сёвеккён (sévekkén) Yatık, eğik.
сёвеклен- (séveklen-) Eğilmek, meyil vermek, eğimlenmek.
cёвеклет- (séveklet-) Eğmek, bükmek, meylettirmek.
сёвеклёх (sévekléh) Eğiklik, eğim.
сёвеле- (sévele-) Sökmek, koparmak, serbest bırakmak, soymak, çıkarmak.
сёвелен-/ сёвён- (sévelen-/ séven-) Kopmak, ayrılmak, geride bırakmak, çıkmak, sıyrılmak.
сёвем (sévem) Yaklaşık bir metre uzunluğundaki ip parçası.
сёвен-/ мён çумне (séven-/ mén şśumne) Yaslanmak, dayanmak.
сёвён- (sévén-) Kopmak, ayrılmak, geride bırakmak, çıkmak, sıyrılmak.
сёвёнтер- (sévénter-) Yaslanmak, dayanmak.
сёвёр-/ сёвёрт- (sévér-/ sévért-) Öfkesini azaltmak, kötülüğünü azaltmak.
сёвёрёл- (sévérél-) 1. Kuvvetten kesilmek, yumuşamak, sertliğini kaybetmek, tadını kaybetmek, kokusunu kaybetmek. 2. Soğuk almak, zayıflamak, gücünü kaybetmek. спичкa сёвёрёлнё Kibrit nemlendi. 3. Sakinleşmek, yatışmak.
Dostları ilə paylaş: |