin sözüdür. Müslüman Müslümana beddua etmez, lanet etmez. Ederse Yüce Allah ona kendi kuyusunu kazdırır. Allah’a ve O’nun sevdiklerine kötü gözle bakamazsın. Allah müminlerin hakkını, hukukunu korur. Allah müminleri müdafaa eder. إِنَّ اللَّهَ يُدَافِعُ عَنِ الَّذِينَ آمَنُوا (Hac/38) Allah taraf tutar. Kimileri şimdi çıkıp da “Tanrı taraf tutmaz” diyorlar. Babana mı benzettin Allah’ı? Nuh babana mı benzettin? Allah’ın sevdikleri var, sevmedikleri var. Cenneti Alâ’da gülsün diye yarattığı kulları var, cehennemde yansın diye yarattıkları var. Sana ne oluyor ki? وَلَقَدْ ذَرَأْنَا لِجَهَنَّمَ كَثِيرًا مِنَ الْجِنِّ وَالْإِنْسِ (Araf/179)
Nurâni dört büyük gurup var. Bunlara kitlen, kenetlen, arkasından ayrılma. Nebiler, Sıddıklar, Şehitler ve Salihler. Bunlardan birisinin arasına gireceksin. كَأَنَّهُمْ بُنْيَانٌ مَرْصُوصٌ (Saf/4) Bunlar kurşunlarla kenetlenmiş binalar gibidir. Ashab-ı Kiram birbirlerine namazda o kadar çok bitişirlerdi ki, en çok elbiselerinin omuzları eskirdi. Safta yer bulacaksın kendine. Yanında Müslüman olmayanın yanında şeytan vardır. Yalnız başına yola çıkamazsın yoksa şeytan sana musallat olur. Üç Müslüman yan yana olunca şeytan yanaşamaz onlara. Bunu Peygamber uyardı. Okuyanlar bilir. Okuyacaksınız!
Yahudi zümrelerinin insanları nasıl dejenere ettiklerini insanlar unutmuş. Adamın dosyası suçlarla dolu. İmam-ı Nesefi bu güruhu anlatırken, “bunlar sabıkalı kavimdir” der. Çok hoşuma gider bu söz. Peygamber bu bilgileri alarak bunlara karşı çok uyanık oldu. Hatta Peygamberimizi zehirlediler. O zehir mucize olarak tesir etmedi ama vefatı anında bir tümör gibi patladı. Şehit olarak öldü Muhammed (as) bu zehirin etkisi ile. O zehiri yiyen sahabeden biri, hemen öldü. Bu güruh, Müslüman düşmanıdır. Peygamberlere gerçek anlamda gönül verenleri bir şekilde katlederlerdi. Bunların bir günde yüzlerce peygamber öldürdükleri rivayet edilir. Eskiden her köyün peygamberi vardı.
En’am Sure-i Celilesi’ne girdik. “En’am”, bizim sığır dediğimiz hayvanat için kullanılan bir tabirdir. Bütün bu yoldan çıkan kavimlerin sığır sürüleri ile ilişkisi vardır. Ne hikmetse hep hayvanlarla sorunları olmuştur bunların. Hayvanlara da etmediklerini bırakmamışlardır. İnsanlık derecesinden düştü mü insan denilen varlık, hayvanlar kategorisine düşer. Oraya düşünce rahat durmadılar. Hayvanlara ne yapacaklarını bilemediler. Hayvanlara misyonlar taktılar. İnsandan çok hayvan ismi var. Bir devenin elli çeşit ismi var. İşte bu Sure-i Celile’de bu maceralar anlatılacak. Allah, “bu çizgiye dikkat edin” diyerek insanlık formunu korumamızı istiyor.
Yahudiler hainlikle yaşarlar. Yoldan çıkmış bir kavimdir bunlar. İşleri hainlik ve düzendir. Arpayla, buğdayla oynarlar. Nesillerle, rahimlerle oynarlar. Tek yönelmedikleri sahne ruhaniliktir. Din, diyanet yolu dedin mi nefesleri tükenir. İşte Fatiha suresinde غَيْرِ الْمَغْضُوبِ عَلَيْهِمْ وَلَا الضَّالِّينَ (Fatiha/7) “Allah’ın gazabı üzerlerine inmişlerin yoluna bizi sokma, bizi iletme Ya Rabbi, biz o yolu istemiyoruz. Biz nebilerin, salihlerin, sıddıkların ve şehitlerin izledikleri nurlu yolu istiyoruz” diye dua ediyoruz.
Yahudi güruhu kendilerinden sonra gelen nesilleri de bozdular. Bu Hıristiyanları yoldan çıkaranlar da Yahudilerdir. Hristiyanlığın şu andaki konumu, Yahudi’nin veled-i zinası olma durumudur. Onun için aslında birbirine düşman olması gerekirken, bu ikisi kol kola giderler. Küfür tek millettir. Sen, onların adının farklı olması ile yedikleri içtiklerinin ayrı gideceğini mi zannediyorsun? Bunlar, Yahudi beslekleridir. Yahudi, parayla besler bunları. Daima alttan doğru iş çevirirler. Dünyayı onlarla ifsad ederler. Kendisi korkaktır. Birebir karşına çıkamazlar senin, diyor Allah. Mekke’nin müşriklerini de bunlar bozdular. Çünkü Medine ve çevresi Yahudilerle doluydu. Müşrik ile Yahudi arasında gidip gelen bir zümre vardı. Bunlara münafık denir.
Araplarla Yahudiler aynı ırktandırlar. Sâmî ırkındandırlar. “Sam Amca” tabirini kullanırlar onlar sık sık. Düşmanını tanıyacaksın. İşte bu müşrikler bu yönü ile Yahudilerin sapıklığını oluşturan bir deryanın sahile vurumudur. Oradaki malzemelerin kökeni Yahudilere aittir. Komünizmi çıkaranlar Yahudilerdir. İnsanlığı mahvetmek için kurulmuş tuzaklardır bunlar. Komünizm ve kapitalizm, Siyonizm’in iki elidir. İster komünist ol, ister kapitalist sen mutlaka onunsun. Küfür terazisinin iki kefesidir o. Terazi Yahudi’nin elinde. O, bazen kapitalizmi, bazen komünizmi yukarı çıkarır. Allah’ın aziz kitabını okumadıkça Yahudi kokusunu alamazsın, Yahudi dokusunu çözemezsin. Yahudilik bir virüstür. Benim bahsettiğim bir ırk değil, düşünce sistemi. İçimizde bir sürü Yahudi var. Kendinizi kontrol edin. İşte önünde Allah’ın Aziz Kitabı. Yahudi’yi didik didik ediyor. Yahudi’yi hallaç pamuğu gibi atmış. Aşırı yerme ve aşırı övme itidal dışı bir davranıştır. Bunlar dinen hoş görülmez. İşte Yahudi bu ikisini de kullanıyor. Bazen kendini övdürür, bazen kendine sövdürür. Neticede, “gündemde ben varım” der.
رَبَّنَا لاَ تُؤَاخِذْنَا إِن نَّسِينَا أَوْ أَخْطَأْنَا
Mehmet UZUN
Dilek UZUN
ÖNEMLİ BİR AÇIKLAMA
Burada siz değerli okurlara aktarılmaya çalışılan bu bilgiler, kıymetli hocamızın sohbeti esnasında kaydedilmekte, dolayısıyla sohbet formuna uygun olarak, belirli bir konu etrafında değil de, serbest çizgide şekillenmektedir. Burada yer alan yazılar, sohbetin birebir yazıya geçirilmesinden ziyade, hitapta öne çıkan ve muhatapların akıl ve gönül dünyasında etki uyandıran nitelikte cümlelerden seçilmektedir. Tabi ki, kaydedenin de bir beşer olduğu ve hafıza-i beşerin nisyan ile ma’lul olduğu gerçeği göz ardı edilmeden. Bundan ötürü, kaydedilme esnasında sehven ortaya çıkabilecek hata ve kusurlardan “dinlenilen asıl sohbeti” tenzih eder, “Feyzi” kaynağından yudumlamak isteyenleri, öncelikle sahib-i sohbeti bizzat dinlemeye ya da kayda alınan DVD’leri izlemeye, en önemlisi de nice emekler neticesinde ortaya çıkan “Feyizler Külliyatını” dikkatlice okumaya teşvik ederiz.
Saygılarımızla…
14/ 02/ 2011
Mehmet UZUN
Dilek UZUN
Yer : TÜRKAV Kastamonu Şubesi
Saat : 19:30
Adres : Honsalar Mh. Yakamercan Sk No: 1/A
(Eski Belediye Hizmet Binası) KASTAMONU
DVD ve Kitap İsteme Adresi : Kut-Bil Araştırma ve Dayanışma Derneği/ Kastamonu
Tel No : (0366) 212 06 12
İletişim : kastamonuturkav@hotmail.com
turkav37@mynet
Dostları ilə paylaş: |