какайлă (kakaylw) Etli.
какайлăх (kakaylwh) Etlik.
какайсăр (kakayswr) Etsiz.
какала- (kakala-) Gıdaklamak, ötmek.
какао (kakao) Kakao.
какăлтăшлă (kakwltwşlw) Eğri, kıvrımlı, eğri büğrü, bozuk. какăлтăшлă çул Bozuk yol.
какăр (kakır) 1. Çengel, kanca, 2. Sinyal düdüğü. 3. Geminin ucu. кимё какăрё Geminin ucundaki uzun kısım.
какăр- (kakwr) Geğirmek.
какăрăл- / выçă какăрăл- (kakwrwl- / vışśw kakwrwl-) Aç kalmak.
какăрлан- (kakwrlan-) Göğsünü vermek, gösteriş yapmak, sahte tavırlar takılmak, kurulmak, azamet taslamak, kendini göstermek.
какрашка (kakraşka) Kibir, gurur, gururlu görünüş, kendini överek atıp tutan kişi.
какрашкалан- (kakraşkalan-) Gösterişe çıkmak, çalım satmak, kendini göstermek.
кала- (kala-) 1. Söylemek, telaffuz etmek, cevap vermek, söz vermek, каласа кăтарт- Anlatmak, каласа пар- Şikâyet etmek, haber vermek, каласа кай- İzin almak, gittiğinden haberdar etmek, каласа яр- Demek, söylemek, anlatmak, ağzından kaçırmak. каласа хăвар- Görevlendirmek, görev vermek; emanet etmek. каласа хур- İhbar etmek, haber vermek; bildirmek, uyarmak, uyanda bulunmak. тухса кала- Söz almak, konuşmak тухса калани Sahneye çıkma; konuşma, söylev. мён каласси пур Ne diyelim ki. ан та кала луччă Söyleme, söyleme daha iyi. 2. Müzik aletleriyle şarkı çalmak, кёсле кaлать Gusli çalıyor. каласа кăтарт- Çalıp göstermek. 3. Tatmak, hissetmek, яшкара тăвар каламасть Çorbanın tuzu az. сăра кăвасак калать Biranın tadı ekşi. пыл тути калатъ Bal tadında.
Dostları ilə paylaş: |