ӳкерни (ükerni) Çekim, çekme.
ӳкерттер- (ükertter-) Attırmak, düşüttürmek. сăн ӳкерттeр Fotoğraf çektirmek.
ӳкерчёк (ükerçék) Resim, fotoğraf, kopya, tablo.
укё (üké) ӳкё çын Düşkün, açgözlü.
ӳкён- (ükeén-) İtiraf etmek, pişman olmak, üzülmek.
ӳкёнёç/ ӳкённи/ ӳкёнӳ (ükénéşś/ ükénné/ ükéniü) Pişmanlık, nedamet, can sıkıntısı.
ӳкёнчёк/ ӳкёнёçле (ükénçék/ ükénéşślé) Pişman, üzüntülü.
ӳкёнтер- (ükénter-) Pişman etmek.
ӳкёр- (üker-) Ulumak
ӳкёт (ükét) Talimat, nasihat, öğüt, yönetmelik, talimatname.
ӳкётле-(ükétle-) 1. Nasihat etmek, öğüt vermek, 2. Talimat vermek.
ӳккеле- (ükkele-) Zaman zaman çökmek, zaman zaman düşmek. Zaman zaman düşmek (Yağmur hakkında)
ӳкле (ükle) Küçük kulübe, saz çadır.
ӳклентер (üklenter-) Devirmek, yüz üstü yatırmak, ters çevirmek.
ӳлём (ülém) İleride, gelecekte, sonra, ertesinde, üzerine.
Dostları ilə paylaş: |