тӳпке (tüpke) Salkım, püskül.
тӳре (türe) 1. Yargıç, hâkim, hakem. 2. Memur, bürokrat.
тӳре-шара (türe-şara) 1. Yargı. 2. Vali, memur.
тӳрем (türem) Düzgün, doğru, düz, muntazam, düzenli, dengeli, ova, düzlük. тӳрем çёр Ova, düzlük yer.
тӳремлен- (türemlen-) Düzelmek, düzgünleşmek, dengelenmek, muntazamlaşmak.
тӳремлет- (türemlet-) Düzeltmek, düzgünleştirmek, dengelemek, muntazamlaştırmak, sıraya koymak.
тӳремлёх (türemléh) Düzlük, doğruluk.
тӳремçи (türem şśi) Düzlük, düzlem.
тӳрех (türeh) Doğrudan, açık açık, düpedüz, doğrudan doğruya.
тӳрё I (türé) 1 Olay, fırsat, talih, rastlantı, sebep, bahane. 2. Olasılık, ihtimal. тӳрё кил- Başa gelmek, olmak, tam gelmek, rastlamak. тӳрё килет Gerçekleşmek, olmak. мён тӳрёпе килтён? Niçin geldin?
тӳрё II (türé) 1. Dolaysız, doğrudan. тӳрё лини Düz çizgi. 2. Açık yürekli, gizlenmeyen, güvenilir, dürüst, gerçekçi. 3. Doğru, gerçek, doğruluk, dürüstlük, haklılık. тӳррипе каласан Doğruyu söylemek gerekirse, açık konuşmak gerekirse. тӳрре кăлар- Doğrulamak. 4. Doğru, doğrudan, açık açık, bayağı, düpedüz.
тӳрёрен (türéren) Doğru, dik, doğrudan, açık açık, düpedüz, kestirme yoldan.
тӳркёс (türkés) Gururlu, kibirli, tutkun, dik kafalı, inatçı.
Dostları ilə paylaş: |